Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 29 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 115
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sorular - Cevaplar Bölümü / Y. Nuri Öztürk
Bankaya yatırılan paranın bir miktar karşılığını almak faiz midir? Enflasyon sıfır olmadıkça banka faizi haram değildir.
Enflasyonu aşmamak kaydıyla banka faizi haram olmaz diyorsunuz ancak enflasyonun bir nedeni de faizdir. Nasıl açıklıyor- sunuz? Enflasyonun nedeni olan faiz, enflasyonun üstünde alınan kredi faizleridir. Bununla birlikte banka sistemi var oldukça bu saptırmalar ve haksız kazançlar hep var olacaktır. Elbette ki ideal olan, bankasız bir dünyadır. Ancak böyle bir dünya kur- amıyoruz diye hayatın dışına çıkamayız.
Enflasyon oranını aşmayan faiz haram olmaz diyorsunuz. Enflasyonun sebebi faiz ise ne olacak? Enflasyonun sebebi ne olursa olsun İslam, paranın durduğu yerde tükenmesine seyirci kalmaz. Çünkü İslam’da temel ilke- lerden biri de "malın korunması" ilkesidir.
Enflasyonun kronikleştiği bir ülkede, banka faizi, repo, hazine bonosu, borsa haram mıdır? Enflasyon oranını aşmamak şartıyla saydıklarınızın hiçbiri haram değildir.
İslam'da emeksiz kazanç haramdır, bunu siz de söylüyorsunuz. Fakat banka faizi haram değildir, diyorsunuz. Buna bir açık- lama getirir misiniz? Banka faizi emeksiz kazanç değildir. Emek mahsulü olan paranızın çalıştırılmasından elde edilen nemadır. Ancak bu faiz, enflasyon miktarını aşamaz.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Arkadaşlar,
Öyle faiz haramdırezberi ile kestirip atmak olmuyor.
Kur’an daki riba kavramı acaba bugünkü faizi ne kadar karşılıyor. Bunlar tartışılmalı.
Ayrıca Allah Kur’anda hiçbir günah için Ribaya olduğu gibi tehditte bulunmammış, riba yiyen ve bunu ticaretle eş tutanısonsuz cehennem cezası ile tehdit etmiştir. Ceza çok ürkütücüdür. Ama günümüzün de bir gerçeği vardır.
Öncelikle bugünkü ekonomi Kapitalist ekonomidir. Kapitalist ekonomi sanayii devrimi ile ortaya çıkmıştır. Ondan evvelköleci, feodal, merkantilist, fizyokrat ekonomiler vardı. Osmanlının ekonomisi de Asya tipi üretim tarzıdiye adlandırılmaktaydı. 1700 lerin sonu, 1800 lerin başında Endüstri devriminin başlaması ileKapitalizm başladı. Kapitalist dönemleri de Klasikler (1800-1930 lar ), Keynesyenler (1930 lar -1980), Monetaristler (1980 ler - günümüz)olarak sınıflandırabiliriz.
Hristiyanlıkta da , Yahudilikte de faiz yasağı vardır. Ancak Yahudiler , bu yasağı sadece kendi içlerinde uygulamış yani yahudi yahudi olandan faiz almamış, yahudi olmayandan faiz almayıdine aykırı görmemiştir. Onların Tevratın da da böyle yazar.
Hristiyanlar faiz yasağını 1800 lere kadar uygulamış. 1800 lerde buhar gücünün sanayii ye uygulanması ile fabrikalar kurulmaya başlanmış. Bunların kurulması, geliştirilmesi için iş adamları paraya ihtiyaç duymuş. Tarihte ilk olarak mevduat bankaları açılmıştır. Tabii bu bankalar, esas işi ticaret ve sanayii olmayan kesimin tasarruflarını değerlendirmek amacıyla kurulmuş, kişilerin küçük tasarrufları , birleştirilerek iş adamlarına büyük krediler şeklinde verilmiş ve sonuçta bu faaliyette bulunan kurum ve kişilerin bundan menfaat sağlaması, bu çarkı döndürmesiiçin faiz alınmış ve verilmiştir. Finansman ilminin temelleri atılmıştır.
O zamana kadar faizle para verme işini yahudiler yapardı. Yahudilerin hristiyan toplumlarla kötü görülmesinin bir sebebi de, sadece inanç farklılığı değil , Faizle borç para verme işini yapmalarıdır ki, bu işi kilise büyük günah görmektedir. AyrıcaOrta çağlarda en büyük zenginlik, toprak zenginliği dir. Düzen toprak zenginliğine dayalıdır. Lordlar, kontlar, faiz ticareti ile bir zenginlik elde edilebileceğini görmüşler, bu kesimin kendilerinitehdit etmemesiiçin ellerinden geleni yapmışlardır. Ayrıca faiz in borç yükü altında inleyen, borcunu ödeyemeyenler için eziyet yanı da vardır ki, özellikle dinlerin faizi bu yönüyle deyasakladığı görüşündeyim.
