HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Yok, gerçekte var mı? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
fazıl
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 06 subat 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 335
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı fazıl

Merhabalar,

Bu konuda bir bilgi ve iddia sahibi değilim, işin ehilleri bilir ama düşünceye de yasak yok hani. Her neyse sağdan soldan okuduklarımla...

Yok dedik ya... peki yok nedir?

sicim (tel) kuramı, evren'i oluşturan en temel, bölünemeyecek kadar küçük bileşenlerin nokta gibi parçacıklardan değil, titreşen minyatür keman tellerine benzeyen sonsuz küçük (infinitezimal) döngülerden oluştuğunu öne sürer. Bu yüzeyler farklı titreşimlerle farklı atom altı parçacıkları, bu atomaltı parçacıklar da birleşerek atomları oluşturmaktadırlar. Edward Witten.

Evet, tez bu.

Bazen uzay resimlerine bakarım, uzayda saçılmış gibi duran bulutumsu şekillere. Sonra düşünürüm. Ben, yere bir bardak su dökersem veya kumu alıp dilediğimce savurursam, su veya kum, nihayet saçılmış olarak yerde görünür. Onların o dağılmışlığına rağmen o şekillerini kaybetmemelerini, gelişi güzel atılışa değil, o şekli orada oluşuna bakarım. İlki yer çekimi. İkincisi üzerinde bulundukları zemin. Öyleyse, uzayda saçılmış gibi duran bulutumsu şekillerin, gezegenlerin, yıldızların bir denizin içinde yüzdüklerini düşünürüm. Çünkü uzayda bir cisme hangi hızı verdiyseniz, o cisim çekim alanlarına yakalanmadığı müddetçe aynı hızda yol alır. Uzayda sürtünme kuvvetinin sıfır olması, bize boşluk gibi gelen karanlığın boş olduğunu göstermez. Çünkü güneşin ışığı bize 8.44 dk da ulaşır.. Bu demektir ki, ışığın önünde 0 saniyede bize ulaşmasını engelleyecek bir kuvvet var. Bu kuvvet, uzaklık değildir. Sürtünme kuvvetinin eksilerde bir yerlerde olduğunu düşünüyorum, kaldı ki gezegenlerin dizilimi, güneşin ve ayın çekim kuvveti de bu döngüyü devam ettiriyor olabilir. Çünkü en azından uzayı oluşturan bir yapı var ortada. Gece gökyüzüne baktığımızda o karanlığı görürüz ve o karanlığın, karanlık olarak var olabilmesi  ve bizim onu görebilmemiz için onun orada olması gereklidir... Karanlık orada olmasaydı bizde onu göremezdik. Yani madde dediğimiz yapının madde oformunu kaybetmemesi için, onun madde formunun korunması gereklidir. Maddenin formunun korunmasının, hem maddenin formundan hem de maddenin dışındaki formlarla sağlandığını düşünüyorum. Yani bir taşın taş olarak anılabilmesi için onu, a noktasından b noktasına fırlattığınızda, a noktasındaki formunu kaybetmeden b noktasına varabilmelidir. Aynı şekilde uzayda da bir nesneyi a noktasından b noktasına fırlattığınızda, o nesnenin formunu kaybetmeden b noktasına ulaşması gerekir. Eğer taş, a noktasından b noktasına varana kadar nesne özelliğini kaybediyor ve formunu değiştiriyorsa, maddeyi madde yapan elemanları bir arada tutan, tutulmasını sağlayan harici etkenlerin farklı formlarla orada olduklarını düşünebiliriz. Birşeyin bir yerden diğer bir yere gidebilmesi için, onun formunun bozulmamasını ve dolayısıyla onun formunu bir arada tutan dış etkenlerin görevde ve yerlerinde olmalarıyla açıklayabiliriz. Öyleyse, tamamiyle vakumlanmış ortamda bile bir nesnenin, formunun bozunuma uğramasını engelleyen ve böylece yol almasını sağlayan bir nevi denizden bahsedebiliriz... Öyleyse, uzay boşluğu diye bir kavram yerine uzay varlığı desek belki daha isabetli olacaktır. Yeryüzünden fırlatılan bir uzay mekiğinin, uzay boşluğunda da uzay mekiği formunu koruduğunu görüyoruz. Maddenin bir aradalığına sebebiyet veren etkiler her neyse aynen uzayda da varlıklarını korumaktalar. Galiba epey saçma sapan oldu çünkü hali hazırda bizde uzaydayız.. Her neyse, Mısır piramitlerinden en büyüğünün bir şekilde havada durduğunu var sayarsak, tek elimizle onu dilediğimizce hareket ettiririz ancak nihayetinde biz yorulduğumuzda piramidin hareketi duracaktır çünkü içinde yüzdüğümüz hava denizi sürtünme etkisi yaratmaktadır. Lakin saç telinin trilyonda bir kalınlığında ve pramidi tutacak kuvvette bir telin, yere değmesiyle, dünyanın en güçlü araçları da gelse o binayı yerinden kımıldatamayacaktır. Kaldı ki, Allah'tan başka ve tüm yönleriyle hiçbir varlığın olmadığını bilsekte, Allah'ın varlığı, ortaya birşeyleri çıkarmak için yeterlidir. Çünkü biz ve diğer herşey atomlardan müteşekkil varlıklarız. Atoma baktığınızda %99 u boşluktan meydana geliyormuş. Çekirdeği meydana getiren elemanların ve çekirdeğin yörüngesinde dönen elemanların çıkardığı enerji ya maddeye dönüşür veya biz madde olarak algılarız. Hali hazırda atom dediğimiz o parça bile sanırım alt parçalara nazaran bir evren büyüklüğünde olabilir ve nihayet artık herşeyin gerçekten yok dendiği bir noktaya belki erilebilir.

Bilim adamları evrenin %99 nun boşluk olduğunu sadece %1 in maddeyi oluşturduğunu söylüyorlar veya ben öyle anladım bilemiyorum. Eğer %1 olarak anılan kısım madde ise ve maddeyi oluşturan enerji ise, ee geriye ne kalıyor? Toplu iğnenin ucuna sıkıştırılabilen parçacıklar sanırım. Allah, yoktan var ettim ve hala bir arada tutuyorum diyor, öyleyse bunun iki anlamı var.

İlki, Allah yoktan var edip gözümün önüne koydu.

sonu, Allah yoktan var etti ve biz hala o yokun oluşturduğu varlığın içinde yaşıyoruz, yokluk devam ediyor.

ve yine öyleyse, evrende ve yeryüzünde hiçbir şey yok olmuyor, sadece form değiştiriyor. Geride kül bırakmayan benzin bile gerçekte yok olmuyor sadece form değiştiriyor. Öyleyse, tüm sesler, ışıklar, tv ve radyo dalgaları bile yok olmuyor sadece form değiştiriyorlar. %100 var sandığımızın gerçekte %1 bile olmayışı onun formdan forma giren, değişkenlik gösteren ve nihayetinde yok denebilecek alanlara bile sıkışabilen enerjilerden oluştuğunu düşündürmekte, bu sefer yok ve yoktan yaratma denince az çok neyi anlattığını belki kavrayabiliriz.

Sağlıcakla

 

Yukarı dön Göster fazıl's Profil Diğer Mesajlarını Ara: fazıl
 
kutupaneci
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 25 mart 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 156
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kutupaneci

'' Uzayda sürtünme kuvvetinin sıfır olması, bize boşluk gibi gelen karanlığın boş olduğunu göstermez. Çünkü güneşin ışığı bize 8.44 dk da ulaşır.. Bu demektir ki, ışığın önünde 0 saniyede bize ulaşmasını engelleyecek bir kuvvet var. ''

Bu cümle harika.
Işık hızının saniyede 300.000 km olduğu bilinir. Yani eğer sıfır saniye ulaşma diye bir şey sözkonusu olsaydı ışık hızı sonsuz olurdu. Sonsuz hız demek, mesafe yok demektir. Eğer Allah a göre hız sınırı yoksa, ALLAH İLE ARAMIZDA MESAFE YOK demektir.




__________________
Artık sadece kainat kitabını okuyorum. Daima Rabbime teşekkür ederek.
Yukarı dön Göster kutupaneci's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kutupaneci
 
anti-tagut
Iki Hafta Yasakli
Iki Hafta Yasakli


Katılma Tarihi: 28 mart 2011
Gönderilenler: 105
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı anti-tagut

"Allah, yoktan var ettim ve hala bir arada tutuyorum diyor, öyleyse bunun iki anlamı var.

İlki, Allah yoktan var edip gözümün önüne koydu.

sonu, Allah yoktan var etti ve biz hala o yokun oluşturduğu varlığın içinde yaşıyoruz, yokluk devam ediyor.

ve yine öyleyse, evrende ve yeryüzünde hiçbir şey yok olmuyor, sadece form değiştiriyor. Geride kül bırakmayan benzin bile gerçekte yok olmuyor sadece form değiştiriyor. Öyleyse, tüm sesler, ışıklar, tv ve radyo dalgaları bile yok olmuyor sadece form değiştiriyorlar..."

 

Ben de yoktan var etmeden iki şey anlıyorum. Birincisi ruhların (bilinçlerin) yoktan var edilmesidir. Eğer yazılımın yoksa donanımın hiçbir işe yaramaz. İkincisi ise ruhun misafir olacağı, algılayacağı maddedir. Maddenin mutlak yokluktan var edilmesi ise (detaya girmeyeceğim) biraz sorunlu bir durum gibi duruyor. Ben maddenin yoktan var edilmesinden yukarıda da belirtildiği gibi hiçbirşey diyebileceğimiz bir özün dönüşümünü anlıyorum. Eğer madde boşlukta hacim kaplayan birşey ise sonsuz yoğunluk ve sıfır hacimden meydana gelen evren tam anlamıyla "yok"tan var edilmiştir.

 

 

Yukarı dön Göster anti-tagut's Profil Diğer Mesajlarını Ara: anti-tagut
 
kutupaneci
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 25 mart 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 156
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kutupaneci

Öncelikle Kuran da yoktan var etme diye bir kavram geçmiyor. Yoktan yaratan diye bazı ayetlerin meallerinde çeviri hatası vardır.

Enam 14: Kul e ğayrallahi ettehizu veliyyen fatiris semavati vel ardi...
De ki: "Gökleri ve yeri yoktan var eden, besleyen, fakat kendisi beslenmeyen Allah'tan başka dost mu tutayım?"

Enam101: Bedius semavati vel ard,
(O) gökleri ve yeri yoktan var edendir.

Koyu renkle işaretlediğim kelimelerin tam karşılığını araştırınca anlaşılır ki aslında bunlar ilk kez şekillendirmeyi anlatır. Yoktan diye bir tabir geçmez. Dolayısıyla yoktan yaratma insanların literatüründeki bir kavramdır. Allah için ise şu durum geçerlidir: yekulu kun fe yekun ( ol dediğinde olur ) 6/73, 3/47, 3/59, 2/117, 6/73, 19/35, 40/68, 16/40, 36/82

Bu olma, oluşun mahiyeti yoklukla ilgili değildir.
Kendinden bir parçanın şekillenmesi de değildir.
O sahip olduğu gücün, kudretin, ilmin, sanatın eseri olarak her istediğini ortaya çıkarabilir. Asıl konu ortaya çıkan, yaratılan şeylerin kaynağı değil de bu olayın mekansal konumudur. Allah ın kürsüsü başka yerde bizim evrenimiz başka yerde. Acaba mekan vardı da cevher mi yaratıldı? Yoksa cevher genişleyince kendi mekanını mı oluşturdu?

İç içe evrenler teorisini göz önüne almadan bu konu anlaşılır gibi değil.
Rabbimiz bizi aydınlatacaktır inşallah.




__________________
Artık sadece kainat kitabını okuyorum. Daima Rabbime teşekkür ederek.
Yukarı dön Göster kutupaneci's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kutupaneci
 
fazıl
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 06 subat 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 335
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı fazıl

Merhabalar,

Evvel dedim, bu konularda zerre bilgimiz yok sadece sağdan soldan okuyup anladığımızı sandığımız ve belki anlamadığımız üzerine konuşuyoruz, bilenler mazur görsünler... Şimdi yakın zamana kadar maddenin en ufak yapı taşının atom olduğunu söylerken, daha sonra atomu meydana getiren parça veya parçacıkların varlığını ortaya koydular.

Şimdi yağmur yağıyor, yağmurun yağması için tohumlanması gerekiyor, buhar tanecikleri tozların etrafında kümeleniyor ve yeter ağırlığa ulaşınca yeryüzüne yağmur olarak iniyor..

Buhar tanecikleri, tek başlarına yağmur yanında anılmaya layık değiller ama bir araya geldiklerinde ortaya bir varlık koyuyorlar. Nesnenin madde olarak anılmasını sağlayan nedir? Atoma ve parçacıklarına bakıyorsunuz, kütle namına ortada hiçbir şey yok... daha derinlere iniyorsunuz yine kütle namına birşey yok... Atomu oluşturan parçacıkların varlığı, zıtlarıyla... ortada maddenin tohumlayıcısı ama aynı zamanda parçacık olmayan... görülebilen veya kağıt üzerinde sağlamasıyla var oldukları bilinen ve görülenin zıttı olarak asla görülemeyecek olan ama var olduğu bilinen.. 

Herşeyin çifti/zıttı varsa onlarında zıtlarının olması ve birşeyin ancak zıttıyla bilinebilmesi gereklidir. Gündüzün ne olduğunun bilinmesi için gece, acının ne olduğunun bilinmesi için tatlı, hasretin ne olduğunun bilinmesi için ayrılık.

Bir parça ışıksa, diğeri karanlığı, bir parça elektirik yüklüyse diğeri elektiriksizliği, bir parça -2 ise, diğeri 2 yi barındırması gerekli... sanırım.

Yaratan, herşeyi çift yarattığını söylüyor, gözümüzle gördüğümüz herşeyin çifti var ama Allah'ın çifti yok. O tek.

Koyun-koç, teke-keçi, inek-öküz... otçullar.

Aslan,kaplan,leopar,çita... etçiller ve kara hayvalarından hem etçil hem otçul olanlar var..

Aynı şekilde kuşları ve deniz canlıları etçil otçul olarak sanırım ayrılır.

ama şu var, bunlar her ne kadar çift olsa bile, hemen aynı gruptalar.. demek ki, çift dendiğinde tek cins değil, cinslerin oluşturduğu bir gruptan söz ediliyor.

Öyleyse, ışık ve karanlık neden tek çift olsun? Sanırım onlarda cinslerin oluşturduğu bir gruptalar. Epey sallıdım galiba. Her neyse,

Sevgili Kütüphaneci, Allah'ın mekanı var mı? Mekanı başka yerde biz başka yerde miyiz? diye sormuşsun ya..

ben şu uzayın içinde bulunduğu evreni bir kürenin içinde düşünüyorum, bu küre kendi alanını tamamen doldurduğunda bir üst boyuta geçecek. Veya belki o üst boyutu asla geçemeyecek (üst boyutun fizik kanunları olur ki uzay evren boyutunun fiziki varlığına müsade etmeyecek) ama o boyutun zorlamasıyla, dış boyutun şeklini almaya başlayacaktır. Dış boyut bir tüpse tüp, küpse küp şekline ulaşacak ve nihayet kendi içine çökecektir. Büyük patlamanın, bildiğim formla yani üç boyutlu bir noktadan başladığını ve her yöne aynı anda dağılım gösterdiğini ve aynı dünyanın küre oluşundan kaynaklı, evrenin sadece bir mesafeye kadar sanki düzmüş gibi algılandığını düşünüyorum. Gerçi evrenin geometrisinin nihayet çözüleceğini açıkca sanmıyorum. Veya kimse düz demedi ben yanlış anladım. İç içe evrenler konusu hakkında bunlarda olmadığı gibi yine bilgim yok ama düşünebilirim. Ben en azından üç boyutlu bir dünyayı algılıyorsam, zıtlık kavramına göre bunların en azında üç tane algılıyamadığım boyutu olmalı. Bu sayı artmalı. Eğer dörtse dört beşse beş on ise on olarak birbirini karşılamalı. Bana göre insan, herkes gibi üç boyutu algılasa bile en azından insanın düşünce boyutu dördüncü boyut olmalı. Düşünce başlı başına bir boyut olmalı çünkü onunla algılıyamadığız diğer boyutların farkına varmaktayız. Eğer en ufak parça titreşen teller ise, insanın düşüncesinin de bunun dışında olduğunu düşünmek yanlış olsa gerek. Çünkü düşüncenin bile belki de yakın belki uzak bir zaman içinde okunabileceğini ve hatta konuşmaya bile gerek kalmayacağından hareketle, aradaki dil probleminin bile son bulacağını söyleyebilirim. Nasılsa desteksiz atıyoruz bu da olsun.

Saygılarımla

Yukarı dön Göster fazıl's Profil Diğer Mesajlarını Ara: fazıl
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats