Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Bu ülkenin “kimliğinin” belirlenmesinde önemli bir yeri olan
“muhafazakârların” tercihlerini iyi anlayabilmemiz için bizim
Müslümanlıkla “milliyetçilik” arasındaki ilişkileri tartışmamız, bu
konudaki soruları aydınlığa kavuşturmamız gerekiyor.
Özellikle “din vurgulu” siyasi partilerin bilinçli bir şekilde birbirine
karıştırdığı, birlikte sahip çıkmaya çalıştığı bu iki kavram gerçekten
de “birlikte” var olabilirler mi?
Daha açık ve net sorarsak...
Müslüman biri milliyetçi olabilir mi?
Eninde sonunda biz bunu tartışmak zorunda kalacağız.
Çünkü Türkiye’nin çizdiği zikzakların en önemli nedenlerinden biri,
bizim bu kavramları açıklığa kavuşturmamamız.
Siyasilerin bu “iki kavramı” hep bulanık tutması. Bir kere, bu ülkenin
kimliğini bulmasını, ne siyasilerin, ne askerlerin, ne yargıçların, ne
aydınların sağlayabileceğini düşünüyorum, bu ülke, “kimliğini” burada
yaşayan insanların “ortak değerleri ve ortak vicdanıyla” bulacak.
O “ortak vicdan” bizim nasıl bir toplum olduğumuzu belirleyecek.
Görünürde biz “Müslüman” bir toplumuz.
Ama gerçekte “milliyetçiliğimiz” ağır basıyor.
Ben milliyetçiliğin “vicdanla” biraraya kolayca gelemeyeceğini ama
Müslümanlığın bir vicdanı olduğuna inanıyorum.
Din, dünyevi bir çıkara dayanmaz çünkü.
Milliyetçilik ise “bir grup” insanın diğer insanlardan üstün olduğuna, o
“grubun” çıkarının dünyadaki bütün diğer insanların çıkarından daha
önemli olduğuna inanır.
Milliyetçiliğe göre “bir grubun” çıkarını savunmak en “kutsal” değer ve
haktır.
Din, bilebildiğim kadarıyla herhangi bir “grubun” diğerinden daha üstün
olduğunu kabul etmez.
Eğer bir tanrıya inanıyorsanız, yeryüzündeki bütün insanları yaratan o
“kudretin” bazı insanları diğerlerinden daha üstün yarattığına inanmak, o
“yaratıcının” hakkaniyetini, adaletini, şefkatini, “rahmetini” daha
baştan yaralamak anlamına gelmez mi?
Bir Türk milliyetçisi için en yüce değer “Türk olmaktır”, Türklerin
çıkarları ve hakları diğerlerinden üstündür ona göre, Türkleri diğer
insanlardan ayırır.
Türkleri diğer insanlardan ayırmıyorsa, Türkleri diğerlerinden daha
farklı ve üstün görmüyorsa, zaten “Türk milliyetçisi” olmasına,
“Türklerin çıkarlarını” diğerlerinden üstün tutmasına gerek yoktur.
Bütün insanlar eşitse, bütün insanlar aynı haklara sahiplerse neden
kendi “ırkımızı” önde tutacağız, kendi ırkımızın çıkarlarını diğer
insanların çıkarlarından daha önemli göreceğiz, neden insanları
“ırklarına” göre tanımlayacağız?
Milliyetçilik, insanları “böler”, gruplara ayırır, kendi grubunu,
ırkını, soyunu yüceltir.
İnsanları birbirinden ayırdığınız, böldüğünüz, bir grubu diğerinden
üstün bulduğunuzda da zaten vicdanınız yaralanır, kararlarınızdaki
hakkaniyet kuşkulu hale gelir.
Din ise insanları bölmez.
Irklarına göre gruplamaz.
Hatta dinlerine göre bile ayırmaz, böyle bir ayırımı yapmak hakkı
yalnızca Yaradan’ındır.
“Irk” zaten bir tercih değildir ve bizzat “Yaradan” tarafından
insanlarına doğuştan bağışlanmıştır, kimse “tanrının” verdiği bir
özelliği küçümseyemez, aşağılayamaz.
Böyle bir hakkı yoktur.
Bir Müslüman, bir ırkı nasıl olur da diğer bir ırktan üstün görür?
Bir grubu nasıl bir başka gruptan daha ayrıcalıklı kabul eder?
Bir ırkı ya da bir grubu diğerlerinden daha “önemli” görmeden de
milliyetçi olunmaz.
Bu nedenlerle ben Müslümanlıkla milliyetçiliğin bağdaşamayacağını
düşünüyorum.
Bu ülkenin “muhafazakâr” insanları hangi değeri benimseyecekler,
Müslümanlığı mı milliyetçiliği mi?
Biraz daha keskin soralım.
Bir Müslüman, Türklerin, Kürtlerden ya da Ermenilerden daha önemli
olduğuna inanır mı?
Ben, gerçek Müslümanlığın “vicdana, adalete, hakkaniyete” sahip
olduğunu, eşitliği savunduğunu, ırkları birbirinden asla ayırmadığını,
“inançların” ya da “inançsızlıkların” cezasının Allah tarafından
verileceğini kabul ederek bu dünyada kendini “cezalandırıcı” konumunda
göremeyeceğini, bütün bu özelliklerinden dolayı da “eşitliğe” ve
özgürlüğe önem veren demokrasiyle bir sorunu olmayacağını düşünüyorum.
Buna karşılık milliyetçiliğin “eşitliği” kabul edemeyeceğine ve asla
demokrat olamayacağına inanıyorum.
Kabul edeyim ki bunlar benim çok da iyi bildiğim konular değil.
Din hakkında yanlış şeyler söylemiş olabilirim.
O zaman, bu işi daha iyi bilenler “Müslümanlıkla milliyetçilik”
arasındaki ilişkiyi anlatsınlar.
Anlatsınlar ki Müslümanlıkla milliyetçilik birarada olur mu yoksa
birileri bizi kandırıyor mu net bir şekilde öğrenip anlayalım.
ahmetaltan111@gmail.com
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma