HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Tefsirler Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
İLİM
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 18 kasim 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 4
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı İLİM

Arkadaşlar, hepimiz biliyoruz ki, Kur'an bitmez tükenmez bir hazinedir ve her derde deva olan bir eczanedir. Her asır kendine has devaları Kur'an eczanesinden almıştır. Fakat, Kur'an ilmi, "tercüme" denen bir kaynaktan öğrenilmez. Çünkü, Kur'anın nihayetsiz bir îcazı ve belağatı vardır. Tercüme, Kur'anın bu belağat ve icazını kesinlikle gösteremiyor. Hatta, tercüme bazen Kur'anın sarih manasını bile gizliyor. Öyle ise, tercüme vasıtasıyla Kur'an ile amel eden bir kimsenin fikri ve amelleri istikametli olamıyor. Ayrıca, Kur'anda aklımıza takılan o kadar çok soru ve mesele var ki, sayısını bilemiyoruz. Bu soruların cevabını ve binlerce müşkül meselenin akli izahını Kur'anın tercümesinden öğrenemiyoruz. Bu sebeple ben, Kur'anın içindeki hazineleri ve devaları bana açıp gösteren ve Kur'andaki bütün imani meseleleri aklen ve mantıken izah eden bir Kur'an tefsirinin okunması lazım geldiğini düşünüyorum.

Yukarı dön Göster İLİM's Profil Diğer Mesajlarını Ara: İLİM
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

İLİM Yazdı:

Arkadaşlar, hepimiz biliyoruz ki, Kur'an bitmez tükenmez bir hazinedir ve her derde deva olan bir eczanedir. Her asır kendine has devaları Kur'an eczanesinden almıştır. Fakat, Kur'an ilmi, "tercüme" denen bir kaynaktan öğrenilmez. Çünkü, Kur'anın nihayetsiz bir îcazı ve belağatı vardır. Tercüme, Kur'anın bu belağat ve icazını kesinlikle gösteremiyor. Hatta, tercüme bazen Kur'anın sarih manasını bile gizliyor. Öyle ise, tercüme vasıtasıyla Kur'an ile amel eden bir kimsenin fikri ve amelleri istikametli olamıyor. Ayrıca, Kur'anda aklımıza takılan o kadar çok soru ve mesele var ki, sayısını bilemiyoruz. Bu soruların cevabını ve binlerce müşkül meselenin akli izahını Kur'anın tercümesinden öğrenemiyoruz. Bu sebeple ben, Kur'anın içindeki hazineleri ve devaları bana açıp gösteren ve Kur'andaki bütün imani meseleleri aklen ve mantıken izah eden bir Kur'an tefsirinin okunması lazım geldiğini düşünüyorum.

Selam İlim, Hoşgeldin

bahsettiğiniz '' Kur'andaki bütün imani meseleleri aklen ve mantıken izah eden bir Kur'an tefsiri '' nin adını her nedense vermemiş bulunuyorsunuz. bütün imani meseleleri aklen ve mantıken izah eden bu Kur'an Tefsiri'nin adı Risale-i Nur mu acaba?

eğer Risale-i Nur ise adını söylemekten çekinmeyiniz lütfen. Risale-i Nur ve Said-i Nursi / Nurculuk / Fethullah Gülen ile ilgili sitenin fihristinde de görülebileceği gibi daha önce açılmış birçok konu mevcuttur. eğer Nurculuk ve Said-i Nursi'den söz edecekseniz, aynı konuların mükerrer olarak tekrar açılmaması adına, lütfen daha önce açılmış bulunan ilgili konulardan birinden devam eder misiniz ?

eğer yanılıyorsam, lütfen bu mesajımı gönderilmemiş sayınız.

Sevgilerimle

 



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
yalnız_kürt
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 27 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 155
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yalnız_kürt

:)şifreli bir konuşma ancak bu kadar sırıtabilirdi

Alıntı:
Kur'anın nihayetsiz bir îcazı ve belağatı vardır. Tercüme, Kur'anın bu belağat ve icazını kesinlikle gösteremiyor

said nursi'nin Kuran'ın icazat ve belagat'ını konu alan çalışmaları olduğunu duymuştum ama okuma fırsatım olmadı.Kuran'ın bu yönlerine ilgi duyan biri olarak çalışmasını okumak isterim doğrusu.Bu konuda yapılmış başka çalışmalar da var

Kuran'da Edebi Tasvir-Seyyid Kutup

Kuran'da Kıyamet Sahneleri-Seyyid Kutup

Kuran ilimleri-Subhi Salih

 

Bir dilden başka bir dile çeviri yapıldığında çeviri yapılan metnin orjinalliği korunamaz.Kuran için de Baudlaire'nin şiirleri için de bu böyledir.En güvenli yol-bana göre- orjinal metnin dilini bir şekilde öğrenmektir.O icazat ve belagatı anlayabilmek için bir kere icazat-belagat...vs Arap dili ve edebiyatına ait ilimleri bilmek gerekir.Arapça gramer bilmek gerekir.Türk dili ve edebiyatını da bilmek gerekir:)

Alıntı:
Tercüme, Kur'anın bu belağat ve icazını kesinlikle gösteremiyor. Hatta, tercüme bazen Kur'anın sarih manasını bile gizliyor.

teknik olarak gösterebilmesi imkansız demiştik.Said Nursi bile böyle bir çeviri yapmaya kalksa emin olun başaramayacak.Diğer müteşebbisler gibi ortaya ancak beşeri bir metin ortaya çıkarabilecektir.

