Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Ülkemizdeki evliliklerde şiddetin fazla olmasının
sebepleri:1-Bilinçsizce,tanışmadan,birbirlerini tanımadan evliliklerin
yapılması.2-Yargıçlarımızın belki barışırlar ihtimaliyle yıllarca
sürdürdüğü boşanma davaları.4-aile yakınlarının,aman yuva yıkılmasın
düşüncesiyle evliliği zoraki ayakta tutma çalışmaları3-zengin fakir
ayrımı yapılmadan 600 lira asgari ücretli maaş alan birine bile nafakaya
karar verilmesi.Bu nafaka kararı en az 3bin lira aylık geliri olana
yapılmalıdır.Bunun altındakilere yapılmamalıdır.
55-65 yaşlarında emekli olacağını bilen kaç kişi prim
yatırırki?insanların,ben öldükten sonra primin kime ne faydası olacakki
mantığıyla hareket edebileceği dikkate alınarak mezarda emeklilğe son
verilmeli.türkiye şartlarında 45 yaşına gelince insanların pilinin
bittiği dikkate alınarak emeklilik yaşı 45'e düşürülmeli.ve bu sayede
milyonlarca işsiz vatandaşımıza iş imkanı meydana getirilmiş
olsun.Zamanında çalışması mevcut olan fakat prim yatırılmamış olan
işlere de prim yatırma imkanı getirilmeli.bunlar yapılmadan,sadece prim
vadelerinin uzatılmasının daha önceki uygulamalarından da görüleceği
üzere bir faydası olmayacaktır.
İsraile
karşı eleştiriden öteye geçemeyen BM'nin israile karşı bu iddialarını
zaten sağır sultan bile biliyor.o halde hani yaptırım.Aynı hataları İran
yapmış olsaydı kimbilir kaçıncı ambaro yılındaydı.BM'nin bu iki yüzlü
çifte standartçı tutumunu esefle kınıyorum.
Merkel'in
bu sözünden sonra artık bizim Türkler orada her köşe başına bir cami
yapmaya kalkışırlar ve bu gidişle Türkler orada da geri kalmaya
başlarlar.Nasıl mı geri kalırlar?Oradaki ilk nesil Türkler sadece iş
alanlarına yatırım yapıyorlardı ve bodrumlarda,çatılarda bile
namazlarını kılabiliyorlardı bu sayede iktisadi alanda başarılı da
olmuşlardı,ama bundan sonra iktisadi yatırımlar yerine bu paraları
sadece camiye yatırırlarsa geri kalacakları zaten bellidir.Ve o
camilerdeki imamlarda vaaz kürsüsüne çıkıp fakirlere yardımdan
bahsedecekler,cemaatte diyecek''dur be hocam,ne fakirlere yardımından
bahsediyorsun,daha 10 tane köşe başı camimiz eksik,o camiler yapılmadan
fakirlere sıra gelir mi'' diyerek bu çelişkili durumları sürüp gidecek.Zaten tabular
ve geleneklerden önce şu Kur'anı Kerimi ve ilkelerini öğrenseydiniz bu
tabulardan ve geleneklerden kurtulmuş olurdunuz.Ama maalesef
yöntemlerinizin yanlışlığına devam ediyorsunuz.
Bence
Türk Hükümeti İşgalci devletlerle bütün siyasi,iktisadi ve askeri
ilişkilerini ve yardımlaşmasını kesmelidir.Sivillere yardım gerekçesiyle
bile olsa askeri varlık göstermesi bence sakıncalıdır.Siyonizmin ve
emperyalizmin yanında olmadığını bütün davranışlarıyla
göstermelidir.Eğer gerçekten sivillere yardım amaçlı olarak askerini
oralarda tuttuğunu söylüyorsa bu inandırıcı olmaz.Çünkü insanlar da
bilirlerki bir hükümet isterse oraya askerini sokmadan da sivillere
yardım gönderebilir.Pakistan örneğinde olduğu gibi.Ama sivillere yardım
adı altında Nato güçlerine ileri karakol ve lojistik desteğinde bulunmak
bence siyasi ve askeri açıdan tehlikelidir.Kıbrıstaki askeri
varlığımızdan dolayı ambargo yediğimiz ab ve abd ile nasıl ittifak
edilebilir?AB'dan ABD'den dostluk gelmeyeceğini bu davranışlarıyla bile
çözemiyorsanız daha size ne diyelim.İlkokul mezunu normal bir insan bile
bunu çözebiliyorken bunu çözemeyen cahil yöneticilere bütün
diplomalarını iptal edip ilkokulu tekrar okutmamız mı lazım?
Cenabı
Allah,dünyayı,insanlara yetecek kadar nimetlerle yaratmıştır,fakat
problem paylaşımdadır.eşit paylaşım isteyenlerin bir kısmı
komünistlikle,bir kısmı şeriatçılıkla suçlanırken bu eşit paylaşım güme
gidiyor ve açlık devam ediyor.
Cenabı
Allah Kur'anı Keriminde Bakara süresi 228.ayeti kerimesinde
''Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hali (hayız veya temizlik
müddeti) beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa,
Allah'ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helal olmaz.
Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok
hak sahibidirler. kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları
vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır.
Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.''buyurmuştur.
Değerli Kardeşlerim işte bu ayeti kerimeden anlaşılacak sonuçlar
şunlardır.1-Kadınların boşanma hakları vardır.2-Boşandıktan itibaren 3
ay bekleme hakkının verilmesi.(islami kuralların uygulanmadığı ülkelerde
böyle bir hak bile yoktur,ailesi evlendirmek istediği zaman
evlenmektedir.Oysaki Cenabı Allah,mümin kadınlara asırlar önce böyle bir
hakkı vermiştir.Bekleme,temizlenme ve düşünme hakkı)3-Bu süre
içerisinde tekrar eski kocasını kabul etme veya etmeme hakkı.(yani
anlayacağınız dinimizde kadının zorla evlendirilemeyeğine dair bu ayet
bir delildir)4-Kadınlarında erkekler gibi sorumluluklarının ve
haklarının mevcut olduğuna dair bir delildir.5-Bu sorumluluklar
çerçevesinde çocuğunun babasının kim olduğunu söylemesi hakkı ve
sorumluluğunun belirtilmesidir.6-Hakları kadarda sorumluluklarının
olduğunun belirtilmesi.7-Aile reisi olarak erkeğin seçilmesi.(her
toplulukta bir liderin olması ve bunun başsız bırakılmayıp liderin erkek
olarak atanması.yalnız,bu liderde sorumsuz değildir,sorululukları kadar
da hakları olan bir liderdir)Bu liderliğin sebebi veya gerekçesi ise
Nisa süresi 34.ayeti kerimede mealen şöyle
belirtilmiştir.''erkekler,kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar,çünkü
Allah,kimini kiminden üstün kılmıştır.Birde erkekler kendi mallarından
harcamakta(ve ailenin geçimini sağlamaktadırlar)''diye
buyurulmuştur.Buna göre de erkeklerin sorumlulukları belirtilmiştir bu
sorumluluklardan biri de kadınları korumalarıdır.Bütün bu durumlar
muvacehesinde erkeklerin kadınları hiç bir şekilde öldürmeye veya onlara
işkence yapmaya hakları yoktur.O halde müslüman toplumlarda kadınlara
yapılan cinayetler veya kötü muameleler kesinlikle dinden
kaynaklanmıyor.tam aksine dinin reddedilmesinden ,uygulanmamasından ve
cehaletten kaynaklanıyor.Asırlardır alimlerimiz hocalarımız hep bu
insanlara abdestten,namazdan,oruçtan bahsetmişler fakat maalesef
toplumun mutuluğu için Cenabı Allah'ın getirmiş olduğu bu mutluluk
kurallarından ya hiç bahsetmemişler yada çok az bahsetmişlerdir.Gerçek
alimlerimizi tenzih ederim ama bana göre bu işte,dini kanaat
önderlerimizin büyük ihmal ve gafleti yatmaktadır.
Takriben 20
milyonluk israil'in,1buçuk milyarlık İslam alemini sömürmesinden ve
başkaldıranlara da kan kusturmasından anlaşılacağı üzere sayı
değil,kalite önemlidir.Ha siyonistlerin kaliteli olduğunu söylemek
istemiyorum.Buna birlikten kuvvet doğar dense daha doğru ifade
edilmiş.Dünyanın bir ucundaki siyonist ve diğer bir bir ucundaki
siyonistle aynı hedef ve amaçlar için hareket ediyorlarsa işte birlikl
budur.Ama müslüman alemi ne durumdadır.Evet halkının müslüman olduğu
söylensede bu görüntü müslümanlığıdır,içerik müslümanlığı belki bunun
yüzde beşi ancak vardır.İçerik müslümanlığına geçtikleri zaman bu
uyumsuzluk kendiliğinden düzelecektir.Tam insanlar bundan ibret alıp
düzelecekleri sırada şeytan metot değiştirip hizmetindeki alimleri
vasıtasıyla onları yine cehaletlerle boğmaya başladı onlarda
şunlardır.1-Şeytan insanları özden uzaklaştırmak için şekil
ibadetçiliğine yöneltti.Buradaki şeytanın amacı insanları Kur'an
ilminden uzaklaştırmak ve onları şekillerle meşgul etmek,işte bilmem şu
gece 5bin adet zikir çekersen yüz kere hacca gitmiş gibi sevap alırsın
türünden şeyler.Halbuki bunlar insanları çalışmaktan uzaklaştıran ve
anlamını dahi bilmediği kelimeleri defalarca tekrarlatıp onları oyalamak
ve bu sayede bilmem kaç kere hacca gitmiş gibi olmak.Halbuki İslam da
bir kural vardır hiçbir ibadet diğer bir ibadetin yerini almaz,fakat
cahiller bunları bilmediği için binlerce defa tekrarlar yaparak cenneti
ummaktadırlar.Daha bunun gibi yüzlerce cehalet işlemleriyle şeytan
insanları uyuştururken ve oyalarken tembelleşmiş müslümanlar karşısında
diğer topluluklar çalışmayla ilerlemeye,müslümanları da sömürmeye devam
etmektedirler.
Dinde zorlama yoktur(bakara suresi,256.ayet) diye bir ayet vardır,Bunun tefsirlerini okumanızı tavsiye ederim.Kur'an ahkamının uygulandığı bir ülkede Dinde kafire zorlama yokturYani kafirler zorla ve baskıyla islama sokulmaz.Yoksa Müslümana zorlama olur,fakat bu zorlamayı şahısların yapma hakkı yoktur,bu zorlama Hukuka yani devlete verilmiş bir haktır.Ancak devletde rastgele bir baskı oluşturamaz.Kanıt ve ispat olması lazımdır.Çünkü islama göre emirin(yani halk yöneticilerinin)görevleri halkın can ve mal emniyetini sağlamaktır,Bununla ilgili konularda zorlama yapabilir.Yani iyiliği teşvik eder,kötülükten de sakındırır,şahsi ibadetler konusunda zorlama yapamaz.Zekat hem toplumsal ibadet hemde şahsi ibadettir.Devlet yani hukuk bu konuda zorlama yapar,yani zenginin kazancından yüzde ikibuçuğunu tahsil eder,ülkedeki fakirlere paylaştırır.Yani devlet kendi koyduğu kurallarının ülkesinde uygulanmasını ister,aksi taktirde ülke kaosa doğru sürüklenir.Her ülke kendi kanunlarını uygular.Zaten islam ile yönetilen bir ülkede bu şahsi ibadetlerle ilgili hükümler,yasalar olur,halkta bunları bilir ve buna göre hareket eder.Ancak halkı müslüman olup,kanunları batı kanunları olan ülkelerde halk bunların bilincinde yetiştirilmediği ve bu konuda yasal düzenlemeler de olmadığı için bu yaptıkları şiddet içerikli tepkinin sevap olduğuna inananlar bile vardır,çünkü öyle yetiştirilmişlerdir.Oysaki aslında dinimize göre bu tür davranışlar zaten günahtır.Ancak hocalarımızın bile çoğu bu bilinçte olmadığı için halkı da cahil yetiştiriyorlar,hatta böyle tepki göstermenin cihad olduğuna inanan din adamlarımız bile vardır maalesef.Oysaki bu saldırgan insanlar bakın kaç yönden günah işlemişlerdir.1-Kişinin özel hayatına müdahale ettikleri için 2-Nefsi müdafa durumu olmadan bir insana saldırdıkları için 3-Kul hakkını gasp ettikleri için 4-İnsanlara kibar davranma görevlerini yerine getirmedikleri için bu saldırgan insanlar günahkar olmuşlardır.Tabiki bu durumların oluşmasına din sebep olmuyor,dinden daha çok dinci,kraldan daha çok karalcı geçinenler yapıyor ve Diyanette etkili ve yetkili makamlara geçmiş vaaz kürsüsündeki cahil hocaların (gerçek alimleri tenzih ederim),bu konuda insanları yanlış yönde eğitmesinden kaynaklanıyor.Oysaki kimse kimsenin yolunu çevirip ondan hesap sorma hakkına sahip değildir.Hadi belki o insan seferi ise,hadi hasta ise,hadi özürlü ise.Dinimiz böyle durumda oruç tutmamaya bile müsaade etmişken bunlara noluyor?.Savcımıza geçmiş olsun diyorum.Gerçekten çok üzüldüm,güzel dinimizi bu tür yobazlar lekeledikleri için ayrıca günahkar olmuşlardır.Lütfen alimlerle cahilleri birbirine karıştırmayın.Selamlar,sevgiler.
Dünyadaki
etkin ve yetkin siyonist lobilerinin Obama'nın şeriatçı olmasındaki
korkularının gerekçelerini çok iyi anlıyoyorum.Çünkü Kur'an Hukuku geldiği
zaman Siyonistler rahat rahat cinayet işleyemecekler.Çünkü Kur'an bu vahşetlere müsaade etmez.Ama dünyadaki diğer kıytırık sistemlerin
insanlığı 300 senedir getirdiği felafet ortadadır.O halde şu soruyu
sormak lazım.Kur'an hukukundan kimler korkar sorusunu sormak lazım.Aslında
Kur'anı kerimi derinden inclemiş olsanız bu sorunun cevabını daha kolay
bulabilirsiniz.Çükü Şeriatın kaynağı Kur'andır.Cenabı Allah'ın Kur'anı
Kerimde gösterdiği ilkelerine göre:1-Güçlü olan değil,haklı olan
güçlüdür.2-Kur'ana göre hak ettiğin senindir,hak etmediğin şeyin hesabını
vermek zorundasın.3-İnsanlığa karşı merhametli olacaksın,merhamet
etmeyene merhamet edilmez.4-Kazancıyın yüzde ikibuçuğu fakirlerin
hakkıdır.onu sen yiyemezsin,paylaşımcı olmak zorundasın,komşun açken sen
tok yatamazsın.5-Hırsızlık yapmak suçtur.6-İnsan haklarına,komşu
haklarına,misafir haklarına,çocuk haklarına,kadın haklarına,tabiat
haklarına riayet etmek zorundasın.7-Amir memurunu ezemez,ona
yapamayacağı gücünün yetmediği şeyleri yükleyemez.8-İyiliklerde
yardımlaşmak,kötülüklerde yardımlaşmamak esastır.9-Savaş hukukunda
saldırmak ve zarar vermek amacı güdülemez.Barış çağrısı yapmak,misilleme
ve nefsi müdafa ilkeleri esastır.10-İnsanları 8 saatten fazla
çalıştıramazsın,insanların dinlenme,eğlenme ve kendine zaman ayırma
hakları vardır.11-Çalışan insanlar ezilmez,sömürülmez,ona köle muamelesi
yapılmaz.Çalışanın emeğinin karşılığı alnının teri kurumadan
verilir.12-Emanetler (kurumların ve devletin yönetimi)ehline
verilmelidir.Ehil olmayanlar ve vazifelerini suistimal edenler işten el
çektirilir.Dünyadaki sömürge düzeninin
devamını arzulayanların Kur'an hukukuna niçin muhalif oldukları şimdi daha iyi
anlaşılıyor öyle değil mi?.Selamlar,sevgiler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma