Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Biz bize benzeyebiliriz!
Gündüz Vassaf (Radikal)
Biz bize benzeyebiliriz, çünkü biz biziz.
Bizim bize benzememizde gocunacak, utanacak bir taraf yok. Herkes, her ülke, zaman zaman yakıştırmasa da, kendine benzer.
Biz bize benzeriz demeyi müphem bir Batı'ya benzemediğimizde, kendimizi küçük gördüğümüzde kullanıyoruz.
Bu kadar engin tarihimiz olan biz, bir terslik çıkınca ilk defa
oluyormuş gibi başlıyoruz öfkemizden biz adam olmayız, bunca yol gittik
arpa boyu yol gitmemişiz demeye.
Belki koca bir Türkiye'yi, sanki çocuğumuzmuş gibi
sahiplendiğimiz için ne dizini kanatmasını kaldırabiliyoruz, ne de kalp
krizini.
Türkiye'ye çocuğumuz gibi sahiplenmemizin bencilliğinde bizim gibi olsun istiyor, bizim gibi olmamasını kabul edemiyoruz.
Türkiye'ye tek çocuğumuzmuş gibi bakıp seviyor, Türkiye'ye tek çocuk muamelesi yapıyoruz.
Üstüne düşüyoruz, şımartıyoruz, sınırsız sahiplenmemizle büyümesine, olgunlaşmasına müsaade etmiyoruz.
Bu tür ilginin, insanın kendisini başkasına bakmaya muhtaç
kılmasının, 'Vekâleten Münchausen' adlı hastalığı bile var. Bu
hastalıktan mustarip olanlar o denli muhtaç ki başkalarına bakmaya,
için için hastalığın sürmesini istiyor, hatta hastanın iyileşmesini
sabote ediyorlar.
Yoğun sevgimizde zor olan, sevgimizi, ilgimizi, memlekete sahip çıkmamızı frenleyememizde.
'Çocuk sahibi' olma sözlerinin iticiliği, bir insanı sahiplenme
kelimesinin olumsuz çağrışımları, konu memlekete sahip çıkmak olunca
bana daha da itici geliyor. Memlekete sahip çıkma iddiasıyla
birbirleriyle didişenler, sahip çıkma hakkını, ister meşru ister
gayrimeşru yollardan olsun, bir tek kendilerinde görebiliyor.
Bu hakkı tanrılar bahşetmiş gibi tek kendisinde gören, kaçınılmaz
olarak başkalarını da hak iddia etmeye kışkırtabiliyor. Sorun sahip
çıkma hakkını bir tek kendimizde görmemizde.
Ama asıl sorun sahiplik, sahip çıkma mefhumunda.
Voltaire'in, "Düşüncelerine karşıyım ama söyleme hakkını sonuna
kadar savunurum" sözlerinde bana neyin ters geldiğini, daha doğrusu bu
sözleri şimdiye kadar niçin yanlış anladığımı düşündüm bu satırları
yazarken.
Karşı olduğumuz halde bir başkasının konuşma, düşünce hakkını
savunmak, yan yana yaşayabilmemizin sağlanmasından çok öte bir anlam
taşıyor.
Çocuklarımız gibi, toplumlarımız da birçok kişinin görüşünden
etkilenerek yolunu buluyur, olgunlaşıyor. Mesele herkesin görüşünü
özgürce ifade edebilmesi değil, herkesin görüşüne ihtiyacımız olduğunu
idrak edemememizde.
Tarihimiz boyunca toplumlarımız nice rejim, nice din, nice dil
değiştirmiş. Biz hepsinin sonucu, hepsinin devamıyız. Mesele
beğenmediğimiz düşüncelerle ortaya çıkanlara tahammül etmek değil, tam
tersine onlara ulaşabilmenin koşullarını, düşüncenin ifadesinin
korkusuz ortamlarını mümkün kılmak. Birbirimizden öğrenerek
gelişebilmek.
Sonuçta doğru düşünce değil evrensel değerler var.
__________________ ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
|