Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Aşağıda yazdığım Furkan suresi peygamberimizin kur’anı tebliğ ettikten sonraki dönem için, sanki kıyamet gelmişte insanlar sorgu ve suale çekilirken Rabbin soracağı sorulara ve alınacak cevaplarla bizleri nasıl uyardığını anlatmaya çalışıyor. Gelin birlikte bu ayetleri günümüz de bizlere anlatılanlar ile, yaşantımızın içinden alıntılar yaparak anlamaya çalışalım. Önce ayetleri yazalım ve ayetler üzerinde düşünelim.

Furkan 1: Âlemlere uyarıcı olsun diye, kuluna Furkan’ı (Kur’anı) indiren (Allah) ne yücedir.

Furkan 15: De ki: "Bu mu daha iyi, yoksa korunanlara vaat edilen o sürekli cennet mi? O cennet de bu korunanların ödülü ve dönüş yeridir.

16:  Onlar için orada, diledikleri her şey sürekli vardır. Bu, Rabbin üzerinde sorumluluğu üstlenilen bir vaattir.

17: Onları ve Allah dışındaki taptıklarını haşredeceği gün şöyle sorar: "Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı yoldan çıktılar?

18: Derler ki: "Tespih ederiz seni; seni bırakıp da başka dostlar, veliler edinmek bize yaraşmazdı. Ama sen onları ve atalarını öylesine nimetlendirdin ki, zikiri/Kur'an'ı unuttular ve helâke giden bir topluluk oldular.

19 İşte, haklarında söz söyledikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne azabı savabilirsiniz ne de yardımcı bulabilirsiniz. Zulmedenlerinize zorlu bir azap tattıracağız.

28: "Ah, ne olurdu, falancayı dost, veli edinmeseydim.

29: "Zikir/Kur'an bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil edicidir.

30: Peygamber de dedi ki: "Ey Rabbim, kavmim bu Kur'an'ı bir kenara itip bıraktılar.

33: Onlar sana bir mesel getirdikçe, biz sana hakkı ve en güzel yorumu getiririz.

  Yukarıdaki ayetler üzerinde düşünelim şimdide. Furkan suresi 1. ayette bakın Rabbim ne diyor? (Âlemlere uyarıcı olsun diye Kur’anı indirdik) Demek ki uyarılacak kitap kur’an. Furkan suresi 15 ve 16. ayetlerde ise iman edip kur’anı rehber alanlara vaat edilen cennetten bahsediyor.

 Furkan suresi 17. ayeti çok dikkatle okumalı ve anlamaya çalışmalıyız diye düşünüyorum.

(Onları ve Allah dışındaki taptıklarını haşredeceği gün şöyle sorar: "Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı yoldan çıktılar?)

 Burada geçen Allah dışından taptıkları sözlerinden ne anlamalıyız burası çok önemli? Hatırlayınız peygamberimizin ilk dönemleri ve ondan önceki dönemlerde putlara tapanlar, onları Allah yani Yaratıcı olarak görmüyor ama onları şefaatçi, koruyucu, Allah ile kendileri arasında arabulucu daha açıkçası onları veli ve dostlar edinmişlerdi.  Hatta Allah bir ayetinde ne diyor ve bizleri uyarıyordu? Sizleri Allah a yaklaştıracaklarını söylerler. Burada bahsedilen ise peygamberimizin yaşamından sonraki, kur’anın indiği dönemler bahsediliyor ve bunlar cansız putlar değil, Allah a yaklaştıracaklarına inandığımız insanlardan, velilerden söz ediliyor. Bazı arkadaşlarımın biz kimseyi veli edinmiyoruz dediğini duyar gibiyim. İşte tam burada dikkatle düşünmemiz gereken, din ve iman adına her hangi bir kimseye güvenerek onu yüceltip onun sözlerini kur’an sözü gibi kabul edip, onun sözlerine uymanın yanlış olduğu anlatılıyor. Hele hele sizler kur’anı anlayamazsınız onu veli insanlar anlar diyenlere inanıp, Rabbin hiç bahsetmediği konularda hükümler verdiğini söylediğimiz kişilerin ardına düşüp, kur’an yerine bu sözlerin peşine düşmenin şeytanın aldatmacası olduğu sizce daha nasıl anlatılsın? İşte kur’anı devre dışı bırakmak ne yazık ki günümüzde böyle oluyor, ama hala farkında bile değiliz. İşte hesap günü Rabbim onlara soracağım diyor, bakın onlar ne cevap veriyor.( Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı yoldan çıktılar?) İşte üzerinde çok dikkatle düşünmemiz gereken soru. Bu olaylar peygamberimizin kur’anı tebliğ edip, Dünyadan ayrıldıktan sonraki dönemlere ait. Verecekleri cevaplar aslında çok düşündürücüdür.

(Derler ki: "Tespih ederiz seni; seni bırakıp da başka dostlar, veliler edinmek bize yaraşmazdı. Ama sen onları ve atalarını öylesine nimetlendirdin ki, zikiri/Kur'an'ı unuttular ve helâke giden bir topluluk oldular.)

  Verdikleri cevaptan yola çıkarak anlıyoruz ki bunlar ne put, nede tanrı diye tapılan güçler değil, apaçık şefaatçiler edinilen, veliler ve Allah dostu dedikleri insanlar. Verdikleri cevaplarda seni bırakıp dost ve veli edinmek bizlere yaraşmaz diyorlar. Demek ki günümüzde edindiğimiz veliler, Allah dostu diyerek ardına düşülen insanların hepsi, biz hiç kimseyi peşimize düşün sizi Allah a yaklaştıracak veliniz biziz demedik diyorlar. Daha açıkçası bunları yapanlar varsa bile gerçekle yüzleştiklerinde bunu inkâr etmekden başka yolları olmadığı anlaşılıyor. Ayetin son kısmı da düşündürücüdür, Sen onların atalarını öylesine nimetlendirdin ki, zevk ü sefaya dalıp, kendi edindikleri velilerin yine kendi nefislerince uydurdukları yalan ve yanlışlarının peşlerine daldılar diyorlar. Demek ki kur’an bir tarafa konmuş, onunla amel edinmeyip bir başka inanç yaratılmış ki, Rabbim kur’anı unuttular diyor. Burada anlatılan dönemi tekrar hatırlatmak istiyorum, peygamberimizin yaşamından çok sonra içine düşülen yanlış anlatılıyor, ilginçtir hesap günü bu yaşantı karşımızda canlandırılıyor ve konuşmalar daha gerçekleşmeden bizlerin ibret alması için önceden bildiriliyor. Tabi anlayana, anlamak isteyene.

  Furkan suresi 19. ayet ise günümüzde yaptığımız yanlışları bir tiyatro sahnesi gibi bizlere sergiliyor ve bakın edindiğimiz velilerin bile bizleri yalanlayacağı uyarısını yapıyor.

(İşte, haklarında söz söyledikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne azabı savabilirsiniz ne de yardımcı bulabilirsiniz. Zulmedenlerinize zorlu bir azap tattıracağız.)

 Hemen hatırlayalım Rabbim bizlere Furkan yani kur’anı ne için indirdiğini söylüyordu? Âlemlere uyarıcı olsun diye. Lütfen şimdi düşünelim, Rabbim bizlere rehber ve uyarıcı diye indirdiğini söylediği kur’an için bizler neler söylüyoruz? Birçok isimler verip, emin olmadan onlardan naklettiğimiz ve onların bile söylediğinin garantisi olmayan, onca sözleri önemseyip işte İslam ı buralardan öğrenmelisiniz demiyor muyuz? Daha ilginci kur’anı herkes anlayamaz onu veli insanlar anlar, İslam ı öğrenmek ve yaşamak istiyorsanız Fıkıh kitaplarından öğrenmelisiniz demiyorlar mı bizlere? İşte kur’andan kaçış bu sözlerle başlamış oluyor ne yazık ki. Hatırlatırım bu sözleri birçok ilim adamının üzerine atıp, onların sözleri diye anlattığımızda bir gerçeğe gözlerimizi kapıyoruz. Bu söz ettiğimiz insanların hepsi Rabbin huzurunda hesap günü bunları yalanlayacağını söylüyor. Daha açıkçası bizler toplumu kur’ana yönlendirdik diyeceklerini söylüyor. Tabi bu yanlışı yapanlar böyle söyleseler de gerçekleri Rabbim bildiğinden yanlış yapan cezasını çekeceklerdir. Düşünmeye devam edelim. Eğer ben kur’anı okuduğumda anlayamıyorsam, onu herkes anlayamaz ise neden okuyayım da yanlış bir iş yapayım diye ondan çekinirim, uzaklaşırım. İşte bunları söylediğimizde, inandığımızda kur’andan uzaklaşmamız ondan habersiz yaşamamız kaçınılmaz olacaktır. Buna sebep olanlar hesabını korkunç bir şekilde vereceklerdir.

  Furkan suresi 28–29. ayetlerde ise bakın ne söylüyor? ("Ah, ne olurdu, falancayı dost, veli edinmeseydim.) Buradaki dost veli sözlerinden ona tapmak anlamında değil, din ve iman adına kur’anı bırakıp onların sözlerine inanmanın yanlış olduğu anlaşılıyor. Rabbim ne diyordu bir ayetinde, güvenilecek, dayanılacak tek dostunuz benim. 29. ayette aslında çok düşündürücüdür. ("Kur'an bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil edicidir.) Tekrar hatırlatalım tüm bu şikâyetler kur’anı rehber almayı bırakıp, beşerin sözleriyle edindiğimiz velilerin ardına düşmemizden çıkıyor. Ayet ne kadar güzel, kur’an geldikten sonra ondan başka rehber asla kabul edilmiyor. Başka rehberler edinen ve velilerin ardına düşenler içinse söylenen sözler düşündürücüdür.( o saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil edicidir.) Yorum sizlerin.

  Gelelim Furkan suresi 30 ayete, bakın peygamberimiz o çetin gün geldiğinde, sanki yaşanmış gibi neler söyleyecekmiş.

(Peygamber de dedi ki: "Ey Rabbim, kavmim bu Kur'an'ı bir kenara itip bıraktılar.)

İşte ben peygamberimizin ardından gidiyorum, onun İslam ı yaşadığı gibi yaşamak istiyorum diyorsa bir insan, kur’anı rehber almalı ve Rabbin yap dediğini yapmalı, yapma dediğini yapmamalı, onun haram dediğinin dışında da haramlar edinmemelidir. Rabbim ve peygamberimiz bizleri bu kadar açık kur’ana yönlendiriyor da bizler hala velilerin peşinden koşup, kur’anın emretmediği şeylerin peşine düşüyorsak, bu yolun Rahmana ulaşacağını asla söyleyemeyiz. Gerçekten peygamberimizin söyleyeceği bu sözler ne yazık ki gerçek oldu, rabbim bizleri bağışlasın. Bizler Rabbin rehber olsun diye indirdiğini söylediği kitap için hala, orada her şey yoktur, orada özet bilgiler içerir diyerek, toplumu kur’an dışına itiyor ve dine ilavelerimizi de kur’anda bulamadığımızda, çok doğruymuş kur’anda her şey yokmuş diyorsak, işimiz gerçekten çok zor demektir. Farkında olmadan kur’andan uzaklaştığımızı anlamıyoruz bile, çünkü kendi irademizle düşünmeyi bırakmış, başkalarının aklıyla hareket ediyor olmuşuz. Elbette bunun cezasını da çekeceğiz.

 Son olarak yazdığım Furkan suresi 33. ayette ki sözleri de ibretle düşünelim isterseniz.

(Onlar sana bir mesel getirdikçe, biz sana hakkı ve en güzel yorumu getiririz.)

Bakın peygamberimize bir konuda soru sorduklarında, bir meseleyi halletmesi istendiğinde Rabbim ne diyor? (biz sana hakkı ve en güzel yorumu getiririz.) İşte bukadar basit rabbim ne diyordu bir ayetinde, hakkı biz anlatır çözüm getirenlerin en hayırlısı biziz demiyor muydu? Ya da sana sorulan sorunun cevabı sende değil, bekle sabret sana çözümünü bildireceğiz demiyor muydu? Elbette getirilen tüm çözümlerde kur’anda en ince ayrıntısına kadar bizlere tebliğ ediliyordu. İşte tüm bu ayetleri bırakıp bu sözlerin tam tersini savunmak, kur’andan uzaklaşmaktır. Rabbim bizleri korusun.

 İçinde bulunduğumuz ortam kur’andan büyük bir uzaklaşmanın göstergesidir. Sanmasınlar ki edindikleri şefaatçiler, veliler onlara yardım edecek, çünkü hepsinin nasıl cevap vereceğini Rabbim şimdiden bizlere anlatılıyor. DAHA AÇIKCASI RABBİM İMTİHAN GÜNÜ İÇİN BİZLERE KOPYA VERİYOR. Tabi bu kopyayı gözlerinde perde olmayanlar, kulakları ve gönlü mühürlenmemiş olanlar fark edebiliyor.

 Allah cümlemizi, Kur’anın gerçeklerinin farkında olan kulları arasına bizleri alması dileklerimle. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

18: Derler ki: "Tespih ederiz seni; seni bırakıp da başka dostlar, veliler edinmek bize yaraşmazdı. Ama sen onları ve atalarını öylesine nimetlendirdin ki, zikiri/Kur'an'ı unuttular ve helâke giden bir topluluk oldular.

sn:halukta,ayette zikri unutanların helake giden bir topluluk oldukları bildirilmektedir.Peki namaza bakışınızı öğrenebilirmiyiz?Bir çok yazınızda kuran eksenli çalışmalar yaptığınızı görüyorum.Şu kuran merkezli çalışmalarınız içerisinde namazda vardır mutlaka.Bizi bilgilendirirmisiniz?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Namaz İslam ın temel direğidir. Kur'anda en çok zikredilen ibadetler arasındadır. Onu bir kaç kelimeyle anlatmak asla mümkün değildir ama bir cümleyle özetle derseniz, namaz İnsan ruhunun temizliği, bedenin ve ruhun sigortasıdır. SAYGILARIMLA  Halukgta

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

sn halukta,kılmış olduğunuz ve kurtuluş sigortanız olarak gördüğünüz namazı bizede anlatırmısınız?Kaç vakit?rukusu?secdesi?vakti?abdesti?Kurana göre bir resim çizermisiniz?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

   Değerli Mustanca arkadaşım teşekkür ederim iltifatınıza.

    Sayın Elif-lam-mim rumuzlu arkadaşım, aşağıdaki linkte verdiğim yazım kısmen yarar sağlayabilir, tabi namaz konusuna hangi pencereden ve nasıl baktığınıza bağlı. Sanırım namaz sizin için sigorta değilki cümlenizde sizin için diye başlamışsınız. Sorduğunuz başlıkların detayları kur'anda çok açık vardır en doğrusu rehbere müracaat etmek.

  http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=6123&PN= 4

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın arkadaşım doğru görmüşsünüz ben çok fazla tartışmaya girmem, zaten buna zamanımda yok. İnanın birçok sitede kendi yazılarıma bile cevap vermeye zamanım olmuyor bazen. Benim anlayaşım herkezin benim gibi düşünmesine çalışmak değil, kur'andan anladığımı nakletmek amacında olduğum içindir bu tespitiniz. Hatta dikkat edin kendi yazılarım üzerinde çıkan tartışmalara bile birkaç kez kendi düşüncemi yazar cevap verir, daha sonra bırakırım, her düşünceye saygım var. Birçok sitede yazdığım düşüncelere muhalif düşünceler vardır, özellikle kendisini ehli sünnet itikadı ismiyle adlandıran sitelerde çok daha fazla. Ben onlara da eğer tartışmasını bilen kur'an nuruyla nurlanmış bir arkadaşımız ise bir süre tartışır onun sözlerimi algılayabilecek durumda olup olmadığına bakarım. Eğer boşuna konuştuğumu anlamışsam cevap vermeye devam etmem. Bazı sitelerde küfürlü ve saygıdan uzak sözler çok söyleniyor, bunlara ise hiç cevap vermem.

