Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
İslamiyet egemenlerin çıkarlarına hizmet eden ideolojik bir araç mıdır? yoksa bir araç haline mi getirilmiştir?
Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır, ayeti ile mülk sahipliği meşru hale mi getirilmiştir? Ayrıca Zuhruf 32 ye bakınız..
Bunun getirdiği anlayış şu şekilde mi açığa çıkmıştır, Allah sabredene ahirette verecek de verecek, dünya malı yalan, kader felek?
Kapitalizm nedir?
Kapitalizm, Kur'an'a uygun mu?
Kapitalizm, kafası çalışan her bireyin bir şekilde sınıf atlaya bileceği bir sistem midir ve eğer öyleyse onu kötü yapan nedir?
Girişimciliği önlemeyen aksine teşvik eden, bir nevi çalışana eşit fırsatlar sunan bu sistem neden kötüdür ya da öyle söylenir?
Türkiyenin içinde bulunduğu sistem kapitalizm ise bu sisteme sosyal olma devresi entegre edilemez mi?
A fabrikasında işçiler, haklarını daha fazla savunacağını düşündükleri sendikaya üye olduktan sonra, patronun içlerinden biri veya birilerini işten atmasıyla, diğerlerinin tepki olarak şalteri indirmesi, patronun sendikalı olanları tehdit ile o işten vaz geçirme çabaları ve takip eden günler için patronun, dışarıdan taşeron işçilerini, esas işçilerinin gözü önünde ve polis korumasıyla yapmasının adı nedir?
Hakkımızı alırız diyen kişilerin, taşeron işçilerinin içeri girişine engel olmak istediklerinde, karşılarında asayiş ekiplerini bulmasının adı tam olarak nedir?
Forum içinde bir arama yaptım ancak cevap yazılacak bir konu bulamadım, bu nedenle bir başlık açmak zorunda kaldım.. ve devam ile, Kuranda var olan ekonomik sistem ki, kuranda bir ekonomi modeli var mıdır onu da tam olarak bilmekten uzağım ve var sayalım var, o zaman bu kapitalizmin vahiyle çelişen ya da örtüşen yönleri nedir? Elçinin ganimet taksimi bir model midir? saygılarımla
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
A Fabrikasındaki işçiler haklarından birazını daha patrondan alabilmek için YASAL haklarını kullanarak sendikalı oldular ve patron da yasal olarak onları kapı dışında bırakıp, taşeron işçilerle yola devam kararı aldı ve patronun kararına itiraz eden işçiler, polis jandarma tarafından engellendi.. yani birileri, birilerinin gözü önünde ekmek kavgasından yenik ayrıldılar.. en nihayetinde ekmek kavgası sözü işin içine girince, işçiler diğer işçilerin içeri girişine engel olmak için harekete geçitiler ve önlerinde polisi jandarmayı buldular ancak mesele ekmek olunca onları ''arkadaşlar bu ekmek kavgamızdır'' diyerek onlara karşı koydular, elbet kavga karmaşa kaçınılmaz oldu..
Şimdi burada dönen dolap nedir? İşçilerin sendikaya üye olmaması mı gerekiyordu? Eğer öyleyse sendika ve yasalar neden varlar? Yasa çerçevesinde ekmek kavgasıyla kolluk kuvvetlerinin işi ne?
Kapitalizmin sahipleri ve araçları nedir?
En başta yasalar, kolluk kuvvetleri, din diyanet, medya ve araçları ve bilinç kazandırmaktan yoksun eğitim sistemi mi?
Geneli ilgilendiren ve baskı altına alan din kavramının, üst sınıflarla kol kola olması ve hatta islami rejim adıyla varlığını hali hazır devam ettiren devletlerin de kapitalizm ile yönetilmeleri, bir doğa kanunu mudur? yani siz ne yaparsanız yapın su yolunu bulur gibi.. ve şeriat isterük diyen zevatların asla gündemine girmeyen sömürü ve sömürü şekillerinin zekat adıyla aşılma yöntemi ve buna binaen dinci takımın da en az dinsiz takımla yarış edercesine mülk derdine düşmüşlüğü ve bu açıyla, asla eşit ve hakkaniyet göstere bilen bir sistemin varlık gösteremeyeceği düşüncesi gerçek midir?
Öyleyse popülist söylemlere ek ile, asrı saadet devrinin hayal edip durulmasının anlamı nedir?
4 halife döneminden hemen sonra gelen yönetimlerin kaşar kapitalist tavırlar içine girmesi,su yolunu her zaman bulura mı işarettir?
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Üzerinde 19 vardır onun ve güçlü söz dinler bekçileriyle..
Fabrikalarda üç kuruşa hayatlarını söndüren bir halk.. çevresi illegal yasal yasalarla örülmüş, insancalıktan uzaklaştırılmış bir halk.. bu sistemden üst sınıflar hep karlı çıkıyorlar, peki bu halkın karı nedir?
Bu açık ki bir cehennem.. ancak,
bu sistemle kendilerine yer bulan tüm akademisyenler tüm aydınlar ve tüm düşünen kafalar suskun.. dünün emek savaşçıları bugünün libarelleri olmuşlar da konuşmuyorlar, konuşanları ise gençlere vaaz veriyor, amman bulaşmayın sakın, bunlar boş işler diyerekten.. ve tam bu arada şu günlerde R.İhsan Eliaçık'ın söylemleriyle karşılaşıyoruz, müsiat başkanıyla olan diyaloglarını yazılarını izliyor ve okuyoruz.. doğru tarafta olan kim?
Bu sistem tam da İslam için uygun bir zemin mi? Şöyle ki, bu sistem içinde çabala yer tut, kulp tut ve ezilmiş olanlara el uzat, ancak ezilmiş olanları ezen sistemle işin olmasın mı?
Muaviye tarafından sürgün yiyerek yol alan Ebu Zer'in rebeze çölünde öldüğü söyleniyor da, haklı olan kim?
Kitapta hep iyi işler yapanlardan bahsedilir,
peki bu zamanın iyi işleri nedir?
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Katılma Tarihi: 21 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 30
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
İlk soru ve diğerleri,
İslamiyet egemenlerin çıkarlarına hizmet eden ideolojik bir araç mıdır? yoksa bir araç haline mi getirilmiştir?
Bütün dinler ve ideolojiler araç haline getirilebilir
Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır, ayeti ile mülk sahipliği meşru hale mi getirilmiştir? Ayrıca Zuhruf 32 ye bakınız..
Mülk sahibi olmak meşrudur , meşru olmayan haram kazançtır.
Bunun getirdiği anlayış şu şekilde mi açığa çıkmıştır, Allah sabredene ahirette verecek de verecek, dünya malı yalan, kader felek?
Böyle bir anlayış var ne yazıkki...
Kapitalizm nedir?
Ayn Rand'ın tanımladığı kapitalizm mi? yoksa vahşi kapitalizm mi ?
Kapitalizm çok çeşitli şekillerde tarif edilebiliyor.
Kapitalizm, Kur'an'a uygun mu?
Önce kapitalizmin tanımının yapılması lazım , herkesçe üzerinde uzlaşılmış bir kapitalizm tanımı yok
Kapitalizm, kafası çalışan her bireyin bir şekilde sınıf atlaya bileceği bir sistem midir ve eğer öyleyse onu kötü yapan nedir?
Kafası çalışan bireyin emeğinin karşılığını almasında kötü olan hiç bir şey yok , eğer bu kötü olarak görülüyorsa adının ne ''izm'' olduğu önemli değil, o izm kötüdür.
Girişimciliği önlemeyen aksine teşvik eden, bir nevi çalışana eşit fırsatlar sunan bu sistem neden kötüdür ya da öyle söylenir?
Türkiyenin içinde bulunduğu sistem kapitalizm ise bu sisteme sosyal olma devresi entegre edilemez mi?
Türkiye 'de kapitalizm yok, hırsızlık ve sömürü düzeni var
A fabrikasında işçiler, haklarını daha fazla savunacağını düşündükleri sendikaya üye olduktan sonra, patronun içlerinden biri veya birilerini işten atmasıyla, diğerlerinin tepki olarak şalteri indirmesi, patronun sendikalı olanları tehdit ile o işten vaz geçirme çabaları ve takip eden günler için patronun, dışarıdan taşeron işçilerini, esas işçilerinin gözü önünde ve polis korumasıyla yapmasının adı nedir?
Hakkımızı alırız diyen kişilerin, taşeron işçilerinin içeri girişine engel olmak istediklerinde, karşılarında asayiş ekiplerini bulmasının adı tam olarak nedir?
PUŞTLUKTUR
Forum içinde bir arama yaptım ancak cevap yazılacak bir konu bulamadım, bu nedenle bir başlık açmak zorunda kaldım.. ve devam ile, Kuranda var olan ekonomik sistem ki, kuranda bir ekonomi modeli var mıdır onu da tam olarak bilmekten uzağım ve var sayalım var, o zaman bu kapitalizmin vahiyle çelişen ya da örtüşen yönleri nedir? Elçinin ganimet taksimi bir model midir? saygılarımla
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SELAMLAR..
sevgili prangasiz.. taşı gediğine oturturdun... tebrikler. işte bir hanif anlayışı.
siz ellerinizle yontuklarınıza mı tapıyorsunuz... (kapiteye cevap bu )
kapitalizm: Kapitalizm, özel mülkiyetin üretim araçlarının ağırlıklı bir bölümüne sahip olduğu ve işlettiği; yatırım, dağılım, gelir, üretim ve mal ve hizmet fiyatlarının piyasa ekonomisinin belirlediği sosyal ve ekonomik sistemdir.
insanlar toplum halinde yaşarlar. en küçük aile den en büyük ülkelere. aslın da allah bunu böyle istemiştir. istese allah her insana güneş büyüklüğünde bir bir dünya verirdi. kanıtı bilim adamları gökteki yıldız sayısının dünyadaki kum tanelerinden dağa fazla olduğunu söylemeleri. ev mahalle köy kasaba ilçe il. eyalet. ülke imparatorluk.. vs.. şeklinde insanlar. bir topluluk oluşturdular. toplum halinde yaşayan insanların bir biri ile geçinmesi diğerlerinden.. faydalanması ve kendi ihtiyaçlarının giderilmesi. gerekli . bunu için insan mesela ben tavuk yetiştirip yumurta elde ediyorum ama yumurtayı pişirmek için. yağ imal edemiyorum. bunu da komşum imal ediyor. ben komşuma iki yumurta veriyorum o bana bir litre yağ veriyor. ve genel ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz. bu iki insanın alış verişi. üçün cü kişi de eğer bizimle alış veriş yapacaksa oda kendi ürettiği bir ürüne karşılık bizimle alşışveriş yapabilir. ve diğerleride. bu sistem devam edecek. böylece biz toplum halinde ürettiklerimizi ve ihtiyaçlarımızı diğerleri ile ihtiyaca göre alıp veriyoruz.
işte insanların temel ihtiyaçlarını bir başkası ihtiyacı olmadan üretmeye başladı. bu üretime kapite denir. yani sermaye. adam sermaye elde etmek için kendisine hiç ihtiyacı olmayan bir ürünü sırf piyasa yapmak için üretiyor. ve ben ihtiyaç için mesela yağ alacağım. bana yağ ver diyorum. bende fazla var istersen iki litre vereyim ama bende iki yumurta var olsun diğerini bir dağa geldinmi verirsin. diyerek kendine o alışverişte yer ediniyor. ve ben fazladan bir litre yağ alarak gidiyorum. ve bu bende bir güven oluşturuyor. tavuğum yumurtlamasada yedek yağım var. ve benim tavuk o gün yumurtlamıyor. ve ben fazla aldığım yağ ile günü kurtarıyorum. ve bir dağa ihtiyacım olduğunda adama gidiyorum. bu sefer bana üç litre yağ ver sana bir dağa geldiğimde. altı yumurta veririm. adam bana üç litre yağ veriyor. ben gidiyorum bu arada diğer komşum bana mısır getirmiş. benden iki tane yumurta istiyor. bende ona kusura bakma ben yumurtaları şu kişiye biriktiriyorum ondan üç litre yağ aldım ödeşicez. ve bir başkasının ihtiyacını geri çevirdim. ve o yumurta isteyen adam eli boş gitti. onda da benim için ayırdığı mısırlar kaldı. bu mısırları oda hiç ihtiyacı olmayan bir şey alarak geçiştirdi. o aldığı üründe bir başkasının ihtiyacı idi. ve o adam günlük ihtiyacından mahrum kaldı. ve bu adam ma bu ihtiyacı çok lazım olduğundan olan bir bir kişiden mısırından iki katı vermek şartı ile alabildi. ve başka bir ihtiyacını alması için mısırı kalmadı. diğer bir ihtiyacını karşılamak için mısırı olmayan biri ne yapar.
ey kapite ey insanlığın yüz karası. bak gördünmü herşey senden peydağlanıyor. aslında sen insanlara sanal ihtiyaç sunup insaları köle bazılarını aç bazılarını hırsız. yapıyorsun.
sonra iblis onlara dediki allah bu ağacı size neden yasak etti biliyormusuz. sırf siz melek yada dünyada kalanlar olursunuz. diye..
mal canın yongası.. yonga batsın gözüne. kör etsin göremeyesin.
bazı müslimlerde. ben bu malın emanetçisiyim. asıl sahibi allah. ya öylemi ver birazda ben emanet bakayım. madem senin değil. biraz biz emanet bakalım.
neyse kalın salıcakla... ama devam edecek . tam benim konum......
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar.
kuranın bütün gayesi eşitliğin sağlanması üzerinedir. alak süresinden nas süresine allah her defasında eşitlikden ve zülüm için fazla mal biriktirmemekten bağseder.
kuran insanlara hakkın öğretisi ile nasıl toplum halinde yaşanması gerektiğini ve insan ilişkilerinin ölçüleri bir bir ele almıştır.
çünkü insan allahdan aldığı isimleri hayata geçirecek ve yaşantısını değiştirecek ve . akıl sahibi olacak.
aklın sayesinde demire şekil verecek buğdayı un yapacak. derelerden barajlar yapacak. tabak kaşık yaparak diğer yer yaratıklarından farkı iyiden iyiye belirecekti. yoksa tavukda iki ayağı üzerinde yürüyor. ve bu farklılaşma insanın yaşamını kolaylaştırmaya başlıyacak. kolay elde etmeye dağa çabuk imal etmeye ürünü değişik şekilerde kullanmaya yaşam standardını değiştirmeye başladı.. bu değişkenler. ona allahın lütfü ona acıması ve merhameti dir.
30. &nb sp; Ve bir zaman Rabbin, meleklere, “Ben yeryüzünde bir halîfe kılıcıyım [yapacağım]” demişti. Onlar [melekler], “Orada bozgunculuk yapan, kan döken birisini mi kılacaksın [yapacaksın]? Oysa biz, Seni överek tesbîh ediyor ve seni takdîs ediyoruz” demişlerdi. O [senin Rabbin], “Ben sizin bilmediğiniz şeyleri çok iyi bilirim” demişti. 31. Ve O [senin Rabbin], Âdem'e o isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere sundu ve “Hadi, haber verin Bana şunların isimlerini, eğer doğru kimseler iseniz” dedi. 32. Onlar [melekler], dediler ki: “Sen her türlü noksanlıktan münezzehsin! Senin, bize öğretmiş olduğunun dışında bizim için bilgi diye bir şey yoktur. Şüphesiz Sen, en iyi bilenin, en iyi yasa koyanın ta kendisisin.” 33. O [senin Rabbin] dedi ki: “Ey Âdem! Haber ver onlara; onların adlarını.” Sonra da o [Âdem], onlara, onların adlarını haber verince, O [senin Rabbin], “Dememiş miydim Ben size! Şüphesiz Ben, göklerin ve yerin gaybını bilirim. Ve Ben, sizin açığa vurduklarınızı ve sakladıklarınızı bilirim” dedi. 34. Ve hani Biz, meleklere, “Âdem'e secde edin [boyun eğin, teslim olun]” demiştik de İblis dışında melekler hemen secde etmişti [boyun eğmişti, teslim olmuştu]. O [İblis] yan çizdi, büyüklendi. Ve o kâfirlerden idi.
insan bütün kuvvetlere sahiptir. elektirik enerjisinden ateş enerjisine su enerjisinden hava enerjisine. bunları kullanarak hayatını kolaylaştıracak. ama bunları hakkın ölçüsünde kullanmalı. kendi ölçülerinde değil. işte bu ölçülerin tümüne din denir. ve dinin bütün kurallarını onun sahibi koyar. oda allah.
insanların allahın dininden kaçmaları. diğer ölçüleri koymaları. maddeye verdiği hizmetten den kaynaklanıyor. mesela elinde bir başak buğday olan biri onu tarlaya ekiyor . ve o ekmesin den ona 100 başak buğday veriyor allah. o insan zan ediyorki. bunu ben yaptım oysa sen onun için niyet ettiğinde allah sana yağmuru toprağı suyu havayı azotu mineralleri emrine amade etti sen onların sayesinde 100 başak buğday aldın..
ve ver bakalım allahın hakkını. vermem. neden çünkü ben kahrolası kapiteyim . ben kahrolası bankayım. ben kahrolası fabrikatörüm. ben kahrolası iblisin kölesiyim. bana yetmiyor sana nasıl vereyim.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Hakkımızı alırız diyen kişilerin, taşeron işçilerinin içeri girişine
engel olmak istediklerinde, karşılarında asayiş ekiplerini bulmasının
adı tam olarak nedir?
PUŞTLUKTUR
Haklısında şu sözün; Türkiye 'de kapitalizm yok, hırsızlık ve sömürü düzeni var
Kimse kıpırdayamaz halde felç.. kapitalizm yok derken, açıklık getirirmisin biraz.. ve ne güzel demiş vatan haini şairimiz.. saygılarımla
Vatan çiftliklerinizse,kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, Vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, Vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, Fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, ...Vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, Vatan, mızraklı ilmühalse, Vatan, polis copuysa,ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, Vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, Vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, Ben vatan hainiyim.
... Nazım Hikmet ...
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Kapitalist ekonomi pratiği Avrupa'da 16. ve 19. yüzyıllar arasında kurumsallaşmıştır, ama bazı niteliklerine ilk çağda da rastlanabilir, Orta Çağ döneminde de tüccar kapitalizminin erken biçimleri ortaya çıkmıştır. Feodalizm sona erdiğinden beri kapitalizm Batı dünyasındaki hakim sistemdir, bütün dünyaya da İngiltere başta olmak üzere Avrupa'dan yayılmıştır.
Kapitalizm kavramı, tek başına ele alınırsa sınırlı bir analitik
anlama sahiptir. Ama uygulandığı ülkelerde önemli farklılıklar olması,
coğrafya, politika, zaman ve kültür öğelerleriyle birlikte değişmesi
yüzünden kimi iktisatçılar karma ekonomi tanımının günümüzdeki iktisadi sistem(ler)i belirtmek için daha doğru olduğunu söylemektedir. Kapitalizme 19. ve 20.
yüzyıllarda önemli eleştiriler getirilmiştir, bu çeşitli eleştirilerin
ortak yönü kapitalizmin ciddi anlamda insanlar arasında sosyal ve
ekonomik eşitsizliğe yol açtığıdır.
Kapitalizmin niteliklerine bakış açıları[değiştir]
Bu düşüncenin fikir babası Orkun Gündüzdür.Kendisi Klasik politik
ekonominin kurucularındandır. Ekonomik düşüncedeki "klasik" gelenek
Britanya'da 18. yüzyıl sonunda ortaya çıkmıştır. Adam Smith, David Ricardo ve John Stuart Mill
gibi klasik politik ekonomistler kapitalist ekonomide üretim, dağılım
ve malların değişimi gibi konuların analinizi yaparak yayımlamışlardır
ve bu çalışmalar günümüzdeki çoğu iktisadi çalışmanın da halen temelini
oluşturmaktadır.
Adam Smith'in Merkantalizmi eleştiren ve "doğal özgürlüğün sistemi" mantığını açıkladığı Milletlerin Zenginliği
kitabı klasik politik ekonominin başlangıcı sayılır. Smith, bu ünlü
kitabında geliştirdiği çeşitli kavramları açıklar ve bu kavramlar bugün
de kapitalizmle ciddi anlamda ilişkilendirilmektedir. Bu kavramların
başında da piyasanın görünmez el
metaforu gelmektedir, kişisel çıkar isteğinin istemsiz olarak toplum
için de en üst düzeyde ortak bir yarar sağlayacağını söylemektedir.
Kendi zamanının tekellerini, gümrüklerini ve devletin getirdiği
sınırlamaları eleştirmiştir ve piyasanın en adil ve etkili hakem
olacağını söylemiştir. Bu görüş, klasik politik ekonominin en önemli
ikinci ve modern çağı etkileyen en önemli ekonomistlerden biri olan David Ricardo tarafından da paylaşılmıştır. Ekonomi Politik ve Vergi Prensipleri
(1817) isimli kitabında, bir grubun bir malı göreceli olarak daha az
maliyetle üretebildiği bir durumda ticaretin ticaret yapan her iki taraf
için de nasıl faydalı olacağına dayanan Karşılaştırmalı üstünlükler kuramını açıklar. Bu ilke serbest ticaret anlayışını destekler. Ricardo, enflasyonun paranın ve kredinin niceliğindeki değişmeyle yakından ilgili olduğunu da söylemiş, azalan verim kuramının da savunuculuğunu yapmıştır.
Klasik politik ekonomi anlayışı, hükümetin ekonomiye müdahalesini en aza indirgemeyi savunan geleneksel liberalizm doktriniyle yakından ilişkilidir.
Marx, metaların kullanım değeri ve piyasa içindeki değişim değerini
birbirinden ayırır. Marx'a göre sermaye, yeni bir meta üretmek amacıyla
satın alınan metanın yarattığı ekstra değişim değerinden oluşur. Emek gücünün
kendisi kapitalizmde bir meta haline gelir, emek gücünün değişim değeri
ücret olarak yansır, fakat bu da kapitalist için ürettiği değerden daha
azdır. Bu farklılık artı değer yaratır ve kapitalistin sermaye birikimini ve kârını oluşturur. Kapital
isimli kitabında Marx, kapitalist üretim biçiminin işçilerin yarattığı
artı değere el koyma biçimiyle farklılaştığını yazar -- bundan önceki
toplumlarda da artı değere el konulurdu, fakat kapitalizm buna üretilen
metaların satış değeri aracılığıyla el koyduğu için bir ilktir. Sermaye
sahibi veya burjuvanın çıkarına çalışan bu döngü de sınıf savaşının temelini oluşturur.
Vladimir Lenin, Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması (1916) çalışmasında Marxçı bakış açısını yenileyerek, kapitalizmin yeni kaynaklar ve piyasalar bulmak amacıyla zorunlu olarak tekelci kapitalizme - Lenin bu durumu emperyalizm olarak da tanımlıyordu - sebep olacağını, bunun da kapitalizmin son ve en yüksek aşamasını temsil ettiğini söyledi.
Alman sosyologMax Weber,
kapitalizmin tanımlayıcı niteliklerinin anlaşılmasında büyük bir etki
yaratmıştır. Weber`e göre piyasa değişimi, üretime göre kapitalizmin
daha belirleyici bir özelliğidir. Kapitalist girişimler, önceki ekonomik
sistemlerdeki faaliyetlerin aksine üretimi rasyonelleştirmişler, bu da verimlilik ve üretkenliğin en üst seviyeye çıkarılması isteğidir. Weber, henüz kapitalist ekonomiye geçilmediği zamandaki çalışanların, loncadaki usta ile çırak gibi, kişisel ilişkilere dayanan çalışmayı anladıklarını söyler.
Weber, Protestan Ahlakı ve Kapitalizm Ruhu
(1904-1905) isimli kitabında kapitalizmin, geleneksel ekonomik
hareketleri nasıl değiştirdiğinin izini arar. Rasyonel aktivitenin ruhu,
kapitalist değişimi önleyen geleneksel kısıtlamaları ortadan kaldırmış
ve modern kapitalizmin gelişmesini sağlamıştır. Bu ruh giderek tedavinin
edilmiş bir hukuka dayandırılmıştır, bunların arasında ücretli
işçilerin emeğini yasal olarak satabilme "özgürlüğü", teknolojinin
rasyonel ilkelere dayanan bir üretimin organizasyonunu sağlayabilmesi
için desteklenmesi, işçilerin ev ve işyeri arasındaki hayatının kamusal
ve özel yaşam olarak ayrımının net olarak belirlenmesi sayılabilir. Bu
yüzden Weber kapitalizmi, Marx`ın aksine, üretim araçlarının değişmesinin birincil sonucu olarak görmez. Onun yerine kapitalizmin kökeni, politik ve kültürel dünyada ortaya çıkan yeni girişimcilik ruhunun yükselmesinde yatar. Protestan Ahlakı`nda, bu ruhun doğuşunun da Protestanlığın, özellikle Kalvinizmin yükselişiyle ilgili olduğunu söyler.
Weber'e göre kapitalizm, insanlık tarihinin en gelişmiş ve karmaşık
ekonomik sistemidir. İlerlemiş iş ortaklıkları, kamu kredisi ve modern
dünya bürokrasisi
kapitalizmle yakından ilişkilidir. Gene de Weber kapitalizmin
rasyonelleşmiş eğilimlerinin, kültürel değerler ve kurumlar için
potansiyel bir tehdit oluşturduğunu ve insan özgürlüğünü bir "demir kafes (stahlhartes Gehäuse)" içine sıkıştırabileceğini söyler.
Alman Tarihçi Okulu`na
göre, kapitalizm esas olarak piyasalar için var olan üretim
teşkilatlarına dayanarak tanımlanır. Bu görüş Weber`le benzer bir
kuramsal temeli paylaşır fakat para ve markete yaptığı vurguyla ondan
farklı bir yere konur. Alman Tarihçi Okulu takipçilerine göre,
geleneksel iktisadi hareket biçimlerinden kapitalizme geçiş, kredi ve
para üzerindeki orta çağ kısıtlamalarının yerini kar güdüsüyle yakından
ilişkili para ekonomisinin almasıyla ortaya çıkar.
19. yy sonlarına doğru Alman Tarihçi Okulu`ndan daha farklı bir yere oturtulan Carl Menger ile ortaya çıkan Avusturya Okulu, sonraki jenerasyon takipçileriyle birlikte 20. yy`da
da etkili olmuştur. Avusturya Okulu`nun öncülerinden Joseph Schumpeter
kapitalizmin "ister istemez her kapitalist teşebbüsün ergeç bu gelişime
uymak zorunda olacağı" yaratıcı yıkımına
vurgu yapmıştır. Piyasa ekonomilerinin sürekli değişim geçireceği
gerçeğine dayanan bu düşünce, sürekli yükselen ve düşen sanayilerin
olacağını söyler. Schumpeter`in popülerleştirdiği bu düşünce, çağdaş
ekonomistleri etkilemiştir ve ekonominin büyümesi için kaynağın küçülen
sanayilerden gelişmiş sanayilere doğru akması gerektiği sonucu
çıkmıştır. Ama kaynağın düşen sanayilerden çekilmesinin, kurumsal
direnmenin değişik biçimlerinden dolayı, güç ve yavaş olacağını
gerçeğini de belirtmişlerdir.
Avusturyalı ekonomistler Ludwig von Mises ve Friedrich Hayekpiyasa ekonomisini20. yüzyıldakiplanlı ekonomi
düşüncesine karşı savunmuşlardır. Sadece piyasa kapitalizminin kompleks
ve modern bir ekonomi yaratacağını söylemişlerdir. Çünkü modern
ekonomi, birbirinden çok ayrı ve geniş bir mal ve hizmetler düzeni,
oldukça fazla tüketici ve şirket pozisyonu yaratır ve piyasa kapitalizmi
dışındaki herhangi bir ekonomik düzende bilgi, o düzenin bilgiyi elinde
tutabilme kapasitesini aşar ve bu da bilgi ve haberleşme sorunu
yaratır. Arz ekonomisi düşünürleri Avusturya Okulu çalışmaları üzerine kurar ve "her arz kendi talebini yaratır" diyen Say Kanunu`nu özellikle vurgular.
Avusturya Okulu, laissez-faire kapitalizminin ideal ekonomik sistem olduğunu söyleyen özgürlükçülük ideolojisi üstünde büyük bir etki bırakmışlardır.
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar.
kapitalizim insanlığın yüz karası diyebiliriz. sınırları çizilmiş toplumların kapite denen canavarda yok olmaları ve sermaye güdümlülerinin ayakta kalmaları.
dünyanın cevherlerini madenlerini insanlık için değilde. kendi emelleri için nasıl harcadığı ortada. oysa devletçilik ayahı altında bir nevi kapiteye zemin hazırlayanlar. parası olana arsa dağ mezra ova maden işletmesi verenler. ülke sınırları çizerek toprağı bölenler. ve devlet toprağı ayağı altında insanların elini ayağını bağlayıp. insanları bir birine düşürenler. arsan varsa ekersin biçer sin diğerleri kamu malıdır. kamu malı kutsaldır. herkezin hakkı var ayağı altında. insanları küme küme yapanlar. bomboş yurdum toprağını insanlara vermeyenler. hep kapitenin yardakçıları. vatan topraği ayağı güdenler. binlerce km lik toprakları ektirmeyip biçtirmeyenler. kapite yalakaları. bu zeminleri hazırladıktan sonra. insanları mecburen onun kölesi yapanlardan O MEVLA O DİN GÜNÜN SAHİBİ HESAP SORACAKKKKKKKKKK.........
mülkçünün düşmanı olan peygamberi onun kitabını kendi emellerine yontanlar. namaz oruç hac ayağı altında din kuranlardan O MEVLA DİN GÜNÜN SAHİBİ ELBETTE HESAP SARACAKKKKKKKKK....
işte biz bu yüzden kapiteden kutulamıyoruz. işte nebiyi bu yüzden sevmediler. kamunun haklarını savundu diye onun toprağı bunun toprağı yok kim nerde ne ekerse ne biçer se biçsin bütün sınırları tapuları kaldırıyorum. benim tarlam benim bağım benim bahçem yok bana kadarı var. dedi. ve her türlüsünden saldırıya uğradı. deli dediler. mecnun dediler. ama o yılmadı son nefesine kadar allahın hakkını savundu. yoksa şimdiki gibi çekilip cami köşesinde yat kalk yapsaydı kime ne zararı olurdu. bakın camide yat kalk yapanları memeleketinden kovuyorlarmı. sürgün yiyormu. çünkü kapiteye çalışıyor. zararı yok. ama kimin var kapiteye zararı gerçek salatın. oda olmayacağına göre. yaşasın kapitelizim.
işte kapitalizim,bu. önce devletçilik ayağı altında sınırlar çizilcek. halk çembere alındımı. çemberin içindede sınırlar çizilecek. sermayesi olanlara nimetler verilecek geri kalanlarda vatan toprağı olacak. kimseye yar edilmeyecek. binlerce metre kare alan var olacak kimse bir karışını ekip biçip yada ev yapamayacak ki kapite o diyarda at oynatacak.. halkı sömürceke. insanları bir birileri ne köle yapacak . köle sınıfının çalışmasında devasa bir büyüklüğe ulaşacak. halkın damarlarında kan olarak dolaşacak. olmazsa olmazı olacak.
bizim mülimler maun süresinden sınıfta kalacak. miskinin önünü açmadıkları için onu kapiteye teslim ettikleri için...
ALLAH BU(YAT KALK) NAMAZCILARI BELASINI VERSİN. ALLAH BU MÜLK SEVDALISI KAPİTE YARDAKÇILARINI BELASINI VERSİN...
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma