Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hadisleri meşrulaştırmak için çarpıtılan ayetler
N isa 65- Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar.
Bu ayate dayan ılarak hadislere uymanın imani bir zorunluluk olduğu iddia edilir
Şimdi kuranın bütünlüğü içinde bakalım peygamber insanlar arasında neyle hüküm vermiş hadislerlemi yoksa kuran ilemi
Maide / 48- Sana da (ey Muhammed) geçmis kitaplari tasdik eden ve onlari kollayip koruyan Kitab (Kur'ân)i hak ile indirdik. Onlarin aralarinda Allah'in indirdigi ile hükmet. Onlarin arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, herbiriniz için bir seriat ve yol belirledik. Eger Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardi, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere kosun. Hepinizin dönüsü Allah'adir. O, ihtilafa düstügünüz seyleri size haber verir.
Maide / 49- Aralarinda Allah'in indirdigiyle hükmet. Onlarin keyiflerine uyma. Allah'in sana indirdiginin bir kismindan seni saptirmalarindan sakin. Eger Allah'in hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kisim günahlari sebebiyle onlari musibete ugratmak istiyor. Muhakkak ki insanlarin çogu yoldan çikanlardir.
Nisa /105. Allah'in sana gösterdigi sekilde insanlar arasinda hükmedesin diye sana Kitab'i hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!
Bakara /213. Insanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarici olarak peygamberleri gönderdi. Anlasmazliga düstükleri konularda Insanlar arasinda , hükmetsin diye, onlarla beraber hak yolu gösteren kitaplari da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçik deliller geldikten sonra, aralarindaki kiskançliktan ötürü dinde anlasmazliga düstüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düstükleri gerçegi izniyle gösterdi. Allah diledigini dogru yola iletir.
Maide /50. Yoksa onlar cahiliye idaresini mi ariyorlar? Iyi anlayan bir topluma göre, hükümranligi Allah'tan daha güzel kim vardir?
Şura /10. Ayriliga düstügünüz herhangi bir seyde hüküm vermek, Allah'a mahsustur. Iste, bu Allah, benim Rabbimdir. O'na dayandim ve O'na yönelirim.
Bu ayetlerde görüld üğü gibi Peygamber insanlar arasında allahın idirdiği kuran ile hükmetmiştir hadisler ile değil
Hadislere göre çarpıtılan diğer bir ayet
De ki:-Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, bağışlayandır, merhamet edendir
Müzemmi 16. Firavun o peygambere isyan etmişti. Biz de onu ağır bir azabla yakaladık.
Eğer peygambere uymak hadislere uymak anlamına geliyorsa, bunun terside peygambere isyan emek hadislere isyan etmek anlamına gelir.O takdirde ilahlık taslayan firavn,ı tevrata inanan fakat Musanın hadislerine inanmayan biri olarak kabul etmek gerekir ki işte hadis sapkınlarının trajikomik taraflarından biride budur
Oysaki müzemmil 16 da anlatılmak istenen firavunun; Hz Musanın Allahtan aldığı vahye isyan ettiğidir
çarpıtılan diğer bir ayet
Bakara 151- Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor. Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor.
Bu ayette kitab ve hikmet ayrı ayrı zikrediliyor diye, kitap kurandır hikmet ise sünnetttir şeklinde çarpıtılır. Oysaki kuranın bütünlüğüne baktığımızda hikmetin yine kurandan başka bir şey olmadığını görmekteyiz
İsra 39- İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdendir. Sakın Allah'la beraber başka bir ilâh uydurma. Aksi halde kötülenmiş ve Allah'-ın rahmetinden uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın.
Aliimran 58- İşte bu sana okuduğumuz, âyetlerden ve hikmetli Kur'ân'dandır.
çarpıtılan diğer bir ayet
Necm 3. O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.
4. O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir .
Bu ayetlere dayanılarak hadisleride vahiy katagorisine sokacak kadar azgınlaşan tağutlar vardır. Ama bu tağutlar asla bir önceki ayeti okumazlar zira okudukları takdirde bu safsatalarının ortaya çıkmasından korkarlar
Necm 2. Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı da.
Peygambere bu iftiraları düzenler kim.Kuranı kabul ettiği halde hadisleri yalanlayanlarmı? Kuranı kabul eden bu insanlar hadislerden dolayımı Allahın resulüne bu çirkin ithamları yapmışlar
duhan 14- Sonra onlar, o peygamberden yüz çevirdiler ve: "Bu öğretilmiş bir mecnundur." dediler.
Tur 29-(Ey Muhammed!) sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn.
30- Yoksa onlar (senin için): "Bir şâirdir, zamanın felaketlerine çarpılmasını gözetliyoruz." mu diyorlar?
Hakka 40- Kuşkusuz Kur'ân, şerefli bir peygamberin (Allah'tan) getirdiği sözdür.
41- O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz.
42- Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz!
43- O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.
44- O, bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı,
45- Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık.
46- Sonra da onun şah damarını keser atardık.
47- O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.
48- O hiç kuşkusuz, takva sahipleri için unutulmayacak bir öğüttür .
49- Bununla beraber biz biliyoruz ki sizden inanmayanlar var.
50- Kuşkusuz bu Kur'ân kafirler için bir pişmanlık vesilesidir.
Enbiya 3- Kalbleri hep eğlencede (gaflette), hem o zalimler aralarında şu gizli fısıltıyı yaptılar: "Bu, ancak sizin gibi bir insan. Artık göz göre göre sihre mi gidip uyarsınız?"
Tüm bu ayetlerde görüldüğü gibi Allahın resulüne sihirbaz, mecnun, kahin, şair diyen müşriklerin bu ithamlarını boşa çıkarmak için Allahu teala
Necm 2. Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı da.
3. O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.
4. O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir .
Buyurmaktadır. Yani onun size anlattığı kuran heva ve hevsinden değildir, ancak kendisine vahyedilen şeylerdir ki oda kuran demek istemektedir
Çarp ıtılan bir ayet
Ahzab 21- Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için.
Eğer bu örneklik peygaamberin kuranda tarif edildiği şekliyle değilde, hadislerdeki gibi olması gerekiyorsa, Hani nerde Hz ibrahimin hadisleri. Zira Allah Telaa sadece Hz Muhammedi değil, onuda örnek almamızı emrediyor
60-4 . İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'in berisinden taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına: "Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez." demesi hariç. Rabbimiz! Yalnız sana dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır.
.Bu ayette Allahu teala mucizevi bir şekilde Hz Ibrahimin hem örnek alınacak hemde örnek alınamıyacak tavırlarını mükemmel bir şekilde açıklamıştır.Örnek almamız gereken ayetın kısmı şudur
İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'in berisinden taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir."
örnek almamamız gereken kısmı ise şudur
Yalnız İbrahim'in babasına: "Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez." demesi hariç.
Şimdi düşünelim Hz ibrahimin bu tavrı kuranla değilde hadislerle bize ulaşmış olsa idi gelenekçiler bundan yola çıkarak ''' müşrik bile olsa baba için mağfiret dilenir bakın Hz İbrahim böyle yapmışken size ne oluyor diye insanları doğru yoldaan saptırabileceklerdi. diyeceklerdi.Oysaki subhanallah ibrahimin bu tavrını onaylamamaktadır, örnek almamızı istememektedir.Hz ibrahimin bu tavrı tamamen baba evlat ilişkisine dayanan duygusal bir tavırdır. Zaten Hz İbrahim sonraları bu yanlış tavrından va-z geçmiştirki bunuda şu ayetten anlıyoruz.
Tevbe 114 İbrahim'in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Ne var ki, onun Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi. Mümtehine 4 te görüldüğü gibi subhanallah elçilerinin bile bazı davaranışlarını onayladığı halde bazı davranışlarını onaylamaktadır.Bu ise çok önemli bir kriterdir.Yani Allahın onayı evet Altını çizerek birdaha tekrarlızorum Alllahın onayı.Zira Son peygamber Muhammedin bile bazı davranışlarını Allahın onaylamadıgını hatalarını bildiren ayetler açıkça kuranda zikredildiği halde,peygamberin kuran haricindeki davranışlarına kimler hangi yetkiye dayanarak onay verebilmektedir.Üstelik birde bu onaylanan hadislerin yüzde doksanı uydurma olduğu apaaçık olduğu halde. işte bu noktada hadis sapkınlarının bir türlü akledemedikleri ve hazmedemedkleri bir hikmet yatmaktadirki oda peygamberin değil Kuranın evrensel ve çağlarüstü oluşudur
CARPITILAN DİĞER BİR AYET
Nahl 44- Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. ! Sana da Kur'ân'ý indirdik ki, insanlara vahyedileni açýklayasýn. Belki onlar da düþünürler.
Bu ayetin metnindeki ''beyyene'' açýklama fiiilini hadisciler tefsir etme, ilave bir tak Im izahlar getirme şeklinde ele alıp burdan yola çıkarak hadislerin ayetlerin tefsiri,açıklaması olduğunu iddia etmektedirler
Kalk ; denildiği zaman bu ifadeden ellerin üstünde amuda kalkmak ta anlaşılabilir.Ancak oturma kalk denilmişse, bu ifadeden ayağa kalkmak,tan başka bir anlam çıkarmak, sözü tahrif etmekten başka bir şey değildir.
Bu örnek; her kavram ın zıddı için geçerlidir.şimdi bakalım Rabbimiz beyyene fiilinin zıddı olan hangi kavramı kullanmaktadır
Bakara 159 İndirdiðimiz apaçık delilleri ve hidayetin kendisi olan âyetleri, insanlar için biz kitapta açıkladıktan sonra (min ba,di beyyennahu linnasi) gizleyenler var ya! (innelezine yektumune) mutlaka onlara Allah lanet eder"
Ali imran 187 Bir zaman Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara aç ıklayacaksınız(le tubeyyinunennehu), onu gizlemiyeceksiniz.( ve la yektumune)" diye söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler ve onu az bir dünyalığa değiştirdiler"
Bu ayetlerde görüldü ğü gibi açıklama (beyyene) fiilinin zıddý olan gizleme (keteme) fiili kullanılmıştır. Dolayısıyla nahl 44 te peygambere emredilen ALLAH'tan aldığı vahiyleri gizlemeden bildirmesinden ibarettir.Asıl açýklamayı yapan ALLAH'tır. Örneğin:
Eğer beyyene fiili peygamberin sünneti diye dayatılırsa, o takdirde bu anlayışa göre ehli kitabın sünnetine de uymamız mı gerekiyor. Zira Allah teala bu açıklama görevini sadece resule değil,onlarada vermiş. Aslında bu görev müslümanım diyen herkes için geçerlidir. Kurandaki hiç bir ayeti hiç bir anlam saptırması yapmadan ( ister hadis anlaşışına göre olsun, ister parantezlele anlama müdalehele ederek olsun) kuran bütünlüğüne göre açıklamak, beyyene emrinin bir gereğidir
Aksi takdirde Bakara 159 daki lanet bu suçu işleyenler için kaçınılmaz olacaktır.Zira Allah teala hiç bir kavme torpil geçmez
Nisa 176 Senden fetva istiyorlar. Deki: "Allah size (babas ız ve çocuksuz kimsenin) mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan, fakat kız kardeşi bulunan bir kişi ölürse, bıraktığı malın yarısı onundur. Çocuğu olmayan kız kardeş ölürse, erkek kardeş ona varis olur. Eðer (ölenin) iki kız kardeşi varsa,bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkek ve kız olurlarsa, erkeğin hissesi, iki kızın hissesi kadardır. şaşırmamanız için Allah size (hükümlerini) açıklıyor.(yübeyyinullahu lekum) Allah, her şeyi hakkıyla bilendir
Görüldü ğü gibi, peygamberden açıklama isteyenlere "ALLAH" gerekli açıklamayı yapmıştır.O'nun(peygamberin) açıklaması ise bu ayeti okumaktan (tebliğden) ibarettir. O'nun bunun ötesinde hüküm koyucu bir izah getirmesi mümkün değildir. O sadece bir elçidir,ALLAH'ın ortağı değil!.
. O, (Allah) kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.(18:26)
ALLAH peygamberine,(nahl 44) ald ığı vahyi yani Kur'an ayetlerini insanlara okumasını, onların tepkilerinden çekinerek gizlememesini emretmiştir
|