Yazanlarda |
|
bulenttttttt Yasaklı
Katılma Tarihi: 29 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 115
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Zekat hakkındaki uydurma rivayetleri gösteren ve zekatın ne olduğunu Kuran'la açıklayan bir yazı...!!!
644- Câbir İbnu Atik (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Size bir grup sevimsiz atlılar gelecek. Geldikleri zaman, onları iyi karşılayın. Onlarla talep ettikleri şeylerin arasından çekilin. Adalet ederlerse bu kendi lehlerinedir. Zulmederlerse bu da onların aleyhlerinedir. Siz onları râzı edin. Zekâtınızın kemâli onların rızâsına bağlıdır. (Öyle ise onları râzı edin ki) sizlere dua etsinler.” (K.S.2053 C.7 S.398 Akçağ, alıntısı: Ebû Dâvud, zekât 5,(1588). )
Zekât memurlarını sevimsiz kimseler olarak tanımlamaları aslı olmayan uydurma bir rivayettir.
645- Hz. Mu’âz (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) beni Yemen’e gönderdi ve bana: “Her otuz sığırdan bir erkek veya dişi buzağı (tebi’a), her kırktan bir müsinne, her bir bülüğe eren şahıstan bir dinar veya o değerde muâfiri (adındaki bir giyecek) almamı” emretti.” (K.S. 2018 C.7 S.359 Akçağ, alıntıları: Tirmizi, Zekât 5,(623); Ebû Dâvud, Zekât 4,(1576,1578); Nesâi, Zekât 8,(5,25,26). Metnin lafzı Tirmizi’ye aittir. )
Her bulûğa ermiş kişiden bir dinar alınması şeklinde yapılmış olan rivayet zengin fakir ayırımı yapılmadığından uydurmadır. Zekâtın alınmasında yaş değil maddi zenginlik esastır. Bunlarsa İslam dininde kafa vergisi olduğunu iddia etmişlerdir. Bu iddiada bulunanlar Kur’an’ı hiç anlamamış olan kimselerdirler. Önerdikleri şey zülümdür ve Allah zülüm emretmez.
646- Amr İbnu Şu’ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, (yerden çıkan mahsullerden) şu beş şeyden zekat verilmesini teşri buyurdu: “Buğday, arpa, hurma, üzüm ve darı.” (K.S.6558 C.17 S.184 Akçağ, alıntısı:İbni Mace 1815)
647-.. .... Ali (r.a.)den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: “- At ve köle zekâtından (sizi) affettim. Binaenaleyh gümüşün zekâtını veriniz. Her kırk dir-hemden bir dirhem, yüz doksan dirhemde (zekât olarak) bir şey yoktur. İki yüze ulaşınca onda beş dirhem (zekât) vardır. (Ebû Dâvûd, K.ez_Zekât (9), Bâb 5 C.6 H.1574 Şamil, diğer riva-yet edenler: Tirmizi, zekat 3; Nesâi, zekât 18; İbn Mâce, zekât 4,15. )
648- Hz. Mu’az (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Yemen’e gönderirken kendisine demiştir ki: (Zekât olarak) hububattan hububât al, davardan koyun al, deveden erkek veya dişi bir deve (ba’ir) al, sığırdan da bir sığır al.” (K.S.2040 C.7 S.387 Ak-çağ, alıntıları: Ebû Dâvud, Zekât 11,(1599); İbnu Mâce, Zekât 15,(1814). )
649- Sâlim, babası Abdullah İbnu Ömer’den naklen anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) (mallardan alınması gereken) zekâtların miktarını belirten bir kitap yazmıştı. Âmillerine göndermeden vefat etti. Resûlullah onu kılıncına yakın olarak asmıştı. Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh), ölünceye kadar onunla amel etti. Sonra Hz. Ömer (radıyallahu anh)de ölünceye kadar onunla amel etti. Bu kitapta şunlar yazılı idi:
DEVELER
1. 5 devenin zekâtı 1 koyundur. 2. 10 devenin zekâtı 2 koyundur. 3. 15 devenin zekâtı 3 koyundur. 4. 20 devenin zekâtı 4 koyundur. 5. 25’e ulaştı mı 35’e kadar, zekât bir bintu mehâz’dır. 6. 36’ya ulaştı mı 45’e kadar, zekât bir ibnu lebûn’dur. 7. 46’ya ulaştı mı 60’a kadar, zekât bir hıkka’dır. 8. 61’e ulaştı mı 75’e kadar, zekât bir ceza’a’dır. 9. 76’ya ulaştı mı 90’a kadar, zekât 2 ibnetu lebûn’dur. 10 .91’e ulaştı mı 120’e kadar, zekât 2 hıkka’dır. 11. Deve 120’den fazla ise zekât her elliye bir hıkka; her kırka bir ibnetu lebûn gerekir.
KOYUNA GELİNCE
12. 40’a ulaşınca 120 koyuna kadar zekâtı 1 koyundur. 13. 121’e ulaşınca 200 koyuna kadar zekâtı 2 koyundur. 14. 201’e ulaşınca 300 koyuna kadar zekâtı 3 koyundur. 15. 300’ü aştı mı her 100 koyuna bir koyun zekât düşer, yüzden aşağıda kalan küsûrata zekat düşmez. 16. Zekât korkusuyla müctemi (birleşik) olanlar ayrılmaz, müteferrik (ayrı) olanlar da birleştirilmez. 17.İki ortağın malından alınan zekâtta, her ikisi de adalet üzere birbirlerine müracaat ederler. 18. Zekât olarak, çok yaşlı ve ayıplı olan hayvan alınmaz. 19. Zühri der ki: “Zekâtı almak üzere zekat memur geldiği vakit, koyunlar üç sınıfa ayrılır: Üçte biri kötü, üçte biri iyi, üçte biri de vasat. Zekât memuru zekât payını vesat kısmından alır.” Zühri, sığırdan bahsetmez.” (K.S.2016 C.17 S.357-358 Akçağ, alıntıları: Tirmizi, Zekât 4,(621); Ebû Dâvud, Zekât 4,(1568,1569,1570); İbnu Mâce, Zekât 9, (1798). )
650- İbnu Mes’ûd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Her otuz sığır için erkek veya dişi bir tebi’ zekât verilir. Her kırk sığır için de bir müsinne zekat verilir.” (K.S. 2017 C.7 S.358 Akçağ, alıntısı: Tirmizi, Zekat 5,(622) )
651- Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın: “Üzerinden bir yıl geçmedikçe, bir malda zekât yoktur” dediğini işittim.” (K.S.6552 C.17 S.180 Akçağ, alıntısı: İbnu Mace (1792) )
652- İbnu Ömer ve Hz. Aişe radıyallahu anhumâ’nın anlattığına göre: “Rasûlulullah aleyhis-salâtu vesselâm, her yirmi dinar ve daha fazlası için yarım dinar (zekât) alırdı,” (K.s. 6551 C.17 S.180 Akçağ, alıntısı: İbnu Mace 1791)
653- Amr İbnu Şu’ayb, an ebihi an ceddihi tarikinden anlatıyor:“Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a bir kadın, beraberinde bir kızı olduğu halde geldi. Kızın elinde, altından kalın iki bilezik vardı. “Bunların zekâtını verdin mi?” diye :(Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm) kadına sordu. Kadın: “Hayır!” diye cevap verdi. Resûlullah: “Kıyamet günü Allah’ın, onları sana ateşten iki bilezik yapması seni memnûn eder mi?” dedi. Bunun üzerine kadın, bilezikleri derhal çıkarıp Resûlullah’ın önüne bıraktı ve: “Bunlar Allah ve Resûlüne aittir! Dedi.” (K.S. 2022 C.7 S.363 Akçağ, alıntıları: Ebû Dâvut, zekât 3,(1563); Nesâi, Zekât 19,(5,38); Tirmizi, Zekât 12,(637). ) 654- Nâfi, İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)’den anlatıyor: “İbnu Ömer, kızlarını ve câriyele-rini altınla tezyin eder, fakat bu ziynetler için zekât vermezdi.” (K.S. 2025 C.7 S.365 Akçağ, alıntısı: Muvatta, Zekât 11,(1,250). )
Zekâtla ilgili olmak üzere yazdım on bir rivayet örneği, zekâtla ilgili olarak tahdis etmiş ol-dukları rivayetlerin ana esaslarını ihtiva etmektedirler. Bu rivayetlerde zekâta esas olmak üzere fertlerin mali varlıklarını esas almayıp bazı mal çeşitlerini esas almışlardır. Öyle ki bir kimse çok büyük bir mali varlığa sahip olsa dahi, zekâta esas olarak konu ettikleri mallara sahip değil de, servetini bunların dışındaki mallara yatırsa hiç zekât vermeye bilir. Şöyle ki, bir kimsenin altın ve gümüş dışında çuvallarla elması, zümrütleri, incileri ve diğer kıymetli taşları olması halinde bunlardan hiç zekât vermeye bilir. Diğer taraftan, gemiler, apartman daireleri, fabrikalar, otobüs, kamyon ve diğer nakil vasıtaları, buğday, arpa, üzüm, hurma ve darı (mısır) dışında ki tüm zirai ürünler, örneğin, elma, portakal, G.Antep fıstığı ve tüm sebzeler ve akla gelebilecek binlerce ürün zekâta tabi değildir. Bir kimsenin at sürüleri, yüzlerce katırı v.s. olsa bunlarda zekâta tabi değil, hele pamuk, keten, gibi sınai ürünlerden bahsetmemeleri çok ilginçtir. Kadınların ziynet olarak taktıkları altınlarında zekâta tabi olup olmadıkları konusunda ihtilaflıdırlar.
Sığır, deve, koyun ve altın gümüş cinsinden paralar ve külçe oranları için bir zekât oranı belirlemiş olmalarına rağmen. Hurma, arpa, buğday üzüm ve darı ile, alım satıma konu mallardan ne oranda zekât verileceği konusu meçhuldür. Fakir zengin ayırımı yapmaksızın zekâtı her buluğa eren şahıstan bir dinar alınır şeklinde tanımlayıp kelle vergisi haline sokmaları İslam dininde kabul edilebilecek bir şey değildir. Zekâta tabi olmak üzere üç-beş mal çeşidini sayarak diğer tüm servet ve malları zekât dışı bırakmaları, zekât kavramına karşı yapmış oldukları bir saldırıdır. Zira böylece çok yüklü servet ve mal varlığına sahip olan kimseler bu yoldan zekât vermeyip, zekâttan kaçmış olacaklardır. Kullandıkları diğer bir metotta zekâtla sadakaları aynı şeymiş gibi özdeşleştirerek, sadakaları zekâtın yerine koymak suretiyle zekat verilmesini engelleme çabasına girmeleridir. Hal bu ki, zekât ve sadakalar, ikisi de farz olmalarına rağmen aynı şey değildirler. Zira veriliş yerleri değişiklik ihtiva ettiği gibi veriliş amaçları da aynı değildir. Kur’an’dan örnek verecek olursam, mealen: - Sadakalar, Allah’tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, onlar üzerinde çalışan memurlara, kalpleri (İslam’a) ısındırılacak olanlara, kölelik altında bulunanlara, borçlulara, Allah yoluna ve yolcuya mahsustur. Allah bilendir, hikmet sahibidir. 9/60
Görüldüğü gibi, sadakalar farz olup ne için ve nerelere verileceği belirtilmiştir. Peki, zekât bundan ayrı farklılık göstermekte midir? Kur’an’dan mealen:
- Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik, o (kimsenin iyiliği)dir ki, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitâba ve peygamberlere inandı; mala olan sevgisine rağmen, yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan (köle ve esir)lere mal verdi; namazı kıldı, zekâtı verdi. Andlaşma yaptıkları zaman andlaşmaları yerine getirenler; sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlar-ında sabredenler, işte doğru olanlar onlardır, (Allah’ın azabından) korunanlarda onlardır. 2/177
Dikkat edilirse, burda da yakınlara, yetimlere, düşkünlere v.s. Mal verileceği belirtilmiş, buna rağmen zekât ayrı olarak şart koşulmuştur. Zekât ve belirtilen kimselere mal verilmesi aynı şey olmadığından, Zekât ayrı bir kavram olarak belirtilmiştir, bundan da sadaka ve zekâtın farklı şeyler olduğu kolayca anlaşılır. Şöyle ki, sadakalar belirtilmiş olan ihtiyaç sahiplerine ve Allah yolunda, örneğin mescit yapımı ve imarı gibi veya İslam dininin tebliği gibi konularda yapılan harcamalardır. Zekât ise, İslam devletinin toplamış olduğu vergilerdir. İslam devletinin ihtiyaç duyduğu birçok harcamalar zekât vergisiyle karşılanır.
Sadakalar bizzat çıkaran şahıslar tarafından gizli ve açık verilebileceği gibi, memurlar tarafından toplanıp ihtiyaç sahiplerine ve gereken yerlere dağıtıla bilir. Kur’an’dan mealen:
- Sadakaları açıktan verseniz ne güzel! Eğer onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha iyidir ve sizin günahlarınızdan bir kısmını kapatır. Allah yaptıklarınızı duyar. 2/271
Ayrıca sadakalar bazen mal verme şeklinde değil de, herhangi bir suçu bağışlama şeklinde de maddi durum dışında yapıla bilir, hal bu ki zekât malla yerine getirilen bir durumdur.
Kur’an’dan mealen:
- Onda (Tevrat’ta) onlara: cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılık kısas (ödeşme) yazdık. Kim bunu (kısası) tasadduk (sadaka ederek bağışlarsa) kendisi için o kefâret olur. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir. 5/45
Maddi sadakalarda, infak miktarının ölçüsü, Kur’an’dan mealen:
- Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar, (onlara)de ki: İkisinde de insanlar için hem büyük günâh, hem de faydalar vardır; fakat günahları faydalarından daha büyüktür. Yine sana (sadaka olarak) ne vereceklerini soruyorlar. De ki: İhtiyaçtan fazlasını (veya cimrilik yapmadan ve kendinizi unutmadan kolayınıza geleni). İşte Allah, dünya ve ahiret işlerini iyice düşünesiniz diye ayetleri böyle açıklar. 2/219
Sadakalar da, zekâtta para olarak verilebileceği gibi, ürün veya mal olarak ta verilebilir. Ve iddia ettikleri gibi, yalnız buğday, arpa, hurma, üzüm ve darıdan verilmez, tüm zirai ürünlerden ve mallardan verilir. Her ikisinde de ana hareket noktası, servet türünden maddi güçtür, servetin kendisidir, çeşidi değildir. Veriliş miktarı, cimrilik yapmadan ve kendimizi unutmadan kolayımıza gelen miktardır.
Bu hususta Kur’an’dan mealen:
- Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, tadı birbirinden farklı hurma ve ekinleri, birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytin ve narı yaratan O’dur. Her biri meyve verdiği zaman, meyvesinden yiyin. Hasad günü (zekât ve sadaka) hakkını verin; israf da etmeyin; zira Allah, müsrifleri sevmez. 6/141
- Ey müminler! Kazandıklarınızın ve sizin için yerden bitirdiğimiz şeylerin iyilerinden infak (hayra harcayınız)ediniz. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri infak için seçmeyiniz. Biliniz ki Allah zengindir, övülmüştür. 2/267
Görüldüğü gibi, sadakalar bir farz olarak, tüm mallardan, kimler tarafından kimlere ve nasıl ve ne miktarda verileceği Kur’an’da açıktır. Zekâtta yine farz olarak müminler tarafında, İslam devleti için ödenen vergidir. İslam devleti bu vergiyle memurlarına maaş öder ve gerekli harcamaları yapar. Zekâtın sadakalardan ayrı bir farz olduğuna dair. Kur’an’dan iki örnek daha verecek olursam, mealen:
- Ey iman edenler, siz Peygamber ile gizli konuşacağınız zaman bu gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu sizin için daha temizdir. Allah bağışlayan, esirgeyendir. 58/12
- Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden korktunuz mu? Çünkü yapmadınız. Allah da sizi (bundan) affetti (sadaka vermeden konuşabilirsiniz). Artık namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a Resûlüne itaat edin. Allah yaptıklarınızı haber alandır. 58/13
Belirli bir konuda sadakaya Allah tarafından muafiyet verilmesine rağmen, zekât ayrı bir kavram olarak belirtilmiştir. Bu da konum olarak ikisinin ayrı olduğunu gösterir.
Müminlerin tüm mal varlıkları zekat ve sadakaya konu teşkil eder. Fakat bu mallardan özellikle zekât için yüzde kaç verilmesi gerektiği rivayetçiler tarafından konu edilmiştir. Sadaka için, cimrilik yapmadan, kendimizi de ihmal etmeden kolayımıza geldiği şekilde sadaka veril-mesi gerektiğini Kur’an’a dayalı olarak belirtmiştim. Fakat, zekât için farz olmasına rağmen ne kadar, başka bir ifadeyle hangi oranda verilmesi gerektiğini, örneğin: şu maldan yüzde şu kadar verilir diye Kur’an’da oran belirtilmemiştir. Bu hususu öne süren rivayetçiler, deve, sığır, koyun ve nakit para için yüzde şu kadar verilir diyerek, Kur’an’a noksanlık atfetmek suretiyle, bu rivayetlerimiz olmasa zekât konusu meçhul kalacaktı demektedirler. Ve binlerce çeşit malı zekattan muaf tuttukları gibi, saydıkları birkaç çeşit tarım ürününden ne kadar zekât ver-ilmesi konusunda da çeşit sayarak değinememektedirler. Kur‘an’da zekât için sabit bir yüzde-lik oranın belirtilmemiş olması, olması gereken normal bir durumdur. Zira ihtiyaçlar değişken olduğu gibi, servetleri teşkil eden unsurlarda değişkendir. Değişken ihtiyaçlara ve değişken servet çeşitlerine sabit oranlı zekât uygun olmaz. Bolluk zamanında alınan zekâtla, savaş zamanında, kıtlıkta ve tabii afet zamanlarında alınacak zekât aynı olmaz. Çağlar içerisinde de zekât ihtiyacı farklılık gösterir, bundan asırlarca önce ordu teşkili için bir at, bir kılıç v.s. gibi şeyler yeterli vasıta teşkil ederdi, bu gün için bunların yerini doldurmak için, tank ve uçak gibi daha pahalı şeyler gereklidir. Bundan dolayıdır ki günün şartlarına göre ne kadar ve ne sürede zekât verilmesi gerektiği günün şartları dikkate alınarak, müminlere mümkün mertebe yumuşak şartlar da ne az ne de çok olmamak üzere İslam Devlet başkanı ve İslam şurası tayin eder. Bu da gösteriyor ki, Kur’an’da zekât için sabit bir oran verilmemiş olması bir noksanlık değil. İslam devletinin ihtiyaçlarının karşılanması ve sürdürülmesi için bir gerekliliktir.
Görüldüğü gibi zekât olayı, rivayetçilerin zannettiği gibi, bir buğday, darı, koyun, keçi olayı ötesinde, bir devlet olayıdır. Zekât İslam devletinin idamesi için gerekli olan masrafların kaynağıdır.
Kütübü Sitte’nin Eleştirisi ve Kuran'a Arzı - Fereç HÜDÜR -
Böylece ilk açtığım ve alt kısımda sorduğum sorulara açıklık getirdim umarım. Allah sayesinde.....!!!
__________________ bulenttttttt
|
Yukarı dön |
|
|
berguzar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
bulenttttttt Yazdı:
Allah neden mirası nasıl dağıtıcağımızı anlatmış da, zekatı nasıl dağıtıcağımızı anlatmamış..!!
Misal ki yaptığım herhangi bir işten yılda 100 milyar kâr elde ediyorum.
Bunun kaçta kaçını kime nasıl vericem..!!
Yok malın 40/1, yok bineğin zekatı olmaz. Kardeşim nedir şu zekat..
Allah bizim anladığımız anlamın dışında mı kullanmış bu kelimeyi..
Eğer ki zekat yardım manasıyla geçiyorsa, onun yerine Allah sadaka terimini kullanmamış mı? Zekat bir zorunluluksa bu zorunluluğun kuralları nedir...??
Her şeyin paylaşıı adedi anlatılmışken neden zekat havada kalmış...
Hemde bu İslamın şartlarından biriyken...
Namaz 3 vakit / Hac şu şu şartlar oluşunca.. / Oruç şöyle tutulur../ Zekat ver.. Nasıl? Fakirlere ver de.. Neye göre ver?? Ne kadar ver?? Koca bir boşluk????
İşte burada zekat bizim mealcilerin anlattığı manada ise mezhepçiler devreye girer ve Allah anlatamamış, şimdi bize bakın öyle şuna şu kadar buna bu kadar verin demezler mi??
