Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamunaleyküm,

Bir zamanlar Ateist formda tartışırken ateistlerden bazıları "okuma yazma bilen herkes Kur'an ı anlar" demişti de bu iddiayı analiz etmiştik.Maalesef burada da görüyorum ki bu cümleyi çağrıştıran yaklaşımlar var.

Ben de mesenividen bir sözcük buldum aşağıya yazıyorum.Okur yazarlığım var ama anlayamadım.Bu sitede Mevlana'nın deşifre edildiğini görüyorum.Uzmanlardan ricam aşağıdaki sözcüğü de deşifre etmeleri:

" VZLT    ÖAZHM    MKZTY   ŞZ   "

Sözcük bu, "irin " patlatanlara ithaf olunur!

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam,

Derdimiz ilahi olan Kur'animi anlamak yoksa beseri olan Mesneviyimi?

Bende bunu anlayamadim....

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

kaya rumuzlu arkadaş. kuranı okuma yazma bilen herkesin kuranı anlamasına neden şaşırıyorsun bende bunu anlamadım.1400 yıl önce çölde yaşayan bedeviler nasıl kuranı anlıyorsa günümüz insanı neden anlamasın? madem kuran bu kadar anlaşılması güç bir kitaptır, Cenab-ı Hak bu anlaşılması güç kitabı neden bizlere göndersin?kuranı okumadığın için kuranı kimlerin anlayabileceğinide bilemiyorsun.kamer suresine bir bakalım kuran anlaşılırmıymış yoksa anlaşılması güç bir kitapmıymış?

işte ayet: Andolsun biz, Kur'anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? (kamer-17-22-32 ve40. ayetler)

aynı şekilde:al-i imran7,190,yusuf 111,rad 19,ibrahim 52,taha 54,ve 128,sad 29,zümer 9,18 ve 21,ve talak 10'uncu ayetlerinde kuranı akıl sahibi insanların anlayabileceği ifade edilmekte.yoksa bazı şaklabanların dediği gibi kuranı anlamak için bilmem kaç tane ilim bilmeyede gerek yok.( mevlanın yazdığı harfleri bize ithaf eden arkadaşa bende bu ayetleri ithaf ediyorum)

yazınızın sonunda ise mevlananın yazdığı harflerin ne anlama geldiğini sormuşsun. o yazdığın abuk sabuk harf dizilerinin ne anlama geldiğini çözmek gibi bir düşüncem yok olamazda.merak dahi etmiyorum.benim zamanım o abuk sabuk harf dizinleriyle kafa yoracak kadar kıymetsiz değil. sen o saçma sapan harfleri çözmeye çalış. çözdüğünde haber verde birlikte gülelim.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selanunaleyküm,

Mircan Arkadaş, bu sitede "irin küpü patladı" diye bir ana başlık var.Orada

"" 

Derdimiz ilahi olan Kur'animi anlamak yoksa beseri olan Mesneviyimi?

Bende bunu anlayamadim....""

sözünüzü bulamadım.Ben de aynı kanaatteyim ve o yazıyı eleştirmek için bu başlığı açtım.Siz şimdi benim açtığım bu başlığa mı tepki koyuyorsunuz yoksa bu siteye o yazıyı yazanlara mı?

"Tiyerili" arkadaş, "okuma -yazma bilen her kesin Kur'an ı nasıl anladığına burda bir çok örnek var diyeceğim ama kızacaklar.Sadece anladıkları şekli ile yazıyorlar diyorum.

"

işte ayet: Andolsun biz, Kur'anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? (kamer-17-22-32 ve40. ayetler)"

Burada kendiniz ne güzel örnek vermişsiniz: düşünüp, öğüt alabilme yeteneğine, sadece okur-yazarlığın yeterli olabileceğini herhalde iddia etmeyeceksiniz değil mi?

"Biz kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık"(En'am38) Kainatta da (yaratılmış her şey olarak düşünürsek) her şey var ama kaç insan ne kadarını biliyor, bilebilir.Hatta tüm insanlığın güncel bilgi birikiminin toplamı dahi yaratılmışın ne kadarını bildiği meçhul.Durum böyle olunca muhakkak ki her insan kendi "anlama" yeteneği oranında Kur'an ı anlayacaktır.Tabii bunu en az "okur-yazarlık" yeteneği ile başlatırsak sonu ne olmalı siz karar verin eğer verilebiliyorsa.

Bu skalada her birey kendine göre bir yer edinmiş olabilir.Ama cahillik edip bulunduğu yerden ahkam kesmek, hele hele en alt basamağı Kur'an ı anlamaya yeter bulmak ne kadar doğru.

Söylemek istediğim, bilmenin, anlamanın görece bir durum olduğu.Anlamadığımız, anlayamadığımız şeyleri kendi zaviyemizden değerlendirip kesin kanaat oluşturmamamız.

2007 yılı tüm dünyada Mevlana yılı olarak ilan edilmiş, burada ise "irin küpü!" Bu çelişkiyi sanıyorum bu sitede Mevlanayı EN İYİ anlamış olanlar izah edebilir.Onların da izahı ortada.Katılmıyorum ve onların doğru anlamadıklarını iddia ediyorum.Bunu ispatlamak için de yukarıda bir alıntıyı koydum ama anlayanlar halen ne anladıklarını bile söyleyemediler.Çünkü bir şey anlamadılar.Anlaşılmadığı için de sizin gibi cevap yazıyorlar.Siz "abuk subuk" demişsiniz ben de aksini iddia ediyorum, tıpkı Mevlananın "eşek" hikayeleri gibi.

İslam bilme dini değil yaşama dinidir.Mevlana "hal" ehli idi.Aranızda hal ehli var mı? Varsa onu da dinleriz.

Kısaca yukarıdaki alıntıyı anlayamayanlar MEVLANAYI ancak "irin küpü" başlığında yazdıkları kadar anlarlar.Bu da cehaletin ifşaıdır.

Eleştiri biraz sert oldu (hakkınız helal edin) ama dinimiz adına yazarken dikkatli olmalıyız.Bütün cabam bu yönde."Ben böyle anlıyorum" sorumluluğu savmaz.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

İslam önce bilme dinidir, sonra da bildiklerini yaşama ve yayma.

Romalı Celal hani şu öz oğlunu öldürten adam hal ehli imiş. Nasıl bir hal bu?

Aramızda hal ehli var mı, bilmiyorum. Aman olmasın.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamunaleyküm,

Alperen kardeş, samimi olduğunu varsayarak önyargılı değerlendirmeyeceğim.

Bu sitenin mudavimi yetkini olduğunuz anlaşılıyor ancak kendi düşüncenizi "dayatıyorsunuz!" Yapmak istediğiniz "benim düşüncelerim doğrudur" sa yaptığınız da doğru.Ama kendinize göre, islam'a göre olmayabilir.

Mesela:"Hz. Muhammed’in Mucizesi YOKTUR !!!"

iddiası size ait YANLIŞ bir iddiadır.Eğer amacınız Kur'an'a göre Hz.Muhammed-mucize ilişkisini incelemek, kendi anladığınızı söylemek ve alternatif düşünceleri de ÖĞRENMEK ise başlık ve yöntem yanlış. Daha başlıkta ilişkillendirdiğiniz "mucize" kelimesi Kur'an kaynaklı bir kelime değildir.Kur'an da olmayan bir kavramı Peygamberimizle ilişkillendirmeniz baştan yanlış.Bu yanlışı bir "YARGI" olarak dayatmanız daha büyük yanlış. Bir başka yanlış da "mucize" kavramını dar kapsamlı düşünmek. Zaten buradaki yazılarımda bu tarz yönteme dikkat çekiyorum.

Mevlanayı ve mesneviyi benim savunacak halim yok isteyen açar bakar.Ancak ANLAYABİLDİKLERİNİZİ dayatmayın! Siz eşek hikayesi diye anladıklarınızdan kimileri neler anlıyor.Ne anladığınız sizi ilgilendirir ancak "ben böyle anladığıma göre böyledir" düşüncesi yanlış.İsterseniz doğrulayın da göreyim.

Burada düşüncelerinizi bu tarz dayatma yaklaşımı ile değil paylaşma-öğrenme düşüncesi ile uygun bir tarzla ifade ederseniz herkes daha istifade eder.

Bakın Kur'an'a göre 3 vakit namazı buldunuz (öğrendiniz)ama peygamberimizin kaç vakit namaz kıldığını bilemiyorsunuz.Ne olacak şimdi? Sizden çoook önceleri bu 3vakti yazdılar çizdiler.Kur'an'ın uygulayıcısı, bizim örneğimiz Peygamberimiz günde kaç vakit farz namaz ikame ediyordu?

Allah ilmimizi, imanımızı arttırsın.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

kaya Yazdı: Bu sitenin mudavimi yetkini olduğunuz anlaşılıyor ancak kendi düşüncenizi "dayatıyorsunuz!" Yapmak istediğiniz "benim düşüncelerim doğrudur" sa yaptığınız da doğru. Ama kendinize göre, islam'a göre olmayabilir. Mevlanayı ve mesneviyi benim savunacak halim yok isteyen açar bakar.Ancak ANLAYABİLDİKLERİNİZİ dayatmayın! Siz eşek hikayesi diye anladıklarınızdan kimileri neler anlıyor.Ne anladığınız sizi ilgilendirir ancak "ben böyle anladığıma göre böyledir" düşüncesi yanlış.İsterseniz doğrulayın da göreyim. Burada düşüncelerinizi bu tarz dayatma yaklaşımı ile değil paylaşma-öğrenme düşüncesi ile uygun bir tarzla ifade ederseniz herkes daha istifade eder.

Aleyküm Selam Kaya

Forum bir grup insanın yönetiminde. Yönetimde olan arkadaşlar da herkes gibi kendi kişisel görüşlerini yazmakta. Dayatma yok, olamaz da.

Yazdıklarım kişisel görüşlerimdir. Dayatma yapmıyorum sadece herkes gibi düşüncelerimi paylaşıyorum.

Siz beni eleştirme hakkına sahipsiniz ben de sizi. Öyle oluyor da. O halde dayatma bunun neresinde?

Mevlana ve Mesnevisi hakkında verdiğim linklerde çok ciddi eleştiriler bulunmakta. Sizden eğer savunucusu iseniz bu eleştirilere yanıt gelmeli.

Mevlanayı herkesin okuması, okuyanların anında hümanist bireyler oluvermesi onun yüce bir insan olduğunun göstergesi olamaz. Zira dünya üzerinde birçok aydınlanmış(!) hal(?) ehlini birçok insan okuyor ve anında hümanist oluveriyor.

Mevlana bir pazarlama malzemesi sadece.  Amaç bu Türkiye'de.

Romalı Celal "Kur'an Müslümanı" bir insan mıdır? Bizim değer ölçümüz bu olmalı aslında. Celal hangi Kur'an ayetlerini ne kadar düşünmüştür ve insanlığa onun ışığını ne kadar ulaştırmıştır?

Mucize ve namaz konusunu ilgili başlıklarda müzakere etmemiz uygun olacaktır. Böylece ana konudan sapılmamış olur.

Muhabbetle, Alperen

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

kaya Yazdı: Siz eşek hikayesi diye anladıklarınızdan kimileri neler anlıyor. Ne anladığınız sizi ilgilendirir ancak "ben böyle anladığıma göre böyledir" düşüncesi yanlış. İsterseniz doğrulayın da göreyim.

Selam Kaya

Eşek hikayesi aşağıda. Bu pornografik hikayeyi foruma asmamız doğru değil ama insanlar nasıl bir hikayeciye Mevlana dediklerini bilmeli. Bu adamın gerçek yüzü görülmeli.

Hazret(!) porno hikayelerle din iman edebiyatı yapıyor, bu bilinmeli.

Bayan arkadaşlarımızdan özür diliyorum.

Mesnevi’den;

ŞEHVETİN SONU

Bir halayık şehvetin çokluğundan, hırsının fazlalığından bir eşeği kendisine alıştırmıştı. O eşek, kendisine yakınlaşmayı adet edinmiş, insana yakın olmayı öğrenmişti. O hilebaz halayığın bir kabağı vardı. Eşek kendisine ölçülü yaklaşsın diye kabağı, eşeğin aletine takardı. Yakınlaşma zamanında aletin yarısı girsin diye bu işi yapmaktaydı. Çünkü, eşeğin aleti tamamı ile girse rahmi de parçalanırdı, damarları da.

Eşek boyuna zayıflayıp durmaktaydı. Eşeğin sahibi olan kadın da neden bu eşek böyle zayıflıyor, neden böyle kıl gibi inceliyor deyip dururdu. Fakat işin ne olduğunu anlamakta acizdi. Nalbantlara illeti nedir, neden zayıflamakta diye gösterdiyse de, onda hiçbir illet görünmedi, kimse bunun iç yüzünü haber veremedi. Kadın bu işin aslını adamakıllı araştırmaya başladı. Her an eşeğin haline dikkat etmekte, neden böyle zayıfladığını bulmaya çalışmaktaydı.

İnsanın adamakıllı çalışmaya kul olması gerekir. Çünkü her şeyi iyice arayan nihayet bulur. Eşeğin haline dikkat edip dururken bir de ne görsün? O halayık eşeğin altına yatmıyor mu? Bunu kapının yarığından gördü bu hale pek şaştı. Eşek erkekler kadınlara nasıl yakınlaşırsa aynen onun gibi halayığa yakınlaşmış, işini becermekteydi.

Kadın hasede düştü. Dedi ki, bu eşek, benim eşeğim, nasıl olur bu iş? Bu işin bana olması lazım ben işe daha ehlim. Eşek işi öğrenmiş, alışmış. Adeta sofra yayılmış, mum da yanmış. Görmezlikten gelip ahırın kapısını vurdu. A kız ne vakte dek ahırı süpürüp duracaksın? dedi. Bu sözü işi gizlemek için söylüyor, ben geldim kapıyı aç diyordu.

Sustu halayığa hiçbir şey söylemedi. Bu işe tamah ettiği için işi gizledi. Halayık bütün fesat aletlerini gizleyip kapıyı açtı. Yüzünü ekşitip gözlerini yaşartarak dudaklarını oynatmaya başladı, güya oruçluyum demek istiyordu. Eline sapı yıpranmış bir süpürge aldı, develerin yatması için ahırı süpürüyor göründü. Elinde süpürge kapıyı açınca kadın, dudak altından seni usta seni, dedi.

Yüzünü ekşittin, eline süpürgeyi aldın, iyi. Fakat yemeden içmeden kesilmiş eşeğin hali ne? İşi yarıda kalmış, öfkeli, aleti oynayıp durmada. Gözleri kapıda seni beklemede. Bunu dudağı altından söyledi, halayıktan gizledi. Onu suçsuz gibi ululadı,

Dedi ki: Tez çarşafını başına al. Filan eve git benden selam söyle. Şunu söyle, böyle yap, şöyle et. Neyse ben kadınların masallarını kısa kesiyorum. Maksat neyse sen onun özünü al. O işi görmezlikten gelen kadın onu yola vurunca, zaten şehvetten sarhoş olmuştu, hemen kapıyı kapadı, oh dedi.

Yalnız kaldım, bağıra, bağıra şükredeyim. Artık erkeklerin gah tam, gah yarım yamalak yakınlaşmalarından kurtuldum. Kadının keçileri, sanki bini bulmuştu, öyle neşelendi. Eşeğin şehvet ateşiyle kararsız bir hale düştü. Hatta ne keçisi? O yakınlaşma kadını keçi haline getirdi. Ahmağı keçi haline getirmeye, hor hakir bir hale sokmaya şaşılmaz ki!

….

Kadın kapıyı kapadı, sevine, sevine eşeği kendisine çekti, cezasını da tattı ya! Eşeği çeke, çeke ahırın ortasına getirdi. O erkek eşeğin altına yattı. O kahpe de muradına ermek üzere halayığın yattığını gördüğü sekiye yatmıştı. Eşek ayağını kaldırıp aletini daldırdı. Eşeğin aletinden kadının içine bir ateştir düştü. Alışmış eşek kadına abandı, aletini ta hayalarına kadar sokar sokmaz kadın da geberdi.

Eşeğin aletinin hızından ciğeri parçalandı, damarları koptu birbirinden ayrıldı. Soluk bile alamadan derhal can verdi. Seki bir yana düştü o bir yana. Ahırın içi kanla doldu, kadın baş aşağı yıkıldı, öldü. Kötü bir ölüm, kadının canını aldı.

Kötü ölüm, yüzlerce rezillikle gelip çattı babacığım. Sen hiç eşeğin aletinden şehit olmuş insan gördün mü?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Kaya,

Mevlana ile ilgili acilmis bircok baslik bulunmakta ve bunlarin bir kisminda benzer ifadeyi kullandim.Acikcasi ben Mevlana'nin sahsina bu kadar yuklenmeyi dogru bulmuyorum neden?

Cunku birincisi mesnevilerdeki pornografik hikayelerin Mevlanaya ait oldugu kesin degil ve ben delilim olmadigi konularda yorum yapmaktan Rab'bime siginirim.Hele hele bu kisi olmus ve Rab'bime donmus ise.

Ikinci ve son olarakta Mevlana'ya saygi gosterenlerin &90'ni hatta belkide daha fazlasi Mesneviyi hic okumamis,kulaktan duydugu bazi sozlere gore ona saygi ve sevgi duyuyor.Bu tip sempatilerinde cok tehlikeli olmadigini dusunuyorum.

Ancak! Hic unutmam ortaokul 2.sinifta iken benim gibi ogretmen cocugu bir arkadasimizin evinde oturuyorduk.Arkadasimiza ogretmen annesi milli egitimden onayli hikaye kitaplari almisti icinde Mesneviye ait hikayelerde bulunmakta idi.Arkadasimiz evde elinde bir kitapla gulerek yanimiza gelerek size bir sey okuyacagim demisti.Ne yalan soyleyeyim bu tip sapik iliskilerin varligini ogrendigim ilk andi ve ben o zamanlar cocuktum....

Sonuc olarak Mesnevinun uzmanlar tarafindan(sadece diyanet mensuplari tarafindan degil!) incelenerek eger icinde bu tip sapik hikayeler barindiriyorsa toplanmasi,temizlenmesi hatta yayimdan kaldirilmasi saglanmali.Ben ise bu konuya ilgi duymadigimdan acikcasi Mevlananin ne yapip ne ettigi beni ilgilendirmiyor.Yalniz sunada emin olki buradaki kardeslerimiz elestirilerinin buyuk kismini toplumsal sorumluluk bilinci ile yapiyorlar.Yani niyetleri karalama degil.

Sevgilerimle

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamunaleyküm,

İletişimde doğruya doğru bir gidiş var!Hadi hayırlısı.

Arkadaşlar, benim Mevlanayı savunacak halim yok demiştim ve pc.imde yüklü ama Mesnevinin tamamını okumadım ancak iş edinip okuyacağım.Ayrıca bulabilirseniz Tuğrul İnançer'i dinlemenizi tavsiye ederim.

Yukarıda verilen örneği önceden de okumuştum.Bu hikayeye değişik yaş, bilgi,cinsiyet,kültür,inanç v.b.sahibi insanlara ayrı ayrı okutunuz ve kendi pencerelerinden değerlendirmelerini isteyiniz bakalım ortaya nasıl ilginç sonuçlar çıkacak.

Mevalana ilk 18 beytini bizatihi yazılı vermiş, "ney" üzerinden bir girizgah, diğerlerini de söylemiş yazmışlar, rivayetler böyle.

Ben kısaca yukarıda çok çirkin (edep dışı) görünen hikayeden aldığım bir kaç ders var ama şimdilik yazmak istemiyorum, gerekirse yazabilirim.Sizler de değişik bakış açıları ile bakabilirseniz belki farklı düşünceler oluşacağını sanıyorum.İsteyenler için tabii.Bu bir zorlama mı olur?Bu da size kalmış.

Aşağıda, bakılabilecek bir kaç pencereyi ayetlerle yazdım.Bilgilerinize sunulur.

Hiç bir şey görüldüğü gibi değildir.(kaya) (ilk ben söylemedim ama buraya gider.)

Aynada çirkinliğini görünce aynaya kızma(mevlana)

...biz insanı en güzel biçimde yarattık.Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik.(tin1-5)

...nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır..(nisa 128)

...nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. ..(Yusuf 53)

Gelelim dayatma meselesine:

"irin küpü patladı" "Kur'an da namaz 3 vakittir" birer dayatmadır.

Çünkü YARGI var.

"Mevlana'nın Mesnevisi hakkındaki düşüncelerimiz"    "Kur'an da .. ayetlerde namaz için 3 vakte işaret ediliyor.Bu konudaki görüşlerimiz"   şeklinde başlıklar altında yazmak dayatma olmaz.

Yineliyorum ki burada bulunanların samimi olduklarını düşünmek istiyorum.Kur'an daha kıyamete kadar okunacak, incelenecek, yeni yeni yönlerinin farkına varılıcak.Bu bir süreç.İnananlar bu süreç içerisinde her zaman "en doğrusunu Allah bilir" ön kabulu ile Kur'an a yaklaşarak bulduklarını uygun üslup ile dile getirmelidir.Yoksa burada gördüğüm YARGI içeren ve görece bir derinlik izafe eden türden yazılara inançsızların, fasıkların yazılarında da rastlıyoruz.Birbirimize, bildiğimizi doğru şekilde paylaşmak amacı ile yazılar yazmalıyız.Yanlış mı?

Saygılar.

Neyi paylaştığından çok nasıl paylaştığın daha önemlidir.(bu da benim sözüm, deprem zamanı buldum:))