Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

s.a

yobaz için sözlükler şunu diyor:

1 . dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen (kimse):
2 . mecaz bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse).
3 . halk ağzında kaba saba, inceliksiz (kimse).

http://www.tdk.gov.tr/...zluk/sozbul.asp?kelime=yobaz

(kanzuk, 06.02.2006 12:07)

soru

-içkiyi yasaklayan kuran başkalarına baskıya mı yönelmiştir?

-zinakarları sopalatan kuran başkalarına baskı yoluna mı yönelmiştir?

-bir inanca bir düşünceye aşırı bağlılık nedir?

-başörtüsünün allahın emri olmadığı ancak böyle belleyenlere saygısızlık edilmemelidir argümanınızın tersinden okunuşunda (başörtüsü allahın emridir ancak böyle bellemeyenlere saygı gösterilmelidir) durum nedir?

-başörtüsünü allahın emri belleyenler için çözüm önerisi nedir?Allahın emrettiği ancak insanların buna uymadığı düşünüldüğünde -içki ve zina misallerinden yola çıkarsak- çözüm ne olmalıdır?

-----

ben başörtüsünün allahın emri olduğuna inananlardanım.İnandığını söylemek bir iddiadır ve bu iddia ıspat ister.İrandaki insanlar müslüman olduklarını ( ve müslüman olmalarının gereği olarak başörtüsünün de gerekli olduğunu) iddia ediyorlarsa bunu ıspat etmeliler.Hem müslüman olduğunu söyleyip hem zina etmek nasıl suçsa bu da suçtur.Ancak başörtüsüne inanıp da buna gerekli ihtimamı göstermeyenler için Kuran'da bir ceza öngörülmemiştir.Dolayısıyla gerekli önlemleri almak yönetime ve ordaki halka kalıyor.Müslüman olmayanlar zaten başörtüsüne inanmaz.Dolayısıyla emirden-emir olarak telakki ediliyorsa- muaftırlar.Sosyal ifsadı önlemenin yolu yine yönetim ve halka kalıyor.Uygun çözümü dialogla,müzakereyle aşmayı denemelidirler.(dün bir haber okudum:mersinde fuhuş yaptıran bir kadın halk tarafından linç edilmek istenmiş.Sosyal ifsadı önlemenin bir yöntemi bu da.Doğruluğu ya da yanlışlığı tartışılır.)

sonuç olarak iran halkı başörtüsünü allahın emri belliyor ve buna riayet edilmesini,ihtimam gösterilmesini istiyorsa bu yönetim ve halkın sorunudur.Başörtüsünü Allahın emri bellemiyorlarsa zaten tartışmaya açmalıdırlar.Delillerini ortaya koymalıdırlar ve karşı delilleri çürüterek çözüm üretme yoluna gitmelidirler.Ancak benim bildiğim kadarıyla İran halkı ,başörtüsünü Allah'ın emri bellemedikleri için değil,belledikleri halde uymadıkları için baskı görmektedirler.Bu da onların problemi.

türkiye'de bir kitle başörtüsünü allahın emri bellemektedir ancak kendilerine saygı gösterilmemektedir.Kendilerine baskı yoluna gidilmektedir.Laikler,başkalarının yaşam tarzına müdahale etme yetkisinin  kendilerinde olduğunu vehmediyorlar.[Fark şurda ki iranlılar kendi dindaşlarına müdahale ederken (başka inançlara da müdahale ediyorlarsa:örneğin bizim gibi inanacaksınız diye dayatıyorlarsa -bu zaten problemlidir.Ancak yaptığınız şey sosyal ifsada yol açıyor diye düşünüyorlarsa onlar bu problemi kendi aralarında halletmeliler) bizim laikler kendi dindaşları olmayanlara müdahale etme yoluna gidiyor.Aynı inançta olanların aynı ilkelere bağlı olması ve bağlı kalacağına söz verip de laçkalık gösterenlere tepkilerini göstermesi normaldir.]Yönetimle olan bu problemimizi çözmek sağduyu istiyor.Karşılıklı hoşgörü,empati istiyor.Kimseye başörtüsünün Allahın emri olduğunu dayatmıyoruz.Böyle belleyenlerle ortak bir paydadayız.İnancımıza saygı bekliyoruz.Bunun mücadelesini veriyoruz.

s.a

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Atatürkçülüğün ihyası için (!) askeri darbeyi savunanların tam olarak neyi savunduklarını anlamak için, Ülkücü bir arkadaşımın trajikomik bir 12 Eylül hatırasına müracaat edelim:

Mamak Askeri Cezaevi… Tutuklular, her öğünden önce, yemeğe hak kazanmak için Atatürkçülük imtihanından geçmek zorunda. Soruları, eline tutuşturulan kitapçığı hıfzetmiş uyanık bir onbaşı soruyor. Cevapsız kalan her soru için tutukluya sopa atılıyor.

- Söyle lan, Atatürk ne yaptı?

- Vatanı kurtardı komutanım.

- Başka ne yaptı?

- Cumhuriyet Halk Fırkası'nı kurdu komutanım.

- Başka?

- Padişahlığı kaldırdı komutanım.

- Başka?

- Cumhuriyeti kurdu komutanım.

- Başka?

- Halifeliği kaldırdı komutanım.

- Başka?

- Harf İnkılabı yaptı komutanım.

- Başka?

- Takvimi değiştirdi komutanım.

- Başka?

- Tekke ve zaviyeleri kapattı komutanım.

- Başka?

- Şapka İnkılabı yaptı komutanım.

- Başka?

- Laikliği getirdi komutanım.

- Başka?

- Eee…

- Çabuk söyle lan!

- Eee…

KÜT!

- Tamam, buldum komutanım, Atatürk Orman Çiftliği'ni kurdu komutanım.

- Başka?

- Başka… eee…

KÜT!

- Söylesene lan, Atatürk başka ne yaptı?

- Eee… Hareket ordusuyla Selanik'ten İstanbul'a gelmişti komutanım…

- Başka?

- Eee…

-KÜT!

- Şey… eee… İzmir kurtarıldığında Yunan bayrağının çiğnenmesine müsaade etmemişti komutanım…

- Başka?

- Başka?

KÜT!

- Söyle, başka ne yaptı Atatürk?

- 10 Kasım 1938'de öldü komutanım.

- Başka?

- Başka bir şey yok komutanım.

- Nasıl yok?

KÜT!

- Atatürk başka bir şey yapmadı mı lan?

- Eee…

KÜT!

- Çabuk söyle, yoksa kırarım kemiklerini. Başka ne yaptı Atatürk?

- Vallahi bilmiyorum komutanım.

- Yuh sana! Çocukken dayısının çiftliğinde karga kovalamadı mı lan?

- Kovaladı komutanım.

- Eee? Hani başka bir şey yapmamıştı?

KÜT!

- Öğrendin mi şimdi?

- Öğrendim komutanım.

- Neymiş?

- Çocukken dayısının çiftliğinde karga kovalamış komutanım.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

 Temel gölde yüzmekte lakin anadan üryan bir şekilde oradan geçmekte olan arkadaşları temeli görürler ve şaka yapmak için bütün elbiselerini alıp giderler temel gölden çıkar bakarki elbiseler yok çaresiz önünü elleri ile kapatıp eve doğru yol alır kahvenin önünden geçerken babası görür ve seslenir ulan eş.......k onu kim tanır yüzünü kapatsana