Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Bana göre devlet,ortak toprak üzerinde yaşayanların sevk
ve idaresinin bir otorite olarak kabul görmüş halidir.
Bizim yönetim şeklimiz nedir diye sorulduğunda alacağımız
cevap çoğunluk tarafından şudur,biz demokratik bir
devletiz,yani egemenlik halkta.
Peki gerçekten öyle mi?
Diğer tanımlardan bazılarına bakalım..
monarşik,teokratik ve oligarşik.
monarşik,egemenlik tek kişide,teokratik din adamları
tarafından din kaynaklı yönetim,oligarşik ise sınıf veya
gurup tarafından yönetim.
Memleketimizin yönetim şekli,şimdi şu yukarıda anılmış
olanlardan hangisine uymaktadır?Halkın egemenliğine mi?
,din adamlarının egemenliğine mi,tek kişinin egemenliğine
mi yoksa bir gurup veya sınıfın egemenliğine mi?
Benim şahsi kanaatim,bizim yönetimimiz zaman zaman bu
sayılanların tümünü de kapsamaktadır biri hariç,halkın
egemenliği..
Özellik adı sosyal cumhuriyet olan bir yönetimde,tabanı
dindarlar tarafından ortaya gelmiş yönetim biçimi
teokrasidir,yani demokrasi içinde teokrasi.
Ve çeşitli söylemlerle halkın içinden büyük çoğunluğun
oylarıyla tek adamın sivrilmesiyle ortaya çıkan yönetimde
monarşidir,yani demokratik yönetim içinde monarşik
yönetim.
Ve halkın büyük katılımıyla ortaya çıkmayan zaten ortada
olan ve sonuç ne oran olursa olsun bir sınıfın veya
gurubun sadece ''yeni ve temiz sayfa''safsatasıyla
sürdüregeldiği yönetim yani demokratik yönetim içinde
oligarşik yönetim.
İşte bu kadar çok yönü ve yüzü olan bir yönetim şeklidir
demokratik yönetim.Aslında hazırda yalın anlamda
demokratik bir yönetim tam anlamıyla ortada yoktur sadece
o isim altında,süreç gereği halkın ''yönetimde pay sahibi
olduklarının zan ettirilmesi''vardır.
Türkiye'de bugün var olan yönetim,gerçekte epey zamandır
bir sınıfın veya gurubun yönetiminden başka bir şey
değildir,her ne kadar şimdilerde bu tek adam şeklinde
olsa da aslında her ikisini de içinde
barındırmaktadır.Devlet yönetimine aday kişinin,lider
popüleritesini yakalamış olması sivrilmesi,demokatik
yönetim adı altında,oligarşik yönetim erkinin kontrolünde
ortaya monarşik yönetimin çıkmasına sebep olur ama bu
kontrollüdür,bu kontrol asla halkta değildir,kontrol bir
gurup veya sınıfın her daim elinde bulunmaktadır.
Öyleyse seçimler ve verilen sözler sadece göz boyamaktan
öte gitmemektedir,halk birinden bulamadığı varlığı,
diğerlerinin söylemlerine umut bağlayıp durarak elde
edeceği zannıyla sandık başına gider ve tv'lerde evlerde
kahvelerde iş yerinde bir mücadele başlar,benim adamım
senin adamını döver babında ama gerçekte dayaktan
nasibini alacak olan yine halkın ta kendisidir.Seçimler
ve süreci bu sistem içinde sadece bir göz boyama ve
uyutmadan ibarettir.Çok mu iddialı konuştum yoksa?Öyleyse
ilk kısımlarda andığım yönetim biçimlerine tekrar bir göz
atın,bakalım iddiamız çok mu iddialı?Sizce?
Yani sandık başlarında veya sokaklarda,yaşasın cumhuriyet
söylemleri gerçekte bir anlam ifade etmemektedir.Çünkü
halkın büyük çoğunluğu bu sistemin ASİL'liğine hala bel
bağlamış durumdadır.İşte asil olan bu sistem,bu özgürlük!
içinde halkı da gütme işini gayet güzel yerine
getirmektedir.Seçimden bir gün evvel yerin dibine
soktukları partiyi,galip gelmesinin idrakına varıldığı
anda göklere sığdıramayan yine bu yönetim erkinin
maymunlarıdır.Bu maymunların başını medya
çekmektedir.Demokrasinin kutsanma aracı! medya.
Ve sonrasında küpünü doldurmakla meşgul karizmatik
meddahlar,ekranda boy gösteren birbirinden kıymetli
aydınlar!ve sanatçılar!
Hani deseniz ki size şurada geleceğiniz için gözünüzü
açacak çok değerli bir ilim adamı öğüt verecek..o sıralar
asla dolmaz ama bir fb-gs maçı için elli bin adamı orada
ve en az elli katını tv veya radyo başında ve süreciyle
sonucu hakkında merak duyan,fikir yürütecek olan en az
bir yüz katını da bu sayıya ilave edin.İşte vaziyet.
Kitlesel aydınlanmanın önündeki en büyük engel bu
sihirbazların illizyonunu anlamamaktır.Anlamamanın baş
sebebi ise ilimsizliktir.Siz değil yüz bin düşünür
isterseniz bir milyon düşünür getirin önlerine,sonuç
değişecek gibi görünmüyor.Hani bir ayet vardı,toplum
hangi tıyniyette ise baştakiler de aynısıdır diye,işte
aynen böyle.Düşünürler yerine göre güçlüdürler
sistemlerin kurulum ve yıkımlarında önemli payları vardır
ama bu pay,o sürecin bir şekilde bir noktadan başlamış
olmasıyla alakalıdır.Süreç başlamamışsa etkisiz eleman
konumundadırlar.Süreci bana göre gerçekte başlatan
bireysel yıkımların artık ortak hale gelmesidir.Ortak
sömürülme,ortak yoksulluk vs.Ve işte bu bireysel noktalar
bir araya toplandığında işte orada onlar,düşünürlere
kulak verirler çünkü anlarlar ki düşünürlerde onların
tarafında ve mücadelesinde.Neden böyle?
Çünkü siz her ne kadar alim ötesi bile olsanız
karşınızdaki size kulak vermediğinde söylediklerinizin
bir anlamı yoktur,bir nevi sağırlara hitabet gibi.Kuran
bilenlere önem atfederken onların Allah rızası için
savaşa bile katılmaması gerektiğini belirtir.Onlar her
durumda değerlidir ancak onların kıymetini açığa
çıkaracak olanlar,o düşünürlere kulak verecek
olanlardır.Ancak bu demek değildir ki bir bilen kendine
kulak verilmese de sussun.Asla! sabır gerekiyor bu sabır
onlardan bazılarının ortak noktaları bir araya
getirmesini sağlayacak olan bağın belki küçük bir yüzdesi
ama o olmadan da helvanın olacağı pek yok gibi çünkü
ortak noktaların bir araya toplanma sürecini
hızlandırıyor.Fark için marjinal düşünmek lazım.
Tv de sac ayağı konumuna gelmiş,çoğunluk tarafından
izlenen kişiyi gördüğünüzde o şahsın o değerli zamanı
heba ettiğine şahit olursunuz.Elbet o duruşuyla bir
konuma gelmiştir ama onun vicdanında bir DUR,YETER diyen
düşünce hasıl olmamaktadır.Aynen halkta olduğu
gibi.Onlardan bir çoğu üst sınıfa tırmanmışlar olsalar da
leylek misali hayatı anlamaktan öte gitmezler.Her
fırsatta birlik ve beraberlikten dem vurulur,sanırım bu
zamana kadar bu boyutta belkide bir birlik beraberlik
sağlanamamıştı.Halk yoksullaştı ve ortak nokta
bu.Şimdilerde Ebu Zer Gıfari ve düşüncesi dile
getirilmekte.Sanırım bir yerlerden başlanıyor.Allah
bilir.Tabi muhataplar,ebuzerleşmeyelim inşallah
demezlerse.
illizyonist diye bir film vardı. filmin başında veya sonunda tam hatırlamıyorum ama, illizyon numaralarını hazırlayan ADAM diyor ki, insanlar zaten KANDIRILMAK ister...o yüzden onların taleplerine göre gözlerini boya....
benim geçtiğimiz yerel seçimlerde bağımsız adaylık serüvenim var. medyayı da gördüm, halkımı da...hemi de en yakın komşularımı :)
adam bana oy vermemiş, benim sokağımda, iki gün sonra bana seçilen bld. bşknını şikayet ediyor. yaw diyor, böyle böyle söz verdi, hala gelmedi ...
herkes AYNADA kendisine bakacak, ondan sonra sistemi, yönetimi eleştirecek gardaşım...
hani istanbul'daki selde malları çok meşru bir şekilde yağmalayanlardır, bu memleketin aynası....
bunlar iktidara geldiğinde FARKLI yapmaz gardaşım...
o yüzden iktidarı hiç ama hiç suçlamıyorum, hatta bazı icraatlarını destekliyorum...bu halka rağmen, iyi gidiyorlar....
adam yıllarca SSK primi ödenmeden koyun gibi çalışmaya RAZI olmuş, BOYUN bükmüş, ondan sonra az primden dolayı, düşük emekli maaşı aldığı için sistemi suçluyor...
halbuki ÇOĞUNLUK aynı GEMİDE olduğunun farkında değil, herkes KENDİ DÜMENİNİ yönetmek istiyor....
Hayrullah kardeşim geçenlerde,neydi bu illet adamın ismi hatrıma gelmedi bir türlü..neyse suikast iddiaları falan vardı gündemde..o kadar çok haberlere konu oldu ki bu en sonunda ulan yeter dedim..sizin suikastınızı sizi de o herifi de..sabah akşam o meymenetsizlerin suratını görmekten sinirlerim yıprandı tam bunlar bitiyor derken şu ağca denen zevatın haberleri gündeme geldi..aman Allahım bu kadar mı olur ya bu kadar mı..ne kadar bilmiş varsa tv de gazetecilerde --- gibi adamın peşinden koşturuyor..artık bu memlekette bunlar kimin umrunda bilemiyorum benim olmadığı kesin..yani senin anlayacağın kardeşim artık bu memleketle işim olmaz,ne siyasetleriyle ne dümenleriyle..zaten oldu da ne oldu..koskaca bir hiç..yesinler birbirlerini şeref abideleri..hiçbirine selam kelam yok..
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
O'nunla kalsa iyi..!Köşe başına çöreklenmiş siyasetçi, yazar ve aydın kılıklı adamlar'a ne demeli peki?
Özellikle sömürgeci politikaların kalemşörlüğünü yapan ve sömürgeci politikaları desteklemekte hiçbir sakınca görmeyen, yani boğazlarına kadar çirkefe batmaktan kaçınmayan bu kişilerin bir de ortalıkta sütten çıkmış ak kaşık gibi dolaşmak istemeleri yok mu, insanı deli ediyor...!
Kapitalizm dininin ahlak numuneleri de işte bu kadar oluyor...
Ne var ki, halklar bu ikiyüzlü ahlakçıların sömürgeci özünü görmekte zorluk çekiyorlar..!
Halk medya tarafından öylesine gözleri büyülenmişki yerlerine mıhlanıp kalmayı erdem addetmektedirler..!
Medya zehirini bal içinde gizleyerek şırınga etmektedir..!
Peki ne için?
Ne uğruna?
Farkı farkeden kullar gerçeği görüyorlar..!
Gerçeği görenler her devirde azınlıkta olmuşlardır..!
Kendi çıkarları ile bağdaşmayan bir eylem veya yazı gördülermi anında kumpas kuruyorlar..!
Deveyi iğne,iğneyide deve yapmakta pek maharetliler..!
Toplum iğrenç yalanlarla uyutulmaktadır..!
Yani İbrahimzm kardeşim senin anlayacağın;durum son derece vahimdir...!
Özgürlük ideallerimiz, bütün sosyal haklarımız, bağımsızlığımız, onurumuz,varlığımız,sömürgeci sihirbazlar'ın tehdidi altındadır..!
Peki bu durumda ne yapmak gerekiyor?
Oturup izlemekmi?
Hayır..ASLA..!
Sömürüsüz ve savaşsız yeni bir dünya kurmak, eşitlik, özgürlük, bağımsızlık, dayanışma ve barış ilkelerine dayanan yeni bir insanlık düzeni kurmak için elimizden ne geliyorsa yapmak durumundayız...!
Aksi taktirde herşey fesada boğulur...!
Selam muslihler'e..
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Devlet denen kurumun bir örneğide istisna değil ki,gerçek amacı halka hizmet olsun.Öyleyse halka hizmet derken,halkın imkanlarının birbirinden devinimle tüme yayılımını kastediyorum.Tüme yayılımın önündeki en beter engeli şu duruşu son raddeye gelmiş demokrasiyi kastediyorum.Demokrasi çoğunluğu dikkate alırken bireyi çok olarak görmüyor ve onun söz hakkını elinden almış oluyor.İbrahim birey olarak tek, yürek olarak bir ümmetti.İşte bu ümmet bireyleride kapsayacak YENİ anlayışın önüne engel yine bu yunancadan devşirme kelimenin ifade ettikleridir.
Fikir adamları ne yazık vicdanlara hitap edecek bir sistem için hala ayağa kalkmış değiller,bunlara göre iş olup bitmiş ve gelinecek son tepeyede ulaşılmıştır ve artık eşşeği arayacak başka tepe ardı yoktur,ya ağlamaya devam edin ya da kafanızı biraz daha yukarı kaldırın ki tepeden büyük dağlar var.
Bireyleri dikkate almayan vicdansız bir,serbest çoğunluktan söz edilebilir mi?Yolculuğunuzun artık bir noktasında bu çoğunluktan birinin kapısını tanrı misafiriyim diye çaldığınızda kesinlikle birinden biri size VİCDANLI davranacaktır.Peki bu çoğunluğun içinden uyanık sivrilenlerin ''herşey sizin için''söylemiyle etki altına yani boyunduruk altına aldığı çoğunluğun imkan ve onayıyla kurduğu ve beslediği saygı duyup kutsadığı sistem niçin her haliyle vicdansızdır?Öyleyse bu sistem,çoğunluğun içindeki vicdanları yani tek birey ümmetleri kapsamıyor,bu doğru mu,elbet değil..
Çoğunluğun ''hizmetin ve imkanın tüme yayılımı'' söylemiyle kutsadığı bu kurum gerçekte vicdanı devre dışı bırakıyor çünkü tarzı bu.Senin verginle yetime bakılırken aynı zamanda ırkçı söylemle silah alınıyor asker besleniyor ve burada sezarın hakkı sezara,tanrının hakkı tanrıya denirken tanrının hakkından diğerine hep bir pay alıkonuyor hatta söz havada kalıyor.Burada olan VİCDAN SAHİPLERİ'ne oluyor,onlar çoğunluğa uymanın yoldan çıkmak olduğunu bilselerde kurulmuş olan düzen onların itirazında ya onları içeri tıkarak iyi iş yaptığını düşünüyor veya kendine uymaya zorluyor.Geçenlerde bir haber okumuştum,kamu hizmeti çalışması yaplırken bir mağaraya geliniyor ve orada bir ailenin yaşadığı görülüyor ve sistem vicdan adına o aileyi anında bir eve taşıyarak iyilik ediyorlar ama ne iyilik?
Kurana baktığınızda iyilerin bir tarafta kötülerin bir tarafta toplandığını görüyorsunuz,ortada bir vicdan topluluğu var oysa bugün örnek olsun diye tekel işçileri aç kalmamak adına,çoğunluğun ORTAK! vicdanıyla oluşturulmuş kutsal kurum eliyle ölüm orucuna başlıyorlar.Öyle ortak bir vicdan ki bu,gerçekte hep problem dert sorun çıkarmasına rağmen hala baş tacı ediliyor ve aynı baş tacı,kendisi 20 bin tl maaş alırken diğerinin aldığına yetimin hakkının yenmesi diyebiliyor.
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
Dünya her ne kadar mekanize bir hale gelmiş olsa da savaşlarda hammadde olarak kullanılmaktan kendini kurtarabilmiş değil.İnsan bir meta mı?İnsan denen varlık kendi cinsinin bir malı mı?
Doğan her birey,içine doğduğu sistemin koşulsuz elemanı ve destekçisi mi?Öyleyse eğer insan olmanın ne anlamı var?
Elbet tepelerin üzerinden çok rüzgarlar esti ama işte gel gör ki gelinen nokta ortada,kapış kapış bir döngüye hapsolmuş insanoğlu,batış bu durumda hak ama illa bir fırtına kopacak ve illa gemi su alacak,bizim boya öyle süper kalitedeki siz su ekledikçe sırıtıyor ve hala kaliteden bahsediyor.
Uçurum kenarlarından yolculuğa devam etmek zorundayız,tonla korkular var.Uçumun kenarında hala kapış kapış zihniyeti sonlanamadı sonu gelesice.İlla sırtında bir çuval altınla yardan uçacak ama yükseklere çıktılar ya,hani bilim ve teknolojide artık ilah oldular ya bu korkuları dizginliyor.Bakalım denizin ortasında gemi batmaya yüz tuttuğunda sırtındaki altını elması ne yapacak?Bırakacak mı yoksa onunla dibi mi boylayacak?Hani suda yükünü bırakmayı akıl edenler acep karada bu yüklerinin kendilerini kurtaracağı zannıyla mı kapışmaktalar?Oysa bizim şu halimiz karada bir batış değil mi?
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
Bana göre devlet,ortak toprak üzerinde yaşayanların sevk ve idaresinin bir otorite olarak kabul görmüş halidir. Bizim yönetim şeklimiz nedir diye sorulduğunda alacağımız cevap çoğunluk tarafından şudur,biz demokratik bir devletiz,yani egemenlik halkta.
Peki gerçekten öyle mi?
Demokrasi, size duymak istediklerinizi söyledikten sonra, diktatörlerinizi seçmekten ibarettir. - Alan Coren
POLİTİKACILAR VE DİN ADAMLARI TOPLUMA HIZMET ETME NUMARASI YAPARLAR VE DERLERKİ BİZ SANA HİZMET İÇİN VARIZ,DAHA iYi BİR YAŞAMA KAVUŞASIN DIYE UĞRAŞIYORUZ...
ASIL KENDİLERİ YASAMI MAHVEDERLER...!
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
POLİTİKACILAR VE DİN ADAMLARI TOPLUMA HIZMET ETME NUMARASI YAPARLAR VE DERLERKİ BİZ SANA HİZMET İÇİN VARIZ,DAHA iYi BİR YAŞAMA KAVUŞASIN DIYE UĞRAŞIYORUZ...
ASIL KENDİLERİ YASAMI MAHVEDERLER...!
Ahbarlar ve dinciler/ruhbanlar onlar insanlari kandiran/uyutan hak yolundan ceviren,engel olan serveti Allah yoluna harcamayanlar,harcamaya engel olanlar.
Tevbe/34.Ey o bütün iyman edenler! haberiniz olsun ki Ahbar ve Ruhbandan bir çoğu nâsın mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan çevirirler, altını, gümüşü hazineye tıkıb da onu Allah yolunda sarfetmiyenler ise işte onları elîm bir azâb ile müjdele
Birde dunyaya odaklanmis politikali Dinci/ruhban lar var.Kimileri var tagutla Allah'in kanunlari ile karma bir sistem yapmis.bunlar cogaltilabilir. Bunlar hep barisi/sevgiyi, demokrasiyi sunarlar.
Bakara/204.İnsanlardan öylesi vardır ki, onun dünya hayatına ilişkin sözü senin hoşuna gider ve o, kalbindekine Allah'ı tanık tutar. Oysa ki o, düşmanların en yamanıdır.
<SPAN ="UIStory_Message"><SPAN
="UIStory_Message">POLİTİKACILAR VE DİN ADAMLARI TOPLUMA
HIZMET ETME NUMARASI YAPARLAR VE DERLERKİ BİZ SANA HİZMET
İÇİN VARIZ,DAHA iYi BİR YAŞAMA KAVUŞASIN DIYE
UĞRAŞIYORUZ...</SPAN></SPAN>
Ahbarlar ve dinciler/ruhbanlar onlar insanlari
kandiran/uyutan hak yolundan ceviren,engel olan serveti
Allah yoluna harcamayanlar,harcamaya engel olanlar.
</TD></TR>
<TR>
<TD =text width="63%">
Tevbe/34.Ey o bütün iyman
edenler! haberiniz olsun ki Ahbar ve Ruhbandan bir çoğu
nâsın mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan
çevirirler, altını, gümüşü hazineye tıkıb da onu Allah
yolunda sarfetmiyenler ise işte onları elîm bir azâb ile
müjdele
Birde dunyaya odaklanmis politikali Dinci/ruhban lar
var.Kimileri var tagutla Allah'in kanunlari ile karma bir
sistem yapmis.bunlar cogaltilabilir. Bunlar hep
barisi/sevgiyi, demokrasiyi sunarlar.
Bakara/204.İnsanlard
an öylesi vardır ki, onun dünya hayatına ilişkin sözü
senin hoşuna gider ve o, kalbindekine Allah'ı tanık
tutar. Oysa ki o, düşmanların en yamanıdır.
</TD></TR></T></TABLE></SPAN>& lt;/SPAN
>
Ve hala onlardan medet umuluyor,erken seçimden medet
bekleyenlerin sayısında epey artış var demek ki süreç bu
kadar basit işleyecek..aynı suda iki kere yıkanılmaz
demiş biri sanırım bu ifade bura için geçerli değil ve
sanırım buranın kimyası da fizik yasaları da farklı
işliyor..Allah bilir.
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma