bulenttttttt Yasaklı
Katılma Tarihi: 29 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 115
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bilindiği üzere toprak olan, insanın bedenidir. Ruh, Allah'ın izniyle ebediyyen yaşayacaktır. Reenkarnasyon dediğimiz hadise de ruhun bu dünyaya tekrar gelişidir, kişinin bedeninin değil.
Konuya İslam açısından baktığımızda durum Hint Sistemlerindeki uygulamalardan biraz farklıdır. Hintliler insanların ağaç, hayvan, taş vb. hallerde de gelebileceğini iddia eder. Ve bu gelişin amacını ilahi kudrete ulaşma arzusunda aramazlar.
Ama İslam'a bakıldığında reenkarnasyonun kabulü, insanın tekâmül sürecini tamamlaması amaçlıdır. Durumu şu örnekle değerlendirelim:
12 yaşında ergenliğe girmiş bir kişinin, 1 ay sonra öldüğünü ve İslam'ı anlamaya vakit bulamadığını, bu nedenle de şirk içinde veya hurafelere boğulmuş olarak vefat ettiğini varsayalım. Bir kişinin de ergenliğe girdikten sonra, onlarca yıl Kur'an'ı araştırma fırsatı olduğunu ve öyle öldüğünü düşünelim...
Olaya bu yönden bakıldığında ruhun, İslam'ı anlamaya yetecek zamanı bulamadığını (tekâmülünü tamamlamaya) ve böylelikle de verdiği kararın tam bir aydınlanmadan sonra gerçekleştiğini söyleyemeyiz.
Gerçi Kur'an araştırmacıları durumu daha iyi anlayacaktır ki; çok büyük dahiler müstesna, normal insan zekâsı tüm asırlara hükmeden bu mucizevi kelâmı 30-40 yıl içinde anlayacak boyutta değildir ki, kitaplarını okuduğumuz çoğu âlim de bu konuda farkederek veya farketmeyerek ittifak halindedirler.
Çünkü hiçbir tanesi dediklerinin yorumdan öte olmadığını bilmemezlik içersinde değillerdir. Bilge kişi de bunun aksini iddia edemez. Çoğunun son cümleleri "En iyisini Allah bilir" şeklinde olmuştur. Bunun nedeni ise onlarca yıl akıl yürüttükleri Kur'an'ı anlayacak yeteli ömre sahip olmamalarıdır.
Buradan yola çıkarsak reenkarnasyon olayını İslami çerçevede değerlendiren ünlü İslam düşünürü Y. Nuri Öztürk'ün ve onun vesilesiyle Süleyman Ateşi'in yorumlarına bakalım:
__________________ bulenttttttt
|
bulenttttttt Yasaklı
Katılma Tarihi: 29 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 115
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
FÂTIR SURESİ (43/35. Sure)
*Ayet 37:
Reenkarnasyon Kur'an'ın verilerine ters değildir.
Azaptan kurtulup geri gelmek isteyenler yani kendilerine yeni bir imkân verilmesini isteyenler daha önce kendilerine yeterli süre verildiği için ret cevabı almaktadırlar. Bu süre verilmemiş olsaydı tekrar dünyaya gönderilebileceklerdi. Bu ayetin muhatabı olmak bakımından dünyada 25 yıl kalanla 100 yıl kalan aynı tutulamaz. Geri dönüşe ret cevabı verilmesi için dünyada kalışın, 'öğüt alanın, onu alması için gerekli bir süre'yi bulması lazımdır.
Kur'an 'ömür' kavramını insanın tekâmülünü tamamlaması için gerekli olan süre anlamında kullanmaktadır. Buna 'muammer olmak' da deniyor. 11. ayet bu sürenin bir kitapta belirlendiğini ve hiç kimsenin bu belirlenen süresinin o kitaptaki kayıtlar aksine kısaltılamayacağını söylemektedir. Sürenin dünyaya kaç kez gelmekle tamamlanacağını Cenabı Hak bilir. Kişinin mahşer hesabı işte bu sürenin tamamlanması sonunda görülecektir.
İmkânları iyi kullanmayarak, ömrü, yani kendisine verilen süreyi heder edenler 'erzel-i ömr'e yani tekâmül için belirlenen çizginin başlangıç noktasına geri çevrilirler. Yâsin 68. ayet de bu gerçeğe dikkat çeker:
"Kimi uzun ömürlü kılarsak, onu yaratılışta gerisin geri çeviririz."
VÂKIA SURESİ (46/56. Sure)
*Ayet 60-62:
Bu ayetlerde reenkarnasyona işaret vardır.
Bu ayetlerden mahşerdeki yaratılış anlaşılabileceği gibi, dünyada yeniden bedenlenme yani reenkarnasyon da anlaşılabilir. Hatta ayetlerin lafzı, ikinci mânâyı anlamaya daha uygundur. Nitekim, Fahrettin er-Râzî'den Elmalılı'ya kadar birçok müfessir, getirdikleri açıklamalarla ikinci mânâyı ortaya koymuş, ancak geleneksel kabullere uyarak reenkarnasyondan bahsetmemişlerdir.
Reenkarnasyonun Kur'an'a ters düşmediğini savunan Süleyman Ateş, Tefsir'inde bu ayetleri açıklarken şu satırları yazmıştır:
"Birinci ayette, yeniden yaratılacak insanın bedeninin, bu bedenin aynı değil, benzeri olacağı; "Sizi, bilmediğiniz bir biçimde yaparız" anlamındaki ikinci cümleden de, yeniden yaratılacak insanın, bilinmeyen bir biçimde yaratılacağı anlaşılır. Daha önce geçen benzeri ayetlerle karşılaştırılırsa bu ayetlerden de kemal bulmadan ölmüş insanın, bilinmeyen bir zamanda ve bilinmeyen bir biçimde yeni bir bedene sokulup yeniden getireleceği mânâsı çıkarılabilir."
"Bu ayetler, olgunluk kazanmış mümin insanlara değil, âhireti inkâr eden kemal bulmamış cehennem halkına hitaptır. Bundan, kemal bulmamış inkârcı insanların, kemal bulmak üzere tekrar bedenlere sokularak yeniden yaratılacağı anlaşılır. Bu taktirde ba's (yeniden bedensel hayat, öldükten sonra dirilme) olayı, kemal bulmamış ruhlara mahsus olabilir. Kemal bulmuş ruhlar, huld cennetine gittiklerinden, bedensel hayata dönmezler.
Ba's, kemal bulmamış ruhların, kemal bulmak üzere bedensel hayata getirilmesidir ki, bedenden bedene geçen ruh, bu bedenler içinde dünyanın ıstırabını, sıkıntılarını çekerek olgunlaşır. İşte bu gelip gitmeler, ruhu pişirip olgunlaştıracak olan cehennem hayatıdır. Her bedensel hayatta yapılanlar, ruhun daha sonraki hayattının mahiyetini çizer. Kötülüklerden korunan ve Allah'a ibadetle olgunlaşan ruh, ebedîlik cennetine girer; bir daha, gerçekte azap olan bu bedensel hayata dönmez. Ama olgunlaşmayan ruhlar, olgunlaşıncaya dek yeni bedenlere sokularak dünyaya getirilirler." (Ateş; 9/238)
MÜMİN SURESİ (60/40. Sure)
Ayet 11:
Reenkarnasyon fikri bu ayetten de destek almaktadır.
Ayetin zahirinde bu işaret vardır. Bu ayet azap çekmekte olan bazı kişilerin şöyle feryat ettiklerini bildiriyor:
"Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün, iki kez dirilttin. Artık günahlarımızı itiraf ettik. Buradan çıkmak için bir yol daha var mı?"
Görüldüğü gibi, ayette iki defa öldürülüp diriltilen ve tekrar diritilmeyi isteyen bir topluluk söz konusu edilmektedir. Buradaki iki defa öldürülüp iki defa diriltilmeyi ayete parantez içi ilaveler yaparak istedikleri anlamlara çekenlerin, kendi kanaatlerini Kur'an'a sokmaktan başka hiçbir dayanakları yoktur. Ayet, bazı insanların ikinci, üçüncü kez bedenlenmek üzere dünyaya geri gönderildiklerini gösteriyor.
Saffât Suresi 54-61'de biri cehennemde, biri cennette iki arkadaş şöyle konuşturulmaktadır:
"Dedi: 'Siz de bir araştırır mısınız?" Araştırdı, nihayet, onu cehennemin ta ortasında gördü. Dedi: 'Vallahi, az kalsın sen beni de buralara düşürecektin. Rabbimin nimeti olmasaydı, kesinlikle ben de şurada toplananlar arasına girmiş olacaktım. Peki, biz artık ölmeyecek miyiz? Sadece ilk ölümümüz; azaba da uğratılmayacağız, öyle mi? Doğrusu bu, büyük başarının ta kendisidir. Çalışanlar, böylesi için çalışsınlar."
Görüldüğü gibi, ayetlerde cennet ehlinin yani tekâmülünü tamamlamış olanların tekrar öldürülmeyecekleri söylenerek cehennem ehliyle bir farklarının da bu olduğuna dikat çekilmektedir.
Dühan Suresi 56. ayet, cennet ehlinin ikinci kez öldürülmemelerini yine Allah'ın bir lütfu olarak gündeme getirmektedir:
"Orada ilk ölüm dışında ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur."
Müfessir Süleyman Ateş, Furkan Suresi 13-14. ayetleri de işaret ettiğimiz yönde değerlendirerek şu açıklamayı yapıyor:
"Belki de bu ayetlerde, dünyada olgunlaşıp, bedenin ölümünden sonra cennete giden ruhların, bir daha dünyadaki bedensel hayata dönemeyecekleri, fakat dünya da olgunlaşmadan bedenden ayrılan ruhların, bir süre ruhsal azaptan sonra bedene dönüp tekrar ölecekleri, ta ruh olgunluğuna erinceye dek birkaç kez bedensel hayata dönüp ölümü tadacakları; ancak olgunlaşmış olan ruhların bedenden ayıldıktan sonra cennetlere girip ölümsüzlüğe erecekleri anlatılmış olabilir. Bu ve benzeri ayetlerin zâhirinden bu mânâ anlaşılmaktadır."
Ateş, ayetlerin bir reenkarnasyon ihtimalini belirten ifadelerinin çeşitli tevillerle bu anlama gelmediklerini söyleyenleri de şöyle eleştirmektedir:
"İnsanlar, belli yönde şartlanmış olan kamunun tepkisinden çekindikleri için bazı ayetlerin açık anlamını tevil etme yolunu tutmuşlardır." (Ateş; Tefsir, 8/318)
Ateş'e göre, Bakara 28, Vâkıa 60-61, İnsan 28, Abese 19-22. ayetlerde de tekrar bedenlenmeye işaret vardır. Ateş, şunu da ekliyor: "Nisa Suresi'ndeki 'Derileri piştikçe, azabı tatsınlar diye onlara başka deriler vereceğiz' ayeti, ünlü İslamî düşünce ekolü İhvânu's-Safâ tarafından tekrar bedenlenmeye delil olarak değerlendirilmiştir. (Ateş; Tefsir, 8/202)
NAHL SURESİ (70/16. Sure)
*Ayet 70:
Reenkarnasyona burada da işaret edilmektedir.
Geleneksel müfessir ve mealciler bu ve Hac Suresi 5. ayetteki 'erzeli'l-umr' (ömrün en basit ve düşük noktası) deyimini ihtiyarlık ve bunaklık şeklinde mânâlandırarak ayetin bütün hikmetini yok etmişlerdir.Bir kere, erzel-i ömre atılmaktan veya itilmekten değil, geri götürülmekten bahsediyor. Ayette kullanılan 'yüreddü' fiili itilmek, atılmak gibi küçültücü bir mânâ ifade etmez. Bu geri çevirme ve başa döndürme ifade eder. Buna göre, erzeli'l-umr, ömrün başlangıcı, tekâmül sürecinin en düşük noktası demek olur.
İkincisi, insanın ileri yaşlara kadar yaşatılması, elinin ayağının tutmaz, hafızasının gereğince işlemez hale gelmesi insan için bir rezillik ve düşüklük neden olsun? İnsan ömrünün o noktasında fıtrat kanunları açısından en saygın ve olgun dönemindedir. Allah, kulunu kendisine en yakın olduğu bir dönemde böyle kötü bir sıfatla anmaz.
Bize göre, bu ayette, mucize bir üslupla yeniden bedenlenme yani reenkarnasyon gündeme getirilmektedir. Allah insanları yaratır ve öldürür. Ölenlerden bazıları (hepsi için kural değil) yeniden ömrün başlangıç noktasına çevrilir ve ilk hayatında edindiği bilgileri hatırlamayacak biçimde yeniden bedenlenebilir.
NÛH SURESİ (71/71. Sure)
*Ayet 17-18:
Yerden tekrar tekrar çıkarılmanın anlamı reenkarnasyon olabilir.
Bu ayetler, insanın yaratılış sırrına dikkat çekerek onu Hakk'ın kudreti üzerinde düşünmeye çağırıyor. Bizim anladığımız budur.
Bu ayetlerden reenkarnasyonu anlayan bilginler de vardır. Muhyiddin İbn Arabî (ölm. 638/1240) bunların başında gelir. Süleyman Ateş de ayetleri bu yolda yorumlamıştır. Şöyle diyor:
"İnsanı temelde topraktan, çeşitli aşamalardan (bitki-sperm-insan aşamalarından) geçirerek yaratan Allah, ölümle tekrar toprağa döndürür; ama aynı olguyu tekrarlar. Dikkat edilirse burada hitap edilen insanlar, inanan insanlar değil, Hz. Nûh'un hitap ettiği, irşada çalıştığı müşrik insanlardır. İşte onlara hitaben: 'Sonra sizi tekrar toprağa döndürüyor ve birkez daha ondan çıkarıyor' buyuruluyor. Müşrik, suçlu insanın, cezasını çekip olgunlaşmak üzere yeniden topraktan çıkarılıp yaratılacağı belirtiliyor."
"Bu anlatımda iki ihtimal vardır. İnsan, kıyamette yeniden bedene sokulup topraktan çıkarılacaktır. Müfessirlerin büyük çoğunluğunun kanaatine göre, haşr, şu toprak üzerinde olacaktır. Bu taktirde ayette bedenden ayrılan insan ruhunun, yeniden bedene sokulup, haşrın olacağı bu dünyaya yeniden getireleceği anlatılmıştır. Bu ikinci anlamı güçlendiren birkaç ayet vardır." (Ateş; Tefsir, 10/83)
MÜMİNÛN SURESİ (74/23.Sure)
*Ayet 99-100, 105-108:
Reenkarnasyonu inkâr Kur'an'a dayandırılamaz.
Bu ayetlerde dünyaya tekrar geri dönmek isteyenlere ret cevabı verildiğini görüyoruz.
Bu, reenkarnasyonun olmadığına değil, olduğuna kanıttır. Dünyaya sürekli geri gidip açığını kapatmak isteyenelerin bu istekleri reddediliyor. Elbette ki dünyaya tekrar dönmemesine karar verilenlerin bu istekleri reddedilecektir. Ama bu onların daha önce reenkarne olmadıklarını veya başkalarının dünyaya tekrar gönderilmediğini ifade etmez; geri gelmenin herkes için kural olmadığını belgeler.
Reenkarnasyona delil veren ayetlerden Nahl 70, Hac 5, Mümin 11. ayetler, ait oldukları yerlerde değerlendirilmiştir. Burada üzerinde duracağımız ayetlerden biri de Bakara Suresi 28. ayettir. Şöyle deniyor:
"Allah'a nasıl nankörlük ediyorsunuz/Allah'ı nasıl inkâr ediyorsunuz?! Siz ölülerdiniz, O sizi diriltti. Sizi yine öldürecek ve sonra diriltecektir. Nihayet, O'na döndüreleceksiniz."
Burada birbiri ardınca iki ölüm, iki dirilmeden ve nihayet Allah'a döndürülmekten bahsediliyor ki bu da reenkarnasyonun varlığına işarettir.
Kur'an'daki İslam - Y. Nuri Öztürk -
__________________ bulenttttttt
|