Yazanlarda |
|
ebuzer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: Fiji Gönderilenler: 244
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
SELAM Dostlar
Soru: Kur'an'da Özel mülkiyet varmıdır? varsa bir sınırı varmıdır?
Soru: Zekat,İnfak,sadaka nedemektir? bunun bir ölçüsü miktarı varmıdır?varsa neye göredir?
Soru: Maunperstlik nedir? yetim hakları nerde başlar nerde biter?
soru: Kuranilik itibariyle zengin kimdir? fakir kimdir? aralarındaki hukuk nedir?......
Değerli dostlar ,bu konu hakkındaki görüşlerinizi sunarsanız memnun olacağım.
selam ve dua ile
__________________ HAKİKATİ NERDE BULURSAN AL..
|
Yukarı dön |
|
|
safbilgi Yasaklı
Katılma Tarihi: 25 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 841
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Ebuzer
Öncelikle belirtmek isterım ki develeri çok severim çok tatlı ve yararlı hayvanlardır,burdaki resimde çok şirin...
Konuya geçersek ,zekat mal verıp arınma temizlenme yani ibadetin adı,infak ise bu ibadette fiil yani ihtıyaç artanından gönul rızasıyla verebileceğin kadar çok verme(tabii ihtiyaç artanından gönul rızasıyla ihtiyaç sahıbıne bağişladığın oran azsa buda senın Allaha olan samımıyetsizliğini gösterır),sadaka ise isimdir yani infak ettiğin para yada mal.Öşür ise devletın aldığı zorunlu vergidir,zekattan ayrı tutulması gerekir,bu ölçuyu devlet belırler şartlara göre.
DİYANETİN KONUYA İLŞKİN SAVUNMASI VE YAPILAN BİR YAZIŞMA
|
Kur'an-ı Kerim'de zekata tabi olan mallara genel olarak temas edilmiş (Tevbe,9/103), Hz. Peygamber de hadislerinde hangi malların ne şartlar içinde zekata tabi olacaklarını belirtmiş, zekat memurlarına vermiş olduðu talimatlarda bu mallardan nasıl ve ne şekilde zekat tahsil edileceðini öðretmiştir. Bu itibarla İslam hukukçuları, toprak ürünleri hariç, zekâta tâbi bütün mallarda nisabın şart olduðunda görüş birliğine varmışlardır Bu konudaki hadis-i þerifler için Ahmed Davudoðlu'nun " Selamet Yolları" adlý eserine (II. 332- No:482-493) bakabilirsiniz. Bilgilerinizi rica ederiz.
| Selam
Öncelikle tekrar iilginize tesekkur edrim.Sizlerin daha iyi bildiği gibi bir ibadet sözkonusu olduğunda tüm ilgili ayetler birlikte deðerlendirilir.Nifak miktarı ile ilgili ayeti hükümsüz bırakıp ,ölçü belirlemeyi alimlerin ictihadına bırakan bahsettiğiniz ayeti yazıyorum:
Tevbe Suresi 102 Diðer bazılarıda günahlarını itiraf ettiler. Bunlar, iyi bir işle kötü olan diğer bir işi birbirine karıştırdılar. Belki Allah tövbelerini kabul eder. Çünkü Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
Tevbe Suresi 103 Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip aklayasın. Onlar için dua et, çünkü senin duan onlar için bir sükûnettir. Allah Semî'dir, Alîm'dir.
Ayetten anlaşılıyor ki bu sadakayı veren kişiler gönül rızasıyla, tövbelerinin kabul olması için peygamberimizin devlet baskanlığı sıfatından yararlanıp infak ettiklerini ilhtiyaç sahiplerine ulaştırmasını istiyorlar.Yani peygamberimize dağıtması için verilen sadakalar zorla alınmış yada dayatmaya maruz bırakılmış sadakalar degil.Peygamberimiz sizlerinde bildiği gibi bir çok unvanı birlikte tasır.Bunlar resulluk,devlet başklanlığı,savaş komutanı,aile reisi,hakemlik gibi.Kuran ayetleri değerlendirilirken bunlar gözönunde tutulmalıdır,ayetlerde işlevde bulunan unvana bakılmalıdır.
Ayetlerin birbirini hukumsuz bırakmasının(nesh) çelişkisiz,eksik olmayan herşeyi detaylı anlattığını bir çok kez tekrarlayan Kuran ayetlerine uyumsuzluk gösterdiğine ilişkin yazıma cevap gelmemiştir.İncil tahrip olup Allahın korumasıdan çıkmış ortadan kalkmıştır yerine Kuran ayetleri inmiştir,ama Kuran ayetleri hiç bir zaman tahrip olmayıp,ortadan kaldırılmayıp Levhi Mahfuzda kýyamete kadar geçerli olacaktır, konuyu bilgilerinize arz ederim.
Kutubbi Site den zekat miktarı ile ilgili hadisleri sunmak istiyorum:
Ravi: Amr ibnu şuayb Tanım: Amr ibnu şuayb (an ebihi an ceddihi) tarikinden anlatıyor: "Resulullah (sav)'a bir kadın, beraberinde bir kızı olduðu halde geldi. Kızın elinde, altından kalın iki bilezik vardı. "Bunlarýn zekatını verdin mi?" diye Resulullah (sav) kadına sordu. Kadın: "Hayır!" diye cevap verdi. Resulullah (sav): "Kıyamet günü Allah'ın, onları sana ateşten iki bilezik yapması seni memnun eder mi?" dedi. Bunun üzerine kadın, bilezikleri derhal çıkarıp Resulullah (sav)'ýn önüne bıraktı ve: "Bunlar Allah ve Resulüne aittir!" dedi.
Kaynak: Ebu Davud, Zekat 3, (1563); Nesai, Zekat 19, (5, 38); Tirmizi, Zekat 12, (637)
Hadis No : 2013 Ravi: Nafi' Tanım: Nafi', Ýbnu Ömer (ra)'den anlatýyor; "Ýbnu Ömer, kızlarını ve cariyelerini altınla tezyin eder, fakat bu zinetler için zekat vermezdi."
Kaynak: Muvatta, Zekat 11, (1, 250
Zinetlerle yani tak eşyası altın ve mucevherlerle ilgili iki hadis çelilşmektedir.Alimlerin neyi nifak edeceğimiz konusunda ilgili ayeti(ihtiyac artanından gönul rızasyla bağişlayabileceğimiz kadar fazlası) neshedip içtihad alma kararlarına Kutubbi siteden nifak miktarıyla alakalı diðer hadisler:
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Nehir ve yağmur sularının suladığı şeylerden (zekat olarak) öşür (onda bir) alınıyor. Hayvanla sulananlardan öşrün yarısı (yirmide bir) zekat alınıyor."
Kaynak: Müslim, Zekat 7, (981); Ebu Davud, Zekat 11, (1597); Nesai, Zekat 25, (5, 42)
Hadis No: 1086 Tanım: (Babam) Ömer (ra) Nebat ahalisinden buğday ve zeytinyağından öşrün yarısı (yirmide bir nisbetinde) vergi alındı. Bu davranışıyla kasdı Medine'ye bunlardan çokça gelmesini sağlamaktı. Kıntiyye (denen buðday ve arpa dışında kalan, nohut, mercimek, bakla nevinden tahıl) dan da öşür alıyordu."
Bu hadislerde öşür tanımı geçer yani bu devlete verilen vergidir,zekatsa Allaha infak edilir.Peygamberimiz bunu zamanında almış olsa bile ki bu zorlama bir ölçü değildi ona aracı olarak verilmiş devlet başkanlığı sıfatıyla yapmıştır.Alimlerin içtihadları kabul edilse bile teknoloji çağa gunumuz şartlarında aradan gecen uzun zaman sonucu zaten yenýden duzenlenmelidir,örneğin zinnete zekat yoksa herkes altın takı eşyasına bileziğe yatırım yapar zaten öyle olmaktadır,yada kaç kişi geçim için hala tarla,bağ bahçeyle uğraşır,hayvanla surer yeni yöntemler ve iş olanakları varken...
Allah ihtiiyacından artanı demiş ve kesın sınırlar koymamıştır,1 bölü 40 ise tamamen uydurmadır ve hadislere dayanır,üstelık hadıslerde ölçü koymada çelişkilidir,tarlası suya yakın olan,hayvanı olan altını olan hep farklı ölçulerdedır,çoğu kısmıda alim içtıhadıdır.Örneğin hadislere göre altın sus esyası olan bundan zekat vermez halbukı şu zamanda herkes arta kalan parasını altın bilezık yapar mesela.
|
Yukarı dön |
|
|
ebuzer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: Fiji Gönderilenler: 244
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=651&PN=3
http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=2033&PN=1
__________________ HAKİKATİ NERDE BULURSAN AL..
|
Yukarı dön |
|
|
ebuzer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: Fiji Gönderilenler: 244
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İNFAK KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
- Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (BAKARA SURESİ / 3)
- Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever. (BAKARA SURESİ / 195)
- Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir." (BAKARA SURESİ / 215)
- Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz; (BAKARA SURESİ / 219)
- Ey iman edenler, hiç bir alış-verişin, hiç bir dostluğun ve hiç bir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kâfirler... Onlar zulmedenlerdir. (BAKARA SURESİ / 254)
- Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. (BAKARA SURESİ / 261)
- Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (BAKARA SURESİ / 262)
- Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez. (BAKARA SURESİ / 264)
- Yalnızca Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip- güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir. (BAKARA SURESİ / 265)
- Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır. (BAKARA SURESİ / 267)
- Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur. (BAKARA SURESİ / 270)
- Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir. (BAKARA SURESİ / 272)
- (Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (BAKARA SURESİ / 273)
- Onlar ki, mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri Rableri katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (BAKARA SURESİ / 274)
- Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve 'seher vakitlerinde' bağışlanma dileyenlerdir. (AL-İ İMRAN SURESİ / 17)
- Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (AL-İ İMRAN SURESİ / 92)
- Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (AL-İ İMRAN SURESİ / 134)
- Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler, Allah'a ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş olursa, artık ne kötü bir arkadaştır o. (NİSA SURESİ / 38)
- Allah'a ve ahiret gününe inanarak Allah'ın kendilerine verdiği rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu? Allah, onları iyi bilendir. (NİSA SURESİ / 39)
- Yahudiler: "Allah'ın eli sıkıdır" dediler. Onların elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O'nun iki eli açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun taşkınlıklarını ve inkârlarını arttıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez. (MAİDE SURESİ / 64)
- Onlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (ENFAL SURESİ / 3)
- Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız. (ENFAL SURESİ / 60)
- De ki: "İsteyerek veya istemiyerek infak edin; sizden kesin olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü siz bir fasıklar topluluğu oldunuz." (TEVBE SURESİ / 53)
- İnfak ettiklerinin kendilerinden kabulünü engelleyen şey, Allah'ı ve elçisini tanımamaları, namaza ancak isteksizce gelmeleri ve hoşlarına gitmiyorken infak etmeleridir. (TEVBE SURESİ / 54)
- Allah'a ve elçisine karşı 'içten bağlı kalıp hayra çağıranlar' oldukları sürece, güçsüz-zayıflara, hastalara ve infak etmek için bir şey bulamayanlara bir sorumluluk (günah) yoktur. İyilik edenlerin aleyhinde de bir yol yoktur. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (TEVBE SURESİ / 91)
- Bir de (savaşa katılabilecekleri bir bineğe) bindirmen için sana her gelişlerinde "Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum" dediğin ve infak edecek bir şey bulamayıp hüzünlerinden dolayı gözlerinden yaşlar boşana boşana geri dönenler üzerinde de (sorumluluk) yoktur. (TEVBE SURESİ / 92)
- Bedevilerden öyleleri vardır ki, infak ettiğini bir cereme sayar ve sizi felaketlerin sarıvermesini bekler. Kötü felaket onları sarsın. Allah işitendir, bilendir. (TEVBE SURESİ / 98)
- Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları kendi rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (TEVBE SURESİ / 99)
- Küçük, büyük infak ettileri her nafaka ve (Allah yolunda) aştıkları her vadi, mutlaka Allah'ın yaptıklarının daha güzeliyle onlara karşılığını vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır. (TEVBE SURESİ / 121)
- Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir. (RA'D SURESİ / 22)
- İman etmiş kullarıma söyle: "Alış-verişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmezden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler." (İBRAHİM SURESİ / 31)
- Allah, (kendisine ortak koştuğunuz ilahlar konusunda) hiç bir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan ile, tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiğimiz, böylelikle ondan gizli ve açık infak eden kimseyi örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah'ındır; fakat onların çoğu bilmezler. (NAHL SURESİ / 75)
- Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir. (HAC SURESİ / 35)
- İşte onlar; sabretmeleri dolayısıyla ecirleri iki defa verilir ve onlar kötülüğü iyilikle uzaklaştırıp kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (KASAS SURESİ / 54)
- Onların yanları (gece namazına kalkmak için) yataklarından uzaklaşır. Rablerine korku ve umutla dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (SECDE SURESİ / 16)
- De ki: "Şüphesiz benim Rabbim, kullarından rızkı dilediğine genişletip-yayar ve ona kısar da. Her neyi infak ederseniz, O (Allah), yerine bir başkasını verir; O, rızık verenlerin en hayırlısıdır." (SEBE' SURESİ / 39)
- Gerçekten Allah'ın Kitabını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara uğramayacak bir ticareti umabilirler. (FATIR SURESİ / 29)
- Ve onlara: "Size Allah'ın rızık olarak verdiklerinden infak edin" denildiği zaman, o inkâr edenler iman edenlere dediler ki: " Allah'ın, eğer dilemiş olsaydı yedireceği kimseyi biz mi yedirecek mişiz? Gerçekten siz, apaçık bir şaşkınlık içindesiniz." (YASİN SURESİ / 47)
- Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler, (ŞURA SURESİ / 38)
- İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiç bir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar. (MUHAMMED SURESİ / 38)
- Allah'a ve Resûlü'ne iman edin. "Sizi kendilerinde halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği' şeylerden infak edin. Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır. (HADİD SURESİ / 7)
- Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va'detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan hâberdardır. (HADİD SURESİ / 10)
- Onlar ki: "Allah'ın Resûlü yanında bulunanlara hiç bir infak (harcama)da bulunmayın, sonunda dağılıp gitsinler," derler. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Ancak münafıklar kavramıyorlar. (MÜNAFİKUN SURESİ / 7)
- Sizden birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. (MÜNAFİKUN SURESİ / 10)
- Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından korunursa; işte onlar, felah bulanlardır. (TEĞABÜN SURESİ / 16 )
__________________ HAKİKATİ NERDE BULURSAN AL..
|
Yukarı dön |
|
|
ebuzer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: Fiji Gönderilenler: 244
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
- Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin. (BAKARA SURESİ / 43)
- Hani İsrailoğullarından, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hâlâ) yüz çeviriyorsunuz. (BAKARA SURESİ / 83)
- Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir. (BAKARA SURESİ / 110)
- Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (BAKARA SURESİ / 177)
- İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (BAKARA SURESİ / 277)
- Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksınız." (NİSA SURESİ / 77)
- Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz. (NİSA SURESİ / 162)
- Andolsun, Allah İsrailoğullarından kesin söz (misak) almıştı. Onlardan oniki güvenilir- gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara: "Gerçekten ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır." (MAİDE SURESİ / 12)
- Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O'nun elçisi, rüku' ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü'minlerdir. (MAİDE SURESİ / 55)
- Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki: "Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara, zekatı verenlere ve bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım." (A'RAF SURESİ / 156)
- Haram aylar (süre tanınmış dört ay) sıyrılıp-bitince (çıkınca) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları tutuklayın, kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip-tutun. Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını açıverin. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (TEVBE SURESİ / 5)
- Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekatı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. (TEVBE SURESİ / 11)
- Allah'ın mescidlerini, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah'tan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır. (TEVBE SURESİ / 18)
- Sadakalar, -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalbleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (TEVBE SURESİ / 60)
- Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (TEVBE SURESİ / 71)
- "Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti." (MERYEM SURESİ / 31)
- Halkına, namazı ve zekatı emrediyordu ve o, Rabbi katında kendisinden razı olunan (bir insan)dı. (MERYEM SURESİ / 55)
- Ve onları, kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi. (ENBİYA SURESİ / 73)
- Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir. (HAC SURESİ / 41)
- Allah adına gerektiği gibi cihad edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur'an'da) da sizi "müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı. (HAC SURESİ / 78)
- Onlar, zekata ilişkin (söz ve görevlerini mutlaka) yerine getirenlerdir; (MÜ'MİNUN SURESİ / 4)
- (Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (NUR SURESİ / 37)
- Dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve elçiye itaat edin. Umulur ki, rahmete kavuşturulmuş olursunuz. (NUR SURESİ / 56)
- Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler. (NEML SURESİ / 3)
- İnsanların mallarından artsın diye, verdiğiniz faiz Allah katında artmaz. Ama Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat ise, işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır. (RUM SURESİ / 39)
- Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar. (LOKMAN SURESİ / 4)
- Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. (AHZAB SURESİ / 33)
- Ki onlar, zekatı vermeyenler ve ahireti inkâr edenlerdir. (FUSSİLET SURESİ / 7)
- Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a ve O'nun Resûlü'ne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (MÜCADELE SURESİ / 13)
- Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah katında bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (MÜZZEMMİL SURESİ / 20)
- Oysa onlar, dini yalnızca O'na halis kılan hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din budur. (BEYYİNE SURESİ / 5 )
__________________ HAKİKATİ NERDE BULURSAN AL..
|
Yukarı dön |
|
|
ebuzer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: Fiji Gönderilenler: 244
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kuran'da zekât kelimesi "saflık, arınma, arındırma" olarak kullanılmıştır ve hadis kitaplarını Allah'ın kitabına şirk koşanlar bir varsayıma inanmaktadırlar. Kazancından başkalarına vermek inananlar için emredilmiştir fakat bu kelime "zekât" değil "anfak" ve "sadaka"dır.
Zekât sözcüğünün sözlük anlamları:
زكى : arttı, çoğaldı; gelişti, büyüdü / ve meyve verdi; arındı; arındırma, saflık; zekât
Genelde zekât kelimesinden önce kullanılan fiilin sözlük anlamları:
اتى : gelmek; izlemek; çıkarmak, yaymak; göstermek; arttırmak; üretmek; ödemek.
__________________ HAKİKATİ NERDE BULURSAN AL..
|
Yukarı dön |
|
|
ebuzer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: Fiji Gönderilenler: 244
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam değerli dostlar
Biismihirebbikellezihalek....
Yukarıda bir kısmı verilen ayetlerden yola çıkarak , yaptığım tefekkür sonucu ulaştığım kanaatlerimi siz değerli dostlar ile paylaşmak istiyorum.Farkında olmadan ulaştığım yanlış kanaatlerim olursa , dostlar tarafından düzeltilmesini rica ederek teşekkürlerimi sunarım.
Kanaatlerim;
Haksız kazancın tamamı haramdır,gerek dünyada ,gerek ahirette azap ve rezillik nedenir.
Haklı kazanç dahi olsa ,Mal üstüne mal biriktirmekte Haramdır.Ama bu haklı KAZANÇTAN İHTİYAÇTAN ARTANI ,İHTİYAÇ SAHİPLERİNE ,GİZLİ VEYA AÇIK ULAŞTIRMAK, RABB YOLUNA İNFAK ETMEK BİR MÜ'MİNE FARZDIR.Maddi ve Manevi kazançlardan hakkıyla infak etmek BİRR ' e ulaşmak için önemli bir vesiledir.
Konuya bir örnekle açıklık getirirsek; diyelim ki Alperen bey kardeşimizin Tamamen helal yollardan kazandığı aylık kazancı 1,500,00.YTl olsun, 1,000,00.YTl ile ailesinin ve kendisinin temel ihtiyaçlarını karşılamış olsun,artan 500,00.ytl değeri ,biriktirmeyip Allah yolunda İnfak edip arınacak(zekatı ifa edecek) .Diler ise kendi payından da ,yani ihtiyacı olduğu halde tamamen gönül rızası ile , ağzına bir lokmayı eksik alacak ,ötekine sadaka olarak verecek.Ve ondan hiç bir karşılık beklemeyecek ....
Eeee peki bu vahşi kapitalist sistemde tüm artı değerlerini nasıl verebilecek?Artı değerlerini Salih amel kapsamında ,Allah yolunda infak edip arındıktan sonra, ya hastalanır ise ne olacak ,ona kim bakacak?
İşte bunu düşünür ise ,AKABE denilen o zorlu yokuştan tepetaklak ateşin içine yuvarlanıverecek.Her iki tarafta da kaybedenlerden olacak.
Rabb sözünde sadıktır.(Amenna) Alperen Rabbin Malının Bekçiliğini yaparken ,Malikul Mulkun ,mülkünü rabbin dilediği doğrultuda sarf edince , Rabbe borç vermiş gibi olacak...tevekkeltü Alellah ...rabb onu yanlız bırakmaz...Rabbe güvenecek...
Dolayısıyla Alperen bey kardeşimizin Karuni serveti olmayacak..Toplum ya hep birlikte zenginleşecek...Ya da ,birileri ,birilerinin sırtına binip palazlanacak...İşte o vakit adaletsizlik ayyuka çalacaktır.Helak olmak o tolum üzerine hak olcaktır.Salih peygamberin devesini hatırlayın lütfen...O bir temsildir...Mal üstüne Mal biriktirenlerin malına , mirasçı kılınan o deveyi...Ve salih peygamberin ismindeki hikmeti...Ve o kavmin helakı...Peki ya Ma'un suresi...
Hiç dikkatinizi çektimi bilmiyorum..Kitabı mubinimizde pekçok yerde , pekçok suça günaha karşı fidye vermemiz ,köle azad etmemiz emir buyrulmakta...
Anladığım kadarı ile , ÖZEL MÜLKİYET TEMEL İHTİYAÇLAR HARİCİNDE YOKTUR.(buna özle mülkiyet denilirmi bilmiyorum)..İNFAK EDEREK ,SADAKA VEREREK (MADDİ-MANEVİ) ZEKATI İFA ETMİŞ-ARINMIŞ OLUYORSUNUZ...SALATI İKAME EDİP ZEKATI İTA ETMEK BOŞUNA KİTABIN HER YERİNE SERPİŞTİRİLMEMİŞTİR...
BU kapitalist zihniyetle yetişmiş,adeta genlerine işlemiş,kapital olmadan düşünemeyen zihniyetlilere gerçekten çok ağır gelecektir...ONDAN KİTAP BUNA AKABE(SARP-ZORLU-DİK YOKUŞ) DEMİŞTİR...
Elhasılı Kelam; birlerinin zannettiği gibi zekat,infak,sadaka artandan şukadar verilir bu kadarla sermaye büyütülmeye devam edilir gibi değildir...zaten adı üstünde sadece zan etmişlerdir...
Malın -ilmin ,her artışında ,bu artı değer infak ve sadaka ile zekat edilecektir...gönül rızasıyla....(doğrusnu Allah bilir)
selam ve dua ile
__________________ HAKİKATİ NERDE BULURSAN AL..
|
Yukarı dön |
|
|
Mircan Uzman Uye
Katılma Tarihi: 25 agustos 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1277
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Sevgili Ebuzer,
Kanaatlerine aynen katılıyorum.Rab'bim ilmini artırsın inşaAllah.
Mal mülk sahibi olmak çok zorlu bir sınav,belki bizlerde sahip olsaydık bu konularda bu kadar kolay karara varamayacak ve muhkem ayetleri bile tevile çalışacaktık.
Seninde dediğin gibi Kur'ana göre birikim yapılmaz,ihtiyaçtan arta kalanı infak edilir.Peygamber dönemindede aynı soru sorulmuş,cevap olarak ayrıntıya girilmemiş infak edilecek kısmın "ihtiyaçtan arta kalanı" diye tarifi yapılmıştır.
İhtiyaç konusu ise görecelidir.Kimisi özel uçağım benim ihtiyacım diyebilir.Sonuç olarak israfa kaçmadan,harcamayı abartmadan,toplumsal sorumluluklarımızı ve en önemlisi bu dünyanın geçici bir mekan olduğunu unutmadan yaşantımıza devam etmemiz isabetli olacaktır.
Sevgilerimle
|
Yukarı dön |
|
|
safbilgi Yasaklı
Katılma Tarihi: 25 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 841
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Dostlar
Sizlere tamamen katılıyorum,sizlerinde belirttiği üzere bu ihtiyaç artanından olabıldığınce gönlümüzden fazla vermek uzerımıze dusen görevdır.İhtıyacımız oranını belırlerkende Alaha karşı samımı olmalıyız ve takvamızı Ona göstermelıyız ,O her seyi görur,mal yalnız O'nundur.
|
Yukarı dön |
|
|
medeni0002 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 15 kasim 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 936
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selamlar.kıymetli dostlarım,
nisa59'daki ülül emri yüce Rabb boşa
görevlendirmemiş.onun da vazifelerinden birisi
bu ihtiyaçların tespit edilip ihtiyaçtan arta kalanları ihtiyaç
sahibi müminlere adil bir şekilde dağıtmaktır.yoksa bu işler
keyfe bırakılırsa istismarı da olacaktır.bu konularla ilgili
ayetlerde zekat memurlarından da bahsedilmiş olması
anlamsız olamaz.(tevbe 60)en güzeli insanların bunları
ayette belirtildiği gibi kendi gönülleriyle ihtiyaçlarından arta
kalanları vermeleri ama ya vermezlerse nolacak?verenler de
çıkacaktır elbet,ama bu iş keyfe bırakılırsa vermeyenlerde
mal yığanlar da olacaktır.bu iş keyfe bırakılırsa hem bu
eşitlik ilkesine aykırı olur hem de ihtiyaçtan arta kalanları
zekat olarak verenlerin aleyhine iktisadi sonuçlar
doğurur.bu açıdan da bu işleri organize etmek ülül emrin
görevlerinden olduğunu düşünüyorum.bir de ihtiyaçların ne
olduğu konusu ve bunun standartları da iyice tespit
edilmelidir.standartları dedik çünkü bunun standardı iyi
tespit edilmezse bu yönden de zekat verenler ve
vermeyenler arasında iktisadi dengesizlikler zuhur
eder.normalde her bireye bir ev ihtiyaçtır diyelim ve bir
evden fazlasına ülül emr el koyuyor diyelim.senin 8
çocuğun varsa sana 80 metrekarelik ev küçük gelir.ama
çocuğu olmayana normal gelir.şimdi sen o adamın elindeki
150m.karelik evi alırda hiç çocuğu olmayan aileye
verirde 80 m.karelik evi 8 çocuklu aileye verirsen bu
dengesizlik olur değil mi?ihtiyaçları gözetmemek olur değil
mi?onun için dedimki bunun standartları belirlenmezse
adaletsizlikler olur dedim.ülül emrin vazifelerinden birisi de
adalet olduğuna göre,bu işlerin organizasyonu ve
standartlarının da belli edilmesi ihtiyaç olarak
görünmektedir.Kur'ana göre sizce ihtiyaçlar nelerdir?aklen
ev diyorum,temel gıdalar diyorum.giysi,yemek yapma ve
yeme aletleri,toplu taşıma aracı.iş
aletleri,ev tefrişatı.sizce başka neler olabilir?Kur'andan
bunları bulanlar olurda bizleri aydınlatırlarsa memnun
olurum.selametler dilerim.
__________________ medeniyet
|
Yukarı dön |
|
|
|
|