Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Daha önce "fikritakip"te yayınlanan, "hanifdostlar"da "Kur'an'ı anlamada metodoloji" başlığı altında yayınlanan bir yazımda;
3.a. Bakara: 67 - 74. ayetler (bir takdim ve tehir uygulaması):
Bakara suresi 67-74 ayet öbeğinde 72. ayet öne alınarak bir Takdim-Tehir uygulaması yapılacaktır.
Katilin kim olduğu hakkında ihtilaf ineğin kesilmesinden önce mevcuttu:
"Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz (bir kişinin kanını dökmüştünüz) de bu konuda karşılıklı atıştışmıştınız.. Oysa Allah, sizin gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı. (ve ölünün kan bedeli için Musa'ya meseleyi getirdiklerinde) Musa kavmine: 'Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor' demişti. Onlar: 'Bizi alaya mı alıyorsun?' ( biz bir adam öldürüldü diyoruz sen sığır kesin diyorsun) demişlerdi. (O da) 'Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım (ben de bu konuda konuşuyorum)' demişti. 'Rabbine adımıza yalvar da, bize niteliklerini açıklasın' demişlerdi. (O da onlara) Demişti ki: 'Şüphesiz Allah diyor ki: ne yaşlı, ne de pek genç, ikisi arasıdır. (önüme getirdiğiniz meseleyi çözmek için) Artık emredileni yapın.' Demişlerdi ki: 'Rabbine adımıza (bir daha) yalvar da, bize rengini bildirsin.' O da: '(Rabbim) diyor ki: O, bakanların içini ferahlatacak sarı bir inektir' demişti. (Onlar yine:) 'Rabbine (bir kere daha) adımıza yalvar da, bize onun niteliklerini açıklasın. Çünkü bize göre (birçok) sığır birbirinin benzeridir. İnşaallah biz doğruya varırız' demişlerdi. (Bunun üzerine Musa) Dedi ki ' Rabbim diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve onda alaca olmayan bir inektir.' (O zaman) : 'Şimdi gerçeği getirdin' dediler. Böylece onu kestiler(zebehuha); ama neredeyse (bunu) yapmayacaklardı. "O'nun (kurban ettiğiniz sığırın) kanıyla (ellerinizi yıkayıp emri) ona ( ölüye) vurun/uygulayın"dedik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; belki akıllanırsınız. Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri de vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil (habersiz) değildir." (Bakara: 67-74)
Bakara suresi 67 ve 74. ayetlerde 72. ayeti takdim(öne alarak) ederek aynı konuda indiğini düşündüğümüz (Kan dökme/öldürme ve kurban) ayetleri bir bütün olarak değerlendirdik.
3.b. Değerlendirme:
a. Mana yönünden değerlendirme:
· " 'kan' nereden çıktı?" diye bir soru gelirse bizde cevab olarak derizki ;
İlk delilimiz Mubarek kitabımız Kur'an'ı Kerim'dir: Öldürmenin/öldürülmenin işareti 'ed-Dem/kan' dır (12:18). Haksız yere kan dökmek fesad kelimesiyle birlikte kullanılmıştır (2:30). Allah(a.c) İsrail Oğullarından "Kan dökmeyin" diye misak almış (Ve iz ehazna mısaqakum la tesfikune dimaekum) fakat onlar birbirlerini öldürmüşlerdir (Summe entum haulai taqtulune enfusekum) (2:84-85). 'tesfikune dimaekum' ve ' taqtulune enfusekum' cümlelerinin yer değiştirmesi çok anlamlıdır. "Ve iz kateltüm nefsen" cümlesi "hani bir kişinin kanını dökmüştünüz" diye çevirilebilir.
Tevrat metni ikinci bir delildir: (Biraz aşağıda metnin tamamı verilecektir.) " kimin öldürdüğü bilinmeyen birini görürseniz", " derede düvenin boynunu kıracaklar", "düvenin üzerinde ellerini yıkayacaklar", "'Bu kanı ellerimiz dökmedi, kimin yaptığını gözlerimiz de görmedi", " Halkını dökülen suçsuz kanından sorumlu tutma. Böylece kan dökme günahından bağışlanacaklar", " suçsuz kanı dökme günahından arınacaksınız."
· "Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz de bu konuda karşılıklı atıştışmıştınız". Surenin 40. ayetinden itibaren İsrailoğlullarının geçmişine atıf yapılmaktadır. Medine'deki Yahudilere geçmişteki olayları hatırlatmaktadır. Kur'an'ı Kerim muhatablarına zımnen "Hatırlayın atalarınız…." Demektedir.
· "Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz". Ayetlerin başında ölen kişiyi sanki hepsi öldürmüş gibi hitap edilmektedir. Bu elbette imkansızdır çünkü öldürüleninde yakınları olmalıdır. Burada İsrailoğullarının tarihinden bahsedildiği için Medinede'ki Yahudilere 'siz öldürmüştünüz' denmektedir..
· Yine kıssada bütün sözler bir ağızdan çıkıyormuş gibidir. "bu konuda karşılıklı atıştışmıştınız" cümlesi ile kan bedeli isteyen ölünün yakınları ve bu olayda suçlanan, kan bedeli istenen bir gurub olmalıdır. Medine'deki yahudiler olayı bildikleri için Kur'an'ı Kerim bildikleri olayı onlara anlatmaktadır.
· "Oysa Allah, sizin gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı.". Bu cümlede Musa(a.s)'ın kavminin gizlediği şey neydi? "sizin gizlediklerinizi" ifadesi yine öldürme olayında söylendiği gibi 'hepsi işlemiş' gibi buradada 'hepsi bir şey gizliyormuş' gibi sunulmaktadır. Sanki hepsi katili biliyormuşta gizliyorlarmış gibidir. Bu doğru değildir. Yukarıda geçti iki grub olmalıdır; bir şey gizleyen ve gizlenen şeyi ortaya çıkarmak isteyen. Bu yüzden atışmışlar, tartışmışlardır. Gizledikleri şeyin ortaya çıkmasına mani olmak için Musa(a.s)'a ineğin detayı ile ilgili soru soranlar bunlar olmalıdır.
· Adam öldürme işi çok büyümüş olmalı ki Musa(a.s)'a kadar mesele gelmiştir. Bu basit bir atışma olmasa gerektir. Darba dönüşecek, öldürmeye dönüşecek bir tartışma, atışma olmalıdır.
· Bu ayetlerin benzeri Tevratta şöyle yer alır:
" Tanrınız Rab'bin mülk edinmek için size vereceği ülkede, kırda yere düşmüş, kimin öldürdüğü bilinmeyen birini görürseniz, ileri gelenleriniz ve yargıçlarınız gidip ölünün çevredeki kentlere olan uzaklığını ölçsünler. Ölüye en yakın kentin ileri gelenleri işe koşulmamış, boyunduruk takmamış bir düve alacaklar düveyi toprağı sürülmemiş, ekilmemiş ve içinde sürekli akan bir dere olan bir vadiye getirecekler. Orada, derede düvenin boynunu kıracaklar. Levili kâhinler de oraya gidecek. Çünkü Tanrınız Rab, onları kendisine hizmet etsinler, O'nun adıyla kutsasınlar diye seçti. Kavga, saldırı davalarına da onlar bakacak. Ölüye en yakın kentin ileri gelenleri, derede boynu kırılan düvenin üzerinde ellerini yıkayacaklar. Sonra şöyle bir açıklama yapacaklar: 'Bu kanı ellerimiz dökmedi, kimin yaptığını gözlerimiz de görmedi. Ya Rab, kurtardığın halkın İsraillileri'i bağışla. Halkını dökülen suçsuz kanından sorumlu tutma. Böylece kan dökme günahından bağışlanacaklar. Rab'bin gözünde doğru olanı yapmakla, suçsuz kanı dökme günahından arınacaksınız." (Tevrat: Yesniye/Yasanın tekrarı, Bap 21: 1-9)
· "Kan dökme günahından bağışlanacaklar". İsrailoğulları Musa(a.s)'a öldürülenin kan bedeli için gelmişlerdi. Kesilen kurban onların hem acılarını dindirecek hem de kurbanın kanı onlara kefaret olacaktır.
· Medine'deki Yahudilerin tevrattaki bu olayı bilmedikleri düşünülemez. Kur'an'ı Kerim'de onların bildikleri ve Tevratta geçen yukarıdaki metne göndermede bulunmaktadır. Tevrattaki metin ölünün dirildiğinden bahsetmemektedir. Kur'an'ı Kerim'deki şu ifade müfessirleri bu kıssada anlatılan ölünün dirildiği sonucuna götürmüştür:
"Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; belki akıllanırsınız". Ayette çoğul olarak ölüleri diriltir denmiş ölüyü diriltti denmemiştir. "Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, hiç, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamamış kimsenin durumu gibi olur mu? İşte kâfirlere, işlemekte oldukları çirkinlikler böyle süslü gösterilmiştir."(6:122) Allah(a.c) indirdiği hayat kaynağı olan hükümlerle ölüleri diriltmiştir. Tevratta bu hükümle kargaşanın sonuçlandırıldığı gibi bir izlenim vardır. Yine Kur'an'ı Kerim'de "Ey ulil elbab, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız. " (2:179) denmektedir.
· Tevrat'taki metin hüküm özelliklidir. Kur'an'ı Kerim'deki metin ise bu hüküm metninin arkaplanına gönderme yapmaktadır. Yani Kur'an'ı Kerim Tevrattaki hükmün sebeb-i Nuzülünü konu edinmektedir.
· Yine ne Kur'an'ı Kerim'de ne de Tevrat'ta katilin bulunduğu ve ona kısas uygulandığına dair herhangi bir işaret yoktur.
b. Lafız yönünden değerlendirme:
· "tusirul erda", "tesqil hars". Yani öyle bir sığırki, ne toprağı sürmüş, ne de ekin sulamıştır. Bunları yapabilir ama yapmamış olmalıdır. Bu kelimeler Bakara'nın erkek/boğa olduğunu göstermektedir. Kurban edecekleri ne yaşlı ne de genç iki arasında bir boğadır.
· "kulnadribuhu bi ba'diha" motamot çevirisi "Onun bir kısmı ile ona vurun" bizim çevirimiz "O'nun (kurban ettiğiniz sığırın) kanıyla (ellerinizi yıkayıp emri)ona ( ölüye) vurun/uygulayın"
ba'diha: Kur'an'ı Kerim'de bir kısım, bazı, biri, birileri, birisi manasında kullanılmıştır. Ba'diha formunda kullanılan ayetler için bak. (2:73, 3:34, 13:4, 24:40) Burada ineğin bir kısmı "ineğin eti" olarak anlaşılmıştır. İneğin kanıda ineğin bir parçasıdır. Şu ayette olduğu gibi: " Onların etleri ve kanları (luhumuha ve la dimauha)kesin olarak Allah'a ulaşmaz" 22:37
DaRaBe fiilinin Kur’an’ı Kerim’de Kullanımları:
a. Yedribne: 24:31(2)
Yedribûne: 8:50, 47:27 (yüzlerine ve arkalarına), 73:20 savaşmak
b. DaRaBAllahu meselen: 14:24, 16:75,76,112, 39:29,66:10,11
DaRaBeleküm meselen: 30:28
DaRaBelenâ meselen: 36:78
DaRaBelirRahmâni meselen: 43:17
DaRaBnâlekumulemsâle: 14:45
DaRaBnâlehulemsâle: 25:39
DaRaBnâ linnâsi: 30:58, 39:27
DaRaBû lekel’emsâle: 17:48, 25:9
teDRiBû lillahil’emsâle: 16:74
el’emsâlu neDRiBuhâ lilnâsi: 29:43, 59:21, 14:25, 24:35, 47:4
yeDRiBe meselen: 2:26,
veDRiblehum meselen: 18:32, 18:45, 36:13
Bir şeye vurulduğunda o vurulan şey sarsılır, uyanır, vurgunun şiddetine eş bir tepki gösterir. Misal vermenin de vurmakla bu yönden bir alâkası vardır. Yani kıssalar anlatılınca uzun zaman kalıcı olurlar. Vurulan şeylerde iz kalır. Mesellerde zihinde iz bırakırlar. İnsanları dinleme konusunda daha uyanık ve duyarlı hâle getirirler. Bu açıdan mesel vermek, bu yönüyle vurmaya benzetilmiş olabilir.
c. DaRabtum fi Sebiylillahi: 4:94
DaRaBtum fiyl’ardi: 4:101, 5:106
DaRaBû fiyl’ardi: 3:156,
DaRBân fiyl’ardi: 2:273
DaRaBe fiilinin bu şekilde kullanımı savaşmak, vuruşmak anlamındadır.
d. fâDRiBlehum Tariyqan fiyl’bahri: 20:77
DaRaBûhu leke: 43:58
feneDRiBu ankumzzikra: 43:5
yeDRiBullahulhaqqa: 13:17
veDRiBûhunne: 4:34
feDaRBerrikâbi: 47:4
e. iDRib bi’asakelhacera: 2:60, 7:160
iDRiB bi’asakelbahra: 26:63
DiGSân fâDRiB bi’hi 38:44
iDRiBuhu bi’ba’dihâ: 2:73
welyeDRiBne bihumurihinne alâ cuyûbihinne: 24:31
DaRaBe fiilin bi harf-i cerriyle cümlede kullanıldığında o/onunla vurulan şey anlamına gelmektedir.
“Asan’la vur”
“Onula vur”
“onu bazısıyla ona vurun”
d. veDRiBû minhum kullu benânun: 8:12
feDRiBû fevqal’ a’nâqi: 8:12
e. Duribet aleyhimuzzilletu welmeskenetu: 2:61
Duribet aleyhimulmeskenetu: 3:112
feDaRaBnâ alâ âzânihim : 18:11
ferâga aleyhim DaRBan bilyemiyn: 37:93
DaRaBe fiili alâ harf-i cerriyle bir cümlede kullanıldığında örtmek/kaplamak/kapamak anlamı daha baskınlık kazanmaktadır.
“Üzerlerini meskenet ve zillet örtüldü”
“Kulaklarının üzerini örtük”
“ Tüm gücüyle onların üzerlerine vurdu”
“ Hımarlarını ceyblerinin üzerine örtsünler”
Kulaklar, gögüsler örtülmekte/ kapanmaktadır.
· "Vallahu muhricum ma kuntum tektumun"/ Allah, sizin gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı:
KeTeMe fiilinin Kur'an'ı Kerim'de 21 kez geçmektedir. Kullanımları gizlemek, içinde saklamak anlamındadır. "Kuntum tektumun" ifadesi 2:33'te ve 2:2:72 geçmektedir. Allah(a.c) insanların gizlediklerini ve açıkladıklarınıda bilmektedir (5:99, 21:110, 24.29, 3:167, 4:37, 4:42, 5:61). Hakkın gizlenmemesi istenmektedir (3:71, 2:42,2:146,159,174). Şahidliğinde (2:283, 5:106). Yine Allah(a.c) kadınların rahimlerindekini gizlemelerini istememektedir ve bu helal olmaz denmektedir (2:228). Firavn ailesinden imanını gizleyen adam 40:28'de konu edinilmektedir. Allah(a.c) kitab verilenlerden kitabı açıklayacaklarına gizlemeyeceklerine dair misak almıştır (3:187). Ketmetmenin/gizlemenin zıddı Kur'an'ı Kerim'de bedâ'dır. Bu kelime zuhur etmek, ortaya çıkmak, açığa çıkarmak, ortaya koymak anlamlarına gelmektedir. Yine ayrıca CeHeRa, BeYeNe fiilleriyle birliktede kullanılmıştır. Bu fiiller ilan etmek, açıklamak, açığa çıkmak anlamlarına gelmektedir.
· "Yurikum ayatihi"/Size ayetlerini gösterir:
Bu cümlenin bir benzeri şu ayettedir:
"Size kendi ayetlerini göstermektedir; artık Allah'ın ayetlerinden hangisini inkâr ediyorsunuz? " 40:81 ayette 'ayet' denmemiş 'ayetleri' denmiştir. Allah(a.c) fitnenin önlendiği sulh'un geri geldiği bir hükümle/ayetle İsrailOğullarının meselesini çözüme kavuşturmuştur.
· "Yuhyillahul mevta"/ Allah ölüleri diriltir:
"Bu nedenle, İsrailoğullarına şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yer yüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksızca) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, peygamberlerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır." (5:32)
" Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resulüne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacaksınız (8:24)
yazmış idim. İlginizi çekerse bu mesele ile ilgili yazışabiliriz.
selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|