Eren Erdem Uzman Uye
Katılma Tarihi: 30 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 484
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sanıyorumki siz büyük bir psikozun etkisinde kalmış bir hayat sürdürmektesiniz. Yaklaşımlarınıza bakıyorum ve ciddi manada kesinlikle cevap yazmayı bırakın hiçbir kavramın içine sokamıyor, açıkcası abes bir ruhsal psikozun doğurduğu neticeler olduğunu düşünüyorum.
Site dahilinde mensup olmadığınız fikirlere, insanlara neden saygı çerçevesinde yaklaşmamakta diretiyorsunuz ?
Müslüman olmayabilirsiniz, ama en azından forumun seviyesini bu denli düşürmeyin.
Böyle ilim-fen-akıl dışı, saçma abuk sapık tavır ve sorularla hiçbirşey elde edemez aksine, bu site dahilinde tek bir Allaha iman eden kişiler tarafından eleştirilir ve tepki çekersiniz.,
işiniz provakasyonmu ? ne ispat edeceksiniz ? siz bana gece gölgenizi tarif edebilirmisiniz ?
Ayetleri cımbızla çekerken, hiç tüme varım mantığıyla düşündünüzmü ? yoksa bu yaklaşımdan haberinizmi yok ?
Sizce kuşlar olmasa uçak olurmuydu? yada uçağın olmaması kuşların varlığını etkilermi?
Sizce tesadüfler bu denli keskin ve gözler perdeli iken, ben ve diğer dostlarımın sizin için yapabileceği pek birşey göremiyorum..
Reçeteniz belli sizin, bir kutu anti-depresan, düzenli kullanımında hayatınızı işgal etmiş bazı psikozlardan kurtulmanız daha kolay hale gelebilir!
Bu forum, ateizm bunalımının ispatı değil, Allahtan başka hiçbir yaratıcı olmadığının delili ve ayetidir!!!
Sizin için dua edeceğim, Allah yardımcınız olsun, özel mesaj atarsanız sizi gerekli tedavi merkezlerine yönlendirebilirim!
|
Eren Erdem Uzman Uye
Katılma Tarihi: 30 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 484
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
KURANI ALGILAMADA FELSEFİK YAKLAŞIM :
Kuran indiriliş itibari ile, çok karmaşık bir hal içerisindeymiş gibi görünsede esasında bu karmaşık görüntü insanoğlunun donanımında bulunan ilmi- analitik yöntemlerle çözümlenir bir hal almaktadır.
Kuran şekil itibari ile kendi kendisini düzlemlerarasi diye adlandırdığım şekillerde ispat etmektedir. Mesela 2 adet ayet düşünürsek, bir bütünün 2 parçası, kesinlikle aynı surede de olabilir, ancak faklı sureler dahilinde de bulunarak daha uzak kalabilir.
Bu bağlamda Kuran ali imran 7. ayetinde zümrelerin bu şekilde ayetlerin mesajlarını bütünsel ifadelerle, muhkemler üzerinde konuşlandırması gerekliliği vurgulanmaktadır.
Kuran ciddi anlamda önemli tanımlamalar yapmakla beraber bazı gizli mesajlarıda gündeme getirir;
Gönül ve akıl sahipleri dışındakiler gereğince düşünemez - ali imran7
Kuran üzerinde düşünürken şu 4 metod üzerinde durmak gereklidir:
1-Tümden gelerek düşünme
2-Tüme vararak düşünme
3-Soyut açılımlar dışında kalarak düşünme
4-Tersden giderek düşünme
İşte bu 4 düşünme sistemi felsefenin temelini teşkil eden araçlardır.
Bunun yanısıra Kuranda Alemler kelimesini iyi irdelersek göreceğizki, alemler açılımı aynı zamanda jenerasyonlarıda içermektedir! Bu bağlamda zaman içerisinde Kuran kendisini uptade etmiş gibi çağın standartlarına yönverir.
Bu bağlamda Ayeti ele almadan önce parçada bütüne gidelim.
Bu ayetde (tevbe29) dğerlerinde olduğu gibi muhteşem bir kelam mucizesi oluşmuştur. İşte bu ayet Ali imranda bahsedilen o kalplerinde marazlık olanların peşine takıldığı olta ayetlerden biridir!
açılım şudur;
Allahın birliğine karşı durup, ona ortaklar edinmiş kitleler, şirke batmış kitleler ismen ve cismen müşriktirler. Müşrikler için Kuranda 3 yaklaşım çok dikkat çeker,
1- neces = onlar pisliktirler ve insanların zihnini bulandırır fesat yayarlar.. (Pislik tabiki müşriklerin derin tanımından ileri gelir, bu tanım için sitede sol bölümde şirk-iştirak konusuna tıklayınız)
2- kıtal = onları öldürmek üzere çarpışmak, ancak bu durum ise kesinlikle onların sizi öldürmek üzere savaşmasıla mümkündür. Yani Kurana göre hiçbir müslüman drup dururken asla bir başkasına saldıramaz. Ancak bir müşriğin fiili saldırısında, karşıt tepki bahsi vurgulanmıştır.
3-lekum dinikum veli yedin = sizin dininiz size, benim ki ise bana, yani burdada demokratik bir ifade biçimi ortaya koyulmaktdır.
Parçadan bütüne devam edelim,
harp durumu dahilinde, onların size saldırması koşuluyla onlarla savaşabilirsiniz ibaresi, işte tevbe 29 un 2.düzlemi ve tamamlayıcısıdır!
Kuranın ilimde derinleşenler dediği zümre, işte bu aşmışlık dahilinde düşünerek genel olarak bütünsel olarak kitabı ele alır. Oysaki siz ayetleri cımbızlarla çekerek, işinize gelmeyenleri ifşa edersiniz.
iyice araştırıp kavrayan bir millet için ayetleri biz geniş ve detaylı kıldık.Enam 98
yaetler iyice araştırılır ve üzerinde tüm metodolojiler uygulanarak düşünülürse anlamlı kalır. Bunun dışında ben bile size yüzlerce çelişki bulabilirim.
Daha ciddi tavırlara davet ediyorum.
|
savana Uzman Uye
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
1. Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu;
2. Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah inkârcı nankörleri rezil eder.
3. Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O'nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövbe ederseniz bu sizin için hayırlıdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula!
4. Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever.
5. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
6. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yakınına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence ver/ounu yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur.
7. Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru-dürüst davrandıkça, siz de doğru-dürüst davranın. Allah, sakınanları sever.
8. Onların ahdine nasıl güvenilebilir! Eğer üzerinizde egemenlik kurarlarsa, sizinle ilgili ne bir antlaşmaya saygı duyarlar ne de bir yemine. Ağızlarıyla size hoşnutluk sunarlar, fakat kalpleri inat eder durur. Ve onların çoğu gerçeğe uzak düşmüş sapıklardır.
9. Allah'ın ayetlerini nasıl basit bir ücret karşılığı sattılar da Allah'ın yolundan alıkoydular. Gerçekten ne fena şeylerdir onların yapmakta oldukları.
10. Bir mümin hakkında onlar ne bir yemine saygı gösterirler ne de bir antlaşma şartına. Onlar düşmanlık dolu, azmış kişilerin ta kendileridir.
11. Bununla birlikte tövbe eder, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı verirlerse, artık sizin, dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız.
12. Eğer verdikleri ahitten sonra yeminlerini bozar, dininize saldırırlarsa, o zaman küfrün elebaşlarını öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Böyle yaparsanız hal ve gidişlerine son verebilirler.
13. Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Üstelik size saldırıyı ilkin onlar başlattı. Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah'tır.
14. Savaşın onlarla ki, sizin elinizle Allah onlara azap etsin, onları rezil etsin. Onlara karşı size yardım etsin. Ve inananlar toplumunun göğüslerine şifa ulaştırsın.
15. Ve yüreklerinin öfkesini gidersin. Allah dilediğine tövbe nasip eder. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
16. Allah; içinizden cihat edenleri, Allah'tan, resulünden ve müminlerden başkasını kendisine sırdaş edinmeyenleri belirlemedikçe bırakılacağınızı mı sandınız? Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
17. Müşrikler, öz benliklerinin küfre sapışına tanık olup dururlarken, Allah'ın mescitlerini onarmaya girişemezler. Tüm amelleri boşa çıkmıştır onların. Ateşte uzun süre kalacaklardır onlar.
18. Allah'ın mescitlerini; ancak Allah'a, âhiret gününe inanan, namazı/duayı yerine getiren, zekâtı veren ve Allah'tan başka kimseden korkmayan kişiler onanır. İşte bunların, hidayete erenlerden olmaları beklenir.
19. Siz; hacı sakalığını, Mescid-i Haram tamirciliğini, Allah'a ve âhiret gününe inanıp Allah yolunda cihat eden kişinin yaptığıyla bir mi tuttunuz? Allah katında bir olmazlar bunlar. Allah, zulüm sergileyenler topluluğuna kılavuzluk etmez.
20. İman edip hicret eden, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat edenler, derece bakımından Allah katında daha yücedir. Kurtuluşa erenler de işte bunlardır.
21. Rableri onlara kendisinden bir rahmet, bir hoşnutluk ve içinde çok değerli/kalıcı nimetlerin bulunduğu cennetler müjdeliyor.
22. Onlara orada sürekli kalacaklardır. Hiç kuşkusuz, Allah'ın katında büyük bir ödül daha vardır.
23. Ey iman edenler! Babalarınız ve kardeşleriniz, eğer imana karşı inkârı seviyorlarsa, onları dostlar edinmeyin. İçinizden onları dost edinenler zalimlerin ta kendileridirler.
24. De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz/menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah'tan, resulünden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz."
25. Yemin olsun ki, Allah size birçok yerde yardım etti. Huneyn gününde de. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de bu hiçbir işinize yaramamıştı. Tüm genişliğine rağmen, yeryüzü size dar gelmişti. Sonra da sırtınızı dönüp kaçmıştınız.
26. Sonra Allah, resulünün üzerine de müminlerin üzerine de sükûnetini indirmiş, ayrıca sizin görmediğiniz orduları göndermiş de küfre sapanlara azap etmişti. Kâfirlerin cezası işte budur.
27. Sonra Allah, bunun ardından da dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
28. Ey inananlar! Müşrikler bir pisliktir. Artık bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar! Eğer yoksulluktan korkarsanız bilin ki, Allah dilediği taktirde sizi yakında lütfundan zengin edecektir. Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.
29. Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve resulünün yasakladığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, boyun eğerek kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın.
30. Yahudiler: "Uzeyr, Allah'ın oğludur." dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih, Allah'ın oğludur." dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu. Kendilerinden önce inkâr edenlerin sözlerine benzetme yapıyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da yüz geri çevriliyorlar!
31. Allah'ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem'in oğlu Mesih'i de öyle. Oysa kendilerine, tek olan Allah'tan başkasına ibadet/kulluk etmemeleri emredilmişti. İlah yok o tek Allah'tan başka. Onların ortak koştuklarından arınmıştır O.
32. Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Allah ise kâfirler hoşlanmasa da nurunu tamamlamaktan başka bir şey istemiyor.
33. O, resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, müşrikler hoşlanmasa da o dini dinlerin tümünün üstüne çıkarsın.
34. Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıkabasa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler. Altını ve gümüşü depolayıp da onları Allah yolunda harcamayanlara korkunç bir azap muştula!
35. Gün olur, cehennem ateşinde onların üzerine lav dökülür de bununla onların alınları, böğürleri, sırtları dağlanır: "İşte egolarınız için yığdıklarınız. Hadi, tadın biriktirmiş olduklarınızı!"
36. Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Eskimez din işte budur. Artık o aylar içinde benliklerinize zulmetmeyin. Müşrikler sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın. Şunu bilin ki, Allah, takva sahipleriyle beraberdir.
37. Haram ayları ertelemek, küfürde bir artırmadır ki, onunla inkâr edenler saptırılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haramlaştırırlar ki, Allah'ın yasakladığının sayısını denkleştirip Allah'ın haram kıldığını helalleştirsinler. Amellerinin kötülüğü kendilerine süslü gösterilmiştir. Allah, küfre batan bir topluluğu iyiye ve güzele kılavuzlamaz.
38. Ey iman sahipleri! Size ne oldu ki, "Allah yolunda seferber olun" denilince yere çakılıp kaldınız. Âhiretten vazgeçip iğreti hayata mı razı oldunuz? O iğeti hayatın nimeti âhiret yanında pek azdır.
39. Eğer seferber olmazsanız Allah size korkunç bir azapla azap eder ve yerinize sizden başka bir topluluk getirir. Allah'a hiçbir şekilde zarar veremezsiniz. Allah her şeye Kadîr'dir.
40. Eğer siz ona yardım etmezseniz bilin ki, Allah ona zaten yardım etmişti. Hani, küfredenler onu iki kişinin ikincisi olarak yurdundan çıkardıklarında, mağarada bulundukları bir sırada arkadaşına şöyle diyordu: "Tasalanma, Allah bizimle!" Bunun üzerine Allah ona sükûnet indirmiş ve kendisini sizin görmediğiniz ordularla desteklemişti de küfre sapanların sözünü sefil kılıp alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise yüce olanın ta kendisidir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
41. Gerek hafif, gerek ağırlıklı olarak mutlaka seferber olun ve Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihat edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.
42. Eğer o, yakın bir dünya menfaati yahut orta bir yolculuk olsa idi, elbette seni izleyeceklerdi. Ama o zorluklarla dolu yolculuk kendilerine uzak geldi. "Gücümüz yetseydi sizinle çıkacaktık" diye Allah'a yemin de ederler. Kendilerini mahvediyorlar. Allah biliyor ki onlar, kesinlikle yalancıdırlar.
43. Allah seni affetsin; neden onlara izin verdin de beklemedin ki, doğru söyleyenler sana açık-seçik belli olsun da yalancıları bilesin.
44. Allah'a ve âhiret gününe iman edenler; mallarıyla, canlarıyla cihat edecekleri için senden izin istemezler. Allah, takva sahiplerini iyice bilmektedir.
45. Ancak Allah'a ve âhiret gününe inanmayanlar, kalpleri kuşkuyla karışmış olup da işkilleri içinde çalkanıp duranlar, sefere katılmak için senden izin isterler.
46. Sefere çıkmak isteselerdi elbette ki, bir sefer hazırlığına girişirlerdi. Ama Allah, harekete geçmelerini istemedi de onları yerlerine çiviledi ve "oturun, oturanlarla beraber" denildi.
47. Aranızda sefere çıkmış olsalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmayacaktı; sizi fitneye uğratmak isteğiyle aranıza sokulacaklardı. İçinizde onlara gerçekten kulak verecekler de vardı. Allah, zalimleri iyice biliyor.
48. Yemin olsun ki, onlar önceden de fitne çıkarmak istemiş ve nice işleri sana, olduğundan başka türlü göstermişlerdi. Nihayet hak geldi, onların istememesine rağmen Allah'ın emri galebe çaldı.
49. İçlerinden bazısı: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme." der. Dikkat edin, fitnenin ta içine kendileri düşmüşlerdir. Ve cehennem o nankörleri elbete çepeçevre kuşatacaktır.
50. Sana bir iyilik isabet etse bu onları üzer. Sana bir musibet dokunsa: "İşimizi önceden sağlam tutmuşuz." derler ve kibirli bir sevinçle dönüp giderler.
51. De ki onlara: "Hakkımızda Allah'ın yazdığından başkası bize asla ulaşmaz. O'dur bizim Mevlâ'mız. Yalnız Allah'a güvenip dayansın inananlar."
cımbızlayıp aldığınız tevbe 29 ayetini tevbe süresini yukarıdan aşağıya iyice okuyarak değerlendiriseniz ayette bahsi edilen müşriklerle müslümanların neden savaşması gerektiğini anlarsınız.
Ahitleri anlaşmaları bozan taraf kim.Kimi kime neden saldırıyor.tevbe 29da bahsi edilen müşriklere neden boyun eğdiriliyor?Neden vergi alınıyor ? lütfen ayeti pasajın içerisinden koparıp ona başka anlamlar yüklemeyiniz.
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
|