Yazanlarda |
|
Eren84 Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 11 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 69
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selâm Safbilgi,
safbilgi Yazdı:
Arap takvim kültüründe "Cumua" diye birgün yok. 6.gün kastedilse Ayet "....min yevm'il-Aruba.." olurdu. |
|
|
Dost1 takma adlı arkadaşın paylaştığı iletide "....min yevm'il-Aruba.." 6. gün değil, 7. cennet günü olarak nitelendirilmiş. yevm'il-Aruba'nın Cumuã günü olarak çevrildiğinin kaynağı ise bir rivâyet. Rivâyetlere ne kadar güveniyorsunuz?
Arap ülkelerinde haftanın günleri 1., 2., 3., 4., 5. gün, Cumua günü ve 7. gün olarak geçer ( yewm al-ahad, yewm al-ithnayn, yewm ath-thalatha', yewm al-arbaa', yewm al-khamis, yewm al-jum`a, yewm as-sabt). Yani, Cumuã günü 6. gün olarak ifâde edilmese de sıralamada 6. gündür.
Bu arada önceki iletimde bulunan sorulara cevap alabilmiş değilim.
İlgili âyet indiğinde orada olmuş olsaydınız, nasıl algılardınız? Haftanın 6. günü olan Cumuã günü (belirli bir gün) alışverişi bırakıp Salât için çağrılacağınızı mı, yoksa belirsiz bir gün her an çağrılabileceğinizi mi?
Bunca pot kıran (kadınları çarşaflara sokturan, dövdürten) mealcilerin Cumuã günü ile ilgili olarak geleneksel anlamları devam ettirmesi bizleri ne kadar ilgilendirir ki?
Belirli bir günde her hafta bir araya gelinmesi o günün kutsandığını göstermez. Böyle bir iddiada da bulunmadım. Kutsal bir gecem ya da günüm ise hiç olmadı. Forumda şu şu konuları okuyup öğrenmemi(zi) tavsiye ediyorsunuz. Ben de naçizâne, size şunu salık vereyim. Bir kişinin imâen dahi olsa iddiâ etmediği düşünceleri onlara yamayıp, düşünce dünyasının tamamını bilmediğiniz kişiler hakkında niyet okuyuculuğu yapmayınız lütfen.
__________________ Mecâzlar Hakikât sanılmış; Hakikât mecazlarda aranır olmuş!..
|
Yukarı dön |
|
|
safbilgi Yasaklı
Katılma Tarihi: 25 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 841
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Eren84
Forumda bir çok arkadaş benımle aynı yönde istersen soruları onlara yönelt.Kandıl gecelerı konıusuna bakınız demıştım,bende bu konuda sıteyle tanışmadan önce bılgısızdım ve gun kutsayıcılığı yapıyordum,eger aynı fıkırdeysek ozaman toplantı gunu için ılla Cuma yerıne toplumun ve devletın belırleyecegı ve katılımın yuksek olacagı baska bır gunde olabılır.
|
Yukarı dön |
|
|
Semazen Ayrıldı
Katılma Tarihi: 26 ocak 2006 Gönderilenler: 679
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
safbilgi Yazdı:
Selam Eren84
Forumda bir çok arkadaş benımle aynı yönde istersen soruları onlara yönelt.Kandıl gecelerı konıusuna bakınız demıştım,bende bu konuda sıteyle tanışmadan önce bılgısızdım ve gun kutsayıcılığı yapıyordum,eger aynı fıkırdeysek ozaman toplantı gunu için ılla Cuma yerıne toplumun ve devletın belırleyecegı ve katılımın yuksek olacagı baska bır gunde olabılır. |
|
|
Değerli Eren84,
Sizin sorularınızın cevapsız bırakıldığını görmekteyim.. Bu soruların cevaplarının gelmesini umut ederken; Sn. Safbilgi'nin "olabilir"ini tam anlayamadığım için bir soru da ben eklemek istiyorum...
Bu "olabilir" kime göre? Size ve sizin gibi düşünen arkadaşlara göre mi??
Eğer böyleyse; bu bir dereceye kadar anlayışla karşılanabilir... Çünkü, "ben böyle düşünüyorum" demek; aynı zamanda "belki de yanılıyor olabilirim" ihtimaline vurgu yapmaktır...
Yok eğer; bu "olabilir" Cenab-ı Allah'a "göre" ise....???
Lütfen, bir de bu konu açıklığa kavuşturulabilir mi???
N_S
|
Yukarı dön |
|
|
safbilgi Yasaklı
Katılma Tarihi: 25 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 841
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgılı Semazen
Lutfen ,yazımda devlet ve toplum dedım,peygambermızde bunu devlet baskanlığı sıfatıyla belırledı ,şu ansa devlet ve topluma duser ve cumartesıde olabılır,katılım fazla olursa ama yok Cuma karar verılırse Cuma kalır.
|
Yukarı dön |
|
|
dost1 Admin Group
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamün Aleyküm ! Değerli Kardeşlerim!
Cumu’a salatı ile ilgili görüşlerimize ışık olur düşüncesiyle bu konu ile ilgili bir değerlendirmeyi bilgilerinize sunmak istiyorum.
Cuma günü ezan okunduğu zaman namaza gidilmesini emreden ilk âyet, ilk defa Cuma namazını farz kılmıyor. Ayetlerin sözakışından Cumanın, daha önce var olduğu, fakat bazı kimselerin, ezan okunduğu halde yine işlerine, güçlerine devam ettikleri, Cuma namazının ve hutbesinin önemini vurgulamak üzere bu âyetlerin indiği anlaşılmaktadır. "Bir ticaret veya eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona giderler ve seni ayakta bırakırlar" mealindeki son âyet de, Cuma namazının ve hutbesinin, bu âyetlerin inişinden önce var olduğunu kanıtlar.
Cemiyet, cemâat, toplanmak anlamlarına gelen cum'a, fasih olarak cumu'a şeklinde telaffuz edilir. Feyyûmî, yevm'e muzâfunileyh olduğu zaman cumu'a, izâfetsiz olarak cum'a şeklinde telaffuz edildiğini söylüyor (el-Misbâhu'1-munîr). Cum'a, haftanın günlerinden birinin adıdır. Bu günün, Araplarda çok eskiden beri bir toplantı ve âyîn günü olduğu, delillerle sabittir, Yahudilerin Cumartesi, Hıristiyanların Pazar günleri toplanıp âyîn yaptıklarını gören Arapların, onlardan esinlenerek Cuma gününü dinî bir toplantı günü yaptıklarını kanıtlayan rivayetler vardır. İbn İshâk'ın rivayetine göre: "Peygamber Efendimiz Mekke'den hicret ettiği sırada önce Küba'ya indi. Pazartesi, Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri Amr ibn Avf oğullarının yurdunda kaldı. Cuma günü oradan hareket etti, Salim ibn Avf oğullarının yurduna geldiği zaman Allah'ın Elçisine, Cum’a ulaştı (yani Cum’a namazının vakti girdi). Allah'ın Elçisi, Vâdî'nin içinde, Rânûna'da Cuma namazını kıldı. Bu, Medine'de kıldığı ilk Cuma idi. (Tehzîbusîreti İbn Hişâm: 1/122-123)
İbnu'1-Esîr, en-Nihâye'de "Cuma'nın eski adı Arûbe'dir, herhalde Arapça değildir" demiştir. Cemâlu'ddîn Abdullah ibn Ahmed eş-Şîşî ise Arûbe'nin Süryanca olup rahmet anlamına geldiğini kesinlikle belirtmiştir. Arûbe'ye ilk defa Cum’a adını veren de Ka'b ibn Luey'dir. Araplarda günlerin eski adlan: ":Evvel, Ehven, Cubâr, Dubâr, Munis, Arûbe, şiyâr Bu adların, Sâbiîlerden Araplara geçtiği anlaşılmaktadır. Çünkü Süryânîler, Sâbiî idiler. Salıya Cubâr, Çarşambaya Dubar denilmiş olması da bu iki günün sabiilerde ve câhiliyye Araplarında uğursuz sayılmalarındandır. Çünkü yıldızlara tapan Sâbiîler, bu günleri Merih ve Zühal'a
nisbet ederler. Müneccimler de bunları nahs (uğursuz) sayarlardı. Hâlâ bazılarında Salı ve Çarşamba günlerini uğursuz sayma inancı, o eski câhiliyye inançlarının kalıntısıdır.
( İbnu'l-Manzûr, Lisânu'1-Arab: 2/725.)
Araplarda günlerin bu eski adlarının ne zaman değiştirildiği, Arûbe adının, kimin tarafından Cuma'ya çevrildiği hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bazıları Arûbe'ye Cum’a adının, Peygamber'in atalarından Ka'b ibn Luey tarafından verildiğini, bazıları da Medîneliler tarafından verildiğini rivayet etmişlerdir. Arûbe adını Cum'a'ya çeviren Ka'b ibn Luey, Cuma günü gene! toplantılar yapmayı düzenlemiş ve bunu bir gelenek haline getirmiştir.
( Süheylî, er-Ravdu'l-Unf; Lisânu'l-Mîzân: 2/725)
Neysâbûrî'nin rivayetine göre de Peygamber Efendimizin hicretinden önce: "Medîne'li miislümanlar, Ebû Umâme Es'ad ibn Zürâre'ye gelmişler, 'Geliniz bir gün belirleyelim de onda toplanıp Allah'ı analım, namaz kılalım. Çünkü Yahudilerin sebti (Cumartesi), Hıristiyanların Ehadi (Pazarı) var demişler. Toplantı günü olarak Arûbe'yi belirlemişler ve o gün iki rek'at namaz kılmışlar, toplantı günü olduğu için o güne Cum'a adını vermişler." (Telsîru'n-Neysâbûrî, Taberî kenarında, 23/66)
Mukatil'den gelen bir rivayete göre Peygamber Efendimiz Cum’a günü hutbeyi, bayram hutbesi gibi namazdan sonra iradedermiş. Peygamber namazdan sonra âdeti üzere konuşmasını yaparken kervan sesini duyan cemaat gitmiş. Âyetin sözgeliminden de namazın, hutbeden önce kılındığı anlaşılıyor. Çünkü ticâret ve eğlenceyi görünce Peygamber'i ayakta bırakıp gitmişlerdir. Demek ki namazı kılmışlardı. Peygamber konuşmasını yaparken ticaret kervanının davulunu duyunca Peygamber'i bırakıp çıktılar
Âyetlerin sözgeliminden, Peygamber'i hutbede yalnız bırakmanın, sadece bir kere değil, birkaç kez vukubulduğu anlamı çıkar. Çünkü: "Bir ticâret veya eğlence gördükleri zaman hemen ona koşarlar." cümlesi, bunun tekerrür eden bir olay olduğunu gösterir. Nitekim Taberî'deki bir rivayette de bunun, üç kez vukubulduğu anlatılmaktadır. Herhalde böyle yapanlar ilk muhacirler ve ensâr değil, henüz İslâmın ruhu ve eğitimi tam içlerine sinmemiş olan kimselerdi. Allah ve Elçisinin sevgisiyle dolu ilk müslümanların böyle bir şey yapmış olmaları, uzak bir olasılıktır.
Kur'ân-ı Kerîm'de emredilen salatlardan biri olan haftalık Cum'a salatı, her müslümana farz olan salattır. Kur'ân'ın anlatımına göre istisnası da yoktur.
Radyoman Kardeşimizle başlayıp Alperen kardeşimizle devam eden ve bu forma görüşlerini açıkca yazan tüm kardeşlerimden Allah Razı olsun. Hepimizin de yararlanması dileğiyle.
Rabbim cümlemizin de ilmini artırsın. İnşaAllah.
Dini Allah’a özgüleme gayreti içerisinde olan tüm kardeşlerimle sevgi ve bilgi pınarlarından akmak dileğiyle.
Kusursuzluk sadece Allah’a özgüdür.
Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah’a emanet olunuz.
|
Yukarı dön |
|
|
Semazen Ayrıldı
Katılma Tarihi: 26 ocak 2006 Gönderilenler: 679
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
safbilgi Yazdı:
Sevgılı Semazen
Lutfen ,yazımda devlet ve toplum dedım,peygambermızde bunu devlet baskanlığı sıfatıyla belırledı ,şu ansa devlet ve topluma duser ve cumartesıde olabılır,katılım fazla olursa ama yok Cuma karar verılırse Cuma kalır. |
|
|
Değerli Safbilgi,
Maksadım üzüm yemek; bağcıyı dövmek değil! Dolayısıyla, bir önceki mesajımla size yönelttiğim soruyu aslında Cuma günü konusunda sizin gibi düşünen herkesin tefekkürüne sunmuş oldum..
Siz, "yevm'ül-Cumu'a" haftanın altıncı günü değildir; "toplantı günü"dür anlayışını benimsemiyor musunuz? Bu sorunun cevabı sizin için "elbette öyle" değil mi?
Eğer buraya kadar mutabık isek; sizin bu konudaki görüşünüzü biz okuyucular olarak nasıl anlamalıyız?? Yâni, siz savunduğunuz bu görüşü ortaya koyarken; "ben böyle düşünüyorum; bana öyle geliyor; böylesi bana daha mantıklı görünüyor" şeklinde araya bir hata payı da koyuyor musunuz?? Biz böyle mi anlamalıyız?? Yoksa, "müslüman dünya birçok konuda olduğu gibi bu konuda da fahiş bir hata yapmış ve Cenâbı Allah'ın Cuma günü konusundaki muradını anlamamış... Benim de sahiplendiğim bu görüş hakikatın ta kendisidir.. Rabbimizin muradı da tartışmasız budur" mu diyorsunuz????
Bu noktayı netleştirebilir miyiz, lütfen?
N_S
|
Yukarı dön |
|
|
safbilgi Yasaklı
Katılma Tarihi: 25 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 841
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgılı Semazen
Bence bu tartışmayı uzatmaya gerek yok.Çunku burda benımle aynı göruste yazanlar ılla Cuma olmayacak demıyoruz.Toplumun ve devletın belırleyecegı katılımın daha yuksek ve rahat olacağı baska bır gunde secılebılır eger muslumanların faydasına olacaksa ,anlatmak istedığimiz bu,Cumada kalabılır,konu uzerınde bızlerın nacızane fıkırlerimız bunlar, bırbırımızı yıpratmaya gerektırecek bır konu degıl.Anlatmak istedığimiz sadece gun kutsamamak eger kutsanmıyorsa sorun yok.
|
Yukarı dön |
|
|
Semazen Ayrıldı
Katılma Tarihi: 26 ocak 2006 Gönderilenler: 679
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli Dostlar,
Saygıdeğer Dost1'in bizlere derli toplu vaziyette sunduğu bilgiler çok önemli... Meraklısı için anlaşılması belki daha kolay olur düşüncesiyle bazı satırları belirginleştirmek istiyorum...
dost1 Yazdı:
Cuma günü ezan okunduğu zaman namaza gidilmesini emreden ilk âyet, ilk defa Cuma namazını farz kılmıyor. Ayetlerin sözakışından Cumanın, daha önce var olduğu, fakat bazı kimselerin, ezan okunduğu halde yine işlerine, güçlerine devam ettikleri, Cuma namazının ve hutbesinin önemini vurgulamak üzere bu âyetlerin indiği anlaşılmaktadır. "Bir ticaret veya eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona giderler ve seni ayakta bırakırlar" mealindeki son âyet de, Cuma namazının ve hutbesinin, bu âyetlerin inişinden önce var olduğunu kanıtlar.
Cemiyet, cemâat, toplanmak anlamlarına gelen cum'a, fasih olarak cumu'a şeklinde telaffuz edilir. Feyyûmî, yevm'e muzâfunileyh olduğu zaman cumu'a, izâfetsiz olarak cum'a şeklinde telaffuz edildiğini söylüyor (el-Misbâhu'1-munîr).
|
|
|
Bu pasajın son paragrafını da koyulaştırdım.. Çünkü, önceki mesajlarımdan birinde Cum'a x Cumu'a farkına vurgu yapmıştım.. Daha ziyâde şahsım için önemli bir detay... Meselâ, bendeniz Cum'a x Cumu'a farkının Feyyûmî'nin îzahı ile sınırlı olmadığını düşünmekteyim.. Çok detay bir mevzu olduğu için kimseyi sıkmadan diğer bölümlere bakıyoruz...
dost1 Yazdı:
Cum'a, haftanın günlerinden birinin adıdır. Bu günün, Araplarda çok eskiden beri bir toplantı ve âyîn günü olduğu, delillerle sabittir, Yahudilerin Cumartesi, Hıristiyanların Pazar günleri toplanıp âyîn yaptıklarını gören Arapların, onlardan esinlenerek Cuma gününü dinî bir toplantı günü yaptıklarını kanıtlayan rivayetler vardır. .... (Tehzîbusîreti İbn Hişâm: 1/122-123)
İbnu'1-Esîr, en-Nihâye'de "Cuma'nın eski adı Arûbe'dir, herhalde Arapça değildir" demiştir. Cemâlu'ddîn Abdullah ibn Ahmed eş-Şîşî ise Arûbe'nin Süryanca olup rahmet anlamına geldiğini kesinlikle belirtmiştir. Arûbe'ye ilk defa Cum’a adını veren de Ka'b ibn Luey'dir. Araplarda günlerin eski adlan: ":Evvel, Ehven, Cubâr, Dubâr, Munis, Arûbe, şiyâr Bu adların, Sâbiîlerden Araplara geçtiği anlaşılmaktadır. Çünkü Süryânîler, Sâbiî idiler. Salıya Cubâr, Çarşambaya Dubar denilmiş olması da bu iki günün sabiilerde ve câhiliyye Araplarında uğursuz sayılmalarındandır. Çünkü yıldızlara tapan Sâbiîler, bu günleri Merih ve Zühal'a
nisbet ederler. Müneccimler de bunları nahs (uğursuz) sayarlardı. Hâlâ bazılarında Salı ve Çarşamba günlerini uğursuz sayma inancı, o eski câhiliyye inançlarının kalıntısıdır.
( İbnu'l-Manzûr, Lisânu'1-Arab: 2/725.)
Araplarda günlerin bu eski adlarının ne zaman değiştirildiği, Arûbe adının, kimin tarafından Cuma'ya çevrildiği hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bazıları Arûbe'ye Cum’a adının, Peygamber'in atalarından Ka'b ibn Luey tarafından verildiğini, bazıları da Medîneliler tarafından verildiğini rivayet etmişlerdir. Arûbe adını Cum'a'ya çeviren Ka'b ibn Luey, Cuma günü gene! toplantılar yapmayı düzenlemiş ve bunu bir gelenek haline getirmiştir.
( Süheylî, er-Ravdu'l-Unf; Lisânu'l-Mîzân: 2/725)
Neysâbûrî'nin rivayetine göre de Peygamber Efendimizin hicretinden önce: "Medîne'li miislümanlar, Ebû Umâme Es'ad ibn Zürâre'ye gelmişler, 'Geliniz bir gün belirleyelim de onda toplanıp Allah'ı analım, namaz kılalım. Çünkü Yahudilerin sebti (Cumartesi), Hıristiyanların Ehadi (Pazarı) var demişler. Toplantı günü olarak Arûbe'yi belirlemişler ve o gün iki rek'at namaz kılmışlar, toplantı günü olduğu için o güne Cum'a adını vermişler." (Telsîru'n-Neysâbûrî, Taberî kenarında, 23/66)
|
|
|
Bu alıntılara bakıldığı zaman, her hâlükârda ama Arûbe ama Cumu'a; "toplantı" kelimesinden çok haftanın altıncı gününden bahsedildiğini anlamamızı ne güçleştiriyor?? Üstelik bu detaylara bakıldığında, bazı dostlarımız neye dayanarak; konuyu aydınlatan çok kesin takvim bilgilerinin varlığından nasıl bahsedebiliyorlar..????
Görüldüğü gibi maksat bir amma rivâyet muhtelif!
Saygılar,
N_S
|
Yukarı dön |
|
|
Semazen Ayrıldı
Katılma Tarihi: 26 ocak 2006 Gönderilenler: 679
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
safbilgi Yazdı:
konu uzerınde bızlerın nacızane fıkırlerimız bunlar, bırbırımızı yıpratmaya gerektırecek bır konu degıl. |
|
|
Teşekkür ederim.. Cevabınız benim için anlaşılır... Mâlum görüşü savunurken bir hata payı bırakıyorsunuz...
Safbilgi Yazdı:
Anlatmak istedığimiz sadece gun kutsamamak eger kutsanmıyorsa sorun yok. |
|
|
İşte burada yeni bir bahis açtınız...
"Kutsamak" çerçevesi geniş tutulabilecek bir kelime gibi görünüyor bana... Dolayısıyla, sizin anladığınız ile benim anladığım arasında fark olabilirse de, Cumu'a günü üzerine kaleme aldığım önceki mesajlarımda ortaya koyduğum görüşe bu vesileyle bir ilâve yapmak istiyorum... O da şudur... "Günü Kutsamak" kelimesini olabilecek en geniş çerçevede ele aldığımızda bile Cuma gününe tahsis edilmiş ikâmei salâtı ve zikrullah'ı haftanın başka bir gününe kaydıramayız!!
Çünkü, bendenizin de savunduğu bu görüş içinde hata payı barındırmıyor! :) İlginç değil mi?? Çünkü, bu görüşü savunanlar olarak diyoruz ki (demeliyiz ki) Cenâbı Allah'ın murâdı budur; böyledir!!!
Yâni, ilelebed her Kurâni konuda ihtilafta -iki arada bir derede- kalamayız... Elbette, ihtilaflı konular olabilecektir.. Ancak, İslâmi, dînî, ilâhî, Kurânî her konuda ihtilafa mâkuldür nazarıyla bakarsak; Cenâbı Allah'a hâşâ meramını apaçık anlatamama acziyeti (hâşâ ve kellâ) izâfe etmiş oluruz... Yanılıyor muyum?
Saygılar,
N_S
|
Yukarı dön |
|
|
safbilgi Yasaklı
Katılma Tarihi: 25 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 841
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgılı Semazen
Toplumdaki Cuma gunune yapılan atıfları kastettım.Turk İbrahımınde bahsettıği üzere Cuma gecelerı katlanan sevaplar gıbı ,Eren 84 te bu konuda bızle hemfıkır yani bu konudada sıtede herkesın hemfıkır olduğunu dusunuyorum,kımseye yöneltlmış bir şey degıl.Cuma gecelerı yada sonradan uydurulan kandıl gecelerı pıyango degıl sevap yönunden,sızınde hemfıkır olduğunuza ınanıyorum.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|