Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Eşcinselliğin tedavisi için yapılması gerekenler
Geçen sene eşcinsellikle ilgili yazmış olduğum “eşcinsellik tedavisi mümkün olan bir sapkınlıktır” başlıklı makalemin çok büyük ilgi görmesi, bu sapkınlıktan muzdarip olanların sayısının bir hayli fazla olduğunu gelen mailler sonucu öğrenmem, tedavi için bana ulaşmaya ve yardım istemeye çalışanların aşırı derecede fazlalığı, hala inatla bu sapkınlığı savunanların var olması, bunlardan bazılarının benimle tartışmak istemeleri, kendilerini haklı çıkartma çabaları ve benzeri nedenlerle bu konuyu tekrar ele almamız şart olmuştur.
Zira bu sapkınca hastalıktan kurtulmayı azim ve kararlılığı sonucu başarmış olan bir okuyucumun tecrübelerini bana yazılı olarak bildirmesi ve bunları okuyucularla paylaşmamı istemesi üzerine bu makaleyi yazmamız bir zorunluk haline gelmiştir.
Bu nedenle, adını vermeyeceğim bu okuyucunun bu sapkınlığı yenmek için yaptıklarını ve verdiği kararlı mücadeleyi kısaca özetledikten sonra onun tavsiyelerini maddeler halinde sizlerin istifadesine sunmayı arzulamaktayım.
Sahasında uzman, ihlaslı ve dindar bir hekimin yönlendirmelerine ilave olarak, bu okuyucumun yaşadıklarından çıkartılacak dersler olduğunu düşünmekteyim. Bu dertten muzdarip olanların ya da onların yakınlarının bu tedavi sürecinde yapmaları gerekenler hakkında bir fikir vermesi bakımından bu makalemizin çok faydalı olacağını umut etmekteyim.
Ayrıca yeri gelmişken şunu da belirteyim ki, utanan ve kibirlenen ilim öğrenemez ve hiçbir sorununu çözemez. Dolayısıyla bu okuyucunun mektubunda yer alan bir takım ifadeler ilk bakışta bazılarına çok müstehcen gelebilir belki. Ancak, eşcinsellik üzerinde düşünülmesi ve bu soruna çözüm bulunabilmesi için bunların konuşulması ve tartışılması gerekmektedir. Zira hiç bir zaman problemleri halının altına süpürmek çözüm değildir. Dertlerden kaçmak ve bu tür konuları “ayıp” diyerek tartışmamak uzun vadede o topluma ya da bu illete yakalanan kişilere kaybettirecektir. Bu nedenle, eşcinsellik sorununun çözümü için çaba sarf edenlerin samimi niyetlerini bilmeden, anlamadan ve dinlemeden suçlamaya kalkışacaklara şimdiden bu uyarıyı yapmamızın yerinde ve uygun olacağını mütalaa etmekteyiz.
Şimdi bu okuyucunun kendi tedavisi ile ilgili yaptıklarını aktarmaya başlayabiliriz.
Bu kişi mektubunda eşcinsellikle ilgili düşüncelerinin değişmesinde, aktif ve pasif gaylik konusundaki bilgilerinin yanlışlığını fark etmesinde Dr. Joseph Nicolosi’nin “Eşcinseller için onarım terapisi” adlı kitabının çok işe yaradığını ve doğruları bulma konusunda kendisine rehberlik ettiğini ifade etmektedir.
Gönderdiği mektubunda kendisinden ve yaşadıklarından bahseden bu okuyucu, eşcinsel eğilimlere yönelmesinde katı ve sert tutum sergileyen babasının davranışlarının rolünün çok büyük olduğunu, bu nedenle önce erkeklere karşı düşmanlık beslediğini ve daha sonra annesini kendisine rol model aldığını ifade etmektedir.
Eşcinsel eğilimlerini ilerleyen yıllarda fark ettikten sonra tedavi için doktora gittiğini, ancak doktorun ona sadece güreş yapması ve kaslarını güçlendirmesini, bunun erkeksilik vereceğini söylediğini, bıyık bırakmasının ona fayda sağlayacağını ifade ettiğini belirtmektedir. Ama bunların da daha sonraları kar etmediğini de sözlerine eklemektedir.
Daha sonra babasına durumu açmaya karar verdiğini, önce mektupla bunu babasına bildirdiğini, bu arada devamlı dualar edip Allah’tan yardım dilediğini, ibadetlerini aksatmadığını, dini hassasiyetlerini azaltmadığını, namaz kıldıktan sonra dua ederken çok gözyaşları döktüğünü, bu dertten kurtulmak için Allah’tan yardım dilediğini ifade etmekte, bütün bunlardan sonra çok rahatladığını da sözlerine eklemektedir.
Babasına yazdığı o mektuptan sonra her şeyin çok değiştiğini, babasının hatalarını anladığını, geçmişte benzere sıkıntıları dedesi yüzünden onun da yaşadığını, ama bunları aştığını söylediğini, babasının yaşadıklarını kendisine anlattıktan sonra birbirlerine sarılıp dakikalarca ağlaştıklarını, ilerleyen yıllarda babasının samimiyetinden emin olduktan sonra onu affettiğini, kendisinin de zamanla olgunlaştığını, babasını affettikten sonra gay duygularının azaldığını, normalleşmenin hızlandığını, normal erkek arkadaşlarla bu derdini konuşup paylaştığını ve bunların da ona çok faydası olduğunu belirtikten sonra bu illetten kurtulmak isteyenlere önerilerini şu şekilde sıralamakta, ancak bu önerilerinin elbette herkes için geçerli olmadığının da altını bizzat kendisi çizmektedir.
Bu okuyucunun mektubunu bu şekilde kısaca özetledikten sonra onun yaşadıklarını ve tavsiyelerini aynen alıntılıyorum. Aşağıdaki cümleler tamamen ismini vermediğimiz bu okuyucuya aittir.
Eşcinsellikten kurtulmak isteyenler şunları yapmalıdırlar.
“1- Allah’tan ümitlerini kesmesinler. Allah bunu denemek için vermiştir, haşa, gaddarlığından değil. Mücadele etmemize göre mükafat verir. Yani “ben değişemem böyleyim” demek işin kolayıdır. Fakat, bu durumda mesul oluruz. Ömür boyunca mücadeleyi bırakmayan ve farzı muhal kurtulamayan birini affedebilir Allah.
Ama, mücadele zor gelip de, zevk içinde yaşayan birinin söyleyecek sözü olamaz. Belki de Allah ötede bizim gibi mağdurlar için ne mükafatlar hazırlamıştır. Çünkü “bu bir erkeğin başına gelebilecek en büyük hadisedir” desem abartmış olmam sanırım. Hem “Allah” diyen gerçekten de yabana kalmaz. O'na dayanan hiç kimse ortada bırakılmamıştır.”
“2- Kendilerini aldatmasınlar ve ne arzuluyolarsa açık yüreklilikle önce kendileri kabul etsinler. Yani pasif duygular olmasına rağmen çoğu kişi aktifim der mesela (halbuki ikisinin de farkı yok, aynı şeyler). Ya da kadınlara ilgisi az olmasına rağmen kadın manyağı rolleri yaparlar. Bunu yapmaları, durumlarını daha da travmatik bi hale sokuyo. Tecrübeyle sabittir : )”
“3- Bunun, tedavisi olan bir psikoloji hastalığı olduğunu kabul etsinler. Sebebi ne hormon, ne de genetik. Çoğu için tek sebebi yetişme ortamı, ailesi... Testesteron yani erkeklik hormonu verilen gaylerin gay aktiviteleri artmış, şimdiye kadar da gayliğe sebep olan bir gen bulunamadı. Yani, “ben böyle yaratıldım” sözü koca bir yalan !..”
“4- Durumlarını anlatabilecek durumdaysalar, babalarına anlatsınlar. Müsait değilse anlatmaları, bi büyüğe ya da normal bi arkadaşlarına anlatsınlar. Buna “coming out from closet” denir bizim dünyamızda. out olmak, açılmak. Fakat açılınacak kişiyi çok iyi tesbit etmeleri gerekir. En faydalısı da babaya açılmaları. (özellikle gençler için)”
“5- Sabırlı olsunlar ve yılmasınlar. Bu bir süreç. Kendilerini tedavi etsinler tabir caizse. Özellikle kurtulmaya yakın gel-git çok yaşarlar. Yani, kurtulduğunu hissetmesine rağmen, erkek arzusu çok olur. Bu bir geçiş dönemidir, aldanmasınlar.”
“6- Mastürbasyon yaparken akmaya yakın kadın düşmeye zorlasınlar kendilerini. Azcık zorlama olmadan, olmaz. Tam zevke gelip de akmaya hazırlık aşamasında kadın hayal etsinler. Bu, zamanla geriye doğru gelir. Örnek, ilk başta zorlansalar da 1 ay sonra akmazdan önceki 3 dakka, sonraki aylarda 5 dakka, 10 dakka gibi kadın düşüncesi artar. Bu işin nirvanası ilk başta kadın düşünerek aleti kaldırabilmek. Ben buna ulaşmak üzereyim.”
“7- Zamanı gelmeden kesinlikle bir kadınla beraber olmaya çalışmasınlar. Hele hele hayat kadınlarına hiç gitmesinler. Bi aşk, sevgi duyarak ilişkiye girsinler kadınla. Bunun da en salim yolu evlilik. Ama zamanı gelmeden belki faydası olur düşüncesiyle asla evlenmeye kalkmasınlar.”
“8- Hoşlandıkları erkek tipleriyle cinsel olmayan arkadaşlıklar kursunlar. Onların ortamına ve muhabbetlerine katılsınlar. İlk başlarda çok yapmacık gelebilir bunu yapmaları ama bu metodun pratikte çok faydası vardır.”
“9- Biraz rol yapmaya çalışsınlar. Erkeksi yürümeye, konuşmaya ve davranmaya çalışmak gibi. Şunu da unutmasınlar, erkeksi tavırları çok olan erkeklerin bir çoğu aslında gizli gay. Bunu örtbas etmek için abartılı bir erkeksi tavır içine girerle Ama kendileri bile bunun farkında değildirler.”
“10- İlgilerini yüksek ahlaki tavırlara ve örnek insan olmaya versinler. Dine yaklaşsınlar, namaza başlamak ve Kuran okumayı öğrenmek gibi.”
“11- Gay olduklarını çok düşünmemek için farklı ilgi alanları bulsunlar. Resim, müzik, spor gibi. Sosyalleşmek için kendilerini azıcık zorlasınlar.”
“12- Kesinlikle gay chat odalarına ve kanallara takılmasınlar. Önceki gay arkadaşlarıyla görüşmesinler ya da azaltsınlar. Çünkü çoğu kişiye zor gelir mücadele etmek ve “biz böyle yaratılmışız” diyerek sıyrılırlar işin içinden.”
“13- % 100 kurtulmayı hayal etmesinler. Alet erkeklere kalkmaz hale gelse bile, hoş bir adam gördüklerinde bakıp hoşlanabilirler fakat ilerisini düşünüp sex hayalleri kurmazlar. Normal straight hayatlarına devam ederler. Açıkçası, gay sex hayatından % 100 kurtulabilirler ama duygusal olarak bu olmayabilir.”
“Allah herkesi hidayete erdirsin ve bu duygudan kurtarsın inşallah. Hocam, ben, dinde bu işin aslını çok araştırdım ama bulamadım. Sadece lut kavmini bulabildim. Bence islam dininde çok gündem olmamış bu duygu. Hep ayıp karşılanmış. Sebepleri ve tedavisi çok irdelenmemiş. Gönül isterdi ki dr.joseph nicolosi nin yaptığı araştırmayı Müslüman aleminden biri yapsın ama maalesef. Belki de bizim bu tür yazışmalarımız ve gayretlerimiz bir başlangıç olacak islam alemi için. Çünkü ne yazık ki gizli olarak gay olan o kadar çok insan var ki, tahmin bile edemezsiniz. Türkiyenin erkeklerinin yarıdan fazlası desem abartmış olmam. Ayrıca bazı kimselerin sonra empati yapıp, gaylere üstten ve lanetlenmiş gözüyle bakmayı sonlandırmaları gerekiyor. Çünkü, travesti olanlar ve B.E dahil, tercihen o halde değil. Cahil ve bencil babaların ya da çevrelerinin etkisiyle o haldeler. Suçları ne ki? Bir erkeğin başına gelebilecek en acı durum bu kısacası ve kendi tercihi olmuyo erkeklerin ne yazık ki...”
