Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam tüm samimi kalplere olsun...
Ramazan ayı yaklaştığı üzere, internet sitemde kendimce yazdığım bir makaleyi burada paylaşmak istedim...
Selametle;
Oruçlu musun, Yandın, Mahvoldun !!!
Müezzin çıktı minareye...
"Allah-u ekber" dedi....
İmsak vakti geldi çattı...
Ağzında lokma var, yutacak mısın?
Evet...
Ama hoca okumaya başladı ezanı...Ya giderse oruç...
Anladım, tamamdır, yutmadan çıkarıyorum lokmamı...
Ama, israf olur o zaman...
Kafam karıştı abi, ne yapmalıyım...
Gel ayetlere bir bakalım :
Bakara Suresi, 187. ayet :
"Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tövbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah ayetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar."
Demek ki, oruca başlamanın sınırını diyanet, müezzin veya yek pare top atışı değil, kendimiz belirliyoruz.
Neye göre, yukarıdaki Allah kelamına göre. Yani bizce hava aydınlanmaya başlayana kadar...
Lokma ağzımızda kalmıştı, artık yutabiliriz...
Çünkü Allah kullarına zulmetmez, O'nun zaman aralıkları geniştir...
Saat 04:36:43. saniye, hooop, yemek yemeyi KEEESSS...gibi bir tanımlama yoktur...
Şimdi orucu erken kestiren diyanet, bakalım zamanında mı açtırıyor...
Yukarıdaki ayette, diyanet vakfının mealinde "akşama" olarak çevrilen zaman birimi, "leyl" olarak geçiyor orjinalinde...
Yani karanlık, gece demek...
Öyleyse, akşam ezanının okunduğu vakitte, şöyle bir dışarı bakacağız...
Ve göreceğiz ki, "leyl" den eser yok, daha aydınlık, gündüz dışarısı, yani "nehar".
O zaman, havanın kararmasına kadar bekleyeceğiz ki, orucumuzu Allah'ın bize bildirdiği zamanda tamamlayalım...
Şimdi gelelim esas meselemize...
Alimlerin acımasızca, kendilerini Allah yerine koyarak bize kestikleri cezaya...
"Her kümmm, niyyet eyledüğü ramazan orucunu, kasutlu olarak bozar üseeee, tiz 61 gün, arka arkaya oruç tutacaktırrr....
Eğer ki, tutmaya, o zaman dinden çıkabilüürrr, ayu da çıkabilüüürr, daş da düşebilüüürrr"
Haydaaa...
Şimdi, atadan, deden görme bir şekilde oruç ibadetini, temiz bir kalp ile tutmak isteyen bir kişi...
Niyet etti, başladı oruca...
Saat öğlen oldu, vücut kaldırmıyor, zorlanıyor...
İkindiye az kaldı, gitti uyudu...
Uyku tutmadı, olmuyor, dayanamıyor...
Yapamadı, gitti, bir dilim ekmek yedi...
İkinci dilimi yemedi, yiyemedi, Allah'tan korkuyor çünkü...
Evet, sobelendi...
Çünkü BİR gün oruç tutmaya dayanmayan bünye, artık ALTMIŞ BİR GÜN oruç tutmak zorunda...
Haydi bakalım burdan yak, bu nasıl bir çelişki...
Öyleyse, kullarını diyanetten daha iyi tanıyan yüce Allah'ın bizlere verdiği ruhsatlara bakalım :
Bakara suresi, 183, 184 ve 185. ayetler aynen şöyledir :
"Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz
Sayılı günlerde olmak üzere. Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa, diğer günlerde kaza eder. Oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz , oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir"
O zaman, oruç tutmaya gücümüz yetmiyorsa, bünyemiz kaldırmıyorsa, bir fakir doyuracağız...
Eğer, halimiz vaktimiz yerinde ise, on, yirmi, yüz fakir...
Bir gün aç kalmaya dayanamıyorsak, aç kalanları daha çok düşüneceğiz...
Ancak, yine de, her şeyi en iyi bilen yüce Allah, oruç tutmamızın bizim için daha hayırlı olduğunu söyler...
Öyleyse, oruç tutmak için çaba göstereceğiz, dayanmaya çalışacağız...
Ancak ZORLAMAYACAĞIZ, çünkü Allah kalbimizi en iyi bilendir...
Şimdi, her kim, kasıtlı olarak orucu bozarsa, altmış bir gün arka arkaya oruç tutsun hükmü Yüce Allah'a ait değilse...
Bu alim, ulema, nerden uydurdu bu cezayı, acaba Kuran'da böyle bir ceza var mı?
Evet, var, ama bakın HANGİ DURUMLARDA :
Nisa suresi, 92. ayet :
"Yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir. Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola. (Bu takdirde diyet vermez). Eğer öldürülen mümin olduğu halde, size düşman olan bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lazımdır. Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mümin köleyi azat etmek gerekir. Bunları bulamayan kimsenin, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay peş peşe oruç tutması lazımdır. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir."
Aman Allah'ım, kasıtlı olarak bir gün oruç yemek, kasıtsız olarak adam öldürmeye denk....
Yahu etmeyin ulemalar, yapmayın alimler...
Bu kadar zalim olmayın...
Bir de Mücaedele suresi, 2,3,4. ayetlerde geçiyor :
"İçinizde zıhâr yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadındır. Şüphesiz onlar çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedici, bağışlayıcıdır
Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin, karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır
Buna imkan bulamayan kimse, temas etmeden önce aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kâfirler için acı bir azap vardır"
Görüyoruz ki, iki ay aralıksız oruç tutmak, çok ağır durumlarda geçerli olan bir cezadır...
Hatta alternatif bir ceza, öncelikli değil...
Hepimize vekil olarak Allah yeter...
O'dur insana bilmediğini öğreten...
www.hayrullahmeral.com
|