  Diğer yazılara cevap vermediğim benim onları okumadığımı göstermez. Elimden geldiğince okuyorum. Hatta benim düşüncelerimin tam tersini savunan yazılarda görüyorum. Bu düşünceler yazarın şahsına ait kendi düşünceleridir saygı duyarım. Birçok arkadaşımda bana aynısını yapıyor, benim gibi düşünmüyor cevap bile vermiyor buda zaten çok normal.

Yazdığınız Şuara suresinde geçen cümleye gelince. Seni kıyam ve secde edenlerle birlikte olduğunu onlarla birlikte yaşadığını gördüğünü söylüyor Rabbim. Ben bundan başka bir şey anlamadım. Ayetin öncesine giderseniz en yakınlarını uyar, sana inananlara kol kanat ger, sana uymazlarsa sizin yaptıklarınızı ben yapamam de ve onları doğruya davet et. Seni görüyoruz kıyam eden ve secde edenlerle birlikte nasıl çabalar gösterdiğini. Biz herşeyi görüyoruz olup bitenlerin. Burada anlatılan anlam bunun dışında varsa sizden öğrenmek isterim.

 Mutlu ve esen kalın. Halukgta

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

sn halukgta,kuran bütünlüğünde salat,beyt,secde,vb gibi kelimelere yüklediğiniz anlam tek boyutlumudur?yoksa her ayette geçen kavramların anlamları cümle içeçrisindeki anlama göremidir?Yani bir kelime birden fazla anlamdamı kullanıyorsunuz?Eğer tek anlamda kullanıyorsanız,bize salat,secde gibi kavramlara yüklediğiniz bir anlamı yazarmısınız?yok eğer birden fazla anlam yüklüyor iseniz,o zaman yüklediğiniz kavramlara anlamı tek tek yazarmısınız?

Ayrıca,namaz ritüelini ibrahimden itibarenmi başlatıyorsunuz?Ayetlerin mekki yada medeni olmasına dikkat ediyormusunuz?Eğer dikkat ediyorsanız abdest ayeti olan 4-43 ve 5-6 ayetlerini yıllar sonra Allahın farzlaştırmasını nasıl algılıyorsunuz?Bunlar yıllarca cünüp ve abdestsizmi namaz kıldılar?Kuranda peygamberlerin kıldığı-kıldırdıkalrı bir namaz gösterebilirmisiniz?Savm hakkında öncekilere yazıldığı gibi sizede yazıldı diyen Rabbimiz,savmın ayrıntılarını anlatırken,namaz gibi önemli bir ritüelden neden hangi hallerde nelerin yapılacağını anlatmamış?Namaz ritüelinde Allahın ayetlerini neden Allaha tekrar okuyorsunuz?bunun mantığını lütfen izah edermisiniz?Bu ayetler Allaha okunmak içinmi Elçiler aracılığı ile toplumlarına iletildi?Peki Allah kime okuyacak bunları tekrar?Kuranda salat,secde,ruku vs bunlar neden hep birlikte anılmamışta,ayrı ayrı işlenmiş?Salat namaz ise ,diğer kelimeleri neden ayrı ayrı işliyor Rabbimiz?selamlar.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

 Kur’anda bazı kelimelerin birden fazla anlamları vardır, örneğin veli sözüne baktığınızda değişik anlamlarda olduğunu görürsünüz. Fakat anlamı cümlenin içinde kullanılış şekliyle değişir. Kur’anda namaz emri dolaylı bir anlatım değil çok açık ve net Elçisinin imamlığında hatta savaş esnasında kısaltılmış namazın anlatımında bizzat izah edilmiştir. Günümüzde birçok beşeri eklentilerle kılınmaktadır. Allah emirlerini kelimelerin ardından değil, bizzat apaçık ilettiğini söylüyorsa bunu kelimelerin ardında aramak doğru olmaz. Rahman ayetinde acı su ile tatlı suyu birbirine karıştırmayız diyerek 1400 yıl önce bir bilgi vermiş bizlere. Bizler yüzlerce yıl buna birçok anlamlar vermişiz, hepside kelimelerin ardından kendimizce yüklediğimiz anlamlar sebep olmuş buna. Birde bakmışız yakın zaman içinde bilim adamı gerçekten okyanusta tatlı su ile tuzlu suyun birbirine karışmadığını meğerse anlatıyor ve yüceliğine örnek veriyormuş bizlere, dikkat edin hiçbir anlam yüklemeden mecaz anlamlarda kullanmadan apaçık söylemiş. İşte rabbim ayetlerini böyle açıklıyor. Ben rabbin namaz emrini kur’andan böyle anlıyorum apaçık çok sade pürüzsüz. Elçisine örnek verdiriyor geç onların başına ve önce bir kısım namaza dursun onlar secdeye varınca diğerleri geçsin sözleri apaçık bir şekilsek namazın olduğunu anlatıyor bizlere. Düşünün nisa 101 de namazın kısaltılmasından bahsediyor acaba bu kısaltılan namaz değilse nedir? Müzzemil suresi 20. ayette, O halde o (Kur'an)dan kolayınıza geleni okuyun; namazı kılın, sözlerinde geçen namaz sözünden ne anlamalıyız? Bakara 45. de, Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin sözlerini nereye oturtmamız gerekir? Buna benzer o kadar çok izah ve anlatım var ki. Namazın varlığı konusunu ben tartışmam bile, ama siz şekilsek bir namaz yok diyorsanız buda sizin seçiminiz derim.

  Ben kur’anı anlamaya çalışırken hiçbir kelimeye anlamlar yükleyerek onu anlama yoluna gitmem, bunu yaparsam yanılma ihtimalim yüksek olur. Cümlenin bütünlüğünde ne anlam veriyorsa onu anlamaya çalışırım. Örneğin Allah velilerin ardına düşmeyin derken söylemek istediğiyle aile içinde geçen bir ailenin velisinden bahsettiği velinin cümle içinde farklı olduğu cümlenin izahı ile ortaya çıkar, ben bunu anlamaya çalışırım. Abdest alma konusu nu Allah yıllar sonra farzlaştırmış değildir, daha önce olanın tekrarı ya da değiştirilmiş halidir. Allah bazı ayetlerin hükümlerini diğer kitaplarda nesh ettiğini söyler ama bizlere hangileri olduğunu söylemez. Daha önce ki topluma farz kıldığını söylediği halde namaz, oruç, zekât, haç v.b ibadetleri üstünkörü geçmez çok detaylı anlatır. Siz abdest alma konusunu nereden çıkardınız da yalnız bizlere farz kıldığını söylüyorsunuz? Bakın abdest almanın izahı bile namazın olduğunun bir delilidir. Hatırlayın daha önceki topluma oruç geceleri cinsel ilişkiyi yasakladığını ama sizlere serbest olduğunun izahını dahi yapıyor Allah. Ama siz sanki abdest alma ayetinin yalnız bizlere farz kıldığını söylüyor daha öncekilere olmadığından bahsediyorsunuz, bu bilgiyi nereden aldınız?

  Özet olarak söylemem gerekirse ben kelimelerin ardından değil apaçık namazın şeklen ve burada yapılacak duanın detayını bile görüyorum. Benden namazla yardım dileyin. Allahın ayetlerini Allah a neden okuyorsunuz sözünü doğrusu anlayamadım. Namazın şekli konusunda ise bugünkü ilavelerin dışında, çok basit ve kolay Rabbin huzurunda saygıyla durmak ve ona secde etmek gösterilmiştir, ayetleri de açıktır. Siz tüm bunları bir araya getirdiğinizde namazın apaçık emir olduğunu göreceksiniz.

  Değerli arkadaşım ben daha öncede söylediğim gibi kur’andan anladıklarımı söyler ve ona inanırım, sizde anladıklarınıza inanın. Bunun sonucu huzurda görülecektir. SAYGILARIMLA Halukgta