Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 30 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 484
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bugün, kerametizm gölgesinde kalmış bir hadiseden
bahsedeceğim. Birçoğunuz bilir, ahirette insanlar cennet
ya da cehenneme sevk edilecek. Bir kısım da tam ortada
kalacak. Bunlara “araf ehli” deniliyor.
Geleneksel anlatılar genellikle bu çerçevededir. Lakin
meselenin özü hiç böyle değildir. Araf gibi sosyolojik
bir kavram nasıl olmuş da böyle çarpıtılmış; benim aklım
almıyor açıkçası!
Efendim, “urf” kum yığını, yerden yüksek olan yer
manasındadır. “Araf”, “urf”un çoğuludur, tepeler manasına
gelir.
Arafat, itiraf, irfan gibi kelimeler de bu kökten gelir.
Bilgi tepeciği manası ağır basar. Ki bir farkındalık
düzeyine işaret eder.
Cennet ve cehennem ile alakası nedir?
Araf Suresi’nin 46. ayeti meseleyi başlatır:
“ 46- İki taraf arasında bir perde, araf üzerinde de
herkesi yüzlerinden tanıyan erler vardır. Cennet halkı,
özleyip durdukları halde henüz ona girmemiş olanlara
şöyle seslenirler: ‘Selam size!’
47- Gözleri ateş halkı tarafına çevrildiğinde de şöyle
yakardılar: ‘Ey Rabbimiz, bizleri zalimler topluluğuyla
birleştirme.”
48- Araf halkı, yüzlerinden tanıdıkları bazı erkeklere
seslenip şöyle derler: ‘Bir araya gelmeniz de büyüklük
taslamanız da size hiçbir yarar sağlamadı.’
49- ‘Şunlar mıydı o, ‘Allah kendilerini hiçbir rahmete
erdirmeyecek’ diye yemin ettikleriniz? Ey cennetliler!’
Siz de girin cennete. Ne bir korku var size ne de
kederleneceksiniz.”
Dikkatli incelediğimizde, araf üzerindeki insanların,
cennetlikleri ve cehennemlikleri yüzlerinden tanıyacak
kadar güçlü bir donanıma sahip olduğunu görürüz. Tam
olarak, tevil (anlamlandırma) gereği, araf kelimesi bu
bab nedeniyle “bilgi tepeciği” anlamını alır.
Ve devamı çok önemlidir:
“Bizleri zalimler topluluğuyla birleştirme.”
Tekil bir anış ile zalimler bir topluluk olarak
tanımlanmıştır. Ancak zulüm fiili kullanılması hasebiyle
“bir yeryüzü sürecinden bahsetmek gerekir”. Çünkü
zalimler ile bir arada bulunmama talebi, zulüm
karşısındaki endişeden ileri gelir. Ve önemli olan ise
eğer burası “ahiretteki cehennem ise”, zalimlerin zulmü,
cehennemin ıstırabından daha korkutucu olamaz. Ki eğer
cehennemin ıstırabı değil de zalimlerin zulmü
endişelendiriyor ise bu ayet yeryüzü cehennemine işaret
ediyor demektir.
Araf/devrimci ahlakı...
Devamında (49. ayette) cennetliklere seslenenler araf
ehlidir. Pasajın bütünlüğüne göre, cennetliklere cenneti
tanımlamaktadırlar. Dikkat edin: “Ne bir korku vardır ne
de kederleneceksiniz.”
Hz. Peygamber Efendimiz’in Hıra Tepesi’ne çıkması bir
anlam taşır. Sisteme tepeden bakarak, çelişkilerden
arınarak gözlem yaptığı manasına gelir. İşte araf ehli
budur. Cenneti (sınıfsız toplumu-kedersiz toplumu) ve
cehennemi (sınıflı toplumu) belirgin biçimde gören,
algılayan ve insanları cennete davet eden “ilim
erbabıdır”.
Bugünün terminolojisiyle araf ehli, teorisyenlerdir.
Zalimler topluluğundan uzak, kedersiz, eşit ve hür bir
toplum inşa etme adına, bilgi tepelerinin başından halka
seslenen yiğitlerdir!
Araf Suresi’nin devamında:
“56- Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun
çıkarmayın. Ürpererek ve ümit ederek dua edin ona. Hiç
kuşkusuz, Allah’ın rahmeti, güzel düşünüp güzel iş
yapanlara çok yakındır.
58- Güzel ve temiz beldenin bitkisi Rab’binin izniyle
çıkar. Pis ve çorak beldeden ise zararlı bitkiden başkası
çıkmaz. Şükreden bir topluluk için ayetleri işte böyle
çeşitli şekillerde sergiliyoruz.
59- Andolsun ki biz, Nuh’u toplumuna gönderdik de o şöyle
dedi: ‘Ey toplumum! Allah’a kulluk ve ibadet edin. Sizin
ondan başka tanrınız yok. Üstünüze çok büyük bir azabın
inmesinden korkuyorum.’
60- Toplumunun kodamanları dediler ki: Vallahi biz seni
açık bir sapıklık içinde görüyoruz.”
Efendim sure kendisini işte böyle somutlar. Dikkatli
okuyunuz!
Sure devam ederken, araf anlatılırken, araya Nuh kıssası
girer. Allah dışında kulluk edilenler (altın, gümüş,
dolar) olan bir topluma gider; onları azaptan
(cehennemden) cennete çağırır.
Ve ilk kimler tepki gösterir: “Kavmin kodamanları”
Servet ve iktidar sahipleri, mal-mülk-tarla-parsel
tekelleri...
Araf ile ilgili pasajın hemen dibine bu bölümün gelmesi
ne manaya gelir?
Efendim, cehennem ehlini, yani sınıflı toplumu inşa eden
sürecin mimarlarını reddeden, onların inşa ettiği toplum
karakterinden uzak duran, halkı cennete, yani eşitliğe,
kardeşliğe çağıran her öncü, araf ehlidir.
Araf ehli, cennet ile cehennem arasında durur.
Cehennemden cennete geçişin kilididir.
Ve anlatıldığı gibi, ölüm sonrası bir süreç değil, bizzat
yeryüzünde vuku bulan bir hakikattir. Araf ehli mi
arıyorsunuz?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma