Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
İnsanlara kene ısırmasıyla bulaşan bir virüsün yol açtığı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi veya kısa adıyla 3K1A
can almaya devam ediyor. Resmi istatistiklere göre 2006’ da 27, geçen
sene 33 kişinin ölüme sebep olan hastalığa, bu sene daha şimdiden 18
kurban vermişiz. Önümüzdeki uzun yaz mevsimini ve bugüne kadar ‘kim ısırdıya’ gidenleri ve gidecekleri de hesaba katarsanız hastalığın ulaşacağı boyutlar daha iyi ortaya çıkacaktır.
Ama
gelin görün ki, ülke çapında binlerce kişi keneler tarafından ısırılsa
da, gazetelerde nerdeyse her gün 3K1A’ya ait ölüm haberleri yer alsa da
ulus olarak genel bir vurdum-duymazlık içinde olduğumuzu da gözden
kaçırmayalım. Meselá, Anadolu Ajansı’ nın birkaç gün önce geçtiği şu
ibret verici habere bakın:
‘’Devlet Hastanesinin katkılarıyla
Belediye Meclis Salonunda kene ısırması vakalarıyla ilgili düzenlenen
seminer ilgi çekmedi. Semineri sadece belediye personeli Ertuğrul Uz
izledi. Gelibolu Devlet Hastanesi hemşiresi Selda Özdemir, seminerde
Uz’ a keneden korunma, olası kene ısırmalarında yapılması gerekenleri
ve ilk müdahale hakkında bilgi verdi. Böylesine önemli bir konuda
vatandaşların duyarsız kalmasına üzüldüğünü belirten Özdemir, ‘Bu konu
hafife alınmamalıdır. Çünkü son günlerde artış gösteren ölüm vakaları
insanın virüslü kene tarafından ısırılması durumunda ne yapacağını
bilmediğinden kaynaklanıyor’’ dedi.
Canımız yanmadan bir olayı
umursamamak milli hasletlerimizden biri olsa gerek: Ne mikroplu
sudan... ne radyasyonlu çaydan korkuyoruz... AIDS virüsünü kaale
almıyoruz... hepatiti takmıyoruz.... eh, küçücük keneyi de ‘ısırılmadan
önce’ iplemiyoruz tabii.
3K1A neden artıyor
Ülkemizde her geçen sene daha fazla görülen ve daha fazla insanın ölümüne yol açan 3K1A’nın ‘doğanın dengesinin bozulması’
nın bir sonucu olması kuvvetle muhtemel. Kürsel iklim değişikliği...
ormanların yok olması... tarımda kullanılan kimyasal maddeler...
nükleer denemeler... keneleri yiyen böcek, tavuk ve diğer kuş
türlerinin azalması... gibi etkenlerin önemli olduğu ileri sürülüyor
ki, bence de son derece mákûl ve mantıklı bir açıklama.
MHP Tokat milletvekili Dr. Reşat Doğru gibi bunun ‘biyolojik savaş silahı’
olduğunu... virüsleri taşıyan kenelerin çeşitli noktalardan Anadolu’ ya
taşınmış olabileceğini iddia edenler de, Eski Sağlık Bakanı Osman
Durmuş gibi keneleri ‘küresel sermaye ve ilaç sanayinin bir komplosu’ olarak görenler de çıkıyor arada. İnandırıcı gelmiyor bana pek. Keneleri fuhuşla ilişkilendiren imamı da tabii ki saymıyorum.
Kenelere karşı ne yapmalı
3K1A’yı
önlemenin çeşit yolları var: Virüs bulaştıran kene sayısını azaltmak...
kene ısırmalarına karşı tedbir almak... ve bir de ısırıldıktan sonra
yapılması gereken işlemler.
Keneleri azaltmada çeşitli
biyolojik ve kimyasal yöntemler kullanılıyor. Meselá, Amanos
Dağları’nda bulunan ve bir yıl yaşayıp 100 civarında yumurta bırakan
çekirge ailesinden bir böceğin günde 20 civarında kene yemesinden
cesaret alınarak bu ‘kene yok edici çekirgelerden’ yararlanılabileceği ileri sürülüyor. Kene larvalarını yiyerek bunların üremelerini önleyen ‘kırmızı karıncalar’ dan
da medet uman ziraatçılar da var. Ama, asıl umut Çevre Bakanlığı
tarafından tabiata salınan her biri bir milyon süne ve kene yediği
ileri sürülen on bin keklik’ te.
Kimyasal ilaçlama
ilk bakışta pratik ve etkili bir yöntem gibi görünse de, kenelerle
beraber birçok başka böceğin de ölmesi sebebiyle tabiatın bundan çok
daha fazla olumsuz etkilenmesi mümkün. Üstelik ilaçlama pahalı bir
yöntem ve ayrıca kullanılan kimyasallara karşı direnç gelişme tehlikesi
de var.
Geçen sene Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun, kenelere gama ışını vererek bunların üreme yeteneklerini bozmayı ve böylece ‘steril keneler’ yaratmayı hedefleyen bir projesi de vardı.Tabiata
bırakılacak olan bu steril keneler karşı cinsle çiftleştiğinde çıkan
yumurtalar gelişemeyeceği için kenelerin soyunun tükeneceği
hesaplanmıştı. Bunun gerçek bir proje mi yoksa sadece bir ‘proce’ mi olduğunu göreceğiz.
Gelelim neticeye
Böyle
durumlarda fırsattan istifade etmek isteyen uyanıklar da eksik olmuyor.
Çorum’da bir mağaza tarafından 22 ile 27 lira arasında değişen
fiyatlarla satılan sivrisinek, kene ve güve gibi haşereleri insan
vücudundan uzak tuttuğu öne sürülen iç çamaşırı, tişört ve
şortlar...var, alırsanız. Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak
dağıtılması planlanan Kenkov ve bir firma tarafından satılan Kenex
adlı, giysilere püskürtülen kene kovucu spreyler de var. Uzmanlar
bunların ‘keneleri etkilemediği’ ancak sivrisineklerden korunmada işe
yarayabileceği, ‘dünyada kene ısırmasını engelleyecek bir ilaç olmadığı’ iddiasındalar.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma