HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Yaratilan mi azar, yaratan mi azdirir? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
ekkara
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 18 ekim 2006
Yer: ABD
Gönderilenler: 1
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ekkara

 

 

 

Ali Bulaç

Allah'in selami iman edenlerin uzerine olsun.

Asagida ekledigim Araf suresi 16. ayette seytan Allah,a karsi kendisini azdirdigi icin sikayette bulunuyor.Soruma gelince Yaratan yarattigini azdirir mi?(Seytan yada insan)Bu konudaki goruslerinizi bekliyorum.

16- Dedi ki: 'Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım.'

Diyanet Vakfı 16. İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.
Edip Yüksel 7:16 "Beni saptırmana karşılık,4 onlar için senin dosdoğru yolun üzerine sinsice oturacağım."
Elmalılı Hamdi Yazır 16-İblis: "Öyle ise andolsun ki, beni azdırmana karşılık ben de onları saptırmak için her halde Senin doğru yoluna oturacağım.
Süleyman Ateş 16. Öyle ise, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.
Yaşar Nuri Öztürk

16 Dedi: "Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım."

Ikinci soruma gelince Yine ayni surede anlatilan iblise Allah-Yaratan-(Her seyden munezzih) olayinda seytan ve Allah arasinda gecen olaylar pazarlik olarak anlasilabilir mi? Ki hicbir zaman Yaratan Yaratttigiyla pazarliga oturmaz.Bu akla mantiga olusuma aykiridir.

Allah emegi gecenlerden razi olsun.

 

6-7- Bizi doğru yola ilet; kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapmışlarınkine değil.



Yukarı dön Göster ekkara's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ekkara
 
Mircan
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1277
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Mircan

Selam,

Konuya şu şekilde de bakılabilir.

Aldığımız gayri ihtiyari bir nefesi bile mutlak güç ve otoritenin sahibi olan Yüce Allahın izniyle yapmaktayız.Kendi irademizle yaptığımızı düşündüğümüz her eylemde bile Rab'bimizin izni mevcut.Nasıl kolumuzu kaldırmak istediğimizde bunu sadece kolumuza hükmetlemizle yapmıyor,beyinden gelen emirlere ve nihai sonuca bağlıysak,yapacağımız her fiildede benzer bir durum sözkonusu.

Örneğin yedim diyoruz aslında hatalı Allah yedirdi doğrusu,yazdım diyoruz doğrusu yine Allah yazıdrdı yada onun izniyle yaptım fakat Yüce Allah'ın adını böyle basit işler için kullanmama adına söyleyemiyoruz veya bilmiyoruz.

İblis meselesinde iki ihtimal var

1-Ya gerçekten bunun farkındaydı ve kendi cüzzi iradesi ile söylediklerinin sonuçta Allah'ın dilemesinden/izin vermesinden geçeceğini biliyordu böyle söyledi.

2-Yada yüce Allah İblisinin ifadesini yüce kelamında iman edenlere yukarıda bahsettiğimiz durumu öğretme nedeniyle bu şekilde düzeltti.

Doğrusunu Allah bilir...

Ayrıca pazarlıkla,anlaşma kavramlarını birbirinden ayırmamız gerekir.Dua ederken Rab'bim beni bu durumdan kurtar şunu yapacağım,doğru olacağım demedik mi hiç? Bu pazarlık mı? Görünüşe göre evet. Peki gerçekten öyle ise Allah neden bizi kendinin münezzeh olduğu bir fiile cevap veriyor,ihtiyacımı var bizim iman etmemize...Düşünelim....

Rab'bimiz bizi kurtaracak formullere her zaman açıktır.O akit yapanların en güzeli ve en dürüstüdür.

Sevgilerimle 

Yukarı dön Göster Mircan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Mircan
 
safbilgi
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 841
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı safbilgi

Degerli Dostlar

Bu guzel düşüncelere ve Ekkara arkadaşın sorusuna benımde nacızane bir katkım olacak.Allah azdırmaz sunetullahını uygular,azdırdığı fıkrı şeytanın öfkesınden dolayı hıssettığı zandır ve bu zan çok tehlıkelı ve isyana göturur.Rahmeti bol Rabbım İblise kıyamete kadar sure verdiki hem kendi imtihanı hemde insanın imtıhani gerçekleşsin,bu pazarlık degıldır.

Dunyanın yaratılışı sebebsiz değil hele ki bunu basit bir pazarlık sonucuna baglamak çok yanlış olur kaldıkı yukardada açıkladım bu bir pazarlık olarak adlandırılamaz.

Enbiya Suresi 16 Biz, gökleri de yeri de bunlar arasındakileri de eğlenip eğlendirelim diye yaratmadık.

Enbiya Suresi 17 Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Ama böyle yapanlar değildik/yapsaydık öyle yapardık.

Yukarı dön Göster safbilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: safbilgi
 
özzalim
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 16 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 98
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı özzalim

selam

şu şeytan denen vatandaş hakkaten şeytanlık yapıyor..

şeytanın içinde var olanı Allah zaten biliyor..onun ne kadar kibirli büyüklenen biri olduğunuda ama o bunu Allahtan gizleyemez ama açığada vermez ne zamana kadar..
damarına basılana kadar ,şeytanın damarına basılmış ve o içindeki kibiri artık saklayamamıştır...onun, azdırdın demesinin nedeni budur..
olay bu kadar basit



__________________
düşmanlarından nefret etme,yargılarını etkiler..
Yukarı dön Göster özzalim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: özzalim
 
hubeyb
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 14 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 58
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hubeyb

selam
dostlar
 öncelikle Allahın adaletini iyi benimsemeliyiz zira şeytan cinlerden yaratılmıştır ve o da insanlarla beraber sınava tabidir şeytan özzalimin de dediği gibi kibrine yenik düşüp Allaha saçma sapan şeyler sölemiştir zaten şu iki ayet bize yğce Allahın hiç bir kimseyi azdırmyacağını kanıtlar:

Bunlar sana Allah'ın ayetleri. Hak olarak okuyoruz sana onları. Allah, âlemlere zulüm istemiyor.(ÂLİ IMRÂN suresi 108. ayet)

bu ayeti kimseye haksızlık etmek istemez diye çevirenler o bir yaklaşım bence ama aytin arapçasına bakarsak alemlere zulüm istemiyor anlamı çıkıyor
Tilke ayatüllahi netluha aleyke bil hakk, vemallahü yüridü zulmel lil alemin

Bir iğrençlik yaptıklarında şöyle derler: "Atalarımızı bu hal üzere bulmuştuk. Yani Allah emretti bize bunu." De ki: "Allah, edepsizliği/iğrençliği emretmez. Allah hakkında, bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?"(A'RAF suresi 28. ayet)
farkına vararsanız konu araf suresinden bir ayetle açılmış ve can alıcı çözüm ise yine aynı surede ki 28.ayettir.

bu ayetlere göre Allah asla kötülüğü emretmediği gibi sınava tabi tutulanalra karşı haksızlık da istemez.
(EN'ÂM suresi 115. ayet) Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O.

şimdi şeytanın azması kendisinin değil de kimin olabilir ?
saygılarımla









Yukarı dön Göster hubeyb's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hubeyb
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm. Değerli Kardeşlerim!

Bu konu ile ilgili  düşüncelerimizin  berraklaşabilmesi dileğiyle.

Şeytan ile ilgili Rabbimiz Yüce Kur'ân'da ne demiş?

İBLİS  KİMDİR?

İblis’i tanımanın yolu  şeytanı tanımaktan geçer. Bu konu ile ilgili her türlü rivayetten arınmış olarak Kur’ân’a gidersek şeytanı gerçek anlamda tanımış oluruz.

