Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Almanya Gönderilenler: 333
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Asd.
Esasinda Felsefe'nin ne anlama gelebilecegini tarif etmek dahi bizzat Felsefe'dir, felsefe yapmaktir. Felsefe türüne göre bu sorunun cevabida degisebiliyor.
Bundan epey yil önce ayni soruyu okul döneminde ögretmenime sormustum, cevabi halen aklimda:
Felsefe, insan'in kendi varligini(benligini), dünyasini imkanlari/verileri cercevesinde(algilarla, akilla, hisslerle ve saire) anlama/tarif etme cabasidir.
Hakikati anlama cabasi olarakta yorumlanabilir.
Asd Yazdı:
"Felsefe ölmeyi ögrenmektir" Sokrates
Örnegin bu anlatimla ne denmek istenmistir?
Bu söylem sanirim Jasperse ait olmali, Sokratesin söyledigi "Felsefe neleri bilmedigini bilmektir" olacakti. Yaniliyorda olabilirim.
Her nasilsa artik, sanki suur altinda kendime göre bir yaniti var gibi, ama kelimelere dökmesi benim acimdan zor gibi görünüyor. Bir deneyeyim bakalim:
Ölmeyi ögrenmekten kasit belki, ölümle noktalanmadan önce yasanan hayati ögrenmek olabilir.
Ki bu bana göre söyle bir anlam tasir, hayati anlamayi hakikati anlama amaciyla denk tutarsam, hayati ögrenen ölümü ögrenmis demektir.
Kendimi biraz daha zorlasam biraz daha derine inecegim ama önce birde sizin anlayisiniza göre degerlendirelim, siz bu söylemden ne anliyorsunuz?
Bu söylem, iki sene önce ölen, hermeneutik´in temsilcillerinden
olan Hans-Georg Gadamer´e ;" Jaspers söyle söylüyor... " diye
soruldugunda :
"Ben onu Sokrates´ten ögrendim" yanitini vermisti. Ben de ayni cevabi veriyor ve bu söylemden ne anladigimi aktarmak istiyorum.
Klasik felsefe yorumu disinda benim yapacagim yorum sundan ibaret:
Bir ucurumun basinda ; önünde de ucsuz bucaksiz derya hayal
edelim ve kendimizi bu ucurumun basinda farz edelim. Ya bulundugumuz
yerde kalacagiz yada deryaya dogru yol alacagiz. Bulundugumuz yerde
durmak daha hayati oldugu icin onu tercih etmekte zorlanmayacagiz.
Oysaki o deryaya adim atmamiz neticesinde nelerle karsilsacagimizi
bilmedigimiz ve tehlikeli göründügü icin kolay karar verememek
gibi bir durumla karsi karsiya kalacagiz. Felsefe bu ucurumdan
deryaya atilan adimin adidir. Bir baska deyisle bilinmezi yoklukla
ögrenmeye calismasi ,yani ölmeyi ögrenmesidir, Felsefenin tarifi.
Yokluktan kasti
söyle anlamalisiniz;"Nasil olsa kaybedecek birseyim yok..." diyerek
haraket eden birisinin halini düsünelim. Örnegin böyle bir
durum basinizdan gecmisse neler hissettiginizi bir hatirlayin.
Yada söyle de anlatabilirim: Tabulari kirip , yenilere dogru yol almak.
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Almanya Gönderilenler: 333
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Asd.
Sizin yorumunuzu birde Platonun magara betimlemesi ile yansitmak istiyorum:
Benim magaradan cikisim hakikat ile yüzlesmem olacak. Magaradan disariya cesaret etmedigim sürece, disarida ne olup bittigini bilemem.
Bilinen(magara ortamim) bilinmeyene(disarisi) göre daha emniyetli, hayatî, ancak bilinmemezligin(disarinin) iyi veya kötü oldugunu disariya cikmadigim sürece bilemem.
Disariyi cikisimi "ne olursa olsun artik, kaybedecek birseyim yok" haliyle yorumladigim zaman, söylediklerinizi anliyorum diyebilirim.
"Tabulari kirip ,yeniye dogru yol almak." meselesini irdeleyelim.
Tabulari kirmak: soyutlanmak -siyrilmak- bilinenden kopmak,...
buradaki yok olma hali
Örnegin bir kap ele alalim. Bu kap evin su ihtiyacini
karsilamada kullanilsin. Kabi bos sayalim. "Su varmi?" diye
sorulsa , kap bos oldugundan dolayi "su yok" deriz. Bu isin madde boyutundaki yoklugu.
Benim "Yoklukla" ifademde ki boyutu ise madde ötesi anlamindadir. O da bilinenleri atmak , bosaltmak suretiyle yok olma halidir.
... yeniye dogru yol almak : yeni; bilinmeyeni isaret eder
Burdan da; ... bilinmezi yoklukla ögrenmeye calismak...
Selam arkadaşlar.yıllardır felsefeyle ilgilenen birisi olarak şunu söyleyebilirim ki,felsefe aslında iki tarafı keskin bıçak gibidir.
Bir tarafta toplumda varolan herşeyi yeniden sorgulayıp en iyi olana ulaşma çabası ve bunun sonucunda da toplumla ters düşüp çatışması varken,diğer tarafta ise vahyin tam karşısında yer alarak kişinin kendisini ya da düşüncesini putlaştırıp tanrılaştırması var.
Bakın büyük filozoflara,hepsi dünyaları ben yarattım havalarında ve bundan dolayı da burunlarından kıl aldırmazken,toplumun değer yargılarını sorgulayıp insanları iyiye ve doğruya yönlendirme açısından,aklı ve düşünceyi diri tuttukları için de olumlu bir görevi yerine getirmektedirler.Bu ikinci durumdan dolayı felsefeye evet,ancak kitleleri kendi Rabbliklerine yönlendirmeye çalıştıkları için sistemlerini tümden kabule hayır diyorum.
Burada yeri gelmişken Sören Kıerkegard isimli filozofun 'Korku ve Titreme''isimli kitabını,ki Hz İbrahim'in Allaha teslimiyetini mükemmel açıklayan bu kitabı da siz haniflere duyurmak isterim,tabiki okunmak şartıyla.(yanlışlarının da olabileceğini unutmadan demeye gerek yok herhalde).
__________________ ''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma