Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
dünyada saniyede iki kişi ölüp ahirete gidiyor....
dakkada yüzyirmi on dakkada bin ikiyüz kişi...
saatte yedibin ikiyüz... on saatte yetmiş iki bin...
bir günde yüz yetmiş ikibin küsür....
taktım ben bu olaya arkadaşlar...
her gün ikiyüz bine yakın insan ölüyor bu dünyada...
her gün koca bir şehir halkı tamamen gidiyor...
nasıl bir gidişattır bu...
bir yerde onbin insan ölse kıyamet koptu zannederiz....
halbuki on bin insan her birbuçuk saatte zaten ölüyor...
biz bu insanların hangisine yetişip neyi ne kadar anlatabileceğiz...
ben bu işe şaşmış durumdayım ....
şaşkınlığımı sizinle paylaşayım istedim...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
içeri her saniye 4 kişi giriyor ve iki kişi çıkıyor...
günde üçyüz elli bin civarında giren yüz yetmişbeşbin cıvarında çıkan var...
hızlı akan bir nehir gibi...
bende bu nehirde bir damlayım...
bu sınavın soruları neler....
sınav bitince bana neleri soracaklar....
kitaplarımı peygamberlerimi....
sadece kitabı bilenler mi kurtulacak....
ötekiler süs için mi burada...
nasıl bir imtihan bu ya rabbi...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
dinler den imanlardan vahylerden haberi olmayan milyarlarca insan....
bunların imtihanları nasıl oluyor....
hepsine haber ulaştırmak imkansız...
yoksa mükmün mü...
yoksa herkes ne yapacağını biliyor mu...
neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyor mu...
öylese peygamberlere ve kitaplara neden ihtiyaç var...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
ellezi halakal mevte ve l hayete liyeblüveküm eyyüküm ehsenü amelen...
hanginiz amelce daha güzel ...
diye sizi imtihan etmek için...
ölümü ve hayatı yaratan....
hımm imtihanımız buymuş...
daha güzel iş yapmak...
hangimiz daha güzel bir adam olacağız...
daha iyi işler yapacağız...
zulm edecek miyiz...
zulme seyirci olacak mıyız...
yaptığımız her şeyi doğru dürüst mü yapacagız...
insanlara ve diğer canlılara nasıl davranacağız....
çevremizde bize en yakın olanlara olan görevlerimizi doğru dürüst yapabilecek miyiz...
iyibir evlat iyi bir kardeş iyibi arkadaş iyibir ana baba iyi bir komşu olabilecek miyiz...
hasılı iyi bir insan olabilecek ve biz öldükten sonra da o iyi biriydi mi diyecekler...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamlar!
Paylaşımın için Allah razı olsun bizi bir nebze olsun kendimize getirdin.
Bende bazen düşünüyordum bu kadar insan neden yaratılmış diye! Acaba bu kadar
kalabalıklar diğer insanlara yaşamları daha kolay olsun diyemi yaşam
verilmişti?
Bir gün büyük alış veriş merkezinde gezinirken
aklıma geldi bu kadar insana ne gerek vardı diye!? Son teknolojinin ürünleri
olan bir standın bulunduğu yere geldiğimde sorularıma cevap bulur gibiydim,
kafamda sanki bir ışık belirmişti. Öyle ya bu kadar kalabalık şehir olmasaydı
bu teknoloji buraya ayağımıza kadar gelmezdi, bu kadar kalabalık bir ülke
olmasaydık bu teknolojileri üretenler ülkemize kadar gelmez, pazar
bulamazlardı. Bu kadar kalabalık bir dünya olmasaydı, bu teknolojileri üretecek
mühendisler ve çalışanları ve dağıtıcıları ve distribütörleri ve toptancıları
ve bayileri ve alıcıları olmazdı.
Hani bir değim vardır "birimiz hepimiz için hepimiz birimiz içiniz
varız"
Dağdaki çoban, tarladaki çiftçi, fabrikadaki işçi, üniversitedeki akademisyenler,
bütün meslek gurupları biri diğerine bağlı, birbiriyle tanışıp kaynaşalım…
Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve
örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç
kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok
sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır. (HUCURÂT/13)
Benim
Kuran’dan anladığım kadarıyla, insanlar ne kadar kalabalık olurlarsa olsunlar
akılları başlarında olduğu müddetçe, kendilerine ulaştığı doğrular oranınca, her
zaman mükelleftirler! İnsanın doğruyu yakalaması için illa bir resul
gönderilmesi gerekmiyor, insan vicdanı/temiz fıtrat, insanlık tarih tecrübesi,
evrensel ahlak ilkeleri vb… insanı/insanları ne kadar uyarmış-gerçeği
göstermişse- o kadar sorumludurlar.
İnsanı zorluklar
arasında (direnmesi için) yarattık. (BELED/4)
Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi
imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Aziz’dir O, Ğafur’dur. (MÜLK/2)
Halkı iyilik ve barış sevenler olsaydı, Rabbin o
kentleri/medeniyetleri zulümle helâk edecek değildi ya! Eğer Rabbin dileseydi
insanları elbette bir tek ümmet yapardı. Ama birbiriyle tartışmaya devam
edeceklerdir. Rabbinin rahmet ettikleri müstesna. O, onları işte bunun için
yaratmıştır. Rabbinin, "Yemin olsun ben cehennemi, tümden insanlar ve
cinlerle dolduracağım!" sözü tamamlanacaktır. (HUD/118)
Allah
bize kadar ulaştırdığı doğrular oranınca, bizi o doğruya sadakat gösteren
kullarından kılsın.
Selam
ve dua ile.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
dünyada neler olduğuna bakmak ve nasıl bir işleyişin yürüdüğünü anlamaya çalışmak için düşüncelerimi paylaşıyorum...
fark ettiğim her yeni şey dini alandaki düşüncelerimi ve bildiklerimi bir daha gözden geçirmem gerektiğini hissettiriyor...
hikmetinden sual olunmaz diyerek fazla sorgulanmayan konuların üzerine gittikçe aslında oranın çok önemli bir yer olduğunu ve çözüldüğünde bir çok şeyin kökünden sarsılıp yer değiştirmesine neden olacak yerler olduğunu düşünüyorum...
dünya hayatımızın imtihanı peygamberle yahut kitapla yahut vahyle başlamıyor bence....
yani hiç bir peygamber gönderilmese hiç bir kitapla karşılaşmasak bile biz yaşa dığımız her anın hesabını verecektik....
dini kayyım....
eski din ....
eskimez din....
insanlık dini...
fıtrat dini....
vicdan dini....
kalp dini....
biz bu din ile yoğrulmuş olarak yaratıldık...
bu dinin şartları neler...
vicdana uyan insanlığın benimsediği hoş bildiği şekilde yaşamak...
hiç bir şeye tapmamak....
sadece allaha....
insanlığa uymayan çirkin kötü her davranıştan uzak durmak...
peki peygamber ve kitabın görevi ne....
sadece hatırlatmak.....
bize insan gibi yaşamamız gerektiğini zulumlerden uzak durmamız gerektiğini tapınmayı ve şükrü sadece allaha yapmamız gerektiğini hatırlatmak...
bütün bunları bildiğimiz halde unuttuğumuz için hatırlatmak....
bu hatırlatma her şekilde devam edecek...
bu hatırlatmayı yapan herkes allaha yardımcı olacak...
insan olduğumuzu unutmayalım...
vicdanımızın sesine kulak verelim...
işte bu büyük imtihanımız...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Hâlikın nâ-mütenâhî adı var en başı «Hak»
... Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak...
Hani ashâb-ı kirâm ayrılalım derlerken.... Mutlaka sûre-i ve’l-asr’ı okurmuş bu neden?
Çünkü meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh
... Başta iman-ı hakîkî geliyor sonra salâh
...
Sonra hak sonra sebât: İşte kuzum insanlık... Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık.
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
fark ettiğim her yeni şey dini alandaki düşüncelerimi ve bildiklerimi bir daha gözden geçirmem gerektiğini hissettiriyor...
hikmetinden sual olunmaz diyerek fazla sorgulanmayan konuların üzerine gittikçe aslında oranın çok önemli bir yer olduğunu ve çözüldüğünde bir çok şeyin kökünden sarsılıp yer değiştirmesine neden olacak yerler olduğunu düşünüyorum...
dünya hayatımızın imtihanı peygamberle yahut kitapla yahut vahyle başlamıyor bence....
yani hiç bir peygamber gönderilmese hiç bir kitapla karşılaşmasak bile biz yaşa dığımız her anın hesabını verecektik....
dini kayyım....
eski din ....
eskimez din....
insanlık dini...
fıtrat dini....
vicdan dini....
kalp dini....
biz bu din ile yoğrulmuş olarak yaratıldık...
bu dinin şartları neler...
vicdana uyan insanlığın benimsediği hoş bildiği şekilde yaşamak...
hiç bir şeye tapmamak....
sadece allaha....
insanlığa uymayan çirkin kötü her davranıştan uzak durmak...
peki peygamber ve kitabın görevi ne....
sadece hatırlatmak.....
bize insan gibi yaşamamız gerektiğini zulumlerden uzak durmamız gerektiğini tapınmayı ve şükrü sadece allaha yapmamız gerektiğini hatırlatmak...
bütün bunları bildiğimiz halde unuttuğumuz için hatırlatmak....
bu hatırlatma her şekilde devam edecek...
bu hatırlatmayı yapan herkes allaha yardımcı olacak...
insan olduğumuzu unutmayalım...
vicdanımızın sesine kulak verelim...
işte bu büyük imtihanımız...
Selam Asım bey;
Avatardaki amca pek bir tatlıymış.
Yazdıkların da öyle...
İşte bu...
Her vakit, her dem vicdanın / adaletin pusulasına / kıblesine yönelmek.
Kendin yöneldiğin gibi henüz yönelmemiş olanı da yöneltmek.
Bilgin kulun yaptığı gibi doğrultuvermek / ikame etmek duvarı...
Her şeyi, her sözü, her vakti fırsat bilip, ille de ille de yönünü iyiliğe çevirmek.
Hayra ve barışa.
İnat sa bu işte inad etmek. Gah zındanda, gah açıkta.
Ama gizli ama aşikar.
Büyük gezegenlerin çekip çevirmesi gibi, hayatın akışı içerisinde iyiliğe ve erdeme çağıran bir merkez olmak.
Bu hayat pınarının tespit edilen her taşkınınıa müdahale etmek.
Ama küçük, ama büyük.
Ama işe yarar ama yaramaz.
Her halde ve her şartta yükün altına girip destek olmak.
Cenaze merasimlerinde salı taşıyan, orasından burasından destek olan insanlar hep duygulandırmıştır beni.
Bağıra çağıra ilerleyen bir ambulansın önünden kenara çekilen araçlar...
Evlenen insanlara küçük büyük takıp takıştıranlar...
Yeni bir eve gittiklerinde oraya destek olsun diye küçük büyük, az çok bir şeyler götürenler...
Bir yaşlıyı yahut bir çocuğu caddeden karşıya geçirenler...
Ve küçük ve büyük sayılabilecek nice nice şeyler...
Bunların hepsi aynı özün, aynı ışığın yansımaları.
Bunları yapanlar, kendilerinden başkaları ile ilgilenenlerdir. Sosyal insanlardır.
"Hep bana" değil, "Hep bize" ...
İnsana, insanlığa...
Bütün mahlukata...
Canlıya ve cansıza...
İnse ve cinne...
Gizliye ve aşikara...
İlgili, alakalı, farkındalığı yüksek, vicdanlı bir bakışla bakar, öyle bir dokunuşla dokunurlar.
Fıtratın, erdemin gösterdiği iş ve eylemlere destekleri süreklidir. Duruş ve istikametlerini muhafaza ederler.
Hiç bir gaile, hiç bir başka amaç, bu yönelişten alıkoyamaz.
Çünkü onların yaşamı bu yöneliş ve yönlendirme, doğrultma için vardır.
Aynı işi zaten yapmakta olanlara karşı pek bir sevecen, yakın ve alçak gönüllüdürler.
Engel olanlara karşı ise onurlu ve zorludurlar.
Direnişleri de destekleri gibidir.
Ama küçük, ama büyük...
Ama aşikar, ama gizli...
Ama işe yarar ama yaramaz...
Her halde ve her şartta...
Hiç bir gaile, hiç bir amaç onların kötülüğe karşı direnişine engel olmaz.
Çünkü onların bütün yaşamı arınıp, kötüye engel olmak üzerine kurulmuştur.
İyiliğe destek çıkan, kötülüğe engel olur.
Kötülüğe engel olan, iyiliğe destek çıkar.
Onlar, iyilik pınarında akıp gidenlerdir. Yük tutmazlar.
Göçebe olan yeğni olur. Ağır olan zor ilerler.
Yolculuğa yetim bir azık kafi...
Fazlası kalıcının işidir.
Bir de çok bağışlayıcıdırlar. O yolcular geriye dönüp bakmazlar. Kusurlar, kabahatler hep geride kalmıştır. İleri bakanlar, ileriye giderler.
Geriye bakanlar geride kalırlar.
İyiliğin yolcuları geriye bakarlarsa başka değil, ancak kendilerine bakarlar. İzlerine bakar tefekkür ederler. Bu onlara sürüp giden yolculuğun gerçekliğini gösterir. Bu gün, dünün ahireti idi... Yarın bu günün ahireti...
Böylece onlar, ahire de iman ve dikkat ederler...
Onların yol gösteren ışığı kendi içlerinde, fıtratlarındadır.
Yol almak için şimşek beklemezler.
Esenlik dileklerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
avatardaki yaşlı ve çok tatlı amcayı nette bu gün gördüm...
benzer resimler için http://www.haber7.com/foto-galeri.php?cID=369105
adresine bakabilirsin...
ufuk açıcı yazın için de ayrıca teşekkürler..
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma