Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Gömlek Yırtan Kadınlar
İnsan(kadın-erkek) farklı yaratılış özelliklerine sahiptir. Bu farklılıklara doğumdan sonra bireysel, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi etkenlerle ayrışmalar çeşitlenir.
İnsanın doğarken getirdiği en önemli ayrışma cinsiyet noktasındadır. Erkek veya kız olma insanın değişmez hallerinden biridir. Cinsiyetlerin kendine has özellikleri de vardır. Erkek ve kadın ilişkileri ve bu ilişkiyi belirleyen farklı psikolojik haller de vardır. Erkek ve kadının birleşmesi ile nesiller devam eder. Toplumsal ve tarihsel süreklilik buna bağlıdır ve bunun şekillendireceği sosyal- kültürel mayadan etkilenir. Birbirini besleyen farklı talepler karşısında insanların ortaya koyacağı tavır önemlidir.
Erkek ve kadın birbirine meyillidir, bağımlıdır. Bu bağımlılık ömür boyu devam eder. Bu bağımlılık öncelikle ruh birlikteliğini aramakla başlar. Erkek veya kadın, her insan zayıftır ve birbiri tamamlamaya çalışır. Evlilik bu tamamlayıcılığın kurumsal ifadesidir.
Kur’an- ı Kerim’de erkek- kadın ilişkilerine dair bir çok ayetler vardır. Hz. Yusuf kıssası bu anlamda geniş yer verilen ayetler vardır. Hz. Yusuf’un Mısır’da köle olarak bir melik tarafından satın alınması ve sarayda yetişmesini konu alan bölüm insan psikolojisinin farklı yönünü alan bölümdür. Melik’in hanımı erginlik çağına ulaşan Yusuf’un güzelliği, kabiliyetinden etkilenir. Sarayda kimsenin olmadığı bir vakitte “Onun nefsinden murat almak ister.” Ayetlerde bu durum şöyle anlatılır:
“Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murat almak istedi, kapıları iyice kapattı ve “Haydi gel!” dedi. O da” (Hâşâ), Allah’a sığınırım! Zira kocanız benim velinimetimdir, bana güzel davrandı. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz!” dedi./ Andolsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik). Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı./ İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında onun kocasına rastladılar. Kadın dedi ki: Senin ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elem verici bir işkenceden başka ne olabilir! / Yusuf : “Asıl kendisi benim nefsimden murat almak istedi” dedi. Kadının akrabasından biri şöyle şahitlik etti: “Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, bu ise yalancılardandır.” / “Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. Bu ise doğru söyleyenlerdendir.” / (Kocası, Yusuf’un gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu görünce, (kadına): “Şüphesiz, dedi; bu, sizin tuzağınızdır. Sizin tuzağınız gerçekten büyüktür.”1
Burada erkek ve kadın psikolojisinin farklı tezahürlerini görmekteyiz. Burada “gömlek yırtan kadın” Züleyha’nın hali kadın psikolojisini yansıtmaktadır. Kadın geleneksel tasvir de yapı olarak birçok tasvirde ceylan, erkek ise avcı rolü ile resmedilir. Kadın kaçar, erkek ise kovalar. Kadın şuh ve davetkardır. Erkek ise davete icabet etmek ister. Ceylan- avcı rolü göçebe- taşra psikolojisini yansıtır. Bu hali yansıtan tüm masallar daha ziyade bozkır kültürünün ürünüdür.
Modern çağda kadın kaçan değil “gömlek yırtan kadın” rolüne girmiştir. Bu rol şehir merkezli bir tasvirin ürünüdür. Züleyha şehirde yaşamaktadır. Sokakta, reklam panolarında, televizyonlarda, gazetelerde “gömlek yırtan kadın”lar çoğalmaktadır. Şehrin tüm imkânlarını kullanmakta, güzelleşmeye çalışmakta, en çekici ve davetkâr hali takınmaya çalışmaktadır. Sokak gösteri mekânına dönüşmektedir. Kadınların birçok hali “gömlek yırtan kadın” rolündeki gibi zorla, davetkâr, baskıcı, tehditkârdır. “Türk evliliklerinde yaşanan değişim, Yargıtay üyelerinin önüne giden dosyalardan okunuyor. ‘Aldatma’da kadınlar, erkeklere yetişiyor. Kadının aldatması nedeniyle açılan boşanma davalarındaki artış üyeleri de şaşırtırken ‘işyeri’ aşklarına dikkat çekiliyor. Boşanma davalarının karara bağlandığı Yargıtay 2. Hukuk Dairesi üyeleri, kocalarını aldatan kadınların sayısında artış olduğunu söylüyor. Önceki yıllarda eşlerini aldatan erkeklerin sayısının çok fazla olduğuna dikkat çeken Yargıtay üyeleri, “Son yıllarda karısı tarafından aldatıldığı için boşanma davası açan erkeklerin sayısında büyük bir artış var. Kadınlar da artık erkekler kadar aldatıyor” yorumunu yaptı.
Her yıl binlerce boşanma davasının temyiz incelemesini yaptıklarını belirten Yargıtay üyeleri, ‘ihanet’ gerekçesiyle açılan davalarda kocalarını aldatan kadın sayısındaki artışın dikkat çekici boyutlara ulaştığını vurguladı.”2 Güzellik salonları, elbise modaları, parfüm, makyaj vs. ile kendinin keşfinde “içindeki kadın”ı görmeye ve ortaya çıkarmaya çalışan kadınlar bu alana sarf ettikleri zaman ve para giderek büyümektedir. Eğlence sektörü kadınlar üzerine bina edilmiş durumdadır. “Eğlendiren” kadın bu rolünü seve seve yapmaktadır.“Kendim için giyiniyorum” yanılsamasını tekrar ede ede kendi olmaktan çıktığından haberi yoktur modern kadının. Oysa başkası için giyinmektedir. Bu noktada başkası sadece erkek değildir. En çok kadınlar kadınlara karşı giyiniyor, süsleniyor. Belirleyici olan yine diğer kadının giyimi, yaşantısı ve tavırlarıdır. Zamanının büyük çoğunluğunu birbirinin dedikodusunu yaparak geçirirler. Diğer kadının evi, perdesi, yaşamı en önemli gündem maddesidir. Gösteri medeniyetinin en önemli öğesi haline gelen kadın bunu özgürleşmenin, kendine ait olmanın verdiği bir özgüvenin ifadesi olarak sunma yanılgısına düşmektedir. Kadınlar sömürü, baskı altında olduklarını iddia etseler de kamusal ve sosyal alandaki etkinliklerini artırmakta ve erkeklerle tarihsel olarak süren “iktidar” savaşını yeni ve farklı versiyonunu ortaya koymaktadırlar.
Modern kadın aklını ve iradesini yitirmiş durumdadır. “Ev” hapishanesinden çıkma ve kamusal alandaki varlığını en üst düzeye çıkarma adına mücadelesini artırmaktadır. Modern “Züleyha” rolünü yeniden ve farklı şekillerde keşfederek yapmaya devam etmektedir. Kadınların “Züleyhalaşmaması” için ilahi vahyin insanın taleplerine göre yaptığı uyarı ve kuralları tekrardan hatırlaması ve yaşam pratiğini buna göre şekillendirmesi elzemdir. İlahi ve beşeri metinler insanın yaşayacağı bu tür yönlendirmelere karşı uyarmıştır.
“Gömleği arkadan yırtılan Yusuf”lar da azalmaktadır. Kadınların bu davetine icabet edenler çoğunluktadır. Züleyha’ya karşı Yusuf tavrı günümüz erkeği için önemli bir göstergedir. Bunun içindeki “Rabbinin işaret ve ikazını”nı görüp irade ve tavrını şekillendiren bir anlayış oluşması iç dinamiklerini besleyecek donanıma sahip olması gerekir. Maksadımız ebetteki bütün kadınları (açık- kapalı) “Züleyha” erkekleri de “Yusuf” olarak nitelendirmek değildir. Bu semboller ışığında insan psikolojisinin evrildiği noktaları göz önüne getirmek ve algılarımız tazelemektir.
NOT:Yusufdan blog sitesinden alıntıdır.
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
|