Alıntı:
Kur'anda aklımıza takılan o kadar çok soru ve mesele var ki, sayısını bilemiyoruz.

Bunun için sabırlı olmak ve ''rabbim ilmimi arttır'' demek gerekir kanımca.Bildiklerimizle amel ettiğimizde rabbimiz bilmediklerimizi de öğretecektir.

Meal yoluyla sorularımızın bulamadığımız cevapları için tefsirlere başvurulabilir;ancak tüm soruları cevaplayan tek adres olarak ''risalei nur külliyatını '' göstermek bana kalırsa bağnazlıktır.

Alıntı:
Kur'andaki bütün imani meseleleri aklen ve mantıken izah eden bir Kur'an tefsirinin okunması lazım geldiğini düşünüyorum.

risaleler -o dönemde ateizm çok yaygın olduğu için- gaybi meselelerin mantıksal ıspatına çokça yönelmiştir.Bazı örnekleri okudum.Gerçekten de olağanüstü güzel örnekleri var Said Nursi'nin.Çok zeki olduğu benim açımdan kuşku götürmez.Ancak Kuran iman hakikatlerinden ibaret değildir.

Kaldı ki Said Nursi'nin Nakşi kökenli olması bazı problemli yaklaşımlarını da beraberinde getirmiştir.Bence Kuran'daki ''şirk'',''vahiy'',''aracılık'',''kuranın gönderilme nedeni'' v.s iyice kavandıktan sonra risale okunursa daha sağlıklı olur.

Ayrıca nurcu arkadaşlar Said Nursi'yi bu kadar yüceltmekten artık vaz geçmelidirler.Bir hafta evlerinde kaldım.Her namazdan sonra risale okuttular:).İnsan açıp biraz Kuran okur ya.Bir araya gelmeyegörsünler;boş vakti değerlendirmek(?) babında hemen risaleden rastgele bir yer açıp okumaya başlarlar:).Hani şifa olan Kuran mı yoksa risale mi insan karıştırmaya başlıyor:)

Bağnazca yaklaşmazsak Said Nursi de pekala diğer müfessirler gibi faydalanılabilecek bir adrestir.



__________________
Gideni az olan yoldan gidin (İncil)

Yeryüzünde yaşayanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Kur-an)
Yukarı dön Göster yalnız_kürt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yalnız_kürt
 
İLİM
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 18 kasim 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 4
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı İLİM

Arkadaşlar, ben şifreli konuşmuyorum. Bu sitede yeniyim. Şimdiye kadar 4 tane yazı yazmışım. Bunun üçü Risale-i Nur'un adını vererek onlardan alıntı şeklinde..Biz müslümanlar birlik ve beraberliğe muhtacız. Çünkü, dinsizlik ve sefahet ejderhası hücum ediyor. Benim bu konuda Risale-i Nur ismini vermeyişimin amacı, diğer tefsirleri reddetmemek zaten. Dikkat edilirse öyle bir tefsir okumak lazım demişim. Benim bu konuda dikkati çekmek istediğim nokta, Kur'anın tercümesi ile amel edip, "ben Kur'an okuyorum, tefsir okuyanlar ise Kur'an okumuyor" fikrindeki bazı arkadaşların yanıldığını düşündüğüm içindir. Her ne ise... Sözler Kitabının sonundaki konferans, hepimizin kabul ettiği şeylerdir. Sizinle paylaşmak istedim:

Bu asırda din ve İslâmiyet düşmanları, evvelâ imanın esaslarını zayıflatmak ve yıkmak plânını, programlarının birinci maddesine koymuşlardır. Hususan bu yirmi beş sene içinde, tarihte görülmemiş bir halde münafıkane ve çeşit çeşit maskeler altında imanın erkânına yapılan su-i kasdlar pek dehşetli olmuştur, çok yıkıcı şekiller tatbik edilmiştir.

Halbuki; imanın rükünlerinden birisinde hasıl olacak bir şüphe veya inkâr, dinin teferruatında yapılan lâkaydlıktan pek çok defa daha felâketli ve zararlıdır. Bunun içindir ki; şimdi en mühim iş, taklidî imanı tahkikî imana çevirerek imanı kuvvetlendirmektir, imanı takviye etmektir, imanı kurtarmaktır. Her şeyden ziyade imanın esasatıyla meşgul olmak kat’i bir zaruret ve mübrem bir ihtiyaç, hatta mecburiyet haline gelmiştir. Bu, Türkiye’de böyle olduğu gibi, umum İslâm dünyasında da böyledir.

Evet, temelleri yıpratılmış bir binanın odalarını tamir ve tezyinine çalışmak, o binanın yıkılmaması için ne derece bir faide temin edebilir? Köklerinin çürütülmesine çabalanan bir ağacın kurumaması için, dal ve yapraklarını ilaçlayarak tedbir almaya çalışmak, o ağacın hayatına bir faide verebilir mi?

İnsan, saray gibi bir binadır, temelleri, erkân-ı imaniyedir. İnsan, bir şeceredir, kökü esasat-ı imaniyedir. İmanın rükünlerinden en mühimmi, iman-ı billah’dır; Allah’a imandır. Sonra nübüvvet ve haşir’dir. Bunun için, bir insanın en başta elde etmeye çalıştığı ilim; iman ilmidir. İlimlerin esası, ilimlerin şahı ve padişahı iman ilmidir.

İman, yalnız icmalî bir tasdikten ibaret değildir. İmanın çok mertebeleri vardır. Taklidî bir iman, hususan bu zamandaki dalâlet, sapkınlık fırtınaları karşısında çabuk söner. Tahkikî iman ise sarsılmaz, sönmez bir kuvvettir. Tahkikî imanı elde eden bir kimsenin, iman ve İslâmiyeti, dehşetli dinsizlik kasırgalarına da maruz kalsa, o kasırgalar bu iman kuvveti karşısında tesirsiz kalmaya mahkumdur. Tahkikî imanı kazanan bir kimseyi, en dinsiz feylesoflar dahi, bir vesvese veya şüpheye düşürtemez.

İşte, bu hakikatlere binaen, biz de tahkikî imanı ders vererek, imanı kuvvetlendirip insanı ebedî saadet ve selâmete götürecek Kur’an ve iman hakikatlarını câmi bir eseri, sebat ve devam ve dikkatle okumayı kat’iyetle lâzım ve elzem gördük. Aksi takdirde, bu zamanda dünyevî ve uhrevî dehşetli musibetler içine düşmek, şüphe götürmez bir hakikat halindedir. Bunun için yegâne kurtuluş çaremiz, Kur’an-ı Hakîm’in imanî ayetlerini ve bu asra bakan ayet-i kerimelerini tefsir eden yüksek bir Kur’an tefsirine sarılmaktır.

Yukarı dön Göster İLİM's Profil Diğer Mesajlarını Ara: İLİM
 
hakka dogru
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 04 ocak 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 78
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hakka dogru

Selam

Ben temeldeki sorunun Alaha iman değil ŞİRK olduğunu düşünüyorum.İlk insandan beri Allaha iman mevcuttur.Sorun nasıl bir Allaha, nasıl iman ettiğimizdir.Bu şirk konusu Bence Risalelerde pek irdelenmemiş.Ama Kuran sürekli buna vurgu yapar.Madem Risaleler en iyi Kuran tefsiri niye bu önemli konu incelenmemiş.



__________________
İlim Çinde de olsa alınız.
Yukarı dön Göster hakka dogru's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hakka dogru
 
yalnız_kürt
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 27 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 155
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yalnız_kürt

ilim kardeş,

zihinsel olarak ve zamansal olarak halen cumhuriyet dönemi ve az sonrasındasın:).Sovyetler çöktü.Komünist rejimler tarih sahnesinden bir bir çekildi.ateizm,komünizm zayıflayalı çok oldu.Said Nursi kendi dönemi için iyi bir iş yapmıştır.Ama O'nun dönemindeki şartlar ile günümüz şartları çok farklı.Orda takılıp kalmazsak iyi ederiz.

Alıntıladığın yazı söylediklerimi destekliyor.O dönemler müthiş bir ateizm akımı var.Sovyetler,balkanlar,latin ülkeleri bu rüzgara kapılmış.Arap ülkeleri (özellikle Suriye,Irak) sosyalizmden nasibini alıyor.Türkiye'de de bu akım hızla yayılıyor.Hem Türkler hem Kürtler arasında.Kürt örgütlerine bakın,nerdeyse tamamı sosyalisttir.PKK'nın açılımı şudur:Partiya Karkerên Kûrdistan (Kürdistan İşçi Partisi) .Açıkça sosyalist yani.Said Nursi işte bu akımlara karşı mücadelede bulunmuştur.Ve kendi dönemi için gerçekten iyi bir iş yapmıştır.Dediğim gibi bazı örnekleri çok kıvrak bir zekanın ürünü.

Sadece Said Nursi değil,nerdeyse her ülkenin dindar kesimi bu mücadelede bulunmuştur.Mesela Irak'ta Muhammed Bakır Sadr diye şii bir alim var.(Sonradan şehid ediliyor) .O'nun bu akımlara karşı yazdığı kitaplar var.Bir oku,aklin hayalin durur (Mesela Felsefemiz 1-2,islam ekonomi doktrini,çağdaş insanın çıkmazı  kitapları olağanüstü),İran'da Muhammed Beheşti,Murtaza Mutahhari (ikisi de filozof,ikisi de şehid ediliyor),Ali Şeriati (sosyolog,o da şehid ediliyor) var.Bunları bir oku.Beheşti'nin ''bilmek'' kitabı,Mutahhari'nin ''Felsefe dersleri 1-2,insanı kamil,materyalizme eğilim nedenleri,insan ve kader,fıtrat...v.s kitaplarını oku.Emin ol Said Nursi'den az iş yapmamışlardır.

Bu açıdan iman hakikatleri sadece Nursi'nin ele aldığı konular olmadığı gibi,en iyi,en mantıksal çözümlemeler de O'na ait değildir.Zaten ben bunların günümüz için çok da problem olmadıkları kanaatindeyim.İnsanların çok büyük bir çoğunluğu ateizmden deizme evrildi.Turan Dursun'un sitesinde bile ateist arasan sinek avlarsın:).Çoğusu deist,panteist falandır.

Said Nursi,bu iyi işlerinin yanında çok zararlı düşüncelere de kapı araladı.Vahiy olgusuna yaklaşımı,kendi eserlerine atfettiği değer,gaybe yaklaşımı...v.s çok sakat.Dikkatli olmanı öneririm.Her an farkında olmadan şirk batağına saplanabilirsin.

hakka doğru Yazdı:
Ben temeldeki sorunun Alaha iman değil ŞİRK olduğunu düşünüyorum.İlk insandan beri Allaha iman mevcuttur.Sorun nasıl bir Allaha, nasıl iman ettiğimizdir.Bu şirk konusu Bence Risalelerde pek irdelenmemiş.Ama Kuran sürekli buna vurgu yapar.Madem Risaleler en iyi Kuran tefsiri niye bu önemli konu incelenmemiş.

Kuran'da doğru bir Allah inancı,doğru bir melek inancı,doğru bir ahiret inancı yerleştirilmeye çalışılıyor.

Müşrikler Allah'ı gereğince takdir edemiyorlar.Ehli kitap da öyle.Çürümüş kemikleri kim diriltecek diye soruyorlar.(Allah bu yüzden kadir sıfatına sürekli vurgu yapıyor )Allah insanlar arasından elçi çıkarmaz diyorlar.Çıkarsa bile zenginler,güçlüler arasından çıkarmalı diyorlar.(Allah rahmetini onların paylaştıramayacağını,kime elçilik vereceğini en iyi kendisinin bileceğini (alim sıfatı) söylüyor),melekler Allah'ın kızlarıdır diyenler var.Allah'ın çocuk edindiğini söyleyenler var.Tüm bu zihinsel sapmaların yerine doğrusu ikame ediliyor.

 



__________________
Gideni az olan yoldan gidin (İncil)

Yeryüzünde yaşayanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Kur-an)
Yukarı dön Göster yalnız_kürt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yalnız_kürt
 
Muhsin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 subat 2007
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Muhsin

slm,kardeslerim,bilgineze sunmak,isterim

PROF.DR.DAVUT AYDÜZ İLE KUR'AN ÜZERİNE

Günümüzde pek çok düşünür, gelecek yılların Kur’an’a açık yıllar olabileceği hususunda hemen hemen ittifak halindedir. Aslında, az dikkat edildiğinde, içinde bulunduğumuz çağın, düşünce ve tasavvurlarımızın üstünde bir süratle Kur’an’a doğru kaydığı da hemen sezilebilir. Evet, artık bugün, en âmiyâne bakışlar dahi, Kur’an’ın ne denli kâinatla içli-dışlı olduğunu sezebiliyor ve O’nun varlık adına beyanlarındaki isabeti görüyor, mesajlarındaki güç ve nuraniyet karşısında hayret ve hayranlıktan kendilerini alamıyorlar.

Bugün, bu yüce kitabın; varlığın bağrındaki sırları, tabiatın ruhundaki incelikleri zevkle mütalâa edilecek bir kitap şeklinde, ilim ve irfan erbabının gözleri önüne serdiğini, yine ilim ve hikmetle uğraşanlar söylüyorlar. Evet, varlığı didik didik edip, onun, gaye, muhteva ve esaslarını herhangi bir tereddüde meydan vermeyecek şekilde açıklayıp ortaya koyan Kur’an’dır.

Bu kitap, düşmanlıktan başka bir şey bilmeyen münkir talihsizlerin ve dostluğun hakkını veremeyen izansız dostların bunca tecavüz, tebdil ve tağyir gayretlerine rağmen, yeryüzünü şereflendirdiği günden bu yana hep olduğu gibi kalmış olup, kitaplar arasında vahyî menşeini koruyan biricik Allah mesajı olmakla serfirazdır.

Bizler de, kitaplar arasında vahyî menşeini koruyan biricik Allah mesajı olmakla serfiraz olan kitabimiz Kur'an-ı Kerim'le alakalı akla gelebilecek bazı soruları bir uzmanına soralım dedik. Ve bu amaçla sorularımızı Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Görevlilerinden Prof. Dr. Davut Aydüz Hocamıza yönelttik. Şimdi sizi bu sorular ve cevaplarıyla baş başa bırakıyoruz... Ali İhsan ER

1-Kur’an'a muhatap olurken dikkat etmemiz gereken hususlar neler olmalıdır?
Kur’an’a muhatap olurken dikkat etmemiz gereken en önemli mesele; Kur’an sanki bana nâzil olmuş gibi düşünmek. Evet Kur’an şu anda bana nazil oluyor ve bana hitap ediyor gibi onu okumak. Yoksa Kur’an, tarihin belli bir zamanında inmiş ve o zamanki muhataplarına hitap etmiş, bugün ise beni
ilgilendirmiyor ama, istersem bazı ahlakî hükümlerinden istifade ederim demek, Kur’an’dan nasipsizliğin alametidir. Zira Kur’an; indiği günden kıyâmete kadar gelecek bütün insanlara hitap ettiğinden, bugün bize de bizzat hitap etmektedir.

Bir diğer mesele de; Kur’an’da kâfirlere, müşriklere ve münâfıklara hitap eden âyetleri de bize hitap ediyor gibi düşünmemiz gerekir. Yoksa ben mü’minim, dolayısıyla ben sadece îman edenlere hitap eden âyetlere bakarım demek doğru değildir. Allah, kâfir, müşrik ve münâfıklara bazı şeyleri yasaklarken veya yaptığı şeylerden dolayı onları azarlayıp cehennemle tehdit ederken, bir mü’min olarak bunlar beni ilgilendirmez diyemeyiz. Onlara yasak olan şeyler mü’minlere de yasaktır. Öyleyse mü’min de onların muhatap oldukları âyetlere kendisinin de muhatap olduğunu düşünecek ve onlardan uzak kalacaktır.

2-Ölüye Kur’an okunur mu? Mezarlıkta Kur'an okunmalı mı?
Evet okunabilir ve okunan Kur’an’ın sevabı ölülere bağışlanabilir. Yani ölülerimizi için okuduğumuz sure ve ayetlerden hâsıl olan (meydana gelen) sevabı ölülerimizin ruhuna gönderebiliriz. Ama özellikle ölülere okunan Yasin suresinin 70.nci âyeti Kur’an’ın diriler için indirildiğini bildirmektedir.
Yani öncelikle biz Kur’an’ı okuruz, anlarız, hayatımızda yaşarız, daha sonra bu hakîkatleri başkalarına anlatırız. Bu arada okuduğumuz Kur’an’dan hâsıl olan sevabı ölülerimize de göndeririz. Onların da bundan istifade ettiğine inanırız. Çünkü hadîs-i şerifte Peygamber efendimiz (sas), cehennemde azap gören birisinin bir gün azabının hafifletildiğini, sebebinin de dünyadaki oğlunun besmele çekmesini öğrendiğini haber verir. Besmelenin ötesinde Kur’an okuyan çocukların babalarına cennette tac giydirileceği de hadislerde haber verilmektedir. Demek ki okunan Kur’an’ın ölülere faydası elbetteki vardır.

Mezarlıkta Kur’an okunur mu okunmaz mı? meselesi âlimler arasında tartışmalı bir konudur. Bazıları mezarlıkların temiz olmamasından hareketle okunmaz demişler, diğer bazıları ise okunabileceğini söylemişlerdir. Bu tartışmayı bir tarafa bırakarak, şunu ifade etmek istiyorum; acı bir gerçek, insanımız yeterince Kur’an okumamaktadır. Kur’an okumaya teşvik adına mezarlıkta da olsa Kur’an okunması faydalıdır. Çünkü başka yer ve zamanlarda okuduğumuz Kur’an bazen yeterince tesir etmemektedir. Ama mezarlıkta okunun Kur’an’ın daha tesirli olacağı kanaatine binaen, mezarlıkta Kur’an okunabilir diye düşünüyorum.

3-Kur’an gerçekten 6666 ayet midir?
Kur’an gerçekten 6666 âyet değildir. Bu sadece daha kolay akılda kalsın diye yuvarlak bir rakam olarak söylenmiştir. Dünyanın her yerindeki bütün Kur’an’lardaki âyet miktarı, bütün mezheplere
göre aynıdır. Yani ne eksik ne fazladır. Fakat âyetlerin sayısında ihtilaf edilmiştir. Bunun sebebi de; bazı mezhepler (Şâfii mezhebi gibi) surelerin başlarındaki besmeleleri birer âyet saymışlardır. Ayrıca yine sure başlarındaki hurûf-u mukattaa dediğimiz (elif-lâm-mîm, tâ-hâ, yâ-sîn, hâ-mîm vs.) harfleri de birer âyet sayanlar ve saymayanlar vardır. Bazen de bazı kısa âyetleri birleştirip tek âyet sayanlar da olmuştur. Neticede âyet sayısında ihtilaf olmuştur. Bugün Türkiye’de yaygın olan Kur’an’lardaki âyet sayısı 6236’dır. Ama tekrar edecek olursak, bu rakamlardaki ihtilaf çok önemli değildir. Rakamlarda ihtilaf edilse bile, Kur’an’daki âyetlerde ne bir fazlalık ve ne de bir eksiklik söz konusu değildir.

4-Kur’an’ı mealinden okuyup hüküm çıkartılabilir mi? Okuyucularımıza meal okumasını tavsiye eder misiniz?
Kur’an meâlini okuyup hüküm çıkarmak çok zordur, hatta mümkün değildir diyebiliriz. Çünkü meâl, Kur’an demek değildir, sadece Kur’an’ın eksik bir tercümesi demektir. Bundan dolayı biz Kur’an tercümesi değil de, meâl deriz. Bu eksik tercüme dediğimiz meâller, Kur’an’ı tam olarak bize ifade edememektedir. Zira Kur’an, hem lafız, hem de mana yönüyle mu’cizedir. Bir meâlin bu mucizeliği aksettirmesi hiçbir zaman mümkün değildir. Böyle olunca bir meâlden hüküm çıkarmak ta mümkün değildir.

Okuyucularımıza meâl okumalarını şartlı olarak tavsiye edebilirim. Şartı da, açıklamalı meâl. Yoksa açıklaması olmayan meâl okuyan bir kimse, o meâlden bir çok şeyi anlayamaz. Hatta bazı yerlerde, yanlış hükümler bile çıkarabilir. Çünkü tefsir usûlü dediğimiz ilmi bilmeyenlerin Kur’an âyetlerini anlamaları mümkün değildir. Hele meâlden hiç anlayamazlar. Esbâb-ı nüzûl, nesih, muhkem-müteşâbih vs. ilimleri bilmeden Kur’an’dan hüküm çıkarılamaz. Tabii bunlar da yetmez, ayrıca fıkıh usûlü gibi bazı ilimler de vardır ki, bunlar olmadan da Kur’an’dan hüküm çıkarılamaz. Onun için bazı âlimlerimiz bir müfessirde bulunması gereken ilimleri sayarken genellikle 15 ilim sayarlar, ancak bunları bilen tefsir yapabilir derler.

Âcizane kanaatim, meâl demek, Kur’an’da bahsedilen konuların ana başlıklarından haberdar olmak demektir. Yani bir kitabın içindekiler kısmına bakarsınız, böylece bu kitapta ele alının konulardan haberdar olursunuz. Kur’an meâlleri de böyledir. Ancak meâl okurken merak ettiğiniz konuları geniş tefsirlere bakarsanız, o âyetten ne kastedildiğini öğrenmiş olursunuz. Yoksa meâl okuyarak, o âyette kastedilen manayı tam olarak anlayamazsınız.

Ben açıklamalı meâl okumayı tavsiye ederken, aslında imkan olsa keşke her bir Müslüman mukaddes kitabının tefsirini okusa diye düşünürüm. Ama konferanslar münasebetiyle gittiğim değişik yerlerdeki Müslümanlara Kur’an meâlini okuyup okumadıklarını sorduğumda, üzülerek söylüyorum, okuyanların ancak % 10 olduğunu gördüm. Buradan hareketle Türkiye’deki Müslümanların, kitabım diye sahip çıktıkları, bağırlarına bastıkları ve davalaştırdıkları Kur’an’ın meâlini dahi okumadıklarını gördüm. Meâl bile okumayan kimselere, meâl okumak câiz değil veya doğru değil, illâ Tefsir okuyacaksın demek bana doğru gelmiyor. Çünkü evlerimizde rafları ve vitrinleri süsleyen ciltler dolusu tefsirler, okuma alışkanlığı olmayan Müslümanları korkutmaktadır. Belki meâl okuyarak Kur’an hakkında merak uyandırabilirsek, daha sonra geniş açıklamaları için belki de o tefsirlere bakarlar diye düşünüyorum. Esas olan her bir müslümanın Kur’an’ın tefsirini baştan sonra okuması, anlaması, hayatına tatbik etmesi, daha sonra da başkalarına anlatmasıdır.

Siz soruda hangi meâli tavsiye edersiniz diye sormadınız ama, eğer reklama girmeyecekse, Prof.Dr.Suat Yıldırım beyin, Nil yayınlarında değişik baskıları yapılan açıklamalı meâlini âcizane tavsiye ediyorum.

Sorunuzdan, sadece meâl okuyup bu bize yeter diyen ve kendilerine Meâlciler denilen kimseleri kastedip kastetmediğinizi anlayamadım. Bu tabii ayrı bir konu, üzerinde ayrıca durmak gerekir. Özellikle sünneti inkâr manasındaki, Kur’an bize yeter veya Kur’an’a dönelim veya da Kur’an Müslümanlığı şeklindeki meâl okumaların hiçbirisi doğru değildir. Çünkü bunlar Arapça bilmedikleri halde sadece meâl okuyarak kendilerine göre Kur’an’dan hüküm çıkarmaya çalışıyorlar ve bize Kur’an yeter diyorlar. Evet böyle kimseler şeytanın oyuncağı olmuş sünnet düşmanlarından başkaları değildir.

5-Kur’an abdestsiz olarak okunabilir mi?
Kur’an abdestsiz okunmaz. Okunabilir diyen sadece bir-iki kişi var. Bunlar da bana göre, sadece orijinalite yapmak, milletin kafasını karıştırmak ve böyle meseleleri ortaya atarak kendilerine reddiye yazılıp hep gündemde kalmak isteyenlerdir. Bir Müslüman olarak eğer Kur’an okuyacaksak, güzelce abdestimizi alıp öyle okumalıyız. Ayet ve hadislerden deliller ile bu konuyu daha geniş bir şekilde ele alabiliriz, fakat çok uzun gideceğinden bu kadarlıkla iktifa etmek istiyorum.

6-Tevrat, Zebur ve İncil değil de Allah neden Kur’an’ı koruyacağını söylüyor?
Daha önceki peygamberler, belli kavimlere ve belli bir süre için gönderilmişlerdir. Onların kitapları da sadece o kavimler ve belli bir süre için geçerlidir. Onun için Allah onları koruma altına almamıştır. Çünkü o peygamberin gönderildiği süre dolunca veya kitabı tahrife maruz kalınca Allah peşinden başka bir peygamber ve başka bir kitap göndermiştir. Ama bizim Peygamberimiz (sas), bütün zamanlar ve mekanlar için gönderilmiş son peygamberdir. Ondan sonra peygamber gelmeyeceğine göre, eğer Allah O’na (sas) verdiği Kur’an’ı korumasaydı, daha sonraki asırlarda gelen/gelecek insanların doğru yolu bulmaları mümkün olmazdı.

7- "Biz Kur'anı anlasınlar diye kolaylaştırdık" mealinde bir ayet olmasına rağmen neden herkes Kur'anı anlayamaz deniyor.
Biraz önceki sorunun cevabında da dediğimiz gibi, Kur’an’ı anlamak ve tefsir etmek için bir kimsenin en az 15 ilim bilmesi gerekir. Bunun başında da elbetteki Kur’an dili Arapça ve diğer ilimleri bilmek gerekir. Nasıl ki bizler, kitapçılarda satılan tıp veya mühendislikle ilgili kitapları okuyarak doktor ve mühendis olamıyorsak, -ki bu kitaplar bizim gibi insanlar tarafından yazıldığı halde-; Allah kelâmı olan Kur’an’ı, belli ilimleri öğrenmeden anlamak ve tefsir etmek de mümkün değildir. Ancak Kur’an’ın bütün âyetleri böyledir diyemeyiz. Herkesin rahatlıkla anlayacağı âyetlerin yanında, ilimde derinleşmiş âlimlerin bile çok zor anladığı veya anlayamadığı âyetler de vardır. Fakat işin ehli müfessirlerin îzah ettiği âyetleri birazcık aklı olan herkes rahatlıkla anlayabilir.

8- Bize tavsiye edebileceğiniz tefsirler nelerdir.
Bugün Türkçe yazılmış tefsirler içerisinde en mükemmeli Elmalılı merhumun Hak Dini Kur’an Dili tefsirini ve Îmanî âyetlerin tefsiri diyebileceğimiz Risâle-i nûr’u da tavsiye edebilirim. Ama daha önce de söyledim, halkımız böyle ciltler dolusu tefsirleri genellikle okumuyor. Onun için halkımızın genellikle namazlarda okuduğu surelerin tefsirini ihtiva eden ve rahatlıkla okuyabileceği hacimdeki tefsirleri öncelikle okumaları gerekir. Bu hususta da eğer yine reklam olarak değerlendirmezseniz, Kısa Sûrelerin (Fâtiha, Duhâ-Nâs) Tefsiri (Nil yayınları) isimli kitapçığımı da tavsiye edebilirim.

Yusuf Has http://www.davutayduz.com/

Birde simdi,Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı,nin yazisini okuyalim:

Günümüzün ilâhiyatçılarından bir kısmı din adına Kur’ân’ı yeterli görmemekte, din için verecekleri fetvaları başka yerde aramakta, Kur’ân’ın dışındaki görüşleri din olarak okutup fetva vermektedirler. Bu yanlıştan dönmenin yolu şudur: Mâide 3’e göre, Yüce Allah, Kur’ân’ı tamamladı, dinini de tamamladı. Kur’ân’ın dışında kalan her şey beşerî boyutlu olduğundan dini kültüre girer, dinin kendisidir diye tanıtılamaz. O zaman konuyu bir “din”, bir de “din kültürü” diye ikiye ayırmamız gerekiyor. Din adına ne varsa Kur’ân’da vardır ve bu da yeterlidir. Derslerde okutulan; “Kur’ân’da olmayanı sünnette, sünnette olmayanı icma‘da, onlarda olmayanı ictihatta aramak gerekiyor” öğretisi, baştan aşağı yanlıştır ve Kur’ân’a hakarettir. Bu ne anlama gelir? “Kur’ân eksiktir, yetersiz kalmaktadır; din adına ihtiyaçları cevaplandırmamaktadır. Sünnet daha yeterlidir. Sünnet de eksik kalmakta, icma ve ictihatlar, onların eksiklerini tamamlamaktadır” anlamına gelir. Bu iddianın ucu tehlikeli yerlere gider. Allah, “ben tamamladım” diyor, biz “tamam değil, başka şeylere ihtiyaç vardır, eksiklerini onlarla doldurmalıyız” diyoruz. Şimdi bu ifade hakaret değil midir? Din adına Kur’ân’ı anlamayanların eksikliğini Kur’ân’a atmaları, ona iftira etmelerinden başka bir şey değildir. Bu tür ifadeler veya yaklaşımlar, اِنْ اَتَّبِع 15; اِلَّا مَا يُوحٰىٓ اِلَيَّۚ اِنّ۪يٓ اَخَافُ اِنْ عَصَيْتُ رَبّ۪ي عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ “Ben, bana vahyolunandan başkasına uymam. Çünkü Rabb’ime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım” (Yûnus 10/15) dedirten Yüce Allah’a ters düşmek değil midir? Demek ki, Hz. Peygamber’in uyduğu ilâhî vahy yetersiz miydi? O zaman Hz. Peygamber, eksik kulluk etmiş, eksik bir dine tâbi olmuş, eksik bir din ile muamele etmiş olmaz mı?
  Dikkat edersek, Yüce Allah âyetin sonunda Hz. Peygamber’e vahyettiğinden başka bir şeye tâbi olmayı isyan olarak nitelendirmektedir.

yorumlari,akli düsüncelerimizi sizlere birakiyorum.

En dogrusunu Rabbimiz bilir.

selametle kaliniz.

Yukarı dön Göster Muhsin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Muhsin
 
rehber02
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 28 eylul 2007
Yer: Zimbabwe
Gönderilenler: 290
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı rehber02

Selam,

Fussilet-44:  Onu yabancı dilde bir Kuran kılsaydık, "Onun ayetleri açıklanmalı değil miydi?" diyeceklerdi. İster yabancı dil, ister Arapça olsun, de ki, "O, inananlar için (dilleri sözkonusu olmaksızın) bir rehber ve şifadır. İnanmıyanların ise kulaklarında ağırlık vardır. Onlara sanki uzak bir yerden sesleniliyor gibi onlara kapalıdır.

Burada Allah Kuranın indiği arap toplumunun dili olan Arapça değil de başka bir dilde indirilseydi o insanların muhtemel şikayetlerinden söz etmektedir. Allah buna karşılık ister arapça ister başka bir dil olsun bu Kuranın inananlar için bir rehber ve şifa olduğunu söylemektedir. Yani burada aslolan Allaha imandır. İnanan bir topluluk için dilinin ne olduğu çok da önem arz etmemektedir.

Bu soruyu kendimiz de sorabilir miyiz? Evet, Kuran bizim dilimizde inmemiştir. O halde bizim böyle bir soru sormaya hakkımız var mı? Kuran arapça inmiş Türkçe inmemiş, bizim de anlayacağımız bir dilde olmalıydı demeye hakkımız olabilir mi? Kesinlikle hayır. Allah böyle sorular sorbilecek olanlara karşı söyleyeceğini söylemiştir. Biz anlamıyoruz diye bir bahane olamaz diyor. Demeki anlamak için her şeyi yapacağız. Buna tercümeler de dahil.

Sevgiyle.

Yukarı dön Göster rehber02's Profil Diğer Mesajlarını Ara: rehber02
 
berguzar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 20 ekim 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 262
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı berguzar

Merhabalar;

Yukarıda bir ilahiyat prof.u ile yapılan röportajı okuduğumda hayretler içinde kaldım. Bu ilmi yapmış bir kimsenin kurduğu cümleler olamaz dedim kendi kendime ama kurmuş:) Ama çok doğru bir cümle kullanmış bu konuda kendisini tebrik etmek istiyorum. Kuranı her okuyan sanki bana nazil olmuş gibi okusun demiş, bu gerçekten çok doğru ve yerinde bir cümle.

Ölüye kuran okunma meselesine gelince, ölülere okunur okunmaz burada bir yorum yapmayacağım ama şuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Mezarlıklarda hep arapça orijinalinden okunur ve genelde can alıcı surelerden biri olan yasin suresi okunur. Mezarlıkta insanların kurandan daha çok etkilendiklerini söylemiş. Ya insan anlamadığı bir metinden nasıl etkilenir bunu anlamış değilim. Orada insanın psikolojisi zaten o kadar zayıflamıştır ki, bir yakını ölmüştür, onu toprağa vermiştir, insanı etkileyen duygu da bu olsa gerek, yani hocanın dediği gibi okunan kuran etkilemiyor. Keşke türkçe mealler okunsa mezarlıklarda, o zaman etkiyi siz görün.

Birde Kuran ayetlerinden hüküm çıkarılması zordur ya da imkansızdır diye bir yorum yapmış. O zaman Allahın ilmine saygısızlık diye düşünüyorum. Neden derseniz; Yüce yaradan kitabında çoğu yerde demezmi, hiç düşünmezmisiniz, hiç akıl etmezmisiniz. Şimdi hoca burda söylediği ile yukarıda söylediğinde büyük bir çelişkiye düşmüştür. Hem diyor ki kuranı sanki size nazil olmuş gibi okuyun, ama sakın ha, kendi aklınızda hüküm çıkaramazsınız, çünkü aklınız ve ilminiz buna yetmez:)

Ben bir gün bir tefsir okurken, bazı ayetlerin altında şu filanca olaya istinaden inmiştir bu ayet, şu mekkeli müşriklere inmiştir bu ayet tarzında açıklamalar bulmuştum. Çok basit düşünen biri ben mekkeli müşrik değilim, ya da o olay olurken ben yoktum, doğal olarak ta bu ayet beni bağlamıyor diye çok rahat düşünebilir.

Burda en doğru hareket bence, önce tevhid inancını iyice kavramak, daha sonra kuranı anlaya anlaya, bildiğimiz dilden okuyup aklımıza vurmak. Eğer insanın içinde şeytani duyguların olmadığını düşünürsek, o zaman okuduğumuz kurandan herkes aynı şeyi anlar, bu kesindir. Allahın istediği de zaten budur. Birine farklı, diğerine farklı ayetler yoktur kuranda, herkese hitap eder, her akla hitap eder, her çağa hitap eder ve tek başına da yeterdir.

Bayraktar Bayraklı hocamın açıklaması ise daha doyurucu olmuş.

Allah doğruyu ileten kullarından razı olsun diyorum...



__________________
benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
Yukarı dön Göster berguzar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: berguzar
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats