Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ALLAH’IN MESAJININ ADI KELAMULLAH
96/1 Yaratan Rabbinin adıyla oku!
Allah’ın takdiri: Allah insanlara kitaplar ve elçiler göndermiştir, elçilere iman etmemizi ve tâbi olmamızı, kitaplara iman etmemizi ve okuyup anlamamızı, elçilerine nasıl tâbi olunacağını, yine elçileri ve mesajı vasıtasıyla bildirmiş, kitabı nasıl okumamız ve anlamamız gerektiğini, yine kitabında bizlere açık açık bildirmiştir.
İnsanın yaptığı: İnsanlık pek azı müstesna çoğunlukla gönderilen resullere iman etmemiş, onlara haksızlık etmiş, ya öldürmüş yâda öldürmeye kalkışmışlardır. Resullere iman edenlerin bir kısmı veya onlardan sonra gelen nesil, resullerin ölümünden sonra ihtilaf etmeye başlamış, onlara indirilen kitapları ya yanlış okumuşlar, yâda işlerine nasıl geliyorsa öyle anlayıp, ya bozmuşlar yâda pratik hayattan koparıp soyutlayarak, tahrif etmişlerdir.
Gerçekle yüzleşme: Akla bir yığın soru yumağı geliyor, ya bizler ne durumdayız? Ya iman edip doğru okuyanlardan değilsek? Ya Allah’ın mesajını tahrif edenlerden biri veya tahrif edenlerin destekçileriysek? Ya onca amel, ibadet, uğraş boşuna ve ahretimiz berbatsa? Öyleyse ne olur halimiz? Bu soruları çoğaltmak yerine, vakit kaybetmeden, henüz can bedende iken, tövbe edip gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Durumumuz konumumuz ne olursa olsun, zengin yada fakir, ünlü yada popüler, nüfuslu yada sıradan, siyasetçi yada politikacı, iyi bir bürokrat veya apoleti fazla bir asker, ne olursak olalım bunlar bize bir ayrıcalık vermediği gibi, hakkımızdaki uhrevi gerçeğide değiştirmiyor.
Bu hayatımızdan ve hayatımızdaki yaratılmış olanlardan ne varsa, her şeyden, hepsinden daha önemli, hayati öneme sahip değil, uhrevi öneme sahiptir.
Kur’an, Allah kelâmıdır:
2/Bakara75 Onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Hâlbuki onların bir kısmı, Allah'ın kelamını/sözünü işitip kavradıktan sonra, bile bile onu değiştirirlerdi.
9/Tevbe 6 Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin…
48/Fetih 15 Geri bırakılanlar, ganimetleri almak üzere gittiğiniz zaman şöyle diyecekler: "İzin verin, biz de size uyalım!" Onlar Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar…
Yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı gibi, Allah (cc) resullerine gönderdiği mesajın adını; “KELAMALLAH” diye adlandırmaktadır.
Allah’ın gönderdiği vahiy, Allah’ın kendi lisanı/sözü/kelamı değil, insanların bir birleriyle kurdukları iletişim araçları neyse, onunla kurduğu irtibatı/kelamıdır, yani mana itibarıyla Allah’ın kelamıdır.
Zaten bu yönüyle de, vahiy bütün diller lisanlar üstüdür, aslolan manadır.
Allah ilk resulden son resule kadar, hep ayrı ayrı dillerde vahiy indirmiş olmasına rağmen, Kuran’da o’resullerden kıssalar aktarırken, arıya, Musa (a.s) ın annesine ve Hz. Meryem’e vahyettiğinden bahsederken, kurduğu irtibatın nasıllığından değil, mana itibariyle neye delalet ettiğinden bahseder. Kuran’daki bu tür kıssalara ve geçmişlerin haberlerine baktığımızda, sanki hepsi kureyiş kabilelerine ait lehçeyle konuşmuşlar ve onların lisanını/dilini kullanıyorlarmış gibi nakletmektedir.
Bir söylemin hangi harflerden oluştuğunun önemi yok, hangi manaya delalet ettiğinin önemi vardır. Bugün kur’an’ın orijinal hali Arapça harflerden oluşmuştur, çünkü yukarıdan aşağıya ilk muhatap aldığı o’prototip toplumun kullandığı kelamıyla inmiştir, yatay olarak ta orijinalliği öylece korunmuştur.
Şunu da ilave edecek olursak, lafız olarak orijinalliği korunmazsa zaman içerisinde mânasıda korunamaz hale gelir.
26/Şuara 192..195 Kesin olan şu ki o, alemlerin Rabbi'nden indirilmiştir. Onu Güvenilir Ruh (Cebrail) indirmiştir. Senin kalbine... Uyarıcılardan biri olasın diye. Apaçık Arapça bir dille.
“KELAMALLAH” olduğu iddia edilen bir kitabın/mesajın, Allah’tan olup olmadığını ve kitabın dışında başka vahyin gelmediğini anlamak için, nasıl bir yol izlemeliyiz?
1-Aklımızı kullanarak (akletmek)
2-Gönderilen mesajı inceleyerek ve içeriğine bakarak
3-Gönderilen Resulü izleyerek
4-Fıtrata yatkınlık/uygunluk yönünü düşünerek
5-Fizik kurallarına, bilme ve teknolojik gelişmeye ters olup olmamasına bakarak
1-Aklımızı kullanarak (akletmek)
31/lokman 6 İnsanlar arasında diğerlerini Allah'ın yolundan saptırmak için hiçbir temeli olmayan "Hadis"'e, boş yere bağlananlar var. İşte alçaltıcı azap bunlar içindir.
Uçsuz bucaksız, sınırları belli olmayan, süratli ve sürekli genişleyen, sayılarının ve mahiyetlerinin yalnız Allah tarafından biline bilecek olan, belki evrenler yada evrenin, galaksilerin, güneş sistemlerinin ve ona ait olan gezegenlerin/dünyaların yaratılıp mili metrik sapma olmadan sevk ve idaresinin kimin hakimiyeti altında olduğunu düşünüp akletmek.
7/Araf185 Onlar göklerin ve yerin hükümranlığının kime ait olduğunu ve Allah'ın yarattığı herşeyi görmüyorlar mı? Ecellerinin onlara yakın olabileceği akıllarına da mı gelmiyor? Onlar bunun dışında başka hangi Hadis'e inanırlar?
Nereden geldiğimizi, yaradılış amacımızın ne olduğunu, bir gün ölümün o soğuk yüzüne yakalanacağımızı ve akabinde ne olacağımızı düşünüp akletmek.
Bir takım insani zafiyetlerle hazırlanmış beşeri ideolojilerinin ne getirip ne sağlayacağının hesabını yapmadan, bize din diye teklif edilen şirk düzenlerinin nasıl bir şey olduğunu anlamadan şirk içinde yaşamamak için,uyanarak düşünüp akletmek.
12/Yusuf 111 Onların tarihinde, bilinç sahipleri için bir ders vardır. Bu, uydurma bir hadis değil; fakat kendisinden öncekilerin doğrulayıcısı, her şeyin detaylı açıklaması ve inananlar için bir hidayet ve Rahmettir.
Önceden gönderilen resullerin mücadelelerini, onlara gelen vahyi inceleyip bakmak geçmişi/tarihi irdelemek olup biteni tahlil edip geleceğe düşünüp akletmek.
6/Enam 114..116 Allah, size Kitabı açıklanmış olarak indirmiş iken O'ndan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, O Kur'an’ın, gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler, hiç kuşkulananlardan olma! Rabbinin sözü hem doğruluk, hem de adâlet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O, işitendir, bilendir. Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar.Onlar sadece zanna uyuyorlar ve onlar sadece saçmalıyorlar.”
2/Bakara 164 Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün birbiriyleyer değiştirmesinde, insanların yararı için okyanusta akıp giden gemilerde, Allah'ın gökten su indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve orada yaydığı her çeşit canlıda, rüzgarları ve gök ile yer arasında hazır bekleyen bulutları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için elbette ayetler (dersler ve kanıtlar) vardır.
Bir ateş topunu güneşin yörüngesine oturtup, bir emirle vazifesini belleterek yerine getirtip atmosferini oluşturan, sonra bulutları toplatan ve yıllarca yağmurları yağdıran, ateşi söndürüp okyanusların oluşuna meydan veren ve o masmavi gezegeni ortaya çıkaran, milyarlarca yıl hiç şaşırmadan döndüren, bu dönme sonucu gece gündüz ve mevsimlerin oluşuna neden olan, akabinde yaşam koşullarını oluşturan,derken canlı organizmaların oluşumunu başlatan ve her türlü canlıyı yayıp büyütenin besleyenin neyin olduğunu düşünüp akletmek.
10/Yunus 99..101 Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi toptan iman ederdi. Hal böyle iken, mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın! Allah'ın izni olmadıkça hiç kimse iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. De ki: "Göklerde ve yerde neler var/neler oluyor, bir bakın! O ayetler ve uyarılar iman etmeyen bir toplumun hiçbir işine yaramaz.
2-Gönderilen mesajı inceleyerek ve içeriğine bakarak
53/Necm 1..5 Düşerken yıldızlara andolsun. Arkadaşınız (Muhammed) ne sapmıştır, ne de azmıştır. Ne de kendi kişisel arzusundan konuşmaktadır. O (Kuran) ancak ve ancak bildirilen bir vahiydir. Onu, büyük güce sahip olan öğretmiştir.
4/Nisa 82 Kuran'ı incelemiyorlar mı? Allah'tan başkasının olsaydı onda birçok çelişki bulacaklardı. Kûr'an'ı düşünmezler mi? Ve eğer Allah Teâlâ'dan başkası ta-rafından olsa idi elbette birçok ihtilâf bulurlardı.
Kur’an, Levhi mahvuz’dan Cebraili emin tarafından resule, ondanda insanlığa Allah’ın kontrolünde nazil olmuştur. Şimdi Kuran’ın nereden geldiğini, kimin getirdiğini ve kime getirdiğini, başı sonu belli, kayıt altına alınarak, korunmasıyla ilgilide Allah’ın garantisi altında, bizden öncekilerle bizlere ulaştırılmıştır ve bizden sonrakilerede aynı şekilde ulaşacaktır.
Peki kuran dışı vahiyden bahsedenlere soruyorum? Söz konusu vahiy nereden, kim, kime, getirmiş ve Allah’tan bir buhranı varmı? nerede bahsi geçiyor. Neden kayıt altına alınmamış? alınmışsa nerede? Başı sonu bellimi? Allah’ın koruması altında mı? Allah aşkına Lütfen bizlere bildirsinler kim bilir söylediklerinde haklıysalar? biz ondan sorumluyuz!. Maalesef koca bir balon böyle hakikat iğnesini batırınca patlayıp kayboluyor. İşte ey insanlar! bizden önceki muvahidler, ben ve benim gibilerin kanaati odur ki, Kur’an Allah’ın gönderdiği biricik ve tek vahiydir. Onun dışında (kuran’dan önceki kitaplar hariç) vahiy yoktur.
Mesajın içeriğinde tek bir ilaha iman edilmesi, yalnız ona kulluk edilmesi ve duanın/yardımın sadece ondan dilenmesi gerektiği emredilirken, yeryüzünde adaletin, iyiliğin, yardımlaşmanın ve paylaşmanın tesis edilmesi emredilmiş, münker, habis, haksızlık, adaletsizlik ve çirkin işleri yasaklanarak, ahlaki ilkelere vurgu yapılmıştır. Bu ahlaki ilkelerin ayakta ve dinamik kalması içinde ibadet emredilmiştir. Gerek bu yönüyle gerek çelişkisiz oluşuyla bu kitabın Allah’tan olduğuna şüphe edenlere de diyecek bir şey bulamıyorum.
18/Kehf 1 Hamd Allah olsun ki, kulunun üzerine kitabı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı.
39/Zumer 28 Bir eğriliği olmayan Arapça bir Kûr'an ki, belki sakınırlar.
39/Zumer 23,24 Allah, “Hadisi”'in en güzelini, birbirine benzer, ikişerli bir Kitap halinde indirdi. Rablerinden korkanların, ondan derileri ürperir, sonra derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine yumuşar. İşte bu (Kitap) Allah'ın rehberidir. Dilediğini bununla doğru yola iletir. Ama Allah, kimi sapıklığında bırakırsa artık ona yol gösteren olmaz. Kıyâmet günü, yüzüyle o en kötü azâp tan korunmağa çalışan (ile güven içinde bulunan bir olur) mu? (O gün) Zâlimlere: "Kazandığınız(ın tadın)ı tadın!" denmiştir. İşte şunlar, Allah'ın âyetleridir, onları sana gerçek ile okuyoruz.
3-Gönderilen Resulü izleyerek
21/Enbiya 107 Ve biz seni ancak alemlere bir rahmet olarak gönderdik.
33/Ahzab 21 Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Resulullah en güzel örnektir.
Eğer bu kitap/Kur’an resul (a.s) tarafından uydurulmuş bir şey olmuş olsaydı;
A) Herkesten daha samimiyetsiz olurdu, çünkü bu davanın yalan olduğunu en iyi o’bilir. Bu işin başında neyi hedefe koymuşsa, hangi amaçla başlamışsa, yolu oraya kadardır. Hedefine varınca bu davadan sıyrılır ve keyfini çıkarırdı.
B) Zaman zaman kendisine yapılan cazip tekliflere (kadın, para, makam, saltanat vb.. şeylere) hayır demez, üstüne hiç tereddüt etmeden balıklama atlardı.
C) Herkesin derdiyle dertlenmez, sıkıntılarıyla ilgilenmez, ölümü göze almaz ve savaşlara girmezdi. Dünyadaki hiçbir nimet, hiçbir insanı böylesi bir davaya böylesine sahiplendiremezdi. Ancak ve ancak, alemleri yaratan Allah sevgisi ve korkusu, cennet nimeti böle bir işe kalkışmasına neden olabilirdi.
D) Risaletin devamını ve kitabın tamamlanmasını nereden bilebilirdi, ömrü daha kısa yada çok uzun olabilirdi, Kırk yaşında değilde, otuz yaşında böylesi bir işe kalkışabilirdi, çünkü insan gençken daha cahil ve cesur olur.
E) Ümmi olduğu halde geçmiş kavimlerden, kıssalardan, resullerin isimlerinden ve hikayelerinden bahsedemezdi. Oysa önceki kitaplarda bahsi geçen tarihten alıntılar yapmaktadır.
7/Araf 158 De ki: "Ey halk, ben, hepiniz için, göklerin ve yerin egemenliğine sahip olan Allah'ın elçisiyim. O'ndan başka tanrı yok. Diriltir, öldürür." Allah'a ve ümmi olan elçisine inanın, nitekim o da Allah'a ve sözlerine inanmaktadır. Ona uyun ki doğruyu bulasınız.
Ha Birde şuna temas etmeden geçemeyeceğim. Ümmi kelimesinin manası ((okuma yazma bilmeyen)) değil, önceden gönderilmiş kitaplardan (Tevrat, Zebur ve İncil’den) haberi olmayan demektir.
4-Fıtrata yatkınlık/uygunluk yönünü düşünerek
7/Araf 172, Ve senin Rabbin, her ne zaman Âdemoğullarının sulblerinden onların soylarını çıkaracak olsa, onları kendileri hakkında tanıklık etmeye çağırır: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Onlar, cevaben: "Elbette!" derler, "Buna tanıklık ederiz!" (Bunu, böylece hatırlatıyoruz ki) Kıyamet Gününde, "Doğrusu, bizim bundan haberimiz yoktu" demeyesiniz.
Bu sanıldığı gibi ((ruhlar aleminde Allah’ın ruhlarımızı toplayıp söz aldığı)) bir hadise değildir. Zaten kur’an ruh kavramını insanın canı şeklinde (insanın yaratılırken bedenine giren öldüğünde bedenini terk eden) bir şey olarak değil, vahiy, vahyi getiren melek, bilgi, anlamında ifadelendirmiştir.
Yukarıdaki ayeti kerimede işlenen konu, insanın hamurunda/yaratılışında yani fıtratında Allah’ı rab olarak tanıma özelliği olduğunu beyan etmektedir.
Zaten temelde bütün mahlukat yaratıcısını biliyor, tanıyor, isteyerek ve severek itaat ediyor. İnsanında ihtiyarı/iradesi ne bırakılanların dışındaki (organlarının faaliyeti, duygularının tepkisi, yorulması acıkması vb..) her şeyi insan istemese de Allah’a itaat etmektedir.
41/Fussilet 11 Sonra duman halindeki göğe yönelerek ona ve yere, "İsteyerek veya istemeyerek gelin," dedi. Onlar da, "İsteyerek geldik," dediler.
Rad15 Göklerde ve yerde olan herkes ister istemez Allah'a secde eder. Gölgeleri de sabah akşam.
3/Ali-imran 83 Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde ne varsa ister istemez O'na teslim olmuştur ve hepsi O'na döndürülecektir.
Rahatlıkla şunu anlıyoruz ki, insan yaradılışı itibarıyla kendinden üstün bir güce sığınma ihtiyacı duyar. İnsan fıtratından gelen bu çağrıya/sese kulak verirse doğruyu bulmadaki ilk adımı atmış olur, çünkü insanın vicdanı hep doğruyu telkin eder, işte “kıyamet gününde doğrusu, bizim bundan (hamurumuzdaki Allah’ı rab olarak tanıma özelliği ve vicdanımızın doğru telkinlerinden) haberimiz yoktu" demeyesiniz” ifadesi yerini buluyor.
5-Fizik kurallarına, bilme ve teknolojik gelişmeye ters olup olmamasına bakarak
13/Rad 12 Korku ve ümide düşürmek için size şimşeği gösteren, yağmurla yüklü bulutları meydana getiren O'dur.
7/Araf 57 Rahmetinin önünde, müjdeci olarak rüzgarları gönderen Allah'tır. Rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları taşıdığında, onu ölü bir memlekete gönderir, su indirir ve onunla her türlü ürünü yetiştiririz; ölüleri de bunun gibi diriltip, çıkarırız; belki bundan ibret alırsınız.
Eğer bu kitap bir beşer kelamı olsaydı, fizik kurallarına ters bir yığın şey bulurduk. Zaten resulullah (a.s) a atfedilen içinde bir yığın uydurma dolu olan hadis kitaplarında (ki onlar kur’an dan daha yakın bir tarihte ortaya çıkmış olmasına rağmen) fizik kurallarına ters ve kendi kendine çelişen saçmalıklarla doludur.
Aşağıda birkaç tane saçma örnek vereceğim.
>> hadis kritiği Cemal AKTAŞ
"Peygamber (a.s) : "Biliyor musunuz, sema ile arz arasındaki uzaklık ne kadardır?" diye sordu. "Hayır, vallahi bilmiyoruz!"diye cevapladılar. "Öyleyse bilin, ikisi arasındaki uzaklık ya yetmiş bir, ya yetmiş iki veya yetmiş uç senedir. Onun üstündeki sema (nın uzaklığıda) böyledir." Resulullah (a.s) yedi semayı sayarak her biri arasında bu şekilde uzaklık bulunduğunu söyledi. Sonra ilave etti: "Yedinci semanın ötesinde bir deniz var. Bunun üst sathi ile dibi arasında iki sema arasındaki mesafe kadar mesafe var. Bunun da gerisinde sekiz adet yabani keçi (suretinde melek) var. Bunların sınnakları ile dizleri arasında iki sema arasındaki mesafe gibi uzaklık var, sonra bunların sırtlarının gerisinde Arş var, Arş'ın da alt kısmı ile üst kısmı arasında iki sema arasındaki uzaklık kadar mesafe var. Allah, bütün bunların fevkindedir." Tirmizi, Tefsir, Hakka, (3317) ; Ebu Davud, Sunnet 19, (4723) ; İbnu Mace, Mukaddime 13, (193).
"İmam Malik'in bir rivayetinde (Resulullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir) : "Cehennem, Rabbine (ey Rabbim! bir kısmım, diğer bir kısmımı yiyor diye) şikayet etti. Bunun üzerine Rab Teala ona yılda iki kere teneffüs etmesine izin verdi: Kışta bir nefes, yazda bir nefes. (iste, hararetten en şiddetli hissedilen ve soğuktan en şiddetli hissedilen şey bu soluklardır)." Buhari, Mevakit 8; Muvatta, Vukut 27, (1, 15).
el-Hudri radiyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (a.s) buyurdular ki: "Kıyamet günü arz, tek bir çörek olacak. Cebbâr (olan Allah Teâla hazretleri), onu, cennetliklere azık olarak elinde çevirecektir, tıpkı sizin sefer sırasında çöreğinizi çevirdiğiniz gibi Buhari, Rikak 44; Müslim, Münafikûn 30, (2792). "Dünya baliğin üzerindedir. Balık başını sallayınca dünyada depremler olur." (Ibn-i Kesri, 2:29,68/1 ayetlerinin tefsiri)
hadis kritiği Cemal AKTAŞ <<
Resulullah (a.s) ı bu tür saçmalıklardan tenzih ederiz. İşte beşerin uydurmasında böyle, zamanla bilimsel çalışmalar hız kazanınca, teknoloji geliştikçe, saçmalığı gün gibi ortaya çıkıyor, çünkü insan yarının ne getireceğini tahmin edip bilemez. Kur’an da Allah kelamı olmamış olsaydı, zamanla bilime, teknolojiye ve fizik kurallarına ters şeyler ortaya çıkacaktı. Oysa Kuran’ı inceledikçe nekadar mükemmel bir kitap olduğunu, bunu bir insanın yada insanların bir araya gelseler bile böyle bir kitabın bir benzerini bile ortaya koyamayacaklarını kur’an okuyan herkes bilir.
24/Nur 42,43,44 Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş Allah'adır.
Bilmez mısınız ki, Allah bulutları sürer, sonra onları bir araya getirir; üst üste yığar, sen de onların arasından yağmur yağdığını görürsün. Gökten içinde dolu bulunan dağlar gibi bulutlar indirir, dilediğini ona uğratır, dilediğinden de uzak tutar. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı nerdeyse gözleri alır!. Allah geceyi gündüze, gündüzü geceye çevirir. Doğrusu, görebilenler için bunda ibretler vardır.
41/Fussulet 37 Gece ve gündüz, Güneş ve Ay onun ayetlerindendir. Eğer Allah'a kulluk ediyorsanız, Güneş'e, Ay'a secde etmeyin; onları yaratan Allah'a secde edin!
Herkese saygılar sunuyorum.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
|