Anlatın şu işi İslam kardeşlerim...!!!! |
|
|
Merhaba sevgili bülent:
Evet çok güzel bir konuya değinmişsin? Bu soruyu bu kadar detaylı sorduğuna göre ayetleri buraya tek tek yazmaya gerek yok. Kuran bilgimizi biraz hatırlarsak yeterli olur. Allah her zaman zekatı kuranda namazla birlikte zikreder, bunu irdelemek lazım. Şöyleki, namazı günde en az 3 vakit kılıyorsak, hergün de zekat mı vermek gerek? Böyle düşünelim, çıkarımıza bir bakalım.
Ben kurana baktığım zaman zekatla ilgili kendi aklıma en yatan çıkarımı buldum ve o da şudur ki:
İhtiyacından fazlasını, derhal ihtiyaç sahibine ulaştır....
Selametle...
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
|
Yukarı dön |
|
|
gercekci-dost Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 07 nisan 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 66
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
evet size yürekten katılıyorum , selametle.
|
Yukarı dön |
|
|
Xweser-Mirov Yasaklı
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
- Sadakalar, Allah’tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, onlar üzerinde çalışan memurlara, kalpleri (İslam’a) ısındırılacak olanlara, kölelik altında bulunanlara, borçlulara, Allah yoluna ve yolcuya mahsustur. Allah bilendir, hikmet sahibidir. 9/60
Bu ayetle sadakalar fakirlere vs. zekatlar ise devlete verilecek, 1 deve 1 koyun gibi. Tamam, guzel bir fikir.. ?
Ozaman sorumu sorayim? Ben zekatimi hersene yasadigim ulkeye onlarin tayin ettigi belirledigi miktari oduyorum.. !!!
Soyle bir sorun var, Peygamberimizin devlet adami kimligini gozonune almadan, yaptigi herseyin farz oldugunu soylemek yanlistir. Cunku, her ulkenin vergi uygulamasi degisiktir, zira zekat vergi ise bunun miktari Kuranda bildirilmeyerek, ulkelere birakilmistir..
Ozaman ben Diyanet'i kacak vergicilik ile suclayabilirim.. Cunku hem Turkiye ( fazlasiyla ) vergi aliyor vatandaslarindan, hemde ekstra olarak Diyanet zekatlari alabiliriz diyor, makbuz veriyor.. ????? Bu nasil bir tutarsizliktir..
Misir da, nikah memurluk gorevleri imamlara verildigi icin, bir nikah kiyiliyor. Imam resmi memur olmus oluyor esasen ve tek gorevi de nikahlamak..! Sadece dua okumasi fazla..! Turkiye de neoluyor, halk hem devlet tarafindan gorevlendirilmemis, resmi olmayan kayit altina alinmayan bir nikah kiydiriliyor, hem de resmi bir nikah devlet tarafindan esas olan.
Bu halki somurmekten vazgecsinler artik.. !!!
Zekat vergi ise, bunu devletler tayin eder, Peygamberin devlet baskanligi zamaninda ki uygulamalar gunumuze nekadar uygun.. ?? Kopruler, hastahaneler, okullar, internet devletin sagladigi imkanlar olanaklar, ozamankiyle aynimi ki, vergi ayni kalsin.. !
1 devesi olan ozaman, onunla ticaret yapip para kazaniyordu bir koyun vergi verebilsin, suan gidin 1 devesi olana o deveden ne kazaniyor sorun bakalim..!!!
Allah'im sen bizleri adaleti ayakta tutan kullarindan eyle..
__________________ Hayat sen ne güzelsin
|
Yukarı dön |
|
|
savasen Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 331
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam
Alttaki linkte de konu ile ilgili yazılar mevcut:
http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=4267&KW=zekat&a mp;TPN=1
__________________ En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
|
Yukarı dön |
|
|
Xweser-Mirov Yasaklı
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bende cozdum bu zekat isini, Turkiye de neden vergi kacakciliginin bukadar yaygin oldugunu.. :)
Bir ulke, Diyanet kurar da, dinin tekelini bunlara verirse, bu kurum da, zekatlar icin hadislerde ki olcuyu farz sayip, bunu ulkeye verilen vergi haricinde senede vermelerini soylerse ne olur..?
Halkta zekatlarini degisik yerlere veriyorlar bagisliyorlar, 1/10 1/40'leri.. Ulkeye verilecek vergi de ise bu ozen gosterilmiyor..! Bir disci senede 100 milyon gelir gosteriyor..! Ulke'yi kandirmak mubah goruluyor neredeyse.. !!!
Zekat vergi ise, ulkelerde resmi olarak, KDV dahil verdigimiz bir suru vergi nedir... Ulkeye verdigimiz vergiler, uzaya mi gonderiliyor ..!
Yoksa, kopru yol guvence saglik egitim calisamayanlara fakirlere aylik yardim olarak mi donuyor..!!! ???
Ulkeler vergide aracidir sonucta, hersey ihtiyaci olana gidiyor.. Sadakalar gibi.. !!
__________________ Hayat sen ne güzelsin
|
Yukarı dön |
|
|
t_yasa Groupie
Katılma Tarihi: 06 nisan 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 49
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Herkese Merhaba;
Foruma yeni katıldım ve Allah razı olsun pek çok konuda bilgilendim, herkes hakkını helal etsin.
Şimdi bu zekat konusunda ihtiyaçtan arta kalanı hemen ihtiyaç sahibine ulaştıracaksak şöyle bir sorun çıkıyor. Ben kiracıyım ve ev alabilmek adına bir miktar birikim yapıyorum ki Allah ömür verirse yaşlılığımda kira ödemek durumunda kalmayayım, gençken çalışayım ileride ona buna yük olmayayım diye. Ben bu parayı biriktirebiliyorsam ihtiyaçtan kalıyor demektir ve bunu vereceksem nasıl ev sahibi olabilirim?
Eğer böyle oluyorsa insanlar nasıl zengin oluyorlar, banlkalarda nasıl paralar yatıyor?
İhtiyaçtan kasıt nedir? Kırsal kesim ile kantte yaşayanların ihtiyaçları aynı olmuyor bu durumda ihtiyaçları daha az olan kırsal kesim insanı daha az geliri olmasına rağmen daha fazla geliri olan ve ihtiyaçları(!) fazla olan kentli insandan daha mı fazla zekat verecek?
Herkesin hayat standardı aynı mıdır?Ben orta halli bir yaşam sürüyorsam biraz daha standartların üstünde yaşayan insanların sorumluluğu benden daha mı az?
Ben ikna olamadım maalesef...
Selametle...
|
Yukarı dön |
|
|
prangasiz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 mart 2010 Gönderilenler: 288
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
''Salat edin zekat verin''
40 ta 1 değil..
veya Allah,sizin kuracağınız devletin daim olması için veya devletleşme için halkın kazancından para toplayın demez lakin hak hukuk çerçevesinde toplanmasınada karşı çıkmaz..rüşvetin faizin işlediği ve ülkenin muz cumhuriyetine dönmüş halinde,o sisteme verilen paralar TAMAMİYLE KAYIP OĞLU KAYIPTIR.
Yukarıda geçen zekat kavramı sadece maddi boyutla sınırlı değildir,bu kavram yardımcı bir görevdedir asli görev salat yani farkındalıkla yaşamak ve bu farkındalığı maddi manevi arınarak tamamlamak.
İhtiyaçtan arta kalanı kavramı zamanlarla ve kişiye göre hep bir değişime uğramıştır,
kazandığıyla geçinen ve bir ev alarak kiracılıktan kurtulmak için para biriktiren adamı ihtiyaçtan fazlası yoktur ancak şu vardır;bir desteğin eğer birine gerçekten yardımcı olacaksa bunu vermende sadakadır,infaktır..nasılsa kaynak sende yine başa sararsın ve zaten hiç ummadığın hayırlara gark olursun o ayrı..o elzem durumdaki kişiyle karşılaşmadığın sürece ev için para ayırmak zaten yanlış değil..
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
salat sosyal devletin yapmış olduğu her şey...
zekat ta bu işleri yapmak için toplanan vergidir...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
yunusemregun Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 05 eylul 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 71
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam..
Zekatı ve salatı çözen ayet;
Tevbe 103
Ḣuż min emvâlihim sadekaten tutahhiruhum vetuzekkîhim bihâ vesalli ‘aleyhim(s) inne salâteke sekenun lehum(k) va(A)llâhu semî’un ‘alîm(un)
Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip arıtasın. Onlara destek ol; çünkü senin desteğin onlar için bir sükûnettir. Allah Semî'dir, Alîm'dir.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|