Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Kur’an talebelerine I

( gündem karmaşası ve baş başalık)

selam ile

kur’an’a talip olmak ve kur’andan talep etmek, bizler için neler ifade etmekta, bu taliplik bizlerde alşıkanlık haline gelen ve söylemlein kabullei ve redleri halinde mi yoksa ahlakımızın bir yansıması mı ? talip olmak karşı olmak mı,varlık bir karşıtlığın neticesi mi yoksa başlı başına bir var oluş mu ? etraftaki olaylar arasında kendimizi ne kadar görebilip duyabiliyoruz,

vahiy sadece müşrik toplumun hasletlerini ve teslim olanların müşriklere kaşı gündemini konu edinmiyor aynı zamanda, vahye boyun eğen insanların kendi aralarında yapmaları gerekenleri ve izlemeleri gereken safhalardan bahsediyor, müşriklerle mücadele yöntemleri yanı sra saflar halinde olma projelerinden bahsediyor, musa ve fravun konuşması, musa ve israiloğulları münasebetleri ve evleri karşılıklı karargahlar edinme, meclisler, mescidler, edinme projelerinden bahsediyor,

kur’an talebeleri bu konularda ortak projelere ve hedeflere giremeden veya girmeden, kendilerini sonu gelmez bir döngü içerisinde buluyor veya kendini bu girdabın içine atıyor, etrafındaki insanların sorularına cevap aramak, yanlarında olanların zihinsel fantezilerine bir delil aramaktan kendilerini bir gündem karmaşası içerisinde buluveriyor ve bir süre sonra başkaları için okur, başkaları için konuşur, başkaları için düşünür hale geliyor.İçinden sıyrıldıkları gurupların kendilerine yönelttikleri alakalı alakasız, zamanlı zamansız, yerli yersiz sorularına cevaplar aramaktan, yol almaya imkanları kalmıyor, kur’an ile, kendileri ile, Rableri ile, Rableriye vahyi ile baş başa kalınamıyor,

bu halin rüzgarın savurduğu çöpten farkı kalmıyor, rüzgar sağdan esiyor dönülüyor mushafın sağına, orada bir yol tutturmuşken, bu sefer ters yönde bir rüzgar esiyor bu sefer mushaf’ın sl tarafına, rüzgar mushafın hangi yaprağını karşısına açsa o yaprak gündem olup soru ve srun teşkil ediyor, diğer zamanlar için bir ivme kalmıyor, hayatlarında karşılarına çıkmaları veya sorun teşkil etmeleri belki imkansız olan sorunlar ve konular gündeme giriyor bu sefer ayaklar yerden kesiliyor ve şartlı okumalar başlıyor,vahyi kendi düşünce sistemi içerisinde karşıdakine muhalif olacak veya farklı olmak adına okumalara sebep oluyor, var olanı görmekten çok aklında olanı görme çabası başlıyor,

bir örnekle ele alalım :

Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: "Rabbim bana kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar." (11)tahrim,
Ayşe’nin hadislerini kur’an’a arz etmekten, ayşe’nin hayatını okumaktan fravunun karısına sıra geliyor mu, kaç kişi duydunuz ağzından fravun’un karısı, ayşe’nin hadislerinden veya ayşe’nin hayatından daha çok gündem eden, ayşe’yi okuyup araştırmadan önce fravun’un karısı hakkında düşünüp tefekkür etmeli değil mi ? doğruya iki ulaşma vardır, bir yanlışları tek tek ele alır en son kalanı doğru edinir sağlama yaparsınız yada, kendiliğinden delilli olan yapışırsınız ve ona yapışırsınız, çevremizdekiler bizi ayşe’nin gündemine boğmaya çalışırken biz onların bu gündemine düşmeden fravun’un karısını gündem etmeliyiz,

Örnekler çoğaltılabilir ama genele dair bir yazı olduğu için uzatılmıyor, bu gündem karmaşası bir çok değeri ortadan kaldırıyor, sadece yanlışı tesbitle iş bitmiyor tabi, bu kargaşaya karşı yapılacak olan, aşamalı ve planlı hedefler konulması, bir kişi bir makale yazdı gündem o oldu, bir kişi bir soru sordu gündem o oldu şeklinde bir ilerlemeden çok, kıbleleri bir olanlar, saflarını sık tutup, ortak adımlar atma yollarına girebilmeli, bu şekilde kanalize olmadan, etrafımızdaki soru ve gündemleri vahyin sıralamasına, ortak gündemimize doğru çekebilmeliyiz, etrafa dair olarak yapılacak olan budur,
Kur’an talebelerinin kendi aralarında yapacakları ise, birbirlerine karşı olan sorumluluklarını unutmadan, paylaşım alanlarını arttırmak ve özgün hedefleri ortaya koyabilmektir, kendileri ile, kendi aralarında, vahiy ile, baş başa kalabilmeyi becerebilmeliyiz, ortak alanları ortak frekansları paylaşım alanlarına çekebilmeliyiz, beraber yapılacak işler tesbit edilmeli, birbirlerinin sorunları ve hayatları ile hassasiyet duymalı ve hiçbir şeye cevap aramadan sadece kendileri dinlenerek ağrıyan yere gidilmeli, etrafta sadece teybin edilecek adam aramaktan ziyade, saf olacak adamları da bulup ortaya çıkarmalı, sıralama toplumların ve bireylerin temel ve öncelikli yaralarına göre tesis edilerek kısa ve uzun vadede hedefler belirlenmeli, bu şekilde ne elini açıp büsbütün yoksun kalmak ne de sımsıkı kapayıp yerinmiş olmak yok, hem etrafımıza hem kendimize hem de birbirimize dair niyetlere girmeli, bu şekilde sağlıklı bir yürüyüş yapılmalı, kur’an talebeleri birbirlerini sadece fikir paylaştıkları iki ayaklı varlıklar olmaktan çıkarıp, hayata dair paylaşacaklarını konuşmalı,
Alemlerin rabbi olan Allah nur suresinde kendiliğinden parlak ve ışıklı bir çeragdan bahsediyor, bazı nesneler vardır hareketlilikleri başka nesnelere bağlıdır, kendilerine gelen etkiye oranla bir tepkimeye girerler, et ki yoksa tepki de hareketlilikte yoktur, teslim olanlar, her biri kendiliğinden hareketli ve parlak, ne karşıtların ne de yandaşların etkisini beklemeden, Müslümanların ilki olmakla emrolunduklarını hatırda tutarak, adım atmak için karşı tarafın tekmesini, yanındakinin dürtüklemesini beklemeden adım atmalı, hayat içerisinden çıkan bir çift basiretli bakışla Rableri ile indirdiği vasıtası ile sağlıklık bir beraberlik kurup, insanların sohbet masalarında çerez olmaktan kurtulup, sofrayı kendileri kurmalı,

(Devam edecek inş)


selam ve dua ile

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam ile

Umarım hepiniz iysinizdir,

Başkalarına kızarak, tepki duyarak var olanlar, kızdıkları , tepki duydukları, karşı duydukları yok olunca kaybolanlardır.varlıklarını başkalarına isbat etmeye çalışanlar isbat edemedikleri şeyi yok sayıp inkar edecektir,.öğrenmemiz gereken değerler, ahlak, sabır, düşünme ahlakı, ve eşyanın tabiatına uygunluk ve bütüncül yaklaşımlar,

Bir dönem bir markette kasiyer olarak çalışıyordum, bir gün anlaşıldığı kadarı ile acele bir işi olan, ve istediğini hemen bulmak isteyen bir müşteri kasaya doğru yanaştı ve sigara standına hızlı bir göz gezdirdi,, herhalde yok dedi, hangisi dedim, istediği sigaranın adını söyledi, ben de elimi standın alt tarafına uzattım ve istediği sigarayı uzattım ve ekledim göremediğiniz şey yok değildir.Karşılıklı tebessüm ettik ve daha sonra o müşteri gitti, bu kısa zamanda umarım hayra vesile olacak bir amel yapmışımdır,

Adam neden böyle davrandı? Öncelikle adamın acele bir işi vardı dış unsurlardan kaynaklanan bir acelecilikti bu yetişmesi gereken bir yer yetiştirmesi gereken bir işi olabilir, ihtiyaç duyduğu şeyi çabuk elde etmek istedi, karşısında duran sigara standını tam anlamı ile görebilecek bir yerde değildi, adamın bulunduğu yerden sigara standının alt kısımları tam olarak görünmüyordu, adam standın büyüklüğünü ve marketin kapasitesini aklının bir ucunda bulundurup mantıksal çıkarım yapacak kadar sabırlı ve soğukkanlı davranamıyordu,
Bunları neden anlattım?

Adam bir kur’an talebesi, sigara standı vahiy, ben Allah, göz gezdirmesi ve istemesi dua, benim ona görmediği şeyi vermem merhamet etmem,

Karşınızda duran vahye ihtiyaçlarınız oranı ile ve sizi dışardan acilen çağıran unsurların orantısı ile acele bir şekilde göz gezdirip, aradığınız şeyi görememeniz ve diğer unsurları gözden ırak tutmanız, marketin kapasitesi, standın büyüklüğü ve kasiyerin yetkinliği gibi, sizleri aramak istediğiniz şeyden mahrum bırakır ve istediğiniz şeyi göremediğiniz için yok sayar inkar edersiniz, böylece bizler mahrum bırakılmışlardan oluruz,

Vahye yaklaşırken öğreneceğimiz bir bakış budur, karşıtlarımıza kızarak ve onların acil sorularına acil cevaplar vermek için yaptığımız acil bakışlar bizleri şuna sevk edecektir, metinleri elimize alırız varlığımız karşıtlığımız olduğu için karşıtlarımıza karşıt bir sonuç ile haklılığımızı isbat ettiğimizi zannederiz, öğrenmemiz gereken dua Rabbim ilmimi arttır, bizleri bundan daha yakın bir doğruluk bilinci ve duyarlılık düzeyine ulaştır,

İçimizde çözemediğimiz gözlerimizin fark edemediği ama orda duran, ama içimizdeki ihtiyaç fazla iken orda duran ve teknik sebepler dolayısı ile görecek durumda olmadığımız şeyi, bulunduğumuz yeden, yaw bu market kocaman bir market, ve bu stand da büyük bir stand burada olmalı aradığım şey hele şu kasiyere bir soralım diye, Rabbimizle irtibata geçip, sabredenlerden olmaz isek, vahyin bireysel, bireysel ve toplumsal sürecini göz ardı ederek, bireysel ve toplumsal olguları, bireysel sürecin başında iken ihtiyaç zannederek yaklaşırsak o zaman, teknik olarak görmemiz imkansız olan olgular bizlere asla açılmayacak ve biz de onları yok zannedeceğiz, oysa kasiyere sorak, beyefendi şu ürün nerde acaba, bir adım ileri yürürseniz ve elinizi aşağı uzatırsanız göreceksiniz beyefendi cevabını alcağız, bu bir ikramdır ve bunu elde etmek için süreci bilmek ve doğru okumak lazımdır, sabır, haddini bilmek, yerini bilmek, istemesini bilmek, düşünmesini bilmek, göze almak, adım atmaya yorulmaya razı olmak, ahlakına uygun yaklaşmak ve güven duyarak tevekkül etmek,

Rableri ile iki yay kadar arası bir mesafeye sahip olan ve karanlıklarda uzak ve yakın mescidler arası zikir ile uyanık kalarak gece yürüyüşlerine çıkan mesai harcayan bir kişi salatı

Rahatca alış veriş yapıp, açıktan çağrı yapacak derecede kalabalık ve güçlü olan, yeryüzüne rahatca yayılıp rızıkını arıyacak kadar imkanlara sahip olan bir kalabalık toplantı salatını,

İnsanları uzak diyarlardan ancak araçlarla kat edilebilecek diyarlardan ortak bir mekana çağırabilecek kadar donanımlı ve uluslara hitap edecek kadar güç sahibi olan bir kalabalık ise haccı anlayabilir,

Dış unsurlar benden ne istiyor neye çağırıyor diye aceleye kapılmadan ben bu durumda ne yapmalıyım diyerek sabırla ve soğuk kanlılıkla düşünmenin ahlakına uygun, yaşamanın ahlakına uygun bir şekilde aklının bir ucunda bulundurması gereken unsurları göz önünde bulundurarak davranmalı, aradığı şey ihtiyacını giderecek şey mi yoksa ihtiyaç hissettiği şey mi, belki kasiyer ona beyefendi bakın yeni bir sigara var bunu daha önce denemediniz eminim, hem daha ucuz hem de ihtiyacınızı daha etkin giderecek, kaliteli de aynı zamanda diyecek, ve siz de asıl ihtiyacınızın ne olduğu göreceksiniz, sizden tekel 2000 istiyorlar, ama siz henüz 2000 içecek kadar kömürleşmiş cigerlere sahip değilsiniz, kasiyer bunu fark edecek ve buyurun beyefendi size west lıght, salat örneği sadece bir örnekti, bu gibi bir çok mesele vardır, her meseleye hemen cevap bulmak gerekmez sınırlarınızı belirleyin ve sınırlar içerisinde bazı meseleleri zamana bırakın, asıl olan kıblenizdir, ve asıl durmanız gereken yer ise kıblenizin neresi olduğudur, kıbleleri birbirinden farklı olan insanlar sınırları farklı olan insanlar sınırlar arası iç meseleleri birbirlerine fitne unsuru olarak kullanır,

Aynı marketten farklı bir kesit ile devam edelim inş,

Markete sıkça gelip giden bir müşteri var, genelde kendisine selam verirdim yani bir şekilde bir iletişim kurardık, bu durum onu onure ediyordu hissediyordum, kendini önemli bir insan gibi hissediyordu, bir gün yine kasaya geldive bu sefer iletişimimiz bir ileri safhaya taşıyayım dedim, nasılsınız? Teşekkür ederim ya sen? …….. bir süre sonra iş meselesi gündeme geldi, matematik öğretmenliği bölümü mezunu atama bekleyen genç bir öğretmen adayı idi, sonra bana döndü ve sordu, konuşma öyle bir hale geldi ki işte okumazsan böyle kasiyer olarak çalışırsın demeye getirdi adam, kendi değer yargılarında daha küçük olduğunu düşünerek ilk okul veya orta okul bekleyerek lise mezunu musun sen diye sordu, burnunun iyce büyüdüğünü hissettim, konuşmayı daha fazla uzatmadım, para üzerini verdim fişini verdim, arkamda liseyi yeni bitiren ve össye hazırlanan temiz yüzlü beni de çok seven bir genç vardı, hayır üniversite dedi, bir yandan da bana abi neden bir şey söylemiyorsun dedi, adam nasıl bir yanlış yaptığını anladı, ve durumu bozuntuya vermek, zor durumda kalmak istemiyorcasına marketten ayrıldı, amam kendi gerçekliğine şahitti ve bilgi hak edişti, her vaz geçiş bir hak edişti, orda bozulmayı göze alarak sorsaydı, yanlışından bedel ile dönseydi hak edecekti ama mahrum kaldı, şartlanmış bir insandı, bir market kasiyeri ise bu olsa olsa lise mezunu olur diye düşünüyordu veya bir insan kasiyerse bu onun yetersizliği ile alakalı idi, Bana gerçekliğimi öğrenmek için sormadı, bana kendi gündemini onaylatmak için yaklaştı ve sordu, bana bütüncül bakmadı, daha önce gördüğü parçalarla bana yaklaştı ve diğerleri önemsizdir diye düşündü, beni göremezdi çünkü kendini yeterli görüyordu, yetkin göryordu

Hayatlarımızın öne çıkan her bir parçası vahyin bir yerinde mutlaka vardır, ama bu vahyin ana mesajı olduğu anlamına gelmez, ve bizler de bu parçayı gerçek zanneder işte gündem budur, mesaj budur, ve yol budur deyip, diğerlerini arka plana atarsak kasiyer gencin gerçekliğinden mahrum kalırız, bizler yanlışımızdan zarara uğramayalım, bozulmayalım diye dönemez ve üzerinde duramaz isek, asla bütünü hak edemez anca durumu kurtarırız, günü kurtarırız,

Ben kur’an talebesi olurken selef camiadan çıktım, o yüzden vahyin ana mesajı bu değerlerin yanlışlığı ve bu değerlerin karşıtlığıdır,

Ben kur’an talebesi olmadan önce meyhaneden çıktım, o zaman vahyin gündemi ve mesajı, bu yanlış değeri ortadan kaldırmak ve bunun karışsına erdemli bir hayat koymaktır,

Ben kur’an talebesi olurken, tarikattan çıktım, şeyhin eteğini bıraktım, vahyin kulbuna yapıştım, o zaman vahyin gündemi bu değerlerin karşısında olmak ve yanlışlığını anlatmaktır,

Ben laik, seküler, modernist bir zümreden çıktım, o zaman vahyin gündemi budur,

Ben bizim mahallede bir kasiyer çocuk tanıdım, lise mezunu ve elinden bir iş gelmeyen bir çocuktu, bu karşımda duran kasiyerde bir lise mezunu ve yetersizlikten dolayı mecbur kalan bir gençtir,

Ben herhalde yanlış bir iş yaptım bu genç lise mezunu değil, ama şimdi bunu söylerse ben bozulacam ve karizmam çizilecek o yüzden en iysimi kasiyer olan gencin bir parçası ile konuştuk diğerlerine girmeden çıkmak,

Ben vahyin sadece geleneğe karşı olan kısımlarını almalıyım, moderniteye, müstekbir zümreye, azgınlara karşı olanını da ele alırsam, diğerlerini hiç konuşamayacam, bunlar bana zarar verecek, zaten genelde kasiyerler lise mezunu bu üni mezunu olsa ne olacak çok da önemli değil, vahyin arasında bu gibi değerleri de daha sonra ele alırım,

Ben vahyin sadece müstekbir zümreye karşı olanını ele almalıyım, herkes diğer yerlerini tutmuş burası boş,

Bu gibi parçacı, bölücü, şartlı, göz ardı edici, okumalar yaklaşımlar, bizleri asla ve asla doğruya ulaştırmayacaktır, bu gibi okumalar kendi gündemini ve parçasını vahyin bütünü zannetmek ve bölmekten başkası değildir,

Sabır, dua, süreç, düşünme, göze alma, bedel ödeme, doğruya ve gerçeğe meyilli olma, terk edebilme, vaz geçebilme,

Şirkin her türlüsüne karşı olmak, vahyin her alanına talip olmaktır kur’an talebesi olmak,

Yazı kur’an talebelerine ama yeri gelmişken, hocaları ikileyen üçlüyenlere de bir çift sözümü var,

Birinci örnekte ki adam, ne yaptı, markete girdi, marketin büyüklüğünü, kapasitesini, standın büyüklüğünü ve genişliğini, kasiyerin yetkinliğini göz önünde bulundurmadan,sigarayı alamdan çıkıp gidebilirdi, o sırada bir sürü market var ve bir sürü markete çağıran yaldızlı sözlerle dolu bir sürü reklam var diye bir başka markete gitseydi, o marketten ve o sigaradan mahrum kalacaktı,

Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için biz her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır. (KEHF SURESİ / 54)

Markete girdiniz kağıda yazıyor ibo burada ne ararsan var, sen yeteri kadar güven duymazsan, ve ben göremedim yok, o zaman başka markete gideyim dersen,

Şüphesiz, bu Kur'an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü'minlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir. (İSRA SURESİ / 9)

Bilmediğin yollara girmiş olursun ve durumun şuna benzer,

Allah'ın dışında başka veliler edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümcek örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı örümcek evidir; bir bilselerdi. (ANKEBUT SURESİ / 41)

Allah’a emanet olun

( devam edecek inş )


selam ve dua ile

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Kur’an Talebelerine III

Selam ile

Unutulan, karıştırılan, önemsenmeyen kavramlar, her şeyden çok tartışmacı ve duygusuz kalan insanlar, zihinlerine bir eşya gibi görüp, bilgi depolayan bir bilgisayar gibi görmek, sadece et ve kemikten oluşan, işiten gönülleri akleden kalpleri unutan,sosyal ahlak ve ilişkilerden uzak kalan  kur’an talebeleri,

Konuşmalarımız nasıl başlıyor, selam selam, şu nedir, buna ne diyorsun, bunu hakkında ne düşünüyorsun, ,,,,,,,,,,,,,,,, sağol ben de iiim,

En son ne zaman bir kur’an talebesinin hayatına dair bir bilgi içinize dert oldu, veya bırakın bunu ailenizin bir ferdi veya komuşunuz veya yakın çevreden bir adamın sorunu hakkında ne bildik öğrendik,

Bir ağabeyimiz vardı, gençler biri yanınıza geldi mi din anlatmadan önce adamın karnını bir yoklayın derdi, düşünsenize karşınıza günlerdir yarı aç gezen bir adam geliyor ve siz o’na yenmesi yasak olan yiyeceklerden bahsediyorsunuz, bak şunlar şunlar şunlar yasak yiyecekler ama bu gelenekciler var ya bu gelenekciler bir sürü haram çıkartmışlar sen onlara aldan ma,

Bir başka kur’an talebesi ile görüştüğüm de bana gittiği evlerde bir yolunu bulup, buzdolabına göz attığından ve evin durumunu buradan öğrendiğinden bahsediyordu, bu da ilginç eve girdiğimizde aklımıza ilk olarak kütüphaneye mi bakmak geliyor yoksa buzdolabına mı,

Sonra bir diğer kardeşin eline birkaç kilo portakal alıp hastanelerde kimsesiz insanları ziyarete gittiğinden bahsediyordu, bırak hastanede ki kimsesizi en yakınlarımız ile kardeşlerimiz ile ne kadar ilgili ve duyarlıyız,

Yan yana gelen kitaplar mı yan yana olan kurşun gibi kardeşler mi ?

"Bunun yorumundan bize haber ver. Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz." (YUSUF SURESİ / 36)

ey Yusuf sen fena halde bilgilisin ve eyle güzel tartışıyorsun ki hele şu rüyaya da bir el at, ?

biz seni iyilik edicilerden olarak görmekteyiz ?

Yusuf millet yanına gelsin için değil, sorumluluk gereği iyilik edici ıslah edici,

Tebliğ = laf sokmak ve devirmek, sert olmak = kaba olmak, yumuşak olmak = pısırık ve kaypak olmak, bahane olsun veya akletsinler umudu ile değil, tartışalım ve intikam alayım duygusu ile konuşmalar,

İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir. (FUSSİLET SURESİ / 34)

Kötülüğü iylikle uzaklaştır, karşımızdaki adamlar düşman olsa dost olmalarından sanki daha fazla mutluluk duyacak mış gibi öyle başlıyor ki konuşmalar ikili ilişkiler, adamın iman edesi olsa da iman etmeyesi geliyor o nasıl oluyorsa,

İçlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet görür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever. (MAİDE SURESİ / 13)

Dostlarımız hata yapsa tekmeye hazır düşmanlarımız doğruya yaklaşsa dışlamaya hazır vaziyette iken bu ayetlerden ne yapalım,

Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin. (KALEM SURESİ / 4)

Kim biz mi ?

Muhammed, Allah'ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur: İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'detmiştir. (FETİH SURESİ / 29)

Kardeşimize gösterdiğimiz duyarlılık ve hassasiyet teybin ettiğinizi birine gösterdiğiniz hassasiyet gibi mi, dine çağırılan insanlar aman ürkmesin diye bin takla, yanındaki adamın canı çıksın,

Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (AL-İ İMRAN SURESİ / 134)

O karşıdakine patlamak için hazır bomba olan bizler ne etsin bunları,

Evet, kardeşler, İslam doğru bilgi yanlış bilgi, değil, elerimiz deki metinlerde bu ayetler de var, unutmayalım lütfen, kendimize çevremize, karşımızdakine duyarlı olalım ve akademisyen edası ile her söze şu kelime şu kökten gelir ve şu kadar yerde geçer, veya kaset gibi alakalı alakasız ayetler ile anlamadan hüküm vermeyelim, meramım anlaşıldı umarım,

Selam ile