“Sizle birebir tanışmak ve daha aktif rol almak isterim gaylere yardımda. Bir karşılık beklediğimden değil, yanlış anlamayın. Bu duygunun çaresiz olduğunu düşünüyo çoğu kişi ve yardıma ihtiyaçları çok. Yani yapmamız gerekenleri ertelersek yakın zamanda kadınlara ilgi oranı iyice düşecek ve insanlar evlenmekten iyice uzaklaşacak. Boşanma oranlarının artmasının ve istikrarsızlık sorununun artmasındaki sebep bu tür duygulardır. Bu apaçık bir gerçek ama insanlar bu konuyu tabu görüp düşünmeye bile tenezzül etmedikleri için, çoğu kişi farkında değil. Kendinize iyi bakın.Allah’a emanet olun. Benim için de dua edin. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Selamun aleykum ahmet bey,”
Görüldüğü üzere bunlar ismini vermediğimiz bu duyarlı okuyucunun yaşadıkları, gözlemleri ve tavsiyeleridir. Maddi durumu yerinde olmayıp yardım isteyen ya da bu sapkınlığın bir hastalık olduğunu kabul ederek arınmak için çabalayanlara bu arkadaşın yaptığı tavsiyelerin çok işe yaracağını düşünüyoruz.
Ancak yazı da ifade edildiği üzere, hala bu dertten kurtulmayı düşünmeyen, meseleye ideolojik bakan bazı doktorların iğrenç tavsiyelerine uymayı marifet zanneden, nefsinin arzu ve isteklerini putlaştırıp onları yerine getirmeyi amaç edinen, geçici dünya zevkleri için ahiretini mahveden, inatla bu ahlaksızlığı savunan, yarım yamalak din bilgisi ile müfessir kesilip tereciye tere satmaya kalkan, meallere bakarak kafasına göre fetva veren, hatasını anlamamakta direnen, hayvanların bile yapmadığı bu gayr-i insani davranışı haklı göstermeye çalışanlara ise fazla söz söylemeye gerek görmüyoruz.
Yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere Yüce Allah gerçekten doğru yolu bulmak isteyen, bunun için imanını sağlamlaştıran, ibadetlerini yapan, dua ederek gözyaşı döken ve samimiyetle bu hastalıktan kurtulmak isteyenlere hidayet yollarını göstermektedir. Dolayısıyla bu sapkınlığa yakalananların öncelikle Rabb’leri ile olan ilişkilerini gözden geçirmeleri, imanlarını daha da sağlamlaştırmaları ve nefislerinin kötü tavsiyelerini büyük bir azim ve kararlılıkla yenmeleri gerekmektedir.
Bu elbette bir zor imtihandır ve bu imtihanı başarmak için yapılacak ciddi işler de bellidir. Zira “cennet ucuz cehennem de lüzumsuz değildir.” Kısaca ifade edecek olursak, eşcinsellik bir davranış bozukluğudur ve tedavi edilmesi gereken bir sapkınlıktır. Bu hastalıktan kurtulmak için yapılması gerekenler de bellidir. Yapmayanların büyük bir veballe karşı karşıya oldukları da aşikardır.
Özetle, birilerini suçlayarak kendi eşcinsel eğilimlerini ve yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışanlar, “biz böyle yaratılmışız” diyerek sorunlarını görmezlikten gelenler, “ben değişemem böyleyim” diyerek işin kolayına kaçanlar, bunun hormonlardan ve genlerden kaynaklandığı safsatasını yayanlar ve buna saf saf inananlar, bunun tedavisi mümkün olan psikolojik bir hastalık olduğunu inatla kabul etmeyenler şeytanın tesiri altında olanlardır. Önce bu tesirden kurtularak işe başlamaları ve Allah’a gönülden bağlanıp yukarıdaki tavsiyeleri bir an önce kendi hayatlarında uygulamaları bu sorunlarının çözümüne önemli ölçüde katkı sağlayabilecektir.
(18.03.2011)
Dr. Ahmet Emin SEYHAN
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/
selam ve dua ile...
|