Yazanlarda |
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kalbler Zikirle Tatmin Olur
Konuyla ilgili diğer makale: ZİKİR NEDİR?
A-GİRİŞ
Kur'anî kavramları kendi bütünlüğü içinde yerli yerince kullanmak ve değerlendirmek, Kitab'a inanmanın borcudur. Kur'an kavramlarından Allah'ın muradına uygun anlamlar elde edebilmenin yegane yolu budur. Yani Allah'ın nehyettiği gibi, dilimizi eğip-bükerek (3/78) Kitab'ın ayetlerini çarpıtma hakkına sahip değiliz. Mü'minim diyen insanların buna hakkı olamaz.
Bu cümleden olarak, bir Kur'anî kavram olan ZİKİR'i bu yazıda işlemeye çalışacağız. Dayanağımız tamamen Kur'an ayetleridir. Yani Kur'an'da çokça kullanılan ZİKİR'in ne anlama geldiğini vüs'atimiz oranında izaha gayret edeceğiz.
İlk olarak ZİKİR kelimesinin Kur'an'da hangi anlamlarda kullanıldığını tesbit etmeye çalışacağız. İkinci kısımda da, Allah'ın, kullarına zikri salık vermesi münasebetiyle, kalplerimizin zikre olan ihtiyacı üzerinde duracağız.
Kur'an'da zikir kavramını kategorik olarak belirlemeye çalışırken dayandığımız ayetler sadece o kadar olmayıp daha başka benzer ayetler de bulunmakta ise de, ayetlerin çokluğu ve maksadın anlaşıldığı saikiyle hepsine yer vermedik.
B-ZİKRİN ANLAMI
I- Kelime Anlamında Zikir
Zikir (ez-Zikru) sözcüğü kelime olarak, bir şeyi zihinde tutmak, ezberlemek, hatırlamak, yâd etmek, Allah'ı tesbih etmek, şükretmek, ayıplamak v.b. bir dizi anlam içermektedir. Şimdi Kur'an'da, daha ziyade kelime anlamında kullanıldığı yerleri tesbite çalışalım.
a) Hatırlamak: 2/282; 18/63; 79/35; 89/23.
Bu ayetlerden ilk ikisinde dünya yaşamında "hatırlama" olayı konu edilirken, diğer ikisinde ise ahiretteki hatırlama konu edilmektedir. Felsefe diliyle bu ikisine "eskatolojik ayetler" diyebiliriz. Zira bu iki ayette, bu dünyada iken anlayıp-öğüt almayanların, öbür dünyada anlayacakları, tehdit üslubuyla dile getirilmiştir. 18/63. Ayette, Musa (a.s) ile genç arkadaşının yolculuktan esnasında, balığı unutması hakkında kullanılmaktadır. 2/282'de ise borçlanmayı yazarken iki kadın şahit bulundurulmasının gerekçesi, birinin unuttuğunda diğerinin hatırlatması olarak belirlenir.
b) Anmak, yâdetmek: 12/85; 19/16,41, 51, 54, 56; 38/17,41 v.d.
Bu ayetlerde bir kimseyi anmak, bahsetmek, yâdetmek, anlatmak anlamları bulunmaktadır. Örneğin, Yusuf’ un kardeşleri, babalarına, hâlâ Yusuf’u dilinden düşürmediğini, onu anıp durduğunu söyleyip (12/85) çıkışmaktadırlar.
c) Kadınları konuşmak: 2/235. Evlenilmesi düşünülen kadınlar hakkında konuşulanlar, onlar hakkında ölçüp-biçici değerlendirmeler söz konusu edilmektedir.
d) Sataşmak, diline dolamak: 21/36,60.
"Sizin ilahlarınızı diline dolayan bu mu?"; "bunları diline dolayan bir genç..." 1. ayette Hz. Muhammed, 2. ayette de Hz. İbrahim (a.s)dan bahsedilmektedir.
e) Ün, şan: 94/4. "Şanını/ününü (zikrini) yüceltmedik mi?"
II- Kavramsal Anlamında Zikir
a) Allah'ın/Rabb'in adını anmak, zikretmek: 3/41; 33/21, 41; 87/15. Yatarken, otururken, ayakta iken Allah'ı anmak: 3/191; 4/103. Münafıklar Allah'ı pek az anarlar: 4/142. Bu ayetlerdeki zikir, Allah'a dua etmek, ibadet etmek, yalvarmak, O'nu hep hatırda tutmak anlamındadır.
b) Anlamak, akletmek, ibret almak, düşünmek: 6/80, 126; 7/57; 13/19; 19/67; 24/1, 27; 32/4; 38/29; 39/9; 40/58 v.d. Bu ayetlerde istenen, insanın düşünmesi, aklını işletmesi, Allah'ın hikmetlerini fehmetmesidir. İşte bunun adı zikirdir. Bu ayetlerde salt Allah'ın adını terennüm değil, tefekkür mahiyetinde, yaratılışın sırrını kavrama türünde Allah'ı düşünüş zikir sözcüğü ile ifadelendirilmiş olmaktadır.
c) Şükretmek, Allah'ı hatırda yutup küfretmemek: 2/40,47, 122, 231; 3/103; 5/7,11, 20, 110; 8/26; 14/6; 33/9; 35/3; 43/13.
Bu ayetlerde Allah, insana ne kadar lütufda bulunduğunu hatırlatıyor, O'nun keremini, ihsanını hiç bir zaman aklından çıkarmamasını telkin ve ihtar ediyor. Bu, bir başa kakma olmayıp, Allah'ın azametini hatırlatmaktan ibarettir.
d) İbadet, dua: 2/114, 203, 239; 5/91; 7/55, 56; 20/34; 22/40; 24/37; 62/9; 63/9; namaz: 20/14; 62/9. Bu ayetlerde namaz gibi ibadetlere ve Allah'a benzer şekilde dua etmeye zikir denmiştir. Namaz gerçek anlamda bir zikirdir. Bunun gibi Allah'ı her türlü anış, O'na yakınlaşmak için yapacağımız cabalar zikirdir.
e) Hayvan keserken besmele çekmek: 5/4; 6/121; 138; 22/28, 34, 36.
e) Öğüt almak/öğüt vermek: 37/13; 38/87; 50/45; 52/29; 54/17, 22, 32, 40; 74/55; 80/12; 3/7; 13/19; 38/ 29 v.b. Allah öğüt verendir.
Kullar ise öğüt almaları gerekendir.
g) Peygamberler uyarıcıdır (müzekkir): 88/21. h) Tevbe anlamında: 3/125. ı) Peygamberlere gönderilen Kitablar:
- Tevrat: 5/13; 7/69; 21/105; - Kur'an: 3/158; 7/63; 15/6, 9, 16, 44; 21/50; 36/ 11; 38/8; 41/41; 43/36; 65/10; 68/51. İlahî kitaplara, özellikle de Kur'an'a zikir denmesine bilhassa dikkat edilmelidir. Yani bu kitaplar bir hatırlatmadır, bir öğüttür, uyarıcıdır. Dense ki en büyük zikir Kur'an'dır ve Kur'an'ı okumaktır; isabet edilmiş olur sanırım.
j) zikir ehli (bilenler): 16/43; 21/7.
Özellikle bu iki ayetin, Allah'dan çok az korkanlarca tamamen çarpıtılarak kendi heva ve istekleri doğrultusunda kullanıldığına çokça şahit olmaktayız. Her iki ayette de Allah, Hz. Muhammed'e, kendinden önce de peygamberler gönderildiğini, eğer şüphe eden varsa gidip bilenlere sorması gerektiğini tavsiye etmektedir.
Hz. Peygamber'in zamanında, geçmiş peygamberlerin (elçi olarak) gönderildiğini bilebilecek olanlar kimler olabilir? Herhalde bu kişiler Tevrat'ı ve İncil'i okumuş, bunların mesajına vakıf olanlar olmalıdır. Dolayısıyla ayetlerin anlamı, "eğer bilmiyorsanız Ehli kitabın alimlerine sorun" şeklinde anlaşılmalıdır.
Bu manaya kıyasla, ayetten genel anlamda, aciz kalınan yerlerde bilgi sahibi olanlara sormanın gereği çıkartılabilirse de, ayetin asıl anlamı asla gözden ırak tutulmamalıdır.
Bunun yanında ayeti tamamen kendi uyduruk dinleri doğrultusunda yorumlayıp buradaki "zikir ehli"ni, "zikri" adını verdikleri bid'atı icra eden kişilerce, bunların şeyhlerine teşmil edenler kesin bir yanılgı içindedirler.
C- KALPLER ANCAK ZİKİRLE MUTMAİN OLUR
Kur'an'da Ra'd suresinin 28. ayetinde ve birazdan bahsedeceğimiz benzeri başka ayetlerde "zikir"in kalplerin tatmin olmasını sağlayan, kalpleri titreten mü'minlere fayda veren olması üzerinde durulur.
Ra'd suresinin 27 ve 28. ayetleri şu şekildedir:
"Kafir olanlar diyorlar ki, Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi? De ki, kuşkusuz Allah dilediğini saptırır. Kendisine yöneleni hidayete erdirir. (İşte onlar) iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükunete erenlerdir. Biliniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla sükûnet bulur."
27. Ayette Allah "kendisine yönelenleri hidayete erdirir" buyurduktan sonra, bunların sıfatları olarak, iman edenler olduklarını, gönülleri, Allahı'ı zikretmekle mutmain olanlar olduklarını beyan buyurmaktadır. Akabinde ise konuyu daha net açıklayan ve Allah'ın yaratmasına ilişkin bir yasayı ifadelendiren bir cümle yer almaktadır
"Dikkat edin! kalpler ancak Allah'ı zikretmekle mutmain olur!"
Bu emri ilahi, çok büyük, çok mühim bir gereği bize ihbar ediyor. Hiç bir şek ve şüphemiz -yok ki, Allah'ın yarattığı insan varlığı da ancak ve ancak Yaratanına teslim olmakla, O'nu anmakla mutmain olur. O'nu zikretmekle huzur ve sükûn bulur.
Bu ayeti destekleyen daha pek çok Kur'an mesajı bulunmaktadır. Mesela bunlardan birisi Enfal suresi 2. ayetidir. Bu ayette Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Mü'minler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir."
Bu ayette vurgulanan, mü'minlerin Allah'a tam bir teslimiyetle teslim oldukları, Allah'ı zikretmenin onları son derece etkilediği ve kalplerini imanla dopdolu hissettikleri gerçeğidir. Aynı şekilde, "Allah anıldığı zaman kalpleri titrer" ifadesi Hacc suresi 35. ayetinde tekrar edilmektedir.
Zümer suresinin 23. ayetinde de "Rabblerinden korkanların bu kitaptan derileri ürperirir" buyurularak, sonra da, hem derileri hem de kalpleri Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar buyurulmuştur.
Kalpleri Mutmain Eden Zikir Nedir?
Şimdi Allah'ı zikretmekle kalplerin mutmain olması ve kalplerin titreyip, imanın artması konusunda karşımızda iki soru durmaktadır: Birincisi, bu zikir nedir, nasıl bir şeydir? İkincisi de kalbin mutmain olması, bir diğer ifadeyle kalplerin titremesi neyi ifade etmektedir? Şimdi bu sorulara cevap aramaya çalışalım.
İnsanı balçıktan (15/33), pişmiş çamurdan (55/14) ve alelade bir sudan yaratan Cenabı Hak, onu yalnız bırakmamıştır. Yeryüzünde insanı halife olarak görevlendirirken, orada ne yapması gerektiğini etraflıca açıklayan kendi cinsinden kılavuzları (rasulleri) ona yardımcı kılmıştır.
İnsan, kendi bünyesinde olduğu gibi aynı zamanda tabiatta, Kur'anî deyimle âfakta (dış dünyada) da (41/53) kendisini Hakk'a ulaştıran ayetlerle (yoldaki işaretlerle) çevrelenmiş vaziyettedir. Dolayısıyla insan çok şanslı bir varlıktır. Geriye kalan şey ise bellidir: Kılavuzlara uyarak ve tabiatı doğru okuyarak Rabbine doğru bir yol tutacaktır.
İnsan Allah'ın eseridir, O'nun kuludur. Öyle ise bu eser başka hiç bir yere değil yine O'na yani Allah'a muhtaçtır. Yönünü O'na dönmelidir. Hem de O'na çokça şükretmelidir. Hem, iyiliğin karşılığı iyilikten başka birşey değil ki... (55/60). İnsanın Allah'dan müstağni olması asla düşünülemez. O, Allah'a bütün şeylerin bir başka şey'e olduğundan daha fazla bağımlıdır, düşkündür. İşte bu yaratığın huzuru, sükunu, tatmini, rahatı Allah'dadır, yani yaratıcısındadır...
… Taşlaşan kalpleri zikrullah canlandıracaktır. (80/43; 87/9-10). Allah, zikrin mü'minlere fayda vereceğini bildirmektedir. (51/55).
Şu hâlde insanı zikr'e davet etmeliyiz! İnsanla zikri tatlı bir atmosferde buluşturmalıyız. Kendi kurtuluş reçetesini bilmeyen bu zavallı insanlığa onu ulaştırmak en büyük ödevimiz olmalıdır.
Zikirden Ne Anlamalıyız?
Kalpleri mutmain eden zikrin ne olduğu açıktır. Hemen peşinen söyleyelim ki, Allah'ın Kitabı'na aykırı olarak tarikat kültürünün üretip geliştirdiği zikir halkalarının Kur'an'da karşılığını bulamıyoruz. Bu zikir halkalarının kalpleri tatmin ettiğinde de katılmıyoruz. Zikri ikiye ayırıp açık (celî) olanını Hz. Peygamber'in Hz. Ali'ye: gizli (hafi) olanını da Hz. Ebubekir'e gizlice talim ettirdiği iddiası tamamen asılsızdır, uydurmadır.
Yazımızın baş tarafında zikrin anlamlarını izaha çalıştık. Bu anlamları bir kaç cümleyle özetlersek karşımıza şu çıkar: Zikir, l- Allah'ı anma, O'nu hatırda tutma, sadece O'nu büyük tanıma, O'na kulluk etme. 2-Allah'ın gönderdiği vahyin adıdır. Öyle ise Allah'ın öğütleri ile öğüt almak Allah'ı zikirdir. Bu zikir insana doğru hedefler çizdiği için insanı mutlu edecektir.
Olayı biraz daha geniş kapsamlı düşünebiliriz. Rabbimiz Kitabında, bir çok ayeti celilesinde gökler ve yer arasında bulunan her şeyin Allah'ı tesbih ettiğini duyurmaktadır. (57/1; 59/1, 23; 61/1; 17/44; 24/41; 621 1; 64/1). İsra suresi 44. ayeti bu konuya daha kapsamlı ve net bir şekilde ortaya koymaktadır:
"Yedi gök, dünya ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur. Ne var ki onların tesbihini anlamazsınız."
Bu ve diğer ayetler, kainattaki bir dinamizmi, devingenliği, deprenişi anlatıyor. Bu dinamizmi aslında çıplak gözle görebiliyoruz. Bu dinamizme Kur'an tesbih/zikir adını veriyor.
