Yazanlarda |
|
malik bin nebi Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 439
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam arkadaşlar umarım hepiniz iysinizdir,
bir konuda paylaşımlarınızı bekliyorum, hep beraber maddeleyip derinlik ve zenginlik katabileceğimiz bir alan diye düşünüyorum, bunu bir nevi forum oyunlarına da benzetebilirsiniz ama daha çok forum ortaklaşa çalışması gibi görmekde fayda var,
katılımco ilk önce bir sorun veya bir hasen amel söyleyecek daha sonra bir başka kardeşimiz bu hasen amelin salih amelini söyleyecek ama tek bir şartla teklifine nasıl sorusunu soracak ve uygulamalı projesini anlatacak,
hasen amelleri ağrı kesiciler
salih amelleri de tedavi ediciler olarak düşünebiliriz,
ağrı kesiciler ağrı hissini ortadan kaldırır ama ağrı hala ordadır sadece hissetmezsiniz,
tedavi ediciler sorunun temelden çözümünü sağlar, ki salih ameller bu noktada sorunu salaha feraha ulaştıran eylem gibi de düşünülebilir, neticede bu bir kavram çalışması olmadığı için tanım hakkında bu kadar kelam yeterli diye düşünüyorum,
çalışmamızı nasıl zenginleştireceğimiz derinleştireceğimiz hakkında yapılacak önerilerle farklı bir şekilde de ilerleye biliriz,
sorun =
hasen ameli=
salih ameli=
kısa bir örnekle açıklayayım,
genel sorun = engelli vatandaşlarımzın yaşadıkları sorunlar
özel sorun = tekerlekli sandalyeli engelli vatandaşlarımızın sorunları,
hasen ameli = kaldırıma çıkmaya çalışan tekerlekli sandalyeli bir engelli vatandaşımıza kaldırıma çıkması konusunda yardımcı olmak,
salih ameli = kaldırımlarda engelli vatandaşlarımızın rahatca inip çıkabilmelerini sağlayacak eğimli alanlar oluşturmak.
nasıl = belediyelerin ilgili kuruluşlarını durumdan haber edip, görevleri konusunda onları teşvik etmek, eğer bu konuda onlardan bir cevap alınamazsa, imkanlarımz ölçüsünde gerekli çalışma izinleri alınarak ehliyetli kişileri istihdam edip ulaşabildiğimiz kadar kaldırımı, bu eğimlerle donatmak.
her bir katılımcı bütün maddeleri doldurmak zorunda değildir tek zorunluluk salih amelin nasıl yapılacağını anlatmaktır,
mesela ben sadece sorunu söyledim,
bir sonraki üye bu sorunun hasenini söyledi,
bir sonraki üye hasenin salih eylemini söyledi,
sonra bir başka üye aynı hasenin bir başka salih eylemini söyledi,
bir sorun salaha kavuşturulmadan bir diğer soruna geçilmemeli, katılımcıların genel kanaatine göre sorunun haber vericisine göre de bunu belirleye biliriz, yukardaki örnekden sonra ilk sorun ile çalışmamızı başlatıyorum.
genel sorun = ceza sistemi
özel sorun = hapis cezalarının insanların bütün hayatlarına etki etmeleri ve sosyal yaşama uyum sağlayamamaları.
Katılımlarınızı bekliyorum,
Şimdiden hepinize teşekkürler
Esenlik dilerim Rabbimizden
|
Yukarı dön |
|
|
Metehan2003 Ayrıldı
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam sana işleyen ve parıldayan Beyin,
Öncelikle seni tebrik ederim,öyle guzel bir konu başlığı
açmışsın ki...
Çözüm odaklı,teşhis ve tedavi bir arada.
Verdigin örnekte çok güzel,yani Engelli kardeşlerimizin
yaşadığı sorunlar ve kaldırımlarda islahat projeleri.
Ancak açılış konusuna gelince...
Adalet bu memlekette mumla aranan birşey.Başlıbaşına bir
dert küpü.Neresinden tutarsan tut Dökülüyor.
Hani derler ye Altı şişhane üstü bilmem ne...Huku
sistemi adeta bir FRANKENSTEIN.Bir hilkat garebesi.
Büyükce bir Kazan almışlar içine Bir tutam MECELLE,bir
Miktar İsvicre medeni kanunu,bir kaşık İtalyan Ticaret
kanunu,eh birazda Alman Ceza yasası,Fransızdan
biraz,ordan biraz burdan biraz....SONUÇ?
Sonuç ortada...Kördüğüm.
Anayasayı ele alalım;
180-200 maddelik Anayasamı olur? Komik ötesi.Adamlar
yuzyıl once bir Anayasa yapmış 8,bilemedin 10 madde.
Darbeler,şunlar-bunlar, hiç girmeyeyim bile...içler
acısı bir durum.
Şimdi bunlar dururken ceza sistemini ve Mahkumların
Hayatına etkisini nasıl tartışabiliriz?Nasıl bir çözüm
önerisinde bulunabiliriz.
Anayasalar Toplumsal uzlaşı ile yapılabilir.Gerisi
Lafıguzar...Şimdiye kadar neyle yönetiliyorduk dersen;
yok yok demezsin,sanmıyorum:)
O zaman şöyle bir soru geliyor aklıma;
MEDINE Sozleşmesi bir Anayasamıdır?
Kuran ehline göre bir devlet tarihte hiç kuruldu mu?
ŞuandA kurulsa bu Hadisci,Evliya putlarına tapan
Hurafeci Toplulukla aynı Devlet çatısı altında nasıl
yaşayabilirsin?.Bunlardan bunalmış,nefret
etmiş,tiksinmiş ve kendini LAİK olarak tabir ederek
farklı bir yol tutmuş olanları nasıl ikna edebilirsin?
Bu iki ana topluluk la birlikte kendi aralarında kısım
kısım ayrılmış tum bu cemaatlar,tarikatlar,Klupler bana
gelecek açısından hiç umut vermiyor maalesef.
Her nekadar Demokrasi taraftarı olsamda,bunları ancak
bir DEMİR YUMRUK birarada tutar,diye düsünüyorum.
Çünkü çogu KADIFE ELİ görünce şımarıp aşırılığa giden
müsrif bir topluluktur.
__________________ "Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
|
Yukarı dön |
|
|
malik bin nebi Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 439
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam güzel kardeşim,
genel sorun = ceza sistemi
özel sorun = hapis cezaları ve bu cezalar neticesinde sosyal uyum sorunları pisikolojik sorunlar,
hasen amel = bu tür cezalara maurz kalmış kardeşlerimizin pisikolojik sorunlarını düzeltmek adına tıbbi yardımlar, merhametle yaklaşım, toplumsal kazanım adına bu vatandaşlarımızın istihdam edilmesi için imkan sahipleri ile görüşmek ve imkan sahipleri isek teşvik etmek, tabiki gerekli ehliyetleri kazana bilmek adına da gerekli süreçleri uygulattırmak,
(parantez içerisinde bir anımı paylaşmak isityorum ( geçmişinde ceza evi macerası olan bir kardeşimle "bayrampaşa fazla kalmıyacağım" isimli bir film izliyordum, ben filmi izlemeye dayanamadım onun durumunu varın siz düşünün, aynı zamanda toplumda nasıl bir mühür yemiş olabileceğini de düşünün, bazen potansiyel suç ortağı bazen potansiyel suçlu bazen geçmişi gizli kalmalı vesaire, iş konusunda çok da seçeneği olduğunu da zannetmiyorum, bazen kapalı alanlarda zor anlar yaşıyor,)
hasen amelin salihi kısmında görüş belirtmek isteyen kardeşlerimiz varsa önerilerini dinlemeken zevk duyarım,
çalışmamızı şöyle değiştirelim,
sorunu belirten kişinin sorunu üzerinden gitme zorunluluğu olmamakla beraber bir sonraki katılımcı gördüğü öncelikli sorunu gündeme taşıyabilir, illa bu sorun üzerinden veya belirtilen sorun üzerinden gitmek zorunda değiliz, belki bir kaç sayfa sadece sorunlar üzerinden gidilebilir, bu sadece bir başlangıç.
ayrıca metehan kardeşimin yazısından, sorunun
hasen amelini = ceza sistemi ile muhattap kalmamak olarak algıladım,
yanlışsam düzelt lütfen kardeşim, ve senden gündeme taşınacak bir sorun bekliyorum:)
Esenlik dilerim
|
Yukarı dön |
|
|
Metehan2003 Ayrıldı
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam sevgili kardeşim,
Benim bir Hayalim vardı.Di li geçmiş zaman kipini
kullanıyorum çünkü o zamanlar Gençtim:)
O yıllarda yeni yeni C++ Programcılıgı öğreniyorum.
Sürekli Program yazıyorum, Java ile gece başlayıp ara
vermeksizin diğer gece Delphi ile bırakıyorum
falan...Firmalara Muhasebe programları,başka
Yazılımlar,arayüzler ve saire ile Rızkımı
çıkarıyor,Turizmde batırdıgım yüzbinlerce dolar borcu
ödemeye çalışıyordum.
Neyse fazla uzatmadan sadete geleyim...
Bir Program yazsam diyordum;
Devletin Merkezi beyni olsun,Yapay Zeka :)
Bu yazılım kendi kendine mantık yürütebilsin+öğrenebilir
olsun.En önemliside Vatandaşları tek tek (T.C kimlik
No)yakından tanıyabilsin.
Hani Vizontele de bir Deli Emin vardı ya? Serefsizim
aklıma gelmişti:)diyordu:)O zaman MERNES falan yoktu.
Benim aklımda her vatandaşı Dogumundan Ölümüne kadar
takip eden,okul daki Notlarından,Sosyal güvenlik
kurumunda ki kayıtlarına kadar...
Vergisinden K.kartlarındaki harcamalarına kadar..
Adresinden,gün gelip Mahkemeye cıktıgında Yargılanmasına
kadar HERŞEYİ takip eden bir PROGRAM YAZMAK vardı.
Hatta bu Program Adil Yargılama ve Kolluk kuvvetlerini
yönlendirme YETKISINE sahip olsun.
Hatta SAYIŞTAY-DANIŞTAY gibi kurumların gorevlerini
ustlensin.Her turlu KAMU MALI ve IHALE yazılımın
denetiminden geçsin? TURK HALKI ADINA tuyu bitmemiş
yetimin,dulun hakkını korusun.
Oyle bir Mantık kurgusu ile Programlayayım ki
Rüşvet,yağcılık,yalakalık sökmesin.Kimseninde HEMŞEHRİSİ
olmasın:)
Biliyormusun böyle birşey MÜMKÜN.
Hem Donanım olarak,hemde yazılım olarak.
Ayrıca Doğrudan DEMOKRASİ ye geçebilir CEP TELEFONU
vasıtası ile her 18 yaşındaki T.C Vatandaşına anında sms
ile görüşünü sorabilir.Kanunları onaylayabilir veya Red
edebilir.Böylece Milletvekillerini de sürekli Parmak
kaldırma derdinden kurtarabilir:)
Çok zor değil;Bir Robot kol ile Muazzam bir Database,
Optik okuyucular,Optik kablolar,Muazzam bir CPU v.s.
İşte biraz silisyum(kum)ve biraz Bakır kablo :)
Ve tabii ki Yazılım ve İYİ NİYET dolaysı ile SALIHKUL.
Mahsurlarıda var elbet ama düşünsene 24 SAAT 7 GUN
VATANI VE MILLETI icin çalışan bir Beyin
Öyle ki Ulkenin tum Bilgisayar sistemleri Ona bağlanmış.
Gozunden hicbirşey kaçmıyor:)Gumruklerden ne / kim
girmiş-çıkmış,kim ne kazanmış,ne vermiş ne almış.
Mahkemeye,karşısına cıktın mı -Haşa- Allahın karşısına
çıkmış gibi oluyorsun.Ne yalan uydursan boş.Ceza kesin.
Şimdi musaadenle benim 5 yaşında yaramaz bilgisayarıma
El koymak uzere,Oyun oynuyacakmış:))
__________________ "Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
|
Yukarı dön |
|
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Malik;
Bu güzel, anlamlı başlık için teşekkür ederim. Bu tarz çalışmanın, bizim "ehli kitap" modunda yaptığımız nice tartışmadan bin kat hayırlı olduğunu, "ibrahim milleti"ne yönelişin pratiği olduğunu düşünüyorum.
genel sorun = ceza sistemi
özel sorun = hapis cezaları ve bu cezalar neticesinde sosyal uyum sorunları pisikolojik sorunlar,
hasen amel = bu tür cezalara maurz kalmış kardeşlerimizin pisikolojik sorunlarını düzeltmek adına tıbbi yardımlar, merhametle yaklaşım, toplumsal kazanım adına bu vatandaşlarımızın istihdam edilmesi için imkan sahipleri ile görüşmek ve imkan sahipleri isek teşvik etmek, tabiki gerekli ehliyetleri kazana bilmek adına da gerekli süreçleri uygulattırmak,
denilmiş...
Benim görüşüm:
Salih amel: Suça / suçluluğa sevk eden sebeplerin azaltılması. Suçun önceden haber alınıp engellenmesi değil, suça sebep teşkil eden unsurların bertaraf edilmesi.
Nasıl:
1) Cezaların caydırıcılık özelliğinin bulunması. Çünkü; ülkemizin fiili durumunda ceza sistemi bireyci değil devletçidir. Devlete karşı işlenen suçlar, bireylere karşı işlenen suçlardan daha ağır cezalandırılmaktadır. Devlete karşı işlenen suçlara tatbik edilen ceza ile bireylere karşı işlenen suçlara verilen cezalar arasındaki tutarsızlık;
a) Bireye karşı işlenen suçları önemsizleştirmekte,
b) Gereğinden fazla devletçilik şuuru oluşturarak toplumsal gelişmeyi zedelemektedir.
Bu nedenle devletin bireyler için var olduğunu gösterecek bir ceza politikası izlenmelidir.
Bireylere karşı işlenen suçlarda, ceza kanunumuzda yapılan son değişikliklerle önemli bir atılım yapılmış olmakla birlikte, henüz toplumumuzda yeterince caydırıcılık oluşmamıştır.
İnsanların aklında hala, "bir kişi bir diğer kişiyi öldürse 5-6 yıl yatar çıkar" mantığı bulunmaktadır.
Özellikle insan öldürme suçlarında kullanılan ateşli silahlarla ilgili cezalandırma politikası caydırıcılıktan çok uzaktır. Ateşli silahların bulundurulması, taşınması, suçta kullanılması ve bunların alım-satımı eylemleri için yeterince caydırıcılık sağlanabilirse, yeni kanunda alt sınırı "ömür boyu hapis" olarak belirlenmiş bulunan insan öldürme suçu ile mücadelede etkinlik sergilenebileceğini düşünüyorum.
Yine, ceza kanunumuzdaki son değişikliklerle para cezalarındaki komedi ortadan kaldırılmış, caydırıcı bir seviyeye getirilmiştir. Uygulama etkinlik sağladığını görmekteyim.
Örneğin, bir kişiyi telefon mesajı ile tehdit edip bir tokat atan bir müvekkilime 6.000.00 YTL. para cezası verildi geçen gün.
2) Yargılama sistemimizin süratli çalışması sağlanmalıdır. Geciken adalet adalet değildir. İnsanlar, işledikleri cürme ilişkin yargılamanın süratle yapılacağını bilirlerse sırf bu dahi caydırıcılık arzeder. Çünkü bu durum, hem suçlu yönünden "tehtit" algısını yakınlaştırır, hem şikayetçilerin cesaretlenmesini sağlar. Ülkemizde, "nasıl olsa bir şey çıkmaz", yahut "4-5 sene adliyelerde sürünürüz" düşüncesi ile Adliyeye intikal etmeyen pek çok vakıa vardır.
3) Asıl tedbir ise, suça sevk eden olguların tespit edilerek ortadan kaldırılmasıdır. Bunun için, "kriminoloji - suç bilimi" alanında yeterince uzman yetiştirerek, ciddi bir istatistik, her bir mahkum ile yürütülecek terapi, anket gibi çalışmalarla hangi suç tipinin, hangi statüde kişilerce, ne sebeple işlendiği analiz edilerek, en çok işlenen suçlara ağırlık verilmek kaydıyla suça sevk eden faktörler ortadan kaldırılmalıdır.
ÖRNEK: Karşılıksız çek keşide etmek bizim hukukumuzda suçtur. Uzun yıllar süren gizli ve açık ekonomik krizler yüzünden en çok karşılaşılan suçlardan biridir.
Bu suçu yaygınlaştıran faktörler:
a) Çek'in yasal ve asıl kullanım amacına aykırı olarak "vadeli / geleceğe keşide tarihli" düzenlenmesi suretiyle kredi aracı olarak kullanılması,
b) Karşılıksız çıkan çeklerde bankanın sorumluluğunun düşük olması sebebiyle bankaların her önüne gelene çek karnesi vermesi,
c) Kanunda "sermaye şirketi" olarak düzenlenen Limited ve Anonim Şirketlerin, kuruluş / öz sermayelerin çok düşük tutulması sebebiyle yeterli sermayesi olmayan ortaklıkların "sermaye şirketi" vasfı ile ticari faaliyet yürütülmesine izin verilmesi. Günümüz koşullarında "5.000.00 YTL" sermaye olarak nitelenemeyeceği herkesçe bilinen bir olgu olmasına karşın, bu para miktarı Limited Şirket kurulması için yeterli görülmektedir. Benim uygulama içerisindeki gözlemlerime göre, A.Ş. en az bir milyon YTL sermaye ile, Limited şirket ise, en az ikiyüz ellibin YTL ile kurulabilmelidir. Bundan düşük sermaye miktarları bireysel ticari faaliyetler için kullanılabilmelidir. Şirketlerin mali yapıları üzerinde etkin denetim yapıldığı, şirketlerin sermaye miktarlarını ünvanlarının yanında göstermesi şeklindeki mevcut yasa maddesi uygulandığı taktirde, karşılıksız çek keşide etmek suçunda ciddi bir azalma olacak, ticari hayatta yok olan güven tazelenecektir.
Sebepler ve örnekler çoğaltılabilir.
4) Sınıflar arası ekonomik uçurum, gelir dağılımındaki adaletsizlik, insanların çoğunun stresten kurtulabilceği etkinliklere katılacak ekonomik yetkinliğe sahip olmaması, siyasi gerginlikler, ataerkil toplumdaki azmettirici "ileri gelenler" , hep kadınların aleyhine çalışan "töre" anlayışı ve töre yaptırımları, işlemeyen sağlık sistemi, devlet içinde suçu ve suçluyu kayıran yapılanmalar, rüşvet, haksız olarak çok fazla zenginleşmiş kötü örneklerin bilinç altında uyandırdığı "kısa yoldan zengin olma - köşeyi dönme" beklenti ve hedefleri, mafya vs. hususlar suçluluğu teşvik eden unsurlardır.
Önemine binaen yukarıda saymadığım eğitime gelince...
Eğitim sistemimizin, toplumla uyumlu, hak ve hukukunu bilen, hastaneden, karakoldan, adliyeden, belediyeden, valilikten vs. nasıl yardım alacağını uygulama içerisinde öğrenmiş, öz güveni / medeni cesareti yüksek, hasen ve salih amele özendirilmiş gençler yetiştirmek yerine, iki yıl içerisinde unutacağı ve hayatta hiç kullanmayacağı, "hücre yapısı - endoplazmik redikulum" , "kimyasal tepkimeler" , " ışığın kırılım formülü" , "integral" vs. saçmalıklarla aptallaştırılmış, ezberci, hayattan kopuk, robotik, potansiyel rekabetçi, duygusuz ve var olan duyguları da bastırılmış, okumak ve araştırmaktan nefret ettirilmiş hazırcı, öz güveni ayaklar altına alınmış, ben ne yapsam ailem izin vermez, ileri gelenler izin vermez, devlet izin vermez, ABD izin vermez kanısı ile yenilgiyi baştan kabullenmiş, bu nedenle "neme lazım"cı, istekleri ve duyguları örselendiği için ya çok ürkek ya çok hırçın / inatçı, öğretilmiş / öğrenilmiş çaresizlik yüzünden amaçsız, aile ve okul disiplinine karşı tepkisel olarak "plan ve program yapmak" eylemine soğuk, kısacası bedenli ama ruhsuz gençler "üretmesi" (!) yüzünden toplumumuz potansiyel suçlu bireylerden oluşmaktadır.
Üniversite aşamasına kadar teknik bilgiler yerine kişisel gelişimi, bireyin toplumla uyumunu tesis edecek bir eğitim düzenine geçilmelidir. Avrupa ve ABD'de uygulama her nasıl olursa olsun, biz bu hususta özgün bir sistem geliştirmeli ve kendi medeniyetimizi bu temel / bu nesiller üzerine yeniden inşaa etmeliyiz.
Bu aynı zamanda suç ve suçlulukla mücadeleyi de kendiliğinden gerçekleştirecektir.
5) Suç ile en etkin mücadele otokontrol mekanizmasına sahip / gayblerde bile imanının gereğini sergileyen, Allah korkusu olan bireylerden oluşan bir toplum yetiştirmektir.
Örnek 1 :
"Sana gelen her şer kendi ellerinin üretip kazandığı şeyler yüzündendir"
Bu ayete iman ile gereğini yerine getirecek bir kimse, karşılaştığı olumsuzlukları kendini düzelterek / değiştirerek çözmeyi öğrenecektir. Çünkü kişi, muhtemelen başkalarını değil ancak kendisini yönlendirebilecektir. Başkası hakkında üretilen "suçlama", hiç bir sorunu çözmeyecektir. İnsan, öz saygısını koruma adına bu tuzağa mütemadiyen düşmektedir.
Bu tutum, başkalarını suçlamayı, bu nedenle başkası hakkında nefret ve intikam duygusu beslemeyi bastırır. Çok basit gibi görünse de, suçun ilk oluşumunu daha baştan engellenyen bir yaklaşımdır. Çünkü, suç bir şiddet gösterisidir. Şiddet / gadab, ancak varlığın / hayatın devamı için kullanılması gereken bir dürtüdür.
Normal bir bireyin şiddet göstermesi için öfkelenmesi, öfkelenmesi için bir şeyi yapamaması, bir şeye erişememesi gerekir. Sorunun düzeltilmesi yükü, birey tarafından kendi dışındaki bir kişiye yüklendiğinde, birey bunu muhtemelen gerçekleştiremeyecek / dışındaki kişiyi kontrol altına alamayacak, böylelikle istediği şeye erişememenin verdiği öfke ile şiddete başvuracaktır. Halbuki çözüm, kendisi dışında bir kimsede değil, kendisindedir.
Örnek 2:
"İyilik ile kötülük bir değil, sen (kötülüğü) daha güzel olan ile sav; bak, o zaman seninle arasında düşmanlık olan kimse, (eski bir) dostun, gerçek bir arkadaşınmış gibi davranır!
Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (hayırdan ve olgunluktan) büyük payı olanlar kavuşturulur." (41/34-35)
Kini, düşmanlığı, kötülüğü gideren her şey, suç ve suçlulukla mücadelenin en büyük aracıdır.
Örnek 3:
"Yer (yüzün) de kibr-ü azametle yürüme. Çünkü (ne kadar bassan) arzı cidden yaramazsın, boyca da asla dağlara eremezsin!.." (17/37)
Kibir / narsizm, ciddi bir şiddet ve suçluluk sebebidir.
Örnek 4:
"Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir." (3/92)
Dünya nimetlerine düşkünlük en büyük suçluluk sebeplerindendir.
Ayette, "çok harcamaktan" değil de, "sevilen, kendisi ile aramızda bağlılık kurulmuş" şeyleri harcamaktan bahsedilmesi çok düşündürücüdür. En sevdiğiniz elbiseyi, en sevdiğiniz herhangi bir eşyayı / süsü, en sevdiğiniz sanatçının konser biletini vs. harcamak / elden çıkarmak çok güçtür. Örnekler çoğaltılabilir.
Sonuç olarak, suç ve suçluluk hem bireysel hem toplumsal saiklerden / sebeplerden kaynaklandığı için her iki alanda birden eş zamanlı / senkronize çalışma sergilenmelidir.
Esenlik dileklerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|
Yukarı dön |
|
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam;
Sorun: Çevre kirliliği ve katliam ile (bitki - hayvan) canlı çeşitliliğinin azalması ve doğal yaşamın yok olma sürecine girmesi
Hasen amel: ?
Salih amel: ?
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|
Yukarı dön |
|
|
malik bin nebi Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 439
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam değerli kardeşlerim
sorun: hapis cezaları ve bunların sosyo-pisikolojik etkileri,
hasen amel: suçulların tedavi ve istihdamı, alternatif ceza yöntemleri, hapis cezalarından önce toplumun yararına hizmet alanlarında süreli görevlendirmeler ve işlenen suça göre gerekli tedavi zorunlulukları,
salih amel: yargılama sürecini hızlandıracak teknolojik araçlar ve yargı sürecini hızlandıracak bürokrasinin gözden geçirilmesi, suça giden yolları azaltacak eğitimsel araçlar ve suçlunun yaşam düzeyinin ıslahı, caydırıcı cezalar, bireyi merkeze alan anlayışın arttırılması,
Ali abi bir de beraberken alternatif cezalardan konuşmuştuk, sen hali hazırda türkiyede bu tip cezaların uygulandığını hatta han duvaları şiiri ezberleme cezasına çarptırılan bir vatandaşın bu cezayı kabul etmeyip hapis cezası yatmak istediğinden bahsetmiştin, bir de abd başkanı kızının alkollü araç kullanmaktan yakalanması ve neticesinde akolden kurtulmak için tedavi alması ve kamu hizmeti ile cezalandırılmasından bahsetmiştin, olaylara yabancı biri olarak alternatif cezaların ülkemizde uygulanmadığını düşünüyordum, bence de hapis cezası en son başvurulması gereken bir ceza, hasen amel kısmına alternatif cezaları ekledim bu yüzden.
Bir de müsadenizle bir anımı paylaşayım, bir iş nedeni ile hollandaya gitmiştik, orada bir türk taksicinin arabasına bindik tesadüfen Şaban abi:), kendisi ile muhabbete koyulduk, konu bisikletlilere geldi "yaw gardaşım burası ele bir memleket ki adam öldürsen seni çiçeklerle garşılarlar, boynuna sarılırlar, öperler, iş bulurlar ama bir tane bisikletliye çarpsan hayatın kaydı:)," bu ifadeleri kullanmıştı ve gerçekten de şaşırmıştım, sokaklarda sık aralıklarla polislere rastlamama beni şaşırtmıştı, otelimizden gideceğimiz yere doğru giderken bir başka türk taksiciye rastladık gene tesadüfen ( ama öğrendimki genelde türkmiş taksiciler) bisiklet yolunda durmuştu, o sırada yandan gelen bisikletli bilerek frene basmadı ve arabaya çarptı, bizim taksici arabadan indi ve küfrü bastı, sonra büyük bir hırsla arabaya binerek "ah abi ahh şimdi türkiyede olacaktım ki dolayacaktım şunun saçlarını elime şimdi burda vursam hayatım kaydı" diye içerledi, en başlarad kadının tavrını yadırgamakla beraber taksicinin bu tavrından sonra anladım ki o taksici bi daha o yolda durmuyacak çünkü haklarını bilen bir bisikletli bizim türk taksiciye haddini bildirecek en azından türk taksici daha dikkatli olacaktı veya en azından umudum buydu."
Esenlik dileklerimle
|
Yukarı dön |
|
|
malik bin nebi Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 439
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
aliaksoy Yazdı:
Selam;
Sorun: Çevre kirliliği ve katliam ile (bitki - hayvan) canlı çeşitliliğinin azalması ve doğal yaşamın yok olma sürecine girmesi
Hasen amel: ?
Salih amel: ?
|
|
|
Selam değerli kardeşim,
nerdeyse iki gündür gündem ettiğin sorun ile ilgili bir kısım düşüncelerim oldu, ama bu daha çok çözüme yönelik değil de hissettiğim eksikliğe yönelik oldu, öncelikle bu sorunu gündem ettiğin için teşekkürler, en son ne zaman bir koyun gördüm, en son ne zaman bir inek gördüm, en son ne zaman Ay gördüm, güneş ışıkları en son ne zaman tenime değdi, ellerim en son ne zaman çiçeklere ağaçlara dokundu, en son ne zaman bit at gördüm, bunların hepsini düşününce içim acımadı değil,
çocuk gelişiminde annenin bebeğe dokunuşunun ne denli önemli olduğunu gösteren bir deney yapmışlar, anne ile bebek uzun bir dönem tensel temasta bulunmuyor ve bir süre sonra bebek ölüyor diyorlardı, bir deney için bir bebeği öldürmemiş olabilirler veya ben yanlış hatırlıyor olabilirim veya olayın mahiyeti farklı olabilir daha ileri bir bilgiye sahip olan bir kardeşimiz lütfen düzeltsin, lakin şunu çok ii biliyorum ki, annenin bebeğe dokunması bebeğe mutlak manada olumlu etki sağlıyor, zira anne sütü kadar anne şefkati ve dokunuşu bebek için gerekli, hatta annenin bebeğe dokunma istatiği ile çocuktaki özgüven arasında doğru bir orantı olduğu yönünde incelemelerde bildiriliyor, konuyu şuraya getirmek istiyorum,
bebek neden eksik hisseder kendini anne dokunmayınca,
zira içine böyle bir ihtiyaç yüklenmiştir,
anne neden dokunmak ister bebeğine zira içine böyle bir dürtü yüklenmiştir,
İkisinin birleşmesi ile ortaya zikir çıkar,
Aynı şekilde insanların da içlerine doğa hayvanlar ile ilgili olarak dürtülerin yüklendiği kanısındayım,
Ağaç, çiçek, hayvan, ali abi kendi sonumuzumu hazırlıyoruz, modern dünyada kişisel sorunların bir kısmıda varlıklarının doğal bir yönünü unutuyor olmaları olabilir mi,
Annesiz büyüyen bir çocuk, hayvansız, çiçeksiz, ağaçsız büyüyen bir çocuk acaba bunların eksikliklerini hissetmezde ne yapar,
sorun ile ilgili "Arı" isminde bir animasyon filminden bahsetmek istiyorum fırsat bulanlar izlesin, konu ile alaka kurulabilecek tarzda güzel bir filim.Sorunun ciddiyetine varmalı ve doğaya hak ettiği saygıyı vermeliyiz,
Hasen Amel: Şehir planlamlarında ve iskan politikasında belirli bölgelerdeki binlara kat sınırlaması getirmek, bazı bölgelerdeki binalara bahçe zorunluluğu getirmek, ve köy ve kent arasında kesin bir sınır olmasınının önüne geçebilmek adına geçiş bölgeleri oluşturmaya çalışmak, aklıma bir başka seçenek daha geliyor ama nasıl karşılanır bilmem hem de ne derece uygundur kesin bir şey diyemem, mezarlıkların kaldırılması ve bu alanları doğal koruma alanları olarak kullanıma açmak, ve buralarda kesinlikle betonarme binaların kurulmasını engelliyecek yönetmelikler oluşurmak, binaları yıkıp yerine yeni bir kent kuramayacağımıza göre yapılacak iki şey birincisi var olanı denetlemek ve kontrol altına almak ikincisi var olan durum ile olmasını istediğimiz durum arasında geçiş için çalışmalar yapmak.Var olan sahnede kentsel alanların içinde boş alan bulmak imkansız ama mezarlıkları bu amaç için kullanmak kentlerin ortasında yeni bir ışık doğurmak gibi olacaktır, ve kent ile köy arasında geçil bölgeleri yapmak adına insanları teşvik edecektir kanısındayım. Hazır bu boş alanlar dururken neden değerlendirmeyelim ve mezarlıklar müdürlüğünde görev yapan insanlar bu doğal koruma alanlarında görevlendirilir hatta yeni görevlilere bile ihtiyaç duyulur kanısındayım, sadece tek sorun ölüleri gömmek yerine yakmayı kabul edebilir miyiz, eğer ölüleri görerek ibret alıyoruz diyenler olursa küllerini bir kavanoz içersiinde evlerinde saklayabilirler ve sürekli ibret alırlar diye düşünüyorum, şekeri kübadan ithal etmemize karşın yerli üreticileri tercih etmek, bölgesel üreticilere destek vermek gibi de düşüncelerin de dolaylı etkileri olabilir ama bunların yukardakiler kadar etkili olacağına inanmıyorum, mezarlıkları ölülerin yatakları olmaktan çıkartıp, bitki ve hayvan doğal koruma alanları olarak değerlendirmek ve geziye açık yerler halinde değerlendirerek bir döngü oluşturmak, kat sınırlamaları, bahçe zorunluluğu.
Salih amel: ?
Esenlik dileklerimle
|
Yukarı dön |
|
|
malik bin nebi Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 439
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam ile,
genel sorun: toplumsal ilişkiler,
özel sorun: şiddet gören kadınlar,
hayal mayal hatırladığım zamanlardı 5 veya 6 yaşlarımdaydım, agamız (dedemiz) vefat etmiş, bir inek kesilmiş insanlara dağıtılıyordu, imam gelmiş bir şeyler okuyacaktı, imam giderken takkesinin nerde olduğu bulunamadı, imam takkesine sahip çıkamayınca lelem(amcam) yengemi dövmeye başlamıştı, imamım takkesi nerde, çocuktum bir şey yapamadım:(, yemek yapılır önce erkekler yer kalanları da bayanlar yerdi, kadınların enfazla şiddet gördüğü kimseler en fazla bağlı oldukları ve en fazla zaman geçirdikleri insanlar olan eşleri olsa gerek, birinde evden çıktım karanlık bir yol boyunca ilerledim, baktım adamın biri kadına bağırıyor tereddüt ettim ne yapacağım konusunda karı koca arasına girilmez diye kendimi kandırmaya çalıştım, ama kadın korkmuştu her halinden belli idi, ben de kendimi kandıramadım olay yerini biraz geçmiştim ki, ellerim telefona gitti eminim ki karşıdaki bayan poliste benden duyacağı sese şaşırmıştı, " şu şu adreste bir bayan şiddet görmek üzere" aslında o bayan o şekilde kendisine bağrılması ile şiddet görüyordu, varacağım yere vardım ve dönüş yoluna yalvaran bir adam ve iki polis gördüm, az daha ilerledim bir bayan gördüm ışıklarda yan yana durduk, ne o biliyordu benim aradığımı ne de ben yanyana durana kadar anlamadım o bayan olduğunu, sonra karşıya geçti motorları ile polisler yaklaştı ve bacı böyle bir durum olduğunda haber ver, karakol şurda" derin bir ohh çekmiştim, gene her zaman ki gibi var olana karşı yapmalıyız ilk hamlemizi, çevremizde bu gibi bir durumla karşılaşır karşılaşmaz, hemen bu konuda yetkiliere müracat etmeli, yetkililer gelene kadar da olayları yatıştırmaya yönelik telkinler müdahaleler yapabiliriz, hatta şu anda bir çok telefonda fotoğraf çekme özelliği var, inanın, kameranızı bir bayana şiddet uygulamak üzere olan bir insana doğrulttunuz mu, bunun bırakacağı etkiyi tahmin bile edemezsiniz, zira bir bayana böyle bir şeyi reva görecek kadar kontrolden çıkmış bir insanın en zor anı bu olacaktır hazır alakalı iken bu arada anlatamadan geçemicem birinde çantamızı çaldırmıştık, içinde resmi evraklar olduğu için çalındı belgeleri vesaire resmi işlemleri başlatmak için karakola gitmiştik, ben dışarda bekliyordum, karakolun önündeki parkta oyun oynayan çocuklar kendi aralarında kavga etmişler polisler yaşları 12 13 olan çocukları karakola almışlar, bıyıklı bir polis amca avazı çıktığı kadar bağırıyordu, ve derken çocuğun birine vurdu durdum duramadım, polisin yanına gittim, bunu yapamazsıni o çocuğa vurmazsın buna hakkın yok dedim, çocuklar gözlerini bana dikti, polisin yüz ifadesini hayal bile edemezsiniz, hemen nazikce beni içeriye doğru çekti, yapmayız biz öyle şeyler onlar çocuk vesaire gibi durumu kurtarıcı ibareler kullanmaya başladı, ya gazteci sandı beni ya da müfettiş:), düşünüyorumda o sırada o polisin fotoğrafını çekseydim ne olurdu:))), yani bu şekilde kontrolden çıkan insanların kendilerini rahat hissetmelerine izin veremeyiz, neyse konumuza dönersek, , o zaman sorunun büyük bir kısmı yanlış evliliklerden kaynaklanıyor diyebiliriz, gene bu konuda bir anımı paylaşmak istiyorum, çok yakın bir arkadaşımın baldızı,evliliğini noktalandırmak zorunda kalmak üzereydi, bir kaç denemenin ardından derin bir pisikolojik yıkıntı ile beraber ve kendisini bekleyen sosyal bir baskı ardından ve en son uzun bir dönem ayrılık sürecinden sonra, ya toplumun baskısından ya ailesinin baskısından ya da korkularından ya da sevgisinden olsa gerek kocasının kendisini kaçırmasınıa izin verdi:), kendileri görücü usulü ile evlenmişti, ve bu olaylar baş gösterdiği zaman damadı tavsiye eden aile ile bayanın ailesi görüşüyorlar nedir bu durum böyle diye, oğlanı tavsiye eden adamın ibaresi şu . "Ben bu çocuğun böyle olduğunu biliyordum ama sizin gibi güzel bir ailenin yanında düzeleceği umudu ile tavsiye ettim" ve heba olan iki hayat ve tabi bu ortamda yetişen çocuklar, ve dolayısıyla gelin ve damadın ailelerinin pisikolojileri, sorun görücülü usulü evlilikte mi dersiniz bence hayır, zira daha beter durumlara düşen arkadaşlık yaşayarak evlenen insanları da tanıyorum, fakat şunu diyebiliriz ki evlilik konusundaki yanlış kararlar ve sonrasında boşanmış bir kadını bekleyen toplumdaki rahatsız edici durum, aile baskısı, ve bir çok nedenle sineye çekilen küfürler, hakaretler, bu konuda gençlerin evlilik ile ilgili sağlıklı kararlar alabilmesi için ailelerin çocuklarını yalnızlığa terk etmemesi, gençlere din kitap Allah öğreten ablaların ve abilerin, gençleri bu konuda yalnızlığa terk etmemesi,gençleri tavsiyeleri ile yönlendirmeleri ve ne istediklerini bilir hale getirmeleri, aynı şeyleri söyleyen gençleri bir araya getirip yuva kurduğunu zanneden abiler ve ablalar ile, aynı seviye, saygınlık, refah düzeyine ait ailelerin çocuklarını birleştirerek yuva kurduğunu zanneden anne ve babalar ile, gördüğü zaman kalbi atacak gibi hissedip bu bu sevda bitmez türküleri ile yürüyen bacı ve kardeşlerimizin, genel olarak anlık etkilenmeler, matematiksel hesaplamalardan, kimyasal ilişikilerden uzak kalmaları gerekmektedir.Aynı şeyleri söylemekten öte aynı şeyleri hissetmek, aynı seviyede yaşamaktan ziyade bütünleyici tavırlarla yaşamak, bakarak mutluluğun bittiği yerde bakarak güzelleştirecekleri hedeflere sahip olmak.kitapların yanyana gelemsi ile dostluk olmadığı gibi evlilik de olmaz, ve bir gün yaprakların birinde bir farklı noktalama işareti görüldüğü an, raflardaki kitapların yeri değişir eğer o kitapların yeri değiştirilemiyorsa da bu sefer farklı yollarla egemenlik kurma çabaları başlıyor, tabi bunlarla beraber kadın ve erkek ilişikilernin çok rahat tüketilmesi, eş mahremiyeti ve değerinin azalması gibi sebepleri de ekleyebiliriz,
yukardaki genel açıklamadan sonra
hasen amel: böyle bir durumla karşılaştığımızda yetikilileri durumdan haberdar etmek, kendileri olay yerine gelene kadar durumu kontrol altında tutmak için ortamdaki araçları kullanarak kayıt altına almak ve muhattabın bunların kullanılacağını düşünmesni sağlamak,
salih amel: gençlerin evlilik gibi önemli bir adımda yalnız kalmamalarını sağlamak, onlara sağlıklı kararlar alabilmesi konusunda muhakeme mukayese seçenekleri sunmak, mecburiyetlere bırakıp kaderlerine razı olmalarını telkin etmemek, keyfiyetlere bırakıp aile koruması ve şefkatinden uzak hissettirmemek, karar almalarını kolaylaştırmak.sevgiyle beraber saygıyı da yanlarına almaları konusunda aile ortamında örnekleme ile telkinlerde bulunmak.Toplumdaki boşanmış kadınların maruz kaldığı "dul kadın" baskısı ve ailelerin bu durumu kara leke gibi görme kaygıları sebepleri ile kadınların huzursuz bir aile ortamına ve şiddete maruz kalmasına mecbur bırakmamak, bu konuda sağduyulu tavırlarla yaklaşarak özellikle iş konusunda yardımcı olmak adına gerekli kuruluşlara başvurmak, bu süre zarfında kadınların barınmasını sağlayacak tamamiyle yönetimi bayanlara ait yerleşim birimleri oluşturmak, avukatların bu gibi durumlarda kadınları yönlendirmeleri ve bir takım korkularla nafaka almama gibi düşüncelerinin önüne geçmeleri,boşanan her kadın nafaka alma imkanına sahip olursa bir boşanma davası yaklaşık ne kadar sürer bilmiyorum ama bu süre zarfında bir iş bulunabilir ümidindeyim, tabi gönüllü ve lokal çalışmalarla da destekler sağlanabilir kanısındayım, ne kadar uygulanabilir bilmemekle beraber devletin toki evlerinde şiddet gören bayanlar için kira kolaylığı sağlanması konusunda yönetmelik çıkartılabilir mi bilmiyorum, bunun için yetkililerle görüşmek pek de fena olmaz en azından belirli bir dönem için bile olsa döngüyü gönüllülerin eline bırakmamış oluruz ki olacaksa bile bu gönüllüler farklı şekillerde destkelerini sağlayabilir, evet neden olmasın her şehirde toplu konut yapan ve bu konuda kolaylık sağlıyanlar her sitede bir daire neden tahsis etmesin, ve en önemlisi kendisine saygılı, karşısındakine saygılı, bireyler ve bir önceki sorunumuzda ali abimizin bahsettiği bireye karşı işlenen cezaların daha caydırıcı hale getirilmesi bu konuda önemli derecede etki sağlar kanısındayım.
nasılını da yukarda açıkladığımı düşünüyorum.
Eminim en azından her üç katılımcıdan birinin annesi, evli olan kardeşi, veya çok yakın bir arkadaşı bu sorun ile karşı karşıyadır, daha farklı önerileri olanları dinlemekten zevk duyarımi
Saygılar sunarım
Esenlik dileklerimle
|
Yukarı dön |
|
|
Metehan2003 Ayrıldı
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,
genel sorun: toplumsal ilişkiler,
özel sorun: şiddet gören kadınlar,,
öncelikle gerçekten çok önemli bir konuya parmak
bastığın için seni tebrik ederim canım kardeşim Malik.
Toplumumuzda kanayan bir yaradır kadınlara şiddet.
Sebeplerini incelemek lazım gelir diye düsünüyorum;
1-Ataerkil Aile yapısı,Töre,gelenek v.s.
2-Kadınların şiddeti kanıksaması ve bir kader olarak
kabullenmesi,eğitimsizlik
3-Kadınların ekonomik bagımsızlığının sınırlı olması
yine eğitimsizlikle bağlantılı.
Maddeler aslında uzar gider ama burada 3.madde çok
önemlidir.1 ve 3. maddenin birleşmesi kadınların elini
kolunu bağlamaktadır.
Baba evine geri dönmek bir utanç vesilesi olarak
görüldüğü içindir ki birçok kadın Piskopat kişilikli
çoğu zaman efendi görünümlü ezik karakterlerin
uyguladığı şiddete,zulume maruz kalmaktadır.
Bu konu bana hep ünlü Tiyatro sanatcısı Yasemin Yalcın
ın,o unutulmaz İtilmişle kakılmış tiplemesini
hatırlatır:)
Nedense durumu kabullenmiş hatta Mazoşist denebilecek
kadınlarda mevcut.
Yıllar önce Antalya Belekte bir Otel Lobisinde yaşadıgım
bir olayı hiç unutmuyorum;Rus uyruklu bir Turist çiftin
kavgasına şahit olmuştum.Adam dev gibi bir kas
yığını,sabah 7 suları olmasına ragmen zilzurna sarhoştu.
Karısına bilmedigim bir sebeple bagırıp-cagırıyordu.
Otel gorevlileri daha mudahale edemeden karısına bir Kum
torbası gibi sağlı -sollu Aparkart ve kroşelerle daldı.
Dehşete düşmüştüm,şaşkınlığımı üzerimden attıgımda Adam
her iki gorevliyi de yere sermiş karısına vurmaya devam
ediyordu.Yanımdaki iki Anadolu yiğidi ve ben Adamı zapt
etmeye çalışırken yerden kalkan iki kişininde yardımı
ile toplam beş kişi zor kontrol altına aldık.
Jandarma çağırdık,o sırada kadın terliğiyle bize ikinci
bir şok yaşattı.
Neticede bir "kocam döverde severde" durumu yaşattı
bize:)
Birde Alman RTL televizyonun da izledigim programda
çekim ekibi sokaklarda Gizli kamera ile bir çiftin
kavgasını ve o anda insanların tepkisini kaydediyordu.
Almanya gibi guya medeni bir ulkede toplam 10 farklı
kavgada sadece 3 genç olaya mudehale etti onlar da Turk
gençlerdi.
Maalesef bir duyarsızlık bir nemelazımcılık almış başını
gidiyor.
hasen amel olarak senin yaptıgın takdire şayan.Kayıtsız
kalmak sonuçta onaylamakytır.En azından polise haber
vererek hayırlı bir iş,oluş içinde oluyorsun.
Birde Madalyonun diger yuzu var,Ekonomik ozgurluk,egitim
dedik tabii bunlar kadınlar için birer guvence ama şimdi
Gençler çok fazla guveniyor kendine.Ayaklar yere
basmıyor.3-5 ay flört evresinden sonra solugu Nikah
memurunun onunde alıyorlar...3-5 ay sonrada maalesef
mahkemede.Herşey maddiyat olmuş.Tahammul,sabır gibi
erdemler mumla aranıyor.
Evlilikte iki insan Toplumun temel taşı olan Aileyi
kuruyor ki bu çok önemli bir konu.
Burada,dogru insanı bulmak kadar dogru insan olmakta çok
önemlidir.
Bir Hayatı paylaşacak olan bu iki insanın birbirine
hayranlıkla bakmasından ziyade ikisinin aynı yöne-
geleceğe bakması çok önemlidir.
Ancak böyle bir birliktelik uzuun yılları paylaşmayı
sağlayabilir.
Bu konuda yazacak çokşey var bir yazı daha eklemem
gerekecek...
Bir türlü senin konu formatına uygun yazı
tutturamadım,kusuruma bakma Malik kardeşim.
Çözüm ve Hasen amel konusunu da ekleyecegim Allahın
izniyle...
Esenlik dilerim...
__________________ "Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
|
Yukarı dön |
|
|
|
|