Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Aşağıda, Kuran Nesli sitesinde "mümin bir kul" rumuzlu kişinin yazısı var. Yazı hakkındaki görüşlerimi daha sonra paylaşacağım inşaallah...
"YALNIZ KUR'AN" HATA MIYDI? (BİR ÖZELEŞTİRİ VE VEDA...)
KUR’AN NESLİ WEB’in Önsözü:
“Aşağıda okuyacağınız satırlar,
“Yalnız Kur’an” düşüncesini uzun süre hararetyli bir şekilde savunmuş
olan samimi ama tepkisellik içindeki fikirlerini günümüzde bir
özeleştiriye tabi tutarak fikirlerini Kur’an merkezli bir perspektifle
ıslah etme erdemini gösteren aynı zamanda “Teslimiyet” isimli bir web
adresinin kurucusu olan Mümin Birkul’a aittir. Adı geçen web sitesi
“Yalnız Kur’an”cı bir web sitesi(ydi). Sahte Resul Reşad Halife’nin
kurduğu Tucson Mescidinin resmi Web sitesi olan www.submission.org ‘un
Türkçe bölümünü de oluşturan Mümin Birkul Mutedil bir çizgiye doğru
ilerliyor hiçbir fikrini saplantı yapmaksızın... Vahiy merkezli bir
Sünnet anlayışını kendi zihninde inşaa ederek bazı çarpık Sünnetçilere
de, Yalnız Kur’ancılara da önemli bir örneklik oluşturuyor. Kur’an
Nesli Web, yazarı artık kendi Islahatçı ailesinden görmektedir.”
Bundan yaklaşık bir sene önce Yalnız Kur'an fikri ile ilk
tanıştığımda gerçekten heyecanlanmıştım, uydurma hadis ve sünnet
yalanıyla kandırılan kitleler ve Kur'an 'dan uzak, gaflet ile geçen
uzun asırlar... Evet, Yalnız Kur'ancı açıdan bakınca manzara buydu...
Diğer taraftan kendini müslüman olarak tanımlayan insan yığınlarının
dünya sahnesinde içine düştükleri perişanlık da, yine bizce Kur'an'dan
uzak kalmanın doğal bir sonucu olarak görüldü ve bu sebeple Yeniden
Kur'an'a dönüş anlamına gelen bu haraket bizde son derece olumlu bazı
beklentilerin doğmasına da yol açtı.
Burada hadis ve sünnetin yalan olduğu, Kur'an'ın ise tek ve yeğane
doğru dinsel kaynak olduğu düşüncesi de ayrı bir gerekçe ile son derece
mühim bir argüman olarak sunuluyordu:
Asıl verilen mesaj ise şu idi; Kur'an, Muhammed peygamberin aldığı
yegane vahiydi ve o sebeple Kur'an'ın yanında dinsel hüküm kabul etmek,
ALLAH'a eş koşmak ile eş anlamlıydı.Yani hadis ve sünnet kaynaklarına
dayalı hüküm çıkaranlar ve bu hükümlere uyanlar otamatik olarak şirke
girmişlerdi, dolayısıyla da bütün islam tarihi aslında koca bir
yanlışın tarihi demekti...
Bu büyük bir iddia idi ancak öne sürülen gerekçe tevhid ve Kur'an
olunca itiraz etmenin güçlüğü de ortadadır. Yalnız Kur'ancılar’ın
dinsel hayattaki büyük sapkınlığa dair ortaya koydukları somut deliller
de önemsenmeyecek gibi değildir, Bu tespitlerin pek çoğunun doğruluğu
konusunda hala hemfikiriz. Bir takım sahte hadisler altında Kur'an'daki
dine muhalif, onun hükümlerini hiçe sayan neredeyse yeni bir din
denebilecek fikri oluşumlar muhakkak ki mevcuttur ve hala dinsel
hayatta hakim bir mevkîi işgal etmektedir. Akıl sahibi bir kimsenin bu
konularda yapılan tespitlere katılmaması mümkün değildir.Ayrıca
geçmişten günümüze devam eden ve Kur'an tarafından şirk olarak
nitelendirilen kimi uygulamalar da İslami gelenek içine sızmış ve büyük
ölçüde dinsel hayatta kabul görmüştür.
Şimdi durumu artısı ve eksisi ile böylece tespit ettikten sonra kendi
konumunuz ve tüm bunlar hakkındaki en son değerlendirmemizi yapmak
istiyoruz: Klasik dinsel anlayışın içinde barındırdığı tüm bu yanlışlar
ve öte yandan Tevhid düşüncesine dayalı ve Kur'an'ı birinci sıraya
çıkartan yeni bir dinsel görüş alternatifi, dediğimiz gibi bizi de
büyük bir heyecana sevketti ve bu düşüncelerin mutlaka herkesçe
bilinmesi gerekir diye düşündüğümüzden bir web sitesi kurarak elde
edebildiğimiz tüm bilgileri toplu olarak insanların kullanımına sunduk.
İstedik ki başkaları da bizim heyecanımızı paylaşsın ve gerçeklerden
haberdar olsun, aydınlansın, Rabbine eş koşmasın.
Ancak bugün kendimizi yeni bir özeleştiri yapmaya mecbur görüyoruz
ve yine bir yol ayrımına geldiğimize inanıyoruz: Şu an bazı nedenlerden
ötürü “yalnız Kur'an” fikrinin çok temel bir yanılgı içinde olduğu ve o
sebeple bunun (“Yalnız Kur’an” fikrinin) etkileyici ama yanlış bir yol
olduğu kanaatine vardık.
Bu yazımızda bu temel nedenleri ortaya koyup bir de duyuru yapmak
istiyoruz. Teslimiyet isimli web sitemizi de belirsiz bir süre için
kapatıyoruz. Bir daha açıp açmayacağımız da şüpheli, muhakkak ki zamana
ihtiyacımız var ve bu son bakış açısı ile yarın nereye varacağımızı da
ALLAH bilir. O sebeple artık kendimizin doğruluğuna emin olmadığımız
bazı fikirlerimizi başkalarına da yaymamak daha doğru olacaktır. Eğer
yanlış bir şey söyleyerek birilerini olumsuz olarak etkiledikse de,
Rabbimiz bizi affetsin. Hiç şüphesiz niyetimiz yalnızca gerçeği
duyurmak ve ALLAH rızası idi.
Şimdi ise susmak belki de konuşmaktan daha hayırlı olacak. Erdemli ve
sorumlu davranış budur diye düşünüyoruz. Duamız Rabbimizin herkese
özeleştiri yapabilme ve hatadan geri dönebilme nimetinden ihsan etmesi
için...
***
Yalnız Kur'ancı tevhid anlayışı ne derece doğru? Yalnız Kur'an'ın
temel felsefesi otoriteyi Yalnız ALLAH 'a tahsis etmek (tevhid) olarak
açıklanmıştır. Bunun yolu ise Kur'an dışında hiçbir dinsel hüküm
kaynağını kabul etmemektir.
Bu ifadeyle Kur'an'a dayalı olan dışındaki tüm sözlü ve pratik
dini gelenek de reddedilmiş olmaktadır. Yani Yalnız Kur'an'cı düşünceye
göre bugünün müslümanının saf bir tevhidi düşünceye ulaşması önündeki
en büyük engel son Peygamber' e izafe edilen kimi söz ve uygulamalar
olmaktadır. Peygamberi sadece aldığını duyurmakla mükellef olan sıradan
bir insan olarak değerlendiren “Yalnız Kur'ancılar”, bu tavırlarıyla
onun ilahlaştırılmasına karşı çıktıkları da düşünmektedirler.(hiç
şüphesiz Kur'an peygamberleri ilahlaştıranları da kınar) Bu konuda
Kur’ani bir duruş içinde olmaya çalışanlar, bizce bir noktadan
sonrasını iyi değerlendirememekte ve dolayısıyla da aşırı bir reaksiyon
ile gerçekten uzaklaşmaktadırlar.
Peygamberin peygamberliğinin nerede başlayıp nerede bittiği hassas
bir konudur ve o sebeple de bu konuda doğru bir sınır çizebilmek için
biraz açmak istiyoruz:
Hiç şüphesiz Hıristiyanlar İsa peygamberi ve kendi din adamlarını
ALLAH'a eş koşmuşlardır ve bu sebeple de kınanmışlardır. Kur'an açık
ifadelerle bu tespiti yapar ve inananlar olarak
bizlerin de gerekli dersleri çıkarması kadar doğal bir şey yoktur.
Şimdi onların nasıl eş koştuğuna bakalım ve Muhammed (as.)'ın durumunu
da yeniden değerlendirelim.
Hıristiyanlar İsa ALLAH'ın oğludur demişlerdir. Kur'an bunu şirk
ve küfür olarak niteler.Onların İsa as.'ı ALLAH'ın oğlu olarak
nitelemekteki gerekçeleri ise öncelikle İsa (as.)'nın mucizevi doğumu
ve mucizelerle dolu hayatıdır. İnananların Muhammed (as.) hakkındaki
kanaatlerine şirk gözü ile bakan “Yalnız Kur’an”'cıların temel
eleştirisi ise daha farklıdır. Onlara göre Müslümanlar Muhammed
peygamber adına uydurulan hadis ve sünnete inanarak eş koşmaktadırlar.
Muhammed peygamber sadece vahiy alıp insanlara bunu ileten, bunun
dışında ise sıradan bir insan olan normal bir varlıktır.Onun aldığı
vahiyler ise Kur'an' ile sınırlıdır .
Muhammed peygamberin Kur'an'dan başka vahiy aldığı ve Kur'an'ı
tamamlayıcı nitelikte ilave hükümler vazettiği de yine asılsız bir
iddia olarak ilk kez Reşat Halife tarafından "Yalnız Kur'an'a inanmak
için oniki sebep" isimli makalesinde açıkça söylenmiştir. Bu noktada
dini bayramlar meselesi bizce bir dönüm noktası olarak öne çıktı.Bizi
yol ayrımına getiren sorular ise şunlardır:
Eğer Kur'an, dinin bütün temel gereklerini doğrudan veya dolaylı olarak
haber veriyorsa ve vahiy dini Yalnızca bunlarla sınırlıysa, sıradan bir
insan olan Muhammed peygamber nasıl olup da Kur'an'da varolmayan bir
şeyi insanlara din olarak vazetmiştir?
Sıradan insanlar olarak bizlerin de böyle dini vecibeler icad
etmeye hakkı olabilir mi? Yoksa "Yaşayan Kur'an" olarak nitelenen
Muhammed peygamberin Kur'an'a uyma anlayışı çok mu farklı idi? Yalnız
Kur’ancı açıdan bakarsak peygamberin Kur’an'a uyma konusunda gevşek bir
tutum içinde olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır ki, bu doğru
değildir.
Nesiller boyu hiçbir meşruiyet eleştirisine maruz kalmadan geniş
kitleler tarafından yaşanarak günümüze getirilmiş olan nice
uygulamalarda vardır ki,Kur'an tarafından haber verilmemiştir ancak
mesele, duruşu itibariyle bir yanılgı olamayacağı konusunda son derece
kuvvetli bir intiba vermektedir.Bazı şeyler yanlış anlaşılmış ve
uygulanmış olabilir ancak mesela bir bayram konusunun bir yanılgı ve
uydurma olduğunu söyleyebilmek de doğrusu son derece zordur.
Yani Yalnız Kur'ancı teori yaşanan pratiği açıklamakta bariz bir şekilde yetersiz kalmaktadır.
O açıdan dini hayat ve düşüncenin sadece Kur’an bilgisine dayalı olarak
yeni bir sorgulamadan geçirilip ıslahının yüzde yüz doğru
olmayabileceği de ciddi bir seçenek olarak belirmektedir.
Doğrusu "tam, mükemmel ve detaylı" bir kitabın bu ihtiyacı
karşılaması kadar doğal bir şey de olamaz, ancak (maalesef
diyemiyoruz), durum bu değildir. Çünkü bizler Kur'an'a tabi olmakla ve
ilahi iradeye uymakla mükellefiz ve bizim bu konuda bir tercihimiz de
söz konusu değildir...
Şöyle düşünün; ir an için olaylara ALLAH'ın açısından bakmaya
çalışalım, eğer siz, insanlara kendi başına yetecek bir kitap
indirseydiniz, bu kitapta hangi detaylara yer verirdiniz?
Hiç şüphesiz, eğer Yüce Yaratıcı dileseydi insanlara hiçbir şüpheye yer
bırakmayacak şekilde detaylar içeren çok daha ayrıntılı bir kitap
indirebilirdi ve bu kitap bugün tek başına pek çok
meseleyi çözebilirdi. Birkaç kelime ile namazların günde kaç vakit ve
rekat kılınacağından, zekatın yüzde kaç olduğuna ve daha pek çok
ayrıntı verilebilir ve insanlar sadece Kuran ile hiç şüphesiz tatmin
olurlardı. Ancak her ne kadar anlamakta zorlansak da Rabbimizin böyle
bir yolu tercih etmediği apaçık ortadadır.Yalnız Kurancıların bu
boşluğu doldurmak için ortaya koydukları çeşitli argümanlar ise, dinsel
realiteyi bir bütün olarak ve tatmin edici bir tarzda
açıklayamamaktadır.
Bunu Kur'an'ın bir eksikliği olarak düşünmek de doğru değildir,
eksiklik ancak yetersizlikten kaynaklandığı takdirde bir ayıp ve kusur
olur. Ancak eğer yapmış olduğunuz şey mesela üç bacaklı bir sandalye
ise, bunun dördüncü bacağı nerede diye, hiç kimsenin sormaya hakkı
olamaz. Çünkü işe başlarken amacınız üç bacaklı bir sandalye yapmaktı
ve öyle de yaptınız. Sonuçta ortaya çıkan şey her ne kadar eksik ve
kusurlu bir şey gibi görünüyor ise de, hayal ettiğinizi yüzde yüz
gerçekleştirdiğiniz için kusursuz, tam ve mükemmeldir, çünkü plan
öyledir.
Kur'an için de aynı şeyi söyleyebiliriz, Kur'an'da bazı mühim
bilgiler yoktur,ancak bu bilgiler Kur'an (haşa) yetersiz bir yazar
tarafından yazıldığı için değil, öyle olması istendiği için noksan
bırakılmıştır. Tamamen iradi ve planlı bir olaydır. Kur'an'ın kendi
kendisi hakkındaki "tam, mükemmel ve detaylı" tanımlamasını da böylece
düşünmek gerekir.
Şimdi de bunun sebebi hikmeti hakkında düşünelim:Kur'an'ın belli
bilgileri kasten vermemesindeki en büyük sebep, bizce Son Peygamber
olan Muhammed (as.)'ın önemini azaltmamaktır. Dolayısıyla sahte
peygamberlerin doğuşuna izin vermemektir, çünkü hakikatin bir parçası
Kur'an ise diğeri de Peygamberin fiili tebliği ve öğretisidir. Sadece
birine dayanan, gerçeği açıklamakta yetersiz kalır ve kalması da
istenmiştir.
Bugün “Yalnız Kur'an”cı anlayışın bir yandan İslam’ın son ve gerçekliği
tartışılmaz Peygamberini bir şekilde devre dışı bırakmaya çalıştığı
görülürken, "tabiat boşluk kabul etmez" prensibi gereği aynı boşluğun
pekçok sahte elçi tarafından doldurulmaya çalışıldığı da görülmektedir.
“Yalnız Kur'an” fikriyle birlikte yaşanan resul(!) enflasyonun ana
sebebi bizce budur.
Kur’an, ancak bir peygamber eliyle en mükemmel şekilde anlaşılabilir ve
yaşanabilir, bu peygamber ise doğal olarak Muhammed (as.)'dır. ( O’nun
bıraktığı sözlü ve fiili gelenek sayesinde) Onu devre dışı
bıraktığınızda onun mevkisinin birileri tarafından doldurması da
kaçınılmaz olmaktadır.
Özetle söylemek istediğimiz şudur, vahiy dini Yalnız Kur'an'dan
ibarettir savı ile getirilen alternatif düşünce dini hayatı açıklamakta
yetersiz kalmaktadır ve bu sebeple doğru değildir. İlahi irade de bu
yönde kullanılmamıştır, Kur'an’ın tertibi bunu açıkça göstermektedir.
Hal böyle olunca Yalnız Kur'ancı bakış açısıyla İslam dünyasına
yöneltilen şirk eleştirileri de geçerliliğini yitirmektedir. Kur'an’ı
peygamberin öğretisi doğrultusunda anlamaya ve yaşamaya çalışan
kitleleri temel bir yanılgı içinde olmakla suçlayamayız, her ne kadar
pek çok haklı eleştirimiz olsa da, Bir bayram günü olan bugün,
inananlarla kucaklaşma ve kaynaşma günüdür. ALLAH, bir diyen, Kur’an'a
ve peygambere iman etmiş insanlarla bizim bir alıp veremediğimiz
olamaz. Onlara bazı şirk unsurlarına bulaştılar diye müşrik gözü ile de
bakmamalıyız. Unutmayalım ki her günah bir küfür, küfür ise bir çeşit
şirktir. Şimdi kim günah işlemiyor?
Bunun anlamı elbette ki yanlışı da doğru ile birlikte kabul etmek
değildir. Yanlışa her zaman muhalif olmak her müminin boynunun
borcudur. Öte yandan yanlışı bahane edip doğru işlerde birlikte
olmaktan da kaçınmamalı ve mücadelemizi sistemin içinde kalarak
sürdürmeliyiz. Çünkü ortada aksini gerektirecek derecede kuvvetli bir
neden yok. Zaten şartları oluştuğunda Rabb’e hicret etmek her müminin
bir vazifesidir.
Doğru olan inananlarla ayrılmak için değil birleşmek için sebepler
aramaktır. Kur'an kitap ehli ile bile ortak bir payda da buluşmaya
çalışın diyor. Kendi aramızda ise bu paydalar zaten bolca mevcut, Bu
vesileyle tüm inanan kardeşlerimin bayramını da kutluyorum...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarıdaki yazıyı ilk gördüğümde / okumaya başladığımda çok heyecanlandım.
Çünkü, bir zaman hadiselere benim baktığım pencereden bakmış bir kişinin itirazları ve delilleri bana daha doyurucu gelecektir.
Olur ki, bir hata etmişizdir de bir mümin kulun uyarısı ile bu hatadan derhal çark ederiz.
Ancak, yazının içerdiği deliller bende bu kişinin daha önce nasıl "Yalnız Kuran" dediği hususunda dahi şüphe uyandırdı.
Olası itirazlar için, "yalnız Kuran" söyleminin şahsımdaki anlamını kısaca özetleyeyim.
Yalnız Kuran demek, Kuran'ı kainatta edinebildiğimiz her veri ile / o verileri değerlendirip mukayese ederek ve sürdürülebilir bir tutarlılık içerisinde anlamak / anlamaya çalışmak ama, hüküm ve yükümlülük belirlemede yalnız Allah'ın indirdiğini benimsemektir.
İkinci bir istisna, "yalnız Kuran" söylemi Resul'ün söz ve eylemlerine bizzat yahut ciddi bir eminlik derecesinde şahit olanlar için söz konusu olamaz.
Çünkü, hükmün sahibi olan Allah, Resule itaati emretmiştir. Resulün emrine bizzat yahut benzeri bir eminlikle muhatap olanlar - bu emir umumi ise- ona uymakla mükelleftir. Bu kimseler, Resulün emrinin Kuran'a uygun olup olmadığını sorgulayamazlar.
Yazarın içine düştüğü mantık hatası, çoğunluğun, uzun zamandan beri yapar olduğu bir davranışı yahut inancı doğru kabul etme yanılgısıdır.
Yazar, özetle geleneğin icra ettiği bayramların Kuran'da anılmadığını dolayısı ile bunun Resulün uygulaması olduğunu, resulün Kuran'da yazmayan bu uygulamayı hayata geçirebilmesi için buna dair yetkisinin olması gerektiğini, hayata geçmiş olduğuna göre böyle bir yetkinin var olduğunu, şu halde yalnız Kuran demenin hatadan başka bir şey olmadığını söylemiştir.
Bu mantık hatası şöyle deşifre edilebilir.
Soru: Recm uygulaması Kuran'da var mı?
Cevap: Yok.
Yorum: Demekki Kuran yetmez.
Öte yandan, mesela kandil uygulaması da bu gün için neredeyse Bayramlar kadar umumda kabul görmüş bir uygulamadır. Halbuki, ehli sünnet bir kısım yazarlar dahi bu uygulamanın Resul'den sonra icad edildiğini söylüyorlar.
Şimdi, kandil uygulamasına bakıp Kuran eksiktir demek ne kadar yanılgı ise bayram uygulaması yoluyla Kuran'ı eksik görmek de o kadar yanılgıdır.
Yazarın içine düştüğü diğer bir mantık hatası "üç bacaklı sandalye" misalinde ortaya çıkmaktadır.
Özetle diyor ki, Allah işin başında / ezelde bir kısım hükümleri kendisi koymayı dileyip, bir kımını da Resule bırakmayı dilemiş ise, her ne kadar Kuran'da hüküm Allah'ındır dese de bu söylem O'nun ezelde kendi üzerine aldığı / kendisine ayırdığı hükümler sebebiyle yine doğrudur. Bunun misali, üç bacaklı sandalyedir. Bunu yapan / imal eden kişi, işin başında kendisinin üç bacaklı yapmayı irade ettiği şeyi üç bacaklı yapacaktır. Yine işin başında, dördüncü bacağı bir başkasının takmasını dilemiş ise, bu kişinin üç bacaklı sandalyeyi "tam" olarak tanımlaması hata olmaz.
Peki, ya başlangıçta öyle dilememiş ise ? Yani üç bacaklı olmasını ve başkasının da buna kafasına göre bacak ilave etmesini dilememiş ise ?
Birileri bu üç bacaklı ve bacakları üçgen biçiminde yerleştirilmiş sandalyenin önce bacaklarını söküp, dört bacaklı sisteme göre yerleştirmiş te, sonra "Aaaa... Bak bu yüke dayanmıyor, buna bir bacak ilave edelim" demiş ise ?
Yazar nihayet demiş ki; " Özetle söylemek istediğimiz şudur, vahiy dini Yalnız Kur'an'dan
ibarettir savı ile getirilen alternatif düşünce dini hayatı açıklamakta
yetersiz kalmaktadır ve bu sebeple doğru değildir."
Pardon ? Allah, uydurulmuş bir dini hayatı açıklamak zorunda mıdır ?
Mesela ben desem ki, "Aaaa... Gördün mü Kuran'da mezheplerden bahsetmiyor, demekki bu eksik" bu ne kadar tutarlı olur ?
Yazarın sadece bizim gibi düşünmeyenlerin "müşrik olmadıkları" yönündeki görüşüne "kısmen" katılıyorum.
Şöyle ki, biz Kuran'dan delil edinerek başka başka yollara uymayı "şirk koşma" olarak tanımlayabiliriz. Fakat, bunu hayata geçirenlerin gerçek akıbetini ancak Allah bilir. İnsanların çoğu, bir zaman bizlerin de olduğu gibi bilinçsizlik içerisinde böyle bir tavır takınıyor olabilirler. Biz, onların niyetlerini ve kendilerine mahsus durumlarını bilemeyiz. Bu yönüyle yazara katılıyorum.
Sonuç olarak, yazarın delillerinin hiç biri Kuran'ın yanına başka hüküm koyucular eklemek için bana yeterli gelmedi.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
( Kandil geceleri, arap ulkerinde, Turkiye kutlandigi gibi kutlanmiyor, degisik ibadetler yok ).. Mevlid Kandili Hollanda da turkler tebrik ettiler, camilerde kuran dinletisi vs. ancak arap arkadaslara sordugumuzda, bizde boyle seyler yok, cevabini aldik.. Nasil Resul'un uygulamasi ki bu, yasadigi toplum dahi kutlamiyor..
Bence, insanlar okadar detaylara bogulmus ki, nereye sag nereye sol ayakla girilecegini ogretmisler.. Boyle olunca, insanlar Kuran'i akil disi, hadislerde ki gibi, dusunmeksizin yaklasiyorlar ve hangi ayak ? sakal mi ? 33 tespih ?? agza su verilirken ne diyecektim ?? hangi dua kac sevap ?? hangi dua direct cennet ?? hangi dua korur, iyilestirir, duvara mi asmak lazim uzerinde mi tasimak lazim ?? namazda arapca mi ?? selamlar ?? oruc acarken hurma mi zeytin mi ?? ..vs. vs. vs.. ornekler sayfalara sigmaz zira hergun yeni birsey cikiyor.. Eger her yaptigimizi noktasi noktasina biryerde yazili olarak bulmak istiyorsak, buna gore hadislerde yetersiz, alimlerde.. !!! Uzayda namazi hangi hadis aciklamis ?? Uzayda kible ne taraf ?? Internet caiz mi ??
Kuran - AKIL - BILIM - Kainat...
Kuran bir rehber, telefon rehberi gibi, nerede neyi nasil bulacagimizi, acikliyor bizlere.. arac ise cep telefonu degil, AKLIMIZ..
Amac ise.. Allah'a giden dogru bir yol tutmak.. Sirat-i Mustakim..
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
MÜMİN BİR KUL GERÇEĞİ ANLAMIŞ.. Allah ondan binlerce kez razı olsun...
biz de onun tespit edip açıkladıklarını anlatmaya çalışıyorduk...
artık daha rahatım... o bu kadar güzel yazmışken hala hatasını anlamamakta ısrar edenleri "derin düşünceye ve sağlam muhakemeye" davet ediyorum...
bu davetim sadece onların iyiliğinedir... bir mümin kardeşleri olarak da görevimdir... (artık rahatça umreye gidebilirim.. gözüm arkada kalmayacak... oradan dua ederim bazı kardeşlerimin de yanlışlarından vazgeçmeleri için.... bu arada ben genellikle Türkçe dua ederim...)
öte yandan onun bu paylaşımı bir tövbe yerine geçmiştir umarım...
Allah hatalarını affetsin.. niyetinin karşılığını tam olarak versin....
gerekçeleri gayet mantıklı ve yerinde.... ne kadar da güzel açıklamış...
zaten kurduğu cümlelerden çok akıllı bir arkadaş olduğu anlaşılıyor....
zira "kişinin sözleri, aklının bir ölçüsüdür".. der Araplar....
darısı diğer kardeşlerimizin hepsinin başına....
Allah müminbirkuldan razı olsun... teşekkürlerimi sunuyorum....
selam ona...
en derin saygılarımla....
muhabbetle...
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Mumin bir kulun yazdiklarindan,
Kur'an için de aynı şeyi söyleyebiliriz, Kur'an'da bazı mühim bilgiler yoktur,ancak bu bilgiler Kur'an (haşa) yetersiz bir yazar tarafından yazıldığı için değil, öyle olması istendiği için noksan bırakılmıştır.
Kur'an'ın belli bilgileri kasten vermemesindeki en büyük sebep, bizce Son Peygamber olan Muhammed (as.)'ın önemini azaltmamaktır.
Özetle söylemek istediğimiz şudur, vahiy dini Yalnız Kur'an'dan ibarettir savı ile getirilen alternatif düşünce dini hayatı açıklamakta yetersiz kalmaktadır ve bu sebeple doğru değildir. İlahi irade de bu yönde kullanılmamıştır, Kur'an’ın tertibi bunu açıkça göstermektedir.
Kuran kendi inzal ortaminda muhataplarini tam olarak aydinlatmistir. Kuran Muhammed'e ve arkadaslarina ihtiyac duyduklari butun bilgiyi sunmustur. Muhammed'in risaleti devam ederken her yeni gelismeye binaen inen vahiyler ilahi muradi insanlara hep ilan etmistir. Allah Kuran'da kasitli olarak hic bir hususu eksik birakmamistir. Inzal ortaminda mevcut bilgilerin yeterince aciklama getirmis olmasi bu konularin daha fazla aciklanmayisinin ana nedenidir. Butun sorunlar risaletin tamamlanmasindan sonra baslayacaktir. Muhammed'in vefatinin ardindan ondan birebir ogrenenler siyasi ihtilaflar disinda buyuk bir sorun yasamamislardir. Hatta emevilerin ilk donemlerindeki zulum ortamlarinda bile inananlar buyuk olcude dinin ozunu teskil eden konulari Kuran isiginda inceleyebilmislerdir. Ozellikle teknik konular despot emevi idarenin surdugu donemlerde kalitesini artirarak devam etmistir. Ozellikle Abbasilerin idaresinde dinin ozune ait olmayan yabanci unsurlar gayretli bir bicimde dine dahil edilmistir. Ozellikle Iranlilar ve kismide olsa maalesef atalarimiz Turkler bu dinden uzaklasmanin en aktif rollerini ustlenmislerdir. Mogollar islam dunyasinin dusunusune en son darbeyi vurmustur. Idareciler kukla din adamlariyla birlikte tamamen mukallit nesiller yetistirmis ve halk cehalet icinde birakilmistir. Gunumuz insani boyle bir mirasa varis olarak Kuran'la muhatap oldugunda cok buyuk bir zorlukla karsilasmaktadir. Ozellikle Kuran'i dinin tek kaynagi olarak algilayan insanlar bu zorlugu en cok yasayanlar olarak gorulmektedir. Kendisine ulasan Kuran harici butun bilgilere once kusku duyan ardindan isin icinden cikamayinca top yekun reddeden bu kimseler hizlarini alamayip , Kuran'in kendi muhtevasinda var olanlardan Kuran disi olanlara benzeyis gosteren kisimlari zorluyarak degistirmeye calismaktadir. Bu kimselere gore Kuran disi olanlarin hepsi uydurmadir ve bunlarin Kurandaki kaynaklari kurutulmalidir. Bu anlayis ilmi degerlerden yoksun fanatik kesimler icin cok populer olanidir.
Muhammedin gunu icin oldugu gibi gunumuz acisindan ve hatta gelecek icin yalniz Kuran anlayisi muteberligini korumaktadir. Kuran'in icerigindeki ana mesaj kendisine ilave gerekmeksizin yeterlidir. Kuran disi bilgilerden Kuran'in inzal ortamina ait olan bilgiler, Kuran'in yanisira ikinci kaynak degillerdir. Bu bilgiler cok onemli olup Kuran'i ilk orijinal anlaminda anlamamiz icin gereklidir. Kuranin yanisira baska din kaynaklari olusturmasi icin degerlendirilemez. Ifrat ve tefritin bir ortasi oldugunu gormek insanlara hep zor gelmistir. Oysa iste itidalin sergilendigi bu yol dogru secimdir.
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
müminbir kul dedi:
"Şimdi de bunun sebebi hikmeti hakkında düşünelim:Kur'an'ın belli bilgileri kasten vermemesindeki en büyük sebep, bizce Son Peygamber olan Muhammed (as.)'ın önemini azaltmamaktır. Dolayısıyla sahte peygamberlerin doğuşuna izin vermemektir, çünkü hakikatin bir parçası Kur'an ise diğeri de Peygamberin fiili tebliği ve öğretisidir. Sadece birine dayanan, gerçeği açıklamakta yetersiz kalır ve kalması da istenmiştir.
Bugün “Yalnız Kur'an”cı anlayışın bir yandan İslam’ın son ve gerçekliği tartışılmaz Peygamberini bir şekilde devre dışı bırakmaya çalıştığı görülürken, "tabiat boşluk kabul etmez" prensibi gereği aynı boşluğun pekçok sahte elçi tarafından doldurulmaya çalışıldığı da görülmektedir. “Yalnız Kur'an” fikriyle birlikte yaşanan resul(!) enflasyonun ana sebebi bizce budur.
Kur’an, ancak bir peygamber eliyle en mükemmel şekilde anlaşılabilir ve yaşanabilir, bu peygamber ise doğal olarak Muhammed (as.)'dır.
( O’nun bıraktığı sözlü ve fiili gelenek sayesinde) Onu devre dışı bıraktığınızda onun mevkisinin birileri tarafından doldurması da kaçınılmaz olmaktadır."
------------------
aynen katılıyorum.... Allah razı olsun.. ne de güzel söylemiş....
selam ve dua ile...
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba,
Peygamberi Kuran'i tamlayici olarak gormek fikri cok tehlikeli bir iddiadir. Kuran boyle bir anlayisa kesinlikle imkan tanimaz. Peygamber aldigi vahyi en guzel bir sekilde gunu icin uygulamistir. Bizim icin guzel bir ornektir. Hakkindaki hakiki bilgiler bizim icin cok degerlidir. Butun bunlara ragmen Peygamber gelecege yonelik hukumler olusturarak Kuran'in disindaki ikinci kaynak olamaz. Bizler Kuran'i peygamber uygulamasini, yani inzal ortamini gozonunde tutarak anlamak zorundayiz. Bu bilgilerin isigi altinda Kuran'i gunumuz icin yorumlamak zorunlulugumuz vardir. bunu gerceklestiremezsek Kuran'in bize yukledigi gorevi ihmal etmis oluruz. Diger Peygamberlerin Muhammed icin olan orneklikleri nasil onlari taklid etmek degilse bizim Muhammed ve beraberindekileri ornek alisimiz onlari taklid etmek olamaz.
Peygamberimiz hepimiz icin en degerli insandir, o bizim davamizin en kahraman sahsiyetidir, onu hakkiyla anlamak,tanimak bizim bu davaya daha saglikli hizmet etmemizi sagliyacaktir. Onun kendi gunu icin verdigi hukumleri, sekli uygulamalari degil bunlarin ozunu kavramaliyiz.
Müslüman bir kul gibi, tüm yaşamı boyunca böylesi haddinden fazla ayrıntısıyla devraldığı dini hayatına tatbik eden veya zaman zaman inancını sorgulasa bile bir süre sonra bundan sıkılan/yorulan, herşeyi yorulmadan kendilerinin yerine düşünülmüş öğretileri kabullenen, armut piş ağzıma düş zihniyetindeki kişiler önemli bir hususu gözardı etmekte.
Bizler imtihandayız ve bizi imtihana tabi tutan Yaratıcı verdiği en büyük nimet ve potansiyel olan aklımızı işletmemizi ve sınavı başkasından kopya çekerek değil, kendimizi biraz zorlayarak kazanmamızı istiyor. Yoksa yüce Allah kimseye torpil geçmiyor, sırf müslüman anne babadan doğduk diye devraldığımız dini aynen sorgusuz sualsiz uygulamakla bize kurtuluşu vaadetmiyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi sorgulamaya, keşfetmeye, bazen yanılıp en başa dönmeye tahammülü olmayan ve bu kadar müslümana ne olursa banada o olur diyen, Rahman ve Rahim sıfatlarının kendilerine tecelli edeceğinden %100 emin olan ve bu sayede nasılsa kurtulacaklarına inanan, cesaretten yoksun bu tip insanlar büyük yanılgı ve kayıp içerisindeler.
Oysa bizzat ilahi mesajın sahibi bize "Kur'anın yeterli olduğunu" söylemiyor mu? Allah'ın söylediğini çürütme çabası niye?
Hadis konusuna gelince, günümüze ulaşan hadislerin tamamı Kur'ana uygun olsaydı sanmıyorum ki hiçbir müslüman yinede bunlara itiraz etmezdi. Ancak malesef böyle değil. Kaldı ki asla (dini hususlarda) hevasından konuşmadığı Allah tarafından teyit edilmiş bir peygambere atfedilen binlerce saçmalığın ona ait olmadığı söylemek peygambere gösterilen gerçek saygı ve güvenin göstergesi değil midir?
Yine müslüman bir kul tarafından iddia edilen hadislerin mevcudiyeti sahte peygamberleri engelliyor iddiası ne kadar gerçekçidir. Ağzından Hz.Muhammed'i ve hadisleri düşürmeyen kendisini şeyh, gavs, kutup vs. diye adlandıran bir sürü şarlatan bırakın sahte peygamber olmayı bunuda aşıp ilahlık taslamış olmuyorlar mı? Sonuç itibariyle yalnız Kur'an diyenlerin arasından bu tip şahsiyetlerin çıktığına şahit olmuş değilim. Aksi durumda ise sayısız örnek mevcut.
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
muhliskul yazdı: "Peygamberimiz hepimiz icin en degerli insandir, o bizim davamizin en kahraman sahsiyetidir, onu hakkiyla anlamak,tanimak bizim bu davaya daha saglikli hizmet etmemizi sagliyacaktir. Onun kendi gunu icin verdigi hukumleri, sekli uygulamalari degil bunlarin ozunu kavramaliyiz."
bu kanaate katılıyorum... sahih sünnet şekilden ziyade öz, lafızdan ziyade manadır.... önemli olan bu ruhu kavramaktır....
öte yandan; eğer kur an yeterli ise;
zekatın nasıl olacağı konusunda sorduğum soruların yanıtını orada ya da burada isterim desem...
bu bayram namazı da nedir??? nerden çıktı?? kur an da var mı??? desem
"yaşayan kuran" ne demek??? desem....
selametle..
----------------
ayrıca; kur an tek başına nasıl yeterli oluyor... ???
herkes kendi kendine uzman doktor mu olurmuş...???
bu mümkün mü???
okuduk, anladık ve doktor olduk dese bu adama siz ameliyat olur muydunuz???
başka doktorlardan koypa çekmedim ben... çalıştım ve kalp doktoru oldum dese .. siz ona kalp ameliyatı olur muydunuz????
selametle..
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma