Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
HRİSLAM!
Moderate ‘’ILIMLI’’ İslam
www.millikurtulus.com
Yazı Dizisi, KAVRAM ve DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKMAK!
1. Çalışma : HRİSLAM
2.Çalışma: Kemalizm
Hazırlayan ; EREN ERDEM (MKP Merkez Yönetim Üyesi)
İçindekiler
· Önsöz
· Dini yozlaşmaya tarihsel bakış
· Yahudi-İslam Sentezi
· Arap-Emevi Dinciliği ve Saltanatçılık
· Kuran İslamı
· Yozlaştırılan Kavramlar
· Salat ve Selam
· Firavun, Musa ve Atatürk
· Sonsöz
Önsöz
O yaman aldatıcı, sizi ALLAH ile aldatmasın (Fatır 5)
Bu ayeti topluma sık sık hatırlatan Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün çarpıcı tespitleri; ciddi anlamda dikkate değer, günümüz sorunlarına ciddi panzehirler sunan veriler içermektedir. Bu bağlamda atıfta bulunduğu Kuran’ın ayetlerine dayalı bir dini yaklaşımın toplumlara egemen olmadığı bir gerçektir.
Müslümanlık iddiasında bulunan toplumların, Kurani ve Muhammedi yaklaşım ile yakından uzaktan ilgisi olmadığını ispat etmek için çok çabalamaya gerek yoktur. ‘’Salat’’ ve ‘’Selam’’ kavramlarını ilerleyen bölümlerde açtığımızda, bu yaklaşımımız net biçimde gözler önüne serilecektir.
Türkiye’de belirli yayın organlarında, uzun zamandır yazdığım makalelerde ve çeşitli ortamlarda giriştiğimiz tartışmalarda, temel sıkıntının ne olduğunu çok kez vurgulamıştım. Türkiye’de en temel sorunlardan biri; Mustafa Kemal’in ve İslam’ın, toplumlara ‘’ÖZ/HÜLASA’’ halde sunulmayıp, çeşitli etkilere maruz bırakılmak sureti ile yozlaştırılıp dayatılmasıdır.
Denklem basittir ;
İslam öylesine yozlaştırılmıştır ki ; Laiksen Müslüman, Müslümansan Laik olamazsın diyen bir kişinin suratına tükürüp, cehalet ve sefaletini yüzüne vuracak ‘’1’’ kişinin dahi çıkmayışı, İslam’ın bu topraklarda anlatılmadığını, dayatıldığını gözler önüne sermektedir.
Yozlaşma, ARAP-EMEVİ Dinciliğine dayalı KAPİTALİST saltanatçıların oyuncağa çevirdiği dinin; politik bir ARAÇ haline gelişi ile tavan yapmıştır. Öyle ki; İngilizlerin kucağından kalkmayanlar ‘’Zamanın BEDİ’si’’ dahi ilan edilebilir olmuş, huri-nuri merkezli dincilik, Kapitalizmin valileri olan ‘’Faizsiz Bankacılık’’ adı altında ‘’Kar Payları’’ ile servetine servet katmıştır.
İslam toplumlarının en büyük düşmanı olan İNGİLİZ EMPERYALİZMİNİN baş temsilcisi olan Kraliçe Elizabeth Türkiye’ye gelip, Askeri Gemilerimizde kendi şerefine tertip edilen resepsiyonlarda kadeh tokuştururken, hiç kimsenin tepki göstermeyişi ile doğru orantılı bir facia ile karşı karşıyayız.
Komiktir ki ; Müslüman olduğunu iddia eden toplumumuz, Muhammedi Uyanışın ANTİ-EMPERYALİST ruhunun 1900’lü yıllardaki uzantısı olan Mustafa Kemal DİRİLİŞİ’nin ‘’ÖZ’’ünü idrak edemeyecek kadar MELEK KANATLARINA entegre edilmiş, bu felaket yozlaşmanın ürünü olan ‘’zırcahil’’ tutumlar ile Atatürk’ü ‘’kafir’’ dahi ilan edecek kadar haysiyetsiz ve işbirlikçi bir tutum sergileyebilmiştir.
Bu durum, geldiğimiz noktada ‘’afyonlaştırılan’’ muazzez dinimizin hakikatına döndürülmesi adına İLİM ve İRFAN tahsil etmemiz gerektiğini bize hatırlatmış, Kurani ve Muhammedi perspektiften yaptığımız araştırmalar neticesinde, birtakım cahil cühelanın belirttiği gibi; İslam buysa kabul etmiyorum! Yolu dışında, İslam’ın bu olmadığını idrak edebilecek istikamete yönelmemizi sağlamıştır.
Türkiye’de, bu DİNCİ ŞEBEKE’nin inandığı dini İSLAM sanarak, İSLAM’ı karalayanlarda, en az bu ŞEBEKE’nin mensupları kadar suçludurlar.
Çünkü ;
Atatürk’ü BRÜKSEL LAHANALARINA (AB Mandacısı sözde solculara)
İslam’ı CIA köpeklerine ( Amerikan uşaklığı ve İngiliz yalakalığı yapanlara)
Tam Bağımsızlık Söylemimizi emperyalizmin yalakalarına (etnik milliyetçilere-bebek katillerine)
Teslim etmek, tarihin ve insanlığın huzurunda ikame edilebilecek en büyük ‘’ihanettir’’. Millet, inansın ya da inanmasın, KAVRAM ve DEĞERLERİNE sahip çıkmak mecburiyetindedir. Millet olmanın temel gerekliliği budur.
İdrak edilemeyen gerçek ; ‘’ÖZ’’ü ile hiçbir ilişkisi bulunmayan, yozlaştırılmış bir anlayışı İSLAM diye pazarlayarak, ülkede KAOS ve HENGAME ortamı üretenlere, 60 yıldır 3-5 AYDIN ve YÜREKLİ şahsiyet dışında, ne bir tepki ne de karşıt bir ses çıkmıştır. Gerçek şudur ki; Türkiye’de boy gösteren LİBOŞ İSLAMcılar ile Kurani ve Muhammedi İslam’ın hiçbir ilgisi yoktur. Müslüman olduğunu iddia eden her birey, yaşadığı toplumu bu hakikat ile aydınlatmak mecburiyetindedir. Aksi halde, gelinen noktanın daha vahim noktalara varması muhtemeldir ki, hızlı biçimde ‘’ILIMLILAŞTIRILAN’’, ‘’DİALOG’’ yolu ile içi boşaltılan ve tüm mücadeleci ruhunu yitiren İSLAM’a dair, hiçbir pozitif değer ve ses kalmayacağı açıktır.
Türkiye’nin Tam Bağımsızlığı için, Türkiye üzerinde oynanan oyunlardan başlıcası olan MUHAFAZAKARLAŞMA ve Emperyalist odakların ürettiği, Ilımlı İslamcılığın yükselişine yönelik çalışmalar yapmak mecburidir. Bu çalışmalar; topluma, hakiki ve gerçek olan KURAN İSLAMInı sunmak ile mümkündür. Çünkü ilerleyen bölümlerde de göreceğiniz gibi, Kuran; bu İŞBİRLİKÇİLERE ‘’tokat’’ gibi cevaplar vermektedir ve onları ‘’yalanlamaktadır’’.
Bu cephenin ürettiği toplum ;
İsrail, Filistin’e bomba atarken ; ‘’Kahrolsun Siyonizm’’ naraları atarak meydanları doldurup, yine aynı Siyonistlerin ürettiği ‘’Ilımlı İslam’’ın bayrakçılığını yapabilecek kadar cehalet içerisindedir. Mustafa Kemal gibi, yüce bir ilke olan BAĞIMSIZLIK ilkesine bağlı ve toplumun inancını, ruhu satılmış RUHBANLARDAN değil de esas kaynağından kendi dilinde öğrenmesi adına mücadele vermiş ‘’mübarek’’ bir şahsiyete dahi hakaret etmeyi ‘’ibadet’’ sayıp, Camii’de kıldığı namaz ile Cennet’e gireceğini hayal edenlerin ‘’çoğunluk’’ olduğu bir toplumda, İSLAM’dan bahsetmek, saçmalıktır.
Salat ve Selam konusunda ayrıntılı biçimde değineceğim; TAM BAĞIMSIZLIĞIN Kurani altyapısı ile, Kemalist pratiği arasında ‘’hiçbir’’ fark yoktur! Bu iddiamızı hangi mecliste dile getirdiysek, karşımıza dikilen din ‘’kargaları’’, delil ve Kurani açılımlarımız karşısında ‘’sus pus’’ olmuş, içinde oldukları batağın farkına vardıkları halde, çıkar-ego ve köleleşmiş ruhlarının bağımlılığı nedeni ile sapkınlıklarından vazgeçme erdemi gösterememişlerdir.
Günümüzde, öylesine vahşi bir ayrım oluşmuştur ki, tarihin özbenliğinde kol kola olan 2 Mustafa, birbirinden kopartılmış, her iki Mustafa’yı da savunduğunu iddia edenler arasında baş gösteren amansız ve tamamen mantık hatasına dayalı yapay çatışma, ülke gündemini oluşturan hal almıştır. Bu HAÇLI EMPERYALİZMİnin en büyük arzusudur. Mustafa Kemal ile İslam arasını açmak sureti ile oluşacak HALK KAMPLARININ ürettiği yapay gündemlere mahkum edilmiş bir milletin KAYNAKLARINI sömürmek kadar basit bir iş olmadığından, HAÇLI EMPERYALİZMİ bu yolu seçmiş ve büyük oranda başarılı olmuştur.
Mesela ;
Kendimden örnek vermem gerekirse, Atatürk ilke ve Devrimlerine bağlı, anti-kapitalist, anti-emperyalist, Tam Bağımsız Türkiye ve Ezilen Halkların haklarını savunan bir GENÇ olarak, Kurani İslam’a dair herhangi bir söylem geliştirmem, yukarıda saydığım özelliklere sahip olduğunu iddia eden kimselerce tepki çekmektedir. Çünkü Kuran denildiğinde akıllarına gelen şey;
- Gerici
- Yobaz
- Bilimsel Düşünceden yoksun
- Şekilci
- Şeriatçı
- Atatürk karşıtı
- Cahil
- Evrim Teorisi Düşmanı J
- Liboş
….vs.vs.vs. dir.
Temel sıkıntı budur, Kuran’ı Müslüman kılıklı Kuran Düşmanlarından dinlemeleri neticesinde bilinç altlarına yerleşen bu bozuk inanca bağlı gelişen yargı ve tepkiler, maalesef TAM AYDINLANMIŞ bir GENÇLİK oluşması adına ciddi bir ENGEL teşkil etmektedir.
Kuran İslamı, yukarıdaki maddelerin tamamına karşıdır. Bunu söyleyebilecek kadar erdem ve haysiyet sahibi AYDINLARIMIZ mevcuttur. Bu aydınlarımızın takip edilmesini öneririm.
Haçlı Emperyalizmi, İslam’ın anti-emperyalist ruhunu, Haçlı seferlerinde görmüş ve tedbir aramaya başlamıştır. Çünkü bölgedeki planları; anti-emperyalist bir İslam varlığı söz konusu olduğu an itibari ile suya düşmektedir. Buna dayalı olarak üretilen ;
Radikal İslamcılık ve Ilımlı İslamcılık, görevini gayet iyi yapmaktadır.
Radikal İslamcılık ile, Batı’ya İŞGAL malzemesi üretilmiş, Ilımlı İslamcılık ile, işgal edilen bölgelerdeki DİRENİŞ yok edilmiştir…
Büyük bir teorisyen olan Sultan Galiyev –ki kendisi ATEİST’tir- şöyle bir tarihi ifade kullanmıştır; ‘’Dünya’nın en büyük partisi DİNdir’’.
Kişi inansın ya da inanmasın, bir fikrin detaylarını incelemek, araştırmak ve fikrin yozlaştırılıp, yaşadığı toplumu sömüren bir araç haline getirilmesine engel olmak adına çabalamak durumundadır. Bu, fikri yok saymak, yahut dokunulmaz ilan etmek ile değil, irdelemek ve üzerine gitmek ile mümkündür.
Kuran, 40 bohçaya sarılıp, bereket ve şifa vermesi beklenecek bir TILSIM kitabı değildir.(Tekvir 27)
Kuran, ANADİLDE, hertürlü koşulda okunup, anlaşılacak bir kitaptır. Bu kitap İslam dininin TEMEL kaynağıdır!
TEMEL Kaynak dediğimizde bizi Peygamber düşmanı ilan edenlere birkaç örnek vererek cevap vermek isterim ;
Hadis: "Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir.”
Müslim İman 302, Buhari 97/24,10/29, Hanbel 3/1
Yukarıdaki veri bir HADİS’tir. Bu hadis, Kütüb-i Sitte denilen, ULEMA tarafından kabul edilmiş bir kaynak olan kitaplarda yer almaktadır. Bu ve bunun gibi, hadislerin birçoğu ; Allah’ın Resulü adına söylenmiş yalan iftiralardır. Gördüğünüz gibi, Allah’a BALDIR biçecek kadar SAPIKLAŞMIŞ bir EMEVİ azgınlığının ürünü olan HADİSlere dayandırılan DİN, Kuran süzgecinden geçmeyen bu verilere dayandırılarak yozlaştırılmıştır. Kuran’a sakın dokunma EDEBİYATI ile daha da sağlamlaştırılan dine, ALİM-MÜCTEHİD-KUTUP-GAVS mitolojileri ile YAHUDİ menşei fikirler enjekte edilmiş, KURAN adeta kenara atılmıştır. (Yahudi-İslam Sentezi bölümünde FAZLACA detay vereceğim.)
Halbuki Kuran şöyle demektedir ;
Biz Kuran’da HİÇBİRŞEYİ eksik bırakmadık! ( Enam 38)
Resul derki : Rabbim benim toplumum, Kuran’ı devredışı bıraktı (Furkan 30)
Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!(Kamer 17)
Halk, din adına verilen her zehri içmiş, Dindar diye seçilen kişilerin Emperyalizm ile olan ilişkisi dahi, tepki görmemiştir. İşte; ILIMLI İSLAM’ın DİRENİŞ’i yok etme vasfı budur.
Toplumda, dine ait bütün kavramlar yozlaştırılmıştır. Bu kavramların başında ‘’Salat’’ ve ‘’Selam’’ gelir. Bu kavramlara ileriki bölümlerde FAZLACA detaylı biçimde değineceğim. Fakat bir örnek verilirse eğer ;
Kuran, ANAYASA kitabı değildir ve YÖNETİM biçimi önermez! (İran Şeriatı tamamen islamdışı bir uygulamadır!) Kuran, insan merkezlidir ve bireylere belirli ilkeler verir. Bunların başında ; BEYTçilik vardır. Yani ;
Toplumsal Dayanışma ve HALK önderliğinde kurulan DEVLETİN, kurucu iradesinin EMEĞİNİN karşılığını vermek ve ANTİ-Kapitalist olmak. Bu meseleyi ; ‘’Mescid-i Haram Kolektivizmi’’ adlı çalışmamda detaylıca açmıştım. Emeğin karşılığını vermek eylemine karşılık, Kuran’da kullanılan kavram : SEVAP’tır.
Evet! Günümüzde, rekat sayısıyla Cennet hayali kuranların 100-200 puanlarla hesapladığı SEVAP…
Emevi-Arap Saltanatının SÖMÜRÜ düzeninde, SEVAP alamayan toplum, TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ vasıtası ile, emeğinin karşılığını alma yolunda adımlar atmış, tırnaklarıyla kurduğu bu BEYT’i(Kabe’yi) bu evrensel ilke ile geliştirmiştir.
Kuran şöyle demektedir ;
Hatırla o zamanı ki, biz Beytullah'ı(Mescid-i Haram’ı) insanlar için yaptıkları güzel işlerin karşılığını kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir SALAT yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü ulaştırmıştık; "Tavaf edenler, kendini Salat’a verenler, rükû-secde edenler için evimi temizleyin!"Bakara 125
Evet Dostlar, içi boşaltılmış yorumlar tesiri ile hiçbirşey çıkartamadığınız bu ayetler şöyle demektedir ;
Salat’ı uygulayabileceğiniz (Salat : Tamamen Sosyal bir olaydır. Özgürlük mücadelesi – aydınlanma – emeğe değer veren ortamı üretme…. Vs. daha detaylıca irdeleyeceğim) bir DEVLET üretin. Bu devleti TEMİZLEYİN!
Kimden ?
Salat karşıtlarından!
Emperyalizmden, Kapitalizmden!
Peki bunu yapan kimse oldu mu ?
Yakın tarihten örnek verelim ;
Mustafa Kemal Atatürk!
Tam Kuran’ın önerdiği gibi, LAİK-Demokratik ve HALKA dayanan, dini sömürüyü bertaraf eden ve dini hak ettiği kutsal mertebeye yücelten, Haçlı Emperyalizmine karşı, Ulusal Bağımsızlığa dayalı büyük bir BEYT…
İşte, KABE’nin evrenselliği ilkesi budur.
Türk Milletine, çağrım şudur ;
Arap-Emevi dinciliğinin tezahürü olan DİNCİ ŞEBEKE, sizinle Kuran arasına duvarlar örmektedir. Tüm bu şeytani çabalara rağmen, Ruhunu İblise satmış haysiyetsiz işbirlikçilerden DİN öğrenmek yerine, ‘’Sen anlaman’’ gibi Kuran’ın ısrarla reddettiği(Kamer 17) söylemlere aldırmaksızın, inancınızı ana kaynağından öğreniniz.
Yaşadığınız toplumun hapsedildiği TAHAKKÜM, Takvayı toplumsal kıstas haline getirip, bilimsel düşünceyi küfür sayarak ‘’SÜRÜ’’ psikolojisini DİNDARLIK olarak pazarlayanların ürettiği, DİNDIŞI bir TAHAKKÜMDÜR.
Kuran’ın öğrettiği İslam, ilerleyen bölümlerde fazlaca DETAYLI biçimde açıklayacağım gibi;
- anti-emperyalist
- İlerici
- Bilimsel Düşünceyi ön planda tutan
- Toplumsal Dayanışmayı ön planda tutan
- ANTİ-KAPİTALİST
- Demokratik ve LAİK
- Çağın koşullarına uygun yönetim ve uygulamaları öneren (Örnek : Cumhuriyet)
- Allah-Kul ilişkisine asla ve KAT’A hiçbir ARACI kabul etmeyen(Hocaefendi, Halife,Hoca…vs.)
- Şekilciliğe karşı (Giyim-Kuşam şekilciliğine TAMAMEN karşı)
- Çağdaşlaşmayı öneren
- EĞİTİMİ önemseyen
- Akılcı ve Geniş vizyonlu
Yönleri ile karşımızda durmaktadır. İşte bu hakikati bertaraf edip, CIA ofislerinde kitaplar yazan işbirlikçilerin ürettiği Liboşik Din, Hakkın Batıla galip gelmesi yönündeki ‘’evrensel’’ hakikatin neticesinde tarihin derinliklerine gömülecektir. Türk Milleti, HAÇLI’nın ürettiği FİKİR ve KÜLTÜR EMPERYALİZMİNİ bertaraf edecek, KAVRAMLARINA SAHİP çıkıp onları YOZLAŞMADAN kurtaracak ve HER ALANDA Bağımsızlığını temin edecektir.
Yarın : Dini Yozlaşmaya Tarihsel Bakış.
|