Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
SAPMAK VE SAPTIRMAK İSTEYENLERE ALTIN ÖĞÜTLER
Sapmak ve saptırmak isteyenlere bu işi yapmalarında kendilerine kolaylık sağlayacak birkaç tavsiye de bulunmak istiyorum, doğru basit ve kolaydır.ortadadır açıktır, yanlış zor ve gizli ve karanlıktır. doğrunun ışığını göremediyse gözler yanlışın kranlığında biraz gezinelim mi ? doğru yolda kalanların ataları olduğu ve bu ataların dinine tabi oldukları gibi sizlerde bu konuda kendi atalarınıza tabi olmalısınız bu konuda atalarınızda sizler için güzel örnekler mevcuttur, ama bunları da ayrı kaynaklarda aramayın : ) çünkü o zaman sapmayı da saptırmayı da beceremeyeceksiniz, doğrulmayı beceremediğiniz gibi,
Fıtrat, akıl - kişi ile elçinin ilişkisi – elçi ile Allah’ın ilişkisi- kişi ile Allah’ın ilişkisi değiştirilecek olanlar bunlar ve bir de örnekler bulmak en kolay olanı bu zira insanların çoğu şirk koşmadan iman etmez,
Bu konudaki tavsiyelerime geçeyim. Saptırmaya çalışmak için ilk önce aklınızı ikinci plana atacaksınız, ve aklınızı uygun bir fiyata kiralayacaksınız, benliğinizi arabanın arka koltuğuna atıp direksiyona bir başkasını geçirdiniz mi? Arabanızın markasının o kadar da önemi yok, fakat direksiyona geçirdiğiniz şoförde aranan bazı özellikler de olmalı bunları ilerde açıklayacam inşallah, daha sonra sizler gibi var olanı- olması gerekene göre şekillendirmekten daha çok olması gerekeni var olana göre şekillendirmek isteyen mantıkta ki insanlar bulacaksınız, ama ilk önce aklınızı cenabet edeceksiniz, gerisi kendiliğinden gelir, fıtratı bozmak zor olanda başarılı olan kolaycıların işidir, çok susamışsınız kalkıp bardak almaya üşeniyorsunuz sürahideki suyu yanı başınızdaki küllükle içiyorsunuz, işte küllüğün fıtratını bozdunuz,olması gerekeni var olana göre şekillendirdiniz yani. aynı şeyi insanlar üzerinde de deneyin sevdiklerine sarp yokuşu tırmanmadan sahip olacaklarını vaad edin. İnsanlar genelde en çok sevdikleri şey ile kandırılır, bunlar genelde ya parçalanmış dinler ya da cazip kılınmış ödüllerdir, ya mesajın üzerinde saf zihniyetlerle, ya kişilerin şahsında menfi duygularla yapılır.
Şirk bana kalırsa ne dünyalıklarından ne de dinlerinden vazgeçmeyenlerin bir ruh halini yansıtıyor, hem dinleri olacak hem de dünyalıkları, yani ikisinin karşımı, ikisinin bir birine uyan yönlerini almak, uymayan yönlerini uydurmak, yoksa ikisinden de vazgeçmeye niyetleri yoktur insanların genelinin, zaten yaklaşım olarak ikisini de ayrı görmeleri kafalarındaki ilah tasavvurunun bölük pörçük oluşunu yansıtır. Bu nedenle ikisini aynı kapta sunmaya çalışmalı ve aynı kapta görmelisiniz, Kur’an anlatımına baktığımız zaman şirkin yönetim gücü fravun/nemrud , şirkin dinsel diye düşünülen boyutu samiri ve ayetlerden sıyrılan adam, şirkin mali boyutu Karun, bunlar birer modellemelerdir, ve bu modeller büyük bir uyum içerisinde görevlerini yapmak da tabiri caizse paslaşmalar yapmaktadır,Sağdan soldan önden arkadan,,,,, sizlerde bu konuda örnekler bulmalısınız, bu konuda gerekli suç ortaklarını da bulmalısınız, bu konudaki örneklere geçelim,
Şirkin en akıllılarınca! kullanılan metotlardan belki de en önde geleni değiştirmedir, daha güçlü ve gözü kara olanlar yok etmeye çalışıyor daha uyanık ve sinsi olanları değiştiriyorlar, bunu iki şekilde yapıyorlar ya İlahi olana beşeri olanı katarak ya da Rabbani olanı dünyevi göstererek,
Saf olan din, ilahi olan din beşeri olanla her zaman karıştırılmak istenmiş ne dinlerinden ne dedelerinden vazgeçmişlerdir,
Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım." (YUNUS SURESİ / 15)
Yukardaki ayette şirkin yöntemlerinin belki de en zekice olanını görüyoruz, yoz bir mantıkla hadi ordan deli adam diye bir yaklaşımları yok, kur’an’ı yok etmek gibi bir dertleri de yok görünüş itibari ile….. istekleri bunu değiştir veya bir başkasını getir, işin en ilginç yanı bunu istedikleri merci Elçilik mercisi, bu isteklerini elçiye yapıyorlar, bu isteklerini elçiden yapmaları zihinlerinde elçiyi dinin sahibi olarak gördüklerini gösteriyor, öyle ya eğer ki bu makam dinin sahibi olmasa idi neden o makamdan değiştirilme istensin ki, Dini değiştirmek istiyorsanız kullanacağınız en iyi yöntem dinin tebliğcisini dinin sahibi etmek bunun sonrasında dine sahip kıldığınız elçi adıyla değiştirme faaliyetine başlamaktır, bu gün şöyle gözümüzü çevirelim ve bakalım din bu gün hangi makamla ve hangi mantıkla değiştirilebilinir, yine aynı makam ve yine aynı mantık, elçilik makamı ve dinin sahibini elçi zannetme, bu insanların zihninde oturdukları elçi tiplemesi dini kendisinden olan din adına kendi nefsinin ön germesi olarak değişiklikler yapabilecek dine ilaveler veya eksiltmeler yapacak bir makamdır, peki, bu gün hangi mantık ve topluluk elçiyi bu konumda görüp, onun adı ile bu isteklerini gerçekleştiriyor, yani cenabet akıllara metafizik guslettireceksiniz, bunu da elçi ile yapacaksınız, önce elçinin konumunu değiştir, sonra vahyin ahlakını en sonda Rabbin sünnetini, kişi ile elçinin ilişkisini bozmak için elçilerin insanların zihnindeki tasavvurları değiştirin.
Haa, baktınız insanlar elçi ile kanmadı bu sefer sizler de elçinin adını kullanın, kendisine yönelin, mesajın içinde sizlerin bir önceki adımınıza yarayacak olgulara ulaşın, bu konuda işinize yarayacak güzel örneklerden birisi,
Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi." (TAHA SURESİ / 96)
Musa peygamber kavminden ayrılmış, kavminde bir sivri zekalı ! insanları saptırmak için yine aynı yöntemi kullanmıştır, elçinin izinden bir parça atmak, anlattıklarınızda, fikirlerinizin temelinde elçiden yani vahiyden bir parça var ama bu sadece bütünün bir parçası kendisi değil, en çok sevdikleri dinle insanları aldatacaksanız, bu insanların en çok sevdiği ismi en çok güvendiği ismi kullanacaksınız aynı samirinin yaptığı gibi, elçinin izinden bir parça atın ve geri çekilin, islamın dostları! o parçaya hemen sahiplenecektir, artık size düşne bu parçanın bütününü doldurmaktır, çünkü, insanlar fikirleri kişilerle birlikte ele almak istiyorlar, artık düşünüş şekilleri bu mesele doğru mudur değil midir den öte, çok sevdiğim adamın yaptığı bu mesele doğrumudur değil midir,? Çok sevdiğim adamın söylediği iddia edilen bu söz doğru mudur yanlış mıdır ? Dolayısıyla elçilik makamını kullanarak, onun izini kullanarak değiştirmek isteyen insanların işleri o kadar da zor olmasa gerek, bu konuda sizlerin kendinize yarayan örnek şahsiyetleri de bulmalısınız, yani bahane bulun bir tane bakın atlarınızın bahanesi neydi,
Dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik, onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı." (TAHA SURESİ / 87)
Evet, aklılarınıza zina ettirin gayri meşru bir ilişkiye sokun aklınızı, bu konuda ki muhatap akıl ve gayri meşru bilgi olsun, bilginin zinası vahyin dışında kalan çıplak ve uyumsuz bilgidir, daha sonra aklınızı elçilik makamı ile guslettirin, bu konuda insanlar hala yutmadıysa sizin temizlik operasyonunuzu, bu sefer de elçinin adını kullanın, bu damı olmadı o zaman, bir bahane bulun, anaşılan samiri kavminde popüler bir adamdı, insanlar da samiri ile yola çıktılar musa’nın yokluğunda sizler de elçinin izinden bir parça atan meşhur alimler bulun ve bunları ben söylemiyorum bakın bu değerli alimlerimiz de aynı şekilde söylüyor diyerek, saptırma işinizi kusursuzlaştırmaya çalışın, samiri attı bizde attık der gibi, alimler dedi bide dedik deyiverin olsun bitisin, buda mı olmadı,
değiştirme işi, elçinin şahsından istenir, elçinin adıyla istenir, ve bir de elçinin mesajı ile istenir,
Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah katındandır" derler. Oysa o, Allah katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler. (AL-İ İMRAN SURESİ / 78)
Artık elçinin şahsından istediğiniz başarısız olduysa, o’nun adıyla istediğiniz başarısız olduysa sıra mesaj üzerinde oynamalara gelmiştir, insanlar sizin bu iddialarınızı yeteri kadar güçlü bulmadıysa artık başvuracağınız en son şey zulmünüze Allah’ı ortak kılmaktır, öyle ya sizin bu masallarınıza kanmayan insanlar Allah’tan olana da karşı çıkacak değiller ya, artık anlattıklarınızı Allah’a nisbet edebilirisiniz, (kutsi hadisler/ kur’an dışı vahy), sözlerinizin Rahmanın kitabından olduğu izlenimini verecek, mesajınızın ağırlığı elçinin adı ile birlikte Rahmanın ortaklığı ile daha da bir inandırıcı olacaktır, artık başvuracağınız en son nokta Rahman’ın makamı ile oynamaktır, görüşlerinizi elçinin adını kullanarak yapamadıysanız bu sefer Allah’ın adını kullanın, bunu yaparken görüşlerinizin başına Allah’ın adını koyun, yok Allah’ın sözlerinde iddialarınızı temellendirecek sözler bulamadınız mı o zaman, başak sözlere Allah’ın adını ekleyin ve o sözleri Allah’ın sözleri edi verin, artık rahat bir şekilde Allah ile köşe kapmaca oynatabilirsiniz, insanlara da bu köşelerin ancak elçinin adını kullanarak kapılacağın anlatın artık insanlar öyle bir hale gelecektir ki emin olun sizlerden tuvalete gitmeyi dahi öğrenmek isteyeceklerdir, tuvalete bile sizlerin sözleri olmadan gitmeyi beceremeyecekler, değil sizlerin egemenliğini sarsacak düşüncelere teşebbüs etmeyi, sizin sözlerinizin dışına çıkıp tuvalete dahi gitmeye korkacaklardır,
İnsanlarla, Rablerinin bağını kopartın, Allah ile elçilerin arasını ayıran insanlar gibi sizlerde insanlarla elçilerin, elçilerle Allah’ın bağını koparın ve ayırın, bu konuda işinize yarayacak en önemli taktiklerden birisi de elçileri postacı yapmaktır. : ) evet, postacı yapın, elçileri postacı yapın, insanlar elçileri öyle zannetmeli ki kendi başlarına uygulamalar yapamayan, illa atacağı her adımı bir vahiy ile atan bir postacı gibi olmalı, doğru ya elçiler bile kendi başlarına uygulamalar getiremezken bu insanlar nasıl getirecek ki, bu insanlar nasıl kendi akıllarını kullanacak ki, elçilerin yapmadığını bunlar mı yapacak, postacının eline mektup gelmezse işi gücü var mıdır? Hayır,! elçilerin kendilerine vahy gelmezse işi gücü var mıdır ? hayır,! yani elçi = postacı olmalı, bu yüzden her işi her sözü vahiy olan bir elçi imajı oluşturun, insanları artık köşeye sıkıştırdınız, artık tamamıyla sizlere muhtaçlar, kendi başlarına mesajı anlayamıyorlar, mesajı kendilerine anlatan samirileri var, mesajı kendilerine ileten elçileri bile aklını kullanmıyor,,,,, artık sonlara yaklaştık, bu konuya bir de çoğunluğu ekleyin, tamam olsun,
ama unutmayın elçi ile Allah’ın arasını mutlaka ayırmalısınız, Allah’ı vahye elçiyi ise tarihe gömün, ve emin olunki insanların bu ikisini bir araya getirmeleri epey korkutucu olacaktır.Zira akıllarının cenabetliği hala gitmedi,Allah’ı da elçileri de kendi aralarında bölün, insanlar Allah’ı sadece kur’an da Elçiyi de sadece kur’an da görmemeli, Allah’ı kur’an dışında konuşturun, elçiyi de kur’an dışında yaşatın, daha sonra bunları yine kendi arlarında bölün Allah’ın sahih veya zayıf konuştukları, elçinin sahih veya zayıf konuştukları şeklinde, sonra bunları da kendi aralarında bölün, bazı alimlere göre sahih veya zayıf konuşan Allah, bazı alimlere göre sahih veya zayıf konuşan elçi olsun, daha sonra bunları da bölün şerh ve tevillerle sahih konuşabilecek Allah ile şerh ve tevillerle sahih konuşabilecek elçi olsun. Ve en son da kendinize kalabalık bir şahitler topluluğu ve güvenilir bir makam seçin. Elçi ile Allah’ın bağını bozdunuz bunu sağ da solda konuşan Allah ile başardınız, insanlar ile Allah’ın ilişkisini de bozdunuz artık insanlar doğrudan yana ümitsiz haldeler yazıklar doğruyu nasıl bulacaklar.
Hayır; dediler ki: "Gerçekten atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve doğrusu biz onların izleri üstünde doğru olana yönelmişleriz." (ZUHRUF SURESİ / 22)
Artık tek başına düşünemeyen bu insanlar, kalabalıklarla çok kolay bir şekilde susacaklardır emin olun, hele bir de bunu Allah ile onaylatırsanız,
Dediler ki: "Eğer Rahman dilemiş olsaydı, biz onlara ibadet etmezdik." Onların bundan yana hiç bir bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca 'zan ve tahminle yalan söylüyorlar.' (ZUHRUF SURESİ / 20)
İşte bu kadar, haydi hayırlı olsun, sapma ve saptırma faaliyetini bu alanda geçekleştiremediyseniz, sapmak ve saptırmak isteyenler II olursa görüşürüz belki, bu vakte kadar olurda sapmak istemezseniz yok, sapmak hakkaten çok zormuş, kolay olanda başarılı kılınmak istiyoruz biz diyorsanız,
Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiç bir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler. (RUM SURESİ / 30)
Fakat kim verir ve korkup-sakınırsa, (5)
Ve en güzel olanı doğrularsa, (6)
Biz de onu kolay olan için başarılı kılacağız. (7) ( leyl)
(Kolay olan suyu bardaktan içmek kolaycılık olan suyu küllükten içmek, kolay olan fıtrata göre yaşam, zor olan bozuk bir yaşam)
Kim de cimrilik eder, kendini müstağni görürse, (8)
Ve en güzel olanı yalan sayarsa, (9)
Biz de ona en zorlu olanı kolaylaştıracağız. (10) (leyl)
Fıtrat için durum bu,
Elçi ile Allah’ın ilişkisi için durum
De ki: "Ey insanlar, ben Allah'ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi (peygamberi)yim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz. (A'RAF SURESİ / 158)
İnsanlar ve elçilerin ilişkisi,
De ki: "Şahidlik bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahiddir. Sizi -ve kime ulaşırsa- kendisiyle uyarmam için bana şu Kur'an vahyedildi. Gerçekten Allah'la beraber başka ilahların da bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?" De ki: "Ben şehadet etmem." De ki: O, ancak bir tek olan ilahtır ve gerçekten ben, sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım. (EN'AM SURESİ / 19)
İnsanlar ve Allah’ın ilişkisi,
Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (KAMER SURESİ / 17)
Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (KAMER SURESİ / 22)
Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (KAMER SURESİ / 32)
Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (KAMER SURESİ / 40)
Ve örnek;
Allah bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah'ındır. Hayır onların çoğu bilmiyorlar. (ZÜMER SURESİ / 29)
Rabbimiz bizlere merhamet eylesin, kolay olanı zor kılmak, kolay olanı bozmak ancak hayvanlardan daha aşağılık olmaktır ki onlar fıtratlarını bozmadı hala hayvanlar ya sapanlar,,,,,,
Selam ve dua ile
|