Yazanlarda |
|
UlulElbab Yasaklı
Katılma Tarihi: 15 kasim 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 488
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kuran okumaya ilk başladığım yıllarda, ki o zaman Kuranı yalnızca Türkçe meallerinden okuyabiliyordum,
kafam daha Bakara suresini okumaktayken karışmaya başlamıştı bile.
Bakıyordum Allah konuşuyordu, bakıyordum O bu sefer kendisinden biz diye bahsediyordu.
Daha da kötüsü, Allah, “yalnız sana kulluk eder, yalnız senden medet umarız” demekteydi.
Sonradan öğrendim ki(?) bu ayeti Allah insanların ağzından konuştururmuş.
Meğerse aslında bu bizlerin etmesi gereken bir duaymış. Birinci sure olan Fatiha suresinden bahsediyorum:
1:1 Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla...
1:2 Hamd, alemlerin Rabbi Allah'adır.
1:3 Rahman'dır, Rahim'dir O.
1:4 Din gününün Malik'i, sultanıdır O...
1:5 Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
1:6 Dosdoğru yola ilet bizi...
1:7 Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin,
karanlık ve şaşkınlığa saplanmamışların yoluna...
Manasında olağanüstü bir şeyler bulunuyordu.
Müslüman’ın her namazının her rekâtında illa ki okunması gerektiği söylenen bu sure,
ayetlerdeki tavsiyeleri eden varlık sarih bir beyinle düşününce tüm sihrini yitiriyordu.
İkinci, üçüncü ve dördüncü ayetlerde, konuşan varlık, bize Allahı tanıtırken, beşinci ayetten sonra aniden yalnız
O’ndan yardım dilediğini, yalnız O’na ibadet ettiğini bildiriyor ve O’na dua etmeye başlıyordu.
Ama hani bu varlık Allah idi? Eğer bu varlık Allah ise, Allah kime ibadet ediyor ve kimden yardım diliyordu?
Yoksa o konuşan varlık Allahın bizatihi kendisi değil miydi? Bu olabilir miydi?
Tekâmül etmeye ve ayetlerin Arapçalarını da okumaya başladığım zaman, ancak olayları ayırt etme imkânını buldum.
Kuranda beşer ağzıyla bir mesaj iletilmek istendiği zaman, ya bu görev “de ki” emir kipiyle resule yüklenir ya da
“dediler” ve “derler” şeklinde bir grubun veya bir kavmin Kuranda konuşması sağlanır.
Bakın aşağıdaki örnekler söylediklerimizi ne şekilde desteklemektedirler:
112:1 De ki: "O, Allah'tır; Ahad'dır, tektir.
113:1 De ki, "Şafağın Rabbine sığınırım."
114:1 De ki: "İnsanların Rabbine sığınırım.
4:77 Kendilerine, "ellerinizi çekin, salatı ikame edin, zekatı verin" denilenleri görmedin mi?
Üzerlerine savaş yazılınca, içlerinden bir grup insanlardan Allah'tan korkmuş gibi hatta daha şiddetli bir korkuyla
korkar oldu.
Ve şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Ne diye yazdın üzerimize savaşı; yakın bir süreye kadar bizi erteleseydin ya!
" De ki: "Dünya nimeti çok azdır. Kötülükten sakınan için ahiret daha hayırlıdır.
Bir yıl kadar bile zulme uğratılmazsınız."
10:2 "İnsanları uyar, iman edenlere de kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi bulunduğunu
müjdele" diye içlerinden bir er kişiye vahiy göndermemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre batanlar: "Bu adam
açık
bir büyücüdür."dediler.
2:8 İnsanlar içinden bazıları vardır, "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler ama onlar inanmış değillerdir.
112:1’de “De ki” emrini veren, ayetin devamında Allahtan bahsettiğine göre, Allahın kendisi olmamalıdır.
Aynı şekilde 113:1ve 114:1’de de aynı yazı formu korunduğuna göre, bu emri veren kim veya kimlerdir?
4:77 ayetinde de olayı anlatan bir varlık vardır ama bu varlık Allah değildir.
Anlatan Allah olsaydı, olayın içerisinde Kendinden bahsedeceği zaman “Allah’tan kork” şeklinde değil,
birinci tekil şahıs kullanıp, “Ben’den kork” şeklinde bir kalıp kullanılması gerekmez miydi?
Aynı durum 10:2 ve 2:8 ayetleri için de geçerlidir. O halde bu ve bunun gibi ayetlerde konuşan varlık kimdir?
Bu tip konuşmaların yanında, bizatihi Allahın konuşmasına da rastlarız Kuran’da.
2:40 Ey İsrailoğulları! Size lütfettiğim nimetimi hatırlayın; bana verdiğiniz söze vefalı olun ki,
ben de size ahdimde vefalı olayım. Ve yalnız benden çekinin.
2:41 Beraberinizdekini doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğuma inanın. Onu ilk inkar eden siz olmayın.
Benim ayetlerimi az bir bedel karşılığı satmayın.Ve yalnız benden sakının.
Görüldüğü gibi Allah Kuranda konuştuğu zaman çok doğal olarak birinci tekil şahıs kullanmaktadır.
Klasik kabullerde, bu durumu açıklamaya çalışan müctehidler, Kuranda konuşan varlığın sadece Allah olduğunu ve
O’nun bazen birinci tekil şahıs bazen de birinci çoğul şahıs kullandığını söylemişlerdir.
İçinden çıkılmaz durumlar söz konusu olduğunda da, biz diye konuşan varlıkların insan olduğunu ve Allahın ayetlerde
kullarını konuşturduğunu savunmuşlardır.
Halbuki Kuranın çoğu yerinde, kendisine “biz” diye hitap eden, konuşan bir topluluk bulunmaktadır:
1:5 Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
2:34 O vakit biz meleklere, "Âdem’e secde edin" demiştik de İblis dışında tümü secde etmişti.
İblis yan çizmiş, kibre sapmış ve nankörlerden olmuştu.
2:138 Allah'ın boyasını esas alın. Allah’tan daha güzel kim boya vurabilir! Biz yalnız O'na kulluk ederiz.
31:12 Andolsun biz, Lukman'a şu yolda hikmet verdik: "Allah'a şükret." Şükreden kendisi lehine şükreder. Nankörlük
edense şunu bilmeli: Allah Gani'dir, Hamid'dir.
Bu ayetler gibi yüzlerce ayet bulunmaktadır. Kuranın genelinde işte bu topluluk konuşmaktadır. Anlatımın büyük bir
kısmını, bu topluluk yapmaktadır. Bu topluluk kimlerden oluşmaktadır? Kimlerdir bu topluluğun üyeleri? Bakınız
Saffat:164:165:166 ayetleri bu varlıkları ne şekilde tarif etmişdir.
37:164 Bizim, istisnasız her birimizin bilinen bir makamı vardır.
37:165 O saf saf dizilenler elbette biziz.
37:166 O durmadan tespih edenler elbette biziz.
Ve de surenin başında o saf bağlayıp dizilenlere, zikir okuyanlara yeminler edilmektedir.
37:1 Andolsun o saf bağlayıp dizilenlere/o saflar tutturup sıraya dizenlere/o kanatlarını açıp toplayarak uçanlara,
37:2 O haykırarak sevk edenlere/o göğüs gererek duranlara,
37:3 O Zikir okuyanlara,
37:4 Ki sizin ilahınız hiç kuşkusuz bir ve tektir.
37:5 Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir O; doğuların da Rabbidir O.
Bu “BİZLER” saf saf dizilmekte olanlar, sıraya dizenler, kanatlarını açarak uçanlar, sevk edenler,
o göğüs gererek duranlar, zikir okuyanlar, o şekil varlıklardır ki, o varlıklar üzerine yemin edilmekte,
sonrasında bu BİZLERİN her birinin birer makamı olduğu bildirilmekte ve mütakiben, o saf saf dizilenlerin elbette
BİZLER olduğu ve bu BİZLERİN mütemadiyen tespih eden varlıklar olduğu belirtilmektedir.
Bu davranışlar içerisinde bulunan varlıkların tanımını Kuran Bakara:30 ve Nahl:49 ayetlerinde yapmıştır:
2:30 Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım." demişti de onlar şöyle
konuşmuşlardı:
"Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tespih ediyoruz; seni
kutsayıp yüceltiyoruz.
"Allah şöyle dedi: "Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim."
16:49 Göklerdeki ve yerdeki yürüyen hayvanlar/canlı şeyler (irade verilmemiş, dabbe) da melekler de yalnız Allah'a
secde ederler ve hiç de büyüklük taslamazlar.
Bu varlıklar tahmin edebileceğimiz gibi elbette meleklerden bir gruptur. Fakat bu grubu meydana getirmiş olan
melekler
yüceltilmiş meleklerden oluşmaktadır.
Bakınız Saffat:8 bu grubu nasıl tanımlamaktadır:
37:8 Onlar ne kadar çırpınsalar da o YÜCE KONSEYi dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar;
37:8 La yessemmeune ilel MELEİL A’LA ve yukzefune min külli canib
Ve Sad:65:66:67:68:69:70 ayetleri bu konseyden bahsederken bakın nasıl bir tanımlama getirmektedir:
38:65 De ki: "Ben, sadece bir uyarıcıyım. O Vahid ve Kahhar Allah'tan başka ilah yoktur."
38:66 "Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin Rabbi'dir O. Aziz ve Gaffar..."
38:67 De ki: "Büyük bir haberdir o."
38:68 "Yüz çevirip duruyorsunuz ondan."
38:69 "Onlar tartışırlarken, o YÜCE KONSEY hakkında benim hiçbir bilgim yoktu."
38:70 "Bana, sadece açık bir uyarıcı olduğum vahyediliyor."
Yüceltilmiş meleklerden oluşan bu Yüce Konsey üyeleri Allahın emriyle,
Kurandan anladığımız kadarıyla birçok görev yerine getirmektedirler.
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
|
Yukarı dön |
|
|
UlulElbab Yasaklı
Katılma Tarihi: 15 kasim 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 488
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bu çalışmada ve her adımımda ŞİRK z-illetinden Allaha sığınırım.
Elbette ki çok Dikkatli olunması gereken bir konu.
Dolaysı ile anlamadan-dinlemeden,yani Akıl yürütmeden suçlayacaklaradır sözüm.
Yukarıda ki "Brain storming" mutlak doğru değildir! Ancak uzun ve derinlemesine bir
çalışmanın ürünüdür.Eleştirilerinizle ve sizlerin katkıları ile daha doğruyu bulmak,
aydınlanmak ve aydınlatmak dileğim.Allah katkıda bulanalardan razı olsun.
Doğrusunu Elbette Alim ul Azim bilir.
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
|
Yukarı dön |
|
|
UlulElbab Yasaklı
Katılma Tarihi: 15 kasim 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 488
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yuceltilmiş Melekler Konseyi ifadesi belirgin olarak SAFFAT ve SAD surelerinde geçiyor.
Her iki sureyi derin derin ve ard-arda okumakta fayda var.Her iki surede Rabbul Alemin'in
bir nevi GÖREV TAKSİMATı yaptığı görülüyor.
Bunu Nahl:49-50 ayetlerinden de çok rahatlıkla görebiliriz.
16:49-50 Göklerdeki ve yerdeki yürüyen hayvanlar/canlı şeyler(dabbetiv) de melekler de yalnız Allah'a
secde ederler ve hiç de büyüklük taslamazlar. Üstlerinde egemen olan Rablerinden ürperirler ve
emredildikleri şeyi yaparlar.
Gelin şimdi birlikte bu vazifelerin neler olduğunu bizatihi Kuran ağzından irdeleyelim.
1-Can alma vazifesi
6:61 O, kulları üzerinde egemendir ve üzerinize koruyucu melekler gönderir. Sizden birine ölüm geldiği
zaman elçilerimiz onun canını hiç vakit geçirmeden alırlar.
6:93 ALLAH adına yalan uydurandan ve kendisine hiçbir şey vahyedilmediği halde, "Bana vahyediliyor,"
diyenden ve " ALLAH'ın indirdiği gibi ben de indireceğim," diyenden daha zalim kim olabilir! Can çekişmesi
anında zalimleri bir görsen! Melekler, ellerini uzatmıştır: "Canınızı verin! ALLAH hakkında gerçek
olmayanı söylemenizden ve onun ayetlerini (vahyini ve mucizelerini) kibir ve gururla karşılamanızdan
dolayı bugün utanç verici azapla cezalandırılacaksınız. "
10:46 Onlara söz verdiklerimizin bir kısmını sana göstersek de veya canını alsak da, onların son dönüş
yeri bizedir. Sonra ALLAH onların yaptıkları her şeye de tanıktır.
16:28 Öz benliklerine zulmedip durdukları bir sırada, meleklerin canlarını aldıkları kişiler şöyle diyerek
teslim bayrağını çekerler: "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk." İş hiç de öyle değil. Allah, sizin yapmakta
olduklarınızı çok iyi bilmektedir.
2-kuvvet birimi olma vazifesi
9:26 Sonra Allah, resulünün üzerine de müminlerin üzerine de sükunetini indirmiş, ayrıca sizin
görmediğiniz ordular göndermiş de küfre sapanlara azap etmişti. Kâfirlerin cezası işte budur.
9:40 Eğer siz ona yardım etmezseniz bilin ki, Allah ona zaten yardım etmişti. Hani küfredenler onu iki
kişinin ikincisi olarak yurdundan çıkardıklarında, mağarada bulundukları bir sırada arkadaşına şöyle
diyordu: "Tasalanma, Allah bizimle." Bunun üzerine Allah ona sükûnet indirmiş ve kendisini sizin
görmediğiniz ordularla desteklemişti de küfre sapanların sözünü sefil kılıp alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise
yüce olanın ta kendisidir. Allah Aziz'dir, Hakim'dir.
28:40 Biz de onu ve askerlerini yakalayıp hepsini suyun içine fırlattık. Bak, nasıl oldu zalimlerin sonu!
33:9 Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani, üstünüze ordular gelmişti de biz
onların üzerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salmıştık. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice
görmektedir.
48:4 O odur ki, müminlerin gönüllerine, imanları beraberinde iman geliştirsinler diye, mutluluk ve huzur
indirdi. Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin orduları. Alim'dir Allah, Hakim'dir.
48:7 Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin orduları. Aziz'dir Allah, Hakim'dir
74:31 Biz, cehennem yaranını hep melekler yaptık. Ve biz onların sayılarını da küfre sapanlar için bir
imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş
olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin.
Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?"
desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele
kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey
değildir.
3-Zararlardan koruma vazifesi
13:37 İşte biz o Kuran’ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların
keyiflerine uyarsan, Allah'tan sana ne bir dost nasip olur ne de bir koruyucu.
13:11 Her bir için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı
olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun maruz kaldığı şeyleri, onlar, iç
dünyalarındakini değiştirmedikçe,
değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve
onlar için Allah dışında koruyucu bir dost da olamaz.
6:61 Kulları üzerinde egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Üzerinize koruyucular gönderir. Nihayet ölüm birinize
geldiğinde, elçilerimiz onu vefat ettirirler. Ne vaktinden önce iş yaparlar onlar ne de vaktinden sonra.
42:44 ALLAH kimi saptırmışsa, artık O'ndan sonra onun bir koruyucusu yoktur. Azabı gördüklerinde,
zalimlerin, "Bizim için bir şans daha yok mu?" dediklerini görürsün.
86:4 Hiçbir benlik yoktur ki, üzerinde bir koruyucu/bir bekçi bulunmasın.
82:10 Ve şu kuşkusuz ki, sizin üzerinizde koruyucular bekçiler var.
4- Elçilik vazifesiResulluk
6:61 Kulları üzerinde egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Üzerinize koruyucular gönderir. Nihayet ölüm birinize
geldiğinde, elçilerimiz onu vefat ettirirler. Ne vaktinden önce iş yaparlar onlar ne de vaktinden sonra.
7:37 Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut O'nun ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kim vardır? İşte
bunların Kitap'tan nasipleri kendilerine ulaşır, nihayet elçilerimiz onlara gelip canlarını alırken şöyle
derler: "Allah dışındaki yakardıklarınız nerede?"
Şu cevabı verirler: "Bizden uzaklaşıp kayboldular." Böylece, öz benlikleri aleyhine kendilerinin kâfir
olduğuna tanıklık ettiler.
11:77 Elçilerimiz Lut'a geldiğinde onlar için kaygılanmış, göğsü daralmış da şöyle demişti: "Bu, zorlu bir
gün!"
11:81 Melekler dediler: "Biz senin Rabbinin elçileriyiz. Sana asla el süremezler. Gecenin bir yerinde
aileni götür. İçinizden hiç kimse geri kalmasın; karın müstesna. O, ötekilere çatan belaya
çarptırılacaktır. Onların azap vakti, sabah vaktidir. Sabah da ne kadar yakın, değil mi?"
29:31 Elçilerimiz, İbrahim'e müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: "Biz şu kentin halkını helak edeceğiz.
Çünkü ora halkı zalim oldular."
29:33 Elçilerimiz Lut'a gelince, onlar yüzünden fenalaştı, eli-kolu birbirine dolandı. "Korkma, tasalanma
dediler, biz seni de aileni de kurtaracağız. Ama karın azaba terk edilenlerden olacaktır."
35:1 Hamd, Fatır olan Allah'adır; gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler
yapan O'dur. Yaratışta/yaratılmışlarda dilediğini artırır O. Hiç kuşkusuz, Allah her şeye gücü yetendir.
36:14 Hani biz onlara iki kişi göndermiştik, onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyle
destek vermiştik. Şöyle demişlerdi:"Biz, size gönderilen elçileriz."
5-Dua etme vazifes
33:43 O’dur salat eden/dua eden size ve melekleri de; çıkarırlar sizi karanlıklardan nura ve müminlere
merhametlidir O.
6- Uyarıcılık vazifesi
6:48 Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman
edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.
16:2 Kullarından dilediğine melekleri, emrinden olan ruh ile indirip şu şekilde uyarır: "Gerçek şu:
Benden başka ilah yok, o halde benden korkun."
7-Programlama vazifesi
6:99 Size gökten su indiren de O'dur. Biz o suyla her şeyin bitkisini çıkardık. Ondan da bir yeşillik
çıkardık. O yeşillikten birbiri üzerine binmiş daneler çıkardık. Hurma ağacının tomurcuğundan sarkan
salkımlar, üzümlerden bağlar, zeytin, nar çıkardık.
Birbirine benzeyeni var, benzemeyeni var. Meyve verdiğinde ve meyveler olgunlaştığında bir bakın onun
ürününe! Bu size gösterilenlerde, iman eden bir topluluk için, çok ibretler vardır.
7:11 Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere: "Âdem’e secde edin" dedik.
Onlar da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde edenlerden olmadı o.
7:179 Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık. Kalpleri var
bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla
işitmezler. Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bunlar.
7:181 Bizim yarattıklarımızdan bir ümmet var ki, hakka rehberlik eder ve onunla adalet sunarlar.
15:26 Andolsun, biz insanı; kuru çamurdan, değişken-cıvık bir balçıktan yarattık.
15:85 Biz gökleri, yeri ve bunların arasındakileri hak olarak yarattık. O saat elbette gelecektir. Şimdi
sen, uzanan ellerini tut, güzel davran!
16:40 Biz bir şeyi dilediğimizde, onun hakkında söyleyeceğimiz söz, "ol" demekten ibarettir; o hemen
oluverir.
17:70 Andolsun, biz, Ademoğullarını onur ve üstünlükle donattık, onları karada ve denizde binitlerle
yükledik. Onları, güzel ve temiz rızıklarla besledik. Ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün
kıldık.
19:67 Hatırlamıyor mu insan; o daha önce hiçbir şey değilken, onu biz yarattık.
20:53 Yeryüzünü size beşik yapan, onda sizin için yollar açan, gökten su indiren O'dur. Biz o suyla
çeşitli bitkilerden çiftler çıkardık.
20:55 Sizi yerden yarattık. Tekrar oraya göndereceğiz. Ve oradan sizi bir kez daha çıkaracağız.
22:5 Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz
sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu
kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık-seçik beyanda bulunalım. Ve sizi
rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak
çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı
öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük
noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu
indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel/bereketli çiftten bir şeyler bitirir.
35:27 Görmedin mi, Allah, gökten bir su indirdi. Onunla, renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık. Dağlardan
da yollar var; beyaz, kırmızı, değişik renklerde. Ve simsiyah yollar da var
36:33 Ölü toprak onlar için bir mucizedir. Onu dirilttik, ondan dane çıkardık; bak işte ondan yiyorlar.
36:42 Onlar için gemilere benzer, binecekleri başka şeyler de yarattık.
36:71 Görmediler mi, ellerimizin yapıp ettiklerinden, kendileri için nice hayvanlar yarattık da onlar, bu
hayvanlara sahip oluyorlar.
44:39 İkisini de, sadece gerçeği göstermek üzere yarattık. Ama onların çokları bilmiyorlar.
46:3 Gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri hak olarak ve belirlenmiş bir süre için yarattık biz. Küfre
batanlarsa uyarılmış oldukları şeyden yüz çevirmektedirler.
49:13 Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye
sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, kötülüklerden en çok
korunanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.
50:16 Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şah
damarından daha yakınız.
50:38 Andolsun, biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde yarattık. Ve bize hiçbir yorgunluk
dokunmadı.
51:49 Herşeyden iki çift yarattık ki düşünüp anlayabilesiniz.
54:49 Şu bir gerçek ki, biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.
56:57 Sizi biz yarattık, biz! Tasdik etseydiniz olmaz mıydı?
70:39 Hayır, ummasınlar! Gerçek şu ki biz onları, bildikleri şeyden yarattık.
76:2 Doğrusu, biz insanı karışım olan bir spermden yarattık. Halden hale geçiririz onu. Sonunda onu
işitici, görücü yaptık.
76:28 Biz yarattık onları ve kuvvetli yaptık bağlarını/eklemlerini. Dilediğimizde benzerleri ile
değiştiririz onları.
78:8 Sizleri çiftler/eşler olarak yarattık.
90:4 Biz insanı gerçekten bir sıkıntı ve zorluk içinde yarattık.
95:4 Biz insanı gerçekten en güzel bir biçimde yarattık.
Tüm bu yukarıdaki ayetlerden anlaşılmaktadır ki Allahın emrini yerine getiren ve O’nun yaratıcılık
sıfatıyla donatılmış VARLIKLAR, sorumlu oldukları yerlerde madde, bitki ve canlı yaratma görevlerini
üstlenmişlerdir.
8-Arşı taşıma vazifesi
40:7 Arşı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindeki şuurlular Rablerinin hamdi ile tespih ederler ve ona
inanırlar. İman sahipleri için de şöyle af dilerler: "Rabbimiz! Sen herşeyi rahmet ve ilim halinde
kuşattın. Tövbe edip senin yoluna uymuş olanları bağışla. Ve onları cehennem azabından koru!"
9-Yazıcılık vazifesi
43:80 Yoksa onların sırlarını, fısıltılarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır, öyle değil; elçilerimiz
yanlarında yazıp duruyorlar.
45:29 Bu bizim kayıtlarımız, sizinle ilgili her şeyi bütün gerçekliğiyle anlatır: çünkü yaptığınız her
şeyi kayda geçirmiştik!"
50:17 Sağında ve solunda oturmuş iki görevli, kayıt yapmaktadır.
50:18 Bir söz sarf etmeye dursun, yanındaki gözcü hemen zapt ediverir.
10-Kılavuzluk vazifesi
50:19-21 Ölüm sarhoşluğu hak olarak geldi. İşte bu, senin kaçıp durduğun şeydir. Ve sura üfledi. İşte bu,
geleceği vaat edilen gündür. Her benlik, yanında bir kılavuz, bir de tanık olduğu halde gelir.
11-Taksimat vazifesi
51:1-4 O tozutup savuranlara/o kırıp un-ufak edenlere, O ağırlık taşıyanlara, O kolayca akıp gidenlere/o
rahatça yüzenlere, O iş ve oluşu bölüştürenlere andolsun ki,
12-Toplumları helak etme vazifesi
70:40-41 İş, onların sandığı gibi değil! Doğuların ve batıların Rabbine andolsun ki, biz gerçekten gücü
yetenleriz; Onları kendilerinden daha üstün olanlarla değiştirmeye... Ve biz önüne geçilebilecekler
değiliz.
17:16 Biz bir ülkenin/medeniyetin/toplumun mahvedilmesini gerek gördüğümüzde, onun servet ve nimetle
şımarmış ele başlarını yöneticiler yaparız da onların orada bozuk gidişler sergilemelerine müsaade ederiz.
Böylece o ülke aleyhine hüküm hak olur; biz de oranın altını üstüne getiririz.
Yüce Konsey’in görüldüğü üzere bu âlemde çok özenle seçilmiş görevleri bulunmaktadır. Bu görevleri yerine
getirmelerinin tek sebebi, Allahın emretmesi ve izin vermesiyle ilgilidir. Tüm bu düzen, bedenlenen
benlikler olan insanın yeryüzünde takip edilebilmesi, yalnız bırakılmaması için kurulmuştur.
ALLAH, BENLİKLERİ, HALİFELER OLMALARI İÇİN ATAYACAĞI YER YÜZÜNDE, SINAVLARDAN GEÇMEK İÇİN
BEDENLEDİĞİNDE VE İÇLERİNE KENDİ RUHUNDAN ÜFLEDİĞİNDE, ARTIK O BENLİKLER KENDİLERİYLE YAPILAN
SÖZLEŞMELERİN HAKLARINI VERENE KADAR DİDİNECEKLER VE ÇALIŞACAKLARDIR.
SINAVLAR, BENLİKLERİN EN İYİ TEKÂMÜL SEVİYESİNE ULAŞANA KADAR DEVAM EDECEKTİR.
SONUNDA DEĞİŞİK MÜKEMMELİYET MERTEBELERİNE ERİŞMİŞ OLAN BENLİKLER, “RUH”LAŞMIŞ BENLİKLER OLARAK O’NUN YANI
BAŞINDA YERLERİNİ ALACAKLARDIR.DİĞER BİR DEYİŞLE “O’NA DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ”
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
|
Yukarı dön |
|
|
UlulElbab Yasaklı
Katılma Tarihi: 15 kasim 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 488
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Beyin fırtınasının kaynağı heva ve heves olamaz-olmamalıdır.
Yukarıda görüldüğü üzere Ayetlere yani Kur'ana atıflar üzerine kuruludur.
Allahın sistemini bir tek Aklın algılaması elbette mümkün değildir.Ancak ortak Akıl bir adım öte
gidebilir.Yeter ki Tevatüre teslim olmadan Arı-Duru gönül desteği olsun.
Yüzyılların tortuları,çeviri hataları başka bir deyişle Sisleri dağıldığında
daha net bir görüntü elde etmek mümkün.
Bugüne kadar yapılan açıklamalarda KUR'AN da kim konuşuyor? Sorusuna verilen cevaplar,
baştan savma ve açıkcası korkakca idi.Alimlerin nemelazım Dinden çıkarım diye cesaret edemediği
onun yerine SORGULAYAN Beyinlere, Allahın BİZ ifadesini alçak gönüllü bir hitap şekli olarak
açıklamak,en basit tabirle ahmakca olsa gerek.
Elbette yeterli bilinç oluşmadan ve eksik altyapı ile YANLIŞ Anlaşılmaya müsaid bir konu olduğuda
yadsınamaz bir gerçek.
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
|
Yukarı dön |
|
|
evrensel Ayrıldı
Katılma Tarihi: 16 kasim 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 422
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ululelbab Kardeşim,
Kelimelere yüklenen gelenksel argümanlardan sıyrılmadığımız taktirde,bu ifadeleri anlayamayacağız.
Yaşam içerisinde bütünlükle sarmalanmış bir ruh taşıyan kişiler kavramları doğru oturtabilir.Bizler bunu neresindeyiz diye soracak olursanız daha yolun başında...
Geleneksel argümnlarla ''o''nu anlamaya çalışanlar kavramlarla düşünmeyi temsil eden dilin olgularıyla çelişik duruma düşebiliyorlar.
Evet o ühim bir söz söylüyrdu.
Muhammedin zihinsel melekeleri çok güçlüydü.
Ve kendi okumalarınıda tam anlatamıyacağından dolayı bunu sembolik anlatımlar içerisine sokarak ifade edebildi.
O tatmıştı/anlamıştı ama tam anlatamıyordu bazı şeyleri.Bu yüzden teşbihat yüklü ifadeler kullandı.Ama muhammed teşbihat yüklü ifadelerden çok öz e dikkat çekiyordu.
Dolayısıyla bu süreçleri anlamadığımız zaman akıl tutulmasının tutsağı ya da kurbanı olma durumu ortaya çıkıyor.
Çünkü o zaman Logomerkezli, düşünen öznenin kendi oyun kurallarını mutlaklaştıran ve kendi normlarına tutsak kalan akılcılığı insanın düşünmesine hakim olmaya başlıyor.
Dilin temsil araçlarını kullanarak çevresini/dünyayı yorumlamaya alışmış insanın, temsil ile yaşanan dünyayı birbirine karıştırmasıyla, temsilin dil oyunu içinde geçerli olan bir anlama sahip olduğunu fark edememesiyle de bağlantılı. Bu nedenle insanlar sık sık temsilin anlam ifade ettiği oyunda neler olduğunu farketmek yerine, adlandırmanın/betimlemenin betimlediği nesneyi dikkate alarak, veya onun benzediği imgelere odaklı olarak gerçekliği, yaşanan hayatı imgeleyerek düşünme eğilimindeler.
Saygılarımla...
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
|
Yukarı dön |
|
|
UlulElbab Yasaklı
Katılma Tarihi: 15 kasim 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 488
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
sevgili evrensel,
siz yukarıda ki iletiyi bu konu başlığına asmak istediniz değil mi?
Bir yanlışlık yoksa eğer ben hiç birşey anlamadım.
Lütfen benim zeka seviyeme inin. yada daha somut ifadelerle anlatımı tercih ediniz.
Örneklerle zenginleştirebilirsiniz yazınızı.
saygı ile...
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
|
Yukarı dön |
|
|
evrensel Ayrıldı
Katılma Tarihi: 16 kasim 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 422
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli ululelbab kardeşim,
Kurandaki biz ifadesi,Melek,şeytan,cennet,cehennem,ahiret,kıyamet vs gibi iffadeler üzerinden açıklama yapanların kelimelerle bunu tam olarak anlatamıyacaklarını anlatmaya çalışmıştım.Zihin belirli süreçlerin etkisi altında kaldığında kendisini temizleyemiyor ve toplumun anlattığı dar kalıblar içerisine hapsoluyor.Zihin açık ve berrak olmalıdırki sembol dili anlayabilsin.Her zihin bunları farklı şekillerde anlattı.Kimse yukarıda saydığım maddeler hakkında ne birşey söylüyemiyor neden?Her kes sınırlı zihinsel kapasiitesi içerisinde sonsuz bir evrende sonlu aklıyla bunu gerçekleştiremeyeceğini söylemeye çalışıyordum.
İşte sorgulama süreci dahada hızlandıracak ve rabb ile olan bağlantıların güçlenmesini sağlayacak.Daha sonra evrenle bütünleşen akıl yaradanında ne anlatmaya çalıştığını anlayabilecektir.Bunu üst düzeyde elçiler yerine getirmiştir.
Ama sembolik dil ile ancak ifade edebilmişlerdir.
Bunu yaşamayan nasıl anlatabilirki değilmi kardeşim=?
Dşünce logomerkezli işiliyor.Hatta hafıza gelişim eğitimlerine bakınız logo ağırlıklı bir çalışma şekli mevcuttu.Çünkü hafızayı daha dinç tutmayı sağlıyor.
Umarım dahada netleştirebilmişimdir kardeşim
saygılarımla
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
|
Yukarı dön |
|
|
UlulElbab Yasaklı
Katılma Tarihi: 15 kasim 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 488
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Teşekkürler değerli evrensel,
Şimdi dilerseniz konuyu teknolojik bir bakış açısı ile anlatmaya çalışalım.
Herkes BT uzmanı değil,dolaysı ile teknik bir anlatım olacak.ancak diğer türlüde zaten
teşbih ve semboller söz konusu o bakımdan bir fark olmayacak kanısını taşıyorum.
Her insanı bir Bilgisayar olarak düşünelim.Yaratıcı,Tasarlayıcı ve Merkezi güc bir yani TEK bir İRADE.
Her bilgisayar Hardware*Beden ve Software*Benlik ve ayrıca CMOS dediğimiz özyazılım*Ruh dan oluşuyor.
Bu bilgisayarlar dünyasına Lokal Area Network diyoruz.Herbiri birbiri ileiletişim içinde.
Birde Wide Area Network var.Yani uzak bağlantılı AĞ.
12 ADET SERVER var.Söz konusu Serverlar optic kablolarla yada Kablosuz bağlantılarla Wireless
hem birbirine hemde herbir Bilgisayara ON oldukları müddetce bağlı.
Her GECE yapılan işlerin BACKUP ını alıyorlar. HARD DİSC lere kaydediyorlar.
İtirazı olana,YevmidDin denilen birGünde LCD ekranlardan izlettirmek üzere.
Elbette her bilgisayarda birde VİRUS var.Tahmin edeceğiniz gibi bu Şeytandır.
Tüm bilgisayarlar ve Serverlar(Sunucular) MERKEZİ bir SÜPER BEYNE bağlılar.
O MUTLAK İRADE,GÜÇ KAYNAĞI ve EN YUCE PROGRAMLAMACI-RABBULALEMİN.
HerAN ONLİNE ve elbette boş durmuyor.(halaqakum ve cealna kum)
ve O tüm sistemlerin açık olmasını SALAT halinde olmasını..
ON olmasını istiyor.Off olması,kendini kapatması ise TEVELLA olarak niteleniyor.
Yani Networkle BAĞın koparılması.
Download edilen (patch)4 Kitab (yama-güncelleme) ve Uploadlarla ..Switch (Resul) ve Routerlarla (Nebi)...
Devam edecek inşaallah...
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
|
Yukarı dön |
|
|
UlulElbab Yasaklı
Katılma Tarihi: 15 kasim 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 488
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Devam edeceğim ama yeterli ilgiyi uyandırmadığını düşünmeye başladım.
KUR'AN da Kimler konuşuyor? Sevgili Dostlar bu önemli bir soru değil mi?
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
|
Yukarı dön |
|
|
sasha Uzman Uye
Katılma Tarihi: 27 kasim 2009 Gönderilenler: 368
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ben bu ifadeleri daima soyle dusunur algilarim okudugumda..
Allah yalnizca bizleri degil, kendi katinda olan ve gormemizin mumkun olmadigi bircok melek yaratmistir.
Insana dogru yapilacak her turlu isi, gerektiginde bu melekler yaparlar. Mesela Allah olecegimiz gun uzerine karar kilmissa, bunu Cebrail adli melek yapar. Bunu bizzat Allah yapmaz, Cebrail'e vermis oldugu gucle, ona yaptirir. Yani baska bir deyisle Cebrail sadece bir vesile, bir aracidir. Cunku Allah bunu bizzat yapmaktan aciz degildir.
Tipki bu ornekte oldugu gibi, hersey sirayla yaratilirken de bu sistem islemistir benim dusuncemde.. Meleklerin yapamayacaklari ana islerin bir kismi Allah tarafindan(yaratma eylemi yani) yaratilmis, ama ornegin bir yer duzlenirken, gok yildizlara burunurken, melekler bu isi Allah'in emri dahilinde yerine getirmis olabilir.
Ornegin, ana rahminde dollenen bir sperma bir surec icinde bir sekilde ruh bulur. Benim dusuncem bununda gorevli melekler tarafindan yapildigidir.
Sonucta zaten Allah sistemine bakarsaniz,dunya uzerindeki her canlinin bir baska canli icin nefes aldigini veya baska bir deyisle gorevli oldugunu gorursunuz.(olumlu-olumsuz anlamda)
Allah adil oldugundan, ilettigi mesajda bunu aciklamaktan kacinmamistir.
Aksi takdirde, insana kitap indiren bir yaraticinin, insanin anlamayacagi sekilde kelam etmesi dusunulemez.
Kuran'da yazili her konu , insan beyninin suzgecinden gecebilecek sekilde dizayn edilmistir.(sembol ve benzetmeler de dahil olmak uzere)
|
Yukarı dön |
|
|
|
|