“Şeytan”, sözlük anlamı olarak “Hakk’tan uzak olan” demektir. Kavram olarak ise, “hakka ve akla aykırı hareket eden her türlü kişi, güç ve kurumun ortak  karakterinin adı”dır.

Kur’an’a göre şeytan:

 

  1. Haramın yenmesini, haksız kazanç elde edilmesini emreder ve önerir.
  2. Kötülük, hayâsızlık ve Allah’a karşı bilmediğimiz şeyleri söylememizi emreder.
  3. Bizi fakirlikle korkutur.
  4. Bizi kuruntulara düşürür.
  5. Allah’ın yarattıklarını değiştirmeyi emreder.
  6. Bizleri kandırmak için bizlere yaldızlı sözler fısıldar.
  7. Bize vesvese verip, kışkırtıp kafamızı bulandırır.
  8. Yaptığımız amellerimizle bizi şımartır.
  9. Bizi azdırır.
  10. İçki /uyuşturucu ve kumarla, aramıza düşmanlık ve kin sokmak ister.

         Allah’ı anmaktan ve O’na kulluk etmekten bizi geri durdurmak ister.

 

Bu tanımlamalara göre şeytan, yakınımızda yaşayan, gördüğümüz, bildiğimiz birileri veya göremediğimiz ama içimizde hissettiğimiz birşeylerdir. 

Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah; şeytanın, insanlar ve görünmez güçler  olduğunu bildirmiyor mu?

 

En’am suresi ayet 112:” Ve kezâlike cealna likülli Nebîyyin adüvven şeyatıynel’insi vel cinni…”

 

“Böylece, Her peygamber için, insan ve cin şeytanlarından düşmanlar kıldık. ......”

 

 

Kur’an’da, yukarıda sıralanmış olan şeytanî özellikleri taşıyan insanlara “şeytan” denmiştir.

 

Enfal; 48:” Ve iz zeyyene lehümüş şeytanü a'malehüm ve kale la ğalibe lekümül yevme minen Nasi ve inniy carun leküm felemma teraetil fietani nekesa alâ akıbeyhi ve kale inniy beriyün minküm inniy era ma la teravne inniy ehafullah vAllahu şediydül ıkab;

“ O zaman şeytan onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara: “Bu gün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım” demişti. Ne zaman ki, iki topluluk birbirini görür oldu o, iki topuğu üstünde geri döndü ve: “Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğinizi görmekteyim, ben Allah’tan da korkmaktayım” dedi. Allah sonuçlandırması pek şiddetli olandır.”

 

Tarih ve siyer kitapları incelenerek Bedir savaşının ayrıntıları dikkate alındığında görülmektedir ki, bu kişi tıpkı ayette belirtildiği gibi önce müşriklere cesaret ve destek vermiş, sonra da onları yüzüstü bırakmıştır.

 

Şeytanî özellikleri olan insanları “şeytan” olarak isimlendiren Kur’an’dan bir diğer örnek de Bakara suresinin 14. ayetidir:

 

Bakara; 14:” Ve iza lekulleziyne amenu kalu amenna ve iza halev ilâ şeyatıynihim, kalu inna meaküm innema nahnü müstehziun;”

“ Bunlar iman etmiş olanlarla yüz yüze geldiklerinde, “iman ettik” derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarındaysa “Hiç kuşkunuz olmasın biz sizinleyiz. Gerçek olan şu ki, biz alay edip duran kişileriz.” derler.

 

Bu ayette söz konusu edilen şeytanlar da, münafıkların/ ikiyüzlülerin akıl hocaları olan insanlardır.

 

Al-i Imran  175 :”  İnnema zâlikümüş şeytanu yuhavvifü evliyaehu, fela tehafuhüm ve hafuni in küntüm mu’miniyn;”


İşte size şeytan; ancak kendi dostlarını korkutur. O halde onlardan korkmayın. Ben’den korkun eğer mü’minler iseniz!.

 

Bu ayette geçen “şeytan” ifadesinin de  ki klasik tefsirlere bakıldığında bunun Nuaym İbn Mes’ud adında bir kafir olduğunu görülmektedir.

 

ŞEYTAN-İ RACİM KİMDİR?

 

Genellikle “şeytan” ile “şeytan-ı racim”i birbirine karıştırılmakta ve ikisinin de aynı olduğu düşünülmektedir.

Oysa “Şeytan-ı Racim”; genel olarak şeytan adı altında toplanan özelliklerden başka özellikler de gösteren özel bir şeytan  sıfatıdır. Bu özelliği sebebiyle de Kur’an’ın kendisine verdiği özel isim; “ İblis”tir.

İblis, şeytanlık yaptığından ötürü Rabbimiz ona “Şeytan-ı Racim/kovulmuş şeytan” adını takmıştır.

Hıcr 34;” Kale fahruc minha feinneke raciym;”
Buyurdu: “O halde çık oradan! Muhakkak ki sen raciym’sin.”

Sad 77;” Kale fahruc minha feinneke raciym;”
Buyurdu: “Çık oradan; çünkü sen raciymsin!”.

 

 

Tekvir 25;” -) Ve ma huve bikavli şeytanin raciym;
Ve O recmolunmuş şeytan’ın sözü de değildir!”

 

Nahl 98;” Feizâ kara'tel Kur’âne festeız billahi mineş şeytanir raciym;”
Kur’an’ı kıraat ettiğin vakit, şeytan-ı raciym’den Allah’a sığın.”

 

Kur’an şeytanî özellikler gösteren insanları “şeytan” diye nitelendirdiği gibi, aynı şeytanî özellikleri gösteren İblis’i de “şeytan” olarak nitelendirmiştir.

Bakara 36;” Feezellehümeşşeytanu anha feahracehüma mimma kâna fiyhi, ve kulnehbitu ba'duküm liba'din adüvvün, ve leküm fiyl’Ardı müstekarrun ve meta’un ila hıyn;”
Bunun üzerine Şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde bulunduklarından çıkardı. Biz de dedik ki: “Bazınız bazınızın düşmanı olarak inin; sizin için Arz’da müstakarr  ve belli bir zamana kadar faydalanma, nasip almak vardır”.

A’râf 11;” Ve lekad halaknaküm sümme savvernaküm sümme kulna lil melaiketiscüdu liAdeme, fesecedu illâ ibliys* lem yekün mines sacidiyn;”
Andolsun sizi halkettik Sonra sizi tasvir ettik .Sonra melaike’ye : “Secde edin Adem’e” dedik. İblis hariç) secde ettiler. secde edenlerden olmadı.

A’râf 12;” Kale ma meneake ella tescüde iz emertük kale ene hayrun minhu, halakteniy min narin ve halaktehu min tıyn;”
Buyurdu: Sana emrettiğimde seni secde etmekten ne menetti?”.Ben daha hayırlıyım ondan; beni Nar’dan halkettin, onu tıyn’den halkettin” dedi.

A’râf 13;” Kale fehbıt minha fema yekûnü leke en tetekebbera fiyha fahruc inneke mines sağıriyn;
Buyurdu: “in oradan! Orada büyüklük taslamak senin için olacak şey değildir. Çık! Muhakkak ki sen küçülenlerdensin”.

İsra 64;” Vestefziz menisteta'te minhüm bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve recilike ve şarikhüm fiyl emvali vel evladi ve ıdhüm ve ma yaıdühümüşşeytanu illâ ğurura;”
 Onlardan gücün yettiğini sesinle yerinden oynat/korkudan hoplat, süvarilerin ve piyadelerin ile onların üzerine çullan, mallarda ve evladlarda onlara ortak ol ve onlara vaadde bulun. Şeytan onlara ğururdan başka bir şey va’detmez ”.

Yine Kur’ân;Aşağıdaki ayetlerde de İblis’ten bahsederken özel ismi ile bahsetmiştir.

 

Bakara 34;” Ve iz kulna lilMelaiketiscudu liAdeme fesecedu illâ iblis eba vestekbera ve kane minelkafiriyn;”
Hani, Melaike’ye “secde edin Adem’e”, dedik. Hepsi secde ettiler. Ancak İblis dayattı, kibrine yediremedi .Zaten gerçeği örtenlerdendi.

A’raf 11;” Ve lekad halaknaküm sümme savvernaküm sümme kulna lil melaiketiscüdu liAdeme, fesecedu illâ ibliys lem yekün mines sacidiyn;”
Andolsun sizi halkettik .Sonra sizi tasvir ettik .Sonra melaike’ye: “Secde edin Adem’e” dedik. İblis hariç secde ettiler.  Secde edenlerden olmadı.

A’raf 12;” Kale ma meneake ella tescüde iz emertük kale ene hayrun minhu, halakteniy min narin ve halaktehu min tıyn;”
Buyurdu: “Sana emrettiğimde seni secde etmekten ne menetti?” “Ben daha hayırlıyım ondan; beni Nar’dan halkettin, onu tıyn’den halkettin” dedi.

A’raf 13;” Kale fehbıt minha fema yekûnü leke en tetekebbera fiyha fahruc inneke mines sağıriyn;
Buyurdu: “in oradan! Orada büyüklük taslamak senin için olacak şey değildir. Çık! Muhakkak ki sen küçülenlerdensin”.

A’raf 14;” Kale enzırniy ila yevmi yüb'asun;”
“ba’solacakları güne kadar bana mühlet ver” dedi.

A’raf 15;” Kale inneke minel münzariyn;”
Buyurdu: “Muhakkak ki sen mühlet verilmişlerdensin.

A’raf 16;” Kale febima ağveyteniy leak'udenne lehüm sıratakel müstekıym;”
Beni sapıttırmana yemin ederim ki elbette senin sırat-ı müstakiym’ine onlar için oturacağım .

A’raf 17;” Sümme leatiyennehüm min beyni eydiyhim ve min halfihim ve an eymanihim ve an şemailihim ve la tecidü ekserehüm şakiriyn;”
Sonra, andolsun ki onlara ön/eller yönlerinden, arka yönlerinden, sağ yönlerinden ve sol yönlerinden geleceğim. Onların ekseriyetini şükredenler bulamayacaksın.

A’raf 18;” Kalahruc minha mez'umen medhura lemen tebiake minhüm leemleenne cehenneme minküm ecmeıyn;”
Buyurdu: “Çık oradan, aşağılanmış ve tard edilmiş olarak. Andolsun ki, onlardan kim sana tabi olursa, elbette cehennemi tamamen sizden dolduracağım.

A’raf 19;” Ve ya Ademüskün ente ve zevcükel cennete feküla min haysü şi'tüma ve la takreba hazihiş şecerete feteküna minez zalimiyn;”
Ya Adem! Sen ve eş’in cenneti mesken edinin. İkiniz de istediğiniz yerden yiyin. Şu şecere’ye yaklaşmayın. Zalimlerden olursunuz.

A’raf 20;” Fe vesvese lehümeş şeytanu liyübdiye lehüma ma vuriye anhüma min sev'atihima ve kale ma nehaküma Rabbüküma an hazihiş şecereti illâ en teküna melekeyni ev teküna minel halidiyn;”
Derken şeytan, sev’at’larından/ bedenlerinden kendilerine örtülüp gizlenen yerleri ortaya çıkarmak için onlara vesvese verdi. Dedi ki: “Rabbinizin, işte şu şecere’den sizi nehyetmesi, iki melek/veya iki melik olmayasınız yahut ebediler/ ölümsüzler den olmayasınız, diyedir.

A’raf 21;” Ve kasemehüma inniy leküma le minen nasıhıyn;”
Ve onlara: “kesinlikle ben size nasihat edicilerdenim” diye de kasem etti.

A’raf 22;” Fedellahüma biğurur felemma zâkaş şecerete bedet lehüma sev'atühüma ve tafika yahsifani aleyhima min verekıl cenneti, ve nadahüma Rabbühüma elem enheküma an tilkümeş şecereti ve ekul leküma inneş şeytane leküma adüvvün mübiyn;
Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı. O ikisi, o malum şecere’den tadınca, sev’atları/ bedenlerinden kendilerine örtülüp gizlenen yerleri kendilerine zahir oldu. Cennet yapraklarından üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara nida etti: “Ben size şu şecereyi nehyetmedim mi; ve ben size demedim mi muhakkak şeytan sizin için apaçık düşmandır?.

A’raf 23;” Kala Rabbena zalemna enfüsena ve in lem tağfir lena ve terhamna lenekûnenne minel hasiriyn;”
Dediler ki: “Rabbimiz! Zulmettik nefsimize. Eğer bizi mağfiret etmez ve bize rahmet etmez isen, muhakkak ki biz hüsrana uğrayanlardan oluruz.

A’raf 24;” Kalehbitu ba'duküm li ba'din adüvv ve leküm fiyl Ardı müstekarrun ve metaun ila hıyn;”
Buyurdu: “Bazınız bazınıza düşman olarak inin. Sizin için Arz’da müstakar/istikrar bulma yeri; karargah ve belli bir zamana kadar faydalanma, nasip almak vardır.

A’raf 25;” Kale fiyha tahyevne ve fiyha temutune ve minha tuhrecun;”
Orada hayat bulacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan çıkarılacaksınız” dedi.

A’raf 26;” Ya Beniy Ademe kad enzelna aleyküm libasen yüvariy sev'atiküm ve riyşa ve libasüt takva zâlike hayr zâlike min ayatillahi leallehüm yezzekkerun;”
Ya AdemOğulları. Hakikaten size sev’at’ınızı/ bedenlerinden kendilerine örtülüp gizlenen yerleri örtecek libas ve süs/zinet olan giysi inzal ettik. Takva Libası elbette en hayırlısıdır. İşte bu Allah Ayetlerindendir; ki belki düşünüp öğüt alırlar.

A’raf 27:” Ya Beniy Ademe la yeftinennekümüş şeytanu kema ahrece ebeveyküm minel cenneti yenziu anhüma libasehüma li yüriyehüma sev'atihima innehu yeraküm huve ve kabılühu min haysü la teravnehüm inna cealneş şeyatıyne evliyae lilleziyne la yu'minun;”
Ya AdemOğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi/ babanızı,ananızı, sev’at’larını kendilerine göstermek için libaslarını onlardan soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de fitneye düşürmesin Çünkü o ve onun kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları iman etmeyenler için evliya kıldık.

Hicr 28;” Ve iz kale Rabbüke lilMelaiketi inniy Halikun beşeran min salsalin min hamein mesnun;”
Hani Rabbin Melaike’ye: “Muhakkak ki ben salsal’dan, mesnun bir hame’den/değişmiş kara balçıkta bir beşer halkedeceğim” demişti.

Hicr 29;” Feiza sevveytühu ve nefahtü fiyhi min Ruhiy fekau lehu sacidiyn;”
 “Onu tesviye edip o yapının içinde Ruhum’dan nefhettiğim vakit, Ona secdeye kapanın.

Hicr 30:” Fesecedel Melaiketü küllühüm ecmeun;”
O Melaike’nin hepsi, toptan secde ettiler.

Hicr 31” İlla ibliys* eba en yekûne meas sacidiyn;”
İblis müstesna;  secde ediciler ile beraber olmaktan imtina etti.

Hicr 32” Kale ya ibliysü ma leke ella tekûne meas sacidiyn;”
Buyurdu ki: “Ey İblis! Sana ne oluyor da secde edenlerle beraber olmuyorsun?.

Hicr 33;” Kale lem ekün liescüde libeşerin halaktehu min salsalin min hamein mesnun;
Dedi ki: “Salsal’dan/ kuru balçıktan, hame’i mesnun’dan /biçimlenmiş kara balçıktan yarattığın bir beşere secde etmem için olmadım “

Hicr 34;” Kale fahruc minha feinneke raciym;”
Buyurdu: “O halde çık oradan! Muhakkak ki sen raciym’sin.

Hicr 35;” Ve inne aleykel la'nete ila yevmid diyn”
 “Muhakkak ki, Diyn Günü’ne kadar la’net senin üzerinedir.

Hicr 36; “ Kale Rabbi feenzırniy ila yevmi yüb'asun;”
Dedi ki: “Rabbim!  ba’solunacakları gün’e kadar bana mühlet ver ”.

Hicr 37;” Kale feinneke minel münzariyn;”
Buyurdu: “Muhakkak ki sen mühlet verilenlerdensin!.

Hicr 38; İla yevmil vaktil ma'lum;
Ma’lum vaktin günü’ne kadar.

Hicr 39;” Kale Rabbi bima ağveyteniy le üzeyyinenne lehüm fiyl Ardı ve leuğviyennehüm ecmeıyn;”
Dedi ki: “Rabbim!.. Beni azdırman dolayısı ile, yemin ederim ki, Arz’da onlara  süsleyeceğim ve onları toptan azdıracağım.

Hicr 40” İlla ıbadeki minhümül muhlesıyn;”
 “Onlardan ihlaslandırılmış kulların müstesna.

Hicr 41” Kale hazâ sıratun aleyye müstekıym;
Buyurdu ki: “İşte benim üzerime aldığım mustakıym yol budur

Hicr  42;” İnne ıbadiy leyse leke aleyhim sültanün illâ menittebeake minel ğaviyn;”
 “Muhakkak ki Benim kullarım üzerinde senin bir sultan yoktur. Azgınlardan sana tabi olanlar müstesna.

 

İsra 61;” Ve iz kulna lil Melaiketiscüdu liAdeme fesecedu illâ ibliys kale eescüdü limen halakte tıyna;”
Hani Melaike’ye: “Secde edin Adem’e” dedik de İblis müstesna  secde ettiler: “Tıyn olarak yarattığın kişiye secde eder miyim?”, dedi.

İsra 62;” Kale eraeyteke hazelleziy kerramte aleyye, lein ahharteni ila yevmil kıyameti leahtenikenne zürriyyetehu illâ kaliyla;”
Gördün mü seni, benim üzerime mükerrem kıldığın şu kümseye bak! Andolsun ki eğer beni kıyamet günü’ne kadar tehir eder isen onun zürriyyetini, pek azı hariç mutlaka hükmüm altına alacağım/yular takacağım” dedi.

İsra 63; Kalezheb femen tebiake minhüm feinne cehenneme cezaüküm cezaen mevfura;
Buyurdu: “Git! Onlardan kim sana tabi oldu ise, muhakkak ki cehennem sizin cezanızdır. Tam ceza!.

İsra 64;” Vestefziz menisteta'te minhüm bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve recilike ve şarikhüm fiyl emvali vel evladi ve ıdhüm ve ma yaıdühümüşşeytanu illâ ğurura;”
 “Onlardan gücün yettiğini sesinle yerinden oynat/korkudan hoplat, süvarilerin ve piyadelerin ile onların üzerine çullan, mallarda ve evladlarda onlara ortak ol ve onlara vaadde bulun. Şeytan onlara ğururdan başka bir şey va’detmez.”.

İsra 65;” İnne ıbadiy leyse leke aleyhim sultan ve kefa bi Rabbike Vekiyla;
 “Muhakkak ki Benim kullarım üzerinde senin bir sultan yoktur. Rabbin Vekiyl olarak kafiydir.

Kehf 50;” Ve iz kulna lil Melaiketiscüdu liAdeme fesecedu illâ ibliys kâne minel Cinni fefeseka an emri rabbih efetettehızunehu ve züriyyetehu evliyae min dunİY ve hüm leküm adüvv bi'se liz zalimiyne bedela;
Hani biz melaike’ye “secde edin Adem’e” dedik de İblis hariç hepsi hemen secde ettiler İblis cinndendi; Rabbinin emrinden çıktı . O halde siz, beni bırakıp onu ve zürriyyetini dostlar mı ediniyorsunuz? Halbu ki onlar sizin düşmanınızdır! Zalimler için ne kötü bir bedel oldu!.

Ta Ha116;” Ve iz kulna lil Melaiketiscüdu liAdeme fesecedu illâ ibliys eba;
Hani biz melaike’ye “secde edin Adem’e” dedik de İblis hariç hemen secde ettiler. imtina etti.

Ta Ha 117;” Fekulna ya Ademu inne hazâ adüvvün leke ve li zevcike fela yuhricenneküma minel cenneti fe teşka;”
Dedik ki: “Ya Adem, muhakkak ki şu senin ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra şaşkın olursun.

Ta Ha 118” İnne leke ella tecua fiyha ve la ta'ra;”
Oysa senin için onda ne acıkma var ne de çıplak kalma.

Ta Ha 119;” Ve enneke la tazmeü fiyha ve la tadha;”
Ve kesinlikle sen onda ne susayacak ne de güneşten yanacaksın.

Ta Ha 120;” Fevesvese ileyhişşeytanu kale ya Ademu hel edüllüke alâ şeceretil huldi ve mülkin la yebla;”
Şeytan ona vesvese verip: “Ya Adem, sana ebedilik şeceresi’ni ve eskiyip yok olmaz mülk’ü delalet edeyim mi?” dedi.

Ta Ha 121;” Feekela minha febedet lehüma sev'atühüma ve tafika yahsıfani aleyhima min varakıl cenneti, ve asa Ademu Rabbehu feğava;
İkisi de ondan yediler. sev’atları kendilerine zahir oldu da Cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Ve Adem Rabbine asi oldu da saptı/şaştı/yaşayışı bozuldu.

Ta Ha 122;” Sümmectebahu Rabbuhu fetabe aleyhi ve heda;”
Sonra Rabbi onu ictiba etti , onun tevbesini gerçekleştirdi ve hidayet etti.

Ta Ha 123;” Kalehbita minha cemiy’an ba'duküm liba'din adüvv feimma ye'tiyenneküm minniy hüden femenittebea hüdaye fela yedıllu ve la yeşka;”
Dedi ki: “İkiniz cemian inin aşağı oradan. Birbirinize düşmansınız. Benden size bir geldiğinde, kim benim huda’ma tabi oldu ise, işte o sapmaz ve şakıy olmaz.

Sad 71;” İz kale Rabbüke lil Melaiketi inniy halikun beşeran min tıyn;
Hani Rabbin Melaike’ye: “Muhakkak ki ben Tıyn’den bir beşer halkedeceğim” demişti.

Sad 72;” Feiza sevveytühu ve nefahtü fiyhi min ruhıy fekau lehu sacidiyn;”
Onu tesviye edip ,o yapının içinde Ruhum’dan nefhettiğim vakit, Ona secdeye kapanın.

Sad 73;” Fesecedel Melaiketü küllühüm ecmeun;
O Melaike’nin hepsi, toptan secde ettiler.

Sad 74;” İlla ibliys istekbere ve kâne minel kafiriyn;”
İblis müstesna; büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu.

Sad 75; Kale ya ibliysü ma meneake en tescüde lima halaktü bi yedeyye, estekberte em künte minel aliyn;”

 Buyurdu: “Ey İblis!  İki Elim ile yarattığıma secde etmene ne mani oldu?. Büyüklendin mi, yoksa Alin’den /yüceler’den mı oldun?.

Sad 76; Kale ene hayrun minh* halakteniy min narin ve halaktehu min tıyn;
dedi ki: “Ben daha hayırlıyım ondan; beni Nar’dan halkettin, onu tıyn’den halkettin” dedi.

Sad 77” Kale fahruc minha feinneke raciym;”
Buyurdu: “Çık oradan; çünkü sen raciymsin!”

Sad 78;” Ve inne aleyke la'netİY ila yevmid diyn;”
Muhakkak ki, Diyn Günü’ne kadar la’netim senin üstündedir.

Sad 79 ;” Kale Rabbi feenzırniy ila yevmi yüb'asun;”
Dedi ki: “Rabbim!  ba’solunacakları gün’e kadar bana mühlet ver”.

Sad 80;” Kale feinneke minel munzariyn;”
Buyurdu: “Muhakkak ki sen mühlet verilenlerdensin!.

Sad 81;” İla yevmil vaktil ma'lum;
Ma’lum vaktin günü’ne kadar.

Sad 82;” Kale febi ızzetike le uğviyennehüm ecmeıyn;
Dedi ki: “izzetine  kasem ederim ki, onların tümünü mutlaka şaşırtıp saptıracağım”.

Sad 83;” İlla ıbadeke minhümül muhlesıyn;
Ancak onlardan ihlaslandırılmış kulların müstesna.

Sad 84;” Kale fel Hakku, vel Hakka ekul;
Buyurdu: “Ben de Hakk’a yemin ederim: -ki ben Hakk söylerim-

Sad 85;” Leemle enne cehenneme minke ve mimmen tebiake minhüm ecmeıyn;
Andolsun ki Cehennem’i senden ve onlardan sana tabi olanlardan  toptan dolduracağım.

 

 Şuara 94 “Fekübkibu fiyha hüm vel ğavun;”
Onlar ve ğaviyn /putlara tapanlar, benliği ile yaşayan azgınlar onun içinde tepetaklak yüzüstü yere çarpılmıştır.

Şuara 95;” Ve cünudü ibliyse ecmeun;”
Ve iblis’in orduları da toptan.

Sebe20 ;” Ve lekad saddeka aleyhim ibliysü zannehu fettebeuhü illâ feriykan minel mu’miniyn;”
Andolsun ki İblis, onların hakkında zannını tasdik etti da mü’minlerden bir fırkadan başkası ona tabi oldular.

Sebe21;” Ve ma kâne lehu aleyhim min sultanin illâ lina'leme men yu'minu bil ahireti mimmen huve minha fiy şekk ve Rabbüke alâ külli şey'in Hafiyz;
Oysaki onun onlar üzerine bir sultanı yoktu . Ancak Ahirete iman edeni, ondan şekk içinde olan kimseden bilelim diye Senin Rabbin herşey üzerine Hafiyz’dir.

Devam edecek inşaallah

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Rabbimiz Kur’ân’da iblise boyun eğmeyişi, itaat etmeyişi ve inatçı oluşu nedeniyle de

Saffat 7;” Ve hıfzan min külli şeytanin marid;
Ve  itaattan çıkan her azgın şeytandan koruduk.

 

 Ayetinde “Şeytan-ı Marid” olarak nitelendirmiştir.

 

Racim:

“Racim” sözcüğünün mastarı “ recm” olup, bu sözcüğün ilk anlamı; “öldürmek” demektir. Öldürmeye “recm” denmesinin sebebi, Arapların öldürecekleri kimseyi taşlamak suretiyle öldürmeleridir. Sonradan her öldürme işine “recm” denilir olmuştur.

Kur’an’da yeri olmamasına rağmen zina suçlularına verilen cezanın adı da buradan gelir.

 

 “Öldürmek” anlamı dışında “recm” sözcüğü şu anlamlarda da kullanılır olmuştur: “taş atmak”, “lânet etmek”, “sövmek, yermek”, “hicran”, “tart etmek, kovmak”, “zann ve zanna dayalı söz söylemek” (Lisan ül Arab Cilt 4 S.90).

 

Şeytan için bu anlamların hepsi uygun görülerek ism-i mef’ul anlamıyla “taşlanmış şeytan”, “lânetlenmiş şeytan”, “kovulmuş şeytan”, “sövülmüş şeytan” …” denilmiştir.

Konumuz itibariyle şeytanı tanımlayan en uygun ifade; “zan ve zanna dayalı söz” anlamından hareketle, sözcüğün ism-i fail anlamıyla kullanılması sonucu ortaya çıkan; “katil şeytan, aslı astarı olmayan söz söyleyen şeytan, karanlığa taş atan şeytan, kafadan atan şeytan, palavracı şeytan” ifadeleridir.

 

Marid:

“Marid” sözcüğü; “azgın, inat ve isyanda benzerlerinden çok ileri giden, karşı çıkan” demektir.

Bu sözcüğün mübalâğa kalıbı olan “ merid” sözcüğü, “şeytan-ı merid” olarak Hacc suresinin 3. ve Nisa suresinin 117. ayetlerinde,

geçmiş zaman kipiyle de “mered-u alennifakı/ münafıklık üzerine inatlarını sürdürdüler” şeklinde, Tevbe suresinin 101. ayetinde yer alır.

“Marid” sözcüğünün mastarı olan “ merd” sözcüğünün türevleri, sözcüğün öz anlamı ekseninde farklı kalıplarda bir çok değişik anlam kazanmıştır. Bunlardan en önemlisi, “soymak –soyunmuşluk” anlamıdır. Araplar, yapraktan soyunmuş /yaprağı olmayan ağaca  “şecerün emred”, bitki bitmeyen kumluklara “remletin merdai”, köseye (sakalı bitmeyen kimseye) de “emred” derler. Detay Lisan ül Arab cilt 8, S. 247-250’de mevcuttur.

“Temerrüt (uzun bir süre inat etme)” sözcüğü de aynı kökten türemedir.

 

“Marid” sözcüğü, “soymak, soyunmuşluk, çıplaklık” anlamıyla değerlendirildiğinde “şeytan-ı marid”; ism-i mef’ul anlamıyla “hayırlardan, güzelliklerden soyunmuş şeytan”; ism-i fail anlamıyla “hayırlardan, güzelliklerden soyan şeytan” demek olur. Bu anlam, A’râf suresinin 27. ayetinde farklı bir üslûp ile kullanılmıştır.

“Marid” sözcüğü ile İblis’e /düşünce yetisi yakıştırılan “inat ve isyanda çok ileri gitme” sıfatı, Kur’an’da anlatılan olaylardaki İblis’in /Şeytan-ı Racim’in davranışları ile birebir örtüşmektedir.

İblis’e /düşünce yetisi, Âdem’e secde et /Âdem’e boyun eğ denildiğinde secde etmeyerek isyan etmiş, kendisine yapma denileni yapmış, yap denileni yapmamış, Âdem’i yaklaşılması yasaklanan ağaca yaklaştırmıştır.

 

 

“ İblis” sözcüğünün anlamı; “hayırdan son derece ümitsiz olan, Allah’ın rahmetinden umudunu kesen” demektir. Araştırmacılar bu sözcüğün aynı “Âdem” sözcüğü gibi Arapça olmadığını, Arapça’ya başka dillerden geçtiğini belirtmişler ve Yunanca “Diabolos” sözcüğünün değişmiş hâli olduğunu ileri sürmüşlerdir.

“İblis nedir?” sorusuna eski düşünürlerin bir çoğu; İblis’in asıl adının Azâzil olduğu, meleklerin ileri gelenlerinden biri iken Âdem’e secde etmediği için Allah’ın rahmetinden uzaklaştırıldığı şeklinde bir açıklama getirmişlerdir.

 

Şimdi Kur’an ayetleri doğrultusunda İblis’i anlamaya çalışalım.

 

İblis’in özellikleri:

 

a)  İblis cinlerdendir.

 

Kehf suresi âyet 50:

 

“Hani biz meleklere, “Âdem’e secde edin” demiştik de İblis dışında hepsi secde etmişti. İblis, cinlerdendi. Kendi Rabbinin emrine ters düştü. Şimdi siz, beni bırakıp da onu ve onun soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Hem de onlar sizin düşmanınızken. Zalimler için ne kötü bir değiştirmedir bu!”

 

“Cinn” sözcüğü, “kapalı, gözükmez varlık ve güç” demektir.

 

b)  İblis, ateşten yaratılmıştır.

 

A’raf suresi âyet 12:

 

“Buyurdu: “Sana  emrettiğimde secde etmeni ne engelledi?” Dedi: “Ben ondan hayırlıyım.. “Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın”.”

 

 Ayetlerde İblis’in yaratıldığı “ ateş” ise, günümüzde “enerji” olarak isimlendirilen “güç”e karşılık gelmektedir. Adem’in yaratıldığı  toprak,  balçık da “madde” diye adlandırılan varlığa karşılık gelmektedir. Bilindiği gibi “ateş” Pythagoras tarafından ortaya atılan kurama göre, evreni oluşturan dört ana maddeden (hava, su, toprak, ateş) birisidir ve günümüzdeki “enerji” kavramı ile örtüşmektedir. Bir başka ifade ile “ateş”, Kur’an’ın indiği dönemdeki insanlar için, bilinmezleri de temsil eden bir ilk maddedir. Çünkü insanlar havayı solumakta, suyu içmekte, toprağı işlemektedirler ama yıldırım ve şimşeğin ateşini yakından tanımamaktadırlar. Dolayısıyla Kur’an’da İblis’in yaratıldığı “şey”in “ateş” olarak açıklanması, konuya bugünkü bilgiler ışığı altında bakanlar tarafından yadırganmamalıdır.

    

 

 c) İblis, insanların sudûrundadır /beyinlerindedir, zihinlerindedir.

 

Nass suresi ayet 4, 5:

 

4-Hannasın kötü fısıltılarının şerrinden,

5-Ki o, insanların göğüslerinde vesvese verir.

 

d)  İblis vesvese verir.

 

Ta Ha suresi ayet 120:

 

Derken şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi: “Ey Adem! Sana sonsuzluk ağacıyla eskimez/çökmez mülk ve saltanatı göstereyim mi?

 

A’raf suresi ayet 20:

 

“Derken, şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan bedenlerini ortaya çıkarmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi: “Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız diyedir.”

 

Kaf suresi ayet 16:

 

“Ve hiç kuşkusuz, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesvese verdiğini biz biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız.”

 

 Vesvese: “Gizli bir sesle, fısıltı ile düşünce aşılamak, bir işe, eyleme yöneltmek” demektir.  Burada İblis’in yani Şeytan-ı Racim’in neler fısıldayacağı, neleri gizlice telkin edeceğini yukarıda konuya girerken arzettiğimiz şeytanî karakterleri göz önüne alarak öğrenebiliriz.

 

 

e)  İblis bir melektir.

 

“Hani meleklere, “Âdem’e secde edin” demiştik de İblis müstesna hepsi secde etmişti. İblis dayatmıştı.”

 

İblis’in Adem’e secde etmeyişini anlatan ayetlerde İblis’in meleklerin içinden istisna edildiğini görüyoruz.

İstisna terim olarak “Bir ismi istisna edatlarından biriyle cümledeki yargıdan çıkarmak” demektir. Arapça Dilbilgisine göre şekil olarak üç çeşidi olmasına rağmen, anlam olarak istisna iki çeşittir.

Birincisi. Muttasıl istisnadır (müstesnanın müstesna minh cinsinden olduğu istisna).

İkincisi: Munkatı istisna’dır (müstesnanın müstesna minh cinsinden olmadığı istisna).

Melek, cinn ve şeytan kavramlarını özümseyememiş yorumcular ayetteki yapılmış istisnayı, munkatı istisna kabul edip İblis’i yani Şeytan-ı Racim’i melekten sayamamışlardır.

Halbu ki İblisi konu alan  Taha suresi ayet 116; sad suresi ayet 73; Hıcr suresi ayet 31’de “meleklerin hepsi, toplu halde” ifadeleri yer almaktadır. Bu vurgular kesinlikle ayetteki istisna cümlesinin Muttasıl istisna olduğunu gösterir.

Bunun anlamı şudur; İblis diğer hemcinsleri gibi Adem’e secde etmemiştir. İblis, melek grubundan secde yargısında istisna edilmiştir.  Öyleyse İblis kesin olarak melektir.

 

Bu noktada bir sorun ortaya çıkıyor: İblis, melektir tamam ama melek nedir?

Çünkü bu yargı klasik melek anlayışı çerçevesinde kesinlikle kabul edilemez

 

Melek:

 

Arap Dilbilimi uzmanları “melek” sözcüğünün kökeni ile ilgili altı tane farklı tespitte bulunurlar. Bu tespitlerin izahı sayfalar dolusu açıklamaları gerektirir. Biz bunların en isabetlisi olan iki tespiti dikkate alacağız. Olayın geniş açıklamasını arzu edenler, Kitab-ül-Ayn, Tehzib, Camî, Keşşaf, Mecma’, Garaib, Lübâb, Rûh, El-Bahr-ül Muhît, Müfredat gibi kaynaklara başvurabilirler.

Birincisi: Melaike ve bunun tekili olan melek sözcükleri “ Ulûk” kökünden türemiştir. Bu sözcük elçi göndermek anlamını taşımaktadır. Kelimenin aslı “ me’lek” dir.

İsm-i zaman, ism-i mekan ve mastardır. Dolayısıyla başındaki “ mim/m” ektir. Sonra elifle lam  yer değiştirmiş “ mel’ek” yapılmıştır. Allah’tan elçi anlamında isim olarak kullanılmaya başlayınca hemze terk veya tahfif yoluyla “ Melek” şeklini almıştır.

 

İkincisi: Başındaki “ mim/m” kelimenin aslındandır, ek değildir. Kuvvet/yönetim gücü anlamındaki “ melk” kökünden türemiştir. Mülk, milk, malik ve melik sözcükleri bu kökten türemedirler. Anlamları da bu kök anlama göredir.

Genellikle eski tefsirciler  birinci şıkkı tercih etseler de  tespitlerimize göre her iki kökten de türemiştir. Ve ayrı kök ve ayrı anlamlarda kullanılmıştır. Yani bazı yerlerdeki “melaike” sözcüğü birinci şık kapsamına bazı yerlerde geçenler de ikinci şık kapsamına girmektedir.

Bunları yer aldıkları pasaj içerisindeki söz akışından kolayca ayırt edebiliriz.

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda anlaşılıyor ki “ melek”, “Kuvvet, yönetim gücü, elçi ve haber verici” demektir.

 

Kur’an’ı iyi anlayıp dini doğru yaşayabilmek için bu kavramın Kur’an’daki yer alışlarını iyi bilmemiz gerekmektedir.

 

Görüldüğü üzere melek sözcüğü iki farklı anlamlı kökten gelebilmektedir.

Buna göre

  1. “üluk” kökünden anlamına göre “elçiler/haberciler”;
  2.  “Melk” kökünden anlamına göre ise “yönetim güçleri” anlamına gelmektedir.

 

Ne yazık ki bu ayırım yapılmadan Kur’an’daki “melek, melaike” sözcüklerinin hepsi aynı anlamda kabul edilmiştir. Halbuki konu akışı çerçevesinde bu ayırım yapılabilir. Yapılmalıdır da. Zira konu içerisinde bunlar farklı farklı anlamlar içermektedir.

Bizim konumuzu ilgilendiren yani Adem’e secde eden (boyun eğen) melekler ve secde etmeyen melek İblis konusundaki ayetlerdeki geçen “ melaike” sözcüğü “melk” kökünden türemedir ve anlamları “güçler” demektir.

 

f)    İblis,  Racim’dir, Marid’dir.

İlgili ayetleri biliyorsunuz. Burada tekrarın gereği yok. Şu unutulmamalıdır: İblis Rabbine boyun eğer, O’na yalvarır ondan dileklerde bulunur. Konu ettiğimiz ayetlerin pasajlarını bütün olarak okursanız bunları görürsünüz.

 

g)  İblis insan var oldukça vardır insandan başka bir varlıkla ilişkisi yoktur..

               

 Sad suresi ayet  79-81:

 

“Dedi: “Rabbim, o halde insanların diriltileceği güne kadar bana süre ver.”

Buyurdu: “Peki, süre verilenlerdensin.

O bilinen güne kadar.”

 

A’raf suresi ayet14, 15:

 

Dedi: “İnsanların diriltileceği güne kadar bana süre ver.”

Buyurdu: “Süre verilenlerdensin.”

 

Ve benzeri ayetler.

 

h)   İblis gökyüzüne çıkamaz. Gökyüzü ondan korunmuştur.

 

Hıcr suresi ayet 16-18 ve Saffat suresi ayet 6-10. Ayetler.

 

Şimdi düşünelim bakalım Kur’an’a dayalı bu ipuçlarını değerlendirirsek hangi yargıya varırız?

 Yani, Gözükmeyen, insanların içinde (beyinlerinde) bulunan, sürekli vesevese veren, kıyamete kadar da bu işlevini sürdürecek olan, insandan başka bir varlıkla ilişkisi bulunmayan, insana boyun eğmeyen ve  enerjiden yaratılmış olan bu güç nedir?

 

Bu soruya herkesin (özellikle de psikolojiden az da olsa anlayanların) verebileceği tek cevap vardır. Bu nitelikli tek güç, insanın DÜŞÜNME YETİSİDİR. (Buna mutlaka bir ad koyun; ne koyabilirseniz.)

“Düşünme Yetisi”, “Beynin indirect yaptığı bir tepkidir.” diye tanımlanır Psikoloji biliminde. Bu yeti canlılardan sadece insanda vardır. Diğer canlılarda yoktur.

 

Fikir/düşünme yetisi endirect bir tepki olduğundan fikir ve Tefekkür ancak kalpte tasavvuru mümkün olan şeyler (üç boyutlu varlıklar) hakkında yapılabilir.

Onun için, Allah`ın yarattığı varlıklar hakkında fikir ve tefekkür mümkündür.

Fakat Allah`ın zatı hakkında tefekkür mümkün değildir.

Çünkü Allah hiç bir şekilde suret olarak vasıflandırılamaz ve şekil olarak hayal edilemez. Ahiret hayatı ile ilgili de fikir ve tefekkür yapılamaz.

Ahiret; cennet ve cehennem ile ilgili Kur’an’daki anlatımlar örneklemedir, semboliktir (Ra’d suresi 35, İsra suresi âyet 60, Muhammed suresi âyet 15, İnsan suresi âyet 16). Uzayda (boşlukda) uzay ile fikir ve tefekkür mümkün değildir Hıcr suresi ayet 17.)

 

Yukarıda sıraladığımız Kur’an kaynaklı İblis’e ait özellikleri tek tek insandaki “düşünme yetisi”ne uygulayabiliriz.

Yani Düşünme yetisi:

  1. Göze gözükmez.
  2. İnsanın zihninde sürekli vesvese verir.
  3. Sadece insana özgüdür, varlığı onun varlığına bağlıdır.
  4. Enerjiden ibarettir (ateşten yaratılmıştır, madde halinde varlığı yoktur).
  5. Bir güçtür (melektir).
  6. Racimdir. (Ham düşünce üretenler, kuru kuru felsefe yapanlar, sevilmezler, dışlanırlar.)
  7.  Gökyüzü (uzay) ondan korunmuştur. Yani herhangibir varlığın olmadığı yerde işlev yapamaz.

 

Ana Britannica’da “düşünce” maddesinin karşısında yazan şu sözleri dikkate almakta yarar vardır:

“Psikanalize göre, ‘birincil süreç düşüncesi’ bilinç dışı ve sözcük ötesi bir süreçtir. Yani sözcüklerle simgeselleşmemiştir. Örneğin bir isteğin bir insanı baskı altında bırakması sözcüklere dökülemez. Bu düşünce türünde karşıtlar bir arada bulunabilir; böyle düşünce mantık kurallarına uymaz, zaman ve yer tanımaz, neden-sonuç bağıntısı taşımaz ve bütünüyle haz ilkesi doğrultusunda gerçeklikle bağıntısı olmayan bir biçimde gelişebilir. Oysa ‘ikincil süreç düşüncesi’ gerçeklik ilkesine bağlı olarak dış nesnelerin gerçekliğini gözetir, söze dökülür, dil ve mantık kurallarına uyum gösterir.” (Cilt: 11 s: 20)

 

Bu açıklamalardan anlıyoruz ki insan, kendisinde var olan akıl, irade, bellek, dikkat, merak, korku, düşünce gibi zihinsel melekleri (güçleri) arasında, sadece düşünce meleği (melekesi de denilebilir) üzerinde tam kontrole sahip değildir. Yani ‘birincil süreç düşüncesi’ adı verilen düşünme; bilinç dışı, insanın kontrol edemediği bir melektir.

 

İşte, iğvalarından Allah’a sığınmamız gereken  Şeytan-ı Racim (İblis) budur.

 

Aşağıdaki ayetleri tetkik ederseniz de göreceksiniz ki Şeytan-ı Racim, insanın (bu insan peygamber de olsa) kendi içindedir.

 

Tekvir suresi ayet 19-27:

 

19- kuşkusuz bu, değerli bir elçi sözüdür;
20- güçlü, Arş’ın Sahibi’nin yanında çok itibarlı,
21- itaat edilir, güvenilir.
22- Arkadaşınızı cin çarpmış değildir.
23- Andolsun o, O’nu açık ufukta gördü.
24- O gayb hakkında cimri de değildir.
25-
Bu, kovulmuş  şeytanın sözü değildir.
26- Hâl böyleyken siz nereye gidiyorsunuz?
27- Bu, âlemler için öğütten başka bir şey değildir,

 

Necm suresi ayet 3, 4:

 

O, hevadan konuşmuyor.

O, kendisine vahyedilen bir vahydir.”

 

Hakka suresi ayet 38 – 47:

 

“Artık yok, yemin ederim gördüklerinize

ve görmediklerinize!

O (Kur’an), hiç şüphesiz şanlı bir elçinin sözüdür.

Ve o, bir şair sözü değildir. Siz pek az inanıyorsunuz!

Bir kâhin sözü de değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz!

Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.

O, Bizim adımıza bazı lâflar uydurmaya kalkışsaydı,

elbette Biz onu, o yüzden yeminiyle yakalardık (kuvvetle tutar hıncını alırdık)!

Sonra da onun iliğini (can damarını) keser atardık.

O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.”

 

Eğer biz, bilinç dışı düşüncelerimizi şeytanî özelliklerden arındırabilir ya da onun esiri olmayıp kontrol edebilirsek, insanlığa yararlı olabiliriz. Bu düşünceleri arındırabilmenin, kontrol altına alabilmenin tek yolu ise; öncelikle Allah’a sığınmak ve sonra da bu düşünceleri Kur’an mizanında tartmaktır. Çünkü düşünce sürekli olarak kontrolsüz üremektedir ama bu düşüncelerin eyleme geçmesi ise insanın inisiyatifindedir.

 

   “Düşünme Yetisi”, İslam’ın üzerinde hassasiyetle durduğu  “Tefekkür” ile karıştırılmamalıdır. İkisi farklıdır. “Fikr” (Düşünce Yetisi” İslam’da kınanırken tefekkür emredilir, zorunlu görev haline getirilir.

 

Bu açıklamalarımızdan dolayı zihinlerde İblis’in sayısıyla ilgili ve İblis’in yaratıldığı boyut hakkında  istifhamlar/sorular oluşacaktır.

Onların izalesine gelince:

İblis ve Şeytan-ı Racim’i konu alan ayetler incelendiğinde ikisinin aynı şey olduğunu görürürüz.  Hatta İblis’e Şeytan-ı Racim’den başka şeytan-ı Marid ve Hannas yaftalarının da vurulduğuna şahit oluruz.

Her insanın bir İblisi vardır ve herkesinki birbirinden farklıdır. İblis yukarıdaki yapılan açıklamalarda gördüğünüz gibi, tedbir alınmazsa, şerrinden Allah’a sığınılmazsa insanı dünyada ve ahirette felakete sürükler. Aşağıdaki ayete baktığınızda görüyoruz ki insanı felakete sürükleyen bu güç uzakta değil insanın kendi boynunda asılıdır.

İsra suresi ayet 13:

Ve her insanın boynuna kendi kuşunu  (ona kötülük ettirten gücünü) bağladık. …..”

Şu ayette de Şeytan-ı Racim “Küll” kelimesiyle birlikte kullanılmış böylece İblis’in yani Şeytan-ı Racim’in tek bir tane olmadığı açıklanmıştır.

Hıcr suresi ayet 17:

“Ve biz onu Şeytan-ı Racim’in hepisinden koruduk.”

 

Bir tek İblis’in ilk insandan son insana kadar yeryüzüne gelmiş, geçmiş ve gelecek herkesi etkilemesini kabullenmek İblis’e Allah’a ait nitelikleri vermek olur. Ki bu, eski İranlıların inançları doğrultusunda bir kabul olur. Eski İranlılar iki tane ilah’ın varlığına inanırlardı. Birine iyilik tanrısı Yezdan; ötekine de kötülük tanrısı Ehremen (şeytan) derlerdi.

 

İblis bizim yaşadığımız evrenin bir parçasıdır. Yani üç boyutlu alemdendir. İnsanın ayrılmaz bir parçasıdır. Aksi bir durum Allah’ın adaletine uygun düşmezdi. Kimse hissedemeyeceği tedbir alamayacağı başka bir boyuttan bir  yaratık ile başetme imkanına sahip değildir. Böyle bir yaratığın insanlara musallat edilmesi adil bir davranış olmazdı. Hem de bu sünnetüllah’a aykırı olurdu.

 

 Allah hiç kimseye gücünün üstünde yükümlülük vermez (Bakara  233, 286; En’am 252; A’raf 42; Mü’minun 62; Talak 7).”

 

Kafirler kendilerine peygamber olarak bir melek gönderilmesini istemişler Rabbimiz de onların beklentilerine şöyle cevap vermiştir.

 

İsra suresi ayet 95:

“De ki: “Yeryüzünde yerleşip dolaşanlar melek olsalardı, biz de elbette, onlara gökten elçi olarak bir melek indirirdik.”

 

Evet Peygamber bile insana aynı boyuttaki varlıklardan gönderilmektedir. Zira farklı bir boyutun yaratığı ile iletişim söz konusu edilemez.

 

İblise Niçin mühlet verilmiştir:

 

İblis’in yaratılmasında ve İblis’e kıyamete kadar süre verilmesinde birçok hikmet ve yarar vardır. İblise süre verilmesini konu eden âyetlere dikkat ederseniz İblis  “Beni azdırmanın karşılığında yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım. Sonra onlara; önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından musallat olacağım. Birçoklarını şükreder bulamayacaksın. Rabbim! Beni azdırmana/saptırmana karşılık, kesinlikle ben yeryüzünde onlar için mutlaka süslemeler yapacağım ve onların tümünü kesinlikle azdıracağım. Yemin olsun, eğer beni kıyamet gününe kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, hükmüm altına alacağım.”  demektedir. Yani İblis insanlara dünyayı sevdirecektir; ihtiraslar, tutkular oluşturacaktır. Bu tutkular sayesinde de mücadele, yarışma, bir ötekinden üstün olma gayret ve çabaları artacaktır. Hayatın Allah’ın koyduğu ölçülere uygun sürmesi ve sorumlu insanların sınanması için böyle alternatif bir gücün, enerjinin insanın içinde olması lazımdır.  İnsan bu güç/enerji  sayesinde seçici olacaktır. Robotluktan kurtulacaktır. Yani bu güç sayesinde dilersek imanı ve taatı dilerse küfür ve isyanı seçebilecektir. Kişilerin İblis sayesindeki seçiciliği sonucunda Rabbimizin üstünlük ifade eden Kahhâr, Müntekîm, Adl, Dâll, Şedidü`l-ikâb, Serîul`-hisâb, Hâfid, Rafi`, Muizz, Müzill isim ve sıfatları, hıfz, afv, mağrifet, rahmet, günahları örtme ve bağışlama gibi yücelik sıfatları tecelli edecektir. Onun için İblis yaratılmış ve kendisine  böyle bir mehil verilmiştir.

 

 

 

 

Bu açıklamalardan “şeytanın cennette Adem ve eşini nasıl kandırmış olabileceği yani şeytanın cennette ne işinin olduğu, secde Allah’tan başkasına yapılamazken bizzat Allah’ın melekleri Adem’e secdeye zorlaması, meleklerin Adem’e, dinden çıkmadan, müşrik olmadan nasıl secde ettikleri, ” konularında ön bilgiye sahip olmuş olduk.  Ayrıca Adem’e secde eden meleklerin, Düşünce yetisi dışındaki enerjik güçler ve doğadaki canlı cansız tüm güçler olduğunu da vurgulayalım. Ve ilginç bir örnekle mevzuyu kapatalım. Bakara suresinin 248. ayetinde yük taşıyan manda, öküz, eşek, katır gibi hayvanlar “ melaike” olarak ifade edilmiştir.

 

Daha da detaylı bilgi edinmek isteyen kardeşlerimiz  bu sitemizde link verilen İşte Kur’an sitesine da bakabilirler.

 

Kusursuzluk sadece Allah’a mahsusdur.

Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah’a emanet olunuz.

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats