Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Vahy
ve İlham Arasında Fark:
İlham,
Sözlükte bildirmek, haber vermek ,içe doğmak,gönüle
doğmak manalarına gelir. Uludağ ıstılahi olarak onu şöyle
tanımlar: "Feyz yoluyla kalbe gelen özel bir anlam ve
bilgi."[1]
M. Sofuoğlu'nun tanımı:" Delilsiz olarak yani bilgi
vasılatalarından birine dayanmayarak kalbe feyz foluyla doğan
manadır." Psikoloji bu anlamdaki inspiration kelimesine şu
anlamı verir:" Bir proplemin herhangi bir gayret sarfetmeden ve
akıl yürütme yapmadan birden bire çözülmesidir."[2]
Sufiler
Peygamberlere de kendilerine de ilham geldiğini, kendilerine gelen
ilhamın bağlayıcı olmadığını söylerler. İlham şeytandan
da gelebilir. Abduh şöyle yorumlar:" Açlık,
susuzluk, üzüntü ve sevinç dürtülerine
benzeterek, bunu kişinin kendi nefsinde hissettiği bir şuur veya
vicdan olarak tarif etmiş ve nefsin, ilhamın nereden geldiğine
dikkat etmeden istenilen şeyin peşinde koşar."
KAVRAMIN
QUR'AN'DA KULLANIMI
Qur'ân
vahy
kelimesini 34 surede 71 ayette kullanır.
a)el-vahyu
25.53/en-Necm
53.4-
O, yalnızca vahyolunan bir vahydir.
48.20/Taha
20.114- Hak
olan biricik Melik Allah Yüce'dir. Onun vahyi sana gelip
tamamlanmadan önce okumada acele etme ve de ki: "Rabb'im,
ilmimi arttır."
56.11/Hud
& nbsp;
&nbs p;
11.37-
"Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et.
Zulme sapanlar konusunda da bana hitapda bulunma. Çünkü
onlar boğulacaklardır."
67.42/eş-Şura
42.51-
Bir beşer için Allah'ın kendisiyle konuşması olmaz. Ancak
bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir Elçi gönderip
kendi izniyle dilediğe vahyetmesi bunun dışında. Gerçekten
O Yüce'dir, Hakim'dir.
78.21/el-Enbiya
21.45-
De ki: "Ben sizi yalnızca vahy ile uyardım. Ancak sağırlar
uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler."
80.23/el-Mü'minun
23.27-
Böylelikle Biz ona:"Gözetimimiz altında ve vahyimizle
gemi yap. Nitekim bizim emrimiz
gelip de tandır kızışınca, onun içine ikişer çift
ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmiş olan
dışında aileni al, zulmedenler konusunda bana hutatap olma,
çünkü onlar boğulacaklardır"
diye vahyettik.
b)evha(y)- yu(v)ha(y)-
i(y)hya(e)en
15.99/el-Zilzal
99.5-
Çünkü Rabb'in ona vahyetmiştir.
25.53/en-Necm
53.4-
O, yalnızca vahyolunan bir vahydir.
53.10-
Bölece O'nun kuluna vahyettiğini vahyetti.
41.38/Sad
& nbsp;
38.70-
"Bana ancak, benim yalnızca bir Uyarıcı'yım diye
vahyolunmaktadır."
42.7/el-A'raf   ;
7.117-
Biz de Musa'ya "asanı fırlat" diye vahyettik. Bir
de baktılar ki o bütün uydurduklarını yutuyor.
7.160-
Biz onları ayrı ayrı oymaktan olarak oniki ümmet olarak
ayırdık. Kavmi kendisinden su
istediğinde Musa'ya "Asanla taşa vur" diye vahyettik.
Onlar oniki pınar fışkırdı. Böylece her bir insan topluluğu
su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla
gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın
indirdik. "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz
olanlarından yiyin." Onlar bize zulmetmedi ancak kendi
nefislerine zulmediyorlardı.
7.203-
Onlara bir ayet getirmediğin zaman "sen onu derlesene"
derler. Deki: "Ben yalnızca bana Rabb'imden vahyolunana uyarım.
Bu Rabb'inizden olan basiretlerdir. İnanacak bir topluluk için
de bir hidayet ve bir rahmettir."
43.72/elCin
  ;
72.1-
De ki: "Bana gerçekten şu vahyolundu: Cinlerden bir
gurup dinleyip şöyle demişler "Doğrusu biz, hayranlık
uyandıran bir Qur'an dinledik."
46.35/el-Fatır &nbs p;
35.31-
Kendilerinden öncekini musaddık olarak sana Kitap'tan
vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Şüphesiz Allah,
Haberdar'dır, Gören'dir.
47.19/Meryem
19.11-
Böylelikle mihrabtan kavminin karşısına çıkıp onlara
işaret etti: "Sabah akşam tesbih edin."
17.73-
Onlar nerdeyse sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı düzüp
uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi, o zaman
da seni halil/dost edineceklerdi.
17.86-
Andolsun, eğer dilersek, sana vahyettiklerimizi gireriveririz, sonra
bunun için bize karşı bir vekil bulamazsın.
48.20/Taha
20.13-
"Ben seni seçtim, Artık vahyolunanı dinle."
20.38-
"Hani, annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik."
20.48-
"Gerçekten bize vahyolundu ki: -Doğrusu azab, yalanlayan
ve yüz çevirenlerin üstünedir."
20.77-
Andolsun, Biz Musa'ya vahyetmiştik: Kullarımı geceleyin yürüyüşe
geçir, onlara denizde kuru bir yol aç, yetişilmekten
korkmadan ve endişeye kapılmadan."
51.26/eş-Şuara
26.52-
Musa'ya da "Kullarımı gece yürüyüşe geçir,
çünkü izlerneceksiniz." diye vahyettik.
26.63-
Bunun üzerine Musa'ya:" Asanla denize vur ."diye
vahyettik, deniz hemencecik yarıldı da her parçası dağ
gibi oldu.
53.28/el-Qasas
28.7-
Musa'nın annesine: "Onu emzir, şayet onun için korkacak
olursan, bu durumda onu suya
bırak, korkma ve hüzünlenme,
çünkü O’nu Biz sana tekrar geri vereceğiz
ve O’nu Gönderilenler'den kılacağız" diye vahyettik.
55.10/Yunus & nbsp;
10.2-
İçlerinden olan bir adama: "İnsanları uyar ve
inananlara, muhakkak kendileri için Rabb'leri katında Sıdk
makamı olduğunu müjdele" diye vahyetmemiz, insanlara
şaşırtıcı mı geldi? Küfredenler: "Gerçek şu
ki bu, açıkca bir büyüdür" dediler.
10.15-
Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda,
bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki "Bundan başka
bir Qur'an getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu
kendimin bir öngörmesi olarak değiştirmem , benim için
olamaz. Ben yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabb'ime isyan
edersem, kuşkusuz ben, büyük günün azabından
korkarım."
10.87-
Musa ve kardeşine vahyettik: "Mısır'da kavminiz için
evler hazırlayın, evlerinizi kıble edinin ve salatı kılın.
Mü'minleri de müjdele."
10.109-
Sana vahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret. O,
Hakimlerin en hayrlısıdır.
56.11/Hud
& nbsp;
11.12-
Şimdi onların: "O'na bir hazine indirilmeli veya onunla
birlikte bir melek gelmeli değilmiydi?" demeleri dolayısıyla
göğsün daralıp Sana vahyolunanlardan bir kısmını mı
terkedeceksin? Sen yalnızca bir Uyaran'dır. Allah herşeye
Vekil'dir.
11.36-
Nuh'a vahyedildi: "Gerçekten iman edenlerin dışında,
kesin olarak kimse inanmayacak. Şu halde onların işlemekte
olduklarından dolayı üzülme."
11.49-
Bunlar, Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları Sen ve
kavmin bundan
önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz akıbet
muttakilerindir.
57.12/Yusuf & nbsp;
12.3-
Biz bu Qur'an'ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları
gerçek bir haber olarak sana aktarmaktayız. Oysa Sen, daha
önce, bundan haberi olmayanlardandın.
12.15-
Nitekim O’nu götürdükleri ve O’nu kuyunun
derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, Biz de O’na
vahyettik: "Andolsun Sen onlara kendileri, farkında değilken
bu yaptıklarını haber vereceksin."
12.102- Bu
sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa anlar o hileli
düzeni kurarlarken yapacakları işe topluca karar
verdikleri zaman sen yanlarında değildin.
12.109- Biz
senden önce şehirler halkına kendilerine vahyettiğimiz
kimseler dışında gördermedik. Hiç arzda
dolaşmıyorlar mı ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir
sona uğradıklarını görmüş olsunlar. İttika
edenler için Ahiret yurdu daha hayırlıdır. Siz yine de
akletmeyecek misiniz?
58.13/er-Ra'd   ;
30
13.30- Böylece
Biz Seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip geçmiş
olan bir ümmetle gönderdik, Sana vahyettiklerimizi onlara
okursun diye. Oysa onlar Rahman'ı tanımazlık etmektedirler. De ki
: "Bu, benim Rabb'imdir, O'ndan başka ilah yoktur, Ben O'na
tevekkül ettim ve son
dönüş O'nadır."
60.6/el-En'am   ;
6.19-
De ki:" Şahidlik bakımından hangi şey daha büyüktür?"
De ki: "Allah benimle sizin aranızda endisiyle uyarmam için
bana şu Qur'an vahyedildi. Gerçekten Allah'la beraber
başka ilahlarına bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?"
De ki:" Ben şehadet etmem."
De ki: "O, ancak
bir ek olan ilah'tır ve gerçekten ben, sizin şirk
koştuklarınızdan uzağım."
6.50-
De ki: " Size Allah'ın hazineleri yanımdadır, demiyorum,
gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana
vahyedilenden başkasına uymam." De ki: " Kör olanla
gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?"
6.93-
Allah'a karşı yalan yere iftira düzenden veya kendisine hiçbir
şey vahyolunmamışken "bana da vahyolundu." diyen ve
Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim."
diyenden daha zalim kimdir? Sen bu Zalimleri ölümün
şiddetli sarsıntıları sırasında meleklerin ellerini uzatarak
onlara "canlarınızı çıkarın. Bugün Allaha karşı
haksız olanı söylediğiniz ve onun ayetlerinden büyüklenerek
dolayısı ile alçaltıcı bir azab ile karşılık
göreceksiniz" (dediklerini de) bir görsen.
6.106-
Sana Rabb'inden vahyedilene uy. O'ndan başka ilah yoktur. ve
müşriklerden de yüz çevir.
6.112-
Böylece her Nebi'ye insan ve cin şeytanlarından bir düşman
kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı
sözler fısıldarlar. Rabb'in dileseydi bunu yapamazlardı.
Öyleyse onları yalan olarak düzdükleri ile başbaşa
bırak.
6.121-
Üzerinde Allah'ın isminin anılmadığı şeyi yemeyin. Çünkü
bu bir fısktır. Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele
etmeleri için kendi dostlarına gizli çağrılarda
bulunurlar. Onlara itaat ederseniz şüphesiz siz de
müşriklersiniz.
6.145-
De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, yiyen bir kimsenin
yiyeceği için, leşi, dökülen kanı, domuz
  ; eti ki bu
gerçekten murdardır ya da Allah'tan başkası adına kesilmiş
bir fısk dışında haram kılınmış bir şey bulmuyorum. Kim
kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa
saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla. Şüphesiz senin
Rabb'in Gafur'dur, Rahim'dir.
63.34/Sebe
34.50-
De ki: "Eğer ben sapacak olsam, artık kendi nefsim aleyhine
sapmış olurum, eğer hidayeti
bulacak olsam, bu da Rabb'imin bana
vahyetmekte olduğu sayesindedir. Şüphesiz O,
İşiten'dir, Yakın Olan'dır.
66.41/el-Fussilet
41.6-
De ki: "Ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim. Bana
yalnızca, sizin ilahınızın bir tek
ilah olduğu vahyolunuyor. Öyleyse O'na
yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Vay haline o
müşrikleri n."
41.12-
Böylelikle onları iki günde yedi gök olarak tamamladı
ve her bir göğe kendi emrini vahyetti. Biz dünya göğünü
de kandillerle donattık ve bir koruuma. İşte bu Aziz'in, Bilen'in
takdiridir.
64.39/ez-Zümer
39.65-
Andolsun, sana ve senden öncekilere vahyolundu ki: "Eğer
şirk koşacak olursan, şüphesiz senin amellerin boşa çıkacak
ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaklardan
olacaksın.
67.42/eş-Şura
42.3-
O, Aziz ve Hakim olan Allah, sana ve senden öncekilere böyle
vahyetmektedir.
42.7-
İşte Biz sana, böyle Arapca bir Kur'an vahyettik. Şehirlerin
anasını ve çevresinde olanları
uyarman için ve kendisinde şüphe
olmayan Toplanma Günü'yle de uyarman için. Bir
& nbsp;
bölümü cennette, bir bölümü de çılgınca
yanan ateşin içerisindedir.
42.13-
O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin"
diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi,
İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da vasiyet ettiğimizi sizin için
de teşri kıldı. Senin kendisine çağırmakta olduğun şey,
müşrikler üzerine ağır geldi. Allah, dilediğini buna,
seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete
eriştirir.
42.51-52:
(Bak:Aynı adlı Müstakil başlık)
68.43/ez-Zuhruf
43.43-
Şu halde sen, sana vahyedilene tutun, çünkü sen
dosdoğru bir yol üzerindesin.
71.46/el-Ahkaf
46.9-
De ki: "Ben Elçilerden bir türedi değilim, bana ve
size ne yapılacağını bilemiyorum. Ben yalnızca bana
vahyedilmekte olana uymaktayım ve ben apaçık bur Uyarıcı'dan
başkası değilim."
74.18/el-Kehf   ;
18.27-
Sana Rabb'inin Kitab'ından vahyedileni oku. O'nun sözlerini
değiştirici yoktur ve O'nun dışında kesin olarak sığınacak
bulamazsın.
18.110- De
ki: "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir
beşerim, yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu
vahyolunuyor. Kim Rabb'ine kavuşmayı umuyorsa artık salih bir
çalışmada bulunsun ve Rabb'ine ibadette hiç kimseyi
ortak tutmasın."
75.16/en-Nahl   ;
16.43-
Biz senden evvel kendilerine vahyettiğimiz adamlardan başka
göndermedik. Eğer bilmiyorsanız Zikr Ehli'ne sorun.
16.68-
Rabb'in Balarısına vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan
ve onların yaptıkları asmalardan kendine evler edin."
16.123-
Sonra Sana vahyettik: "Hanif olan İbrahim'in Milletine uy. O
Müşrikler'den değildi.
77.14/İbrahim   ;
14.13-
Küfredenler Elçiler'ine dediler ki: "Hiç
tartışmasız sizi kendi toprağımızdan süreceğiz ya da
dinimize döneceksiniz." Böylelikle Rabb'leri
kendilerine vahyetti ki: "Şüphesiz Biz zulmedenleri helak
edeceğiz."
78.21/el-Enbiya
21.7-
Biz senden önce de kendilerine vahyettiğimiz adamlar dışında
göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, şu halde Zikr Ehline sorun.
21.25-
Senden önce hiçbir Elçi göndermedik ki, ona
şunu vahyetmiş olmayalım: "Benden başka ilah yoktur, öyleyse
bana ibadet edin."
21.73-
Ve onları, kendi emrimizle hidayete yönelten önderler
kıldık ve onlara hayrı kapsayan fiilleri, namaz kılmayı ve zekat
vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi.
21.108- De
ki:" Gerçekten bana Sizin ilahınız yalnızca tek bir
ilahtır" diye vahyolunuyor, artık siz teslim olmayacak
mısınız."
80.23/el-Mü'minun
23.27-
Böylelikle Biz ona:"Gözetimimiz altında ve vahyimizle
gemi yap. Nitekim bizim emrimiz
gelip de tandır kızışınca, onun içine ikişer çift
ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmiş olan
dışında aileni al, zulmedenler konusunda bana hutatap olma,
çünkü onlar boğulacaklardır"
diye vahyettik.
91.29/el-Ankebut
29.45-
Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve salatı kıl. Gerçekten
salat fahşadan ve münkerden
vazgeçirir. Allah'ı zikretmek ise en büyüktür.
Allah yapmakta olduklarınızı bilmektedir.
2.8/el-Enfal
&nbs p;
8.12-
Rabb'in meleklere vahyetmişti ki:" Şüphesiz ben
sizinleyim.
İnananlara sağlamlık katın,
küfredenlerin kalblerine amansız bir
korku salacağım. Öyleyse vurun boyunlarının üstüne,
vurun onların bütün parmaklarına."
3.3/Ali
İmran
3.44-
Bunlar, gayb haberlerindendir. Bunları Sana vahyediyoruz. Onlardan
hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a
atarlarken Sen yanlarında değildin, çekişirlerken de
yanlarında eğildin.
4.33/el-Ahzab   ;
33.2-
Ve Sana Rabb'inden vahyedilene uy. Şüphesiz Allah yapmakta
olduklarınızı haber-alandır.
6.4/en-Nisa
  ;
4.163-
Nuh'a ve O'ndan sonraki Nebilere vahyettiğimiz gibi Sana da
&n bsp;
vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına,
İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da
vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
20.5/el-Maide
5.111-Hani Havarilere
"Bana ve Elçime iman edin" diye vahyetmiştim, onlar
da "inandık, gerçekten Müslümanlar olduğumuza
sen de şahidler ol" demişti.
İlk
Kur'an Vahyi:
Konunun
el-Buhari tarafından kaydedilen ayrıntlı Aişe rivayetinde ilk
vahy el-Alaq 1-5 ayetleri olarak zikredilir. Miladın 610 yılında
40 yaşında iken başlayan vahy 22 yılı aşkın bir sürede
nuzulunu tamamladı.
"Umumiyetle
kabul edildiğine göre bu olay, Ramazan'ın 27.günü
cereyan etmiştir. es-Suheyli tarafından nakledilen bilgiye göre
bu tarih, Hicretten 13 sene önce 17 Ramazan’dır. Miladi
22 Aralık 609)"[3]
Qur'an,
ilk vahyin Ramazan ayında,[4]
mübarek bir gecede[5]
indirildiğini söyler. Qur'an'ın ilk olarak toplu bir halde
Beytu'l-İzze'ye
indirildiği rivayeti inandırıcılıktan uzaktır. Bu yorumun
sahipleri toplu inişe inzal, parça inişine de tenzil adını
veriyorlar. el-Furqan 32-33 ayetleri de buna delil gösterilir.[6]
Yunus
15, el-Ahkaf 9, el-En'am 106, el-A’raf 203 ayetlerinde Hz. Rasul
"vahye tabi olmaya" çağrılır, o da "vahye
tabi olduğunu" ifade eder. eş-Şura 42, "Qur'an'ın
Rasul'e vahyedildiğini" söyler. En'am 19 da "Rasul
Kur'an'ın kendisine vahyedildiğini" söyler. el-Fetih 15
de Vahiy, Allah kelamı, Bakara 75 de de.
Rivayetlerde
Peygamber'in küçüklüğünde amcası Ebu
Talib'le birlikte gittiği Şam bölgesinde Basra çarşısında
Ariuscu muvahhid Rahib Bahira ile karşılaştığı nakledilir.
Müsteşrikler Qur'an'ın içeriğinin Bahire, Varaka
ibnu Nevfel, ve diğer Ehli Kitap olan kişilerden öğrenildiğini
iddia ederler.
"Ebu
Talib Filistin'e bir kervan düzenleyip yola çıkacağı
sırada Rasul 9 yaşındaydı. O sırada Hrsitiyan dininde olan
Filistin'de manastır doluydu. Buralarda yaşayan gayretli papazlar,
karşılık beklemeden ev sahipliği gösterme veya sırf bir
iyilik olmaktan ziyade kendi dinlerine çekmek gayesiyle
transit geçen yabancı yolcuları karşılarlardı. İşte
anlatıldığına göre meşhur Bahira, Ebu Talib ve kervan
arkadaşlarını bir yemeğe davet etmişti. Herhalde Hz. Muhammed de
bu yemekte hazır bulunmuştu. Rahib Bahira'nın hangi dilde
konuştuğunu bilmiyoruz. Belki misafirleri ve onların en
gençleriyle bir iki kelime konuşacak kadar arapça
biliyordu. Fransız müsteşrik Carra de Vaux'un muhayyilesinin,
"Qur'an'ın Yazarı Bahira" adıyla müstakil bir kitap
kaleme alacak kadar uçkun olduğunu müşahede etmek
insanı güldürmektedir. Bunu kabul etsek, 114 surelik
Kur'an'ın Kitabını 9 yaşında bir çocuğun bir kaç
dakika içinde ezberlemesi ve bir nesil sonra bunu etrafındaki
insanlara bir tebliğ olarak nakletmesi bile başlı başına bir
mucize teşkil edecektir."[7]
Kur'an
Vahyi Korundu:
"
O Rasul bize isnaden bazı sözler uydurmaya kalksaydı, elbette
biz onu ondan dolayı yeminiyle yakalardık. Sonra da ondan
iliğini çeker atardık, o vakit sizden hiçbiriniz ona
siper de olamazdınız."[8]
5/el-Maide
67: "Ey Rasul, Sana Rabbinden her indirileni tebliğ et, eğer
böyle yapmazsan risaletini yerine getirmiş olmazsın."[9]
87/
6-7 Rasul'un kendisine gelen vahyleri unutmayacağını söyler.
20/Taha
114: "Sana vahy tamamlanmadan önce Kur'anı
acele etme ve de ki: Rabb'im ilmimi artır."[10]
__________________ ZÜMER-2739/27 Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
|