Deli Laz Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 09 nisan 2006 Gönderilenler: 40
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Semazenin yazisi izerine uye olmaya karar verdim.
KÜÇÜK PUTLAR
İBN ÂMİR EL-BASRİ'NİN İLAHI (1)
Söylediklerimizin şerefinden halefine kadar bütün tasavvufçuların dini olduğundan şüphenizin olmaması için bazı küçük putlarının dinini de size belirteyim. İbn Farid'in tâiyyesine vezin ve kafiyede nazire yazdığı, tıpkı onun pislikleriyle sıvadığı İbn Amir'in şu tâiyyesine bakalım. Şöyle diyor: 'Sevgilim bana her yönden tecelli etti, onu her mana ve surette müşahade ettim, Sırları keşfederek bana benden seslendi, o sırlar letafet ve yücelikte başkasının bulunmasından münezzehtir. (2) Bana, kim olduğumu biliyor musun? dedi. Dedim ki: Ey seslenen, sen benim, çünkü sen benim hakikatimsin. Baktım, ortağı olmayan, ama kesretle örtünen mahza vahdetten başkasını görmedim, Eşya çoğalmış, halbuki hepsi (el-kullu) birdir, bir hüviyet içine dercedilmiş sıfatlar ve zât, Sen benim, hayır, ben senim (3) , her türlü gayr ve ortaklıktan münezzeh bir vahdet.' (4)
SADREDDİN KONEVÎ'NİN İLAHI (1)
'Meratibu'l-Vücud' kitabında Konevî şöyle diyor: 'İnsan hakkın kendisidir. Zat, sıfat, arş, kürsi, levh, kalem, melek, cin, gökler ve yıldızlar, yer ve içindekiler, dünyevi ve uhrevi âlem, varlık ve içindekilerdir insan. Hakkın kendisi odur. (2) Halk da odur. Kadim ve hâdis odur.' (3) Konevî'nin bu sözlerindeki putperest unsurları sanırım okuyucuya göstermeye gerek yoktur. Çünkü herşey ortada ve gözler önündedir.
ABDULGANİ EN-NABLUSİ'NİN İLAHI (4)
'Sana biat edenler, ancak Allah'a biat ediyorlar' (Feth, 10) âyetini izah ederken en-Nablusi şöyle diyor: 'Yüce Allah peygamber Muhammed'in Allah olduğunu, biatının da Allah'ın biatı ve biat için uzatılan elinin Allah'ın eli olduğunu haber vermiştir.' Yüce Allah'ın Hz. Musa'ya 'Ben seni seçtim' (Taha, 13) âyetini de şöyle açıklıyor: 'Ben olman için ve ben sen olmam için, benden sana vahyedileni dinle. Bu da gafil insanın kendi nefsiyle konuşmasına benziyor, o nefsiyle konuşuyor ve nefsi onunla konuşuyor.' Yine yüce Allah'ın Hz. Musa'ya 'Benim nezaretimde yetiştirilmen için sana kendi sevgimi lutfettim' (Taha, 39) âyetini açıklarken de şöyle diyor: 'Zatımı sana giydirdim ki onunla ben görünürüm ve sen kaybolursun. Sen görünürsün, ben kaybolurum. İkisi iki değil, bir kişidirler.' (5) en-Nablusi kadar utanmadan yalan söyleyen ve batılı tervic etmek için iftirayı meslek edinen kimse görmedim. Vahdeti vücud inançlarında tasavvufçuların Kur'ân ve Sünnete bağlı kaldıklarını söyleyerek şöyle diyor: 'Rabbimizi tanımada, Kur'ân'da kendisinin kullandığını kullanmada, peygamberin onun için kullandığını kullanmada, azığımız ve dayanağımız Kur'ân-ı Kerîm ve Rasûlullah'ın sünnetine sarılmaktır.' (1) Edepsizce küfürle yetinmemiş, ona çok adi bir iftirayı eklemiştir. Vahdeti vücuda sarılmada azık ve dayanağının Kur'ân olduğuna, iftira etmiştir. İnanıyorum ki en -Nablusi'nin akidesinden habersiz olarak naklettiğimiz son parağrafı okuyan bir kimse, onun kalbi hakkın nuru ile taşan bir mümin olduğuna inanır. Bütün tasavvufçular böyledir. Her duruma uygun bir kıyafet giydirir ve okuyucuyu memnun edecek bir süs verir. Ne zaman ona inanırsa, onu avlar ve öldürür. Çünkü hepsi anlatımda batıla hak elbisesi giydirirler.
Allah'ın kitabına kin ve nefret savaşı açan sapık, bütün fırka ve inanç mensupları bu şekildedir. Allah'ın vahyini açıkça yalanlamıyor, öldürücü ikiyüzlülüğüyle hedeflerini maskeleyip, lafızlarını kutsallaştırdığını söyliyerek, onlara Allah'ın hiç cevaz vermediği ve Kur'ân'la hiçbir ilişkisi bulunmıyan manalar giydiriyor. Bu kılıfla bakarsınız küfrün anlamının iman ve batılın, hakkın kendisi olduğunu söylüyor. Onun için bunların Allah'ın sözünü yalanlamada en alçak ve en korkunç olduğu görülür. Küfrünün sinsiliğinde Bahailik ve davetinin deccallığında Kadiyanilik, söylediklerimin en açık delilidir. İkisi de Allah'ın kitabına ve Rasûlü'nün sünnetine inandığını iddia ettiği halde bakarsanız Allah'ın, Rasûlü'nün ve Kur'ân'ın en amansız düşmanları onlardır.
İBN BEŞİŞ'İN İLAHI (1)
İbn Beşiş'in uydurduğu vird, büyüleyici bir amel teşkil etmiştir. Tasavvufçuların içine düştükleri ümitsizlik ve gözyaşları döktükleri bedbinlikten sonra, okşayıcı bir seher yeli rolü oynamıştır. Çünkü tarikat farklılığına rağmen hepsi de onu kutsallık ve rabbanilik saçan bir vahiy, secde meleklerinin huşu içinde kıldığı bir namaz ve Firdevs örtüleri içinde hurilerin okuduğu bir tesbih sayarlar. Gecenin alnından seher öptükçe, put tapınaklarında tasavvufçuların okuduğu şu virde bakalım: 'Allah'ım, kendisinden sırların yarılıp çıktığı, nurların fışkırdığı ve gerçeklerin kendisinde yükseldiği kişiye salat eyle.' Tasavvufun, hakikati Muhammediyye mitolojisini açıkça dile getiren hezeyanlar! Ancak bu hezeyanların sesi yavaş yavaş yükselerek feryada ve naralara dönüşmektedir. Öyle devam ediyor: 'Her şey onunla vardır, çünkü, denildiği gibi, vasıta olmasaydı kendisi için vasıta yapılan olmazdı. Allah'ım, o sana delalet eden kapsamlı sırrındır, senin için ve önünde duran en büyük perdendir.' Sonra, çılgın bir vaziyette inancı üzerindeki maskeyi yırtarak Allah'a, şu tasavvufi küfür kelimelerle yalvarmaktadır: 'Beni ehadiyyet denizlerine at, tevhid bataklıklarından kurtar, vahdet denizinin pınarına batır ki ancak onunla göreyim, işiteyim, hissedeyim ve bulayım.' Her tarafı sessizlik ve sukunetin kapladığı, bütün varlıkların lisanı hal ile Allah'a tesbih ettiği, mümin gönlünün yüce yaratıcı için sevgi ve imanla dolduğu seher vaktinde, tasavvufçular Allah'a 'Bizi tevhid bataklığından kurtar' diye yalvarıyorlar! Küfür ve ilhadın ancak bu kadarı olur.
MUHAMMED ED-DEMİRTAŞ'IN İLAHI (1)
Ed-Demirtaş vahdet inancını şöyle dile getiriyor: 'Örtü kalkmadan önce bir zamanlar benim sana zikr ve şükreden olduğumu sanıyordum, Karanlık çekilince, artık zikreden ve zikredilenin sen olduğunu gördüm.' (2) Bakınız şu işe! Şu mülhid bile gözünden örtü kalkıp, kendisinin Allah olduğunu iddia ediyor! Şöyle devam ediyor: 'Her şeyde bir ve mevcut olan sadece odur, ancak vehimde 'başka' diye adlandırılmış.' (3) Buradaki 'Kullu' kelimesi kapsam ve şümul bakımından her şeyi içerir. Hissin idrak edeceği, vehmin hayal edeceği veya güdülerin farkına varacağı ne varsa, hepsi zat ve sıfat olarak Allah'ın aynı (kendisi) 'dir. Ne varki vehim (kuruntu) bu gerçek ile akıllar arasında engel olmuş, onlar da hissedilen bütün bu varlıklar ve zihinsel suretlerin Allah'tan başka şeyler olduğunu sanmıştır. Onun için şöyle diyor: 'Allah'tan başka varlık yoktur, başkası vehim ve hayaldir.' (4)
İBN ACİBE'NİN İLAHI (1)
Sinsi bir Şii-Fatimi ruhla beslenen İbn Acibe, İbn Ataullah'ın hikeminden şu beyitleri almakta ve aşağıda belirteceğimiz gibi açıklamaktadır: 'Bir rab, bir kul ve zıddı nefyetmek mi? Ona dedim ki, bende böyle bir şey yok! Öyleyse sizde ne var? dedi. Bizde vücudun varlığı ve vecdin yokluğu, hakkı terkederek bir hakkı tevhid vardır. Benden başka hak yoktur.' Beyitleri şöyle açıklamaktadır: 'Anlamı şudur: Ubudiyyet için rububiyyet manalarının sırlarından ayrı ve kendi kendine kaim müstakil bir yer kabul ederek (Allah-âlem) ayırımı yapanları red etmektir. Çünkü bu ayırımın olması halinde ubudiyyet rububiyyetin vasıflarına aykırı düşer. Halbuki hakkı (Allah'ı) tevhid ederken 'Onun hiçbir zıddı yoktur' diyorsun. Eğer farkı (Allah-alem ikiliğini) kabul edersen, kendi sözünü nakzetmiş (onunla çelişmiş) olursun. Onun için İbn Ataullah 've zıddı nefyetmek' demiştir. Burada vav harfi beraberlik bildirmekte olup bu beraberlik inkar edilmektedir. Yani ubudiyyet rububiyyetin vasıflarına aykırı olduğu halde ve rububiyetin zıddı kabul edilmemişken, müstakil bir rab ve müstakil bir kul olabilir mi? Gerçek şu ki Allah fark kalıplarında bütün varlıkların görünümünde tecelli etmiştir. (Yani bütün varlıklar Allah'ın görünümü olup varlıkları Allah'ın varlığından ayrı bir şey değildir) . Ubudiyyet kalıplarını izharda rububiyyet azametiyle zahir olmuş (görünmüş) tu. Hepsi bu kadar! ' (2) Sinsi bir Şii-Fatımî olan İbn Acibe'nin bu sözlerini biraz açalım. Şunu söylemek istiyor: İnanıyoruz ki rububiyyetin zıddı yoktur. Zat ve sıfatlarda rububiyyetten farklı olan bir ubudiyyetin varlığını kabul edersek kendi kendimizle çelişkiye düşmüş ve söylediklerimizi yalanlamış oluruz. İnanılması gereken şey, mutlaka vahdet (teklik) 'tir. O da kulun rabbin bizzat kendisi olduğudur. Ancak bu şekilde 'Rabbin zıddı yoktur' sözümüzle çelişkiye düşmemiş oluruz. (1)
HASAN RIDVAN'IN İLAHI (2)
Hasan Rıdvan 'Ravdu'l-Kulûb el-Mustetâb' adlı uzun şiirinde şöyle diyor: 'Alemde onun dışında bir şey yoktur, eşya onunla birlenir, vehmedilen varlığın yokluğu esasında birlikte yokluktur, Hak bütün eşyada zahirdir ve görünen tezahürleri (varlıklar) onun sırrı ile kaimdir, Zerrelerden her bir zerre, her şeyin O'nun (Allah'ın) zatının aynısı olduğunu söylüyor, Vahdeti vücud (varlığın birliği) her şeydedir, ancak farik (ayırıcı özellik) var gibi kabul edilir, O halde hudus ve fena ile nitelenmesi veya tarif edilmesi (marife getirilmesi) zarar vermez.' (3) Hasan Rıdvan tasavvuf yoluna girenleri müjdeliyerek şöyle devam ediyor: 'Nuru artmaya devam eder ve nihayet onda tevhid kemal bulur, vahdeti vücudun sırrı kendisine açılır ve zevkini ondan alır, Kastedilen vahdet nuru ile görülen çokluk yok olur, Birleyici gözü ile kainatta birtek zattan başka bir şey görmez.' (1)
VE KENDİNİ İLAH İLAN EDEN EBU YEZİD EL-BİSTAMİ (2)
Şimdi de Tayfur Ebu Yezid el-Bistami'nin saçtığı zındıklığı dile getiren şu sözlerini nakledelim: 'Allah'tan Allah'a çıktım, nihayet benden bende 'Ey ben sen olan' diye seslendi. (3) ve 'Sübhanî (kemal sıfatlarıyla muttasıf ve noksan sıfatlardan münezzehim) , mâ a'zama şa'nî (şanım ne yücedir!) ' (4) Küçük ilahların ana büyük ilahenin dinine nasıl bağlı olduğunu görüyorsunuz değil mi? !
http://forum.antoloji.com/tartisma/tartisma.asp?forum=15601& amp;page=6&mesaj=0&aragun=&ara =
|
zivasado Newbie
Katılma Tarihi: 14 kasim 2006 Gönderilenler: 7
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
HANİF vasfının kelime manasını biliyoruz ama
bunu bayrak edenlerden misal gerekse Hans Von Aiberg,Beyti Dost var bir de malum burası da HANİF DOST...
boyle bir durum yoksa bile BU ZANNI OLUSTURUYOSUNUZ
İkincisi,ALLAHDAN GAYRI DAYANAGI OLMAYAN TEK SİZMİSCESİNE KONUSUYORSUNUZ
3.Eleştirip tahkir ettiginiz kişiler BAŞKALARINI TAHKİR etmiyor KENDI INANDIGINI ANLATIYOR...
AKLEDENLER ayetini tatbik edenler dogruyu görüp ayrılmalı zaten..
AMA site genel tavır ŞU VELI SANILAN BOYLE PUTPEREST,ŞU ALIM ZANNEDILEN DE BOYLE KAFİR...
bunu yerine BENCE ANLAYIŞ VE DOKTİRİNİNİZİ ANLATIN ..daha guzel olur...
İTİCİ GELİR INSANLARA ONLAR YANLIŞ BEN DOGRU i- ONLAR ŞÖYLE YANLIŞ BEN BÖYLE DOGRUYUM la kendini anlatanlar..
O SÖZLERİM DE NAZİRE..NİYE DERSEN ONLARCA YAZI TASAVVUFLARIN SÖYLE PUTLARI VAR BAKIN..Diye gezen yazılar
Put dedöktörü mü var,kalbini acıp icine mi bakıldı.
HacıBektaşta Güzel Ahlak var mı yok mu?Varsa kavga etmek gerek mi onla AYNI ŞEKİLDE İNANMIYOR diye..
Din GÜZEL AHLAK degil midir özetle...
Efendimiz S.A.V in uslubuna uyuyor mu bu yapılan?
YALNIZ "Allah" derken Hz.Peygamberi "postacı" sananlardan degilsiniz ama degil mi?
Canınızı cok sıkamyın sevmem kavgayı pek...Ha bu arada
hep kötülediginiz tasavvuf tarikat vs adı neyse 1 tane bile GUZEL INSAN CIKTIYSA dunya tarihinde
SU-İ ZAN dahi degil MUFTERİ konumu kapmış olmaz mısınız?
|
Kadim Uzman Uye
Katılma Tarihi: 25 agustos 2006 Gönderilenler: 175
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
zivasado Yazdı:
HANİF vasfının kelime manasını biliyoruz ama
bunu bayrak edenlerden misal gerekse Hans Von Aiberg,Beyti Dost var bir de malum burası da HANİF DOST...
boyle bir durum yoksa bile BU ZANNI OLUSTURUYOSUNUZ |
|
|
Başkalarını bilemem ama benim böyle bir amacım yok. Dediğiniz kişilerin birincisini bu sitede duydum diğerini ise ilk defa sizden duyuyorum. Onların saçma sapan akla mantığa ve Kuran' a uymayan düzmeceleri beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Ben inanç sistemimi ilk önce bireyselliğim bazında düzene sokmaya çalışıyorum. Ve yıllardır süren arayışların sonunda elle tutulur bir şeyler sunan insanlar ile karşılaşmanın mutluluğunu yaşıyorum bu sitede. Sadece bu sitede değil, başka sitelerde de sorgulamasını bilen insanların varlığını görüyorum.
zivasado Yazdı:
İkincisi,ALLAHDAN GAYRI DAYANAGI OLMAYAN TEK SİZMİSCESİNE KONUSUYORSUNUZ |
|
|
Haşa, böyle bir şeyi asla düşünmedik. Ama unutmayın ki Hz Muhammed'e gelindiğinde hanif olan çok az insan var idi. Namazını kılan çok az insan var idi. Ben aslen kendimi böyle bir konuma sokamıyorum bile. Çünkü daha sistemi bile oturtamadım. O' nun istediği için arayış içerisindeyim. Ve öz olarak insanların sorgulama yetisini kazanması gerektiği düşüncesindeyim. Bu sorgulamayı hiç kimseden yardım dilemeden, hesap gününde hiç kimsenin bana yardım etmeyeceğini bilerek yapmaya çalışıyorum.
zivasado Yazdı:
3.Eleştirip tahkir ettiginiz kişiler BAŞKALARINI TAHKİR etmiyor KENDI INANDIGINI ANLATIYOR... |
|
|
Tahkir eden arkadaşların sorumluluğu kendilerinedir, veballeri de kendilerinedir. Ancak unutmayın ki bir birileri ile ayrı kutupta olupta tek yol benim yolumdur diyen o kişileri mantıken sorguladığınızda, şimdiye kadar içinde olunulan rezil bazı durumları siz de biliyorsunuz. Aksine ben insanın bireyselliği ile cenneti-cehennemi hak ettiğini düşünüyorum. Yaşanan olaylar toplumsal da olsa, bireyselliğiniz ile yaşanılanlara sizin etkiniz sizin öbür dünyadaki pozisyonunuzu belirleyeceğini düşünüyorum. Ama öyle kişilerin düşünceleri ile karşılaşıyoruz ki, aldatılmışlığımıza lanet ediyoruz. Kandırıldık biz diyoruz.
zivasado Yazdı:
AKLEDENLER ayetini tatbik edenler dogruyu görüp ayrılmalı zaten..
AMA site genel tavır ŞU VELI SANILAN BOYLE PUTPEREST,ŞU ALIM ZANNEDILEN DE BOYLE KAFİR... |
|
|
O genel tavır değil efendim, insanların sorgulamaları ile ulaştıkları sonuçtur. Aksini iddia ediyorsanız sizde sorgulamanızı yazmalı öyle olmadığını göstermelisiniz.
zivasado Yazdı:
bunu yerine BENCE ANLAYIŞ VE DOKTİRİNİNİZİ ANLATIN ..daha guzel olur...
İTİCİ GELİR INSANLARA ONLAR YANLIŞ BEN DOGRU i- ONLAR ŞÖYLE YANLIŞ BEN BÖYLE DOGRUYUM la kendini anlatanlar..
O SÖZLERİM DE NAZİRE..NİYE DERSEN ONLARCA YAZI TASAVVUFLARIN SÖYLE PUTLARI VAR BAKIN..Diye gezen yazılar
Put dedöktörü mü var,kalbini acıp icine mi bakıldı.
HacıBektaşta Güzel Ahlak var mı yok mu?Varsa kavga etmek gerek mi onla AYNI ŞEKİLDE İNANMIYOR diye.. |
|
|
Efendim bu sitedekilerin anlayışı ve doktrini şudur kanımca. Herkesin olmasa bile benim şöyle. 1400 yıla bakıyoruz. Binlerce cennete götüren düşünce ver insanları (kendilerince). Cehennem de götürüyor bir başka şekilde bakarsanız (karşı yol görüşü) Ben bunların hangisinin doğru olduğunu kesin bilebiliyor muyum? Korku var burada ben ya yanlış yapıyorsam. Çünkü kitlelerin bölünmüşlüğü çok fazla ve yolların hangisinin doğru yol olduğunu kimse tam olarak gelip gösterememiş14 asırdır. E ne yapmalı öyleyse? Araştırmalı,araştırmalı... Kendi anlayışını benimsemeli insan. Yoksa kelle kolda kaynar kazana atılmalı. Böylece ne başkasının vebalini üstlenir ne de başkasına vebal yükler insan.
zivasado Yazdı:
Din GÜZEL AHLAK degil midir özetle... |
|
|
Din güzel ahlak ise, hadi anlatın o güzel ahlakın ne olduğunu... Kuran ahlakı mı? Peygamber' in Kuran' da anlatılan dışı ayrı bir ahlakı var mı? Hadislerin anlattığı ahlak mı? Dedelerin, babaların, şeyhlerin, tarikatlerin ayrı ayrı belirlediği ahlak mı bu güzel ahlak? Yoksa ahlak insanın vicdanını polis yaptığı rabbinin senin ahlakın budur dediği ahlak mı?
zivasado Yazdı:
Efendimiz S.A.V in uslubuna uyuyor mu bu yapılan? |
|
|
Yeri geldiğinde onun üslubu ile Allah yolundaki binler de öldürülüyor. Yeri geldiğinde onun üslubu ile ne insanlar affediliyor. Yeri geldiğindeler hiç bitmiyor.
zivasado Yazdı:
YALNIZ "Allah" derken Hz.Peygamberi "postacı" sananlardan degilsiniz ama degil mi? |
|
|
Peygamberi peygamber diye biliyorum, onu hanif bir müslüman (teslim olan) diye biliyorum. Kendinden sorumlu olduğu kadar, Allah' ın nimeti ile ödüllendirildiğinde tüm insanlık üzerine şahit kılınan sevgili bir elçi olarak biliyorum.
zivasado Yazdı:
Canınızı cok sıkamyın sevmem kavgayı pek...Ha bu arada |
|
|
Burada kimse kavgayı sevmemeli zaten. Bunun en güzel örneklerini arşivi karıştırdığınızda kendiniz de göreceksiniz. En öfkelenilmesi gereken anda bile öfkesini içine atan insanları da göreceksiniz.
zivasado Yazdı:
hep kötülediginiz tasavvuf tarikat vs adı neyse 1 tane bile GUZEL INSAN CIKTIYSA dunya tarihinde
SU-İ ZAN dahi degil MUFTERİ konumu kapmış olmaz mısınız? |
|
|
Efendi burada insanlara müfteri yapanların vebali kendinedir. Bu konuda diyebileceğim cümle ise müfteri şahsa değil Allah yolundan saptıran her düşünceye yapılmasıdır.
__________________ Zümer(27) Yemin olsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
|