Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam
Bu, genelde bu ülke insanına hitap eden bir yazıdır. Kimse özel olarak üstüne alınmasın. Ya da forum olarak üstünüze alınmayın.
Put savaşları... Kaynağı anlamadığımız sürece asla alet olmaktan kurtulamayacağız. Tanrının yardımı gelene kadar belki en güvenli yer yine kendi vicdanımız. Belki böylece alet olmaktan kurtuluruz.
Bugün Türkiyenin geleceğine oynayan en büyük iki tane idol var. Her ikisi de zaman zaman iyiliğe, zaman zaman da batıla ve kötülüğe kullanılmış olan. Vicdan en güvenilir yer demiştim. Basit düşünmeyi küçümsememek gerekir. Üniversiteye başörtüsüyle girmek isteyen kıza engel olmak vicdansızlıktır. Bu kadar basit. Gerisi... Buna karşı bütün insanlığın ortak değerleri adına karşı çıkanlar doğru olanı yapıyor. Başka niyetlerle mücadele edenler ise o mücadelenin saflığını bozuyor. İşte bu yüzden kutuplaşmalar oluyor.
Hakkınızı ararken kullanacağınız ifade “başörtüsü Allah’ın emridir” olmamalı. Yoksa itiraz etmek zorunda kalırız ki gereksiz bir tartışmadır sürer gider. Bunun yerinde “inandığımız gibi yaşamak hakkımızdır” olmalı. Buna itiraz edebilecek kimse yoktur. Hatta başörtüsü takmamayı ağır suçlarla bir tutan var. Bunlar gereksiz yere tartışmaları alevlendiren ve bu mücadeleyi baltalayan yaklaşımlardır. Bu mağduriyeti yaşayan kızlara hiçbir yardımı olmuyor.
Şunu görmeliyiz; bu tartışmayı her iki tarafın idolsever (her putperest müşrik değildir) önderlerinden bazıları kendi çıkarları için kullanıyor. Sanıyor musunuz başörtüsü sorununun halledilmesini ve bu kızların rahata ermesi isteniyor! Hayır bu istenmiyor. En azından bilinç altında. Çünkü suçlayacak bir malzeme olması lazım. Sisteme bir yerden vurmak gerekiyor. “Bakın, Allahsızlar başörtüsünü yasakladı” denecek çünkü. Sistemin iyi işlemesi istenmiyor. Eğer birileri bu sistemdeki eksikliklerle vicdan ve insanlığın ortak değerleri adına mücadele ederse ve sistemdeki sorunları giderirse bu onlar için en büyük felaket olur. Çünkü bundan sonra şeriat (Aslında Muhammedî şeriat) için cihad etme adına tüm argümanlarını kaybetmiş olacaklar. Kızlar üniversite okumayacakmış. Aslında onlar bunu zaten istemez. Onlar için kızlar evden dışarı bile çıkmamalı. Gelenekçilerin itibar ettikleri sağlam kaynaklar hayati bir gerekçe olmadıkça kadınların kendi başlarına ve kararlarıyla evden çıkmasına izin vermez. Okumak da neymiş! Kadınların yeri evidir, evde çocuk doğurmak ve erkeği memnun etmektir.
Öte taraf da istemiyor. Çünkü bu şeriatçıları sürekli kışkırtıp halkın önüne sunmak ve sergilemek, böylece halkı korkutmak gerekiyor ki böylece kendilerinin yıllardır bu ülke insanını nasıl sömürdükleri fark edilmesin. Hiçbir vizyon sahibi olmadan karanlık bir geleceğe doğru ilerlediğimiz fark edilmesin. İşte bu nedenle asla şeriatçılarla kavga araçlarının tükenmemesi gerekiyor. Böylece diğer özgürlüklerin de konuşulması gecikecek. Böylece ne Kürt sorunun halledebileceğiz, ne de diğer insan hakları ihlallerini. Maalesef fanatikler bu oyuna gelip keskin söylemlerini hemen ortaya döktüler. Belki de onların bilinçaltında İran tipi bir devrim var. Ben bu şüpheyi duyarken geniş halk kesimini bununla korkutmak zor olmasa gerek. Başörtüsü sorununu da taraftar toplamaya alet etmek ister gibi görünüyorlar.
Bazılarınıza insanlığın yükselen ortak değerleri adına mücadele etmek dine aykırı gelebilir. Öylelerine söyleceğim şu: Dininizin doğru olduğundan emin misiniz? Ya da dininizi doğru tanıdığınızdan emin misiniz? Eğer böyle inanıyorsanız iddia ediyorum ki birçoğunuz ne insanlığın tarihini, ne vahyin tarihini gerektiği gibi biliyorsunuz. Bunlarla ilgili size ezberletilenlere sorgusuz sualsiz inandınız ve hemen size dayatılanlara iman ettiniz. İnsanlığın yükselen ortak değerleri ile İslam tam bir uyum içindedir; demokrasi hariç. O yükselen bir değer değil koca bir aldatmacadır. Bunu sonra başka yazılarımla açıklayacağım. Sanmayın ki o güvendiğiniz “alimler” ya da diyanet dini size doğru öğretebilir. Herşeyden önce kendileri bilmez. Onlar ne gerçekleri olduğu gibi söyleyebilirler ne de size bir çıkış yolu gösterebilirler. Onlar sadece kendilerine bir rol arıyorlar; işte bu yüzdendir ki keskin çizgilerle konuşuyorlar. İşte bu yüzdendir ki kendi idollerine destek olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Çünkü bu idollerin etrafında bir sürü insan toplanmıştır. Bu idollerin uzağında kalanların sesini duymayan, arkalarını dönmüş ve kulaklarını tıkamış bir sürü insan. Tanrıya arkalarını dönmüş bir sürü insan. Eğer onlardan uzaklaşırlarsa kendi sesleri de duyulmayacak. Halkı oyalayan bu “alimler” kadar yönünü onlara dönüp kendilerine onlardan bir hayır geleceğine inananlar da suçludur. Çünkü Tanrı katında insanların en sevimsizi müşrikler ve aklını kullanmayanlardır. Bu putlar sorgulanmaya başladığı zaman “alimler” hemen onları cilalar ve yeni bir oyalama başlamış olur. Tabi bunun getirisi o “alimin” ün ve taraftar kazanmasıdır. Putları yıkmaya çalışanlar da ün kazanır ama seveninden çok nefret edeni vardır. Onlar çoğu zaman yalnızdırlar ve haksız düşmanlıklara maruz kalırlar.
İdoller güçlüdür. Hele Tanrının unutulduğu bu devirde çok daha güçlü. Modern Türkiye, Osmanlıdan miras aldığı idol(ler) ile başa çıkamadı. Oysa yükselen insalık değerlerini görüyor ve kendinin bu dünyadan dışlanacağını anlıyordu. Bu sebeple kendi idolünü, dokunulmazını, kutsalını... oluşturdu. Buna mecburdu. Aksi halde bu idol(ler) zamanla tekrar eski gücünü kazanacak ve insanları teker teker ele geçirecek, ondan sonrası malum... Demokraside bu işler böyledir. Çünkü insanlar kalabalıklar karşısında yalnızdır. Bu yüzden demokrasinin ayakta kalması için tek çare yönetilecek bilinçsiz kitleler toplamaktır. Bilinçsiz kitleler ideolojiler ve idoller etrafında toplanırlar. İşte bu yüzden insanlık kendine her ideolojilere ve putlara karşı yeni mücadelede sürekli put üretir durur. Peki Tanrı adına, gerçek Tanrının sistemi adına kim mücadele eder?
Bazıları demokrasiyi Tanrının sistemi zannetti. Oysa demokrasi = bilinçsiz kitle yönetimidir. Bu kitleleri kolayca idare eden mekanizmaları elinde tutan bazı dokunulmazların iktidarıdır. Size gerçek Tanrının sistemini anlatacağım.
Nasıl mücadele edileceğine gelince yine insanlığın yükselen değerleri kullanılarak mücadele edilecektir. Bunun dışında her kim işin içine başka birşey karıştırırsa diğer özgürlük arayışı içinde olanlara bilerek ya da bilmeyerek çelme takmış olur. Diğer özgürlük arayışı içinde olanların yolunu tıkamış olur. Özgürlük ve insan hakları paket halinde istenecektir. Teker teker değil. Ve bu hakları isteyenler herkesin hakkını da kendi hakkı gibi savunacaktır. Aksi halde kitle yönetim mekanizmalarını elinde tutanların oyuncağı olmaya mahkum olursunuz. Aksi halde Türkiyede bu kavgalar hiç bitmez.
Bazıları putları hedef alarak işleri düzelteceğini sanıyor. Hayır! Sadece putların en büyüğüne, en eskisine destek verirsiniz. Başka bir işe yaramaz. Putlara saldırmak bir diğerine yardımdan başka bir işe yaramaz. İşte bu yüzden sisteme saldırmayın. Sistemin sözleşmelerini, sözlerini, vaadlerini yerine getirmesini isteyin. Çünkü adı demokrasi değil mi? sistem özgürlük vaad etmedi mi, insan hakları vaad etmedi mi? Bu vaadlerin peşinde koşan her kesimle birlik olup bunları talep edin. Aksi halde “böl ve fethet” politikasının kurbanı olursunuz. Put savaşlarının aleti olmayın. Yoksa bilmemkaçıncı put savaşlarında tekrar görüşmek üzere... Eğer sisteme saldırırsanız, herkesin gizli bir ajandası olursa asla bu işin içinden çıkamayız. Herkes kendi kutsal savaşını bir yana bırakmak zorunda. Pratik olarak olmayacak şeylerin teorisini kurmanın anlamı yok. Sistemi yıkmak gibi bir amaç asla olmamalı.
Yakında yaşanan Humeyni seven başörtülü kızımız tam bu idol savaşlarının güzel bir örneğidir. O kızı asla suçlamıyorum. Çünkü o ne dünya tarihini bilir, ne Türk tarihini, ne yakın tarihi, ne uzak tarihi, ne İranı bilir ne de Türkiyenin yakın tarihini. Onu öyle berbat bir eğitim sisteminin içinden geçirdik ki özgür düşünceyi ona unutturduk. Kimse ona gerçekleri olduğu gibi anlatmadı. Herkes beynini bir taraftan yıkamaya çalıştı. Sonuçta idollerin kölesi oldu. O ne Atatürk’ü tanır ne de Humeyniyi. Ona göre Atatürk üniversite başında dikilip onu gördüğü zaman yüzünü ekşiten, “hop, bu kıyafetle buraya giremezsin” diyen taştan bir adam. Ve yine ona göre Humeyni Türkiye için model oluşturabilecek bir “İslam” devrimin büyük lideri. O kıza sevgi ve şefkatle yaklaşıp gerçekleri anlatmaktır bizim görevimiz. Cahilliğini yüzüne vurup hakaret etmek, “işte sizler hep böylesiniz” diye aşağılamak değil. Hele hele bazı cemaatlerin yaptığı gibi ajanlıkla suçlamak hiç değil. İşte bunlar bizim eğitim sistemimizin ürünüdür. Bitmeyen put savaşlarının gölgesindeki eğitim sisteminin ürünü. Kimi din tarafından, kimi yakın tarih tarafından bulaşarak kendi idollerinin propagandalarını yaptıkları çarpık, özgür düşünce katili eğitim sisteminin.
Artık bu put savaşlarına bir son vermek sizin elinizde. Bunun tek yolu ortak değerler altında birleşmek. Geriye yöntem kalıyor. Bunu da size anlatacağım. Dikkat edin! Bu ortak değerleri bazıları ortak idoller şeklinde tercüme etmeye çalışıyor. Sakın bu oyuna gelmeyin. Dört “hak” mezhep gibi iki “hak” put üretmelerine izin vermeyin. Buna sakın fırsat vermeyin.
|