Yazanlarda |
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efrayim
Hanif dostlar...
İslamın özümüdür?,Şirkmidir?, Hurfemidir? bu mezar ziyaretleri...
Veya başka birşeymidir...
Ayrıntılı masaya yatıralım.
Sevgi ile,
|
Yukarı dön |
|
|
omertsl Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Benimde aklımı karıştırıyor buaralar bu mesele.Mezar ziyaretleri ne anlama geliyor ; bir saygı ifadesi mi , bi anma mı , ölümü hatırlama mı , mezarda yatanın ziyaret edilince sevineceği düşüncesi mi???
Bana göre mezar ziyaretleri saçma! ama yinede gelenek olmuş birkere saçma gelsede bunu terkedemiyoruz.Babamın vefat ettiğini ele alırsak ziyaret etmezsem ailem eleştirecek , çevrem eleştirecek.!
"Bana göre saçma" dedim.Nedenini de açıklamalıyım.
1-Kabir azabı yok(yani hiçbir olay yok). 2-Kabirde insani hiçbir iş olmayacak.(Yemek yeme , sevinme , üzülme , sorgulanma vs..) 3-Kabirdekilerin Hesap gününe kadar uyutulduğunu biliyoruz.Uyuyan insanı ziyaret etmeninde manası yok... 4-Ölüm heran gelebilir veyahut insanın ölümü heran düşünmesi düşlemesi gerekir.Yani ölümü anmak için gidiliyorsa da saçma! 5-Mezarda yatanı anmak için illaki fiili bir olay mı olması lazım!?
Ben saçma dedim nedenlerini aklıma geldikçe de açıkladım.Eğer aksini iddia eden varsa nedenleriyle birlikte yazsınki sağlam olsun;)...
Aydınlatılması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum katılanlara şimdiden teşekkür ederim.!;)
__________________ ZUHRUF/22:Hayır!"Sadece,biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk,biz de onların izinde gidiyoruz"derler.
ATALAR(beleşçilik) DİNİNE SON!!!(Öncenin Putperest'i , şimdinin Sözde Müslümanı...)
|
Yukarı dön |
|
|
omertsl Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Tekasûr
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki,
2. Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.
3. Hayır! Yakında bileceksiniz!
4. Elbette yakında bileceksiniz!
5. Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız,
6. Mutlaka cehennem ateşini görürdünüz.
7. Sonra ahirette onu çıplak gözle göreceksiniz.
8. Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.
Kur'anda aradım ve buldum kabir ziyaretiyle ilgili birşeyler.Ama burdaki ziyaret insanların çokluklarıyla övünme meselesi.!Zamanımızda insanların böyle birşey düşünerek kabir ziyaret ettiğini pek sanmıyorum.
__________________ ZUHRUF/22:Hayır!"Sadece,biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk,biz de onların izinde gidiyoruz"derler.
ATALAR(beleşçilik) DİNİNE SON!!!(Öncenin Putperest'i , şimdinin Sözde Müslümanı...)
|
Yukarı dön |
|
|
yunusemre Yasaklı
Katılma Tarihi: 16 mayis 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 213
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam..
Hazırlayan: Murat Yıldız
http://www.patikalar.net/tefsir16.htm
1,2- Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı.
Tekasür kelimesi ile kastedilen, ahirette işe yaramayacak, sadece dünya hayatında insanı aldatarak kendine çeken, fakat ahiret hayatına faydası olmayan, orada sadece azap ve pişmanlık getiren şeylerin çokluğudur. İlha ise oyaladı demektir. Önemli olan şeyi bırakıp, nefsin istediği şeyle meşgul olmak demektir. İnsanı meşgul olması gereken gerçek maksattan; zikir, marifet (bilgi), tefekkür, düşünme, şükür, taat ve ibadet gibi mühim işlerden alıkoymak, insanı oyalamaktır. Hadid Sûresi'ndeki "Muhakkak dünya hayatı bir oyun, eğlence, sûr, kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışıdır." (Hadid, 57/20) âyetinde bahsedilen fiiller, insanı oyalayan fiillerdir.
Çokluk (tekasür) kelimesinin başında belirlilik takısı vardır. Bunu bazı müfessirler, ayetin inmesine sebep olan olaya (sebebi nüzul) işaret olarak değerlendirirler. Bu olayla ilgili en meşhur rivayet, Mekkeli iki kabilenin birbirleri ile sayıca çokluk yarışına girmesi, kabilelerden birinin üstün gelmesi üzerine diğerinin " - bizi Cahiliyye döneminde zulüm yok etti. Haydi ölenlerimizi de sayalım." şeklinde cevap vermesi ile ilgilidir.
Bir başka rivayet ise, bu övünmenin mal çokluğu ile ilgili olduğunu belirtmektedir. Buhari, bu iki rivayetin birleştirilerek, buradaki çokluğun mal ve nüfus çokluğu olduğunu düşünmenin, yukarıda zikredilen ayetin manası ile daha uygun düşeceğini ileri sürmüştür.
Ayette çokluğun bizzat kendisinin kötü olduğu kastedilmemiştir. Zira çokluğu ile yarışılacak şeyler de vardır. Hayır, güzel ameller, ilim gibi şeyler müminlerin yarışması tavsiye edilen olgulardır. Fakat bunların çokluğu ile de böbürlenmek ve gururlanmak kötülenmiştir. Amellerde önemli olan miktar değil, samimiyettir.
Muhammed Esed ise "tekasür" ü "çoğaltma için ihtirasla çırpınma, insanoğlunun daha fazla konfor, daha çok maddi servet, insanlar veya tabiat üzerinde daha güçlü bir otorite ve daha çok teknolojik ilerleme için çırpınma saplantısı" olarak değerlendirir. Bunlar insanları manevi dünyadan alıkoymakta ve tamamen dünyaya bağlamaktadır.
Kabirlerin ziyareti ise, şu şekilde yorumlanmıştır. İlk rivayetteki kabileler, diri olanların çokluğunda yenişemeyince, ölenlerini de hesaba katmak üzere kabirlere gitmişler, veya kabirlerdekileri de çokluklarına delil göstermişlerdir.
Diğer rivayete göre ise, insan mal, mülk, nüfus ve benzeri dünyevi metaların çokluğu ile övünmekten ve bunlarla oyalanmaktan, esas vazifesini unutmuş ve sorumluluklarını yerine getirmemiş, ve işte hayatının sonunda kendisini bekleyen acı sona kavuşmuş, kabre girmiştir.
Elmalılı bu iki ayetin mealini şöyle vermiştir. "Çokla öğünmek sizleri öyle gaflete düşürdü ki, tâ canlarınız çıkıncaya, tenleriniz kabirlere girinceye kadar."
__________________ İsrâ 89
Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Ömer kardeş,
Tekasür süresinden kabir ziyaretini çıkartmak yanlıştır.Yukarıda Elmalı hamdi'nin yaptığı gibi asıl anlam "mal biriktirme ve yığma yani kapitalist olma yarışının insanları ölüm gelinceye kadar meşgul ettiğini"ortaya koymak olup günümüz toplumlarının net fotoğrafını çeken bir süredir bu süre.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
TürbelerHakkı YILMAZ (www.istekuran.com)
İnsanın bu dünyadaki esas varlığı ölümü ile biter ve insandan
geriye toz-toprak olacak ceset kalır. Bu toprak olacak cesedin ve toprak olmuş
maddelerin ise hiçbir değeri yoktur. Zaten insan bedeni de aslında yeryüzündeki
değersiz (kıymetli olmayan) ve değişik maddelerin birleşmesinden oluşmuştur.
Ölüm ile bedendeki can son bulunca, geriye kalan ve toprak olacak ceset
çirkinleşir. Nitekim Maide suresinin 31. ayetinde de cansız beden (ceset) için
“sev’at (çirkinlik)” sözcüğü kullanılmıştır. Dolayısıyla bu çirkinliğin kokuşup
çevreye zarar vermeden ortadan kaldırılması gerekir. İşte, cesedin gömülmesi
veya Uzakdoğu âdetlerinde olduğu gibi yakılması bu sebepledir. Cesedin ortadan kaldırılma yöntemleri, insanlığın var oluşundan bu
yana toplumlardaki gelenekler doğrultusunda değişiklik arz etmektedir. Cesedin
yıkanması, kefenlenmesi, MEZARIN ŞEKLİ gibi defin işlemlerinin tümü,
geleneklerin devamı olup, din dışıdır, hiç birisinin din ile ilgisi yoktur.
Çünkü İslâm dini DİRİLERİ UYARMAK için vardır, Kur’an DİRİLERİ UYARMAK için
inmiştir:
Ya Sin; 69,
70: Ona şiir öğretmedik,
zaten bu, ona gerekmez de. Bu, bir ÖĞÜT ve apaçık bir Kur’an’dır.
DİRİ OLAN KİMSEYİ UYARSIN ve Söz inkârcıların zararına gerçekleşsin diye.
Hadis kitaplarında peygamberimizin mezarlar ve defin işlemleri
hakkındaki uygulamalarına dair yazılanlar da hep o günkü toplumun
geleneklerinden ibaret olan şeylerdir, kesinlikle İslâm dini ile
ilişkilendirilmemesi gerekir. Ölüm sonrası geride kalan cesedin maddî ve manevî herhangi bir
değeri olmayınca, doğal olarak cesedin içine konulduğu kabrin de herhangi bir
değerinin veya kutsiyetinin olması söz konusu değildir.İslâm’da işin aslı bu iken ne yazık ki Müslümanlar, tıpkı İslâm
öncesi cahil müşrik kitleler gibi, bazı kimselerin kabirlerine kutsallık
vermişler, bu kabirleri mabetlerin içinde, bitişiğinde veya başka yerlerde
türbeleştirmişlerdir. Müslümanların, Kur’an’da yer almayan, dolayısıyla da din
dışı olan bu konuda böyle bir davranış içine girmelerinin sebebi; yukarıda da
sözünü ettiğimiz gibi, hadis kitaplarında yer alan ve peygamberimizin
uygulamaları olduğu ileri sürülen rivayetlerdir. Oysa aynı hadis kitaplarında,
peygamberimizin kabir ziyaretlerini önce yasakladığı ve bu yasağı ancak
toplumda tevhit bilincinin geliştiğini gördüğü zaman, insanların dünyaya olan
bağlılığını kıracağı ve onlara ölüm sonrasını hatırlatacağı düşüncesiyle
kaldırdığı da yazılıdır. Bu durumda, süslü kabir meraklısı olan ve bu
eğilimlerini peygamberimize atfedilen hadislerden aldığını söyleyen
Müslümanların, peygamberimizin koyduğu kabir ziyareti yasağını hangi gerekçe
ile kaldırdığını anlatan hadislerden haberi olmadığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü
bu hadislerde kabir ziyareti yasağının kalkması, bu ziyaretlerin insanlara
ibret olup ders vermesi özelliğine dayandırılmıştır. Buna göre mezarların,
yasağın kalkma gerekçesine uygun olarak, ibret verici bir yapıda olması
gerekmektedir. Kabirlerin bu amaca hizmet edebilmesi ise ancak onların harap
yapıları ile mümkündür. Beton ve mermer yapılı, şatafatlı kabirler ders ve
ibret duygusu vermediklerinden, bize göre çirkin / mekruh sayılmalıdırlar. Kur’an dışı olan bir konuda tevhit ilkesine aykırı olan
davranışlarını, peygamberimize atfedilen hadislerle açıklayan ama yukarıda
sözünü ettiğimiz kabir yasağı ve yasağın kaldırılmasına dair hadisleri de
görmezden gelen Müslümanlar, davranışlarındaki bu yanlışlığı zaman içinde
aşırılık boyutuna vardırmışlardır. Memleketimizin dört bir yanında olduğu gibi,
diğer ülkelerde de yüzlerce örnek sergileyen bu zihniyet, binlerce sene evvel
yaşamış kimselere kabirler tahsis etmiş, bu kabirlerin yanına mescitler /
camiler inşa etmek suretiyle bu kişileri ve mezarlarını kutsallaştırmış, hatta
bu kabirleri altınla kaplamıştır. Bazı kişiler ise, mescit / cami içine veya kenarına
gömülerek “evliya” diye vasıflandırılmıştır. Cahil kitleler de, o mezarlarda
yattığı kabul edilen kişileri, kendisi ile Allah arasında aracı, kendisine
şefaatçi yapmak suretiyle sürekli o mezarlara yüz sürmekte, orada yatanlardan
medet ummakta, yani imanını kirletmektedir. Bu çirkin davranışlarda bulunanlar
ve bu davranışları onaylayanlar, yine kendilerine dayanak olarak uydurulmuş
hadisleri göstermekte ve yine bu hadisler arasında yer alan ve peygamberimizin,
kabirleri kendilerine mescit edinen Yahudi ve Hıristiyanlara lânet ettiğine
dair olan bir hadisi hiç dikkate almamaktadırlar. (Sahih-i Buhari; Kitabü-l
Libas, 19. Bab, 33 numaralı hadis, Kitabü-l Cenaiz, 61. Bab, 86 numaralı ve 96.
Bab, 144 numaralı hadis.) Dikkate alanlar da bu hadisi ana konusunda değil de,
gülünç ama gerçektir ki, peygamberimizin hastalığı anında üzerindeki
battaniyeyi, yüzüne bir örtüp bir açması sebebiyle, battaniye örtmenin bir
sakıncası olmayacağına mesnet olarak ele almışlardır. Hadisleri din kaynağı olarak gören ve dinle hiç alâkası olmayan
uygulamalara din kisvesi giydirenlerin, bize göre dikkate almaları gereken bir
diğer hadis de, Sahih-i Buhari; Kitabü-s Salat, 48. Bab’ta yer alan 74 numaralı
hadistir. Çünkü hadise göre peygamberimiz, Habeşistan’da, içinde tasvirler bulunan
bir kilise ile ilgili olarak şöyle demiştir: “İşte onlar kıyamet gününde Allah
katında halkın en şerlileridir.” Ama manzaraya bakıldığında, Allah’ın
gönderdiği kılavuz yerine hadis adıyla uydurulmuş hikâyelere sarılanların,
işlerine gelmediği zaman bu hikâyelere de kulak asmadıkları görülmektedir.Biz, mescit / cami içlerinde veya kenarlarında bulunan kabir ve
türbelerin, tevhidi zedeleyici davranışlara sebep olduğu görüşünü benimsemiş
bulunuyoruz. Çünkü peygamberin mezarını veya “evliya” diye vasıflandırılmış
Eyüp Sultan, Mevlâna, Telli Baba, Zilli Baba gibi kişilerin mezarlarını ziyaret
ederek, bu kişiler hürmetine Allah’tan yardım istemek, bu kişilerin şefaatini
ummak; İslâm’a göre ŞİRK olan davranışlardır. Bu sebeple de bize göre
mescitlerin kabirlerden uzaklaştırılması veya kabirlerin mescit kenarlarından
uzaklara taşınması gerekmektedir. BUNA PEYGAMBERİMİZİN MESCİDİ VE MEZARI DA
DÂHİLDİR. Her konuda olduğu gibi kabirler ve ölüler konusunda da bizleri
felâketten (şirkten) kurtaracak bilgiler Rabbimiz tarafından Kur’an’da
verilmiştir:
Nahl; 20,
21:
Al lah dışında yakardıklarınız hiçbir şey yaratamazlar. Onların kendileri
yaratılmaktadır.
Hayat bulmaz ölülerdir onlar. Ne zaman diriltileceklerini bile bilmezler.
Fatır; 13,
14:
Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneş’i ve
Ay’ı buyruk altına almıştır. Her biri belirlenen bir süreye kadar akıp gidiyor.
İşte Rabbiniz Allah bu, mülk ve yönetim O’nundur. Onun dışında
yakardıklarınız ise bir çekirdek zarına bile hükmedemezler.
Onlara çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar da size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin
onları ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Hiç kimse sana, Habir olan Allah’ın
verdiği gibi haber veremez.
Fatır;
22: & nbsp;
Diriler de eşit olmaz, ölüler de. Allah dilediğine işittirir. Ama sen,
kabirdekilere işittiremezsin.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
omertsl Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Alperen'in sunduğu yazı gerçekten neyin ne olduğunu anlatıyor.
Ben yanlış anlaşıldım herhalde ben tekasür suresini oraya koyarken sadece bunu buldum dedim kesin birşey söylemedim:)Olay tekasür suresine çekildi;)Ama olsun yinede birşeyler öğrenmiş olduk, zararı olmadı...
Konuya katılan herkese Teşekkür ederim.Bilgilendik bilgimiz arttı.Artık birşeye daha cahilce yaklaşmayacağız.Kazanç budur işte...
__________________ ZUHRUF/22:Hayır!"Sadece,biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk,biz de onların izinde gidiyoruz"derler.
ATALAR(beleşçilik) DİNİNE SON!!!(Öncenin Putperest'i , şimdinin Sözde Müslümanı...)
|
Yukarı dön |
|
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efrayim
Sevgili Alperen
Benim de duygularıma tercüman olan yazınızı,okudum.Teşekkür ederim.
Canlı yayınlarda duyuyoru ki, cesetlerden bazılarının kefenleri çürüdüğü halde,kendileri hiç zarar görmemiş.Yetkili hoca' Onlar Allah'ın sevgili kullarıdır onun için çesetleri aynı kalır' diye bilgi verir
Yine bazen duyuyoruz ki,buldozerin bıçaklarını kıran mezar olduğu, halk arasında yaygın söylentiler arasında
Bu konulardada görüşlerinii aktarmanız dileği ile,
Ayrıca
Ana,baba mezarlarını mezarın başına giderek fatiha okumak suretiyle anmak dinen sakıncası nedir? Veya anaya,babaya,islam dinine faydası nedir? Mezar başında dua, psikoljik rahatlama nedenimidir?
Sevgi ile,
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
efrayim58 Yazdı:
Canlı yayınlarda duyuyoru ki, cesetlerden bazılarının kefenleri çürüdüğü
halde,kendileri hiç zarar görmemiş.Yetkili hoca' Onlar Allah'ın sevgili
kullarıdır onun için çesetleri aynı kalır' diye bilgi verir |
|
|
Selam Efrayim
Cesetleri çürümeyenler
listesinde Budistler
de var. Demek ki onlar da Allah’ın sevgili kulu. Peygamberlerin cesetlerine ne
oldu acaba? Yoksa onlar Allah’ın sevgili kulları değil mi?
Bu vesileyle, okumayanlar
için Firavun
Balonu .
efrayim58 Yazdı:
Yine
bazen duyuyoruz ki, buldozerin bıçaklarını kıran mezar olduğu, halk
arasında yaygın söylentiler arasında |
|
|
Bunlar dinsel(?) geyikler. Adam
ölmüş, gitmiş. Dünyada iken ne gücü, otoritesi varmış da öldükten sonra milleti
çarpacak veya buldozerin bıçaklarını kıracak.
Bu islami(!)
ambalajlı panteon inancının
bir uzantısı. Allah ve alt tanrılar. Alt tanrılara verilen insanüstü güçler
falan filan.
Torpilli vatandaşlar,
öldükten sonra bile. Hatta iddiaya göre öldüklerinde daha bi kudretli
oluyorlarmış. Çünkü kılıç kınından çıkıyormuş, pehh.
efrayim58 Yazdı:
Ana,baba mezarlarını mezarın başına giderek fatiha okumak suretiyle anmak dinen
sakıncası nedir? Veya anaya,babaya,islam dinine faydası nedir? Mezar başında
dua, psikoljik rahatlama nedenimidir? |
|
|
Bir kısım Müslümanlar
Kur’ana zulmettiler ve onların çocukları bu zulmü halen devam ettiriyorlar.
“Müslüman Kur’ana
zulmeder mi?” demeyin. İşte böyle zulmeder. Onu mezarlık kitabı yaparak. Onu
sevap bağışlama kitabı yaparak. Onu psikolojik sıkıntılarına malzeme ederek.
Kur’an dirilere
okunmalıdır, ölülere değil. Kur’an yaşayanları diriltmelidir, göçüp gitmişlere
ne fayda?
Bu konuda bir zihniyet
devrimine ihtiyacımız var. Acilen, hemen.
Birileri Kur’anın
Arapçasını okuyor. Anlamını bilmediği halde dualar ediyor, aminler diyor. Tutuyor
hasıl olan sevabı önce Peygamberlere bağışlıyor. Peygambere kıyak geçiyor
aklınca. Günahkarlara bağışlasa ya sevapları. O peygambere sevap bağışlayacak,
peygamber de ahirette ona torpil koyacak. Çıkar dünyası…
Kur’anı sevap diye
okumak, hasıl olan şeyi birilerine bağışlamak cahilliğin ve Kur’an Dininden
uzaklığın en bariz göstergelerinden.
Merhum Mehmet AKİF ne
güzel özetlemiş: İnmemiştir Kur’an, bunu hakkıyla bilin,. Ne mezarlıkta okunmak, ne
fal bakmak için…
Muhabbetle, Alperen
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
|
|