Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yeni Şafak Gazetesinin köşe yazarlarından Sayın Hayrettin Karamanın 25 Ocak tarihli yazısını okuyunca doğrusu nasılda bazen, iyice düşünülmediğinde sanıya iman ederek, inanç temellerimizin ne derece yanlış yönlendirildiğini daha da iyi anladım. Rahman doğruya ulaşmak isteyenleri Kuranın ipine sarılın diye bizleri davet eder, ama bizler ne yazık ki bu kitabı okusanız da anlayamazsınız diyenlere inanıp, okumadığımızdan o kurtarıcının da ipine böylelikle sarılma imkânımız hiç olmaz. Bu sözleri neden söylediğimi yazıdan alıntılar yaparak anlatmak istiyorum. Ama önce yazının konusundan bahsedeyim kısaca. Konusu kendini bilmez birisinin küçük yaşta bile olsa kızların evlenebileceği fetvasını vermesiyle ilgili, bunu da bir hadis bilgisine dayandırarak söylüyor tabi. Bakın yazı nasıl başlıyor. (Çocukların velileri tarafından küçük yaşta evlendirilmelerinin caiz olduğu konusunda fetva veren çevreler bu hükme kaynak olarak Buhari'de yer almış bulunan bir rivayeti kullanıyorlar. Bu rivayette Hz. Ayşe’nin altı yaşında evlendirildiği ve dokuz yaşında da zifafa girdiği ifade ediliyor.) Hadis konusuna çok güvenip kayıtsız şartsız iman edenler ve İslam ı bunlara göre yaşayan dostlarımız bilir ki, Buhari den aktarılan hadisler güvenilir kaynaklardan sayılır, yani peygamberimizin altı yaşında evlendiği, dokuz yaşında da gerdeğe girdiğini söylüyor bu güvenilir kişi. Düşünebiliyor musunuz bizler kimlerin sözlerini kesin doğru kabul edip, geleneklerimizi, inançlarımızı dahi bunlara göre değiştiriyoruz. Hiç düşünmeden peygamberimizi de ne duruma düşürüyoruz Dünya milletlerine. Gel ondan sonrada İslam ı Dünyaya yay yaya bilirsen.
Yazı da geçen şu sözler asıl benim dikkatimi çekti ve yanlış bilgiyi aktarmış olmasına rağmen, yinede hadisi günümüze aktaran Buhari bakın nasıl dikkatle ve hassas kelimelerle özellikle bakın nasıl seçilerek savunuluyor? (Bu olayın böyle olmadığını sağlam tarih bilgisine dayanarak ileri sürenler de var. Bunlar, diğer deliller yanında Hz. Aişe'nin ablası Esmâ'nın doğum tarihinden ve aradaki bilinen yaş farkından yola çıkarak Hz. Aişe'nin nikah yapıldığında 14, zifaf yapıldığında ise 18 yaşında olduğunu söylüyorlar. Bu durumda Buhari'de bulunan bir hadisin metin yönünden tenkit edilmiş olduğu anlaşılıyor; bilindiği gibi ravileri sağlam olan hadisler de metin yönünden tenkide tâbi tutulabiliyor ve ravinin yalan söylememekle beraber -İmam Şafiî'nin de Risale'de ifade ettiği gibi- yanılması mümkün görülüyor. ) İşte bizlerin yaptığı en büyük yanlış ve yanılgı burada yatıyor. Beşerin her zaman yanılabileceğini, şaşabileceğini ve bizlere tevatür yoluyla gelen sözlerin, her zaman doğru olmayabileceğini düşünmek istemediğimiz gerçeği ile karşı karşıya olmamızdır en büyük yanılgımız. Burada sanırım peygamberimize yapılan saygısızlık ve bu iftira, asla hiçbir aklı başında çoğunluğun kabul edemeyeceği bir konu olmuş ve araştırma sonucunda her zaman doğru söyler dedikleri kişinin de yanılabileceği gerçeğiyle karşı karşıya kaldıklarını görebilmişlerdir. Ama yinede savunmaya ve de yapılan bu büyük yanlışın sorumlusuna takınılan tavır ve sözlere dikkat edin lütfen. (Buhari'de bulunan bir hadisin metin yönünden tenkit edilmiş olduğu anlaşılıyor; bilindiği gibi ravileri sağlam olan hadisler de metin yönünden tenkide tâbi tutulabiliyor ve ravinin yalan söylememekle beraber -İmam Şafiî'nin de Risale'de ifade ettiği gibi- yanılması mümkün görülüyor.) Doğrusu o kadar güvenilir olarak düşünülen kişi demek ki yanlış yapabiliyor ve tenkit edilebiliyor diyor. Kaynakları sağlam olmasına rağmen, hadisler tenkide tabi olabiliyor diyerek, bu kadar büyük bir yanlışı, hatta peygamberimize iftira atmayı bile, yalan söylememekle beraber, yanılması mümkün görünüyor diyebiliyor bu yazıyı yazan. Sizlere soruyorum bir arkadaşınız çıksa yıllar sonra dese ki, arkadaşım olan Mehmet aslında evlendiği karısıyla altı yaşında evlendi, ama daha küçücük yavru olduğu için biraz büyümesini bekledi, daha fazla beklemeden dokuz yaşında gerdeğe girdi dese, sizler bu kişi hakkında neler yaparsınız? İşte olay bu kadar vahim ve de üzücü. Ama bunu söyleyene biz yalan söylemiş bile diyemiyoruz ne diyoruz? Aslında bu insan hiç hata yapması mümkün değil ama, demek ki bazen tenkit edilebiliyormuş, aslında buna yalan söylemiş dememek kaydıyla, demek ki yanılmış demek gerekir diyebiliyorlar. Size böyle bir iftira atılsa sizler o kişi hakkında böylemi söylersiniz Yoksa……. Değerli dostlar işte bizlerin yaptığı yanlış örneğini görüyor musunuz? O güzel ve örnek peygamberimize atılan iftirayı böylemi karşılamalıydık dersiniz? Yorum sizlerin. Bizlere aktarılanları Kuran süzgecinden hiç geçirmeden kabul etmemiz ne yazık ki bizleri bu hale düşürmüştür. Yazının sonundaki cümle ise bence çok daha vahim. (yanılması mümkün görülüyor.) Bunu söyleyen, aktaran bir beşer, bizler onu öyle yanılmaz ve hata yapmaz kabul etmişiz ki bu durumda ve bu iftirada bile ona karşı sözcüklerimizi yumuşatıp, demek ki oda hata yapabiliyormuş diyebiliyoruz. İnsan bir beşerdir elbette her zaman hata yapacaktır, nefsine yenik düşecektir. Peygamberler bile hata yapmışta bunun örneklerini kuran veriyorsa, lütfen artık birilerini hata yapmaz sınıfından çıkaralım. Hata yapmayan yalnız ve yalnız RABBİMDİR. Peygamberimizin yaşadığı dönemde bile sözlerini çarpıtarak birçok şekilde aktaranlar olmuştur, birde yüzyıllar geçtikten sonra söylenen sözleri düşünün, eğer bu sözleri kuran ile karşılaştırmaz isek hesabı Rahman huzurunda asla veremeyiz. İslam âlemini şöyle bir düşünün her şey aslında anlaşılacaktır. Aynı kitaba inananlar bile sırf bu sözlerden dolayı mezheplere ayrılıp, birbirini öldürüyorsa, daha sonra olacakları tahayyül bile edemeyiz.
Yazının bir bölümünde kadınların çocuk yaşta evlendirilebileceğini savunarak böyle bir fetva veren kişiye, Fas Yüksek Bilim konseyinin aklınca söyleyeni kınayıp, kendilerinin söylediklerine bakar mısınız lütfen. ("Fas Yüksek Bilim Konseyi fetvayı kınarken, Şeyh Magravi'yi de mahkemeye verdi. Konsey, İslam tarihinde sadece Peygamber Efendimiz'in bu tür bir evlilik gerçekleştirdiğine inanıldığını belirtti.) Düşünebiliyor musunuz bunu söyleyen şeyhi kınayan Yüksek Bilim Konseyinin söylediği, nasıl bir cehalet konseyi olduğunu gösteriyor. Utanmadan bu konsey küçük yaşta evlenmeyi yalnız peygamberimiz yapabilir bizler yapamayız diyerek, bu yalanı tastikleme cehaletini bile gösterebiliyorlar. Bunların okumuşu böyleyse cahili kim neler söyler. Peki, o konsey ve bunu savunan şeyh bu bilgiyi nereden aldı dersiniz? Buhari’den nakledilen hadislerden tabi ki. İşte elimizdeki Kuran apaçık dururken sarıldığımız kitaplar bizleri buralara kadar getiriyor, Allah bizleri affetsin. Bu bilgileri aktaran hiçbir beşer tepkisiz kalamaz hele bu yazıyı milyonlarca insan okuyorsa. Hiçbir Müslüman beşerin sözleriyle değil, kuranın emirleriyle hareket eder, çünkü peygamberimizde böyle yapmış ve bizlere bunu tavsiye etmiştir.
Allah peygamberimize ve eşlerine özel ayetleri kuranda açıklamıştır, hatta artık evlenmesini bile yasakladığı ayetleri vardır, sormak isterim acaba küçük yaşta peygamberimizin evlendiğini hangi doğru kaynaktan aldılar da bu iftirayı atıyorlar? Bakın bu tür insanlara rabbim ne diyor. (Mümin sur.56: Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın ayetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir.) Evet, Yüce rabbim onlar kendilerine gelmiş kesin deliller olmadan bu sözleri söylüyor ve küçük yaşta bebelerin bile evlenebileceği bilgisini, yalan yanlış sözlerde arıyorlar. Yaratan ayetinde evlenmek için evlatlarınızda erginlik ve olgunluk arayın dediğini görmezden gelerek, İslam a iftira atıyorlar, elbette cezalarını çekeceklerdir bunlar, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bakın Allah bizleri nasıl uyarıyor bu ayette alınacak çok dersler var ama bizler o kadar çok veliler edinip onlara güvenmişiz ki yolumuzu onların sözleriyle çizmişiz.( Ali İmran 118: Ey iman sahipleri! Kendi dışınızda hiç kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir.) Şimdi anlatmak istediğim herhalde daha iyi anlaşılmıştır umarım. Bizler Allah a ulaşmak adına çizdiğimiz yolu beşerin sözleriyle değil, Rahman ın sözleriyle belirlemeliyiz. Eğer bunu yapmaz isek yolumuzun üzerine çıkacakları da kabul etmek zorunda kalırız bunu da unutmayalım. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
NOT: Yeni şafak gazetesindeki Yazının tamamını okumak isteyenler için link:
http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=25.01.2009&y=Hayrett inKaraman
|