Yazanlarda |
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
“ Inananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalpleri Allah'In zikrine ve inEn hakka saygI duysun ve bundan önce kendilerine KİTAP verilmis, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalbleri katIlaŞmIŞ, çogu da yoldan çIkmIŞ kimseler gibi olmasInlar ?” (hadid 16)
“ Onlar Kur'an'ı inceden inceye düsünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?”(MUHAMMED 24)
“ Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Ögüt almak isteyen yok mu? (kamer17 )
İNSAN KUR’AN ‘da ki bilgiler göre insan yaratılmışların en değerlisi (isra 70) kainatın özüdür, o Allah’ın en güzel biçimde yarattığı ( Tin 4) bahşettiği üstün vasıfları sebebiyle yücelttiği (Secde9- Hicr 29) lutfettiği akıl, idrak, vicdan, okuma yazma, içindeki duygu ve düşünceleri beyan etme gibi üstün yetenekleriyle diğer varlıklardan üstün tuttuğu seçkin bir varlıktır.
Yaratılmışların en şereflisi olan insan bu özellikleri temiz fıtratına dayanarak vahiyle yoğrulduğu ve bununla hayatına yön verdiği ölçüde eşref-i mahluktur, eğer ki bu özellikleri ve ona yüklenen halifelik görevini bir kenara bırakıp hayatını Allah’tan başka güç, otorite ve menfaatlere göre yönetirse işte o zaman da aşağıların en aşağısına çevrilmiştir.(tin 5) yani şerefe ulaşamamış bir mahluk.. İnsan denen bu varlık bu haliyle neden hayvanlardan daha aşağılık olmuştur, düşünsenize otlamak, süt vermek ve insanların faydalanması için yaratılan bir ineğin, bir gün size ben artık otlamayıcam, ben artık et vermiyecem ben artık süt vermiyecem dediğini bu nasıl imkansız gibi geliyor gözünüze değil mi, ama vahiy gibi şerefli bir emaneti yüklenmeyen bu varlık, adı insan olan bu varlık, işte bu haliyle bahsettiğimiz hayvandan daha aşağılıktır, zira biri yaratılış amacına uygun hareket ederken diğeri fıtratını bozmuş ve başkaldırmıştır,
Üstün ve sorumlu olan bu insanın sorumluluğunun bilincinde olup olmaması, yüklenmiş olduğu halifelik görevini (Allah adına yer yüzünün imarı ve ıslah görevini) gereğince yerine getirip getirmemesi onun ahiretteki yerinin tayininde yegane ölçüdür.
Allah bizi hesaba çekerken bizlerin yaşam şekillerine ve Kur’an’ın hayatımızdaki etki derecesine göre hüküm verecektir. Kimliklerimizde ve toplumda bizlere verilen sıfatlara göre değil.
“ HER NEFİS KENDİ KAZANDIĞINA KARŞILIK BİR REHİNEDİR.” (MÜDDESİR38)
Ve o gün öyle bir gündür ki,
Ey iman edenler, hiç bir alış-verişin, hiç bir dostluğun ve hiç bir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kâfirler... Onlar zulmedenlerdir. (BAKARA SURESİ / 254)
Ne çevrenizde sizi koruyacak dostlarınız, ne çok sevdiğiniz ticaretiniz ne de şimdiden zannınızca garantisine sığındığınız şefaatçiler yok, sakın atarlımızdan biz böyle öğrenmedik demeyin çünkü atalarınız bu dini Allah’tan iyi bilmiyorlar.
De ki: "Şefaatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz." (ZÜMER SURESİ / 44)
Söz sahibi olan rabbimizdir,
İNSANLAR SADECE İMAN ETTİK DİYEREK SINANMADAN BIRAKILACAKLARINI MI SANDILAR”
( ANKEBUT 2)
Kendilerine Müslüman diyen bir toplumda doğmuş olmanız ve bu toplumda yetişip büyümeniz sizin Almanya da doğan bir insandan daha şanslı olduğunuz anlamına gelmez, iman babadan oğla geçen bir saltanat değil, kalpten Rabbe uzanan bir yoldur, süreklidir, bireyseldir, başkalarını yaptıkları değil sizin yaptıklarınız veya yapabilecekken yapmadıklarınızdır önemli olan, siz kendi kitabınızı kendi ellerinizle yazmaktasınız ve açılacak olan kitap sizin yazdığınız kitaptır, bir başkasının değil sizin kitabınız size okunacak,
“ GERÇEKTEN SİZE, ALLAH’TAN BİR NUR APAÇIK BİR KİTAP GELDİ” (MAİDE 15)
Rabbin yoluna girmeye karara veren insanı
Ve yönelmeye çalışan insanı Rabbimiz asla yalnız bırakmayarak sonsuz lutfundan yardım ediyor, ve apaçık dikkat edin açık bile değil apaçık olan bir kitapla yolumuzu aydınlatıyor, yeter ki kapılarımızı kapatmayalım, sırtımızı dönmeyelim,
“ RIZASINI ARAYANLARA ALLAH ONUNLA KURTULUŞ YOLUNA GÖTÜRÜR VE ONLARI KENDİ İZNİYLE KARANLIKLARDAN NURA ÇIKARTIR, ONLARI DOSDOĞRU YOLA İLETİR.” ( MAİDE 16)
.
“ Süphesiz ki bu Kur'ân, insanları en dogru ve en saglam yola iletir ve salih amel isleyen müminlere büyük bir mükafat oldugunu müjdeler. ( İSRA 9)
Her müslüman Allah ve Rasulünün hayat veren çağrısını duyduğunda mutlaka anlamak üzere o söze kulak vermeli kavramalı ve gücü yettiğince yaşantısında uygulumaya çalışmalıdır. İşitmeden önceki haliyle işittikten sonraki hali arasında mutlaka bir değişiklik olmalıdır. İnsan çıkmış olduğu bu yolculukta Allah’ın bir kılavuz olarak indirdiği kur’andan başka yol göstericilerle asla ve asla doğruya ulaşamayacaktır, sizi karanlıktan aydınlığa çıkartacağını iddia eden her -izim, ideoloji, din, bataklığa daha da saplanmanızdan başkasına yaramazlar, ne oy pusulalarında, ne suf i dergahlarında, ne de laik iktidarlarda bu karanlığın çözümünü bulabilirsiniz, çünkü bunların hepsi çok ilahlı dinlerdir, hepsi Allah’ın yanın bir başka hak sahibi, bir başka söz sahibi koymuştur,
Allah (ortak koşanlar için) bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan (köle) bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah'ındır. Hayır onların çoğu bilmiyorlar. (ZÜMER SURESİ / 29)
“ Kendilerine Rablerinin AYETLERİ hatırlatıldıgında ise, onlara karsi sagır ve körmüş gibi davranmazlar” ( furkan 73)
“Bu, sana indirdigimiz mübarek bir kitaptır ki, insanlar onun âyetlerini düsünsünler ve temiz akil sahipleri ibret alsınlar.” (SAD 29)
Kur’anı anlamak, öğrenmek Allah’ı tanımak, içeriğiyle birlikte dünyayı tanımak insanın yaratılış amacı ve akıbetini tanımak onun getirdiği inanç, ahlak, sosyal ve siyasi hükümleri tanımak benzetmeleri, misalleri, kıssaları düşünüp verilmek istenenleri kavramak bilgi üretmek ve insanların istifadesine sunmak alınması gereken ders ve öğütleri almakla mümkündür.
Kur’an bu ve benzeri maksat ve düşünce ile okunmayınca doğal olarak ondan istifade etmek de mümkün olmaz
Bu maksatla Kur’an’ın okunmasındaki yöntem yine Kur’an diliyle şöyledir.
“KUR’AN’I AĞIR AĞIR (DÜŞÜNE DÜŞÜNE) OKU.”(MÜZZEMMİL 4)
ALLAH’IN kelamının özenle okunması demek manasının anlaşılması ve o ayetle kastedilen maksadın idrak edilip sonrada inanç olarak, ahlak olarak, hukuk olarak, yaşam olarak, yaşam biçimi olarak konusu her ne ise şahsın hayatında tesirinin görülmesi demektir. Getirdiği emir ve yasaklara uymayan onun gösterdiği yolu terk eden insanlar ne kadar çok Kur’ân okusalar da Kur’an’dan faydalanamazlar.
“...Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapanlar, netice olarak dünya hayatında perişanlıktan başka ne kazanırlar, kıyamet gününde de en şiddetli azaba uğratılırlar. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir” (bakara 85)
Kitabın tamamının çelişkisiz bir şekilde kabulü ancak kitabın ön yargsız düşünerek aklederek okuyup anlamakla gerçekleşebilir. kitap ön yargısız nasıl okunur, öğretilenlerle kur’an’a yaklaşarak mı, yoksa kur’anla dünyaya bakarak mı?
Kur’an’da bir çok yerde Allah-u Teala “anlamıyorlar mı?” “ “Düşünmüyorlar mı?” “ akletmiyorlar mı?” gibi ifadeler kullanarak akıl sahibi insanları uyarmaktadır, bu gibi ikazlara muhatap olanlar belki Kur’an’ı okuyor ayda bir senede on iki defada hatim indiriyor olabilirler.
Hatta okuyuşta lafızların ifade ettiği manayı da biliyor olabilirler fakat akletmek ve anlamak, metni okuyup lafzındaki manayı bilmekten ibaret değildir. Akletmek Allah’ın maksadını o ayetle ne söylemek istediğini kavramak demektir ki bu da ancak ayetin lafzındaki manayı anladıktan sonra üzerinde durup düşünmek ve gereğini yapmakla olur.
Kur’an’ı okurken acele etmeden yavaş yavaş manasını kavrayarak benzetmeler misaller ve kıssaları düşünerek onlardan çıkarılacak ders ve öğütleri tesbit ederek kendini vererek okunması gerekir, hatta isteksizlik, yorgunluk, bıkkınlık ve zihnin başka şeylerle meşgul olduğu hallerde ısrarla okumayı sürdürmek yerine bırakmak daha iyi olur,
Kur’an
hayatta olan, işiten, gören ve kavrayabilenler için indirilmiş dünya hayatı ile
ilgili bir kılavuzdur. O, ölülere hitap etmiyor. Onların yaralanma zaman ve
mekanları kalmamıştır. Bu yüzden ölülere duyurmak mümkün olmadığı gibi bunun
için çaba sarf etmekte boştur.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
“(Bu), diri olanlari uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olmasi içindir.”(Ya-sin 70)
Rabbimiz kur’an’ın amacını anlatıyor ölüleri değil dirileri uyarmak, ölü bendeleri diriltmek, diri bedenleri uyutmak değil Rabbin çağrısı, peki, bir bakın bakalım çevrenize kur’an en güzel okunma yarışmaları ile ne hale getirilmiş, anlamadığı dilden kur’an’ı hıçkıra hıçkıra dinleyen şu insanlar sizce bu çağrıyla uyanıyor mu yoksa Rabbin ne dediğinden habersiz sadece otluyorlar mı, peki mezarlık başlarında ellerinde kur’anlar mezar mezar dolaşan insanların dertleri mezarda yatanları uyandırmak mı yoksa mezarlara gelenleri uyutmak mı, peki her fırasatta islama kin kusan şu zalim zümrelerin kur’an ziyafetlerine izin vermeleri sizi hiç düşündürmüyor mu? Acaba, İslam’a dostluklarından mı bu yaptıkları yoksa insanların uyutulmasından duydukları hazdan mı?
“(Halbuki) biz seni ancak müjdeci ve uyarici olarak gönderdik. De ki: "Ben, buna karsi sizden bir ücret degil, ancak Rabbine dogru bir yol tutmayi dileyen kimseler (olmanizi) istiyorum) ."(Furkan 56 -57)
"Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermislerdir."(yasin21)
İçerisinde anlayış bulunmadan yapılan okuma okuma sayılmayacağı için, Kur’an’ı anlamdan okumak da, okumak ve ondan istifade etmek değildir.. Anlamadığınız emirleri nasıl hayatınıza geçirirsiniz ki ama bu anlayamama işi kitabın anlaşılmaz olmasından değil, insanların anlayacağı dilden okumak yerine sadece musiki niyetine dinlemeyi tercih etmelerinde ki anlaşılmazlıktadır,
“Ben cinleri ve insanlari ancak bana ibadet etsinler diye yarattim,” (Zariyat 56)
Ne zaman ki insanlar Allah’ın ona yüklemiş olduğu emanete sırt çevirip başka yollara saptı ve sahip oldukları inanca batıl karıştırdılar ve şirke düştüler işte o zaman Allah bu kavimlere Peygamberler göndererek uyarıda bulundu Rabb, hep ağzımızda tutuğumuz göğsümüzü gere gere söylediğimiz söz Rabbimiz Allah’tır sözü sizce nedir, kafirlere ağır gelen bu söz kafirlerden farksız yaşam yaşayanların dilinde neden bu kadar basit duruyor sizce, Rabb onların hayatına karışmıyor mu yoksa, sadece gökte duran, güya özel gün ve gecelerde hatırlanan, ama ne alışverişlerine, ne ticaretlerine, ne ahlaklarına, ne yönetimlerine ne de hayatlarına karışmayan bir Rabb’ı kabul etmek sizce zor mudur, şunu hiçbir zaman unutmayalım ki;ne ki bizim hayatımızı şekillendiriyorsa odur bizim rabbimiz, artık siz sorun kendinize acaba hayatımızı neye göre yaşıyoruz eğer dileğiniz Alemlerin Rabbi olanı Rabb edinmekse buyurun açın kur’an, ve şöyle hayatınızda kefeleri bir kurun bakalım, kimin sözleri, kimin istekleri hakim, doğrularınızı kim belirliyor, yolunuzu kim gösteriyor, Allah mı, yoksa atalarınız mı yoksa kibirlenen yönetimler mi? Cevabı ilahınızın ne olduğunu gösterecektir,
“Andolsun ki biz her ümmete, "Allah'a ibadet edin ve tağuta ( allah’ın hükmünü tanımayan her varlık yada güç) tapmaktan sakının." diye bir peygamber gönderdik.” (Nahl 36)
Elçilerin başına musallat olan iki zümre bu günde aynıyla devam ediyor, bir taraf ta dinde dayanarak dine karşı çıkan gelenekçi zümre diğer tarafta dünyaya dayanarak dine karşı çıkan laik zümre, birileri diyor ki siz kur’an’ı anlayamazsınız, illa bizim kitaplarımız olacak, illa bizim onayımız olacak, kur’an’ın yanına birkaç hadis, birkaç tefsir, birkaç şeyhin fetvası, birkaç siyer, birkaç alimin kitabını koymalısınız ki Allah’ın dinini anlayasınız, peki, bunlarla karşılaşan aklı başında bir insan sormaz mı peki ya Allah ne diyor, bakın Allah ne diyor,
Andolsun, biz bu Kur'an'da, belki öğüt alıp-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik. (ZÜMER SURESİ / 27)
Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için biz her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır. (KEHF SURESİ / 54)
İşte Allah’ın bu yalancılara tokat gibi cevabı, her şeyden öğüt olan bir kitap, içinde anlaşılmayacak, kapalı olan bir kitaptan sorumlu tutulduğumuzu düşünmemiz Rabbin bize zulüm işlemesidir, ki haşa Rabbimiz zalim değildir, Allah’ın kitabı anlaşılmazdır demek Allah’a yapılan en büyük iftiralardandır, ve bu sadece size din anlatmanın vereceği ayrıcalıklı sınıfın kaymağını yiyecek olan insanların mide bulandırıcı iddialarıdır,
Dünyaya dayanarak Allah’ın dinine karşı çıkan zümre ne diyor, siz namazınızı kılın, camiler açık, siz orucunuzu tutun karışan mı var ama sadece bizim alanlarımıza girdiniz mi kamusal alanlarımızda Allah’ın dinini katmayın sizin kalbinizin temizliği yeter, sizin oruçlarınız yeter, peki ya Allah ne diyor bakalım mı?
Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın Rabbi (olan Allah), onların nitelendirdiklerinden yücedir. (ZUHRUF SURESİ / 82)
Onların niteledikleri gibi değil, göklerin ve yerin Rabbi, bir yere karışan bir başka yerde sözü geçmeyen değil, patron izin verdiğinde izin veren, bakanlar yasa çıkarınca izin veren ama onlar yasakladı mı yasak olan değil, işte müşriklerin niteledikleri, tanımladıkları Allah, ya sizin iman ettiğiniz ??? Evet, Yaratılmış olduğu temiz fıtratın üzerini örtenlerin kimisi apaçık bir şekilde inkara düştü kimisi de Allah’a daha da yaklaşayım diyerek inancına şirk bulaştırdı, şeytan bu insanları Allah adını kullanarak aldatmıştı.(fatır 5) Allah adına, Allah yolunda gittiğini düşünerek Allah’a ortak koşmak,
“iyi bil ki, halis din ancak Allah'ınDIR. O'ndan baska bir takım dostlar tutanlar da söyle demektedirler: "Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklastırsınlar diye ibadet ediyoruz." Süphe yok ki Allah, onlarin aralarinda ihtilaf edip durduklari seyde hükmünü verecektir. Herhalde yalanci ve nankör olan kimseyi Allah dogru yola çıkarmaz.” (Zümer 3)
Oysa onlarda bilmekteydi gökleri ve yeri yaratanın kim olduğunu. Nitekim;
“Andolsun
ki onlara, "Gökleri ve yeri yaratan, günesi ve ayi buyrugu altinda tutan
kimdir?" diye sorsan "Allah" derler. O halde nasil (haktan)
çevrilip döndürülüyorlar?”
(Ankebut 61)
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Mesele, Allah vardır demekte değil, mesele, Allah’a kurban olayım demek de değil, Peki o zaman sorun nerdeydi? Teslimiyet sadece onun varlığını kabul etmekle yetmeyip ona doğru bir şekilde imanla, onun İlahlığını ve Rabliğini (yönlendiriciliği, kural koyuculuğu) hayata uygulamakla bitiyordu, yani sorun bu insanların hayatlarında Allah (cc.)’nın yer tutmamasıydı. Allah sadece ramazanlarda ve cumalarda söz söyleyen ama bunun dışında sesi çıkmayan zayıf bir ilah değildir, patronun korkusundan tuvalete giderken bile izin alan insanların Rabbe karşı duydukları bu küstahlık nedir sizce, herhangi bir işyerinde hesab verirken eli ayağına dolaşan ve uykuları kaçan bu insanların Rabbe karşı duydukları bu vurdum duymazlığa ne demeli, peki, zamanlarını, hayatlarını, ailelerini, sadece kariyer adına feda edebilen, ama mesele Allah’ın dinine geldiğinde ne yapalım işte canım, diyen bu kaypak mantığa ne demeli, Allahın bizim amellerimize ihtiyacı yok bizim O’nun rahmetine ihtiyacımız var,
Ve böyle bir ortamda görevi alan Hz. Muhammed (s.a.v) kelime-i tevhidle çıkıyordu “La” (Hayır) diyordu bütün sahte ilahlara ve sadece Allah’ın yönetimini, hayata müdahalesini kabul ediyordu ve böyle yaşamalarını istiyordu hayatlarından Allah’ı uzaklaştıranlardan, bizde bugün “La” (hayır) demesini bilmeliyiz. Allah’la otoriteyi yarı yarı paylaşmaya çalışan laiklere, insanları paraya ve şehvi duygulara kul edenlere, dini kendi tekellerine alıp kitleleri ateşe sürükleyenlere ve bunlara karşı sadece ve sadece Allah’ı hayatımızda tek hakim kılmalıyız.
“LA İLAHE İLLALLAH”
“ DE Kİ “ BEN ALLAH’A TESLİM OLANLARIN ÖNCÜSÜ OLMAKLA EMROLUNDUM ALLAH’TAN BAŞKASINA İLAHLIK YAKIŞTIRANLARIN ARASINDA BULUNMAKLA DEĞİL.” (En’am 14)
“De ki: Benim namazim, ibadetim, hayatim ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’am 162)
Yaşadığımız toplumda insanların büyük bir kısmı “İslam dini” için temiz niyetler beslemektedir fakat bu niyet doğru kaynaktan beslenmezse farkında olmadan kendisini kirletecektir. Herkesin İslam adına bir şeyler söylediği günümüzde Kur’ana sımsıkı sarılmaktan daha sağlam ve güvenilir yoldan başkası mı var?en dindar dediğiniz erbakandan en Allahsız dediğiniz deniz baykala kadar hepsi de Allah’ı kamusal Alanlarına sokmayan düzenin ilahlarına (yöneticilerine, yönetim ilkelerine) bağlılık yeminleri etmiyor mu, en alim gördüğünüz fetullah gülen bu insanların ayetleri budama operasyonlarına sessiz kalmıyor mu, harıl harıl koştuğunuz cami Cuma hocaları (kıldırgaçlar) daha dün abd ve ab emriyle hutbelerinden Allah’ın ayetlerini çıkarmadılar mı, Ellerinizde tutuğunuz hiçbir kaynak kur’an kadar temiz, yolunuzu öğreten hiçbir öğretmen de Allah kadar alim değil, dini;sahibi olan Allah’tan, O’nun indirdiği kitaptan öğrenmek dururken neden yan sanayi ürünlere baş vuralım ki, unutmayın kullanıcı hataları sigorta kapsamında değildir, Rabb size içinde her şeyin olduğu ve apaçık bir kitap indirmişken siz bulanık ve yan sanayi yol göstericilere başvurusanız bu ne büyük nankörlüktür siz düşünün artık,,,, kıytırık bir eşya alırken bile orjinalini isterken, dininizi neden yan sanayi seçesiniz ki doğru yolu kendisiyle bulmaya çalıştığınız, tarih kitapları, hadis kitapları, şeyhlerinizin hezeyanları, ağabeylerinizin güzel sohbetleri, atalarınızın köklü gelenekleri, bunların hiç biri Rabb tarafından koruma altında tutulmayıp, hatadan uzak kılınmayıp, hiçbir garantisi olmayan, ve vahiyden bağımsız kullanıldığında, kullanıcıyı sonsuz bir ateşe yollayacak olan güya yol göstericilerdir. Bununla beraber Rabbin başka hiçbir kaynağa muhtaç olmadan yol bulabileceğiniz kendi kitabına temiz akıl ve temiz bir kalple yaklaşıldığı takdir de ve sonunda ebedi bir cennete kendi izni ile ulaştıracağı garantisini de unutmayalım,
“Hep birlikte Allah'in ipine (kitabina, dinine) simsiki sarılın. Parçalanip ayrilmayin.” (Ali-imran 103)
Kur’an’a bakalım, O’nunla değerlendirelim Allah’tan başka hüküm koyucuların halini (Maide-44),
Seçmek nedir, seçerken neye dikkat eder insan, iki şeyden birini seçiyorsanız diğerine göre daha iyi olduğunu düşündüğünüz içindir bu seçiminiz, işte maide/44 yeryüzünü ıslah işini, Allah’tan daha iyi yapabileceğini düşünenler,
Kur’an’a bakalım ve O’nunla değerlendirelim Rab edinilmiş alimleri (Tevbe 31),
Bir alim nasıl Rabb edinlir, Kim benim Rabbim filan hocadır der ki, yolunuzu kur’an’a bir kez olsun dönüp bakmadan bir kez olsun alim denen zerzavatın fetvalarından sıyrılamayıp, Onlardan onay almadan doğruları onaylamayıp, yanlışlara karşı durmayıp,şartlı okumalardan kurtulamayıp, Allah’ın dediğini değil, hoca bildiklerinin dediğini kur’an da bulamaya çalışan, kitaba uymayan ama kitabına uyduran, akıllarını bu zümreye kiraya veren topluluk,
Kur’an’a bakalım O’nunla değerlendirelim heva ve heveslerin, dünyevi çıkarların ilahlaşmasını ve yine Kur’an’a bakalım ve bu şekilde görelim ölülerin ve insanların İlahlaştırılmasını (Nahl 20-21) (Bakara 165)
Allah’ı zalim bir valinin yerine koyup torpille iş yaptıracağını zanneden ölülerin yüzü suyu hürmetine iş buyuran, kendilerini duyamayan ölülerden yardım dilenip şefaat isteyen peygamberleri Allah’ yerine koyan sanki Allah gibi her yerde olan ve her şeyi gören zannedip o’ndan yardım dilenen, kendileri de aciz olan devletleri de aciz olan, inandıkları İlahları da aciz olan ve sürekli direk değil Allahla dolaylı ilişkiler oluşturan ve hızlı yaşayıp genç gebermeyi ilke edinen ölü bedenlerin estetik görünümünü düşünen, elbiselerinin temziliğini şahsiyetlerinin temizliğinin önüne geçiren kokuşmuş insanları göreceksiniz bu ayetlerde de ,,
Eğer ki gözümüzün önündeki perdeleri, senelerdir zihinlerimize kazınan ön yargıları ve tutsağı olduğumuz çıkarları bir kenera bırakıp Kur’an’a temiz bir akıl ve kalple yaklaşmazsak bunları göremeyiz.Kur’an’ı daha önce hiçbir şey duymayan, sanki onunla ilk defa tanışan biri gibi okuyabilmek……
Kur’an’a bakalım, Kur’an’la bakalım.
Allah bizi bu kitaptan hesaba çekecek artık hep birllikte hayatımıza bu kitabı dahil edelim. Ölülerin kitabı ve terk edilmiş bir kitap olmaktan çıkartıp hayatımızın kitabı haline sokalım Ansızın gelecek olan son gelmeden önce akletmek ve harekete geçmek vakti değil midir...
ve kendimizden başlayarak değiştirelim, senelerdir bize değişmez olarak öğretilenleri...
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
“..BİR KAVİM KENDİ NEFSİNDE
OLANI DEĞİŞTİRMEDİKÇE ALLAH O KAVMİN DURUMUNU DEĞİŞTİRMEZ.”(RAD 11)
“İste onlarin
mükafati (ödülleri) Rableri tarafindan bagislanma ve altindan irmaklar akan,
ebedî kalacaklari cennetlerdir. Çalisanlarin mükafati ne güzeldir.”
&nbs p;
&n bsp;
(Ali-imran 136)
“ALLAH’IM!
KURAN İLE BANA RAHMET ET, ONU BANA ÖNDER YAP, IŞIK YAP, REHBER ET VE RAHMET
KIL.ALLAH’IM! ONDAN UNUTTUKLARIMI BANA HATIRLAT, BİLMEDİKLERİ ÖĞRET, GECENİN
DERİNLİKLERİNDE ONUNLA BENİ RIZIKLANDIR EY ALEMLERİN RABBİ! ONU BANA KILAVUZ
EYLE!...”
KÖTÜ ÖRNEKLER ÖRNEK
TEŞKİL ETMEZ, ÇEVRENİZDEKİLERDEN ÖNCE KENDİNİZE BAKIN BİRİLERİ YANLIŞ YAPIYOR
BİRİLERİ HAKKIYLA YAPMIYOR DİYE HİÇ YAPMAMANIN BAHANESİ OLAMAZ, HERKES
YANLIŞSA SİZ DOĞRUSUNU YAPIN VE ÖRNEK OLUN, Kİ YOLA ÇIKMAYA KARAR
VERDİNİZ Mİ ELİNİZDE BİR YOL GÖSTERİCİ Kİ HİÇ BİR ŞEYE İHTİYAÇ DUYMADAN
ANLAYABİLECEĞİNİZ, İÇİNDE HERŞEYDEN BİR ÖRNEK VE İNSANLARI KARANLIKTAN
AYDINLIĞA ÇIKARTACAK BİR KİTAP, KUR’AN’I OKUMAYA BAŞLAMADAN ÖNCE
BENLİĞİNİZDE ŞU KARARI ALIN VE DAHA SONRA YOLA ÇIKIN, BEDELİ NE OLURSA OLSUN
YAPILACAK OLAN RABBİN İSTEDİKLERİ, ADI HER NE OLURSA OLSUN KİM NE DERSE DESİN,
UYULACAK OLAN RABBİN SÖZLERİ, EĞER BU KARARI VEREMİYORSAK O KİTAP BİZE
DOKUNMAYACAKTIR, DERDİNİZ, OLMASI GEREKENİ YAPMAK OLSUN KUSURALARI BAĞIŞLAYACAK
OLAN ALLAHTIR, OKUDUKLARINIZI VE ATALARINIZDAN ÖĞRENDİĞİNİZ DİNİ BİR KENERA BIRAKIN,
VE ÖYLE BAŞLAYIN OKUMALARINIZA, AMA SORUMLULUĞUNUZU DA UNUTMAYIN,
Kur'an okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun. Umulur ki
esirgenmiş olursunuz. (A'RAF SURESİ / 204)
Kuran’ı bir müzik nidası gibi dinlemeyin, kur’an’ı bir masal gibi
dinlemeyin, Allah’ın sözlerini sizden su isteyen babanızı, sizden çalışmanızı
istiyen patronunuzu, sizden susmanızı isteyen zorbaları, sizden yemek isteyen
midenizi, dinlediğinizden daha şiddetli dinleyin ve Allah’ın sözlerinden sonra
kesinlikle sesinizi yükseltmeyin –ama- demeyin,
İKİ YOL VE İKİ SEÇENEK
YA ALLAH’IN DİN
YA ATALARINZIN VE
ZALİMLERİN
ALLAH’IN DİNİ
KATIŞIKSIZ VE AÇIK,
ATALARIN VE ZALİMLERİN
Kİ KARMAŞIK VE BULANIK,
YA EBEDİ CENET
YA EBEDİ CEHENNEM,
CENNET ÖYLE BİR CENNET
Kİ TATİL YÖRELERİNE BENZEMEZ, (2/82)
CEHENNEM ÖYLE BİR
CEHENNEM Kİ SAUNAYA BENZEMEZ(2/80)
“ Andolsun biz
Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Ögüt almak isteyen yok mu? (kamer17 )
bu kitapçığı imkanı ölçüsünde dağıtan kardeşlere
teşekkürler,
selam ile
|
Yukarı dön |
|
|
|
|