HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: Güzel Yazı Yazma Sanatı - 15 Kural Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
elmuh
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 435
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı elmuh

http://www.nuraylale.de/modules.php?name=News&file=artic le&sid=78  link'inden alıntıdır.

Güzel yazı nasıl yazılır? Bu sorunun cevabını Size kısmen bir broşürden tercüme edip, kısmen de kendi bilgilerimden derlediğim bir yazıyla aktarmak istiyorum. Her kim ki yazı yazıyor ise, aşağıdaki kurallara uymayı denemelidir. Bu kurallar yaklaşık 30 yıldır eğitim veren bir okulun ders programından alınmıştır. Yazı sanatını “YAZMANIN OKULU” (Schule des Schreibens Axel Anderson Akademie Hamburg)’dan öğrenelim.

ONBEŞ ALTIN KURAL


Her insan değişik yazsa da, herkes kendi çapında güzel yazı yazmak ister. Şimdi Size başarılı bir yazar olma yolunda onbeş altın kural sunmak istiyorum:



1) İLK ÖNCE BİRİNCİ CÜMLEYİ YAZMADAN NEYİ NE İÇİN, KİME VE NE KADAR UZUNLUKTA YAZACAĞINIZI DÜŞÜNÜN! :

Bazı kimseler çok konuşur, hiçbir şey söylemez. Bazıları da çok yazar, hepsi amaçsız, faydasız. Bir konuyu yazmaya başlamadan önce insanın kendi kendisine sorması gerekir, niçin, neden, kime ne yazıyorum, diye. Yazılması gereken haber mi, yaşanan bir olay mı, veya düşünülen, tasavvur edilen bir konu mu, beni ve kimi ilgilendirir bu konu. Bu soruya cevap aramak demek, hem kendine, hem, yayımlayıcıya ve hem de okuyucuya yardım etmek demektir.

Yeni bir şey mi yazmak istiyorsunuz, yoksa eski bir konuyu yeniden ele almak amacında mısınız? Bu konuda daha fazla bilgiye mi sahipsiniz? İlk önce bu sorulara cevap aramalısınz. Sadece cevap aramak değil, motivasyonunuzu kendiniz ve yayıncınız için bir kağıda yazmalısınız.

2) YAZDIĞINIZ KONUYA AŞIK OLUNUZ! ONU ÇOK İYİ TANIYINIZ VE ONA SADIK KALINIZ:

Ilk önce “Meseleyi” yazın. Sonra tanıdığınız bildiğiniz şeylere geçin. Her bilirkişi, en başarılı yazar bile her konuyu bilemez. Kendi bildiklerine göre yazarsa da çok sürmeden “KURU TOPRAKLARDA” bulur kendini.

Her şeyden önemlisi “NEREDE, NE BULMAKTIR” Birinci nokta: Kendi kafanızda, ikinci nokta: Archivlerde, Gazetelerde, mecmualarda, ücüncüsü: Ansiklopedilerde, Sözlüklerde, Bibliografilerde, Kütüphanelerde, dördüncüsü: Internette.

Daha sonra ise “NASIL YAZMAYI BİLMEK”. Bunun için gerekli olan ön şart „Yazma Sevgisidir“.


3) FİKİRLERİNİZİ BİR DÜZENE SOKUNUZ. BİR TREN MİSALİ BİR YOLCULUK YOLU ÇİZİNİZ! :

Bir çorba pişirir gibi her türlü sebzeyi bir tencereye doldurup, pişirmeyiniz. Yazdığınız konuyu satır satır düzene sokunuz. En önemlisi konunun ana hatlarını belirlemeniz. Sonra ise yan hatları. Herşey yerli yerine gelinceye kadar toplayınız, düzünüz ve içiçe yerleştiriniz. Roman, Film, Tiyatro, Radyo yayınları için de bu kural geçerlidir.

Yani ilk önce elinizdeki materiyali bir sıra düzenine koyunuz. İçeriği yazmadan önce herşeyi not ediniz. Eğer yazacağınız yazı bilimsel içerikli bir dökümansa, o zaman kartlara not alarak çalışabilirsiniz. Eğer roman yazıyor iseniz de aynı şekilde romanın geçtiği yeri tasvir eden cümleleri, başroldeki kişilerle ilgili bilgileri, karakterlerini, özelliklerini, alışkanlıklarını aynı şeklinde kartlara yazabilir, yan rollerdeki kişileri de bu şekilde tasvir edebilirsiniz…

Yolunuzu belirledikten sonra „Hızlı Tren“ kalkışı yapmanın sırası gelmiş demektir.

4) KENDİNİZ İÇİN YAZMAYINIZ! OKUYUCUNUZ İÇİN YAZINIZ, YANİ BASİT VE SADE!

Her insan kendi dilini konuşur. Kimi zaman insanlar bilimsel yazar ve kimse birşey anlayamaz. Kimi zaman da çok basit yazılır. Iki şekil arasında bir sürü basamak vardır. Yine de Allah´a şükür etmek lazımdır ki, herkesin kendine göre bir dili vardır, yoksa hepimiz hepimizden bıkar, sıkılırdık.

Ama hepimizin çok sevdiği bir dil vardır ki, o dil basit, anlaşılır, kısa ve öz, zaman almayan, zorlamayan, açık ve yanlış anlaşılmayan bir dildir. Bir noktayı başka türlü yazarsanız, okuyucu kaybedersiniz, eğer ama temelden başka türlü yazarsanız o zaman hepsini kaybedersiniz.

Yazım kuralları içinde en çok zedelenen kural „BASİTLİK KURALIDIR“. O yüzden yazılanlar çoğu zaman okunmaz. Kelimeler, cümleler, düsünceler mezara döner. Neden mi?
Çünkü elimizdeki kağıt, önümüzdeki ekran, elimizdeki alıcı aniden bizi bizden uzaklaştırır da ondan. Kendimiz olmayı hemen unutuveririz. Konuştuklarımız bir cümleler curcunasına döner, okuduklarımız ise düzensiz bir Akordeona.

Büyük düsünceler basit şekle getirilemez mi? Evet, getirilir. Tüm büyük yazarlar bunu başarabilmişlerdir. Siz de başarabilirsiniz! Yazdığınız her cümleye karşı bir savaş açarsanız, cümleleri düzenlerseniz, aklınıza nasıl geliyorsa, öyle yazmazsanız! İşte orada gerçek anlamda “BASIT YAZMA SANATI” başlar. Bu oldukça zor bir iştir.

Bize inanmıyor musunuz? O zaman Schoppenhauer´e inanın: „Hiçbir şey anlamlı düşünceleri herkesin anlayabileceği şekle getirmek kadar zor değildir.”

5) BAŞLIK MIKNATIS GİBİ OLMALIDIR, FAKAT BAŞLANGIÇ GÖZ AÇMALIDIR!


Başlık bir mıknatıs mı olmalı? CERAMS’ın yazdığı ‘TANRILAR, MEZARLAR, ALİMLER”i gibi yani. Tam milli piyangoyu tutturmak gibi. Bu kitapta herşey doğru idi, kitabın isminden tutun, içeriğine, yayınlanış tarihine ve okuyucunun okuma öğrenme ihtirasına kadar. Kitap roman olmasa da anlatım tarzı Cerams’ın ne kadar güzel tasvir ettiğini gösteriyor.

Alman’ların büyük düşünürlerinden Lessing bakın başlık hakkında ne demiş: Bir başlık yıkanır bir kağıt parçası olmamalıdır. ‘Ne kadar az yazının içeriğini ele verirse, o kadar iyidir’. Acaba Tolstoy’un “ANNA KARENINA”sı, “HAMSUN”’un “VOCTORIA”sı’, Thomas Mann’nın “BUDDENBROOKS” kitapları başlıklarıyla mı meşhur oldular? Ne dersiniz?

Yazar hemen başta okuyucusunun gözlerini açmasını bilmelidir. İlk etapta “MERAK” uyandırmalıdır. Bir olayı anlatıyorsa, kimin, nerede, ne yaptığını anlatmalıdır. Ve neden, nasıl, ne yaptığını yazmalıdır.

Yazar bir cümleyle Thomas Mann ve Tolstoy gibi hemen olaya atlayabilir, suya atlar gibi. Veya Gabriel Garcia Marques gibi birinci cümleyle okuyucusunu kenetlemesini bilir ve onun kitabın sonuna kadar heyecanla birinci cümleyi takip etmesini sağlar.

6) SADECE PARMAKLARINIZLA YAZMAYINIZ, BEŞ DUYU ORGANINIZIN
BEŞİNİ KULLANINIZ!

Siz görebiliyor, tadabiliyor, koklayabiliyor, hissedebiliyorsunuz, değil mi? Okuyucularınız da aynısını yapabiliyor. Ancak ne var ki, bazı yazarlar bunu unutuyorlar. Zavallı Yazarlar, zavallı okuyucular!

Her dil kendine göre zengindir. Dilleri bir Restorana benzetebiliriz. Bu restorandın mutfağında bir yemek nasıl pişirilir, nasıl kızartılır, nasıl tabağa konur ve nasıl servis ediliyorsa, güzel yazı sanatı da aynı özellikleri taşır.

Yazarken okuyucunun beş duyusunu canlandırmalısınız. Anlatım tarzınız sadece bir duyuya hitap etmemeli. Nasıl mı?

Sommerset Maugham’ın „Not defteri“ eserinden bir alıntıyla beş duyumuzla hissetmeye bakalım:

„Çam ağacı soğuk ve durgundu. Tam benim duygularımı anlatıyordu. Dal uçları gemilerin yelkenlerini andırıyordu, uzun ve endamlı… Ve o narin kokusu; o loş ışıklar altında, o kızıl sis bulutları altında, öyle nazik hissedilmeyen duygular gibi, sadece bir nefes sıcaklığında bir atmosfer; tüm bunlar bana güzel bir rahatlık duygusu veriyordu. İğneli ağaçlar ormanında adımlarım son derece sessizdi… Ayaklarım hafif ve yumuşakça yere basıyordu. O kokular tıpkı oriyental bir uyuşturucu gibi içimi sarhoş ediyordu.“

7) YABANCI KELİME KULLANMAYINIZ! OKUYUCULARINIZ SİZE MİNNETTAR OLUR!

Türkçe yazıyorsanız, Türkçe yazın, Arapça yazıyorsanız Arapça yazın, Almanca yazıyorsanız Almanca yazın, lütfen! Yabancı kelimeler “YANLIŞ BOZUK PARA” gibidirler, okuyucu hemen anlar o paraların geçmediğini. Kimseye yabancı kelime hazinenizi ispat etmek zorunda değilsiniz. Bir tavuz kuşunun kanatlarını açıp, kanatlarının güzelliğini göstermesi gibi, siz de yabancı kelime hazinenizi herkese sergilemek zorunda değilsiniz...

En çok yabancı kelime kullananlar Sosyologlar, Psikologlar, Politologlardır. Bazı yazarlar 400 sayfalık eserler yazarlar. Onların yazdığı anlaşılmaz dili “BASIT” bir dille yazsa insan, 100 sayfa bile etmez söylemek istedikleri. Aynı şey Ekonomistler ve Banka çinciliği için de geçerlidir. Yani çok konuşur, hiçbir şey söylemezler. Bazıları da yabancı kelimeleri siper olarak kullanıp, aslında birşeyi bilmediklerini göstermemeye çalışırlar. Bazıları da LUHMANN gibi anlaşılmak istemezler. Nıklas LUHMANN’nın bıraktığı “Sistem Teorisi”ni dünyada anlayan pek az kişi (beş – on kişi) vardır. Adam gerçekten üç beş kişinin kendisini anlamasını istemiş. Belki de çoğunluğu hor gördüğünden kaynaklanmış.

8) NESNELERLE SAVAŞINIZ!

Bildirge yapmayınız, bildiriniz! Açıklama yapmayınız, açıklayınız! Sınırınızı bilip, bilinçlendiriniz okuyucuyu. Kardeşinize sevgi hazırlamayınız, ona sevgi veriniz! Firkriniz için ilgi uyandırmasanız da, milletin fikirlerinize sıcak bakmasını sağlayınız! Nesneler her dilde kanser hücresi gibidirler. Açıkça kelime üretimi, başka hiç birşey değil.
Nesneler yerine “YÜKLEM” kullanınız. Fiiller her zaman cümlelere can katar.

Bu hastalığa karşı ise Sizin elinizdeki silah “KIRMIZI KALEMİNİZDİR”. Onu kendinize arkadaş ediniz. Eğer kırmızı kaleminizle iyi bir dostluk kurabilirseniz okuyucunuzun da dostu olursunuz. Bir örnek vermek gerekirse:

JULIUS CESAR şöyle yazmamıştır: Olay yerine geldikten ve şartları teşhis ettikten sonra, Zafer kazanmamız mümkün olmuştur. Hayır, o şöyle söylemiştir: “BEN GELDİM, GÖRDÜM VE KAZANDIM!”

Bir başka örnek: ‘İnsan Şeytanın resmini duvara çizerse, şeytan görünür’. (Alman Atasözü) Orada ama şöyle denmiyor: ‘Şeytanın resmini duvara çizdikten sonra şeytanın gelme olasılığı tehlikesi doğmuştur’.

Elinize bir makale alın. Herhangi bir gazete parçası ve kırmızı kaleminizle bakın o yazılara. Kaç tane “Vır, vır, vır!” görürseniz silin o “vır vırları”. BUNU GERÇEKTEN YAPIN! Boş laf eden çok da, dolu laf eden az olur! (Nuray Lale’den bir Atasözü).

“BASIT/SADE’ ve “ÖZ” ve “OKUNUR” bir Türkçe yazmanın yolu kırmızı kalemden geçer. Eğer böyle bir Türkçeyi yazmayı öğrenirseniz, o zaman okuyucularınızın da Sizin yazılarınızı geçekten severek okumalarını sağlamış olursunuz.

9) YAZDIĞINIZ NE ISE NEFES ALMALIDIR!

Bakın VOLTAIR ne demiş: ‘YAZI HER ÇEŞİT YAZILIR, BIR TEK SIKICI YAZILAMAZ!’

Yazı okunmak için yazılıyorsa, kendi kendine konuşur gibi yazılmamalıdır. En kuru konuyu bile işleseniz, okuyucu söylemek istediklerinizi öğrenmek ve benimsemek ister. Öğretirken de, açıklarken de okuyucuyla sohbet etmelisiniz. Zevkle dinlemek, ancak zevkle yazmakla mümkündür. İyi bir aşçı kokuşmuş bir deri parçasıyla da güzel bir yemek pişirir. Yani okuyucuda bir tad bırakmalı yazdıklarınız. Önünüzdeki boş kağıda konuşmadan önce o hazzı vermeğe çalışmalısınız. Okuyucuyla bir ikili konuşma köprüsü kurmalısınız! LESSING’in ‘ANTI- GOEZE’ eserinde yaptığı gibi. Yazar sanki bir Parlamento Debatı yazmış: Hitap, çağrı, eleştiri, karşı koyma, soru üzerine soru, cevap üzerine de cevaplar.

Bazı öğretmenler vardır, en ağır konuları işlerken bile öğrencilerini eğlendire eğlendire öğretirler. Bunu her öğretmen yapamaz... Benim Psikoloji Profesörüm Rainer Dollase bu işin ustasıydı. Her dersin sonunda gülerek terkederdik dersini, çok mükemmel ders verirdi hocamız... Onun dersinde tüm öğrenciler dinlenmiş olarak çıkardı dersten...

YAZDIĞINIZ OKUYUCUDA BIR HAZ BIRAKMALIDIR...

İkili konuşmanın ustası olunuz! Dilerseniz karşınıza bir ayna koyun ve aynayla konuşur gibi yapın. Yazarken yaşadığınızı görürsünüz. Bu çeşit yazma ‘HAYAT DOLU YAZMAKTIR. NEFES ALAN YAZI YAZMAKTIR.

10) CÜMLELERİNİZİ ÖYLE YERLEŞTİRİN Kİ, OTURSUNLAR!

Çok basitmiş gibi görünür ama, herkes bu işi beceremez. Belki de hiçkimse cümleleri tam yerlerine oturtamaz. Mesela bazı yazarlar vardır, bir cümleyi defalarca değiştirirler, tıpkı her sahneyi yüz kere çevirten Rejisörler gibi. Charly Chaplin mesela kör bir kadından çiçek satın alma sahnesini tam yüz kez yeniden çevirtmiştir. Ta ki mükkemmel bir alış-veriş sergileyinceye kadar.

Ancak birçok cümleyi tutup, atmakla tabi ki ne Charly Chaplin ne de Thomas Mann olabilirsiniz.

Schopenhauer özetle şöyle söylemiş: Insanoğlu bir anda bir düşünceyi düşünebildiğinden Stilistikteki temel bir kural, aynı anda birçok düşünceyi yansıtmamak olmalıdır. Okuyucudan iki veya daha fazla düşünce anlaması beklenemez. Düşünceleri dolap gibi birbirine dolamak demek altı şeyi bir anda söylemek içindir. Halbuki en doğru şey, bir şeyi diğer şeyin ardından söylemekten geçer. Schopenhauerin demek ıstediğini Adalbert Stifter çok güzel sergilemiş:

‘Insan Gülevinden tepeye doğru kiraz ağacının bulunduğu yere, kuzeye doğru giderse, bir çayırlığa gelir, içinden bir dere geçen çayırlıkta arkadaşım meşe ağaçları yetiştirir ve onlardan arkadaşım kışlık odun ihtiyacını giderir, onun yanısıra da o ağaçları atölyesinde kereste ve mobilya yapımında kullanır’.

Adalbert ne kadar güzel tek tek düşünce sıralamış. Ludwig Reiners bu stilde insanın bir kitabı bir cümle ile yazabileceğini iddia etmiş.

Bir cümlenin ne kadar uzun olması gerektiğini kestirmek mümkün değildir. Bismark ‘Düşüncelerim ve Hatıralarım’ kitabında bir cümlede ortalama 34 kelime kullanmış. Heinrich Böll 31 kelime, Max Frisch ise 19 kelime kullanmış, genel olarak.

Bir cümlede kısa ve uzunları karıştırıp, 15-20 kelime kullanırsa insan en doğrusunu yapar. Ancak döner dolaplardan kaçınılmalı, birbirine bağlı bir yığın çümle kurmamalı.

11) KIRMIZI KALEMİNİZİ UZUN OLAN KISIMLARI PARAGRAF PRAGRAF AYIRMANIZ İÇİN DE KULLANMALISINIZ!

Yolculuk planınızda bir istasyondan diğerine giderken bazen durmanız gerekir, bazen de istasyon olduğunu bilir, durmazsınız hızlı bir trenin her durakta durmadığı gibi. Okuyucularınız ama bazen nefes almak isterler, o yüzden her 12-15 ‘inci cümlede bir paragraf konulması, bir düşünme molası vermek gerekir. Birçok paragrafın da arasına bir veya en çok iki cümleli paragraflar konulmalıdır. Çünkü okuyucu da yazar gibi dinlenerek, okumak ister.

12) CÜMLELERİNİZDE CİMRİ OLUN! AZ VE ÖZ YAZIN: AZ, DAHA AZ, EN AZ!

Yazarken fazla görünen herşeyi atmalısınız. Yani gereksiz kelimeleri, gereksiz nesneleri hiç acımadan atınız... Buna “BIRAKABİLME SANATI“ denir, ki bu da oldukça zor bir sanattır.

Fransız Filosofu VAUVENARGUES ‘En iyi yazarlar bile çok konuşuyorlar!’ demiş.


SCHOPPENHAUER da şöyle buyurmuş: „Her kim ki sonraki dünyaya seyahata çıkmak isterse, yanına fazla ağır bir bagaj almamalıdır.” Bununla şu kastediliyor: Her fazla ünite, her fazla paragraf, her fazla cümle, her fazla harf atılmalıdır.

Ludwig Rainers Atma sanatı üzerine şunları söylemiş: ‘Fuzuli herşeyi atmak, zaruri herşeyi de bir kez söylemek; bu basit sanatı ne yazık ki, tüm yazarların onda dokuzu bilmez’.

Birinci, ikinci ve üçüncü nüshanızda çizdiğiniz her cümle yazınıza yalınlık, düşüncelerinize açıklık katar, emin olunuz!

13) ELBETTE AÇIK BİR DİLLE YAZMALISINIZ!


TOLSTOY bunu şöyle açıklamış: ‘Ne düşünürseniz düşünün, ama öyle bir şekilde düşünün ki, Sizi herkes anlayabilsin. Açık ve basit bir dille konuşulan veya yazılan hiçbir şey kötü olamaz’.

Sisli bulutlu, kapkara, konuşanlar, aslında kimsenin kendilerinin birşey bilmediklerini sezinlememeleri için öyle bulanık konuşurlar. Her kim ki açıkça düşünebiliyorsa, açık ta yazabilir. Karanlık ve anlaşılamamazlık kötü bir belirtidir. Bu yüzde 99 düşüncenin beilirsiz oluşundan kaynaklanır. İnsan düşünebiliyorsa, düşüncesini açıkça bir anlamda söyleme kabiliyetine sahiptir. Çift ve birçok anlam kullanmalar, birbirine bağlı zincirler üretmeler esasen o kişilerin söyleyecek birşeylerinin olmadığının göstergesidir.

Ne zaman ki güzel yazmayı öğrenirsek, o zaman açıkça düşünmeyi ve açıkça konuşmayı da öğrenmiş oluruz.

14) KULAKLARINIZLA YAZIN!

Kulaklarla yazmak demek, yazdığınızı yüksek sesle okumak demek. O zaman nerede ne hata olduğunu daha iyi kavrar insan.

Bu kuralı yerine getirmenin en güzel yolu, yazdığınızı bir kasete almaktır. Sesinizi aldığınız kasete birkaç gün dokunmayın. Sonra elinize yazdığınız yazıyı alın ve kaseti dinleyin. O zaman kırmızı kaleminizi nerelerde kullanmanız gerektiğini anlarsınız. Çalışmanızda düzgün olmayan yerler bulunduğuna şaşar, onları çok güzel belirleyebilirsiniz.


15) SON CÜMLENİZİN NOKTASI GERÇEK SON DEĞİLDİR

Bazıları yazının sonunu hiç zor görmezler. Bazıları da ‘Bitirmek başlamaktan zordur’ derler. Hangisi doğru acaba? Ne o, ne de o. Eğer bilimsel bir çalışma yaptı iseniz, bitirmek en kolay iştir. Önemli cümlelerle özetler, bitirisiniz. Biraz da gelecekteki gelişmelerin neler olacağını bildirirsiniz.

Ancak eğer bir şeyler anlattı iseniz, o zaman sona gelmek biraz zordur.

Bu konuda bir tavsiye vermek gerekirse: Büyük adamların, örnek yazarların eserlerine bakınız, onlar yazılarını nasıl bitirmişlerse, onlar size ibret olsunlar!

Nuray Lale

Yukarı dön Göster elmuh's Profil Diğer Mesajlarını Ara: elmuh
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats