Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
2. resulullah'ın sahih sünneti fiil ve sözlerini, takrir ve sıfatlarını almamızı emretmektedirler.
resulullah, çeşitli hadis-i şeriflerinde bizlere sünnetine uymamızı, sünnetine tabi olduğumuz takdirde sapmayacağımızı, sünnetini zihninde muhafaza edemeyenlerin yazarak onu muhafaza etmelerini, ezberlenen sünnetinin insanlara nakledilmesini emretmiş ve sünnetine karşı çıkacakların kendilerini beğenen şımarık kişiler olacaklarını haber vermiştir.
a. resulullah'ın sünnetine uymamızı emreden hadisler:
"ben sizi bıraktığım müddetçe siz de beni bırakın. sizden önceki ümmetler çokça soru sormaları ve peygamberleriyle anlaşmazlığa düşmeleri yüzünden helak olmuşlardır. ben size bir şeyi yasaklarsam, ondan kaçının. bir şeyi de emredersem onu gücünüzün yettiği ölçüde yapın" [77]
diğer bir rivayette: "size konuştuğumda (hadis söylediğimde) benden alın, sizden öncekiler çokça soru sormalarından ve peygamberleriyle ihtilafa düşmelerinden dolayı helak olmuşlardır." [78]
irbad b. sariye diyor ki: "birgün resulullah bize namaz kıldırdı. sonra bize yöneldi ve bizlere öyle etkili bir vaaz etti ki, onun tesirinden gözler yaş döktü, kalpler ürperdi. bir kişi "ey allah'ın rasulü! bu vaaz vedalaşan bir insanın vaazı gibiydi. sen bize ne yapmamızı emredersin?" dedi. resulullah da buyurdu ki: "size allah'tan korkmanızı, habeşli bir köle dahi olsa, idarecinizi dinleyip ona itaat etmenizi tavsiye ederim. çünkü sizin benden sonra yaşayanlarınız çokça ihtilaflar görecektir. siz benim sünnetimden ve hidâyet üzere olan raşid halifelerin sünnetinden ayrılmayın. o sünnetlere sımsıkı sarılın ve azı dişlerinizi üzerlerine kenetleyin. sonradan uydurulan hususlardan kaçının. zira sonradan uydurulan herşey bid'attir. her bid'atte sapıklıktır." [79]
görüldüğü gibi, hadis-i şerifte bid'atlerden kaçınabilmek için resulullah'ın sünnetine ve raşid halifelerinin icma ve içtihadlarına uyulması emredilmektedir. pratikte bunlara uymayan mezheplerin sapıklıkları görülmektedir. başka delile ihtiyaç yoktur.
enes b. malik diyor ki: "resulullah bana buyurduki: "oğulcağızım! eğer sen kalbinde her hangi bir kimseyi aldatma isteği taşımayarak sabahlayabiliyor ve akşama erişebiliyorsan, bunu yap." sonra da bana buyurdu ki: "oğulcağızım bu benim sünnetimdir. kim benim sünnetimi ihya ederse, şüphesiz o beni sevmiş olur. kim de beni severse, benimle birlikte cennette olacaktır." [80]
görüldüğü gibi resulullah, kendisini sevmenin sünnetini ihya etmekle olacağını beyan etmiştir. onun sünnetine uymaksızın onu sevdiğini söyleyen nasıl doğru konuşmuş olur? zira bir insanı seven onun güzel amellerini yapmaya özenir. resulullah�ı sevip de onun güzel ahlâkını örneklendiren amellerini işlememek mümkün değildir.
resulullah, namaz ve hac gibi, ibadetlerin yapılma şekillerini kendisinden öğrenmemizi emrederek buyurmuştur ki: "benim nasıl namaz kıldığımı görüyorsanız o şekilde namaz kılın. namaz vakti geldiğinde biriniz ezan okusun. en yaşlınız imam olsun." [81]
cabir bin abdullah diyor ki: "ben, rasulullah devesine binmiş olarak şeytanı taşladığını gördüm. o diyordu ki, "ey insanlar! hac ibadetlerinizi benden alın. çünkü ben bilemiyorum belki de bu yılımdan sonra bir daha hac yapamam." [82]
"resulullah muaz b. cebel'i yemen'e vali olarak gönderdiğinde ona: "sana bir dava arz edildiğinde onun hakkında nasıl hüküm verirsin" diye sormuş. muaz da "allah'ın kitabıyla hüküm veririm" demiştir. resulullah: "eğer allah'ın kitabında bulamazsan (ne ile hüküm verirsin) deyince. muaz da: "resulullah'ın sürmeliyle" cevabını vermişti. hz. peygamber: "şayet resulullah'ın sünnetinde de allah'ın kitabında da meselenin hükmünü bulamazsan (ne yaparsın)" diye sormuş. muaz da: "görüşümle içtihad ederim ve bütün gayretimi harcamaktan geri durmam" demişti. [83]
b. sünnete uyulduğunda sapıklıktan ve cehennemden uzaklaşılacağını beyan eden hadisler:
"sizlere iki şey bıraktım. bu ikisine sarıldığınız müddetçe asla sapmazsınız. bunlar allah'ın kitabı ve peygamberinin sünnetidir." [84]
resulullah buyurdu ki: "bütün ümmetim cennete girecektir. ancak imtina edenler (diretenler) hariç." dediler ki: ey allah'ın rasulü! imtina eden kimdir? resulullah da: "bana karşı gelen imtina edendir" buyurmuştur." [85]
c. sünnetin muhafazası îçin yazılmalarına ruhsat veren hadisler:
abdullah b. amr diyor ki: "ben ezberlemek maksadıyla, resulullah'dan duyduğum her şeyi yazıyordum. kureyşliler beni bundan alıkoydular ve dediler ki: "resulullah'dan duyduğun herseyi nasü yazıyorsun? nihayet o da bir beşerdir. öfkeli olduğunda da konuşuyor. sakin iken de. bunun üzerine yazmaktan vaz geçtim ve meseleyi resulullah'a anlattım. o da parmağıyla ağzına işaret ederek buyurdu ki: "yaz. canım elinde olan allah'a yemin olsun ki, buradan haktan başka bir şey çıkmaz." [86]
ebu hureyre diyor ki: "resulullah'ın sahabelerinden hiçbir kimse, benden daha fazla hadis rivayet etmiş değildir. ancak abdullah bin amr hariçtir. çünkü o hadisleri yazıyordu. ben ise, yazmıyordum." [87]
resulullah mekke'nin fethinden sonra bir hutbe okudu. hutbesinde mekke'nin kutsallığını anlattı. bu hutbeyi dinleyen yemen halkından ebu şah isimli bir zat ayağa kalktı ve dedi ki: "ey allah'ın rasulü! bu söylediklerini bana yazılı olarak verir misin? resulullah da buyurdu ki: bunu ebu şah'a yazın� [88]
yine resulullah, ezberlediği hadisleri unutmasından şikâyetçi olan bir zata eliyle yazıyı göstererek buyurmuştur ki: "sağ elinle yardımlaş" [89]
görüldüğü gibi resulullah, zaman zaman hadislerin yazılmasını emretmiştir. bu da sünnetin delil olduğunu gösterir. aksi takdirde delil olmayacak şeylerin yazılmasını emretmesi anlamsız olurdu ki, bu da resulullah'a layık olmayan bir husustur.
d. ezberlenen sünnetinin insanlara aktarılmasını emreden hadisler:
zeyd bin sabit resulullah'ın şöyle buyurduğunu işittiğini söylemiştir: "allah, bizden bir hadis duyup da onu tebliğ edinceye kadar muhafaza eden kişinin yüzünü ak eylesin. nice kendisinden daha fakih (âlim) olanlara fıkhı (ilmi) taşıyanlar vardır. nice fıkhı taşıyıp nakleden vardır ki, kendisi fakih değildir.� [90]
3. sahabeler, sünnetin şer'î delil olduğu inancını taşımışlardır
bu nedenle sahabeler, resulullah bir şey yapınca hemen ona tabi olmaya koşuyorlar, onun yaptığı işin kendilerini bağlayıcı olup olmadığını araştırma ihtiyacı dahi hissetmiyorlardı. ancak resulullah, bazı özel fiillerinin sahabeleri bağlamadığını açıklıyor ve bu fiillerinde kendisine tabi olmamaları gerektiğini beyan ediyordu. buna örnek olarak şu hadisleri zikretmek mümkündür.
ebu said el-hudri diyor ki: "resulullah bir zaman sahabelerine namaz kıldırırken papuçlarını çıkardı ve sol tarafına koydu. cemaat bunu görünce onlar da papuçlarını çıkarıp attılar.
resulullah namazını bitirince onlara: "sizi papuçlarınızı atmaya sevk eden sebeb nedir?" diye sordu. "biz senin onları çıkarıp attığını gördük, biz de attık" dediler. resulullah (sav) de buyurdu ki: "bana cibril (as) geldi ve papuçlarımda pislik bulunduğunu bildirdi. sizden biriniz mescide geldiği zaman papuçlarına baksın. onlarda br pislik veya eziyet verecek bir şey görürse, onu silsin ve onlarla namazını kılsın." [91]
hz. aişe diyor ki: "resulullah bir gece mescitte namaz (teravih namazı) kıldı. insanlar da onun kıldığı namazı kıldılar. ertesi gün de o namazı kıldı. bu defa insanlar oldukça çoğaldı. sonra insanlar üçüncü veya dördüncü gecede toplandılar. resulullah onların yanma gitmedi. sabah olunca buyurdu ki: "sizin ne yaptığınızı gördüm. sizin yanınıza gelmeme engel olan tek sebep, bu namazın size farz kılınacağından korkmamdır" bu olay ramazan ayında olmuştu." [92]
görüldüğü gibi sahabiler, nafile ibadetlerde bile hemen resulullah'a uymuşlar ve onun yaptığını yapmaya çalışmışlardır.
abdullah b. ömer diyor ki: "resulullah, arasını açmaksızın (hiç iftar etmeksizin) oruç tutmaya devam etti. insanlar da arasını açmadan oruç tutmaya devam ettiler. fakat bu onlara zor geldi. bunun üzerine resulullah onlara açmadan oruç tutmalarını yasakladı. onlar da dediler ki: "sen de hiç açmadan oruç tutuyorsun."
bunun üzerine resulullah buyurdu ki: "ben sizin gibi değilim. ben devamlı yedirilip içiriliyorum." [93] diğer bir rivayette "...beni rabbim yediriyor ve içiriyor� buyurmuştur [94] elbetteki sahabeler resulullah'a tabi olmanın gerekli olup olmadığını bizlerden daha iyi biliyorlardı ve gerekli olduğunu idrak ettiklerinden resulullah'a hemen tabî oluyorlardı. bizlere ne oluyor da bunu kabullenmemeye çareler arıyoruz. kendimizi sahabelerden daha anlayışlı görüyoruz?
4. sünnetin delil olmayacağını söyleyen hasta kalpliler:
peygamber efendimiz, hadislerle amel etmeyecek olan kişilerin nasıl insanlar olacaklarını bizlere tanıtmış ve bu gibi insanlardan uzak olmamızı beyan etmiştir. bu hususta ebu rafi [95] resulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "sakın sizden birinizi koltuğuna yaslanmış otururken, kendisine emrettiğimiz veya yasakladığımız hususlardan bir husus geldiğinde "biz bunu bilmiyoruz. biz allah'ın kitabında ne bulduksa ona tabi oluruz" diyen biri olarak görmeyeyim." [96]
mikdam b. mâdi kerib ise resulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. "dikkat edin! bana kitap, bir de onun kadarı (vahyi gayri metluv) verilmiştir. yakında karnı tok olan ve koltuğuna yaslanan bir kişi: "siz sadece bu kur'an'a sarılın. siz onda neyin helal olduğunu görürseniz onu helal sayın ve neyin de haram olduğunu görürseniz onu haram sayın" diyecektir. dikkat edin! ehlî eşeklerin etleri size helal değildir. köpek dişi bulunan yırtıcı hayvanların etleri de helal değildir." [97] diğer bir rivayette şöyledir. "dikkat edin olabilir ki, koltuğuna yaslanan bir kimseye benim hadisim ulaşır. o da der ki: "bizimle sizin aranızda allah'ın kitabı bulunmaktadır. onda neyin helal olduğunu görürsek onu helal sayarız. neyin de haram olduğunu görürsek onu haram sayarız." dikkat edin. allah'ın rasulünün haram kıldığı allah'ın haram kıldığı gibidir." [98]
bütün bunlardan sonra peygamberi hafife almayı ve onun sünnetini red etmeyi, bir modernlik sayan, kendilerinin de aydın ve ileri görüşlü oldukları vehmine kapılan bir kısım zayıf iradeli taklitçilere şunu hatırlatmada fayda vardır. sizler resulullah'ın sünnetini reddederek biryere varamazsınız? islâm'a hizmet etmeniz yerine ona şüpheler sokmuş oluyorsunuz. resulullah'ı devre dışı bırakarak, kur'an'ı felsefi görüşleriyle açıklamaya çalışan şımarıklara zemin hazırlıyorsunuz. içinizden kâfirlere şirin görünme hastalığına yakalananlar da şunu iyi bilsinler ki, bu halleriyle onlara yaranamazlar. müslüman olduğunuzu söylediğiniz müddetçe sizler onların nezdinde gericisiniz. örümcek kafalısınız. yobazsınız. mürtecisiniz. o halde nedir sizin bu haliniz? kimlere hizmet ediyorsunuz? iyi niyetli olmanız yeterli değildir. biraz da kafanızı çalıştırıp bilgisizliğinizi anlayınız. aczinizi itiraf ediniz. allah'ın elçisinin önüne geçmekten hayâ ediniz ve şu âyetin sesine kulak veriniz:
"ey iman edenler! allah'ın ve rasulünün önüne geçmeyin. allah'dan korkun. şüphesiz ki allah, işiten ve bilendir." [99]
diğer yönden başka bir takım müminler de "orta yolu tutalım. hadisleri ne tamamen reddedelim. ne de sahih denen her hadisi alalım. hadislerin mütevatir olanlarını alalım. diğerlerini yedek bir kaynak kabul edelim. aklımıza ve mantığımıza uyarsa onları alırız. şayet uymazlarsa almayız. mütevatir hadisler de parmak sayılarım geçmez" şeklinde iddialarla ortaya çıkmaktadırlar. aslında bunlarla hadisleri tamamen reddedenler arasında pratikte pek fark yoktur. çünkü bunlar da yalnız kendi ölçülerine göre mütevatir saydıkları bir kaç hadisi kayıtsız şartsız kabullenmekte, diğer sahih hadislerin kabullenilmesinde akıllarını hakem kılmaktadırlar. bunlara şunu sormak yerinde olur: "sizler mütevatir olmayan sahih hadislerin kabul edilip veya edilmeyeceği hususunda aklınızı hakem kılıyorsunuz. ancak sizlerin her biriniz diğerinden farklı düşünüyorsunuz. şimdi müslümanlar peygamberlerinin hadisini bırakıp da sizlerden hanginizin aklını esas alsınlar. çünkü her biriniz kendi aklının daha üstün olduğunu iddia ediyor. yoksa sizler, müslümanların ittifak içinde olmalarından rahatsız mı oluyorsunuz? müslüman olmanız dolayısıyla hakkınızda böyle bir kanaate varmak istemiyoruz. fakat davranışlarınız insanları buna sürüklüyor. bırakın bu meseleleri de akıllarınızın enerjilerini müslümanlara faydalı olacak meselelere harcayın. zira islâm dini, akılların mahsulü bir din değil, nakillerin ortaya koyduğu bir dindir. akıllarınızı nasları anlamada kullanınız. onları yargılamada kullanmayınız. çünkü akıllarınız nasları yargılayacak güçte değildir. âyette buyurulduğu gibi: "size ilimden sadece az bir pay verilmiştir.� [100]
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
evet herkes önyargısız okusun ben cevap beklemiyorum okunmasını istiyorum, hem sizin yazdıklarınızı hem bizim yazdıklarımızı okyup aklı selim bir şekilde değerlendirmede bulunsun bu yeter bana...
selam hanif dostlara olsun bay selimbay sünnet deyip duruyonuz daha önce senin gibi ehli sünnet dininden olan kişiye sünnetin ne olduğunu sormuştum cevap yazmadı alakasız şeyler yazdı sana sormayacam söyleyecem inşaallah derin derin düşünürsün ve kendine gelirsin kuranda anlatılan sünnet allahın sünneti ve sünnet demek kanun demek yani allahın sünneti(kanunu)peygamberin sünneti (kanunu)değil anlaşıldımı kuranda ne diyor allaha çağırandan daha güzel sözlü kimdir yani allaha çağıracaz yoksa dört hak mezhep diye sonradan uydurulan sahte dinlere değil hem HAK tektir nasıl oluyor dört hak mezhep tamamiyle saçmalık ha bizim dediklerimizi beğenmeyebilirsin serbestsin dinde zorlama yoktur ne diyor kuranı kerimde ([109.006] [DI] «Sizin dininiz size, benim dinim banadır.»)sen sonradan uydurulan hadis dinine devam et bizde kurandaki allahın dinine devam edelim nasıl olsa ahirette herşey meydana çıkacak o zaman herşey belli olur ona göre iş işten geçmeden allahın dinine dönün veya bizimle uğraşmayın çünü biz allahın ipine yani kurana tutunmuşuz siz falana filana birde şu ayetler üzerinde derin derin düşün ( [007.003] [DV] Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz)([029.041] [DV] Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi)bak ben sana kurandan ayet söylüyorum şimdilik bu kadar anlayana kuran yeter.
__________________ uyun sizden bir ücret istemeyen o zatlaraki ki onlar hidayete ermişlerdir.36 yasin suresi 21 ayet
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selimbay kardesim,
Hadis kitaplarini da, mezhep kitaplarinida, Geylaniyide Mevlanayida okudum.. 1-2 ay degil hemde, senelerce.. Kil aldirmiyordum, senin gibi Ehl-i Sunnet zihniyetinden, sanki Allah Kuran'da 4 mezhep haktir demiscesine.. Ne mi oldu sonra..
Recm ayetinin oldugu sahifeyi yiyen keci var ya hani.. !
Iste, o geldi yanima, keci haliyle anlatti durdu bana.. Ben yimedim vallahi diye.. Baktim, kecicegiz dogru soyluyor.. Keci deriyi niye yesin, ahirda arpa ot saman varken.. Keciyi beraat ettirdim, kendi "Ben" mahkememde.. Simdi o keci otlaginda yayiliyor, arkadaslariyla..
Katılma Tarihi: 25 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 156
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Siz diyorsunuz ki; Kuran dan ayet söylüyorum. ne manada söyleğini de açıkla da bilelim. yoksa itiraz ettiğin mezheplerden birini savunuyor olmayasın? Zira Mutezile de benzer görüşler idda ediyordu. Ehli sünnet yolu Kuran ve Peygamber e uyma yoludur. Aradaki fark; biz Kuranı, nakil (hadis ve icma) ve aklı kullanarak izah ediyoruz. sizler, Kuranı kendi anladığınız kadarıyla izah ediyorsunuz. bizler, Kurandan en iyi hükmü ve uygulamayı Peygamber çıkarmıştır diyoruz. sizler, kendinizin daha iyisini çıkaracağınızı mı sanıyorsunuz?
__________________ Artık sadece kainat kitabını okuyorum. Daima Rabbime teşekkür ederek.
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ihlaslı bir kul (!)
Siz sünnet inkarcıları, sünnet/hadis düşmanlıklarını masum bir havaya
büründürmek için, hadislerin Kur'ân'ın yanında değersiz olduğunu,
kendinizin Kur'ân'a ve Allah'ın emirlerine aşırı değer verdiğinizi
söylemektesiniz. Mevdudî'nin ifâde ettiği gibi, menfur oyunlarına
Allah'ın kitabını alet etmektesiniz. (Sünnetin Anayasal Niteliği, s.138)
Kur'ân, İslâm dininin en önemli bilgi kaynağı olmakla birlikte, tek
bilgi kaynağı değildir. Kur'ân'ı tebliğ eden, onun yaşayan bir tefsiri
olan Resûlullah’ı devre dışı bırakarak insanları Kur'ân'a yöneltmek
iddiası kadar gülünç bir iddia düşünülemez.
Kur'ân, her türlü sözü dinlemeye ve en güzeline tâbi olmaya çağırır. (Zümer, 18)
"Allah size bilmediklerinizi açıklamak ve sizi sizden öncekilerin
sünnetlerine iletmek istiyor" (Nisa, 26) âyetinde olduğu gibi,
Müslümanları, hidâyet üzere olan önceki ümmetlerin hayat nizamına
çağırır. Böyle iken, insanlara örnek olarak gösterdiği, (Ahzab, 21) en
yüce ahlakın sahibi olduğunu bildirdiği (Kalem, 4) Resulünün
sünnetlerine uyulmasını hiç istemez mi?
Bizzat Kur'ân'ın sünnete önem verdiğini ve Müslümanları Resûlullaha
uymaya çağırdığı düşünülürse, böyle bir fikrin ne derece asılsız olduğu
kendiliğinden anlaşılır ve "Kur'ân'daki İslâm"ı savunanların, Kur'ân'la
nasıl tezata düştüğü görülür.
bay selimbay ve kütüpaneci sizin anlayışınız kıtmı ben ne diyom siz ne anlıyonuz sizinle ben neyi tartışacamki siz aklınızı hiç kullanmıyonuzki allah ne diyor kuranda (010.100] [E1] Allah'ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır!)allahın size verdiği aklınızı kullanın öyle konuşun akıl devreden çıktımı böyle oluyor ben diyorumki yani kuran sünnet allahındır peygamberin değil siz hala sünnet peygamberin diyonuz siz işinize bakın biz işimize bakalım yani yine yazacam (SİZİN DİNİNİZ SİZE BENİM DİNİM BANADIR)HAYDİ SELAMETLE.
__________________ uyun sizden bir ücret istemeyen o zatlaraki ki onlar hidayete ermişlerdir.36 yasin suresi 21 ayet
selam,kardeslerim bu TARTISMALAR ilk degildir,son da olmayacakdir,tüm sorunlariniza DIN hakkinda,yani,ilk yaratilisdan ebdiyata kadar sorunlarinizi bizzat Allah ve resülüne sorunuz!!Sura suresindeki 12den 16ayete kadar kismi IYI okuyup anlamnizi dilerim Insallah,yada tümünü okuyun ve 13ci ayet üzerinde derin derin düsünün,insallah baya seyleri görebilirsiniz.
Dinin sahibi Allah dir,onun disinda Din de eklemeler cikarmalar,yasa koymalar vs vs.kimsenin haddi olamaz,ister Resul/nebi olsun isterse hz,sahislari.....ben bunu son yillarda iyiyce anladim.zuhruf 44 ayetini iyice algiyalim insallah...
selametle.
Not:konulari fihristen arastiripöylece basliklar asmak daha iyi olur,düsüncesindeyim.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma