Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Toplumsal yapıları ve insanlık tarihini sosyolojik olarak incelediğimizde her toplumun çeşitli inanışları benimsediği görülür ki , yazılı metinlere sahip birçok dini inanış tarihin derinliklerinden bu yana bilinmektedir. İnsanlık tarihinde etkili olmuş dinlerin toplumsal yansımalarının çok farklılaşmış ve göreceli olduğu fikri bu bağlamda öne sürülebilir.
Her dönem ilahi ve batıni dinler toplumları etilemiştir ve kitlelerin manevi ortak paydalara sahip olmasını sağlamıştır. Bu bağlamda dinlerin yazılı metinlerinin geri planda oluşu da çok vahim bir durumdur. Bunu yüce dinimiz İslamiyetde de görmekteyiz ki , ibrani ırkının bu konuda daha vahim bir durumda olduğu söylenebilir. Toplumlar dini her dönem bir ihtiyaç olarak görmüşlerdir , din insanların içsel bütünleşmeleri ve dünyadaki maddi yapıdan sıyrılmalarını sağlamıştır. Durumu bu yönden incelersek , şamanizm den bu yana ilahi ve batıni tüm dinler çok çeşitli akımlar etkisi altında farklılaşmıştır.
Yüce dinimiz islam ın tek kaynağı olan kuran dışında , farklılaşmış ve yozlaşmış olması aslında toplum tarihinin doğurduğu bir sonuçtur.
Arap tarihi içerisinde , arap toplumunun araştırmadan ve okumaktan uzak oluşu elbette budurumdan nemalanmak isteyen emevi dinciliğini harekete geçirmiştir. Neticesinde kuran günümüzde 40 bohça içerisine sarılıp duvara asılan bir kitap haline gelmiş , daha doğrusu getirilmiştir . Bu emevi yapısı temel olarak ebu süfyan mantalitesinin ürünüdür. Harb ile dize getirilemeyen islam yozlaştırılarak devre dışı bırakılmaya çalışılmıştır. Lakin emevi dinsizliğinin ürünü olan kerbela harbinde peygamber torunları katledildiği halde , islam toplumu emevi sancaktarlığının eteğinin dibinden sıyrılamamıştır.
Bu yapı neticesinde günümüzde oluşmuş olan mezhep farklılıkları islamiyeti hristiyanlaştırma çalışmasından başka birşey değildir. Kuran ı selim bir şekilde inceler isek , göreceğizki seyh , imam , hocaefendi , mürid , tekke , cemaat , dergah gibi kavramlar tamami ile kuran ın içeriğinde mevcut değildir. Günümüz islam dünyasının en temel problemi olan bu mevkileşme ve sınıflandırma tamamen kuran ahlakına aykırı bir durumdur ki , uzun dönemlerce planlaştırılmış bir kurgunun ürünüdür.
Kurana dokunma korkusu topluma aşılandığı müddetce de bu sınıflandırmaların içerisindeki ünvanlar , herdaim toplumu bid-at larına esir etmeye devam edecektir.
ıÜü Dinlerini parça parça edip hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir.
6 Enam Suresi 159
Görüldüğü gibi bu bölünme ve parçalanma günümüzde toplumu dindar , dinsiz ayrımına itmiştir. Şüphesiz ki dindarlık tamami ile Allah ile kul arasındaki bir durum olmakla beraber , üçüncü kişileri kesinlikle ilgilendirmez. Mizan daki durum tamamen kişilerin kendi kendilerinin imanından sorumlu oldukları bir durumdur.
İşte toplum görüldüğü üzre İslamın tek kaynağı olan Kurandan tamamen koparılmış ve neticesinde de şeyh ve hocaefendilerin etekleri altına sokulmuştur. Bu bir iki kişinin yapacağı bir faaliyet değildir ki , planlı ve programlı olarak işlemektedir.
İslamiyet çerçevesinde kuran tek kaynaktır , lakin kuran ile çelişen hadisler ve kişisel yorumların çok fazlaca olduğu kaynaklar tamamen bid-at dır ve apaçık bir hurafedir.
ıÜü Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra çekişmeye girip fırkalar (mezhepler) halinde parçalananlar gibi olmayın.
3 Ali İmran Suresi 105
Fırkalaşma cemaatleşme , kuran dışı kaynakları önplana itme , kuran ı sadece ölülere okunan bir kitap haline getirme , anlamlarını bilmediği halde kuranı kendi dili dışında okuma maalesef ki bugün dindar kimliğinin önplana çıkmasını sağlamıştır.
Bu maalesef ki düşünsel yetkileri elinden almış toplumların ilgisini çekmektedir . Kurumlaşmış olan cemaatlerin her geçen gün büyüme içerisinde oluşu da bunun neticesidir.
Bilinmelidir ki kuran şunu apaçık bir şekilde belirtir ,
ıÜü Ve derler ki: “Rabbimiz biz efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de, böylece onlar bizi yoldan saptırdılar.”
33 Ahzab Suresi 67
Sonuç olarak zihinsel devrim öngörülmelidir ve bu yönde her vatandaş ve müslüman yoğunlaşmalıdır , maalesef kuran da olmadığı halde şu tip bir yapılanma mevcuttur , toplumun inandığı gerçek dindar kişi ,
ıÜü 1) Mürşidine (şeyhine) tam teslim olmak ve hiç kimseyi mürşidinden üstün bilmemek.
2) Zeki ve idrak kabiliyeti yüksek olmak.
3) Şeyhinin hizmetinde hareketli ve atılgan olmak.
4) Sözünde sadık ve güvenilir olmak.
5) Malı ve mülkünü şeyhinin hizmetine vermek.
6) Mürşidin (şeyhin) ve tarikatın sırlarını gizli tutmak.
7) Canını şeyhi yolunda vermeye her an hazır olmak.
gibi vasıflara sahip olmalıdır düşüncesi hakimiyet sürmektedir. Bilinmelidirki bu safsatalar kesin suretle islamdışıdır.
Benim dindarlığım benim için geçerlidir ki , hiç kimse başka birinin manevi yapısı hakkında kesinlikle ve kesinlikle fikir sahibi olamaz.
İslamiyetin özü de sözü de kurandır. Gerçek dindar onu okuyan ve hayatında tatbik edendir.
Eren Erdem
|