HanifUlus Ozel Grup
Katılma Tarihi: 29 nisan 2005 Yer: Antarctica Gönderilenler: 357
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Mortgage yutturmacası
Türkiye bu günlerde bir dizi yeni tuzak içine çekilmeye çalışılıyor. Ülkeyi siyasi açıdan parçalanma noktasına getirenler, şimdi içteki iş birlikçileri ile yeni bir operasyon başlattı. Bunlardan birinin adı Mortgage sistemi. Yani ev alabilmek için kredi verilen insanları 30 yıl borçlandıran bir sistem. Böylesine bakınca oldukça masum, halkçı ve fakir babası bir girişim gibi görünüyor.
Ama bu sistem içinde 25 yıl yaşayan ve de ekonomi uzmanı olmayan bir kişi, yani benim gözümle bile bakılınca bunun tuzak olduğu anlaşılıyor. Hem de Türkiye''de bankacılık sisteminden arta kalanları tümüyle çökertecek bir tuzak. Bu sistem Amerika''da başarı ile uygulanıyor ama öylesine kurallar konmuş ki aklınız almaz. Tam da bizim gibi kural tanımayan uluslara layık bir şey.
Şimdi size bu sistemde anlatılmayanları anlatmaya çalışacağım. Efendim, bu sistem, borcu olmayan, ekonomileri istikrar içinde yüzen ülkelerde, parasını işletmek, parasından para kazanmak isteyen kişilerin paralarını çalıştıran bir sistem. Hani bizde bir zamanlar Banker Kastelliler falan vardı ya, onlarınkine benzer gibi, ama para, ev almak isteyenlere borç olarak veriliyor ve sağlam güvenceler aranıyor hukuki açıdan. Satın alınan ya da finanse edilen evler herşeye karşı sigorta edildiği gibi evin iki ay taksidi ödenmezse ev derhal satışa çıkarılıp sermaye sahibinin parası ödeniyor. Sizin ödedikleriniz de havaya gidiyor.
Peki neler aranıyor ev almak isteyenlerde?. Birinci öncelik kredi geçmişi. Yani sağlam, temiz bir kredi geçmişiniz olmalı. Zira size verilecek kredi notu, alacağınız krediye uygulanacak faiz oranlarını belirliyor. Bu konuda milletvekili veya bakan çocuğu olmanız falan çalışmıyor. Bizde ne olur bilemem. Yani riskli bir borçluysanız (borcunu zamanında ödemeyen, sağa sola para takan, çekleri dönmüş, zor durumda olan), ödeyeceğiniz kredi faizi yüksek oluyor. Riskiniz düşük, borcuna sadık bir kişiyseniz faiziniz düşük oluyor. Bu da aylık ödeme taksitlerinize yansıyor.
Bunun için de ülke çapında faaliyet gösteren ve devlet tarafından kontrol edilen bir kredi değerlendirme sistemi var ve bu da size kredi açan kurumlardan alınan verilerle çalışıyor ve size kredi verecek kurumlara bilgi veriyor. Yani siz bir mağazadan taksitle bir şeyler aldınız ve iki taksit geciktirdiyseniz mağaza bunu kredi değerlendirme kurumuna bildirmek zorunda. Tabii bu durum derhal kaydınıza geçiyor. Bu kredi notu için kredi kartı ödemeleriniz, ev kirası, araba taksiti ve doktor faturalarınız bile dikkate alınıyor, tüm borçlarınız ortaya dökülüyor.
Bu kredi notu için de iflas etmemiş olmak veya iflas ettiyseniz de üzerinden en az yedi sene geçmiş olması isteniyor. Ayrıca size kredi açılmadan önce (Mortgage) tüm borçlarınız dökülüyor ve borç ödemeleriniz (ev kirası, kredi kartları, araba taksiti, mutfak masrafı, çocukların okul taksiti, benzin dahil tüm ödemeler) eve giren gelirin (karı koca çalışıyorsa her ikisinin maaş toplamı) üçte birini geçmemesi isteniyor. Ayrıca kredi notu alabilmek için en az üç yıl kredi kullanmış biri olmanız da gerekiyor.
Şimdi bunun dışında, alacağınız ev önce finans kurumları tarafından kontroldan geçirilip, sizin belirttiğiniz değerde olup olmadığı kontrol ediliyor. Zira kredi açan kurumlar, alacağınız evin değerinin yalnızca üçte ikisini finanse ediyor ama tümünü üzerlerine ipotek edilmesi şartını koşuyor. Yani bir aksaklık olduğunda kredi kurumu, öncelikle verdikleri borcu faizi ile alıp artanını da size verir. Sizin bu işte avantajınız, vergi sistemine getirilen bir kolaylıkla aldığınız krediye ödediğiniz faizi vergiden düşebilmeniz oluyor.
Başlangıç olarak bu kadar bilgi yeterli. Şimdi Türkiye açısından durumu değerlendirelim. Bir kere Türk vergi sisteminde, bu faizi vergiden düşme diye bir şey yok.Hadi yasaya eklendi diyelim, Türkiye''de her kredi kullanan kişiyi takip edecek kredi kurumları bulunmuyor. Üçüncü nokta, Türkiye''de emlak öylesine pahalı ki bir kişinin üçte bir geliri ile böylesine bir şey alması, boynuna taş bağlayıp uçuruma atlamaktan başka bir şey değil.
Peki bu sistemi Türkiye''ye getirmekle ne çıkarı var yabancıların. Ben bu durumu aynı Özal''ın oğlu için yarattığı özel TV sistemlerine benzetiyorum. Kuralı ve yasası uzun uzun düşünülmemiş, sistemleri ve sınırları olmayan ve bugün Türk Kültürünü yok eden, haber bülteninde dakikalarca süren kuru fasulye pişirme usulü öğreten, mankenlerin özel ve reklam hayatına ülke geleceğinden daha fazla önem veren özel televizyonlardan söz ediyorum
Türkiye aslında tuhaf bir ülke. Çocukları, torunları milyarlarca dolar borçlanırken IMF''den borç alıyoruz diye gülüp oynar, kredi kartı, cep telefonu gibi borçlarını ödeyemeyen kişilerin bulunduğu bir ülkede, ev taksidi ödemesini beklemekte zaten hayal değil mi?. Ne olacak o zaman, herkes parasız, herkesin elinde avucunda, atadan babadan kalanlar da gidecek, ülkenin bankacılık sistemi ise tamamen çökecek ve Türkiye bir Brezilya, bir Arjantin olacak. Veee, ondan sonra da Osmanlı''nın son günlerinde olduğu gibi Kars''ı Ermenilere, İzmir ile İstanbul''u da Yunanlılara satıp kurtulacağız. Gerçek bu. Buna sahip çıkmak, paralarını Laila''larda falan harcayanlar için söz konusu değil. Onlar gene aynı hayatı yaşayacak ve yasalara uymak zorunda olmadıkları için onları etkilemeyecek. Olan İzmir''de veya Diyarbakır''da yaşarken birden bire pasaportları değişecek olan kişilere olacak. "Savaş SÜZAL".
aLINTIaDRESİ:
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazar.asp?id=56&altid= 4801
__________________ EûzûBillahimineşşeytanirracim&BismillahirRahmanirRahiym..
|