Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Allah’a kavuşmayı ummayanlar/hidayeti reddedenler kimlerdir?
Yunus 7. Şu bir gerçek ki, bize kavuşmayı ummayanlar, iğreti hayatla tatmin bulup onunla rahatlayanlar ve ayetlerimizden uzaklaşıp gaflete dalanlar,
Allah’a kavuşmayı ummayanlar;
-Sadece dünya için ve dünyadaki çıkarları için yaşayanlardır.
-Dünyevilikle tatmin olup huzur,mutluluk ve rahatı bulduklarını sananlardır.
-Ayetlerden uzaklaşanlardır.
-Gaflete dalanlardır. Allah’ı, ahireti unutanlardır. Din diyaneti aklına getirmeyenlerdir. Kısacası dünya için yaşayıp dünya için ölenleridir.
Allah’a kavuşmayı ummayanların/hidayet üzere olmayanların=dalalet üzere olanların ahiretteki yeri neresidir?
Yunus 8. Kazandıkları şeyler yüzünden varış yerleri ateş olacakların ta kendileridir.
Bu zümre dünyada Allah’ı unutup/gözardı edip hayat sürdüklerinden dolayı, büsbütün dünyevileştiklerinden ötürü hakka karşılık batılı satın almışlardır. Sevap yerine günah kazanmışlardır ve ateşi/cehennemi kendi özgür iradeleriyle kazanmışlardır. Allah’a kavuşmayı ummayanlar, O’nu ve mesajını gözardı edenler ve ahireti yalanlayanlar büyük bir hüsrana uğrayacaklardır ve varacakları yer de ancak Cehennem olacaktır.
Allah’a kavuşmayı umanlar/hidayet üzere olanlar kimlerdir?
Yunus 9. İman edip hayra ve barışa yönelik amel sergileyenlere gelince, Rableri onları imanlarıyla doğruya ve güzele iletir(iletme=hidayet). Nimetlerle dolu cennetlerde onların altlarından ırmaklar akacaktır.
Rabbimiz üstteki ilk iki ayette kendisine kavuşmayı ummayanlardan bahsetti ve bu son iki ayette de bunların zıddı olan -kendisine kavuşmayı umanları- anlatıyor.
Allah’a kavuşmayı umanlar;
-İman edenlerdir.
-Hayra ve barışa dönük (Salih) iş yapanlardır.
Allah’a kavuşmayı umanlar yani iman edip pozitif davrananlara Allah ekstra/özel yardımda bulunacaktır. Rabbimiz bu kişileri bu samimi imanları dolayısıyla DOĞRUYA ve GÜZELE iletecektir. Bu iletilme/hidayet hem dünyada hem de ahirette olacaktır.
Allah’a kavuşmayı umanların/hidayete tabi olanların ahiretteki yeri neresidir?
Yunus 9’dan anlıyoruz ki Rabbimize kavuşmayı umanlar ve buna uygun tavırlar sergileyenler nimetlerle dolu Cennetlere yerleştirileceklerdir. Çünkü bu kimseler batıla karşılık hakkı satın almışlardır. Allah’ı gözardı etmek biryana O’nu ve mesajını hayatlarının odaklarına oturtmuşlardır ve böylece güzel bir hayat sürmüşlerdir. Sonuçta altlarından ırmaklar akan sozsuzluk diyarı Cennetleri kazanmışlarıdır.
Allah’a kavuşanların/Hidayet ehlinin Cennetteki tavırları nasıldır?
Yunus 10. Orada onların yakarışı, "Tespih ederiz seni ey Allahımız!" ve birbirlerine esenlik dilemeleri, "selam" şeklindedir. Ve onların son çağırışları şudur: Bütün övgüler âlemlerin Rabbi Allah'adır.
Allah’a kavuşanlar;
-O’nu cenneteyken yine tesbih=tenzih ederler.
-Birbirlerine sürekli esenlik/güzellik/hoşnutluk dilerler.
-Alemlerin Rabbi olan Allah’ı övgülerler.
Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım. Ve ayetlere bakalım. Ayetlerde Allah kendisine ulaşmayı umanların ve ummayanların yani hidayet üzere olanların ve olmayanların kimler olduğunu, amellerinin/tavırlarının ne olduğunu ve sonuçta ahiret ortamında ne ile karşılaşacaklarını haber veriyor. Hidayeti/doğruya ve güzel erdirilmeyi kimlerin hakedeceğini ve ahirette bu zümrenin ne ile karşılık bulacağını teker teker anlatıyor.
Allah aşkına söyler misiniz, nerede Allah’ın zatına ulaşmak yada ulaşmamak? Nerede Allah ile birlenmek(haşa)? Nerede dünyada yada ahirette ruhumuzu Allah’a ulaştırmak? Nerede?
Cennette tesbih=tenzih ve övgüleme var, Allah böyle söylüyor. Ama bazıları da bu konuda kafasına göre başka/çarpık şeyler söylüyor. Allah’ın dediğine mi bakacağız yoksa birilerinin –sözde- Allah adına dediklerine mi?
Kur’an ayetlerini –kendilerince- bozan/dejenere eden/tahrif edenler kimler? Din düşmanları mı yoksa dindar geçinenler mi? Allah’ımızın/Kitaplarımızın/Elçilerimizin başdüşmanı kimler?
Allah’a -kendi anlattığı gibi- iman etmek, kitabına –O’nun sözlerine ekleme yapmadan- inanmak, elçilerinin sünnetine onları -O’nun bize tanıttığı gibi- uymak bu kadar mı zor?
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|