Bir gül yaprağının bütün o rengi ve endamı ile duruşu, Allah'ı anış değil de nedir? Arının bal yapması, karıncanın çalışması, kayısı ağacının o güzelim meyvesini insanlığa gayet kibar bir ikram ile buyur etmesi Allah'ı tesbih ve zikir olsa gerektir. Bütün bunlardan akıl sahipleri için Yaratıcıyı gösteren bir iz, bir işaret vardır. Bütün her şey Yaratıcı'sının ona biçtiği rolü ifa etmekle zikrini yapmış olmaktadır.
İnsana gelince, insanın zikri her şeyden önce Allah'a iman etmesi sonra da O'na kulluk yapmasıdır. Ardından, insan hayatının her alanında ve her anında Allah'dan bağımsız olmadığını, Allah'a ait olduğunu ve O'na döneceğini (2/156) idrak etmek zorundadır. Haramlardan Allah için kaçınır, helalleri Allah'ın bir lütfü olarak işler. Her nimete karşı Allah'a şükreder. Bütün güzelliklerin, nimetlerin Allah'ın lütfü olduğuna inanır. Musibetlere Allah için sabreder (2/156). Yeryüzünde Allah'ın adının yüce olmasını ister, iyiliği emredip kötülükten sakındırır (3/104). Yetimi gözetir, fakir doyurur, namazı kılar, Allah için oruç tutar.
D- SONUÇ
Allahu Teala gizlice yalvararak, sabah akşam Rabbimizi anmamızı emir buyurmaktadır (7/205). Zira şeytanın vesvesesine karşı ancak Allah'ı anarak korunabiliriz (7/201).
Allah'ın zikrinden ise ancak kalpleri katılaşmış olanlar yüz çevirirler (39/22). İnanmayanlar, Allah'ın adı anılınca kalpleri tiksinir (39/45). Rabbimiz, "kim Rahman'ın zikrinden (Kitab'dan) yüz çevirirse Allah ona bir şeytan arkadaşı verir" buyurmaktadır (43/36).
Ve şüphesiz Allah'ın ayetleri hatırlatıldıktan sonra yüz çevirenlerden daha zalim yoktur! (32/22; 18/57).
Mü'min her nerede bulunuyorsa oraya Allah'ın adını, şanını taşımalı, Allah'ı yüce tutmalıdır. Allah'ın yüceltildiği, bütün hakimiyetin kayıtsız şartsız Allah'a tanındığı her eylemin zikir olduğuna inanıyoruz.
En büyük zikrin Allah'a dua, ibadet ve Kur'an okumak olduğunu hiç bir zaman unutmamalıyız.
http://www.kuranislami.com/terbiye/islamda_zikir.html
Konuyla ilgili diğer makale: ZİKİR NEDİR?
İlgili müzakare konusu: Salat-ı Tefriciye Okumak
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kimileri Dindarlık adına müşriklik yapıyor. Kimileri de Peygambere saygı adına ona ve mesajına zulmediyor...
İnsanları Allah ile, Kur'an ile, Muhammed ile aldatmak ve aldanmak ne acı.
Zikretme adına bir numaralı zikr düşmanlığı yapmak ne kötü.
İslam Dinini yozlaştırmaya çalışanlar içimizden birileri... Kur'anı katledenler, bizden görünenler...
Lütfen önce Kur'andaki Zikir tanımına bakınız bir de aşağıdaki fetvalara.
İnsanın ağlayası geliyor, müslümanlık adına yapılanlara...
Alperen Yazdı:
ZİKRULLAH İLE İLGİLİ FETVALAR
SORU: Bazı sufi ve dervişlerin zikri erre diye bilinen (Lafza-i Celali hançereden testere sesine benzer ses çıkararak zikretmek) zikirleri caiz midir?
CEVAP: Caiz dinen de uygun olan bir zikirdir. Hançereden, ses çıkarmak suretiyle yapılan Lafza-i Celal zikri, kalbde bir hararetin doğmasına sebep olur bu hareket, kalbi tasfiye eder ve orada zikrin nurunun zuhurunu sağlar.
SORU: Zikir esnasında sufiyye ricalinden bazılarının vecd ve tevacüd haline gelerek kendilerinden geçercesine raksetmeleri, devrana girerek dönüp, dolaşmaları caiz midir?
CEVAP: Caiz ve şer'i şerife uygun bir davranıştır. Arşın etrafında bulunan Melaike-i Kiram’ın vecd ve tevacüd ile daimi bir raks içerisinde zikrettikleri rivayet edilmektedir.
SORU: Cehri zikri (sesli zikir) esas olan tarikat meşayihinin usulü üzere müridlerin zikrederken halka haline gelip birbirinin ellerinden tutmaları ve ayakta dönerek zikretmeleri, zikrederken “Huu Huu” veya “Allah Allah (CC)” veya Esma-i Hüsna’dan birini yüksek sesle söylemeleri, zikir esnasında tevessül ve tavassut maksadiyle arada bir “Ya Pir, Ya Şeyhim, Ya Şeyh Geylani (KSA), Ya Şah-ı Nakş-i Bend (KSA), Ya Seyyid Rifai (KSA), ya Seyyid Bedevi (KSA), Ya Seyyid Celaleddin-i Rumi (KSA)” diye istimdat dilemeleri dinimizce caiz midir?
CEVAP: Bunların hepsi Caizdir. İhtilaf da yoktur. Zira Cenab-ı Hakk’ı (CC) Esma-i Hüsna’sıyla zikretmenin belirli bir şekli yoktur. Zikrin yeri, zamanı, şekli ve sayısı sınırlandırılmamıştır. Gizli, açık, yüksek sesle, bağırarak, ayakta, otururak, dönerek sallanarak ve elele tutuşarak çok çeşitli şekillerde zikredilebilir. Ancak dönerek ve elele tutuşarak ayakta zikretmekten gaye bir oyun ve eğlence değil, yalnızca İlahi Aşk ve muhabbetin artması ve Cenab-ı Hakk’ı (CC) zikretmeye karşı gösterilen ta’zim ve hürmetten ibarettir. Tevessül ve tavassut maksadıyla Evliyaullahı hatırlamak onlardan şefaat ve yardım istemek, kendilerine duyulan sevgi ve saygı hissiyle onlara rabıta yapmak, gönlünü onlara ve onların davranışlarına bağlamak dinen uygun ve güzel karşılanan bir durumdur. Bunları reddetmek ve bu tür davranışlara karşı çıkmak büyük bir yanlışlıktır.
SORU: Sufiyye topluluğunun ayağa kalkarak zikir halkasına dahil olmaları, devrana girip döne döne ve yüksek sesle zikretmeleri ve bir kimsenin bu halkalara girmesi helaldir.’ diyen kimse kafir olur” iddiasında bulunan birinin dini bakımdan durumu nedir? Böyle kimseye ne lazım gelir?
CEVAP: Böyle bir inanç küfürdür. Bu fikirde olanların iman ve nikahını tazelemesi gerekir. Ayrıca şiddetli bir ta’zir cezasıyla cezalandırılması lazımdır.
SORU: Sufilerin zikrederken seslerini yükseltmeleri, ayağa kalkarak “Hu Hu” diye halka olup dönmeleri, zikir esnasında Enbiya, Evliya ve Salih kimselerin isimlerini zikrederek tevessül etmeleri, onlardan medet umarak yardım talebinde bulunmaları, zikrederken sağa sola ve diğer yönlere doğru sallanmaları, raksederek sema yapmaları, vecd ve tevacüd gösterisinde bulunmaları, musiki nağmeleri ile beyitler, şiirler ve naatlar söylemeleri, bunları belirli bir usul ve edeb çizgisi içerisinde icra etmeleri dini bakımdan ibadet sayılır mı?
CEVAP: Bunların hepsi meşru, caiz ve faziletli ibadetlerdendir.
http://www.gavsulazam.de/turk/zikrullah/zikrullah-fetvalar.h tm
|
|
|
http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=190&PN=1&TP N=4
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
safbilgi Yasaklı
Katılma Tarihi: 25 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 841
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Alperen
PES DOĞRUSU,BU FETVAYI VEREN HOCA İLE TANIŞMAK VE TABİİ OLMAK
İSTERDİM....
|
Yukarı dön |
|
|
yusuf Uzman Uye
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: United States Gönderilenler: 100
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
arkadasim bu fetvalar abdulkadiri geylaniye aittir tanisamazsin hemen atlama ustune ortada komik birsey de yok ustelik!!!! soylenen de ters olan ne varki?!!!.....
sirf cevap vermek hep dedigim gibi nefsin bosvermisligiyle sorumluluktan kacmak icin klasik "mantiga burume" piskozundan baskasi degil yaptiginiz!!!!!!....
allahim ya rabbim ya, yav siz ki dusunmekten bahsediyorsunuz sozum ona! kendiniz okumuyorsunuz bile kaldi ki ne dusuneceksiniz!!!!!!!....
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kan donduran zikir görüntüleri
Lütfen çocuklara İzletmeyin.
Seneler önce ben de katılıyordum bu ayinlere...
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
ABCDF Ozel Grup
Katılma Tarihi: 11 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 412
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
yamyam mıdırlar nedirler...
tv lerde izlediğim afrikanın ilkel kabilelerinin ateş etrafındaki dansları, bunlarınkinden daha masum..
|
Yukarı dön |
|
|
safbilgi Yasaklı
Katılma Tarihi: 25 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 841
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
SELAM YUSUF
DUYDUĞUMA GÖRE GEYLANİ HAZRETLERİ HALA YAŞIYOR VE ARAMIZDA DOLAŞIYORMUŞ,ORDUDA ÜST RÜTBEYLE GÖREV ALARAK SAVAŞLARA VE TATBİKATLARA KATILIYORMUŞ ,TANIŞABİLİRİM...
Beni sorumluluktan ve akıl işletmekten kaçmakla itham etmişsin.Allahın sözü Kuranla hareket eden kimse böyle Kuranın tek yerınde geçmeyen hatta en uyduruk hadislerde olmayan bir şekildemi ibadet yapar.Sen ibadet için namaz mı kılıyorsun yoksa halka olup yağ satarım bal satarımmı oynuyorsun?
SORU: Sufilerin zikrederken seslerini yükseltmeleri, ayağa kalkarak “Hu Hu” diye halka olup dönmeleri, zikir esnasında Enbiya, Evliya ve Salih kimselerin isimlerini zikrederek tevessül etmeleri, onlardan medet umarak yardım talebinde bulunmaları, zikrederken sağa sola ve diğer yönlere doğru sallanmaları, raksederek sema yapmaları, vecd ve tevacüd gösterisinde bulunmaları, musiki nağmeleri ile beyitler, şiirler ve naatlar söylemeleri, bunları belirli bir usul ve edeb çizgisi içerisinde icra etmeleri dini bakımdan ibadet sayılır mı?
CEVAP: Bunların hepsi meşru, caiz ve faziletli ibadetlerdendir.
Ankebut Suresi |
41 |
Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi! |
|
Yukarı dön |
|
|
özzalim Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 16 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 98
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,
yusuf kardeşim...
islamın neresinde var vucuda zarar vermek..
islamın neresinde var böyle bir eriş...
islamın neresinde var böyle hakkı anma hatırlama zikir..
güzel kardeşim islamın neresinde var YANLIŞI DİN ADINA SAVUNMAK.
Bunların yaptığının dinle bir alakası olmadığını şeytana sorsan var der..çünkü o yalan söyler..
kardeşim islamda böyle ruhi sapmalar sapkınlıklar yoktur..
islamda bir kere şiş yoktur..
bunların manyak olduğunu hala anlayamıyormusun güzel kardeşim..
bu kişilerin sözde peygamber kıyafetlerini giyerek yada o yöreye
millete has kıyafetler giyerek peygambere sözde yakınlık sağlamaktaki
gayretlerini anlatmak isteyenlerin bu şekilde bir davranışı islama
hizmet değil İHANETTİR..
bak bakalım Kurana bunların yaptıkları has dinin neresinde var?
__________________ düşmanlarından nefret etme,yargılarını etkiler..
|
Yukarı dön |
|
|
BenF Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 04 ekim 2006 Yer: Netherlands Gönderilenler: 44
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Kendinden gecmek degildir iman kendinde olmaktir. Ha icki icmissin kendinden gecmissin ha bu sekilde kendinden gecmissin ne farki var.
Bunlar Peygamber imizin demi (hasa) boyle yaptigini saniyorlar. Dogrusu sapkinliktan baska bir sey degil.
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
yusuf Yazdı:
arkadasim bu fetvalar
abdulkadiri geylaniye aittir tanisamazsin hemen atlama ustune ortada komik
birsey de yok ustelik!!!! soylenen de ters olan ne varki?!!!.....
|
|
|
Selam Yusuf
“Söylenen de ters olan ne var ki?” diye sormuşsun. Ben sana
soruyorum; Söylenen de düzgün olan ne var ki?
Sapkınlığın fetvacısı
Abdülkadir Geylani ise ne yapalım yani. “Vayy be demek böyle bir yüce zat
verdiyse bu fetvaları vardır bir hikmeti. Bize susmak düşer” mi diyelim?
Şimdi sana soruyorum.
Bu aşağıdaki şeran caizdir, ihtilaf yoktur denilen hususlar HANGİ DİN için
geçerli?
“Kur’an ve Sünnet”
dediğine göre o halde buyur bizlere bu ikisinden delil getir aşağıdaki
söylenenlere. Dilersen hadisler yaz, biz de öğrenelim bakalım Sünni inançta
varmıymış bu mevzulara ihtilafsız onama.
…tevessül ve tavassut
maksadiyle arada bir “Ya Pir, Ya Şeyhim, Ya Şeyh Geylani (KSA), Ya Şah-ı Nakş-i
Bend (KSA), Ya Seyyid Rifai (KSA), ya Seyyid Bedevi (KSA), Ya Seyyid
Celaleddin-i Rumi (KSA)” diye istimdat dilemeleri dinimizce caiz midir?
Bunların hepsi Caizdir. İhtilaf da yoktur.
Tevessül ve tavassut
maksadıyla Evliyaullahı hatırlamak onlardan şefaat ve yardım istemek,
kendilerine duyulan sevgi ve saygı hissiyle onlara rabıta yapmak, gönlünü
onlara ve onların davranışlarına bağlamak dinen uygun ve güzel karşılanan bir
durumdur.
Sufilerin zikrederken
seslerini yükseltmeleri, ayağa kalkarak “Hu Hu” diye halka olup dönmeleri,
zikir esnasında Enbiya, Evliya ve Salih kimselerin isimlerini zikrederek
tevessül etmeleri, onlardan medet umarak yardım talebinde bulunmaları,
zikrederken sağa sola ve diğer yönlere doğru sallanmaları, raksederek sema
yapmaları, vecd ve tevacüd gösterisinde bulunmaları…
Bunların hepsi meşru, caiz ve faziletli ibadetlerdendir.
Lafza-i Celali
hançereden testere sesine benzer ses çıkararak zikretmek zikirleri caiz midir?
Caiz dinen de uygun olan bir zikirdir
Zikir esnasında sufiyye
ricalinden bazılarının vecd ve tevacüd haline gelerek kendilerinden geçercesine
raksetmeleri, devrana girerek dönüp, dolaşmaları caiz midir?
Caiz ve şer'i şerife uygun bir davranıştır.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
|
|