Sonuçta 1800 lerde sanayii devriminin yanında finansman devrimi de olmuş ve Batı çok ilerlemiştir. Bunun İslam dünyasına etkilerinden biriMısırlı Muhammed Abduh ‘un banka faizinin haram olmadığına ilişkin fetvasıdır. Çünkü batının endüstri de , bilimde gelişmesinin ardında finansman var, bunun içinde de mevduat bankacılığı ve faiz var.Para 1800 lü yıllardakağıt para haline geldi. Bütün ülkeler kağıt para bastı. Bu önce hazinesinde ki altın karşılığı esasına göre basılıyorken, günümüzde1945 ten sonra altın karşılığı olmadan da basılabilmektedir.Bugün dünyada bütün rejimlerdeğişik derecelerde kapitalist sistemlerle idare edilmekte. Her tarafta mevduat bankacılığı var. Ekonomide istihdam , yatırımla oluyor. Yatırımı genellikle özel sektör (girişimciler)yapıyor. Bu kişiler de hem yatırım için, hem işletme için nakite ihtiyaç duyuyorlar ve para arıyorlar. Bu ihtiyaçlarını banka ve finans kurumları aracılığı ile sağlıyorlar.
Ticaret ve sanayii ile uğraşan insanların krediye bulaşmayanı yoktur. Her iş öz kaynakla yapılmamaktadır. Bütün esnaf derneklerinin , bütün ticari ve sanayii odalaraının en büyük faaliyeti üyelerine uygun şartlarda ucuz kredi bulmaktır. Ticaretine uygun bir mal gören bir esnaf, hemen cazip şartlarda kredi alıp bu ticaretini çevirmektedir. Bunu yaparken de çok normal karşılamakta. Çünkü bundan dolayı ezmemekte, ezilmemekte. Ama hesabını bilmeyen veye şartların bozulması nedeniylesıkıntıya düşüpfaiz yükü altında ezilen kimseler yok değildir. Ama bunlar çoğunlukla bireysel durumlardır. Kriz dönemlerinde toplumsal hale gelirler.
Bankadaki faiz risksiz, faizsiz finans kurumundaki iş ticari ortaklık gibidir, riskli dir yaklaşımı kendini kandırmadan başka bir şey değildir. Bankalarda ki paranızın bir kısmı güvence altındadır. Banka batarsa senin paranda batar. Faizsiz finans kurumu da bir finansmanişi yapmaktadır. Burada da sonuçta mevduat toplanmakta ve krediye ihtiyacı olan kesime kredi verilmektedir. İslam ve Hristiyan toplumlarında bu işleri yahudi bankerler yapar ve faiz alırlardı. Yani finansman işinde bir fazlalık var. Adına faiz de, kar payı de şunu de ,bunu de. Sonuçta finansmanın halka yayılması, son iki yüz yıllık bir olay.Tüketim kredisi denen şey de tüm toplumlardaikinci dünya savaşı sonrası bir olay.
Problem Endüstri devrimi ile Sanayii ve Ticaret gelişmiş, bu faaliyetler için finansmana ihtiyaç olmuş ticaret ve sanayii ile uğraşmayan geniş bir kesim tasaruflarını bankaya yatırmıştır. Bankalar eskiden sadece sanayii ve ticari faaliyetleri finanse ederken, şimdi tüketimi de finanse etmekteler. Beyaz eşya kredisi, evlilik kerdisi, tatil kredisi, eğitim kredisi vb. Sonuçta borçlanarak her şeyi yapmak mümkün. Bu iş insanlara cazip geliyor, çünkü genel olarak tutumlu olmak, para biriktirmek zordur, herkes bunu beceremiyor. Ayrıca para biriktirirken tüketimi kısıyorsun, piyasada çark dönmüyor. Ama borçlandınmı , mecbursun ödemeye , ayrıca tüketim dönüyor. Üretici memnun, Satıcı memnun. Ayrıca işler iyi olunca zenginin yanında çalışan fakir fukara da memnun. Sonuçta
Konuyu değerlendirirken, işletilen akılla değerlendireceğiz. Allahın yasakladığı riba ile bugünün faizi arasında ki fark nedir. Bu iyi incelenmeli. Çünkü Bu konuda üç görüş var.
Allah faizi haram kılmıştır.Ben bulaşmam veya Faizsiz finans kurumuna yatırırım bu faiz değildirveyagünahını bilerek yapıyoruz çünkü ticarette başka alternatifim yok anlayışları.
Bankasız ekonomi olmaz, alınan faiz enflasyon oranından fazla değilse bu ribaya girmez. Örneğin bir kişi birine borç verse ondan enflasyon oranı kadar fazlalık alabilir. Bu faize girmez.Bankanın olmadığı, faizin olmadığı devlet yoktur. Suudi arabistan, libya vb yerlerde bile düşük faizli ticari kredi verilmektedir. (Libyayı gördüm, kesin olarak biliyorum.)
Laik inanç. Devlet din kuralları ile idare edilmez. Bu ekonomik, bilimsel bir konudur. Dünyadaki ileri ülkeler nasıl yapıyorsa biz de bu şekilde yaparız.Dolayısı ile bankacılık faaliyetleri Avrupada ise Türkiyede de odur. Hele ki Avrupa topluluğuna Aday ülkeyiz. Mevzuatımız her konuda uyumlu olmak durumunda.
Ben daha çok ikinci anlayıştan yanayım. Finansman olacaktır. Makul bir faiz olacaktır. Çünkü bu ekonomi için gereklidir. Faiz hadlerinin yüksekliği, düşüklüğü size para getirmekte veya sizden para kaçırmaktadır. Önemli bir ekonomik göstergedir. Faiz haram diye kestirip atmak çözüm değildir. Topu taca atmanın oyuna faydası yoktur. O top yine oyuna girecektir.Hiçbir İslam ülkesi faizi kaldıramamaktadır. Az yada çok bununla yaşıyorlar. İşte bizim muhafazakar partilerimiz, muhafazakar iş adamlarımız kaldırsalar ya. En şeriatçı düzenler kaldıramıyor. Oranı az, insancıl bir düzeyde olabilir ama bu yok demek değildir. Çünkü finansmangereklilik, finansman olunca da paradan para kazanma kavramı ve adına ister faiz deyin, ister kar payı deyin, bir fazlalık ta gereklilik.Ben bunları okuduğum ekonomi derslerinde aldığım kültürün ve piyasadaki insanlarla olan sohbetlerimin neticesinde yazıyorum.O zaman düşünüyorum ki Riba kavramının yorumlanmasında sanırım bir hata var.Kapitalist ekonominin alternatifi – faizsiz kapitalizm bulunmamıştır. Bulunabilse ve uygulanabilse, bunu yapan adam herhalde anında Nobel’i alır ve bütün dünyayı olumlu yönde değiştirir.
Sonuçta girişimci adam yatırım yapacak, bu yatırımı sonucu istihdam (emek)yaratacak. Emeğe ücret verecek, Kullandığı arsaya, binaya rant verecek, bu yatıtrım için finansman (sermaye) aldıysa bu finansmana faiz verecek, kendi de bu işten kar edecek. Devlete vergi verecek. Finansmansız olarak çözün bu işi.
Bunun çözümü yok. O zaman yorum yanlış.Riba ile faiz yüzde yüz aynı şey değil. Riba , faizin insancıl olmayan şekli sanırım.Başımızı kuma gömmeyelim, Topu taca atmayalım. Gerçekten konuya bir çözüm üretelim.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın islamcı,
Siz benim yazımı tam olarak okudunuz mu.
Benim yazıma sen şöyle demişsin ama o şundan dolayı olmaz, böyle demişsin ama o da şudur gibi , kültüre, bilime dayalı bir cevap verin.
Cevaplarınız gerekçeli olsun lütfen. Kestirip atmakla olmuyor bu işler.
Ben 1991 de Libyaya gittim. Orada gördüm. % 5 faizle ticari kredi veriyorlardı. (Shara Bank ta). Burası müslüman, islam hukukuna göre yönetilen bir ülke. Çok temiz, dindar bir nesil yetiştirmişler.
Faiz olayı sadece Avrupada, amerikada görülen bir olay değil. Dünyada her yerde Rusyada, çinde, afrikada, asya da gördüğün bir olay.
Bugünkü ekonomik sistem , bundan bin sene evvelinin ekonomik sistemi değil. Dünya bin sene öncesinin dünyası değil.
Sonuçta dünyanın geçerli düzeyinden geri kalıyorsunuz.
Ondan sonra biri geliyor. Bu böyle olmuyor diyor. Nizam-ı cedit getiriyor, tanzimat getiriyor, Meşrutiyet , Cumhuriyet, Laiklik getiriyor. Neden. Düşünce tembelliğinizden.
Adam geliyor Dini esaslara göre devlet yönetilmez, laiklik en önemli prensiptir. Diyor. Kestirip atıyor. Doğru da yapıyor.
Onlara da homurdanıyor, bu işleri islam dışı dönmeler, masonlar, kripto yahudiler yaptı falan diyorlar. Aklını işletmiyor, ona buna çamur atıyorlar. Geleneksel müslümanların durumu bu. Bakınız. Aktifhaber Yusuf Sezgin in yazıları. Bol bol malzeme var.
Çünkü dinin geleneksel yorumunda işletilen akıl yok. Bakın yaşar hoca insanların sorunlarına bir çözüm getirmiş. Enflasyonun altı faiz değildir demiş. Bu çok kişinin sorununu çözüyor. Yani Yaşar hocanın Allahtan korkusu yok mu. Faiz i legalleştirmiş mi oluyor, yoksa Allahın Bakara suresindeki tehdidine mi muhatap olacak.
Biz bu memlekette uzun zaman % 100 enflasyonları yaşadık. İnsanlar faize girmeyeyim diye zarara giriyorlardı. Dinin hukuk yönü de vardır.
Aklı 1200 lü yıllarda dondurmuş, içtihat kapısını kapatmışlar. 800 lerde Ebu Hanife ne demiş se, 1100 lerde imam gazali ne demişse onu tekrarlamanın faydası yok.
Bakın 1700 sene Aristo ne demişse onu esas aldılar. 1600 lerde Francis Bacon gelinceye kadar Deney bir bilimsel yöntem olarak kullanılmadı.
Sizlerin de Aristoya inanan Ortaçağ insanlarından farkı yok.
Sizlerin kafa yapısını gördükten sonra, laiklerin sizlerle ve din le ilgili çekinceleri bana mantıksız gelmiyor.
Sorunlara siz de çözüm arayın lütfen, kestirip atmayın.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
"Kapitalist ekonomi sanayi devrinde ortaya çıkmıştır." görüşünüze katılamıyacağım. Tarım toplumlarında da kapitalizm söskonusudur. Bunun adıda "Ticari kapitalizm"dir. Kur'an'ı Kerim "ticari kapitalizmin yaygın olduğu" bir ortamda nazil olmuştur ve yapı olarak feodal bir yapı söz konusudur. "Sanayi kapitalizmi" söylediğiniz gibi sanayi devriminden sonra başlamıştır.
Burada esas olan mülkiyetin paylaşımı, üretim araçlarının kimin elinde olduğu, emeğin sömürülmesidir. Ticari kapitalistler, toprağı, köylüyü, köleyi sömürürken. Sanayi kapitalistleri halkı ve özelikle işci sınıfını sömür mektedirler.
Ticari kapitalizmde köleler emek üretirken, sanyi kapitalizminde "pahalı oldukları için" kölelik kaldırılmıştır. Hemde seve seve yerine ikame ettikleri emeğini satan, bağımlı işçi sınıfı yer almıştır.
Mülkiyetin paylaşımı ve üretim araçlarını elinde tutma ve halkı sömürme ilk insanlık kadar eskidir. Peyamberlerin(a.s) tevhid mücedelelerinde karşılarına ilk çıkanlar hep bu kapitalist sömürücülerdir. Çünkü sermaye/kapital onlardadır. Ellerinden gitmesinide istememektedirler.
Bence faiz veya riba'dan önce "mülkiyet meselesi" ve "mülkiyetin paylaşımı" konuşulmalıdır.
selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
Katılma Tarihi: 03 haziran 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 292
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
olayı kestirip atarım çünkü kuranda faiz haramdır ticaret helaldir der. yani git aklını işlet işlerle uğraş aldığın malı komisyonlu sat sana helaldir. yani günümüzde domatesi halden alıp müşteriye aldığı fiyattan üstün satmak helaldir. ama bununda tabiki belli ölçütleri var. yani bu aldığı malzemenin tüm dünyada ne kadar satıldığına bakması gerekir. buna göre fiyat belirlemesi gerekir. anlayacağın alın teriyle kazanılmış artı paralar helaldir. ama oturduğun yerden haksız kazanç elde etmek hem günah hemde haramdır.çünkü borsa dediğimiz olay alinin parasını batırır veliye verir. velinin parasını batırır osmana verir. yani kumar gibi haksız kazançtır. başkasının kazancını yemektir. faizle işe dönmez. bak faiz yiyenler nasılda batıyor. nerden geldiği belli olmayan bir kriz vurdu. tüm faiz yiyenler şimdi ne halde...
Allah(c.c.) ticareti helal, faizi haram kılmıştır. haksız kazancı haram kılan Allah(c.c.) faizin her türlüsüne haram der. ya 3 kuruş 5 kuruş ne olacak demeyin. yarın birgün Allah(c.c.) a hesap vereceksiniz. zerre kadar kötülükleriniz ve zerre kadar iyilikleriniz ortaya çıkacak. lütfen yanlış yolda yürümeyelim. hele hele yanlışı dğru gibi hiç göstermeyelim. selam ve saygı ile...
__________________ ne kadar hatırlanmak istiyorsan o kadar hatırla.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
İslamcı arkadaş ,
Dediğiniz şeyleri biliyorum. Olumsuz örnekler için hak vermiyor da değilim.
Banka, finansman işleri ile uğraşmıyorum. Ama çevremde esnaf kredileri ile uğraşan kişiler var.
Ömrümde faizli kredi almadım. Bankaya koyduğum para genelde daha büyük tüketimler için hazırlık olup, bu arada beklerken değerini kaybetmesin diyedir. O da kısa sürelidir. Eskiden Dolar, Mark daha avantajlı idi. Hem de psikolojik olarak faiz riski, günahı yok. Paramı, dolar markta değerlendirirdim. Ama Türkiye Ekonomisi olarak bu ne kadar yararlı. Ben gelirimi maaş olarak kazandığım için genel olarak büyük tüketimlerde örneğin araba gibi. Kendi birikimimle alırım. Bu arada arabanın fiyatına ulaşıncaya kadar bankada değer kaybetmesin diye bekler. Sonuçta o para yine ekonomide ve tüketimdedir. Bazıları dedi ki böyle yapma. Arabanın tümünü kredi alma ama 30 binlik arabanın 20 si hazırsa 30 a bekleme 10 luk kredi al dediler. Millet böyle yaşıyor.
Bir esnaf arkadaşım vardı. Araba alacak hemen kampanyaya girdi. Dedim ki senin bu kampanya da araba 40 a geliyor. Halbuki bu peşinle 20 ye alınır. Hem uzun süre taksit ödüyorsun, hem de neredeyse iki katına geliyor. Bu ne iştir falan dediğimde. Biz de sizin gibi para biriktirme olmaz. Bizde para varsa o sermayedir. Anında mala gider. Çevrilir. Biz bu şekilde uzun borçlara girmezsek hiç bir şeyin sahibi olamayız dedi. Bu da hayatın bir gerçeği.
Ayrıca Devlet te böyle yaşıyor. Hazine bonoları, dış borç lar nasıl oluyor.
Şunu bilmelisiniz ki iyi idarecilik, idarecisi olan kuruma uygun şartlarda finansman sağlamaktan geçiyor.
Bu hayatın olmazsa olması. Dünyanın her yerinde var. Buna bulaşmamak imkansız gibi birşey.
O zaman şöyle bir sonuç çıkıyor. Dünyanın her yerinde, devletler, şirketler Allahın emrinin dışında iş yapıyorlar. Burada bir yorum hatası var gibi geliyor. Çünkü kadının türbanına , erkeğin içkisine bu kadar karışan devletler bile bile bu konuyu neden düzenliyemiyorlar acaba. Düzenleyemez çünkü kendisi de dış borç alıyor veya kendi petro dolarlarını amerikan veya avrupa bankalarında değerlendiriyor.
Dünyada her devlet, buna islam hukukuyla yönetilen arap devletleri de dahil, islam devrimiyle yönetilen iran da dahil Allahın emrine karşı gibi bir durum oluyor ki, ben bunu gerçekçi bulmuyorum. Yoksa ömrümde faize bulaşmadım. Zaten sıkıntıya gelemem. Kendimi sıkarım, tutumlu yaşayabilirim ama borçlu , hele ki yüksek borçlu hiç yaşayamam. Kendi felsefem budur.
Bugün bütün dünya bankacılık var. Çünkü finansman ihtiyacı denen bir şey var. Bu finansmana kim ihtiyaç duyuyor. Sanayii, ticaret ve tarım erbabı. Borcu olmayan tüccar, sanayici, köylü yok. Çünkü bu işler zamanımızda böyle dönüyor. İnsanlar mutlaka kredi alıyorlar.
Tanıdığım bir tarikat şeyhi vardı. Ticaretle uğraşırdı. Artık ne ticareti ile uğraştığını söylemiyeyim. Adam dükkanına mal koyacak. Elinde yeterli sermaye yok. Banka kredisi ile mal koydu. Neden diye soran bir müridine dedi ki, benim bu malın hepsini koyacak peşin param yok. Bu malı koymazsam, müşteri azalır , çünkü bende bulamazsa başkasına kayar. Belki orada daha iyi bir esnaf keşfeder, benim müşterim olmaktan çıkar. Vadeli alsam, bu krediden pahalıya geliyor. Bu kredi benim hesabıma geliyor. Bunda yanlış bir şey yok , ticaret demişti. Gidin araştırın esnaf, tüccar , sanayici böyle çok hikaye duyarsınız. Üstelik bu adamlar dindar, muhafazakar. Yani Farketmez diyen kesimden değil.
Kur'an da insanların parası artsın diye faize verdikleri, parası azalmasın diye fakir fukaraya para vermedikleri söylenir. Allah katında sadakanın artacağı ama faizin artmayacağı söylenir. Ama burada bankaya yatırdığın paranın çoğu zenginin işinin finansmanında kullanılıyor.
Zengin nezle olursa, fakir sıtma oluyor. Şunu bilmelisiniz ki , zengin olmazsa fakirin karnı doymaz. Patron olmazsa işçi de olmaz. Olabilir diyen tüm sosyalist ülkeler iflas etti. Kapitalist ülkelerdeki devlet kuruluşları özelleşti. Neden. Çünkü verimsiz. Devlet zihniyeti ile şirket yönetilemiyor da ondan. Piyasaya bakın anlarsınız.
Krizde zarara uğrayan sadece faizciler değilki. Zengin fakir herkes. Özellikle fakir altta kalıyor. Canı çıkıyor.
Sonuçta Allah böyle bir kural koymuş. Allah O zaman finansmanı yasaklamış mı oluyor. Allah abesle iştigal etmez, ama insanlar eder. Burada Riba , kavramıyla faiz kavramı ne kadar aynı. Bu konu Muhammed Abduh ile gündeme geldi. Abduh, banka faizi ile tefeci faizini ayırdı. Banka faizinin haram olmadığını söyledi. Doğrudur. Yanlıştır. Demek istediğim türban, içki konusunda ki kavga gürültü, niye bu konuda yok. Tartışılsın bu konular.
Yoksa hayat içinde insanlar çözümünü buluyor. Hayat bir şekilde akıp gidiyor. Var ı yok kabul edemiyorsunuz.
Yoksa din adamı haram diyor.
insanlar yapıyorum bu işi ama Kalbim tasdik etmiyor. Günahına inanıyorum diyor. Ama bu iş te başka türlü olmuyor diyor. Allah günah yazmasın, yazarsa da az yazsın ile nereye kadar.
İlahiyat fakülteleri + iktisat fakülteleri bu konularda sempozyum, şura vb. faaliyetler düzenleyip bütün konular enine boyuna tartışılmalı.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
yahudi neden çok güçlü=çünki dünyanın en güçlü ekonomisi
bence neden para biriktirdiğimizi ve neden banka vb kuruluşlardan para çekmek zorunda kaldığımızı irdeleyelim=dünyaya olan bağlılığımız=yahudinin kuralını ve egemenliğini baştan kabul etmek=paraya ne kadar az bağımlıysak dünyaya ve yahudiliğede o kadar az esiriz...gerisi hikayeden nameler
para= yahudi=dünya=cehennem....uzak duralım ve bu konuda birbirimize destek çıkalım
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın Baybora ,
Tarihin ekonomik devirleriana hatları ile , avcı toplumlar dönemi, tarım toplumu , sanayiitoplumu dur. Biz bugün sanayii toplumunu yaşıyoruz.
Avcı toplum zamanında mülkiyet yoktu, sömürü yoktu, para yoktu, kültür yoktu. İlk insanlar devri gibi yaşanıyordu. İnsanların en eşit olduğu dönemdi.
Ama Tarım yapılmaya başlanınca eşitsizlikler ortaya çıktı. Doğal kaynak olarak toprağa sahip olmak gerekiyodu. Toprağı işlemek için emek gerekiyordu.Elde edilen üründen yeni şeyler üretmek için emek ve işbölümügerekiyordu. Bunları satmak için ticaret gerekiyordu. Dolaşımı sağlamak için para gerekiyordu. Tüketim için şehirler gerekiyordu.Bu işleri daha iyi yapmak için sermaye gerekiyordu. Bu düzenidevam ettirmek, insanları birbirine karşı korumak için devlet gerekiyordu vb.
Sonuçta tarım toplumuyla eşitsizlik başladı. Bu konular çok tartışıldı. Çok deneme yanılma yapıldı. Devrimler yapıldı. Bu amaç için çok insan öldü ama mutlak eşitlik yaratılamadı. Yaratılan daverimsiz oldu.Yaratılamaz da. Çünkü Allahın Kur’ana ters.
Allah sonuç olarak rızkımızı birbirimizin üzerinden göndermiştir. Kimimizi kimimizden üstün yaratmıştır. Bu mutlak bir şey değil.Sürekli bir şeydeğil.Bugün ben işçiyimdir. Yarın benim çocuğum patron olabilir. Patronun torunu yarın benim torunumun işçisi olabilir. Dünya sürekli bir değişim halindedir. Dünya kimseye sürekli kalmamaktadır. Rızık, nasib konuları allahın takdiri, bizlerin gayreti ile sürekli değişmektedir. Bunu değiştiren girişimci faaliyetlerdir.Sonuçta Rızkın Onda dokuzu ticarettedir. Bunu hadis olarak biliyoruz. Peygamber bunu ister söylemiş olsun, isterse söylememişama ona yakıştırılmışolsun sonuçta doğru bir laf. Ticaret yapmayan kişi girişimci olamıyor. Girişimci olmayan da sonuçta pek bir şey kazanamıyor. Ya haline şükrediyor, ya da başarılı insanları kıskanıp homurdanmakla vakit geçiriyorfalan.
Rusya, çin gibi komünist düzenler, sonuçta insanın girişimci gücünü kırdı. Bazı yönlerden (sağlık, eğitim, sanat, kültür, spor vb.) çok güzel düzenler olmakla birlikte, girişim ve rekabet örselenince geri kalmak, yarışı kaybetmek sonuçta kaçınılmaz oldu. Bugün eski doğu bloku ülkeleri bile avrupa topluluğunasanayii verimliliği açısından tam uyum sağlayamamakta, uzmanlar bu konuda Türkiye nin daha iyi olduğunu söylemektedir. Hatta deniyor ki Avrupanın , ortasından ta uzak doğu ya kadarTürkiye ayarında bir ülke yok. Ben bu işten anlayan, bunu ifade eden ekonomistlerin yalancısıyım.
Şu kriz göstermiştir ki, işçisermayedara, sermayedar daişçiye muhtaçtır. Onun için her iki kesim de birbirlerine iyi gözle bakmalıdır. Birbirini velinimet olarak görmelidir.Amerika bunu 1930 larda öğrendi. Biz de 2009 larda öğreniyoruz.Çünkü o sermayedarın işi bozulursa , işçiler de işini kaybetmektedir. Belki kendine güvenen bir işçi, başka patron bulurum der. Ama kriz olunca başka patron da bulamıyorsunuz.
Benim gençliğimde tanıdığım bir esnaf bir hikaye anlatmıştı. Kendi köylüsü biradam varmış. Duran ağa isimli bir ağanın yanında çalışırmış. Duran ağa buna ne zaman maaşınıverse , “Allah Duran Ağa ya versin, Duran ağa da bize versin “ diye dua edermiş.Gel zaman git zaman o adamcağız da zengin olmuş,hatta Duran ağa dan daha zengin olmuş derler.Diye anlattıydı. O zamanlar 1970 ler. Yeterince olgun değilim. Ortalık karışık ve gergin. Biraz sosyalizm, biraz dinfalan olayı tam da oturtamıyorum. Babam devlet işçisi. Devlet fabrikayı yapar. Duran ağa gibilere ne gerek var diyordum. Bu olayı zaman içinde özel sektörde çalışırken çözdüm.Duran ağalar gerekli. Onların iyi durumda olması da gerekli.
Çünkü patron nezle olursa, çalışan sıtma oluyor.
Sonuçta kapitalizm tüm ekonomik faktörleri maksimum verimle kullanmayı (emek, doğal kaynak, sermaye, girişim ) diğer ideolojilere göre daha iyi beceriyor.Ancak eksik bir yönü var. Sosyal yönü. Sosyal tarafı, insancıl tarafı daha güçlendirilmeli. Bu bütün kapitalist ülkeler için geçerli.
Burada Almanya’yıbu konuda diğer kapitalist ülkelerden farklı görüyorum. Oranın düzeni sosyal piyasa ekonomisi. Temel mantık “Wenig Staatwie möglig, mehr staat wie nötig”yani “ mümkün olduğu kadar az devlet, gerektiği kadar çok devlet”yani gerçekten herşey buna uygun işliyor. Devletin olması gerektiği konularda , işsiz kalmış insan, sosyal yardıma muhtaç insan, polis, trafik, vergi, devlet otoritesini hissetme vb devleti bütün etkinliği ile görüyorsunuz. Devleti aradığınız zaman buluyorsunuz, hatta çoğu zaman o sizi daha önce buluyor. Bazenoradaki Türklerle kendi aramızda konuşmalardaAlmanların uygulamaları ile aslında bize göre daha müslüman olduklarını , iş ahlaklarının islam ahlakı olduğunufalan konuşuruz.
Amt ( Devlet dairesi) taki bir işimi halleden memura hediye götürdüm. Değeri 20 Euro dan fazla diye almadı. Siz Türkler hediyeleşmeyi seviyorsunuz, ama bizde 20 Euro dan yüksek bir hediye rüşvete girer, başıma dert olur dedi.
Gerçi orayı da beğenmiyen, Amerika daha iyi diyen kişiler var.
Dolayısı ile Refahı sağlamış, sosyal konularda vatandaşını koruyan, kollayabilen bir devlet düzeni , islamın hedeflerine uygundur.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sayın feridun,
Para herşey değil, ama parasız da olmuyor.
Birçok konunun çözümü para.
Para olursa eğitim daha iyi olur, sağlık daha iyi olur, yollar daha geniş olur. İnternet daha hızlı olur. Ordumuz daha güçlü olur. Dış itibarımız daha yüksek olur.
Para bir tek ölüme çare olamıyor. Ama o kadar çok şeyi çözüyor ki.
Okulun kaloriferleri yanmıyor. Neden. Para yok. Ödenek bitti.
İşte biz çocukken şunu bunu bulamazdık. Niye para yoktu.
Biz zor şartlarda yetiştik. Niye para yoktu.
Ailemiz şöyle böyle davranırdı. Niye para yoktu.
Avrupalının emekli maaşı yüksek, bizim az. Neden onun parası var.
memlekette petrol var ama onu bulamıyoruz. Çünkü masraflı bir yatırım ve riske edebileceğimiz paramız yok.
Neden dış borç alıyoruz. İç paramız yapmak istediklerimize yetmiyor.
Türkiye niye bu kadar, sosyal, ideolojik gerilimler yaşıyor. Çünkü para yok.
Neden Türkiyede komünizm, bölücülük, irtica tehlikesi var. Çünkü para yok.
Türkiyede demokrasi neden avrupa gibi değil. Çünkü para yok. Para olmadığı için başka çözümler arayan insanlar bölünme veya rejim tehdidi yaratıyor.
Napolyonun para,para,para dediği kadar var.
Fakir olup , demokrasi olan kaç ülke var. Bir iki ülke varsa da (Hindistan, Pakistan) bu demokrasinin kalitesi nedir. Para varsa tehdit yoktur veya güçsüzdür. Para yoksa tehdit vardır ve güçlüdür.
Paranın olduğu evliliklerde sorun vardır ama büyütülmez , dırdır az olur. Paranın olmadığı evliliklerde sorunlar büyür, dırdır çok olur.
Para da termometre gibi bir şey. + 30 derece, -5 derece size bir şey ifade ediyor değilmi.
Milli gelir diye bir şey var değilmi. Hükümetlerin temel derdi milli geliri yükseltmek. Devletlerin milli gelirlerini karşılaştırdığınızda oradaki halkın durumunu anında görüyorsunuz.
Bir de ihracat rakamları var. Örneğin Milyar dolar olarak Almanya 1000, İngiltere 800 Fransa 600İtalya 400ispanya 200 biz 130 uz. Buna göre varın siz durumumuzu hesaplayın. Bütün Arap ülkelerinden ileriyiz. 200 yü hedefliyoruz. 200 milyar dolarda İspanya gibi olacağız. İnşallah.
Türkiyede özellikle Menderes devrinden berihükümetlerin temelpolitikası “Önce milli gelir, sonra gerisi gelir “dir. Çok doğru bir politikadır. Önemli olan pastayı büyütmektir. Pastanın adil paylaşımı , pasta yeterince büyüdüğü zaman mümkün olacaktır. Onun için herkes en iyi eğitimi almalı, yaptığı işi en iyi şekilde yapmalıdır. Halkın, aydınların yaklaşımı da bu yönde olsa idi, bunun önemini doğruluğunu kavramış bir zihniyeti olsa idi,ne 27 mayıs, ne anarşi, ne 12 eylül, ne bölücülük, ne dincilik yaşardık.En kötü Kore nin , Taiwan ın ekonomik seviyesinde olurduk. Adamlar gemi yapıyor, Otomobil yapıyor, Uzak doğunun Elektronik merkezi. Üstelik bu işe başladıklarında bizden gerilerdi.
Yani para çok önemli. Gülü tarife hacet yok. Her şeye etki ediyor. Yahudiye kızıp, paradan kaçmak, imama kızıp abdest bozmak gibidir.İslamiyetin aslında olmayan , budizm den gelmiş, “bir lokma, bir hırka” felsefesini bırakalım. Osmanlı devrinde müslümanlar bu zihniyette olduğu için Anadoluda ticaret rumların, ermenilerin elinde idi. Kendi vatanında azınlıklara sömürülüyordun. Adamlar hem parayla oynuyor, hem de seni hor görüp, kendi devletlerini kurmak için faaliyetlere girişip hainlik ediyorlardı.
BU faiz konuları ile ilgili kararları gerçekten ekonomi + siyaset + ilahiyat + hukuk + sosyolojiden anlayan genişbir akademisyenler kurulu çalışsın. Bir sonuca ulaştırsın.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma