halukgta Uzman Uye
Katılma Tarihi: 25 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 425
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bugünlerde televizyonlarda, dini konularda sorulan en çok soru başörtüsü Allah emri olarak kuranda var mıdır? Kimi konuşmacılar hayır yoktur diyor genelde daha çoğunluğu ise evet Allah Nur suresi 31. ayetinde kesinlikle başın örtülmesini emrediyor şeklinde açıklama yapıyorlar. Biz okuma alışkanlığı olmayan toplum olarak da normal olarak, eğer isminin önünde birde kocaman bir unvan varsa, birde çoğunluk söylüyorsa hiç kuşkusuz o zaman demek ki Allah emriymiş diyor ve öyle kabul ediyoruz. Peki, bu yol doğru bir yol mu? Çoğunluğun sözlerine inanmak bizleri Allah a ulaştırır ve Rabbin katında mahcup etmez mi dersiniz? Ben doğrusu kimlerin doğru söylüyor olacağını inanın çok düşündüm ve tek hâkim ve yargılayıcının gönderdiği, bizlerin anayasası olan kitaba yani kurana danışmanın en doğru yol olduğuna karar verdim. Kuranı ilk kez okuduğumda, kuranı doğru anlamamda faydası olacak, hatta hiç unutmamam gereken bazı ayetler dikkatimi çekti. Bunları sizlerle paylaşmak isterim.
Enam sur. 116: Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.
Ankebut Sur.51: Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.
Zühruf Suresi 44: Gerçek şu, bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.
Yukarıda ki üç ayet üzerinde kısaca düşünelim isterseniz. Birincisi karşımıza çoğunluk diye çıkanlar her zaman haklı anlamına gelmediği gibi, onlara uyduğunuzda bizleri Allah yolundan saptırma tehlikesi ile kar karşıya gelebileceğimiz uyarısını Allah çok açık yapıyor. Ankebut suresinde ise, Rabbim indirdiği kitabı yeterli görmeyenlere tepkisini göstererek, sizlere indirdiğim kitap yetmiyor mu diyerek bu kitabın yeterli olduğunu, sitemli bir şekilde açıklıyor. İşin en güzeli ve can alıcı ayeti ise bence şu ayet, ama her ne hikmetse bu ayeti görmezden gelmek için, bahsini bile açılmıyoruz. Yüceler yücesi Rabbim sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim, bu kitaptan sorumlusunuz diyor, ama hala isimlerinin önünde kocaman kocaman unvanlar olan insanlar, kalkıp ne diyorlar bizlere? Bu kitapta her şey yoktur, bu kitap özet bilgidir. İslamı anlayabilmek ve yaşayabilmek için hadis kitaplarına ve fıkıh kitaplarına ihtiyaç vardır. Kuranı sizler okuduğunuzda anlayamazsınız, onu veli kişiler anlar. Peki, bu sözler yalnız yukarıda yazdığım üç ayete bile uyuyor mu sizce? Bu zihniyete göre Rabbim bizleri kurandan sorumlusunuz demesine rağmen, anlayacağımız kitap değil, herkesin okuduğunda anlayamayacağı kitap göndermiş oluyor. Peki, nasıl sorumlu olacağız anlayamıyorsak diye soranlara da, bozgunculuk yapma dine nifak mı sokmaya çalışıyorsun diye yıllarca susturmuşlardır.
Gelelim konumuza, yine kuranı birçok kez anladığım dilden okuduğumda ise, Rabbim in bizlere indirdiği kuran hakkında bakın nasıl bir kitap olduğunu hangi ayetlerle anlatıyor, birkaç örnek verelim.( Nisa Suresi 82. ayet; Kuran'ı, iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başka birinin katından gelseydi, elbette ki onun içinde birçok ihtilaf bulacaklardı.) Bu ayete baktığımızda demek ki Rabbim bizleri bu kitabı okuyup daha sonra düşünmemizi akıl etmemizi emrediyor. Ama hangimiz okuduk anlayarak lütfen kendimize bir soralım önce? Diğer birçok ayetinde buna benzer ayetlerin sonunda bakın neler söylüyor Allah? (Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir. Ali İmran 118) (İşte Allah, ayetleri size böyle açıklıyor ki düşünüp anlayasınız. Nur sur.61) (Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız? Enbiya sur. 10) (Sadece aklı ve gönlü işleyenler düşünüp ibret alır. Rad sur.19) (Hâlâ düşünmüyor musunuz?" Enam sur.50) (Hala aklınızı işletmeyecek misiniz? Araf sur. 169) Şimdide kuranın nasıl bir kitap olduğunu bakın ayetlerinde nasıl açıklıyor.
Nahl sur.89:….. Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.
İsra suresi 89. ayet; Yemin olsun, biz bu Kuran'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Kehf Sur54. ayet; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
Nisa Suresi 174. ayet; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik. 175. ayet; Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.
Aliimran sur.105; Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.
Sizlere yukarıdaki ayetlere benzer yüzlerce ayet sayabilirim, dikkat edin hepsinde ne diyor Allah? Ayrıntılı açıklayıcı, kılavuz, müjde, her benzetmeden nice örnekler, her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk, apaçık çok parlak güçlü bir kanıt, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık. Bu sözleri Allah kuran için söylüyor ve bakın ne diyor nereye sarılın diyor? (Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.) Peki, hani kuranda her şey yoktu, kuran özet bilgiydi, yalnız kuranla olmazdı. Ama Rabbim kurana sarılanları o kitap dosdoğru yola kılavuzlayacaktır diyor. Bizlere ise doğruya kılavuzlayacak kitap olarak özellikle söylenen beşerin yazdığı kitaplar gösterilmiyor muydu? Rabbim bu kitabı ben koruyorum diyor, acaba bizlerin okumasını istedikleri kitapları kimler koruyor dersiniz?
Şimdide bu kadar geniş bir açıklamadan, kuranın anlatış biçimini izah ettikten sonra anlatmak istediğim konuya bakalım. Ne demiştik başörtüsü Allah emrimidir? Allah emridir diyerek bakın bu ayette Allah başörtüsünü farz kılmıştır dedikleri Nur suresi 31. ayete şimdide birlikte bakalım ve delil gösterdikleri cümleyi yazalım, daha sonrada benim vereceğim örneklerle karşılaştıralım. Ama kararı siz vereceksiniz ben değil. Çünkü insanın bizzat kendisinin düşünmesini ve karar vermesini Allah emrediyor. Nur suresi 31. ayette geçen cümleyi ve orada verilen emri yazalım. (Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar.) Ama başörtüsünü emrini savunan kişiler burada geçen kelimenin başörtüsü olduğunu ısrarla söyledikleri için şimdide onların istedikleri şekilde yazalım. (Başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar.) Şuanda her şeyi unutalım ve önce yukarıda yazdığım ayetleri düşünelim önce. Burada emredilen konu nedir? Yani bu cümleyi dilbilgisi kurallarına göre incelediğimizde cümlenin yüklemi nedir? Yani konunun özü ve anlatılmak istenen ne? Başın örtülmesi mi? Yoksa göğsün örtülmesi mi? Burada hem başın örtülmesi hem de göğsün örtülmesi diyenler var ki buradan başörtüsü Allah emridir diye çıkarmak istiyorlar. Diyelim bir an yine her şeyi unutup burada iki emir veriliyor diye bizde kabul edelim bir an. Kabul ettiğimizde açık olarak göğsün örtülmesi, gizli bir anlamla da aslında başın örtülmesi emrini çıkarabiliriz diyelim. Peki, Allah gizli anlamlarla, dolaylı olarak bir emir verebileceğini söylüyor muydu ayetlerin de? Yukarıda size sadece altı tane ayet örneği verdim ki bunlara yüzlercesini daha verebilirdim, hiç birisinde bu şekilde bir emir ve yasak vermeyeceğini, tam tersine açık ve anlaşılır bir şekilde verileceğini söylediği gibi ne diyordu? (Yemin olsun, biz bu Kuran'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık.) (insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk) Dostlarım, kardeşlerim bu sözlere bu şekilde dolaylı bir emir verileceği hiç anlaşılmadığı gibi, tam tersini söylüyor Allah. Diyelim orada dolaylı bir şekilde anlattı, madem her benzetmeden nice örnekler verdim, her örneği değişik ifadelerle anlattım diyor da, acaba daha sonra kuranın hiçbir yerinde nedendir dersiniz, kadın saçını örtmelidir namahremdir asla demiyor? Bu sizin dikkatinizi çekip sorma gereği duymadınız mı? Şimdide bundan başka birkaç örnek daha vermek istiyorum konu daha iyi anlaşılması için. Diyelim ki Allah kuranda şöyle ayetler göndermiş olsaydı bizler bundan ne anlamalıydık? ( Kadınlar gömleklerini giydiklerinde, gömleklerinin boyunu göbeklerinin altına kadar uzatsınlar ki göbekleri görünmesin.) Şimdi soruyorum size bu ayetten neyin emredildiğini anladınız? Eğer hem gömlek giymek, hem de göbeğin örtülmesi farzdır diyorsanız o zaman Nur suresi 31. ayette başörtüsü de farzdır demekte haklısınız derim. Yok, bu ayette Allah göbeğin örtülmesini emrediyor diyorsanız o zaman Nur suresi 31. ayeti daha dikkatle okuyun ve karar verin derim. Bu örnekleri çoğalta biliriz. Daha öncede verdiğim örneği tekrarlamak istiyorum. Yine Allah kuranda şöyle bir ayet indirseydi acaba bunu nasıl anlamalıydık dersiniz? ( Ey inananlar, namaza durmaya başladığınızda elinizde veya ayağınızda bir kanama başlarsa çoraplarınızla kanayan yeri sarın ve kan durmuş ise namazınıza devam edin.) dese Allah, buradan hangi farz emri anlamalıyız? Yine eğer iki emir var, birisi çorabın giyilmesinin farz olduğu, diğeri ise kanama durduktan sonra namaza başlamalıyız emrinden bahsediliyor diyorsanız, evet Nur suresi 31. ayette geçen başörtüsü de farzdır diyebiliriz. Yok, hayır burada çorabın farzlığından bahsetmiyor, yalnız namaza durmadan önce kanın durdurulması isteniyor diyorsanız, lütfen Nur suresi 31. ayet üzerinde biraz daha düşünün derim. Tam burada size bir tartışmamız esnasında bana cevaben yazdığı Sayın Sami Hoca oğlunun yazısından bir alıntı yapmak istiyorum. Aslında bana cevap verirken bile kendi düşüncesinin yanlışlığını kendisi söylüyordu farkında olmadan. Bakın bana nasıl bir örnek vermişti.( (Nur 31. ayetin başörtüsünü emreden cümlesi aslında neyi emretmektedir? Açık ve net olarak şunu: Cahiliye döneminde bir aksesuar olarak başın üzerinden sırta atılan örtüyü bütün bir boynu ve gerdanı da kapatacak şekilde mazbutça örtmeyi.) Bu sözlere baktığımızda doğru bir gerçeği önce söylediğini görüyoruz, oda Arapların başın örtülmesi erkekte de kadında da hem aksesuar yani geleneklerinde geçen bir giyim, hem de iklim şartlarının bir gerekliliği. Demek ki zaten Araplarda başın örtülmesi gelenekmiş. Peki, eğer başın örtülmesi daha önce gelenekse, Allah başın örtülme emrini verirken, başınızı o gelenekten örttüğünüz örtünüzle birazda göğüslerinizi kapatın diye mi verir başörtüsü emrini, yoksa daha önce doğru dürüst takmadığınız o aksesuarı, bundan sonra benim emrim olarak bu şekilde takacaksınız ve kadın asla saçını göstermeyecek mi diye emreder? Karar sizlerin hesabı kimse kimsenin yerine vermeyecek. Bakın Diyanet e sorduğum bu konu ile ilgili soruma nasıl bir cevap vermişti bir alıntıyla onu da aktarayım. (İslâm dini tesettüre böyle önem vermekle birlikte, örtünmenin şekli konusunda ayrıntıya girmemiş, bunu örf ve âdete bırakmıştır. Böylece her çağda ve her bölgede bu emrin yerine getirilmesine imkân verilmiştir. Sonuç olarak tesettür evrensel, sürekli bir hüküm; örtünmenin şekli ise yereldir. İslam'ın bütün emir ve yasaklarına uyulması, her Müslüman dan beklenir. Ancak inkâr edilmeksizin bunlardan bir veya birkaçına riayet edilmemesi kişiyi dinden çıkarmadığı gibi, diğer dinî görevlerini yerine getirmesine engel teşkil etmez. Örtünme emri de bu çerçevede değerlendirilmelidir.) Buda Diyanetin sözleri, ama her ne hikmetse kuranın ayrıntıya girmediğini söyleyip örf ve adeta bıraktığı doğru açıklamalarından sonra, yinede başın örtülme emrinin kurandan çıktığını söyleyebilmektedirler. Bunu da düşünün doğruyu bulabilmeniz için sizlere KURAN YETER bunu söyleyen Yüceler yücesi Rabbim. Bunun tersini düşünen kurana ve Allah a karşı çıktığını bilmeli ve ona göre hareket etmelidir. Rabbim in doğru yoluna ulaşmak isteyen onun kitabına sarıldığında doğruyu bulacağını söylüyor bunu da unutmayalım. Lütfen size söylenenlere değil Kuranın ayetlerine bakınız. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
|
medeni0002 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 15 kasim 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 936
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamlar,
Başörtüsüne delilmiş gibi söylenen Nur suresi 31.ayetin Mealleri:
Diyanet Meali:Mü'min kadınlara da
söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi)
görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. başörtülerini ta
yakalarının üzerine kadar salsınlar.
Mustafa Sağ Meali:Mümin kadinlara da
söyle: Bakışları ölçülü olsun ve cinsel organlarını korusunlar. Süslerini,
kendiliginden görünenler hariç açmasinlar. Örtülerini yaka açiklarina koysunlar
Abdülbaki Gölpınarlı Meali:İnanan
kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve
açığa çıkanlardan, görünenlerden başka ziynetlerini göstermesinler ve
örtülerini, göğüslerini örtecek bir tarzda omuzlarından aşağıya doğru salsınlar
Şimdi Bu ayetin Tahlilini Yapalım:
1-Ayette geçen humur örtüler anlamına geliyor.tekili hmr'dır. 2-Ayette geçen
cüyub kelimesi cepler anlamına geliyor.çoğul bir kelimedir.Tekili cyb'dir.
3-Allah eğer "hımar" kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi
"hımarürres" gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi: Böylece
"re's" kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve örtü kelimesi olan
"himar" ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı.Nitekim
abdest alınmasıyla ilgili ayette (maide suresi 6.ayette) başın sıvazlanması
söyenirken,baş kelimesinin Arapça karşılığı 're's' ile vurgulanır.Ama
başörtüsüne delilmiş gibi gösterilen ayette bu kelime yani re's kelimesi
yoktur.O halde başörtüsü kelimesindeki baş kelimesi ayete yapılmış bir yamadır
veya ilavedir ki,bu dinen hem caiz değildir hem de Kur'anı Kerime karşı
saygısızlıktır. 4-Kadınların avret yerleri vajinasıdır (cinsel uzvudur) ziynet
yerleri ise göğüsleridir. 5-Cepler (cüyub) kelimesi göğüs bölgesinde olduğuna
göre burada kastedilen şey göğüs bölgesidir.Yani göğüs bölgesinin
örtülmesidir.Yoksa başın örtülmesi değildir. 6-Bu ayette başörtüsü kelimesini
takviye edecek baş(re's)kelimesi bile zikredilmemişken göğüs örtüsünü takviye
edecek üç kelime zikredilmiştir.Bunlardan birincisi ziynettir diğeri
cepler(cüyub) kelimesinin bölgesi olan göğüs bölgesidir.üçüncüsü de ayakların
yere vurulmasıyla vücutta özellikle belli olacak bölge göğüs bölgesi veya
göğüslerdir.Bu üç vurguyu da görmezden gelip hala olmayan bir başörtüsü
uydurukçuluğuna dense dense tahrifçilik denilir. 7-Cepler(cüyub) kelimesi elini
koynuna sok,veya elini göğsüyün oradaki cebine sok anlamında Kur'anda Taha 23
te,Neml 12'de ve kasas suresi 32.ayette aynı manada zikredilmiştir.
Selamlar,sevgiler.
Kıymetli Haluk kardeş,yukarıdaki aydınlatıcı güzel yorumun için teşekkür ediyorum.Allah senden ve tüm hanif dostlarımdan razı olsun.
__________________ medeniyet
|