Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli arkadaşlarım bugün Diyanet sitesinde gezinirken okuduğum bir konuyu Ramazanın içinde oluşumuz münasebetiyle konuşmak, tartışmak ve Kuran ile karşılaştırıp sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. Çünkü Rabbim ayetleri okuduktan sonra bizlerin aklını çalıştırmasını ve düşünmesini emrediyor, birilerinin söylediklerine kayıtsız şartsız inanmayı değil. Allah bu yolda cümlemizi yanıltmasın inşallah.
Önce sizlere kurandan bazı ayet örnekleri hatırlatıp, Rabbin Kuranda bizleri ilgilendiren, yani sorumlu olduğumuz her konudan bahsedip bahsetmediğini açıklıyor mu ona bakalım çünkü araştıracağımız konu için lazım olacak.
İsra 89: Yemin olsun, biz bu Kuran'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Nisa 174; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik. 175. Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.
Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
Araf 52: Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o.
Nahl suresi 89. ayet; Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.
Enam 38. Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap'ta, herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde hasredilirler.
Yukarıdaki ayetlere benzer birçok ayetler var. Şimdi soruyorum sizlere acaba bu ayetlerden sizler, bizlerin iman adına yapmamız gereken sorumlu olduğumuz her şeyin KURANDA olmadığını mı anladınız? Elbette hayır, eğer öyle anladım diyorsa bir insan, sanırım bu insanın Kuranın etkisinde değil, beşerin etkisinde ve de trans halinde olduğunu gösterir Allah korusun. Rabbim bu kitabın indiriliş sebebi olarak her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz diyorsa bizler için, demek ki bu kitapta her şey var demektir. Rabbim Kuranda herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Diyorsa bu kitapta bizlerin sorumlu olduğu her şey var demektir. ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk, apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir, her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Diyorsa rabbim, bunun tersini söylemek kuranda her şey yoktur demek, apaçık Rahmanla inatlaşmaktır bunu unutmayalım.
Peki, yukarıdaki ayetleri neden yazdık şimdide konuya gelelim. Konumuz kadınlarımızın regli halinde(ay halinde) oruç tutup tutamayacağı konusu. Yukarıdaki ayetleri okuyan bir insan hemen şöyle düşünür? Eğer bu durumdayken oruç tutulmasını yasaklamışsa, Kuran da Rabbim açıkça yazar. Bizde aynen bunu yapalım acaba Rabbim bu konuda bir yasak koymuş mu? Önce sizlere kadınların bu halinin nasıl bir durum olduğunu açıkladığı ve bu durumda Rabbin neyin yapılmasını istemediğini görelim.
Bakara 222: Sana âdet halini de sorarlar. De ki: "O, insana rahatsızlık veren bir haldir. Hayızlı(regli)oldukları sırada kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde, Allah'ın emrettiği yerden onlara gidin." Şu bir gerçek ki Allah, çok tövbe edenleri sever, iyice temizlenenleri de sever.
Kuranda kadınların adet halinden bahsettiği ayet bu ayettir. Burada da dikkat ederseniz, bu durumun kadına rahatsızlık veren bir hal olduğu bu durumda kadınla cinsel birleşme yapmayın, bu durum bitip temizlendiğinde birleşebilirsiniz diye kadınları koruyarak bizleri uyarır. Dikkat ederseniz kadının bu halindeyken asla ibadet edemez ya da oruç tutamaz demiyor. Her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyen Rabbim, böyle bir yasağı olsa söylemez miydi sizce? Elbette söylerdi. Bakın Rabbim oruç konusunda bir başka ayetinde ne güzel açıklama yapıyor.
Bakara 185: Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kuran, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır.
Yukarıdaki ayette bakın Yüce Rabbim ne güzel açıklama yapıyor ve hasta olan, yolcu olanın tutmadığı günleri daha sonra tutabileceğini belirtiyor bizlere. Eğer ay halindeki bir kadının orucu tutmasını yasaklasaydı bunları söyleyen Rabbim bu konuda da açıklama yapmaz mıydı dersiniz bizlere? Elbette yapardı. Dikkat ederseniz kadının ay halini bir hastalık olarak görmüyor. Ona bahşettiği ve yaradılışından gelen biyolojik gereklilik olduğu, doğurganlığının bir göstergesi olan bir hali olduğu çok açık. Bu durum kadınların kendi arzularıyla oluşan bir hali olmayıp Allahın yaratırken verdiği bir durumdur. Yalnız bu haldeyken erkeklerin kadına cinsel yönden yaklaşmamasını emrediyor, sebebi kadını korumak ve onun bu halini daha rahat geçirebilmesi için. Şimdi düşünelim bu haldeyken kadına yaklaşmayın diye çok ince bir ayrıntıyı dahi veren Rabbim, kadının bu haldeyken oruç tutmamasını, ibadet etmemesini isteseydi açıkça yazmaz mıydı? Yorum sizlerin.
Şimdide bu konuda Diyanetin sitesinden aldığım bir bölümü sizlerle paylaşıp bu sözlerin üzerinde konuşalım.
Kadınlar için ilâve şart ise, onların hayız veya nifas durumunda olmamalarıdır. Peygamberimizin hanımlarından gelen bütün rivayetler, onların aybaşı hallerinde namaz kılmadıkları ve oruç tutmadıkları yönündedir.
Daha önce namaz bahsinde ve bu bölümün başında da belirtildiği gibi hayız veya nifas halinde bulunan kadının oruç tutması haram olduğu gibi, tutacağı oruç da geçerli olmaz. Kadınlar bu durumları sebebiyle tutamadıkları oruçları daha sonra istedikleri bir zamanda kaza edebilirler.
Cünüplük, hayız ve nifastan farklıdır. Çünkü cünüplüğün gerçekleşmesi ihtiyarî olduğu gibi, gusletmek suretiyle cünüplükten temizlenmek de mümkündür. Bu bakımdan cünüplük oruca başlamaya engel görülmemiştir. Bununla birlikte mümkün olan en kısa zamanda cünüplükten temizlenmek gerekir.
http://sorusor.diyanet.gov.tr/
Şimdi yukarıdaki yazıya bakalım ve kurandan aldığımız bilgilerle karşılaştıralım. Dikkat ederseniz kadınların bu hallerindeyken oruç tutamaması ve ibadet edememesini hangi bilgilerden aldığı kaynaklara dayandırıyor.(Peygamberimizin hanımlarından gelen bütün rivayetler, onların aybaşı hallerinde namaz kılmadıkları ve oruç tutmadıkları yönündedir.) Evet, dostlar gördüğünüz gibi kuranda asla böyle bir emir bulunamadığı için, yasaklanan kaynağı ibretle görünüz. Peygamberimizin eşlerinden gelen RİVAYETLERE dayanılarak kadınlarımız bu haldeyken oruç tutamıyor ve ibadet edemiyor. Ne dersiniz yazının başında sizlere hatırlattığım bütün ayetlere uyuyor mu? Yine evet uyuyor diyorsanız şunu unutmayın ki yazdığım ve ona benzer onlarca ayete iman etmiyorsunuz demektir. Dikkatinizi çekerim peygamberimizin hiçbir hadisi dahi yoktur bu konuda, bu haldeyken oruç tutamayacağı konusunda. Hiçbir zaman kadınlar bu haldeyken ibadet edemez dememiştir buda ne kadar ilginç değil mi? Yazıya dikkat ettiyseniz cünüplük ile Hayızlı hali karşılaştırıyor ve bakın ne kadar ilginç bir sonuç çıkarıyor.( Cünüplük, hayız ve nifastan farklıdır. Çünkü cünüplüğün gerçekleşmesi ihtiyarî olduğu gibi, gusletmek suretiyle cünüplükten temizlenmek de mümkündür. Bu bakımdan cünüplük oruca başlamaya engel görülmemiştir. Bununla birlikte mümkün olan en kısa zamanda cünüplükten temizlenmek gerekir.)
Lütfen dikkat edin cünüplük hali insanın kendi eliyle ya da düşüncesiyle oluşan bir durumdur, bu durum oruca başlama ya engel görülmediği halde, kadının kendi elinde olmayan bu hali, Rabbin verdiği kadının cinsiyetiyle ilgili bir durumundan oluşan ay hali durumunu, oruca engel görebiliyorlar. Sormak isterim bu yazıyı yazanlara bu sözleri kim söyledi Yüce Rabbim mi? Kimden alınıyor bu yetki ve HÜKÜM, yalnız hüküm veren Rahman olduğu halde.
Tam bu esnada size birkaç ayet daha hatırlatmak istiyorum konunun daha iyi anlaşılabilmesi için.
Araf Suresi 3. (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
Araf 185: Göklerin ve yerin melekûtuna, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kuran'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar.
Ankebut 51: Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır
Enam 57: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.
Yukarıdaki ayetlere bakalım, Rahman ne diyor (Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın.) Hatırlayın lütfen Kuranda Allah asla böyle bir yasak koymadığı halde, bizler rivayetlerden intikal eden sözlere iman ederek yasak koymuyor muyuz? Yaradan hala başka deliller arayan insanlara seslenerek (Peki, bu Kuran'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar.)( Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu?) kurandan başka hiçbir söze, yasaklara, ilavelere bakılmasını istemediği halde bizlerin yaptığı bu yanlışlar niye? Bakın hükmü verecek yalnız kim diyor Rabbim. (Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.) Peki, bizler tek hüküm veren Allah olmasına rağmen nasıl olurda beşerin verdiği hükümleri Allah emri diye uygularız hiç düşünmeden? Aklımızı emanete mi verdik yoksa? Yoksa birileri beyinlerimizi uyuşturmuşta farkında mı değiliz?
Değerli arkadaşlarım bizlerin en büyük yanlışı kuranı anladığımız dilden okumadan, kuran süzgecinden geçirmeden beşerin sözlerine itibar göstermemizdir. Hâlbuki Kuranı anlayarak okuduğumuzda şu ayeti gören bir insan çok dikkatli olacak ve kuranda Rabbin bahsetmediği, yasaklamadığı hiç bir şeye itibar göstermeyecektir. Lütfen ayet üzerinde iyice düşününüz.
Araf 33; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.
Rabbin bu kadar açık ve net bir şekilde (hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.) söylemesine rağmen bizlerin gözü nereye bakıyor hiç düşünen var mı? Allah ben kuranda hakkında delil indirmediğim bir konuyu ve Allah hakkında bilmediklerinizi yani kuranda açıklamadıklarım konularda konuşmanızı HARAM KILIYORUM dediği halde, bakın bizler nelere iman ediyor ve işin ilginci bunlar Allah katındandır deme cesaretini gösteriyoruz, Allah bizleri affetsin. Doğrusu gerçekleri göremeyenlere gözlerinde perde olan, gönülleri mühürlenmişlere yapacak bir şey yok. Bakın bu konuda Rahman, peygamberimize iman edenlere ne söylemesini istiyor ayetinde.
Enam 104: Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.
Sizce gönül gözü ne olabilir? Elbette kuran. Peki, bahsettiğimiz konu yani kadının Hayızlı haldeyken oruç tutamaz, ibadet edemez sözleri bizlere gelen GÖNÜL GÖZÜNDE, REHBERDE, BİZLERİN GÜNEŞİNDE var mı? Tek kelime bile yok. Bakın biraz aklı olan bizlerin kurandan sorumlu olacağını şu ayetinden çok net anlar ve bunun dışında hüküm ve yasak koymak isteyenlere asla tabi olmaz.
(Zühruf 44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.) Yaratan bu kadar açık ve net ayetlerini bizlere göndermesine rağmen, kuranın hiçbir yerinde kadın regli halinde oruç tutamaz ibadet edemez demediği halde, günümüzde bu yasağın konuşuna sebep acaba yukarıda Diyanetin sitesinden alıntı yaptığım ve peygamber eşlerinin bu konudaki rivayetlerine mi dayanıyor dersiniz? Hayır, dostlar elbette değil. Şimdi sıkı durun Yahudilerin içimize soktuğu kendi inançlarının güzel İslam ı ne hale getirdiğinin güzel bir örneğini göreceksiniz. Bakın Tevrat ta ne yazıyor aynen alıyorum.
BÖLÜM 12
Lev.12: 1 RAB Musa'ya şöyle dedi:
Lev.12: 2 "İsrail halkına de ki, 'Bir kadın hamile kalıp erkek çocuk doğurursa, âdet gördüğü günlerde olduğu gibi yedi gün kirli sayılacaktır.
Lev.12: 4 Kadın kanamasından paklanmak için otuz üç gün bekleyecek. Pak sayılması için geçmesi gereken bu günler doluncaya dek kutsal bir şeye dokunmayacak, tapınağa girmeyecek.
Lev.12: 5 Ancak, kız çocuk doğurursa, âdet gördüğü günler gibi iki hafta kirli sayılacaktır. Kanamasından paklanmak için altmış altı gün bekleyecektir…………..
Yukarıdaki Tevrat tan alıntı kısımları okudunuz ne kadar açık ve net yazıyor, daha çok vardı ben kısalttım. Peki, hesaba çekileceğimiz, sorumlu olacağımız Kuranda, neden tek bir kelime bile yok dersiniz? Yorum sizlerin. İçimize sokulan hurafelerin artık din olmadığının farkına varalım, daha ne kadar ömrümüzün kaldığını bilemiyoruz. Hesap günü keşke Kuranı anlayarak okusaydım da hurafelere inanmasaydım diyerek dövünmenin hiçbir faydası olmayacak.
Rabbim açık ve net sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum, hesaba çekeceğim demesi, sanırım bazı insanların dikkatinden kaçmış, ya da duymazdan geliyorlar kulaklar mühürlü ve kalpler taşlaşmış. Benim yapmak istediğim, ben Müslüman’ım diyen kardeşlerimi Kuranı anlayarak okumaya ve kimsenin etkisinde kalmadan Rabbin doğrularını aramaya, anlamaya ondan sonra iman etmelerine yardımcı olmaktır. Bende bir beşerim elbette hata yaparım, onun içindir ki sizlerde bu yazdıklarımı hemen kabul etmek yerine, kuranı anlayarak okuyun, size söylenenleri kuran ile karşılaştırın, aklınızı çalıştırın ve ondan sonra iman edin. Sizlere kurandan her okuyuşumda beni üzen bir ayeti hatırlatmak istiyorum, çünkü günümüz İslam anlayışını o kadar yansıtıyor ki. Hesabın sorulacağı o gün geldiğinde, Rabbin gönderdiği elçileri de şahit olarak çağırdığında, bakın peygamberimizin ne söyleyeceğini şimdiden bizlere Yüce Rabbim açıkça söylüyor ve uyarıyor.
(Furkan 30: Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.)
Evet, şanı yüce peygamberim ne yazık ki senin bizlere emanet ettiğin Kuranı büyük çoğunluk devre dışı bıraktılar, bizler senin emanetini gereği gibi topluma benimsetemedik, anlatamadık beşerin yazdığı ciltlerce kitaplar baş tacı oldu. Senin emanetini okuduğumuzda sizler anlayamazsınız o kitabı dediler bizlere, orada her şey yazmaz dedikleri için, yüksek bir yerde astık büyük çoğunluğumuz ona saygıyı öyle gösteriyoruz anlamadan, dinlemeden. Biliyorum sen bizleri kuran ile uyarmış ve ona sarıldığımızda Rabbin doğru yoluna ulaşacağımızı müjdelemiştin bizlere, ama anlayarak okuyan çok az olduğundan büyük çoğunluğu bunun farkında bile değil çok üzgünüm.
Yüceler Yücesi Rabbim ne olursun bizleri affet. Çünkü senin gönderdiğin gönül gözüne, rehbere gereği gibi sarılamadık, bizlere bir şans daha ver ve başta Türk toplumu ve İslam âleminin gönül gözlerini aç. Gözlerindeki perdeyi kaldır da kuran gerçeklerini görelim. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
|