Yazanlarda |
|
aksan45 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 174
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sadaka istiyenlere (bu adam zengindir, çok para kazanıyor, dilencilikden evler aldı, adam numara yapıyor gozu kor değil, ayağı topal değil v.s.) diye vermemek doğru değil Allah onun rızkını, dilenmesini nasip ederek veriyor. Allah izin vermese kimse dilenemez Allah dilenenleri bize imtihan vesilesi kılmış . Çok para kazanıyor diye ona vermemezlik edersen hem öyle düşündüğün için gunah işlersin hemde vermeyerek sevap kazanm akdan olursun. Şeytan dilenenlere vermememiz ve iyilik kazanmamamız için dilenenler hakkında yukarda yazdıklarımı düşünmemizi ister. Kim isterse istesin en ufak bir tereddüt yaşamadan onlara vermek lazım sakın onların hakkında kötü veya olumsuz düşünmeyin sakın evinize gelip isteyeni kovmayın büyük günah kazanırsınız. İyilik,
yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir.
Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere
iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere,
yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene
ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan,
zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve
zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip)
sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır.
İşte bunlar, Allah'a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Dilenen hiç bir dilenciye bir şey vermeyin. Onlara vermeniz, kalitesiz, şerefsiz, düşük dilenci guruhun çoğalmasından başka bir faydası olmaz. Onları devletin yetkili birimlerine yönledirin! Örgütlenmelerini önerin!
|
Yukarı dön |
|
|
mindar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 373
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
eğer sistem fakiri fukarayı garip gurabayı gözetemiyorsa,bunların ortaya çıkması doğaldır. Gerçekten ihtiyac sahiplerini, en azından insanlar sağına soluna bakıp muhtaç durumda olanları gözetmeliler, bu şekilde davranırsak zaten pek ihtiyac sahibi kalacağını düşünmüyorum. Toplum olarak bu bilinçte olmalıyız salatın bir boyutu da budur yardımlaşmak, destek olmak
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın aksan45,
Açıkça dilenenlere ben de bir şey vermiyorum. Ama tek tük istisnalar olmuyor değil.
Şimdi bakıyorsun kadın, adam, çocuk mendil satıyor, kalem satıyor veya önünde bir tartı bir hizmet veriyor. Veya işte gitar, keman falan çalıyor.
O insanlara yardım kabilinden para veriyorum, sattığı kaleme, mendile ihtiyacım olmasa da. Müzik yapana da ( işi bilerek kaliteli yapması şartıyla) kulak kirası bir şeyler veriyorum.
Bir şeyler yapmaya çabalayıp ta, gerçekte bizim yardımımızı talep eden insanlara yardımcı olmalıyız.
Ama hiçbir şey yapmayan hep aynı meydanlarda olan, kadrolu dilenciler var. Kusura bakmayın infak etmek başka, insancıl olmak başka, ama istismar edilmek, hele hele, bile bile istismar edilmek çok başka.
Gerçekten ihtiyacı olan insanlar için valilik ve kaymakamlıkta başvuru yerleri var, belediyelerin de böyle hizmetleri var. Buralara baş vurmalarını öneririm.
Aslında gerçek fakirliğin çözümü iyi bir sosyal güvenlik sistemi.
Ama bu da yetmiyor bazen. Örneğin Almanyada adam tek başına veya grubuyla müzik yapar, senden bir kaç kuruş bekler. Ben bunu dilenmek olarak bile kabul etmiyorum. Hem çok yaygın, hem de gerçekten etrafın havası değişiyor. Cıvıl cıvıl bir ortam oluyor.
Almanyada bir de şarapçılar var. Bir ikisiyle konuştum. Bazıları gerçekten üniversite mezunu, eğitimli, kibar, evsiz işsiz kalmış, sokaklarda yatan tipler. Aralarında bu şekil yaşayan kadınlar da var. Günlük şarap parasını bulunca adam doğru meyhaneye. Akşama kadar dilenmiyor, günlük belirlediği bir para hedefi var, örn. on euro gibi.
Aslında Almanya gibi yerde kişinin kendi kusuru olmadan, insan bu durumlara düşmez ya neyse. Adamın derdi yeterli bir para toplamak günü kurtarmak. Sizden beklediği para cent cinsinden, ben buna iki euro verdim. Adam on dakika benimle konuştu, Nasıl teşekkür edeceğini bilemedi. Kendini anlattı, beni tanımaya çalıştı.
Diyeceğim, dilenci her yerde var. En ileri, en sosyal memleketlerde bile. Nasıl davranacağınızın ayarını artık kendiniz belirleyeceksiniz.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
malik bin nebi Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 439
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam ile,
Konu dilenciler ile şekillenmey devam ederken kişinin kendi hesabını kontrol edebilmesi meselesine de değinmek lazım, ki bana kalırsa dilenen dilenciye borç vermek sadaka isteyene sadaka vermekten öte son zamanlarda çokca şahit olduğum borç vermek, kefil olmak, çek ve senetle ticaretin ayarını tutturamamak gibi sebeplerden oluşan mağduriyetlere değinsek daha hayırlı olur gibime geliyor,
Bir dilenciye sadaka olarak gözden çıkartılan verilecek en büyük meblağ taş çatlasın 50 liradır,, veren kişi bu meblağdan ötürü muhtaçlık ile karşı karşıya kalmaz, lakin dilenci bu toplanan paralarla yekunda büyük bir kazanç elde edebilir, fakat borç alıp vermeler, kefil olmalar, hatır çekleri böyle değilidir,
Geçenlerde bir abi ile görüşüyoruz 300 küsür milyar bir borcun altına giriyor bir başka arkadaşına kestiği hatır çeklerinin neticesinde,
Bir başka abi ile görüşüyoruz toplu halde verdiği borç parayı parça parça alabiliyor ve parça olarak gelen para ortadan kaybolup gidiyor,
Eminin sizlerin de çevresinde buna benzer bir çok olaylar yaşanmıştır,
Nacizane tavsiyem odur ki, kişi belirli bir miktar borç para verirken veya bir miktar borca kefil olurken iki şeye dikkat etmeli.
1- Bu para olmaksızın ben yaşantımı sıkıntıya girmeden sürdürebilir miyim? En kötü şartları da hesaba katarak,
Eğer bu soruya cevabınız evet ise,
2- Kendisi için imkan sunduğum bu kişi imkana olan ihtiyaçlar aciliyeti ve önceliğinde hangi durumdadır.
Gene etrafına yüklü miktarlarda borç dağıtan bir abinin, pu para ben evliyken ve çocuklarım varken benim oldu, bu demektirki bu para sadece bana gelmedi bu para aileme geldi ben onların hakkından onlardan bağımsız bir şekilde alarak nasıl olurda dolaylı yönden onları sıkıntıya sokarım,,,,
Evet bence sadaka veya dilenciden önce borçlanma ve borç verme politikaları hakkında da düşünmek ve uygun bir yol izlemek lazım, aksi takdirde hem borç alan taraf hem borç veren taraf ciddi zararlara uğramakta ve toplumsal sorunlar git gide artmaktadır,
Esen kalın
__________________ bildiklerimizle değil yaptıklarımızla, ellerimizin neleri ile değil hayatlarımızın nasılları ve nedenleri ile,,,
Beni bir yere oturtmaya çalışmayın,çünkü ben bir yerde oturmuyorum, sadece yürüyorum
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın Malik Bin Nebi,
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz.
İnfak başka, finansman başka.
Bir parayı infak için veriyorsan, zaten geri dönüşü diye bir derdin yoktur. Ama dilenciye ver, ama gerçekten ihtiyacı olan bir aileye ver. Örneğin ne bileyim adam işsizdir. Kirasını öde. Çocuğun okul masrafına yardım et. Çevrendeki başka insanları da bu aileye yardıma yönlendir falan. Bu infak, sadaka, zekat her neyse, sonuçta Allahın bana nasip ettiği imkanı, nasip etmediği kişilere infak etmek.
Ama borç verme çok zor bir durum. Yani icabında bir sömürme olayı olabiliyor. Ben yiyemedim sen ye olayı olabiliyor. Adam gerçekten de ödeyemiyor veya ödemiyor, yani bir de bunlar var. Biraz esnaf hikayelerini dinlediğiniz zaman çok hayretler içinde kalıyorsunuz.
Adam diyor ki, ben ne düşüneceğim yahu, borcu veren düşünsün.
Bunun için insanlar, para kaptırmammak için, ayak üstü bin yalan söylüyorlar. İşler durgun, kesat, siftah edemiyorum gibi.
Birde eskiden ay sonunu getiremeyen, illa iş arkadaşlarından borç isteyen tipler vardı. Neyse kredi kartı çıktı da kurtulduk bunlardan. Maaşının bir, birbuçuk ay ilerisinde kredi ile yaşayan tipler var.
Bana bu konuda en büyük dersi, on yaşlarımda iken sokağımızın en zengini bir hacı amcamız verdi. Bu kişi ticaret yapardı. 1960 lı yıllar, mahallede kimsede buzdolabı yok, bir tek onda vardı.
Mahalleye bir aile taşındı. Ispartalı. Adam bir devlet dairesinde odacı.
Bu adam , karısıyla birlikte bu hacı amcadan borç para istediler. Projeleri, Ispartadan halı getirip satmak. Adam onları öyle uzun uzun dinlemedi bile. Cevabı şu oldu.
- Açsan, açıksan para vereyim. Ama ticaret için benden para isteme. Çünkü ben de ticaret yapıyorum.
Eski başbakanlarımızdan Tansu Çiller in eşi Özer Uçuran Çillerin bir kitabı vardı. Onda okumuştum. Diyordu ki.
Hep ekonomik bir fikir üretmeye bakın. Bir fikir bulduğunuzda BİP, BİP deyin. Bu BİP -Başka insanların parası demekmiş. Fikir benden, para başkalarından. İşte ben bu BİP leri hiç sevmiyorum.
Çok fikrine güveni olan Gitsin bankayı veya Özel Finans Kurumunu BİP lesin, bakalım, nasıl oluyor.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
malik bin nebi Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 439
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Saffet Abi,
Geçen gene bir kaç haftalığına yurt dışındaydım, Sri Lankanın meşhur taşlarından alacaktık bir arkadaşa, satıcı adam orta yaşların üzerinde bir arkadaştı, her şey de anlaştık Türkiyeden parayı gönderecekti alıcı Western Union ile parayı gönderdi, internet sayfasında para alıcı tarafından alınmak üzre haızr ibaresi çıkıyordu ama yerel ofis bunu kendi sisteminde göremiyordu, normal şartlarda paranın yatırıldığını gösteren cümlecik yeterli idi, saatde ilerliyordu, alıcı arkadaş taşı verip vermediklerini soruyor büyük bir heycanla, ama bu orta yaşı geçkin abimiz taşı vermiyordu paraya dokunmadan taşı veremem diyordu :), Alıcı arkadaş köpürüyor bu bilmiyor mu bu şekilde para transferini ibare görünüyor daha ne istiyor bu adam diye kızıyordu, baktım olacak gibi değil tamam abi önemli değil ben biraz daha bekleyim bu ticareti nihayetlendirelim yarı da bırakmayalım geçen zaman içerisinde görüldüki Para Colombo yerine Colombia'ya gönderilmiş :), hemen yanlışlık düzeltildi,
Kur'an'ın rabbinin istediğinin de bu olduğu kanısındayım yaptığınız işi sağlam yapın, hayatınız üzerine zar atmayın,
Bahsettiğin hacı amca da güzel bir ders vermiş gerçekten,
Lakin bu kredi kartı oalyı da çözüm değil geçen tvde bir skeç izledim minimum arif diye :),
Borç verme kadar borçlanma politikası da önemli, ödeme güçü beklenen ödemelere göre mi? yatırım neticesinde umulan kazanca göre mi vs.
Bence bu şekildeki finansman sorunlar insanlar arasında dilenciye verilen cami kiliselere toplanan yardımlardan daha çok irdelenmeli ve ortak bilinç ile daha sağlıklı bir ortam oluşturulmalı,
Hani filimlerde olur ya biri havuza atlar sonra arkadaşına elini uzatır çek beni diye o da elini uzatır ama malesef o da suyun dibini boylar, dolayısıyla toplumda düşene el uzatmama alışkanlığı baş gösterir veya el uzatanlar yükü kaldıramayacak güçte adamlar olur duygusal tepkilerle, netice itibari ile sudakilern sayısı artar karadakilerin sayısı azalır toplumsal uçurumların, gelir dengesizlikleri aşırı uçurumlar bu şekildeki, bilinçsiz ve duygusal tepkimeler neticesinde oluşmuyor mu,
Son olarak farklı bir örnek daha vereyim uzattığımın farkına vardım ama aradaki dengeyi anlatması açısından önemli bir örnek gördüğüm için paylaşıyorum,
Geçenlerde senelerin önemli iş adamlarından biri bizim bir arkadaşla görüşüyor ve bizimkinin %100'lük potansiyelin hepsini ele geçirme düşüncesine ve çabasına karşılık şunu söylüyor, ben de istersem çalıştığım alandaki rakiplerimin hepsini batırabilirim ama ben onları batırdığımda sektör dışarıdan yatırım gerektiren boş bir sektör gibi görülecek ve benden daha büyük bir sermaye sahibi buraya yapacağı yatırım ile beni batıracak,
Av avlanacak hayvana kaçma hakkı vererek onu öldürmektir,
Aradaki ikili dengeyi gözden kaçırmamak lazım,
Lütfen, borç alırken veririken kefil olurken ederken hatır çekleri vs alırken çok daha dikkatli olalım,
Esen kalın
__________________ bildiklerimizle değil yaptıklarımızla, ellerimizin neleri ile değil hayatlarımızın nasılları ve nedenleri ile,,,
Beni bir yere oturtmaya çalışmayın,çünkü ben bir yerde oturmuyorum, sadece yürüyorum
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
MErhaba ,
bu dikkati gösterirken şeytanın bizi fakirleşmekle korkutacağını da unutmayalım ki, eşimizi, dostumuzu TEFECİLERİN kucağına itmeyelim.
Veren de Allah, alan da Allah. Darlık ta O'ndan, bollukta.
borç verirken, iki şahit tutun. ve az da olsa miktar, YAZMAYA üşenmeyin. Şahitler borç isteyenin YAKINLARINDAN da olur ise, GERÇEK niyet ortaya çıkar.
Salat, salat, salat...
Selametle,
|
Yukarı dön |
|
|
İbrahimizm!!! Ayrıldı
Katılma Tarihi: 14 subat 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 420
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Malikciğim,
1- Bu para olmaksızın ben yaşantımı sıkıntıya girmeden sürdürebilir miyim? En kötü şartları da hesaba katarak,
ne bu?
Yaşantımı sıkıntıya girmeden...sıkıntı olmadan olmaz mı?..şimdi dost geldi para istedi..o zaman gelen sıkıntı mı?..sıkıntıdan kasıt;yaşantımı sıkıntıya girmeden sürdürebileceğim mi?..
biz yani karınca gibi hem stokçu hem artıran mıyız?
ağustos böceği geldi..abi yemek..geber lan..ben yaşantımı sıkıntıya girmeden sürdürebilmem lazım ''en kötü şartları hesaba kataraktan''ve zaten sen mühim adamda değilsin..alt tarafı agustos böceği..
ağustos böceğide der ki..abi ben evet mühim adam değilim ama senin ''tavrın'' mühim..''en kötü şartları hesaba kataraktan'' abi..
Onlar, yemeğe ihtiyaç ve istekleri olduğu halde onu yoksula, yetime ve esire yedirirler.
Etme böyle..öğüt vereyim derken kafa göz kırmışsın..beriden gördüm söyleyeyim dedim..
ha deki..hayatımızı alt üst edecek sıkıntıya girmeden...de..
''en kötü şartları hesaba kataraktan''.
neyse,sağlıcakla
|
Yukarı dön |
|
|
malik bin nebi Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 439
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
:)
Selam ile güzel kardeşler,
Kaygılarınız ve uyarınız yerindedir, eksiklik bendeki anlatım bozukluğundan kaynaklanmaktadır, demem odur ki,
Av elde edilmek istenilen hayvana kaçış hakkı tanıyarak onu öldürmektir.
Bir kardeşim vardı, kendisi pazarcı tezgahları felan var yanında çalışıyordum, benle beraber toplam iki kişi çalıştırıyordu, ben ayrılmak zorunda kaldım yanından, diğer arkadaş da kendisi pazarcılık yapmaya başladı,
İşe yeni başlayan arkadaşa ustamız bir miktar mal yardımı yapıyor lakin arkadaş orta değer denebilecek bu destek ile kazanç elde edemiyor, ustamız borcunu ödeyebilmesi adına br miktar daha yardım da bulunuyor lakin bu sefer de kendisi sıkıntıya giriyor, ve o maldan bir kazanç gelip de borcun ödeneceği kesin değil,,,,,
Bir başka arkadaş bir hatır çeki kesiyor şimdilerde o çeki ödenmemesinden doğan mağduriyetini ortadan kaldırmaya çalışıyor,
Bu örnekler böyle uzar gider,
Ben sana 5 milyar borç verdiğim zaman bu 5 milyar benim hayatımda olmadığı zaman ayakta durabilecek konumdaysam sana bu 5 milyarı vermeliyim aksi halde 5 milyara ihtiyacı olan insan sayısı artış gösterir bu sefer de bulunması gereken para 10 milyar olur,
Şöyle örnekleyelim 10 kişilik bir gurup da 5 milyara ihtiyacı olan bir kişi var bu kişiye 5 milyarı olmaksızın ayakta duramıyacak bir kişi borç veriyor fakat ödeyemiyor işler umduğu gibi gitmiyor, bu sefer ne oluyor 10 kişi içinde 5 milyara ihtiyacı olan iki kişi ortaya çıkıyor, bu iki kişi 8 kişiden 10 milyar bulmak zorunda kalıyor, ya farklı farklı kişilerden parça paralar bulacaklar para kazanmak için ya da tek bir kişiden toplu para bulacaklar, kendileri ile beraber de diğer 8 kişiyi bu ihtiyaç listesinin altına sokacaklar,,,,
Ama kendi tezgahını kuran arkadaş kendi tezgahını kuracak konuma gelmeden buna hazır olmadan önce kalkıştığı bu işten vaz geçse ustanın yanında işçi olarak bir müddet daha çalışsa ve ne zaman ki yanında bir kişi çalıştırabilecek konuma gelse ve o zaman kendi işini açsa ne usta ve ailesi ne de o arkadaş ve ailesi sıkıntıya gelmiyecek,
Bir sözleşme imzalıyoruz adam ölüm şartını ekliyor, bunlar hayatın gerçekleri,
Gözden çıkartılan para için ihtiyaca imkan noktasındaki tercih konusu ise önem veya önemsizlik değil fayda ve zarar ilişkisinden öte değildir, şirket sahiplerinin de borç paraya ihtiyacı oluyor tezgah sahiplerinin de birileri bu para ile yatırım yapıp kazanarak para çevirmeyi düşünüyor birileri bu para ile işçi maaşı ödemeyi düşünüyor,
Havuzun içerisinde bir çok kişi el bekliyor kolunun kaldıracağı güç belli o güç oranında el bekleyenlere el uzatmaya çalışırsan sen de o havuzun içinde el bekleyenlerden olmazsın,
Hayat içerisinde gördüğüm bu ayetlerin tek bir vahiy ile açılımı var o da elini ne aç ne de sık ayeti,
Örnekler ile hayatın alt üst edilecek şekle gelmesini ifade ettiğimi düşünmüştüm ama öyle anlaşılmamış havuzun kenarındayken havuzun içine düşmek tepe taklak olmak olsa gerek,
Ayrıca anlatmak istediklerim sofralarını paylaşan hayatlarını paylaşanlar vesaireler değil, tefeci ile işi olan bir adam yiyecek bir tas yemek bulamadığından tefeciye gitmez, milyarlık hatır çekleri alan adamlar fakirliklernden bunları almaz, yüksek meblağlı krediye kefil olanlar arkadaşları ekmek yesin diye de bunlara imza atmazlar
bu arada hayrullah kardeşim,
Bir insan tefecinin eline neden düşer ilk önce bunu düşünmek gerekir diye düşünüyorum, kendi çek yapraklarından sayfalar yazıp kendi çeklerini kırdırmak zorunda kalan insanlar tanıyorum, fırıl fırıl tefeci arayan insanlar biliyorum ve hepsinin tek bir nedeni var yanlış borçlanma politikaları, aç gözlülük göstererek fazla kazanç elde etme düşüncesi ile uzun vadeli çekleri kabul etmek, gelirlerini göz önüne almadan ihtiyaç fazlası harcamalara girmek, geleceklerini umdukları paralara kesin gözle bakıp hayatlarına zar atmak, aslında bir zincir halinde geliyor bu durumlar, ilk önce bunlar düşünülmeli masaya yatırılmalı, bu gibi anlık durumlara çözümler getirilebilinir lakin borçlanma ve borç verme ve finansman konusunda ilkeler olmaksızın yapılan hareketler kaş yapayım derken göz çıkartmaktan öte gitmeyecektir,
Umarım meramımı anlatabilmişimdir,
Esen kalın sağlıcakla
__________________ bildiklerimizle değil yaptıklarımızla, ellerimizin neleri ile değil hayatlarımızın nasılları ve nedenleri ile,,,
Beni bir yere oturtmaya çalışmayın,çünkü ben bir yerde oturmuyorum, sadece yürüyorum
|
Yukarı dön |
|
|
|
|