Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Radikal yazarı Haluk Şahin'in özellikle son bölümünün hanif dostlara yabancı gelmeyen yazısı,istifadelerinize sunulur:
Benim ne zamandır aklımda olan soruyu bu kez Malezya Başbakanı Abdullah Ahmed Bedevi sormuş. Başkalarının, hele son zamanlarda sayıları iyice artan 'İslamofob'ların sormasından çok daha anlamlıdır. Çünkü Bedevi aynı zamanda İslam Konferansı Örgütü'nün (İKO) başkanı ve üç yıl önce ülkesindeki yolsuzlukların köküne kibrit suyu dökeceği vaadiyle seçim kazanmıştı. Soru şu: "Müslüman ülkelerde yolsuzluk niçin bu kadar yaygın? Konu yolsuzluk olunca niçin Müslüman ülkeler uluslararası sıralamalarda en sonlarda yer alıyor?" Yolsuzluk illetinden çok çekmiş olan bizi de doğrudan ilgilendiren bir soru. Bu alanda en güvenilen sıralamanın Uluslararası Saydamlık Örgütü'nün (Transparency International) Yolsuzluk Endeksi olduğunu biliyoruz. Malezya Başbakanı bu sıralamada 158 ülke arasında ilk Müslüman ülkenin (Umman) 29. olduğunu, en sondaki 10 ülke arasında tam beş Müslüman ülke bulunduğunu üzüntüyle kaydetmiş. Ve birtakım reformlara acilen ihtiyaç duyulduğunu söylemiş. Türkiye 2005 yılı endeksinde 69. sırada yer alıyordu. Övünülecek bir yerde değiliz yani. Peki, niçin böyle? Bedevi bu durumu yoksulluk ve kötü yönetime bağlıyor ama, aslında sorusunu yanıtlamış olmuyor. Yoksulluk ve kötü yönetim yolsuzluğun nedeni olduğu kadar, hatta ondan daha fazla, sonucu da. O zaman soruyu şöyle sormamız da gerekiyor: Peki, Müslüman ülkeler niçin yoksullar ve niçin kötü yönetiliyorlar? İKO Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, bu türden ülkelerde çok yaygın olan bir yöntemle, suçu başkalarına atmayı tercih etmiş. İhsanoğlu'na göre baş sanık, bu ülkeleri ahlaksızca sömüren Batılı çok-uluslu-şirketler ve 'haksız küreselleşme'dir. Söylediği kısmen doğru, ama gene bir soru çıkıyor karşımıza: Bu şirketler niçin Müslüman ülkelerde daha rahat iş tutuyorlar? Belli ki, konuyu derinlemesine kavrayabilmek için bu ülkelerdeki egemen kültüre ve bu arada dinin algılanmasına inmek gerekiyor. Örneğin şu soruya: Acaba Müslüman ülkelerde dinin içselleştirilmiş bir ahlak ve yaşam tarzından çok, bir ibadet tarzı olarak algılanması nedenlerden birisi olabilir mi? Özden çok biçime değer veren bir tarzın egemenliğinin rolü ne? Eylemden çok sözün ve görünüşün ödüllendirildiği ve cezalandırıldığı bir ortam asıl etmen olmasın? Öyle ki, dindar görünmek, dürüst yaşamaktan daha önemli sayılıyor. Dinsel öğreti, kitlelere bu biçimde sunuluyor ve ortaya adeta bir ibadet fetişizmi çıkıyor. Bunun ilginç bir örneğini geçen yıl Mısır'da görmüştüm. Mısır yolsuzluğun, rüşvetin, görevi kötüye kullanmanın çok yaygın olduğu ama aynı zamanda çok da dindar bir ülke. Rastladığım birçok kişinin alınlarının yara olduğunu fark ettim, sordum: Bir övünç vesilesiymiş, başlarının secdeden kalkmadığını göstermek için böyle yapıyorlarmış. Ama baktım, bunlardan bazıları nöbette uyuyor, "Bahşiş, bahşiş" diye turistlerin peşinden koşuyor, turist kadınlara ayaküstü evlenme teklif ediyor... Çok ibadet ediyor olmak adeta birtakım şeyleri yapmayı mubah hale getirmiş. Yani, araba atın önüne konmuş. İnanç içselleşmiş bir ahlak haline geleceğine, dünyevi konularda bir çeşit emniyet supabına dönüşmüş. Neden böyle? Bu durumun tarihsel, kültürel, eğitimsel boyutları nelerdir? Bakalım İKO, Bedevi'nin sorduğu zor sorulara biçimsel mazeretler üretmek yerine özüne ilişkin dürüst cevaplar arayabilecek mi?
__________________ ''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam
yolsuzluk rüşvet hırsızlık!
Bence bu sorunların temel nedeni eğitim,eğitim,eğitim.
Yoksulluk tek başına gerekçe olamaz.
Eğitim ailede başalar.Aile çocuklara yasakları öğretirken aman şunu yapma çok günah ,Allah seni yakar diye öğretide bulunacağına söz konusu yasağın ne kadar kötü bir şey olduğunu eğer o yasağı ihlal ederse o suçun ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını,bir başkasının bu kötü hareketi kendisine yapmış olsa kendisinin nasıl hissdeceği, güzel güzel anlatılıp öğretilse nasıl olur?
Bizler toplum olarak çocukları malesef birey olarak göremiyoruz.Onlar bize göre sadece çocuk.Ne zaman onları birey yerine koyup onların aklına ve mantığına saygı göstermeye başlarsak işte o zaman onları doğru ve yanlışın ayırdını yapabilen ve buna göre yaşamaya gayret gösteren insanlar yaparız.
duayla
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Müslüman insan hırsızlıkta yapar, rüşvette yer, zinada yapar. Nitekim Kuranda bunları yapan müslümanları görüyoruz.
Sözde müslüman ülkelerde bu olayların daha yoğun yaşanması, ülkenin ekonomik ve eğitim düzeyi, kültür ile yakından ilgili.
Bir toplumun Müslüman olması o toplumda hırsızlığın rüşvetin olmayacağı anlamına gelmez. Ancak makalede yazdığı gibi bu konuda birinciliği de çekmez diye düşünüyorum.
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Almanya Gönderilenler: 333
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam.
Savana arkadasin dedigi gibi "Egitim".
Ancak egitimin islemesi icin, yetisen insanlarin bu yolda yürümesi icin ödüllendirilmeleri gerekir. Cabalarin ihtiyaclarin karsiligi gerek.
Egitim bir kazanc midir, okul bitiminde is var mi, issizler güvence altina aliniyormu, gelir dagilimi arasinda ucurum var mi, saglik sistemi neleri karsiliyor v.s....
Yetisen insanlar olmayacak dualara amin demiyorlar, etrafinda yasanan "maddiyat herseydir" ilkesi, ögütlenen yolda yürütmüyor.
Bu ilke bati da yok mu, elbette var. Ama Bati'da rüsvet neden yaygin degildir sorusuna ayri bir cevap toplumun buna alisik/icine sinmis olmamasindan ziyade caydirici/ürkütücü hukukun varligindan denetiminden ve tabii islemesinden olabilir. Ki bu da yine halkin ihtiyaclarina karsilik verilmesine dayaniyor.
Bence egitimle bitmiyor, egitilen insanlar etrafina baktiginda, ya da bu yola koyuldugunda diyelim, ögütlenen yolun prim yaptigini görebilmeli, kisacasi yanlislarin karsisina konan dogrular yasanmali. Tesvik gücü, inandirici yasam modeli devede kulak kaldigindan malesef göze görünmüyor.
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam
arkadaşlar kavram kargaşasına düşüyoruz gibime
geliyor. ilk yazıdaki teşhis doğru. bunların sebebi
sömürü.
herhangi birşeyin açlığını çeken insanın zarar
vermeden karnını doyurması haktır. kim kimin malı
için hırsız damgasını hangi tanımla yapıştırıyor.
muslüman ahlaki değerleri kurandan, tanım ve
yaptırımını mushaftan alır. ve gereğini yerine
getirirken ölürse şehittir.
sadakanın rüşvetten sayılabilmesi içinde malı
sahiplenebilmek içinde çaldıracak kadar elinde
tutabilmeninde bir sürü şartı vardır. acaba beri
taraftaki sadakanın yada zekatın içeriği ve tanımına
göremi işlem yapıyor da diğeri rüşvetle işlem
yaptırmış oluyor.
yani uyanığın biri çıkıyor ülkeleri karşılaştırıyorum
diyerek nerden sağladığına bakmadan kriterler
koyuyor. sonra bu kriterlere göre ahlaksız tanımlıyor.
yok böyle bişi.
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam
bu konu niye güme gidiyor?
hırsızmıyız biz?
ahlaksız kim?
herkes bir iş yapmak için kayıtlı olmak zorundamı?
bunun ekmeği karneyle varmekten ne farkı var?
allahın arzında allahın helal kıldığı bir işi kim kurallar
yumağı haline getirerek insanı köleleştiriyor?
niye konuşmuyoruz?
böyle bişi yokmu?
o sözü geçen adam, sözü geçen makalesinde
değerlendirme kriterlerinide veriyormu?
örneğin başka bir yazısında Türkiye'yi türkçe
kullanma kılavuzu olmayan hiç bir mal türkiyede
satılamaz açık hükmüne muhalefet ederek yıllarca
memleketi bilgisayar çöplüğü haline getirenler in
ahlaki durumuna ilişkin bir sorgulamasıda varmı?
mesela burda yazan tüm arkadaşlarımın
bilgisayarlarındaki tüm programlar faturalımı?
değlse bizmi hırsızız yoksa ahlaksız onlarmı?
mesela niye onların marketlerinde bir kasa domates
fiyatına nerdeyse bilgisayar alıyoruzda, bizim
domatesler niye sudan ucuza?
yahut doğal hukukda dolaylı vergi diye bişi
varmıymış?
kuş gribine karşılık tüm kümes hayvanlarını ortadan
kaldırmak hangi etik değerle açıklanıyormuş. alt
neden gripmi yoksa beyaz et istihsaliylemi ilgiliymiş?
tavuğa biçtikleri kilo fiyatı ile canlı tavuk aynı
şeymiymiş?
elektriği gazı ve suyu niye ön ödemeli sayaçlarla
alacakmışız da atıksuya bedel ödediğimize göre niye
pis su satılıyomuş, müslüman niye pis su satın alıyo
vergisini ödeyerek.
şimdi diyoki bazılarımız bunlar sizin yöneticilerinizle
veya öğretimle (eğitimle kesinlikle değil) ilgili.
değil..
bunlar kafasına göre kriterl yazıp hırsızlıklarını
müslümanların üstüne yamayanlarla ilgili.
rüşveti niye ve kime veriyormuşuz, müslüman halk
olarak mesela?
üstünkörü geçiştirdiğimiz okadar çok soru varki?
haklısınz valla insan bıkıyo dimi?
hem müslümanın üstüne bunlarda vazifemi?
mushafı kurandanmı açıklasak, hadislemi?
kimbilir allah bunlardan da sormaz belki...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma