HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da İnanç Konuları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da İnanç Konuları
Konu Konu: Salât, kulun Rabbiyle konuşmasıdır Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

CEPHEDE NAMAZ

Çanakkale’deki Anadolu’nun Hikâyesi

İnananlar! Araziye çıktığınızda kafirlerin size baskın yapmasından korkuyorsanız namazdan geri kalmanız caizdir (1). Kafirler size apaçık düşmandır (4:101). 

Ve (ey elçi!) sen onların içinde olup namaz kılmalarını sağlarken bir bölüğü seninle فلتقم dikelsin (2); silahlarını da alsınlar ve سجدوا  secde ettiklerinde (3) arkanıza geçsinler (4:102).  

İnananların henüz namazı kılmamış olan sonraki bölüğü böylece seninle kılsın. Silahlarını da alsınlar. Kafirler sizi silah ve eşyanızdan gafil avlamak ve aniden bastırmak isterler... (4:102).

Düşmanı kovalayın; gevşemeyin. Siz sıkıntı çekiyorsanız sizin gibi onlar da çekiyor. Üstelik siz Allah'tan onların umamadığı şeyleri umabiliyorsunuz (4). Allah bilir, bilgedir (4:104).

Namazdan sonra ayakta, oturur durumda, yanlarınızın üzerinde Allah'ı anın (5). Güvene kavuştuğunuzda namazı kılın. Namaz inananların üzerine (كتابا موقوتا (6 vakitli olarak yazıldı (4:103).

Gündüzün طرفي iki ucunda namaz kıl (7) ve gecenin وزلفا zülüflerinde (11:114)

Ben Allah'ım; benden başka ilah yok. Bana ibadet et ve لذكري benim uyarılarım için (8) namaz kıl (20:14).

Namazında bağırma ve sesini hepten kısma; بين ذلك ikisinin ortasında bir yol tut (17:110).

 

(1)namazdan تقصروا geri kalmanız

İki soru: (1)Burada geçen SALÂT nedir; namaz mı ya da Kuran eğitimi mi? (2)Salâttan GERİ KALMAK ne demek; salâtı TAMAMEN bırakmak mı ya da KISMEN bırakmak mı?

Önce birinci soru. Namaz ile Kuran eğitimi arasında öncelikle felaket ortamlarında uygulanabilirlik açısından fark var: SAVAŞ ve sel baskını gibi felaket ortamlarında NAMAZ kılınabilir ama eğitim verilemez. Örneğin:

 

Bangladeş'i sel basınca inanırlar bu salın üzerinde bir şeyler yediler ve namaz kıldılar. Yani savaş ve sel baskını gibi felaket ortamlarında insanlar namaz kılıp Allah'a içlerini döküyorlar.

Ama, Nisâ 102'deki "salât"ın KURAN DERSİ olduğunu öne sürenlerin görmediği gerçek, aynı salın üzerinde Kuran dersi verilmedi; verilseydi bile o dersi felaketzelerin kafası almazdı.

Kafirlerin size fitne çıkaracağından korkuyorsanız (4:101)... askerlerinize Kuran eğitimi verin?!?! Yani CEPHE denen can pazarında? Allah'ım! Sen aklımı koru!

Başka bir fark SECDE gerçeğidir. (Aşağıdaki dipnot 3'te SECDE gerçeği hakkında daha ayrıntılı bilgi var.)

NAMAZDA inanırlar secde ederler çünkü namaz onların Allah ile konuşmasıdır: Allah'ın vahyî uyarılarını ANLAYA ANLAYA okuyup dinlemek suretiyle O'nu işitirler ve ardından "Semi'na ve ata'na!" diyerek karşılık verirler. Bir "Allah-kul ilişkisi"dir bu. Kul, Allah'ına elbet secde eder. 

Ders ise öğrencilerin öğretmenle ortak çalışması olup bir "kul-kul ilişkisi"dir. Nisâ 101-103'teki salâta dikkat edelim. Secde ile yapılıyor. DERSTE secde olmaz; bir kul-kul ilişkisi olan DERS secdeyi kaldırmaz. 

İkinci soru: Salâttan GERİ KALMAK ne demek; salâtı TAMAMEN bırakmak mı ya da KISMEN bırakmak mı?

TAMAMEN asla değil. Çünkü kafirlerin her an baskın yapmasından korkulan o felaket ortamında dahi salâtın 1 kıyam + 1 secdelik KISMI kılınıyor. Salâtın TAMAMEN terki söz konusu değil.

Allah'ın emri:

Kafirlerin size fitne çıkaracağından korkuyorsanız salâttan geri kalmanız caizdir ama TAMAMEN değil. Salâtın 1 kıyam + 1 secdelik KISMINI o felaket ortamında da kılın.

(2) فلتقم طائفة منهم معك -Onlardan bir bölük seninle dikelsin 

Buradaki "قام"den kastın "salât"a durmak olduğu belli çünkü siyakta واذا كنت فيهم فاقمت لهم الصلاة "sen onların içinde olup salât etmelerini sağlarken" deniyor. 

İddia: قام... DİKELME "fiil"i değildir bu; MANEVÎ "yöneliş"tir. 

Yani ayetimiz o zaman şu anlama gelir: Sen inananların içindeyken ve salât etmelerini sağlarken فلتقم طائفة منهم معك  onların bir bölüğü seninle manen yönelsin. Tamam ama ayette bu iddiayı destekleyen bir ipucunun olması gerekir.

İpucu var mı? Yani inananlar nereye yönelecek?  

Yûnus 105'te var: اقم وجهك للدين حنيفا -yüzünü bir hanif olarak DİNE yönelt. DİNE yönelinecek. Fussilet 6'da var: Sizin ilahınız tek; فاستقيموا اليه  O'NA yönelin. TEK OLAN İLAHA yönelinecek. Tevbe 7'de var: Onlar size dürüstçe yöneldiği sürece فاستقيموا لهم  siz de ONLARA dürüstçe yönelin. ONLARA dürüstçe yönelinecek.

Nisâ 102'de manevî yönelişin nereye olacağına dair hiç bir ipucu yok. Ama tam aksine, "قام"nin maddî dikeliş olduğunu gösteren SİLAHLARINI ALSINLAR ifadesi var. Kafir saldırısı her an başlayabilir; silahlı olmak öylesine acil bir ihtiyaç. Yani can pazarıdır orası; bu kesin. 

Peki, o can pazarında inanırların manevî yönelişini nasıl sağlayacak Allah'ın elçisi. "İnananlar!" diyecek; "Allah'ın indirdiğine uyun!" Yani? "Örneğin ay başı görmekte olan eşlerinizi rahat bırakın!" (2:222). Yeri mi? Elde silah, diken üstünde saldırı bekliyor inanırlar; elleri öyle bir kavramış ki silahları... tırnakları nerdeyse gömülecek. Yeri mi?

Öte yandan Kuran'ın bir çok ayetinde قام maddî dikelişi dile getiriyor. Bir kaç örnek:

İşte sana haberini verdiğimiz ülkelerden bazıları. منها قائم  Onlardan kimisi ayakta, kimisi yerle bir (11:100). Yerle bir olmamış o yapılar manevî bir yönelişte midir ya da fiilen ayakta mı? 

Kitab ehlinden öylesi var ki ona bir dinar emanet etsen الا ما دمت عليه قائما tepesine dikelmedikçe onu sana geri vermez (3:75). Burada sözlerle çizilen resmi görün lütfen.  

Şimşek onları nerdeyse kör eder. Çevreleri ışıyınca ışıkta yürürler ama واذا اظلم عليهم قاموا  karanlık üzerlerine çökünce dikelip kalırlar (2:20).

El pençe AYAKTA DURMAK mecazen saygı ve korku ifade eder; tamam ama lafzen DİKELMEKTİR ve önce bu anlam gelir. Savaşta yenilen askerlerin ayağa kalkıp ellerini kaldırması gibi. Onlar teslim olma niyetlerini ellerini kaldırarak dile getirirler; bu şarttır. İnananlar da Allah'a duydukları saygı ve korkuyu O'nun önünde fiilen el pençe ayakta durarak dile getirirler; bu şarttır.

Sözün özü:

Bazı kimseler Nisâ 101-104'teki salâtın Kuran eğitimi olduğunu zannettikleri için öne sürüyor manevî yöneliş iddiasını. Gerçek bir can pazarı olan cephede Kuran eğitimi...

Mantıkla zerre kadar ilgisi yok. Can pazarında ancak zırdeli bir çavuş askerlerine Kuran eğitimi verip örneğin "Kadınlar aybaşı halindeyken rahat bırakılacak!" der.

Allah'ım! Sen aklımı koru!

Şimdi o salâta bir de Allah'ın sözlerini Allah'a bırakarak bakalım yani "ayakta duruş"un AYAKTA DURUŞ, "yere kapanış"ın YERE KAPANIŞ olmasına rıza göstererek.

Allah'ın elçisi o salâtın imamıdır. İnananlardan bir bölüğün kendisiyle AYAKTA durmalarını sağlayıp, tam yeridir, 2:153-154'ü okur:

İnananlar! Dayanma ve salât ile yardım umun. Allah dayananlarla birliktedir. Allah yolunda öldürülenlere ÖLÜ demeyin. Hayır! Diridir onlar ama siz bunun ayırdında değilsiniz. 

Secdeden sonra otururlarken, yine tam yeridir, 3:140'ı okur:

Siz yara aldıysanız sizin gibi kafirler de yara aldılar. Günleri insanlar arasında böyle döndürürüz. Çünkü Allah iman edenlerden haberdar olmak ve şehidler edinmek ister. Allah haksızlık edenleri sevmez.

Secde ve son. 2 dakika sürmüştür. İlk bölükteki inanırlar Allah ile konuşup şehidlik konusunda O'nun müjdesini dinledikten sonra büyük bir kararlılıkla arkaya geçerler.

İddia: Allah, elçisine seslenip "Sen onların içinde olup salât etmelerini sağlarken..." diyor. O halde cephede salât elçi oradayken yapılacak orada değilken yapılmayacak.

Doğru değil bu. Allah'ın "Elçiden başkasının cephede salât ettirmesi haramdır!" dediği filan yok. Onun "Sen orada iken inananlara salât ettir!" buyruğundan "Başkası oradayken onun salât ettirmesi haramdır!" anlamı çıkarılamaz. Örnek bir komutandır Allah'ın elçisi; Nisâ 102'de onun gereğince imamlık ediyor. 

Âl-i İmrân 121'de yaptığı gibi: 

"Hani sen ailenden erkenden ayrılmıştın da inananları savaş mevzilerine yerleştiriyordun." Elbet Allah'ın emrini yerine getiriyordu. "Bilir Allah; duyar."

Ama bu, Muhammed'den başka hiç bir komutan evinden erkenden çıkıp askerlerini savaş mevzilerine yerleştiremez anlamına mı gelir? Yani komutanlık ve imamlık Muhammed'den başkasına haram mıdır?

(3)فاذا سجدوا - Secde ettiklerinde 

      

Askerin ellerini kaldırıp "Teslim oluyorum!" diye bağırması, namaz kılanın secdeye varıp "Allah bir!" demesi.

Savaştasınız. Yenildiniz. ELLERİNİZİ KALDIRIP düşmanınıza doğru yürürseniz teslim olmak istediğinizi çok rahat anlarlar çünkü savaşanın ELLERİNİ KALDIRIP düşmanına doğru yürümesi dünyanın her yerinde "Teslim oluyorum!" anlamına gelir. Sizi artık ateşe tutmaz, esir alırlar. Canınızı kurtarırsınız. Peki, ya ellerinizi kaldırmaksızın "Teslim oluyorum!" demekle yetinirseniz ve üstelik karşınızdakiler Türkçe bilmiyorsa... başınıza ne gelir

O durumda sizin başınıza ne gelirse tarihte yabancı bir hükümdarın önünde secde etmeksizin "Teslim oluyorum!" diyenin başına da o gelirdi. Yani secde diye bir eylem ve o eylemin yapılmasını gerektiren haller var.    

İnsanlar hükümdarın önünde tarih boyunca saygı ve korkuyla hep el pençe divan durdular, eğildiler ve yere kapandılar. Bu hareketler hep yapıldı ve en Büyük Hükümdar'ın önünde hâlâ yapılıyor.

Tâ Hâ 70: فالقي السحرة سجدا Sihirbazlar YERE KAPANIP قالوا امنا برب هارون وموس "Harun'un ve Musa'nın rabbine İMAN ETTİK!" dediler. Yani teslim oluşlarını lafzen belirtmekle kalmadılar, fiilen de belirttiler.

Namaz bir teslimiyet anıdır; o yüzden inananlar namaza başlarken ELLERİNİ KALDIRIP* "Allah büyük!" derler; Allah'ın önünde eğilirler ve secdeye varırlar.

Nisâ 102'de فاذا سجدوا denerek açıklanan secde gerçeği budur.

-----------------

*NAHR boğaz çukuru demektir. Aynı kökten gelen İNTİHAR da kişinin boğazını kesip hayatına son vermesi, kendini öldürmesidir.

Kevser Suresi’ndeki VENHAR "Boğazla!" anlamına gelebildiği gibi "Elini boğazına götür!" anlamına da gelir.

 

Hz. Ali bu kelimenin, "Elini boğaz düzeyine kaldırıp tekbir al!" anlamına geldiğini söylemiştir. Ayetin sözgeliminden de bu mana anlaşılıyor.

 

(Süleyman Ateş: VATAN gazetesi 30 Ağustos 2008, 12 Aralık 2008)

 

Buna göre Kevser sûresi: BİZ seni bolluğa kavuşturduk. Sen de فصل لربك  Rabbin için namaz kıl وانحر ve ellerini kaldır. Asıl sonu kesik olan "Muhammed'in sonu kesik!" diyendir.

Rekat... REKAT ta nerden çıktı?

Salâtın cephede "1 kıyam + 1 secde"lik uygulamasından çıktı (4:102). Kıyam ile başlayıp secde ile biten o "birim uygulama"ya REKAT adı verilmiş. Siz isterseniz başka bir ad üretin ama anılan birim Kuranîdir; değişmez.

Tam salâtın rekat sayısı kimin hükmü? Siz karar verin: 

1 rekatlık salât cephedeki uygulamadır. Caizdir ama yalnızca felaket ortamında caizdir; güven ortamında kılınan "tam salât"tan eksiktir. Tam salâtın rekat sayısı buradan çıkar, matematiksel bir kesinlikle. Çünkü matematikle belirlenir.  

Eksiği 1 rekat olan salâtın tamamı kaç rekattır? İşte bu bir matematik sorusu. Cevabı ararken olmayana ergi yöntemini kullanalım:

Salâtın TAMAMI 3 rekat olabilir mi? Hayır! Çünkü 3 rekatın eksik uygulaması 1 rekat olabilir, 2 rekat olabilir. Oysa Allah Nisâ 102'de yalnızca 1 rekattan söz ediyor; 2 rekat yok orda. TAM SALÂT 3 rekat olamaz.   

4 rekat olabilir mi? Hayır! Çünkü 4 rekatın eksik uygulaması 1 rekat olabilir, 2 rekat olabilir, 3 rekat olabilir. Oysa cephede caiz olan eksik salâtta 2 rekatlık uygulama yok; 3 rekatlık uygulama yok. TAM SALÂT 4 rekat olamaz.

2 rekat olabilir mi? Elbette. Çünkü 2 rekatın eksik uygulaması tek olup 1 rekattır ve cephedeki uygulama odur. Onun tamamı 2 rekattır. Allah'ın caiz kıldığı ve eksik uygulaması 1 rekat olan tek salât 2 rekatlık salâttır. TAM SALÂT odur. 

(4)وترجون من الله ما لا يرجون -  Siz Allah'tan onların umamadığı şeyleri umabiliyorsunuz.

Albay lutfen’e göre Çanakkale’de savaşan Türk askerleri: Öleni görüyor, üç dakikaya kadar kendisinin de öleceğini biliyor, yine de en ufak bir fütur göstermiyor. Sarsılmak yok. Okuma bilenler, ellerinde Kur’an-ı Kerim, Cennete gitmeye hazırlanıyorlar; bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar… Emin olmalısınız ki bize Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.

 

(Prof. Azmi Süslü, Lutfen Forumu zor duruma sokmayalim Araştırma Merkezi Dergisi, c.7, s 306 Aktaran: Mustafa Turan, age: s:56)

Rasulün komutasında araziye çıkmış olan inanırlar da diken üstündeler. Ya kafirler onları tuzağa düşürüp yok edecek ya da onlar kafirleri daha önce kıstırıp etkisiz hale getirecek. Ölümüne bir savaşın içindeler.

İnananlar bu durumda kafirlerin izini sürmede gevşerler mi? Bana göre hayır. Ama Allah ولا تهنوا "Gevşemeyin!" diyor (4:104). ولا تهنوا في ابتغاء القوم "O güruhu izlemede gevşemeyin!"

Benim anladığım, bir ara sıcak temas olmuş. Yenişememişler ama kafirler çok erken umutsuzluğa kapılıp çekilmişler. Çünkü ölüm mutlak son onlar için. Ahrete inanmıyorlar; ölümden sonraya dair bir umutları yok. İnananlar ise kafirlerin bu ummadığını Allah'tan umuyorlar. Allah onları şehid edinecek (3:140); cennete gidecekler. 

"وترجون من الله ما لا يرجون Üstelik siz onların umamadığını Allah'ınızdan umuyorsunuz"dan kasıt bu olabilir (4:104).  

Öte yandan yalnızca kafirler değil inananlar da çatışmanın sıkıntılarını yaşıyor. Yaralı, yorgun, ürkek... çünkü çatışma sırasında ölümün soğuk elini gırtlaklarında hissettiler. "Kafirler çekildi işte; yetiversin; biz de bırakalım!" diyenler olmuştur.   

Ama savaşta size yenilip kaçan düşmanı kovalamanız, yakalamanız ve etkisiz hale getirmeniz gerekir. Yoksa derlenip toparlanır, yine üstünüze çullanır. Özellikle din savaşlarında bu böyle. Ya müşrikler İslamı kabul edip dinde kardeşiniz olacaklar (9:5, 11) ya da siz onların şirk dinine gireceksiniz.

Gladyatörce dövüşüyorlar. "Yetiversin!" diyemezler. Gevşeyemezler.  لا تهنوا في ابتغاء القوم O güruhu izlemekte gevşemeyin!

Yani namazlarını düşmanı gözetlesin diye nöbetçi dikip önlem aldıktan sonra kılanlar ne kadar güven içindeyse bunlar da ancak o kadar güven içindeler. Kafirler toparlanıp dönerse yine ölümüne vuruşacaklar, ölümün soğuk eli yine gırtlaklarına uzanacak.

Doğrusunu Allah bilir. 

(5)Namazı kıldığınızda ayakta, oturur durumda, yanlarınızın üzerinde فاذكروا الله Allah'ı anın.

Açık ve net. "Allah'ı anın!"dan kasıt "Namaz kılın!" olamaz çünkü namazdan sonra yapacaksınız anma işini; NAMAZI KILDIĞINIZDA: فاذا قضيتم الصلاة.  

Aslında "Allah'ı yüceltin!" deniyor, TESBİH EDİN. Örneğin "Allah öyle yücedir ki oğula ihtiyaç duymaz; övgü Allah'a!" deyin. Bakara 116: "Allah oğul edindi," dediler. سبحانه  Yücedir O!

Allah'ın emri bu kadar açık ve net olduğu halde bir de ben niye açıklama gereği duydum? Çünkü Arapçayı en iyi bilenimiz dahi tesbih vakitleri eşittir namaz vakitleri sanıyor ve bundan "Namaz için belirlenmiş vakitler yok çünkü namaz yok!" sonucunu çıkarıveriyor. 

Başka bazı kimselere göre ise zaten tesbih eşittir namaz olmak zorunda. Çünkü çaldıkları "5 vakit namaz minaresi"ne kılıf arıyorlar.

Örneğin Tâ Hâ 130: 

Güneşin doğuşundan önce de batışından önce de وسبح بحمد ربك Rabbini övgü ile yücelt. قبل غروبها  güneşin batışından önceki TESBİH eşittir İKİNDİ NAMAZI imiş.   

(6)كتابا موقوتا -vakitli olarak yazıldı 

İTİRAZ: Bir günde birden fazla namaz olduğuna göre Nisâ 103’teki "kitében mevqûten" ifadesinin kutuben mevéqît/mevqûtét veya, şayet iki ise, kitébeyni mevqûteyni olması gerekirdi.

 

CEVAP: Vahyedilen sözler beşer tarafından yazıya  döküldü ve Miladî 8. Yüzyılın başındaki harekeleme aracılığı ile  beşer müdahalesine uğratıldı. Onun için sözler farklı okunabiliyor. Örneğin 20:63’teki هذان HÊZEYNİ okunabiliyor. (Ateş, Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri).

 

Artı, "ifade şöyle olmalıydı, böyle olmalıydı" tarzındaki hükümler de beşer ürünüdür. Kesin kanıt sayılamaz. Nitekim itiraz sahibinin "ŞÖYLE olmalıydı," dediğine anadili Arapça olan gramerciler "Hayır, BÖYLE olmalı" diyorlar.

Bunu abartmak istemiyorum. Ben bilen biri değilim; bilenleri yarıştırmak ta istemem. Asıl önemli olan Yüce Allah’ın Kuran’daki hükmüdür: Gündüzün iki ucunda namaz kıl ve gecenin zülüflerinde (11:114). Başı, sonu belli zaman dilimleri bunlar. O halde namaz كتابا موقوتا  vatken yazılmıştır. Kanıt olarak Allah’ın bu hükmü yeter.

(7)واقم الصلاة طرفي النهار Gündüzün iki ucunda namaz kıl وزلفا من الليل ve gecenin zülüflerinde. Aslında gecenin zülüflerinde demek yeter çünkü başı sonu belli iki zaman diliminin tanımıdır bu.

GÜNDÜZÜN İKİ UCUNDA ifadesi yalnızca ek bilgi veriyor. UÇ, çizgidir yani boyutsuz, sanal; anılan zaman dilimlerinin başlangıcını ve sonunu gösterir yalnızca. Ama GECENİN ZÜLÜFLERİ zaten başı sonu belli olan dilimlerdir.  

1.Gecenin gün doğumuna inen zülüfleri, sabah namazının vakti:

Bu zaman diliminin başlangıcı "size şafağın ak ipinin kara ipinden belli olduğu an"dır. O ana kadarki zaman gecenin kendisidir; ondan sonra ise zülüfleri. Bunu Bakara 187'den anlıyoruz:

Ve وكلوا واشربوا  yiyin, için حتي يتبين لكم الخيط الابيض من الخيط الاسود من الفجر  size şafağın ak ipi kara ipinden belli olana kadar; ثم اتموا الصيام الي الليل sonra geceye kadar oruç tutun...  

Bu zaman diliminin sonu ise gün doğumudur. Gün doğumu ile gece sona erer; dolayısıyla gecenin zülüfleri sona erer.

2.Gecenin gün batımına inen zülüfleri, akşam namazının vakti (Gecenin kararması -غسق الليل- ile ak ipin kara ipten seçilemez hale gelmesi aynı andır):

Bu zaman diliminin başlangıcı gün batımıdır. Daha önce gece yok, dolaysıyla gecenin zülüfleri yok. Gecenin kendisi ve zülüfleri gün batımı ile başlar. Bu dilimin sonu ise ak ipin kara ipten seçilemez hale geldiği andır yani gecenin karardığı an -غسق الليل. Bunu da İsrâ 78'den anlıyoruz: اقم الصلاة لدلوك الشمس الي غسق الليل Güneşin sarkması ile gecenin kararması arasındaki zaman diliminde namaz kıl.

Kuran'da BİR GÜN için كتابا موقوتا yani vakten farz kılınan bu iki namaz var. Gün doğmadan önceki sabah namazı, gün battıktan sonraki akşam namazı. İkisi de gece namazıdır; İslamda gündüz kılınması farz olan günlük namaz yok.   

(8) واقم الصلاة لذكري - Benim uyarılarım için namaz kıl (20:14)

Merhaba Abdurrahman kardeşim. İyiyim, övgü Allah'a. Teşekkür ederim. İnşallah siz de iyisiniz?

Allah'ın uyarıları Kuran'dadır. Namaz kılarken Kuran'ı ANLAYA ANLAYA okuduğumuzda ya da ANLAYA ANLAYA dinlediğimizde Allah bize konuşmuş olur.

Örneğin, FATİHA (Koruyan ve bağışlayan Allah'ın adıyla):

Övgü evrenin Rabbi olan Allah'a. Korur ve bağışlar O. Yargı günü O'nun. Allah'ım! Biz Sana kulluk eder, Senden isteriz. Bizi doğru yola ilet. İyilik ettiklerinin yoluna ilet; öfkeni çekenlerin ve sapanların değil.

Allah bizi uyardı: (1)Yalnız Allah'ın kulları olur; kulun kulu olmaz: KUL-KÖLE olmayın; KUL-KÖLE almayın! (2)Öfkemi üzerlerine çekenlerin ardına takılmayın! (3)Allah'ın size olan iyiliğini hak etmenizi sağlayan işlerde bulunun. Örneğin Kuran'a bağlı kalın. 

Biz (içimizden ya da orta sesle): Amin!

"Duyduk; itaat ettik!" anlamında "Amin!" demekle Biz de O'na bir bakıma tekmil verir, konuşuruz. Ama "Amin!" dememiz şart değil. Allah'ın sözlerini anlamamız aslında O'na cevabımızdır.

"Kulun Rabbi ile konuşması" derken kastettiğim işte bu.

*

Şimdi ise Allah'ın Resulü mevcut olmadığından sizin salatınız ancak Allah'ın Kitabı'yledir. 

Elbette. Konusu İNANANLARIN EGEMENLİK HAKLARI olan namazımda dikkat ederseniz, Allah ve elçisinin Kuran tarafından temsil edildiğini belirttim: İnsanların arasını bulurken adalete dayanır; anlaşmazlığa düştüğümüz konuları Seni ve elçini temsilen Kuran'a götürürürüz (4:58-59).  

Eğer siz Allah ile konuştuğunuzda sadıksanız ve ısracıysanız, Allah ile konuştuğunuzu kanıtlayın, Allah'ın Resulü olduğunuza iman edeyim.

Şaka mı bu?

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

CARİYELİK, KÖLELİK

 

  Osmanlı'da kölelik 

Cariyeler ve onların sahibi,  kadınlara hizmet eden köle (harem ağası) 

 

Allah’ım! اياك نعبد  Biz Sana kulluk eder, Senden isteriz (1:5)

Musa ve Harun hakkında Firavun şöyle dedi: "Bunların halkı bize عابدون  kulluk edip dururken biz, bizim gibi birer insan olan bu ikisine mi inanıcaz!" (23:47). Firavun, halkını toplayıp bağırdı: "انا ربكم الاعلي  Ben sizin ulu rabbinizim!" (79:24).

Hiçbir nebi savaşıp üstün gelene kadar اسري tutsaklar edinemez. Siz bu dünyanın çıkarlarını istiyorsunuz; oysa Allah ahreti önerir (8:67).

Size saldıranlarla Allah için savaşın ama aşırı gitmeyin; Allah aşırı gidenleri sevmez (2:190). Size saldıran kafirlerin vurun boyunlarına ve üstün geldiğinizde bağları sağlam atın. Sonra ya منا  bağışlarsınız ya da فداء  tazminat alırsınız (47:4).

Ve الصالحين من عبادكم وامائكم erdemli kölelerinizi, cariyelerinizi evlendirin (24:32).

Yüzünüzü doğuya ya da batıya çevirmeniz değildir iyi olan; Allah’a, ahrete, meleklere, kitaplara ve elçilere inanıp sevdiğiniz maldan akrabaya, yetimlere, yoksullara ve kölelere vermenizdir (2:177).

Ettiği yemini bile bile bozanların cezası ailesinden bir kişiye harcanan ortalama yemek giderini ölçü alıp on yoksulu doyurmak ya da giyindirmak ya da bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır (5:89).

 

İNANANLARIN EGEMENLİK HAKLARI  

Allah'ım! Kendisine egemenlikten pay verdiğin o kişi Senin aleyhinde İbrahim'le tartıştı. İbrahim "Rabbim can verir can alır," deyince o "Ben de can verir can alırım!" dedi. İbrahim "Allah güneşi doğudan getirir; hadi sen batıdan getir!" deyince de o inkarcı donup kaldı. Allah'ım! Sen gözünü yumanlara yolu göstermezsin (2:258).

Allah'ım! Bu ayette açıkladığın üzere Senin yaradılışla ilgili hükümlerine insanlar asla karışamaz. Örneğin gökleri ve yeri yarattığın gündeki hükmün o ki  güneş doğudan gelecek; onu kimse batıdan getiremez. 

Onların ortakları dinde yasalar mı yapıveriyor Senden izinsiz - ما لم ياذن به الله? Süre tanınmış olmasaydı hesapları hemen görülürdü (42:21). Sen hükmüne kimseyi ortak etmezsin (18:26).

Allah'ım! Şûra 21'de belirttiğin üzere dinde yasama yetkisi Senin tekelindedir. O alandaki yetkine, Muhammed dahil, hiç kimseyi ortak etmezsin. Çünkü dinin yasalarını kim yaparsa sahibi odur. İslam dininin sahibi Sensin.

İnsanlar ancak lâdinî alanda yasa yapabilirler. Onların yaptığı istisnasız bütün yasalar lâdinîdir; laiktir.

İki yüzlüler, çürük kalpliler, yalan haberlerle kenti bulandırmak isteyenler geri durmazlarsa elçini üzerlerine salardın. Artık çevresinde çok az kalabilir, kovulurlardı ve her nerdeyseler yakalanıp öldürülürlerdi. Senin, eskiler için de yasan bu idi. Senin yasanda değişme bulunamaz (33:61-62).

Senin yasan o ki elçilerin üstün gelecek ve ALLAH BİR ilkesi yürüyecek (58:21). SÜNNETULLAH dediğin bu tür hükümlerine de insanlar asla karışamaz.  

İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytanın pis işleridir. Şeytan içki ve kumarı kullanıp biz inananları bir birbimize düşürmek, salâttan ve Seni anmaktan alıkoymak ister. O pis işlerden uzak durmalıyız (5:90-91).

Allah'ım! Helal, haram hükümlerin var. Kuran'da ilan ettiğin o hükümlerin konusunda inananlar seçimde bulunamaz (33:36). Sen ne diyorsan o!

İnsanların arasını bulurken adalete dayanır; anlaşmazlığa düştüğümüz konuları Seni ve elçini temsilen Kuran'a götürürürüz (4:58-59).

Örneğin "İçki haram!" diyorsun; haram sayarız. Ama içkili olarak işlenen suçların cezası Kuran'da yok. Yönetimde kâle alınmamızı sağlamak suretiye (2:104) o cezayı, laik yasalar yaparak, biz belirleyeceğiz.

Bu, bizim egemenlik hakkımızdır. Onu bize Sen verdin; kimse elimizden alamaz.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

hasakcay Yazdı:
Bu çalışmamda önce namazı anlatmaya sonra da "Namaz çirkin ve yasak işleri nasıl önlermiş?" (29:45) diye dudak bükenlere cevap olmak üzere bu konuları özetlemeye çalışacağım, Allah isterse.  ...... 

Merhaba Hasan Akçay Ağabeyim, nasılsınız? Umarım sağlığınız iyidir.

"Salat kulun Rabbiyle konuşmasıdır." başlıklı yazınızla ilgili söylenecek /yazılacak çok şey var. Allah izin verirse kimi pasajları alıntılayarak, yerine göre sorular yönelterek, yerine göre de açıklamalarda bulunarak eleştirilerimi yazacağım. 

Yukarıdaki söylediklerinizle ilgili:

1- Yazının başlığı: "Salat Kulun Rabbiyle Konuşmasıdır". Bu kul Allah'ın Resulü ise doğru. Çünkü konuşma karşılıklıdır; Resul Rabbiyle konuşuyor, Rabbi de Resulü ile. Bakınız Zekeriyya'nın salatı (3/38-41 ve 19/4-10). Ama sair kulların salatı/Allah'la konuşması doğrudan olamaz. Eğer siz Allah'ın Resulü döneminde yaşıyorsanız sizin salatınız Resul iledir. Şimdi ise Allah'ın Resulü mevcut olmadığından sizin salatınız ancak Allah'ın Kitabı'yledir. Eğer siz Allah ile konuştuğunuzda sadıksanız ve ısracıysanız, Allah ile konuştuğunuzu kanıtlayın, Allah'ın Resulü olduğunuza iman edeyim. 

2- Alıntıladığım paragrafla ilgili:

Dinine imanına; sana çirkin ve yasak işleri namazın mı, inancın mı yaptırmıyor?

Bir başka versiyonuyla; sana iyilikleri yapmanı namazın mı, inancın mı emrediyor?

İki soruyu birleştirerek; emrun bil-ma'ruf ve nehyun anil- munker yapmanı sana namazın mı, inancın mı öneriyor?

Devam inşaalah.

Muhabbetle. Abdurrahman  

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

 Aradaki maviler bena, diğerleri Hasan Akçay’a ait.

Ve (ey elçi!) واذا كنت فيهم sen onların içinde olup فاقمت لهم الصلاة namaz kılmalarını sağlarken فلتقم طائفة منهم معك  bir bölüğü seninle dikelsin (2); silahlarını da alsınlar ve فاذا سجدوا  secde ettiklerinde (3) arkanıza geçsinler (4:102).

İnananların henüz namazı kılmamış olan sonraki bölüğü böylece seninle kılsın. Silahlarını da alsınlar. Kafirler sizi silah ve eşyanızdan gafil avlamak ve aniden bastırmak isterler... (4:102).

“Seninle” ifadesine dikkat çekmek istedim. Görüldüğü gibi, bu çeviriye göre de salat ders olarak Resulle birlikte söz konusudur.

“kılmak” kelimesinin yanlış tercih sonucu olduğuna da dikkatinizi çekmek istiyorum. Daha sonraki iletilerde ilgili örneklerde gerekli izahı bulacaksınız.   

 Namazdan sonra ayakta, oturur durumda, yanlarınızın üzerinde Allah'ı anın (5). Güvene kavuştuğunuzda namazı kılın. Namaz inananların üzerine (كتابا موقوتا (6 vakitli olarak

Daha önce “kitaben mevkuten” ile ilgili görüşümü açıklamıştım. Tekrara gerek yok.

“Güvene kavuştuğunuzda namazı kılın.”  Anlaşılıyor  ki, içlerinde Resul yoksa namaz yoktu Resul olamadan sefere çıkmış birlik için.

Namazdan sonra ayakta, oturur durumda, yanlarınızın üzerinde Allah'ı anın”ın anlamı nedir? Namaz zaten Allah’ı anmak, Allah ile konuşmak değil miydi? Ayakta ne kadar ve nasıl, Allah’ anılacak? Hakeza, oturur halde ve yanlar üzerinde de!!

 yazıldı (4:103). واقم الصلاة طرفي النهار Gündüzün iki ucunda namaz kıl (7) ve وزلفا من الليل gecenin zülüflerinde (11:114)

“İki uc” da aslında iki uc arasını da kapsıyor. Bunun da üzerinde durmayacağım. 

Ben Allah'ım; benden başka ilah yok. Bana ibadet et ve واقم الصلاة لذكري  benim uyarılarım için (8) namaz kıl (20:14).

“benim uyarılarım için namaz kıl” Ne gibi uyarıları için namaz kılacak? Halbuki Allah’ın Zikri Resule yaptığı vahilerdir.  İstenen Allah’ın Zikri ile devamlı bağlantı halinde olunacak, onunla bağlantı koparılmayacak. Devamlı Allah’ın Zikri ile birliktelik uyarısı…

ولا تجهر بصلاتك namazında bağırma ve ولا تخافت بها sesini hepten kısma; وابتغ بين ذلك سبيلا ikisinin ortasında bir yol tut (17:110).

Niçin namazında bağırıyor? Veya neden namazında bağırmayacak? Yine neden sesini hepten kısmasın? Allah sesini duymuyor mu? Bağırınca rahatsız mı oluyor? Yoksa kendisi sesini kısınca ne dediğini duymuyor mu? Sonra bu ses tonunun ayarında ölçü ne olacak? Namaz için Allah neden ses ayarına dikkat çeksin?

(1)ان تقصروا من الصلاة -namazdan geri kalmanız

İki soru: (1)Burada geçen SALÂT nedir; namaz mı ya da Kuran eğitimi mi? (2)Salâttan GERİ KALMAK ne demek; salâtı TAMAMEN bırakmak mı ya da KISMEN bırakmak mı?

Önce birinci soru. Namaz ile Kuran eğitimi arasında öncelikle felaket ortamlarında uygulanabilirlik açısından fark var: SAVAŞ ve sel baskını gibi felaket ortamlarında NAMAZ kılınabilir ama eğitim verilemez. 

Neden, namaz kılınır da Kuran dersi yapılamaz? Namazda Resul ne yapıyor? Kuran okumuyor mu? Kuran dersi de Resul’ün Kuran ayetlerini okuyup öğretmesi değil mi? Kaldı ki felaket ortamında yapılacaktır iddiası yok. Bu ders fiili savaş hali cephede yapılmıyor. Ayetten keşif için çıkıldığını anlıyoruz. Yoksa çarpışma anında namaz da kılınamaz. Hele hele ordu, asla ikiye bölünerek gücü yarı yarıya zayıflatılamaz. Böyle yapan komutan aklını yitirmiş olmalı. Yapılan salat cephe dışındadır.

ان خفتم ان يفتنكم الذين كفروا kafirlerin size fitne çıkaracağından korkuyorsanız salâttan geri kalmanız caizdir ama TAMAMEN değil. Salâtın 1 kıyam + 1 secdelik KISMINI o felaket ortamında da kılın.

Namazdan neden geri kalıyorlar? Namaz geçti gittiyse nasıl yakalayacaklar? Namazdan geri kalmamak için daha titiz olmaları gerekmez miydi?  Geri kalmak namaza yetişememektir. Hem geri kalıyorlar hem de namaz kılıyorlar! Bu, anlam ve ifadede çelişkiye düşmektir. Namazdan geri kalmayı yarı yarıya kılmak olarak anlaşıldığını bilmiyordum.”Bugün işimden geri kaldım” sözünden, “bugün işimin yarısından geri kaldım” anlamı çıkar mı?

Kıyam ve secdenin ne anlama geldiği ile ilgili devam edecek Allah izin verirse.

Muhabbetle. Abdurrahman

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
baybora
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 06 eylul 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 547
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı baybora

selam,

Abdurrahman bey, araya giriyorum

saygısızlık olarak anlamayın lütfen, uygun görürseniz;

 (14:37). Ayet-i Kerimeyi de nasıl anladığınızı isterseniz bu başlık altında, isterseniz özelime göndererek izah edermisiniz?

Hasan bey'den de bu ileti için özür diliyorum.

selam ve dua ile,

rıdvan



__________________
Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
Yukarı dön Göster baybora's Profil Diğer Mesajlarını Ara: baybora
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

(2) فلتقم طائفة منهم معك -Onlardan bir bölük seninle dikelsin 

Buradaki "قام"den kastın "salât"a durmak olduğu belli çünkü siyakta واذا كنت فيهم فاقمت لهم الصلاة "sen onların içinde olup salât etmelerini sağlarken" deniyor. 

İddia: قام... DİKELME "fiil"i değildir bu; MANEVÎ "yöneliş"tir. 

Yani ayetimiz o zaman şu anlama gelir: Sen inananların içindeyken ve salât etmelerini sağlarken فلتقم طائفة منهم معك  onların bir bölüğü seninle manen yönelsin. Tamam ama ayette bu iddiayı destekleyen bir ipucunun olması gerekir. Var mı? Yani inananlar nereye yönelecek?

 İddia: قام... DİKELME "fiil"i değildir bu; MANEVÎ "yöneliş"tir. Bu iddianın sahibi ben değilim ve her kimse sahibi ben bilmiyorum. Ancak benim anlayışıma göre fiil burada “bulunma”yı ; birlikte aynı yerde ve ortamda olmayı ifade ediyor. واذا كنت فيهم فاقمت لهم الصلاة "sen onların içinde olup salât etmelerini sağlarken" Şu da gayet açık: İçlerinde Resul olunca salatı mutlaka Resul icra edecek. Hem de “onlara”/ onlar için (lehum). Salat bir zekat/ tezekkî operasyonu /bir iman aksiyonudur. Resul kendi kedisiyle salat yapmıyor.

Yûnus 105'te var: اقم وجهك للدين حنيفا -yüzünü bir hanif olarak DİNE yönelt. DİNE yönelinecek. Fussilet 6'da var: Sizin ilahınız tek;    O'NA yönelin. TEK OLAN İLAHA yönelinecek. Tevbe 7'de var: Onlar size dürüstçe yöneldiği sürece   siz de ONLARA dürüstçe yönelin. ONLARA dürüstçe yönelinecek.

“İKAME” fiilinin salat dışında, bulunduğu tüm maddelerde görüldüğü gibi “KILMA” manası verilmemiş. Hep “yönelmek, uygulamak, yapmak, doğrultmak… olarak çevirisi yapılmış.

Qâme dikeldi ise EQÂME dikti, doğruldu ise EQÂME doğrulttu… 

Öte yandan Kuran'ın bir çok ayetinde قام maddî dikelişi dile getiriyor. Bir kaç örnek:

İşte sana haberini verdiğimiz ülkelerden bazılar  Onlardan kimisi ayakta, kimisi yerle bir (11:100). Yerle bir olmamış o yapılar manevî bir yönelişte midir ya da fiilen ayakta mı?

Bana göre külliyen yanlış mana. Ayet, sahifeler öncesinden anlatılan kavimlerin/ halkların helaâkı ile ilgilidir. karye, “içindeki halk” anlamında temsili bir ifadedir. Qâimun ve hasîd de bir deyimdir, “İstisnasız her şey” anlamında bir deyim. Kaldı ki ayet, karyelerin binalarının duvarlarının “dimdik” ayakta olanını ile “yere serilmiş” olanından dem vurmuyor. Onların, uzun uzun anlattığı “haberler”inden bahs ediyor. “Zâlike min enbâilqurâ nequssu aleyke minhé qâimun ve hasîd”: “İşte bunları, bu karyelerin/nesillerin haberlerini; istisnasız bütün her şeyi biz sana anlatıyoruz.. “ Ayet, o karyelerin bina ve duvarlarından değil de, karyelerin içinde yaşayanlarının haberlerinden dem vuruyor (min enbéilqurâ). “Qâimun”in anlamları arasında “Var olan/mevcut olan" anlamının da bulunduğunu unutmayalım. Hasîd de “ürün, semere, mahsül” demektir. “Yerle bir” anlamı yoktur. “Hasade” fiilinin anlamı: Ürün almak, devşirmek, (bir şey ile) biçmektir. Nitekim Türkçe’de hasat etmek, hasat zamanı gibi ifadeler var.

Kitab ehlinden öylesi var ki ona bir dinar emanet etsen tepesine dikelmedikçe onu sana geri vermez (3:75). Burada sözlerle çizilen resmi görün lütfen.  

Burada dediğin resim çizilmemiş, görmek istediğin resmi çiziyorsun. Ayet, adamın başına ceberut gibi dikilmenden bahsetmiyor. Onlardan kimisinin de hiç güvenilmez olduğunu vurguluyor. Tıpkı bizim müslüman toplumun çoğunluğunun öyle olduğu gibi; dindar ama asla güvenilmez, içinde çok azı müstena. Adama 1 lira emanet edeceksin, ona güvenemezsin, bir de kendin bizzat onu devamlı gözetim altında tutacak, onu kollayacak, gözünü ondan ayırmayacaksın! Aksi taktirde o emanetin üzerine soğuk bir bardak su içeceksin. İşte “Qâme alé”nin anlamı budur, “başına dikelmek” değildir.

“Qâme ilé” başka, “qâme bi” başka, “qâme li” başka, “qâme alé” de başka anlam ifade ediyor. Ama sen nerede “qâme”yi görüyorsun “dikeldi”yi yapıştırı veriyorsun. :))

Şimşek onları nerdeyse kör eder. Çevreleri ışıyınca ışıkta yürürler ama    karanlık üzerlerine çökünce dikelip kalırlar (2:20).

Burada “qâmû” durdular anlamınadır,dikelip kalırlar” değil. Işıkta yürüyorlar, aniden üzerlerine koyu karanlık çökünce de oldukları yerde kalıveriyorlar/duruveriyorlar. Çünkü önlerini göremiyorlar. Yürümekte olana “qum” dediğin zama “dur” diyorsun. Oturmakta olana “qum” dediğin zaman “kalk” diyorsun.  Yürüyen kişi zaten ayakta/dikelmiş haldedir. Adamlar sürünerek yürümüyorlar ki, dikelip kalırlar” diyelim.

Devam edecek.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Dinine imanına; sana çirkin ve yasak işleri namazın mı, inancın mı yaptırmıyor?

Bir başka versiyonuyla; sana iyilikleri yapmanı namazın mı, inancın mı emrediyor?

İki soruyu birleştirerek; emrun bil-ma'ruf ve nehyun anil- munker yapmanı sana namazın mı, inancın mı öneriyor?

 

Merhaba Abdurrahman.

 

Yani dayatıyorsunuz: Ya inancın ya namazın! "Ya bilgin ya okulun!" dercesine öyle bir ikilem karşısında bırakıyorsunuz ki insanı...  Dinine imanına...

 

Böyle polemiklere girmesek?  

 

Hayır! Yalnızca birini alıp ötekini atamam. Namaz benim okulum. İmanım namazımda artıyor,  pekişiyor. Çünkü orda Rabbimin uyarılarını okuyor, işitiyor ve  O'na "Semi’na ve ata’na!" diye tekmil veriyorum.  

 

*

 

Neden, namaz kılınır da Kuran dersi yapılamaz? Namazda Resul ne yapıyor? Kuran okumuyor mu? Kuran dersi de Resul’ün Kuran ayetlerini okuyup öğretmesi değil mi? Kaldı ki felaket ortamında yapılacaktır iddiası yok. Bu ders fiili savaş hali cephede yapılmıyor. Ayetten keşif için çıkıldığını anlıyoruz. Yoksa çarpışma anında namaz da kılınamaz. Hele hele ordu, asla ikiye bölünerek gücü yarı yarıya zayıflatılamaz. Böyle yapan komutan aklını yitirmiş olmalı. Yapılan salat cephe dışındadır.

 

Her sorunuza cevap yetiştirmeye kalkarsam, Hayrullah kardeşimizin de dediği gibi, iş inada biner. "Neden, namaz kılınır da Kuran dersi yapılamaz?"a gelince, en iyisi, bir örnekle anlatmaya çalışayım:

 


 

Bir mahkum kurşuna dizilmek üzere olduğu yerde namaz kılıp Allah'ına içini döker. Ama ders alamaz. Kafasına ders girmez. Tamam, çok uçtan bir örnek. Ama bazı yerlerde namazın olabildiği halde dersin olamıyacağını gösteren bir örnek. 

 

Sizin gerçeğe gözlerinizi kapatıp "Nisâ 101-104'teki salât cephede yapılmıyor!" demenizin nedeni de bu. Cephede dersin olamıyacağını pek âlâ biliyorsunuz.

 

Cephe orası cephe. Can pazarı. O yüzden inananlar salât ederken dahi silahlarını ellerinin altında bulundurmak zorunda. Hepsi biliyor ölümle burun buruna olduklarını. Kafalarına ders girmez o durumda.  

 

Sevgi ile.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

baybora Yazdı:

selam,

Abdurrahman bey, araya giriyorum

saygısızlık olarak anlamayın lütfen, uygun görürseniz;

 (14:37). Ayet-i Kerimeyi de nasıl anladığınızı isterseniz bu başlık altında, isterseniz özelime göndererek izah edermisiniz?

Hasan bey'den de bu ileti için özür diliyorum.

selam ve dua ile,

rıdvan

Etağfirullah, efendim. Özür dilenilcek bir şey yok. Bu vesileyle  14:37'yi de ilgilendiren bir durumu size sorabilir miyim:

Hz İbrahim kaç yıl yaşamış olabilir? Allah ona İsmail'i verdiğinde İbrahim baba çok yaşlı imiş; bunu Kuran'dan öğreniyoruz. Sonra, oğul her halde delikanlı yaşına erince, baba-oğul beytullahı inşa etmişler.

Ondan sonra kaç yıl daha geçmiç olmalı ki hac emri vahyedildiğinde beytullah için Emektar Ev deniyor? 

Sevgi ile.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

واقم الصلاة طرفي النهار Gündüzün iki ucunda namaz kıl (7) ve وزلفا من الليل gecenin zülüflerinde (11:114). “İki uc” da aslında iki uc arasını da kapsıyor. Bunun da üzerinde durmayacağım. 

Merhaba Abdurrahman. İlginç bir görüş bu ama lütfen açıklayın, "İKİ UCUN ARASI nedir; gece mi gündüz mü? 

TARAF kelimesinin karşılığı olan UÇ kavramını bildiğim kadarıyla biraz anlatmaya çalışayım. UÇ derinliği ve genişliği bulunmayan bir "çizgi"dir yani "sanal"dır.

"Fincanın etrafı yeşil" dizesinde sözü edilen UÇLAR fincanın kenarıdır ki sayısız noktadan oluşur. Fincanın yeşili fincana ait "ucun berisi"ndedir. Ucun kendisinde hiç bir renk olamaz çünkü bir çizgidir uç; derinliğe, genişliğe sahip değildir ki derinlemesine ve genişlemesine yeşili olsun.

"Urfa'nın etrafı dumanlı dağlar" dizesinde ise dağlar "ucun ötesi"ndedir. "Ucun berisi"nda Urfa'nın kendisi var. Fincanın ucunda nasıl yeşil olamazsa Urfa'nın ucunda da dağ olamaz, kent olamaz.

Bazı ayetlerde iki ya da daha fazla uç anlamında "ertaf"tan söz edilmesine gelince, eğer insanlar "Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gün koyduğu yasaları"ını aklederlerse anlarlar ki yeryüzünün belli bir noktasında gündüzün yalnızca evet yalnızca İKİ ucu var:

(1)günbatımı, (2)gündoğumu. 

Örneğin sizin şu anda üzerinde durduğunuz noktaya güneşin ışığı sabah belli bir anda ulaşır; gündoğumudur bu ve gündüzün İLK ucudur; akşam ise belli bir anda o noktadan ayrılır; bu da günbatımı olup gündüzün İKİNCİ ucudur.

Yeryüzünün belli bir noktasında gündüzün ÜÇÜNCÜ bir ucu yok; dolayısıyla "etraf"ı yok.

ETRAF iki ve daha fazla noktanın toplam gündoğumu ve günbatımı demek. Yeryüzünde sonsuz sayda nokta var; dolayısıyla sonsuz sayıda ETRAF var yani sonsuz sayıda gündoğumu ve günbatımı.

Sevgi ile.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Merhaba Hasan Abim,

"Zülefen minelleyl", "tarafey ennehér"i açıklıyor bana göre. Zülef minelleyl "gece saatleri"dir. Tıpkı "etrafennehéri"nin "gündüz anları" olduğu gibi. Unutmayın ki, zülef çoğuldur. Sen zülefi sabah ve akşam olarak anlıyorsun halbuki! Yani "zülfey elleyl" olarak. Aradaki farkı bilirsin her halde.

"İki uc da aslında iki uc arasını da kapsıyor. Bunun da üzerinde durmayacağım. "

Yaptığım bunca eleştirilere bir şey demiyorsun da arada bu cümle dikkatini çekiyor! Bu okadar önemli mi? Bu da olmasaydı ne soracaktınız yaptığım bunca eleştirilere karşın!

İnşaallah yazınızdaki secdeye ilişkin iddialarınıza yönelik eleştiri ve izahları yaptıktan sonra aramızdaki bu tartışmaya son noktayı koyacağım.

Muhabbetle.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats